10 (TAN)IN OYKUSU Pınarbaşı Ve Bir Ahlâk Dersi Çocukluğum Anadolunun ağacı, suyu bol ve yollarr sarr gül kokan ufak şehirlerinde geçti. Bu sarı gül Mokan yollardan bir tanesi beni “Pınarbaşı” na götürüyor. Pınar ba- şı bütün çocukluğumu 868, koku, ve renkle dolduran ve zaman geçtikçe karışan bir yerdir. başımın içindeki (Omasal dekorlarına Sarp, yalçın bir dağın ortasmda, üç dört yüz metre derinliğinde ve bir o İadar da geniş bir yer, oyun. Bu çukurun içini salkım söğütlerle dö - seyin, en esrarlı köşelerine mağara- lar ve ortasma üç adam boyu derin- Miğinde, berrak, ama müthiş berrak tabit havuzlar koyun. İşte benim gocukluğumun su kokan, yonca ko- kan ve çın çın çınlayan pınar başısı. Biz yalınayak, başıkabak Anadolu çocukları o yaşta heyecanlarımızı si- nemalardan, stadyomlardan satın al- mazdık. Bizim ne bir rüya hizile uçup giden bisikletlerimiz, ne de bil- mem ne marka mızıkalarımız vardı. Biz söğüt ağacından kestiğimiz dal- lara cins bir kıtrağa binercesine bi- ner, koşturur ve yine söğüt ağacın- dan düdükler yapardık. Ve sarı gül kokan yollarda söğüt ağacından ke- silmiş atlarımızla pınar başma ko » şardık, Pınar başında arzu, İştaha dolu gözlerle bol ve temiz bir suyun do- İup boşaldığı havuzlardan birisine baktığımı hatırlıyorum. Yüzme bil - miyordum. £ Zaten içimizde yüzme bile hemen hemen yok gibiydi. Yal nız bizden bir parça büyük bir çocu, fun bu canım havuzlardan birisinde üzdüğünü düm. > N imdi bir kurbağa gibi yüzeceğim deyip bütün kuvvetile be- raber atladığı halde bulandırama- dığı sularda bir lâstik oyumşaklığile yüzüyordu. O aralık ben de onun gibi o ca - nım kadar sevdiğim sularda yüzebil- mek için neler feda etmezdim?, Pınar başma, berrak suda yüzen çocuğu arzu dolu gözlerle bakan ço- cukluğuma bin bir hasret yollarken düşünüyorum: Medeniyet Anadolu - nün me tarafına giderse gtisin onu özliyen, kucaklıyan, bir kanaatim var. Fakat medeniyet denilen hâdi- 8e sarı gül kokan yollarına tramvay rayı döşeyip pınar başına kadar git- tiyse yanarım!..Sesin, rengin ve koku nun köşe kapmaca oynadığı o yerde iri kulaklı oparlörlerin anırmasına, inşallah müsaade etmemişlerdir. Me- deniyet dedim de aklıma geldi. Si- #& bir hikâye anlatacağım: , Bizim çocukluğumuz, söğüt ağa - cından düdük yontmakla geçerken bir gün ele avuca sığmayan bir ar-| kadaşın narına yandık. Şöyle ki: Bu arkadaş babası ciyar köylerden biri- sinde bulunan büyük bir değirmene götürmüştü. Bu değirmencinin çok büylik bir meyva bahçesi ve bu bah- gede arkadaşların anlattığına — göre dünyanm en iri meyvaları vardı. Bahçenin duvarları yoktu! ve biz bu yoksuzluğun narma yandık. Üç ar- kadaş bir sabah yola çıktık. Cepleri €n e meyva alabilecek elbiseleri - mizi giyinmiştik. Rüyamıza kadar giren bu bahçeden elma, çalmağa gi- diyorduk !, Ceplerimizi kocaman el - malarla doldurmuş, ağırlıktan kurtu- lan dalların esnemesini seyrediyor - duk. Ağaçların arasında bizim yaş- ta, bizim boyda, fakat bizimle muka- yese kabul etmiyecek kadar temiz giyinmiş; kısa Jöcivert pantalonlu, beyaz ipek gömlekli bir çocuk pey. da oldu... Arkadaşlarıma baktım. Hepsi oldukları yerde çivilenip kal- maşlardı, Bu temiz elbiseli çocuğu hepimiz hayal meyal tanıyorduk. De- ğirmen sahibinin İstanbulda bir ko- İejde okuyan kıymetli çocuğuydu. Tatili burada geçirmeğe geliyorlardı. Neyse, ipek gömlekli çocuk bir bize, bir de gebe ceplerimize baktı ve &on- geldi: abbö Pirard, güzel bir işe, Pa- ris'ten dört fersah ötede N... cu- rö'liğine atanmıştı. İyi yürekli pas kapos onü candan kutladı. Bütün bu işi ustaca bir oyun diye karşılayıp keyillenmişti; abbö Pirard bir kat daha gözüne girdi. Ona latince çok parlak bir memnunluk kâğıdı verdi ve buna itiraza kalkışan abbâ de Fri- lair'i susturdu. Akşam: Monselgneur marguise de Rubemprö'nin konağına gidip orada abb& Pirard'dan hayranlıkla bahset- ti. Bessançon kibarlar alemi, o habe « ri € karşılamıştı; abbö Pi- rard'n gördüğü bu fevkalade lutuf türlü ei tahminlere kapı açmıştı. Onun pek yakında paskaj olacağını umanlar bile vardı. En im ce fikirliler M, de La Mole'u bakan- Lığa geçmiş sayıp M. de Frilair'in el alem içinde azamet satmasına gülüm- semekten çekinmediler, Ertesi sabah sokakta abbe Pirard- in adeta peşine düşüyorlardı; mar- güis'nin davasına bakan tüzemenlere konuşmağa gittiği zaman dükkâncı- Yazan : Bedri RAHMİ ra bize küfretmek zahmetine girme- den meyvasız elme dallarından bir tanesini yalalıyarak bize üçümüzün de yüreğine kadar işliyen şu sözleri söyledi: — Çocuklar! Bu dal gelecek sene yine meyva verecek! Fakat sizin yaptığınız bu kötü hareket hiçbir vg- kit unutulmıyacak, Arkadaşlardan biri kölejde hal ve hareketten tam numara aldığı mu- hakkak olan güzel elbiseli çocuğun bu ağır sözlerine dayanamamış, ağ - lamağa başlamıştı. Asri bizi baştan çıkaran da, cebinden elmaları çıkarıp ağacın dibine bırakıyordu. Hepimiz elmaları çıkardık. Güzel elbiseli ço- cuğun bizi affetmesini bekliyorduk. O bizi çok acı bir tebeselimle son bir defa süzdü, sonra hiçbir şey söyle - meden gtçip gitti, Onun son sözü senelerce kulağım- da çınladı: “Hiçbir vakit unutulmı- yacak!” Fakat kolejde hal ve hare- ketten tam numara alan güzel elbi- seli çocuk yanılryordu. Çünkü bu Hi kâyeden tam ön sene sonra ona İs - tanbulda rastgelmiş, ve tesadüf iki- mizin de ayni pansiyonda kalmamızı istemişti. Bize ahlâk dersi veren ko- lejli çocuk müthiş değişmişti. Şöyle ki: Beraber yemek yiyorduk, birden | masadan kalktı. Yukarı odasına çık- t&. Bir dakika sonra elinde gümüş bir çatalla indi: çatalı bana uzatarak: — Smokinimin cebinde unutmu- şum! Monşer şuraya bak. Halis gü- müş. Sonra antika, dedi. Ben ne münasebetle smokininin ce- binde unuttuğunu sorduğum zaman kolej mezunu şen bir kahkaha salı - verdi: — Monşer! dedi, akşam ...... larda ziyafete davetlidik. Bütün arkadaş - lar bir şey aşırdılar. Ben de bunu yakalıyabildim. Teşekkür Damadımın acıklı ölümü münase- betile zahmet ihtiyar edüp gelmek ve telgraf, mektup göndermek suret- lerile kederlerimize iştirak Oetmek lütfunda bulunan muhterem dost- larımiıza ailece teşekkürlerimizi mu- teber gazeteniz vesatetile arz ediyo- cuz, Esbak Adliye Nazırı NECMEDDİN VAPURCULUK Türk Anonim. Şirketi Istanbul Acentalığı Liman Han, Telefon: 22925. Trabzon yolu GÜNEYSU vapuru 28 Tem- muz PAZAR günü saat 20 de Rizeye kadar, : Mersin yolu SADIK ZADE vapuru »; : Temmuz PAZAR saat 10 da Mersine kadar, KIRMIZI VE SiYAH Ayvalık yolu KEMAL vapuru 27 Temmuz £ CUMARTESİ saat 17 de Diki- liye kadar. 3 8 AAARANİ KARKAS ADA ASRA SALATA STENDHAL Jar kapılarının önüne çıktılar. Abb Pirard o gün, Uk defa olarak, tüze- menlerden nazikçe bir kabul gördü. Bütün bu gördüklerine içerliyen sert huylu jansenist, marguis de La Mole için seçtiği avukatlarla uzun vzun çalıştı ve Paris'e hareket etti, Ken- disini uğurlamağa gelmiş ve araba- nın armasına ağızlarınm suyu aka- rak bakmış olan dostlarından iki üç papasa, bir zaafa kapılıp, medreseyi on beş yıl yönettikten sonra Be sançon'dan çebinde ancak beş yüz frankla ayrıldığını söyledi. Bu dost- ları onu ağlıyarak kucakadıktan sonra aralarında: "Bizim abbö bu yalanı kıvırmasa daha iyi ederdi, pek de gülünç bir yalan!,, dediler. Abbö Pirard'ın Marie Alacogue, Sacr&.Cocur de Jesus, jesuitler ve paskaposa karşı tek başıma altı yıl uğraşmak için İazımgelen kuvveti ancak içdemliğinde (samimiyet) bul- muş olması, gözlerini para hursı bü- rümüş ayak takımınn anlıyacağı | talyan kıtaatını terkedeceklerdir. şeylerden değildi. TAN HABEŞiİSTANA DOGRU italya 3000 Nefer 200 Zabit Yolladı Baş tarafı 1 incide) İmparator İtalyan Ohezimetinin muhtemel olduğunu söylemiş ve se- beplerini saymıştır: 1 — İtalyan ordusu Fransız ve İn- giliz Somalıları tarafından İkiye ay- rılmıştar. 2 — İtalyan kıtaatı yüksek dağlar» da şüphe edilemiyecek zorluklarla karşılaşacaktır, 3 — Gajen gölünde içilebilecek su yoktur. 4 — Birçok Somalili ve Eritreli İ- İmparator, silâh üzerine ambargo Kbnulmasmdan ve Belçika, Çeköslo- vak ve Amerika firmalarile olan mu- kavelelerin bozulmasından dolayı te- essürlerini bildirmiştir , Napoli, 26 A.A. — "Biancamano,, vapuru, dün Napoliden yola çıkmış- tır. Bu vapur, doğu Afrikasına, mit- ralyöz gruplarına mensup 30 sübay i- le 1100 asker ve sömürge krtalarına mensup 150 sübayla 800 nefer ve ay- ni zamanda 600 uzman (mütehassıs) işçi ile önemli miktarda harp gereci (malzemesi) götürmektedir. Biancamano vapuru, Mesinaya uğ- rayarak ayrıca 21 sübayla 580 asker yükliyecektir. Bu suretle 200 den fazla sübay ve 3000 nefer taşıyan vapur, İtalyan So- malisinde Mogadiçyoya gitmektedir. Italyanlar ve Uluslar sosyetesi Roma, 26 A.A, — İtalya hükümeti, uluslar sosyetesini bırakmadan, do - Zu Afrikasında kendisine hareket öz- gülüğü verilmek suretile kabule de- ger bir kotarma yolu bulunması müm kün olduğunu sanmaktadır, Hükümet çevrenleri, Japonya ta - rafından Çinde yapılan hareketlere karş: daha az şiddetle protesto edil. ğe kaydetmektedirler, 'ngiliz kabinesinin Habeşistana $i- lâh ihracatı için müsaade vermekten şekindiği dakikadanberi İtalyan ka- moyu İngiltereye karşı daha müsait bulunmaktadır. Söylendiğine göre Eden, Cenevre- de İsidal göstermek hususunda tali- mat almıştır, Kabahati Habeşlere yük.emek için sl İdare yonunun mesaisine yeniden iştirake hazır olduğunu ulusal soyetesi sek- reterliğine telgrafla bildirmiştir. Habeş hükümeti, 25 mayıs tarihli anlaşmada mevzuu bahsolmıyan me- geleleri görüşmek istediği takdirde uzlaşma komisyonunun uğrayacağı muvaffakiyetsizlikten mesul tutul » mak tehlikesine maruz kalacağı kay- dedilmektedir. Sanıldığma göre, İtalya müsbet yeni tekliflerde bulunmıyacaktır. Toplantı 31 Temmuzda yapılacak Paris, 26 A.A, — Uluslar sosyetesi konseyinin bu ayın 3İ inde toplana- cağı resmen bildirilmektedir. Fransanın İtalyan - Habeş anlaş- mazlığına karşı alacağı durum daha belitilmiş (tayin edilmiş) değildi Lavalin Fransayı İngiliz ve İtalyan dostluğundan mahrum etmemek ve bundan başka uluslar sosyetesi pren- #iplerine bağlı kalmak suretindeki politikasının kabine tarafından o - nandığı söylenmektedir. Diplomatik çevrenler, uluslar 60s- yetesi konseyinin, İtalya ile Habe- şistanın uzlaşmak Üzere tekrar ko - nuşmalara başlamalarını temin ettik- “ten sonra, toplantısma son verebile- Bölüm XXX Büyüklük peşinde bir adam Artık bir tek asillik kaldı odu "dnc” unvanı, margeislik gülünce bir şey; “due” kelimesini duyun &a insin başımı çeviriyor, Edinburgh Re Marguis de La Mole abb& Pirard'ı karşılarken, ilk bakışta büyük bir terbiye eseri gibi görülen, fakat an- lıyanlar için terbiyesizlik olan o bü- yük asilzade yapmacıklarma kalkış” madr. Bu, boşuna vakit geçirmek olurdu; büyük. işlerde haylı ilere - miş olan marguis'nin ise kaybedile- cek vakti yoktu. Altı aydır gerek krala, gerek mil İste yeni bir kabine kabul ettirmek için bin bir yola başvurarak çabala» Yıp e m bu kabine, iş başa gtçince, M. de La Mole'e karşı olan minnettarlığını göstermek için ona pe unvanmı verecekti. larguis, dan beri öne sl LR pa O deki davaları hakkında açık ve tam bir rapor istiyorsa da bunu bir türlü elde edemiyordu. O ünlü avukatm DE Suçu var? işi kendi ani başkasma nasıl anlatır? ii Abbe Pirardim getirdiği küçük kâğıd ise her şeyi aydınlatıyordu. Marauis. hatır sormak falan gibi ter- ceği fikrindedizler, Anlaşma ihtimali yok Roma, 26 A.A. — Diplomatik çev. renler, Suviç İle Fransa ve İngiltere- nin Roma elçileri arasında dün yapı- lan konuşmalardan sonra İtalyan - Habeş anlaşmazlığı üzerinde bu dev- İetler arasında bir uyuşma yapılma. sr ibtimali olmadığı fikrindedirler, Gene ayni çevrenlerin kanaatine göre Mussolininin iccione,,da bu- lunmasından dolayı dünkü görüşme- ler kesin bir mahiyeti haiz değildir. İtalyanlar Fransayı tutuyorlar Paris, 26 A.A, — Matin gazetesi - vin Roma aytarı,dün süel kuvvetlerin Afrikaya hareketi esnasında yapı - lan coşkun gösterileri anlatmakta - dir: ”Göstericiler, İngiltere, Japonya, uluslar sosyetesi ve Habeşistana kar» şı yazılarla dolu ilânlar taşıyorlardı. Habeş meselesinde dostça bir rol oy- nadığı, burada herkesçe bilinen Fran den geçen halk, gösterilerde bulun- muş ve büyük elçi Kont de Cham- brun, karısı ile balkona çıkarak hal- ka görünmek zorunda bulunmuştur. Uluslar kurumu muvaffak olacak mı? Vaşington, 26 A.A. Norman Davis, uluslar sozyetesinin, Habeş - İtalyan ğına barçı bir çözge bulmağa muvaffak olacağını söylemiştir. Davis, Fransanın, İtalyaya arka ol- mak için uluslar sosyetesinden . ve İngilterede ayrılmasının hiç muh- temel olmadığını ilâve etmiştir . İngiltere ve Habeşistanın silâh ihtiyacı Londra, 26 A.A, — Times gazetesi yazıyor: İtalya ile Habeşitana silâh gönde- rilmesi için istenilen müsaaüelerin reddi hakkında İngiliz hükümetinin verdiği karar, muvafıktır. Kesin ola- rak tatbik edildiği takdirde bu karar dan, silâh fabrikaları olmıyan Habe- beşistan zarar görecektir. “Times, İsalyan - Habeş anlaşmaz- Uığuna barışçı bir çözge bulunmazsa, meselenin yeniden inceleneceğini ve etmektedir. Uluslar sosyetesi konseyi, harp et- meleri muhtemel olan ülkelere silâh ihracatı meselesi ile de meşgul ola - caktır, Londra, 26 A.A. — Röyter ajansı- nın diplomatik aytarı yazıyor: "Şimdi Romada yapılan konuşma- ların başlıca amaçlarından biri, İtal yayı, Habeşistana ait isteklerini eko- nomik bir alanda tahdit etmek üzere kandırmağa çalışmaktır. Bu teşeb - büs, şimdiye kadar muvaffakiyetsiz- liğe uğramıştır, Fransiz çevtenleri, uluslar so8yete- si konseyinin toplantısından evvel bir uzlaşma esası bulunabileceğini ummaktadırlar. İngiliz çevrenleri, Fransızlar kadar nikbin değildir. Amerikanın bitarafıığı Yaşington, 26 A.A. — Hükümet, gelecek kongrede, Amerikanın bita- raflığını tesis edecek kanunların ka- bulüne engel olmağa çalışan manev- ralara karşı dün, büyük bir muvaffa- kiyet kazanmıştır. , Yönetger (müsteşar) Filips, kesin bir ânlaşmağa varmak üzere senato - daki dış işleri tali komisyonu ile gö- cüşmüştür, Senato üyelerinden Nye ve Clark, İtalya » Habeş anlaşmazlığından ötü- rü, Avrupada genel bir harp tehlike- biye gereği sözleri dört beş dakika- da bitirip; — Azizim abb&, dedi, benim ra- hatirk, ez içinde olduğum söy- ama ben, doğrusu çok da önem» i iki küçük seyle ekddiğ bir surette uğraşmağa vakit bulamıyorum: bun- Jarm biri ailem, biri de işlerimdir. Servetimi büyüklüğün ne olduğunu bilerek yönetirim, onu çok ileri g türebilirim; zevkime, salama baka -| ren, bir insan için en önemlenecek şey de budur. Abb Pirard akıllı bir adamdı ama bir ihtiyarın bu kadar açıkça zev safa Sözü etmesini duyunca gözleri açıkvermişti. Marguls onun bu sözle- re Şaştığını görünce; — Yani bence dedi. Sözünü bu kadarla kesmedi. “Hiç süphesiz, dedi, Paris'te ça - lışma denen şey vardır, ama o, ev- lerin beşinci katında bulunur; oysa- ki ben birine yaklaştım mı o adam hemen ikinci katta bir apartıman tu- tar, karısı da bir kabul günü çıka- rr; arte onlarm işi gücü kibarlaş- | mak veya kibar gözükmektir. Ka - sınları doydu mu, bundan başka işle- ri kalmaz. “Davalarım için söylemiyorum; onların hepsi için, ayrı ayrı ber biri için avukatlarım var, ölesiye çalışı- yorlar; daha geçen gün bir tanı veremden gidiverdi. Şöyle toptan lerim için söylüyorum; benim için en önemli olan... | 27.7. Söğİ Istanbul 7 inci icra memurl Yeminli 3 ehli vukuf tarafından temamına 4000 lira kıy len ve temam 6200 lira mukabilinde ipotek olan Beylerbeyi cıbaşı mahallesinde sokağında eski 9 yeni #1, maa bahçe hanenin tememe açık arttırmaya | vazedilmi 28-8-935 tarihine müsadif günü saat 14 ten 16 YAZ de birinci arttırması icra ir. Arttırma bedeli iy” menenin 95 7$ ini bulduğu takdirde (müşterisi (üzerinde, tır. Alesi takdirde en son arttıranın teahhüdü baki kalmak 15 gün müddetle temdid edilerek 12-9.935 (tarihine günlü saat 14 ten 16 ya kadar keza dairemizde yapılacak masında arttırma bedeli kıymeti omuhamminenin e dığı takdirde satış 2280 numaralı kanunun ahkâmına tevfii kılır. Satış peşindir. Arttırmaya iştitak etmek ( istiyenlei hamminenin yüzde 7,5 nisbetinde pey (akçesi veya mi teminat mektubunu hâmil bulunmaları lâzımdır. Hakları sabit olmıyan ipotekli alacaklarda diğer oalâkadaranın *€ sahiplerinin bu haklarını ve hususile faiz ve masarifç dair © evrakı müsbiteleri ile birlikde ilân tarihinden itibaren &i d tında birlikde dairemize bildirmeleri Tâzrmdır. Aksi takdirde / pu sicili ile sabit olmuyanlar satış bedelinin paylaşması lirlar, Müterakim vergi, tenviriye, tanzifiyeden mütevelliğ sumu ve vakıf icaresi bedeli müzayededen tenzil olunur. PS İumat almak istiyenler 7-8-935 tarihinden itibaren herkesi için dairede açık bulundurulacak (arttırma şartnamesi numaralı dosyaya müracaatla mezkür dosyada mevcud cekleri ilân olunur. (13340) Teşekkür viTTOLL AİLESİ sevdikleri £ EDİTH ANNA LADY VİTTOLL'un liye erd ölümü dolayısile sevgilerini izhar 37, yeni 29, si etmek lütfunda bulunanlara içten te- Ge ati sekiz ve 0 şekkürlerini sunarlar, ve 33, 35 rıht m3 m ön | dükkânın vaki: ia lerinin gözönüne alarak Amerika bi- | on altı hisse itibari baslik, kongrenin şimdiki dış | Sırf mülk mahallin &.» toplantısında karara bağlanmasını iş- | ttibarile ondört tiyen bir muhtırayı dış işleri komiş- | No.lu emlâkin zaf yonu başkanlığına vereceklerdir. tam mahallinin tevsi İş Roosevelt, kongre ruznamesinin | çık (Oartırmaya O“ fazla yüklü olmasından dolayı bita- | 28-8-935 günlemecii z raflık kanununun derhal kabulü için | şamba günü saat Ny ısrar etmiyeceğini söylemiştir. dar dairemizde açık Kongrenin toplantısma son vermez | ve arttırma bedeli t j den evvel, yalnız silâh tecimi ve ima- | mete mazaran sağısi “aj li üzerinde bir kontrol bürosu kurul; | lere musip kıymetin Xi masına ait olan kanunun kabulü çok bulduğu takö muhtemeldir, vi rı menkulât hissi ihale olunacakdır. Uluslar sosyetesi ve taranın taahhüdü baki, © Avrupa devletleri erleri Roma, 26 A.A. — Giornale d'İtal- | yan perşembe günü * ya, İtalyan - Habeş anlaşmasını: ulus- | ve kadar yine daireri”. lar sosyetesine götürmek için yapıls| olan ikinci açık — makta olan harekette ve bu anlaşmaz- | kür gayrı menkulât PX lıkta Japonyanın muhtemel duru- ün mundan bahsederek diyor ki: "Devletler, bu meseleyi uluslar sos yetesinin yargıçlığına sunmadan ön- ce Japonya Mançuriyi ele geçirirken ne için bu sosyetenin seyirci kalmış (olduğunu anlatmalıdırlar, aponya) İince, komşusunun p leme sales bu memleketin Italyan - Habeş anlaşmazlığında tüze adına söz söylemeğe hakkı yoktur. Ja ponyanın her ne şekilde olursa olsun bu işe karışması yalnız İtalyaya kar- şı bir düşmanlık hareketi olmak ile kalmaz fakat ayni zamanda Japonya» aın ekönomik amaçlarla Afrika ulus- arın topraklarını ele geçirmek i- çin beslediği yeni emperyalist düşün- celerin bir belgesidir. İstanbul ikinci icr an : o Haczen p karar verilen ve tam ra kıymet takdir ol! İstinyede Mahmud sinde İstin; bunu vermeleri İâs uya küyitli olmayân la diğer erer hakkı sahiş in anl. Tai ve masal i dialarını ilân tarihi ii gün içinde evrakf birlikde dairemiz? Aksi takdirde clmayanlar satış beö sma er. Mes kulün nefsinden doğ gi mükellefiyetleri PİK Kanlı bir çarpışma olmuş | Daha çok malümat Roma, 26. A.A. — Mavas ajansı | Ti” neki iz bildiriyor : Di Stefani ajansı; haziran ayı içinde İngiliz Somalisi ile Habeşistan ara- sındaki smıza yakın Pastoraheide Habeş askerlerile İngiliz Soralinde- ki Arçcisa bölgesine mensup bir sücl müfreze arasında kanlı çarpışma ol« duğu hakkında Cibutiden bir haber almıştır. Çarpışmı liz askerinin öldi edir. Stefani ajansı diyor ki : Bu vabim hüâdisenin âkisler hasıl edeceği sanılmaktadır. Kilhakika ken- dilerini müdafaa etmiyen Somali İn- giliz memurlariyle Habeş memurla detlenen Haberjunis aşireti yerlileri mukal — bilmisil tehdidinde bulunmakta- ıtlar. 9344/4025 No, lu dol ve merkür mahalli 4 vensiresini gösterir. | oi diri raporu kıymet ; bilecekleri ilân oli bir kâğıt yazarken yaptığı işi biraz ciddiyetle düşünecek bir adam bula» bilmekten, sizi Tanrı inandırsın, İ monsieur, üç yıldır umudumu kes - | öm. Zâten bunları, asıl söylemek is- tediğime yol açsm diye anlatıyorum, “Size saygım, itibarım vardır; da- ha ilk defa olarak konuşmamıza rağ- men cesaret edip söyliyeyim, sizi s6- İ verim, Sekiz bin frank yılıkla, ya- but bunun iki katı ile, benim sekre- terim olmak ister misiniz? Size bu parayı vermekle, Yemin ederim ki azanmış olurum; günün birinde bi- ribirimizle anlaşamıyacak (olursak şimdiki yeriniz de yine hazırdır.” Abe kabul etmedi; ama o günlük konuşmalarının sonuna doğru mar- Guis gerç: a sıkıntıda olduğunu görünce akla bir fikir geldi. — Bizim medresede fakir bir gene bırsktım, dedi; y, orada çok ezivet çekecektir. bir pa- olursa, rahat ederdi. | “Şimdilik Tatinceden, | İncil'den ! başka bir şey bilmez; fakat günün birinde vaizlik için olsun, müminle- | söyleyince re yol göstermek için olsun, büyük bir istând göstermesi imkânsız de - dildir. Ne yapacağını bilmem; ama herhalde kutsal ateşten nasibi var, gok ilerliyebilir. Gerek insanları, ge- rek İşieri sizin gibi gören bir paska- posumuz olsa, o genci onun yanına verirdim, Müzguis;