ie TAN ünya Gazetelerine Göre Hâdiseler HABEŞİSTA şa molağ? Yazan: Henry de Mon Freid Italya - Habeş meselesinin bu- günkü durumu ve bir ihtilâf çıkma- 4: ihtimali, oda içinde plân hazırla- yan sevköleryeciferi bayli düşündür- dü. Bazıları Napoleonu Rusyadan kovan General “kış, a mukabil, ge- neral “yaz,,dan babsettiler. Bazıları, bunun bir Habeş mubarebesi olaca- ğını söylediler. Habeşistandaki har- bin, bizim Marok'u fethetmemize benzettiler. Habeş ordusunu yüksek tiler. Hakikatte Habeş ordusunun kıymeti nedir? Bunu söylerken kalbimin attığını hissediyorum: Cesur, mukavim, şe - reflerine muti olan bu adamları dü- şünüyetüm. Ve bu insan kütlesinin ne müthiş hir kasaplığa, katliâma sevkedildiğini görüyorum. Habeşli cengâverin, - çünkü bu bir cengâverdir, asker değildir - müthiş bir mukavemet kabiliyeti vardır.Me- seli birkaç avuç kavrulmuş nohut ve ya bir ağacın nüsgü ile gıdalanabilir. Habeş askeri, bizi açlıktan öldürebi- lecek olan bu yemekle, saatte sekiz kilometre giderek hiç durmadan, doksan, yüz kilometre yol alebilir. İşin en müthişi, eğer İcap ederse ertesi günü tekrar bu yola başlayar bilir. Habeşlerin bundan başka ye » dikleri yemek ciğ ettir, Arada sıra da bu etle gıdasız geçen günlerin za- fiyetini ortadan kaldırır. Eğer Habeş askerinin bu kadar ci- ız bir.yemekle iktifa ettiği zanne- dilirse hata yapılmış olur. Fakat bu ümitsiz zamanlarda ona kâfidi: ve bu irade kuvveti, silâhlazın âkibeti- ni tayin etmek için çok önemlidir. Bu cengâver yalınayak yürür. Yağ mur yağdığı zaman ayağına kalm bir çamur tabakası yapışır, bu ça - mur ona taban hizmetini görür. Bütün bunlar, Habeş ordusunu, gayet çevik, hareketli yapar. Ve bu çevikliğin müsavi o kıymetteki bir Avrupa ordusunun o çevikliğinden üç misli fazladır. Seyyar mutbak yoktur, Çorba ha- zırlamak istemez. Eti pişirmeğe ha çet yoktur. Bir öküzü kestiler mi, hemen derhal etrafına üşüşürler, bir saat zarfında hepsini haklarlar. Çan- tada bulunan birkaç avuç nohut ta yol için kâfidir. İşte insanı düşündüren nokta bu- dur. Pakat uzun bir mücadele mev. zuu bahsolduğu zaman, iaşe mescle- sini gözönünde bulundurmak ta lâ - zımdır. Bunun için bir levazım hiz- meti yoktur. Askerler gittikleri yer- de buldukları rızklarla yaşarlar. Ar- kalarından gelen kadınlar icap eden malzemeyi tasırlar... Bu şerait dahilinde askerler tara- fından istilâya uğrayan bir eyalet sekiz gün zarfında, tamamen temiz- — Bir suç da işlesem, yine olaca- ğı bu idi. Taşradaki berbad hayat- tan kaçıyorum. Bilirsin ki, ben se- rin korulardan, kırım sükünundan hoşlanırım; sen kaç kere bana, başı- ma kakarak, şair tabiatli dedin, Ar- tık ömrümde politika sözü duymak | istemiyordum. beni püskürtüyor. — Sen hangi partidensin? — Hiç birinden, suçum da bu yâ. Benim (o politikam medir bilirsin : Müzik severim, resim severim; İyi bir kitab çıktı mı, benim için İşte büyük bir hadise; ben kirk dör ya- şrma geliyorum. Daha ne kadar ya- sarım? On beş, yirmi, hadi bileme- din otuz yıl daha. Eh! ben şöyle di- yorum: otuz yil sonra hükümet adamları belki biraz daha becerikli olur ama hepsi de, yine bugünkü kadar namuslu kalır. İngiltere tari. hine bakıyorum, geleceğimizi gör « müş gibi oluyorum. Her vakit, im- tiyazlarını artırmak istiyecek bir kral bulunur; saylav olmak hırsı, Mirabeav'nun ünü, kazandığı birkaç yüz bin ber vakit taşra zenginleri » politika böyle KIRMIZI VE SiYAH HARP OLURSA eti | amme Vİ ii Gi ppi ça pi pe ( mi Habeş İmparatoru Hailç Selisiye lenir. Sonra arkadaki şehirlerin de gyai suretle temizlendiğini hesaba katmalıdır. Askerler geçtikleri yer- de ne bulurlarsa aldıkları için, za - ten bunlara sonradan getirilecek 3ey de bulunmar. Bütün bunlara bakarak bir Habeş ordusunun bulunmadığını, fakat si- lâhlı Habeşlerin mevcwt olduğunu söylemek isterim. Hepsinin silâhı ve bellerinde kurşunu vardır. Bir defa bu kemer boşaldı mı, muharebe bite ti demektir. Hulâsa olarak şunu söyliyebiliriz ki Habeşistan, kısa bir müddet zar- fında, on, on iki günde 250-300 bin silâhlı asker seferber edebilir, Ve onları günde seksen kilometre ratle yüksek yaylalardan geçirerek istediği yerde tahşit edebilir. Fakat bunları muayyen bir vaziyette tu- tamar. Çünkü bu insan kütlesini besliyecek, ona mühimmat temin €- decek bir organizasyonu yoktur. . Geriye çete muharebesi kalır, Fa- kat bu muharebe ancak Habeşistan içinde, yüksek yaylalarda yapılabilir. Filhakika burada her tukul muha- ribe mensuptur. Çocuklar, ihtiyar kadınlar geride bırakılır. Gençler babaları yiyeceğini temin etmek için arkalarından giderler. Asker tarlasını, mahsulünü, hayvanlarını müdafaa eder, Bunların hepsi vakti" 'in yanmda harbetmiş 2- le Menelik' damların çocuklarıdır, Adnada Ha- beşleri nasıl mağlüp ettiklerini dü- şünerek kendilerini beyazlara faik addederler. Bütün bu unsurları ortadan yok STENDMHAL nin hırsını kaçıracak: bunun adımı | liberal olmak, halkı sevmek komuş- lar, Senatoya üye olmak, yahut kra- bn nedimleri arasına karışmak he- vesi, her vakit “ ultra “ kların (1) yakasmı bırakmıyacak, Devlet ge - misinde gemiciliğe, kaptanlığa he- ves edecek, çünkü parası iyi, A kar- deş, sadece yolcu diye gitmek İsti- yene bir yercik bulunmıyacak mı? — Hele sen bir başından geçeni anlat; senin sakin bir adam olduğu- Du düşününce başından geçenin eğ- lenceli olduğunu anlamak zor de - ğil. Sen, son seçimler yüzünden mi taşradan kaçmağa mecbur oldun? — Kötülüğün kökü daha eskiden. dir. Dört yıl önce kırk yaşımda idim, beş yüz bin frank da param vardı: yaşım dört yıl arttı ama pa- tamdan da sanırım ki, elli bin fran- gı eksildi; Rhöne yanında çok güzel yeri olan Montfleury şatosunu sa - tarken bu parayı her halde kaybede- ceğim. “Pariş'te İken, sizin on dokuzun- çu asrınızın İnsanı daima oynamağa (0) Kral tarafları, Gramofonun tababette yaptığı hizmetler Budapeştede çıkan Az Est'den: Rağwan İsminde meşhur bir Polon yalı doktor, yeni bir tedavi usulü keşfetmiştir: İsmi psychophonie - dir, Bu metod musikinin şifakâr te- şirleri üzerine bina edilmiştir. Po - İonyalı doktora nazaran çok yakın bir zamanda hastalar artık doktora gitmiyecekler, belki bir plâk mağa- rasından hastalıklarına uygun olan bir plâğı alarak kendi kendilerini tedavi edeceklerdir. Doktor Radwan halk huzurunda bir tecrlibe yapmıştır. Bu tecrübe esnasında orada bulunanlardan üç kadına yüksek bir yerin üstüne çık» malarını rica etmiş ve kendilerine birer sigara vermiştir. Bundan sonra duvarda bulunan iki elektrik gözü yakmıştır. (Ziya Polonyalı mucidin metodunda büyük bir rol oynamak - tadır). Sonra gramolonu O çalmağa başlamış ve üç kadının bu vaziyet dahilinde sigaralarını içemiyecekle- rini söylemiştir, Pilhakika, gerek zi- yanın, gerek musikinin tesiri altm- da kalan üç kadın tamamile ipnotize olmuşlardır. Doktor Radwan'ın hali sıhhatte o lan kimseler üç nevi plâğı var- dır. Birinçisinin ismi “enerji” dir. Bu plâğın çalışmaya başlayanlara gâyret ve kudret veren bir hassası vardır. İkincisi “istirabattir”. Bu çalışmadan sonra bu plâğı dinleyen- İer hakikaten sinirlerinin yatıştığını dinlendiklerini hissetmektedirler, Üçüncüsünün de afyon, eter,kadar uyutucu kabiliyeti vardır. Alman protestosu haklı görülüyor Gazette de Laasanne'dan: Gazette de Lausanne, Nevyork komünistleri tarafından yapılan ta- arruza karşı Alman efkâr umami- yesinde husule gelen aksülâmelleri şiddetle mevzuu bahsetmektedir. Bu gazeteye göre, Almanya, pro testo etmekte haklıdır. Gazete yazısına şu suretle devam #tmehtedir: ai iz “Yabanci limanlarda demirleyen gemiler, herhangi bir sebepten do- layı geminin mensup olduğu hükâ- mettean memnun olmayanların taar- ruzuna uğrarsa, arsulusal ilgilerin âhıbeti ne olacaktır?. gazeteleri, gösterilerle Almanyaya harşı tev » cih edilen tenkitler arasında haksız bir tezad olduğunu hatırlatmak hu- susunda tamamen haklıdırlar.,, m a aa A — — —— — etmek ancak kahir bir darbe ile ka- bil olabilir. Habeşistanm bu kısmı Da kadar bir yerdir. Etrafında genis eyaletler vardır. Şimdiye ka- dar İcodalite altında yaşayan bura halkı, eenebileri bir halâskâr olarak karşılayacaktır. Eğer İtalyanlar, civar eyaletlerde kuvvetlenirlerse, Habeşistan hariç- le alâkâsını kesecek ve tapkı muha- sara altında kalmış bir şehire döne- cektir. İçeride kâfi derecede silâh yoktur, Vergi hasılâtı mühimmat almağa yaramamıştır. komediadan yorul - anlığa, sadeliğe sn » samıştım. Gidip Rhöne civarında, dağlarda toprak aldım; eşsiz, emsal- siz bir yer. “Köyün papast ile civardaki kü- şük asilzadeler altr ay bana yaran- mağa çalıştılar; onları yemeğe ça: gırdım; ömrümde bir daha politika sözü işitmemek içih Paris'ten ayrıl. dım, dedim. Görüyorsunuz, dedim, biçbir gazeteye abone değilim. Pos mın getirdiği mektuplar nekadar Se eli ben © kadar sevinirim, de- mecbur ettiği muştum, “Papasın işine gelmedi; arası çok geşmedi, gelip olur olmaz şeyler sordular, olur olmaz ricalarda bu- Tundular, başıma türlü dağdağa açtı lar. Her yıl fukaraya iki öç yüz frank dağıtmak istedim; yok, bunu birtakım papas kurumlarına vermeli imişim razı olmadım, türlü hakarete uğradım. Ben, budalalık eder, haka- rete içerlerim. Rahatım kaçar; sar bahleyin güzel dağlarımızı seyrede yim diye dışarı çıksam hulyalarıma engel olacak, bana insanları da, kö-| tülüklerini de hatırlatacak cansıkıcı | bir raslarım. Meselâ tarlaları İ takdiş yortusu alaylarında okunan duanın havası hoşuma gider, zan- mederim bir Yunan melodisi olacak; ama papas benim tarlaları takdis et mek istemez; sebeb? onlar dinsizin birininmiş. Sofu köylü karılardan Hlerin karşılaştığı müşkülleri İk Uluslar Kurumu Toplantısı HİTLER Alman gazetelerinden; Almas gazeteleri, uluşlar sosyete- si konseyinde dün yapılan görüşme» yaz- maktadırlar, Berliner Tagablatt gazetesi diyor in “Cenevrede karşılaşan menfaatle- rin çokluğundan ötürü, en kuvvet - siz tarafım, yani Habeşistanm boyun eğmek zorunda kalacağı tahmin edi- lebilir. Fakat bu hâdisenin, diploma- tik muvaffakiyetsizliklere mahsus bir şekilde (o cereyan etmesi hiç te muhtemel değildir. Habeşistana her hangi bir şekil, zorla kabul ettiril - mek istenildiği takdirde, kan aka - caktır ve bu kan, uluslar sosyetesi mi lekeleyecektir.,, Kreuz Zeitung gazetesi diyor ki: “Pransa ve İtalyanın Habeşistan hakkında güttükleri siyasanın anla- mı, kesin olarak anlaşılıyor. Fransa, Avrupada Almanyaya karşı güttüğü siyasaya, İtalyayı çekmek istemek- tedir.,, Bu gâzete, Cerlevrenin önüne ge- şemiyeceği bir harbe İngilterenin göz yumması #erektiğini «övlemek. tedir, birinin ineği öldü; ne dese beğenir- sin? benim gibi Paris'ten gelme filo sof, dinsizin malı olan göl, toprağı- na bitişikmiş de hayvan onun için ölmüş ; haftasına bir de baktım, göl deki balıklar. kireçle zehirlenmiş, hepsinin karnı havada, Anlıyaca- ğın, başıma her çeşidinden derd açtı- lar, barış tüzemeni namuslu adam ama yerinden korkuyor, beni gıkardı. her işte hâksız Hani kırlar rın sülcârü, rahatı derler, işte o be- nim için bir cehennem oldu. Köyün rahibler ocağının başı olan papasın beni bıraktığını, liberallerin başı olan mütekalt yüzbeşmen da beni tuta” dığını görünce hepsi üzerime çullan- dı; bir yıldır beslediğim duvarcı da, sapanlarımı onarmak için benden bildiği gibi para sızdırmak arabacı ustası da tepeme bindi. “Beni de bir tutan olsun, hiç de- ğilse davalarımın bir ikisini kazana. yım diye liberal oldum; ama, dedi- ğin gibi, © Allah'ın belası seçimler başladı, benden de reyimi istediler... Tanımadığın bir adama rey vermeni mi istediler? — Hiç tanımaz olur muyum? çok iyi bildiğim bir herife rey vermemi istediler. Rar olmadım, kötü ihti- yatsızlık! o günden sonra liberal bi dürdü diye suçlamağa kalksaydı, her J aldığı vazife i 28-935 eee BUTÇE AÇIĞI KARŞISINDA Fransız Kalkınması Le Soir'den: | Piyer Laval, hükümetin üserime kınma için elinden geleni yapmak” tadır. Bütçede yapılacak tasarrufla la alâkadar olan bakanları etrafi toplayarak, nazarı itibara alım: ekonomiler tetkik edilmiş, umumi hizmetleri sadeleştirip ıslah edecek şekillerle uğraşmak üzere 14 komite vücuda getirilmiştir. Kabine başka- nı bu komite azalarına gönderdiği bir tebliğde bütün bir programı hu- lâsa etmektedir. Bu bildirikteki şu cümleler bilhassa şayanı dikkattir; “Yeni o karamamelerie hükümet memleketten ağır fedakârlıklar iş temektedir. Deflation hususunda cü- retkâr siyasamızı mazur göstermek için hükümetin disiplinle hareket et mesi, ve başkalarından istediği şey- leri evvelâ kendisi yapması lâzım - dır, İşte milletin anlayabileceği sade ve açık bir Tisan! Fazla masraflarla ve swjistimsller. le mücadele etmek, daha mümkün olduğu kadar tasarruf yapmak, bir kelime ile evimizin işini düzene koy mak için çalışan komiteler, bu bü yük teşebbüsün önderi olan hükü - | met başkanının, takip ettiği politi- kayı sonuna kadar yürütmeğe âzmet- tiğini biliyorlar. Her şeyden evvel umumi menfaatlerin hususi menfaat iki partiden de beni, öldürürken gördüklerine yemin edecek yirmi şa- hit çıkardı. — Sen hem köyde yaşamak, hem de komşularının ihtiraslarına hizmet etmemek, onların alarmı bile din- lememek istiyorsun. Böyle yanlış düşünce olur mu? — Çok şükür düşncemizi düzelt. tük. Monfleury'yi satılığa çıkardım, gerekirse elli bin frank zarar edece- jim ama yine seviniyorum: o mlra- parte'ın vaktinde bunlar başıma gelmezdi, dedi. — Doğru söylüyorsun ama O se- nin Bonapart'ın da niçin yerinde ka- Jamadı? şimdi benim başıma gelen- ler hep onun işidir. Julien, bunları duyunca bir kat daha dikkat kesildi. Daha ilk sözleri işitir işitmez bonapartist Falcor'nun, M. de Rönal'in 1816 da gi çocukluk dostu Falcoz olduğunu an- lamıştı; filosof Saint-Giraud da her halde (. 4 ,) ilbaylığında şube direk» 1 olarak, milli kal- MARCEL REGNİER lere tercih edilmesi lâzımdır. Bu zihniyetle hareket edilince, bayat: ucuzlatmak için sarfedilen gayret- ler önemli sonuçlar verebilir. Eğer Laval bu teşebbüsü ameli ©- larak müsbet bir neticeye bağlayabi- Bire, bugünkü güç şartlar içinde memleketine en büyük hizmeti yap- mış olacaktır. Şimdiden mubakkak olan bir şey varsa, Başbakan giriştiği oyunda en büyük kozları ellerinde bulunduru - yor. Bütün muvaffakiyet tali ve ih- timalleri onun tarafındadır. Kararnameler neşredildikten son- ra, Fransada hava tamamile değiş « miştir, Deflation tedbirlerine karşı şid « detli aksülâmeller hasıl olmuş de - ğildir. Memurlar sendikaları sefer» ber olmadılar, umumi hizmetlerde grev tehlikesi kalmadı. Eski muha- ripler harekete gelmediler. Ancak birkaç toplantı yapıldı ve bu arada ancak eflâtuni birkaç protesto oldu. Hakikat şudur ki, Fransız milleti, memleketinin selâmetini İstilzam e- den tedbirler alınmış olduğuna kani- dir. Elli bir milyardan kızk iki milya- ra indirilen bütçe, büyük idari ser- yislerde yapılan değişikliğin, bütün bunlar hükümet idaresinde uzun za” manlardanberi kendisini hissettiren mlahata yol açmış bulunuyor. Bunun ilk neticesi şu olmuştur: Bir defa siyasi vaziyet baştan başa değişmiştir. Ortalığı kazıştırıcı un» surlar kendileğini çekmişlerdir. Par- İâmentoya sükünet gelmiştir. törlüğünde bulunan, artırmalara gi- rip şarbaylığın malı evleri wcuzca kapatmasını bilen Saint - Giraud'nur kardeşi olacaktı. Saint-Girad devam etti: meydanlarında ylktü, bir de 1802 ye doğru finans işlerini dürehtiği zaman, dedi. On- dan sonraki hareketine ne demeli? Bütün o mabeyincileri, şatafatı, Turi- leries saraymdaki şölenler, balolar! ile, krallığın bütün budalalıklarının yeni bir basısmı (tab'ını) ortaya çi” karmış oldu. Gözden geçirilip dü- zeltilmiş bir bası; daha bir iki asır