b ONUN KENANI!... SACİT ŞENER Yazan: f —Mübhendis Adnan, mektep ar . &adaşı Sadinin köşküne, gece ya- tısına gelmişti. Günlerden pazard.ı Sayfiye çok kalabalıktı. Öğle ye- meğinde nsonra asfaltta, plâjda geç vakte kadar dolaşmış, gün ba- | “tarken köşke dönmüşlerdi. 4 Hizmetçinin, balkonda hazır - Tadığı masada karşılıklı oturup iç- | meğe başlamışlar ve denizde, iri tir kor parçası halinde yanan gü- | neşi seyre dalmışlardı. | “Adnan, arkadaşına, işlerinin yo- | dunda gittiğini, iki üç müteah . hitle, ortaklaşa apartıman yaptı- | İğını ve apartıman plânında, baş | mühendisle aralarında çıkan ih- | tilifta davayı kendisinin kazan « "dığını, hararetli hararetli anla « tayordu. | Bir aralık, karşı köşkten gelen bir keman sesile, Adnan durak - lamıştı, Bir müddet, bu sese ken. dini kaptırdıktan sonra: — Barikülide azizim; hariku. Mde bir parçal... | Diye haykırdı. | Akşamın alaca karanlığı, züm. Füt gibi ovalara, sulara, çiçeklere, gökerken, perde perde yükselen bu ilâhi nağmeler, iki arkadaşı da susturmuştu. Şimdi, onu, o derinden gelen bu sesi dinliyorlar- di. 1 Kemal susmuştu; Sadi içini çek- ti; sonra, ağır ağır söze başladı: * — Adğnan'... Beni senelerce ü. Ben, içimi bir kurt gibi kemiren, #anatoryoma kadar sürükleyecek aelan, (onun keman: ve onun se. )€) dir. Bu billür ses, on senelik fbir maziy! de terennüm ediyor. | 'Onu kasabadaki selâmlıklarından gördüğüm gündenberi, — rabatım, İbuzurum kaçtı. * — Kimdir bu, kuzum Allah aş- | kına? | — Bu mu? Bu bir melek, öyle bir melek ki, nev'i şahsına mün- hasır bir yaradılış'.. Adı, Mih Tünnisadır. Babas — Nahsen ağa, Şark vilâyetlerinin bir kasaba - gında, eşraftan, hatırı sayılır, eş- || #iz bir zengindir. Husus! adam - darı vardır. Geniş çiftlkilerin sa. hibidir. Ağanın dört karısı, on ik! kızı, yalnız bir tek erkek evlâdı vardır. Kızlar, dadıların, müreb. biyelerin, hususl muallimlerin ih- timamile büyütülmüş, her biri ay- ' hüner ve marifete sahiptir. Ay. ni zamanda piyano, armı V yolonsel, keman, ud, mandolin €ibi musiki âletleri, heves ve iz- tidatlarma göre, musiki muallim- leri tarafından öğretilmiştir. A . zizlm 'mükemmel ve hem depek — BSesene, eşleri İstanbulda bile az bulunur. — Bulunmaz kardeşim bulun. | Mazl... — Peki, diler? Bundan birkaç sene evvele ka- dar, her ilkbaharda İstanbula ge. lir, Adada, Boğazda, Yeşilköyde Floryada, hulâsa istedikleri yerde, sonbabharda, kasabaya buraya ne zaman gel- z—— TÜRK Lâkin, hareketi vüklayı mazur | göstermek — üzere — müverrihlerin | uydurması olmasımuhtemeldir. Savcı Beyin düzce Yildirim Beya- zıdın fesadına kurban olması ağ- leptir. Güya, Savcı Beyin müttetiki ve şeriki addolunan Andronikesu te- etmek üzere İmparatorun te- Bi 'e çekilen milin reddütleri, gözli ftam tesir icra etmemesi, Androni- | ” kosa taraftar olmak ile müttehem | elan bazı Rum zadegânının Dimi- | tokada Sultan Murndm emrile gökkde ülilmazı vak Wkihım Köslan: Son Telgrafın Tarihi Tefrikası: 51 TUNA BOYUNDA —— Yazan: M. SAMİ KARAYEL Bulgaristan müstakil bir krallıktı avdet ederlerdi. Fakat dört sene. dir, kışi da, Şişlide ki apartıman- darda geçiriyorlar. Bir hatıradan Hahsedeyim, Bundan on sene ka- dar evveldi. Bu ailenin hayatına bayret etmemek, elden gelmez. Bu kızlar, kasabada, etrafı kale | Bibi yüksek duvarlarla — mahsur şatodan, muhit icabı çarşaflara bürünerek, Mardine kadar seya. hat ederler, Mardinde, trene, teb. dili kıyafet ederek binerlerdi. Her biri ipekli rop, manto giyer, kibar, narin, nazenin, birer dilber ola- rak İstanbula gelirlerdi, İşte bu kızların kardeşi Mih - rünnisa da, onların içinde en gü. zeli, en sevimlisi, en minyonu, hu. dâsa ömür tüketici bir perldir, a- zizim bir peri Sadinin sözlerini hayretle din - Jiyen Adnan: — Kardeşim, bunda üzülecek ne var? Senden iyisini mi bula « | caklar? Servetin, gençliğin, ahlâ. kın hepsi yerinde, Bu hanım kızı Bana isteriz, olur biter, Adnanı, dikkatle dinliyen Sadi, Acı acı gülümsedi ve: — Ah azizim, dedi, ne çüre ki, bu güzel mevcudiyet, insafsız bir avcının şikârı oldu. Mihrünnisayı ebediyyen kaybetmiş bulunuyo - rum, Zira Mihrünnisa — evlidir. Hatta, nur topu gibi bir de ço - cuğü var, Mes'ut değil amma, ne yapsın!, Takdiri Nâhi!.. Sadinin ağzından dökülen bu- son cümleyi göz yaşları ve gece. nin boşluklarında akseden hıçkı. Tıklar takip etti, Uzakta, ta uzak- ta, uğursuz bir baykuş ötüyordu. FIRSAT! iVehane, — Güzino ve için 1800 adet katlarır Demir Sandalya ve iyi bir halde 500 Masa Satılıktır. Şehir Tiyatrosu KOMEDİ KISMINDA HAMİYET YÜCESES KONSERİ İSMAİL DÜMBÜLLÜ YALOVA KAPLICALARI «Komedb,ayrına MONOLOG ORDULARI tiniyede suitesir hasıl eylemesi bu işin içinde bazı gizli noktaların kaldığını gösteriyor, * BULGARİSTANIN İSTILÂSI Sultan Murad, Karaman oğulla- | rının Osmanlı Türklerine karşı is- yanlarını şiddetle bastırdı. Ana- [ “munla beraber bunlar yine “Bu çelik ba- lonla denizin 14000 metre derinliğine ineceğim ,, Göklerin en yüksek irtifama çıkan profe- sör Pikar, söylediği gibi, denizin de en de- rin diplerine inebi- lecek mi ? Bu harp çaçlığı masraflar ve çı- kardığı müşkülât yüzünden bir- çek âlimlerin, muhterilerin tet- kiklerini de sekteye uğrattı. Bu- her müşküle rağmen çalışmaklan ge- Fi durmüyorlar, Meselâ insanlar içinde en yüksek hava İrtifama çık- muş olmak şeref ve iltiharını ta- şıyan meşhur Belçikalı Profesör Pikar bunlardan biridir. Şimdi profesörün en büyük emeli bütün insanlar içinde denizlerin en çok derinine olmak.şeref ve hah- tyarlığını kazanabilmektir. Profesör Pikar, kendisini deniz- lerin mümkün olduğu kadar de- rinliklerine indirecek olan âletini imal etmiştir. Daha doğrusu tam imalini bitirmiş olduğu sırada harp çıkmıştır. Bu âlet de kendsini göklerin )iibık irtifalarına çıkaran madeni bir küreden ibarettir. Fakat Profesör Pikar, denizlerin derinliklerine inecek olan bu ma- deni kürenin imalinde nasıl tek- nik tedbirler alındığını izah ediyor. Bir defa bu madeni küre tertibatı itibarile aşağı yukarı kendisini 18,000 metre gökyüzüne çıkaran madeni küreye benzemektedir. E- saş mese, kürenin içinde bulunan- | ları gerek yüksek irtifalara çıkar- ken, gerek denizin derinliklerine inerken, harlein tabli şartlarından tamamile âzade bulundurmakta- dır. Yani bu kürenin içindeki in- san, gökyüzünde — tazyiksizlikten ne derece müteessir olmuyorsu, denizin dibinde de fazla tazyikten | yine öylece müteessir olmıyacak- | tır. Denizaltı madeni küresi 2 met- re, 10 santimetre kutrunda akıtıl- Yarın Akşam: — Yürkiye Ses Kraliçesi Biletler gişede satılmakladır, Bugün matinelerden itiharen ; TAKSİM FREDDIE BARTHOLOMEW ve tarafndan harikulâde bir tarzda yaratılan KARA ALTIN MÜGADELESİ Heyecanlı ve dehşetli filmini takdim ve âlevler.. Petrot için muharebe... Hissi ve Müeasir maceralar.. VARYETE Büyük Komedi, Üüveteni — MÜZİKLİ lavlar davranmışlardı. Ostgotlar garba ve cenuba doğru yayılmağa başladılar , Bosnalılar, Sırplılar, Bulgarlar Şark İmparatorlarının himayesi altına girdiler. Slovenler, Eırvat- lar, Garp İmparatorlarını tanıdı. lar, | İslavlar beş ön hane halkından Hbaret tak:m olarak - otururlardı. Bunun için içlerinde büyük hü- kümet yoktu. Bulgarlar da bu hükümet Ta- tar ve Finoa cinsine mensup olan asıl Bulgarların İslavlara iltihak etmesi sayesinde başlamıştır. Bu da milâdın dökuzuncu asrında va- ki olmuştur. Çar Boris zamanında Bulgaris- tan parlamıştır. İşbu Boris Prank- ların Klovis yahut Osgotların ba- dolu tekrar bir süküna girmişti. | şı makamında idi. Artık Bulgaristan, Sırbislan, Bos- | — Boris, hiristiyanlığı kabul et- na, Arnaj Simonu tahsil için Kot- caristan y Ünevver resi içine girecekti. Evvelâ, Bulgaristan, muhaceret OĞT AAi imon kanunlar vazetmiş, © edebiyat husule getir- seyvs |YUKARIYA NASIL ÇIKILACAK? ve arkadaşları tarafından =EFennî Bahısler:ı:——__ Horlığı 10 tem, kaknlığı 15 santimetre, Üzerinde yakacağı projeklörün mağı sayesinde denizin dibindeki manzara- Jarmn fotoğrafı ve sineması alınabile- cek.. mış çeliktendir. Kalınlığı 75 san- timetredir. Bu kalınlık sayesinde- dir ki, küçük küre dürt kilometre derlinlikteki denizin muâazzam tazyikine tahammül edecektir. Küre, denizin sathıma bir kablo ile bağlanacaktır. Fakat bu kablo, kürenin denizin dibine kolaylıkla inebilmesi içn çok gevşek tutula- gaktır, Madeni kürenin ağırlığı on ton- dür. Fakat denizin dibine inince hakiki sıklet dört tona inecektir. Benzinle dolu yedi sabiha, — bu sikleti biçe indirecektir. Bu se- bepten madeni küre gayet aheste beste denizin dibine doğru ine- cektir. Elektrik.motörile müteharrik bir pervane küreye ufki yer de; me imkânlarını verecektir. San- timetre murabbat üzerine 600 ki- Todan fazla tazyıkın mevcut oldu- &u bu derinliklerde, dışarısını sey- retmek için madeni küreye konu- Jacak camın kalın! dilmiştir ğer aksam gibi uzun tetkikler yapıl- mıştır. Kürenin üzerine konacak ye her istikamete çevrilebilecek bir projektörün ışığı sayesinde de- niz dibinde fotoğraflar ve "lııln alınabilecektir. Mühim meselelerden biri de yu- karıya çıkmak meselesidir. Çünkü bu denizaltı küresi bizim zanne- deceğimiz gibi çelik kablo ile de- (Devcamı 6 met sahifede) SİNEMASI JACKIE COOPER tdiyor, Güklere kadar çıkan Ateş iketmiştir. Simon âdeta bütün Balkan şi- | biheeziresine hükmetmiştir. Lâkin bu devlet sağlam esaslara müste- nit değildi. Simonun iktidarile hasil olmuş bir devletti. Simon kaybolunca (M. 927) devlet de dağılmıştı. De- rebeyliklere bölünmüştür. Garbi Bulgaristan ile Şarki Bul- garistan arasına Sırbistan girmiş, garbi Bulgaristan tedircen Arna- wutların, Ulahların, Rumların, Frenklerin, nihayet Sırpların işti- Tâları altında ezilmiş, mahvolmuş- tar. Osmanlbılar Rumeliye geçtikleri sırada Bulgaristan krallığı Bab- kanlar ile Tuna arasında müsta- kil bir hükümetti. Ulah ve Buğdana tahakküm da- iyesinde idi. Macar kralları da bu daiyede bulundukları için hiçbir tefevvük edemiyordu. Sırbistan, dahi Bulgaristanm w | yanması üzerine terakkiye başla- |omuşti. (M. 116) senesinde krallık vacını giymiş'olar Sipp, kralı Mi — diye onu sinemaya, tiyatroya, lo- Kıskanç mısınız, değil misiniz? Aşağıda hem kadınlar için, hem |" erkekler için sekizer tane sual var. Bu sualleri okuyup cevaplarını ve- receksiniz. Eğer sekiz tane sevet» cevabı verirseniz, milihiş bir kıs- kançsınız demektir. Bu bakımdan mes'ut olmanız ve iyi geçinmeniz şüphelidir. Dört tane sevet» ce- vabı veri üsamahası ile Fakat suallerin hiç bi- Tine de tevet» cevabı vermezseniz, çok geniş yürekli adamsınız de- mektir. Kımwı.ım İÇİN SUALLER — | 1— Acaba nasıldır diye yeni çe- git bir ruj teerübe ediyor müusunuz? “ 2— Eğer kocanız kendisini daha | genç gösteren bir kravat satın a- Tınca ,acaba içinize bir kurt düşü- yor mu?, 3— Kocanızın ahval ve harekâ- | tıni başkaları vasıtasile kolluyor musunuz?. 4— Kocanızın sık sık bir İş için olsa bile «arkadaşlarnı görmeğe gitmesi, sizde onu tarassut etmek hissi uyandırıyor mi 5— Arasıra kendisini yazıhane- sinde ve yahut çalıştığı yerde an- Sızin bastıryor musunuz?. G— Kocanzın meselâ caddede giderken geçen bir kadını görüp de onu güzel bulduğunu süylerse | kalbiniz bi yor mu' 7— Eğer ev mavrafı için az pa- | Ta verirse, bundan mana çıkarıyor musunuz?. 8— Eğer durup dururken, hiçbir | sebep ve vesile yokken siye bir he- diye getirirse, bunu herhangi bir vefasızlığını örtmeğe matuf bir hile addediyor musunuz?. ERKEKLER İCİN SUALLER 1— Karımızın filân yerde oturan' | annesini ve yahut akrabalarını sık | sık ziyarete gilmesi sizi kuşkulan- dıriyor mü?, 2— Sanki hiç bir şey olmamış | gibi, belli etmeden, karınızdan o gün neler yaptığını soruyor mu- | sunuz?. 8— Eğer karınız, hoşunuza git- | mek için sevdiğiniz. bir yemeği haftada iki defa sofraya getirirse, sizi bir endişe alıyor mu?, 4— Karımızın yazın hava almak bildiğiniz bir yerde olsa bi- taya yalnız gitmesine müsaa de ediyor musunuz?, Yoksa onu almaklardan mahrum 5— Eğer karmız işinize giderken sizi öpmeyi, yahut alıştığınız bir iltifatı unuttu ise, ona çıkışıyor musunuz?. 6— Eker karmızın size küçük bir yalan söylediğini öğrenirseniz bıman sehebini anlamağa çalışı- yor musunuz?, 7— Başkaları karınıza bakacak kantaya, bahçelere, hulâsa umumt yerlere götürmekten - çekiniyor Mmusunuz?. 8— Sinemada, karınızı erkek- ten ziyade başka bir kadın seyir- hail şimdiki Sırbistandan başka Kosvaya, İşkodraya, Bosnaya, Her- seğe, Karadağa, İsklavonya, İşte- ryeye hükmetmekteydi. Lâkin, Sırp devleti de devam et medi, Derebeyliklere — ayrılmişt Bosna, İsklavonya ayrıca bir hü- kümet teşkil ettiler, Kosva, İşkod- ra yerli derebeyliklerin yani Ar- Davut beylerinin ellerine geçti, Balkan şibihceziresinde bir ta- kım hükümetlerin zuhuru ile ça- bucak terakki etmesi müvazeneti siyasiye iktızasıydı. Bizans imparatorluğu müvaze- 'e merkezi binası sayılıyordu. Bü- tün kuvvet ve kudreti o merkezde idi; Bir aralık, Sırp kralı büyük Doşan (M, 1831-1385) Şark impa- ratorluğu makamına kaim olmak üzereydi. Bulgaristani kendisine bendetmekle beraber hemen Me- riç mansabına kadar bütün Rume- | pinca bağırdı.. Yazan: OSMAN CEMAL KAYGIL! Tefrika Bana bak bezirgân, çab balıkları — Hayır, nargilelerin içine at- maak için!. — Siz buraya yelmeden en.v esrar içliniz, yoksam afyon yut- tunuz? | — Nene lâzim senin, sen mey- baneci misin, yoksa bizim kâhya- miz ma?, — Meyhaneciyim!. — Öyle ise müşterilerin keyfini yapmıya mecbursun!. — Siz benim kim olduğumu bi- liyor musunuz?. Mustafa önündeki rakılı mar- gileyi çekiştirerek: — Kim olursan yalnız bizim isted getir de nargilelerin içine at, ba- kalım!. Yoksa karışmam, dükkâ- mın içini şimdi çıfıt çarşısıma dön- dürürüm ha Hlııı ne?, Sen bu yece bura- niz, amma bil. Falg ğ d, yadliş Ka Çalıyoayur nuz!. — Bana bak bezirgân, uzun lâlı bırak, balikları getir, çabuk!. — Haydi ağam, haydi, yeveze- liği bırak da tatlı tatlı rakını, nar- yileni içmene bak, sonra pişman olursun!. Mustafa birden ayağa fırladı önündeki rakı dolu naryileyi ka- Çabuk balıkları getir ulan!. Fafael şüpheye düştü: — Sormak ayıp olmasın amma âzi bu yece buraya kim yonder- di? — Allah gönderdi. — Huayda be sende, Allah ka- rişmaz böyle saçma işlere, sizi bu- raya müziplik için biri yonderdi, amma kim yönderd acaba? — Şeytan gönderdi!. — Haşşöyle, sal akşam buraya şeytan yöndermiş olmalı!, Fakat bilmiş olun ki bu- rası pek tekin bir yer değildir, Sonra burada Wyılımnıı karış- mamt, R — Bülrgla bel; dan kgörea içeriye daldı, E KA (Ari — Sen hoş bir adama benziyor- a sun, otur şöyle yanımıza da biraz İı.xl'l'l E muhabbet edelim!, d — Peki oturayım!. Beyazıd'da Rafacl iskemleye çöker çökmez Mustafa rakılı nargilenin marpu- cunu ona dayadı: — Çek bakalım şundan bir kaç nefes de sen!. — İşin yok mu senih hemşerim, ben sizin yibi kaçık deyilim!. — Çek yahu, bak ne keyfli olu- yör!. — Siz çekin de bakın kendi mu- habbetinize!, — Bana bak, benim hiç farta- furtam yoktur, çek diyorum sa- nal, — Benim de hiç şakam yok, ra- hat otur diyorum sana!. Mustafa birden ayağa fırladı ve önündeki nargileyi kaldırınca tez- gâha fırlattı. Birden neye uğradığını şaşıran Rafacl tam — saldırmasına asılır- ken bir masa ötedeki müşteriler- biri hemen kalkıp Rafaelin bi- l leğine yapıştı. Sayın Kadıköylülerin arsif 'Son büyük kor Emsalsiz bie Görülmemiş bir. muvaftakiyetle Baheserinin gördüğü İKİCNİ HAFTA Büyük Sinema Yıldızı” A HERTA FEİLER'in ŞARK snemaaldeli İĞFAL Yarın saal 1 de ve Pazar günü aai Y1 Ge tenzildi getir... Aman ne çi, koy onu ye — Bırak, sen karışma, sen karşındakinin kim biliyor musun?. : — Kim olursa olsun, bet F ma metelik vermem! Adam bu sefer Rafaelin na eğilip: — O, dedi, meşhur Bekri tafadır yahu!. | — Ne dedin, ne dedin? — Bekri Mustafa!, h — Sahi mi soyluyorsun — Vallahi yahu!. Rafacl hemen yelkenlet indirdi. Fakat bu yeuıeıııııl indirişte korku ve heyecan ? tısadi bir düşünce de vardi kü Bekri ferman dinlemet İ dam olduğu kadar gittiği nelere de avuçla para birak bir çok arkadaş getiren bir W € idi. Şimdi yelkenleri suyf ren Rufael Müstalaya d müharek adam, Of$ den niçin soylemezsin ki bef ri Mustafayim diye, — Ulan onu söyledikteli ben sana burada göbek l rırım köpoğlu!. Marifet, mi onu söylemeden yaptı! — Başustune, ne istiyo ret, şimdi yapalum!, İ — Çabuk kayabalıklarıntf| | — Emredersiniz. ; Beş dakika sonra - çı birinin getirdiği kayal kılı nargilelerin içine nin marpucunu B t kini de çırakların en büyüğ” zandı: 4 — Oturun şimdi Ş çekiştirmeğe başlayın bur Rafael ile çırak marpuç! pıştılar ve meyhanedeki l ler de gülmeden katılmıya dılar. Derken manzarayı *) SUN'İ ÇAMLİ'| TEPESİ.« Denizden 1200 metre irtifa Şadırvanlar — Asma çi geleri — Marmara, Adala teşem Bir nezaret — Havöl | galar.. Beyasdda — (MAl Sinemasının piril paril bezenmiş asma taraçı | Marmat Gazino:$ Pek yakındâ İstanbul. halkına üzerine Bu AKŞAM 21 de SÜREYYA Sinemasında ve arkadaşlarının tarzda yarattığı ve güsterilmekte olan Tazla rağbet hasabiyle GÖSTERİLECEKTİR.