5 Mart 1941 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4

5 Mart 1941 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

4 —SON-TELGRAF reye gideceğini tayin edemedi. Şehrin yabancısı idi, bu saatte ote- | ek de canını sıkıyordu. Cad. dede yavaş yavaş yürümeğe baş- ladı. Biraz gittikten sonra gözü- a ilişti. Camekânın ar- | a açan bir sürü güzel gemekler, balıklar tatlılar ve mey. “yalar duruyordu. İçerisi de kala - | balıktı. Kâmil bu manzara kar- gasında aç olduğunu hatırladı ve lokantaya girmeğe hazırlandı. Tam © sırada, yanıbaşında mütevazi kı- yafetli, çok güzel bir kızın da vil- rindeki yemekleri süzmekte ol - duğunu gördü ç kız Kâmilin kendisini gördi ü sezerek kıp- kırmızı kesildi. Delikanlı gülümsedi ve ona yak- Taşarak sordu : — Güzel yemekler var değil mi elendim? Genç kız sadece: — Evet! dedi. — Galiba siz de yemek yiye - ceksiniz? Kız oradan uzaklaşmak için bir hareket yapınca Kâmil sözüne de- vam eti Ben de girecektim, fakat yal- Bız olmuyor. Burasının yabancısı. yım, kabul ederseniz beraber yi- yelim, Genç kız küçük bir tereddütten sonra teklifi kabul etti. İkisi bir- den lokantaya girdiler. Yemek es- nasında çebucak samimileştiler ve birbirlerine ısındılar. — Kızın adı Semahatti. Bir ablasından başka kimsesi yoktu; yemeğin bitmesine yakın Kâmil: Beni eski bir dost olarak te- lâkki etmenizi ve bir şeye ihtiya- €nız varsa çekinmeden söyleme. nizi bilhassa rica ederim. — Alâkanıza ve samimiyetinize teşekkür ederim. Lâkin yardıma muhtaç olduğumu nereden keş - fettiniz? Kâmtl kekeliyerek: Hayır, estağfurullah, — dedi, geyi asla aklımdan geçir - İnedim. — Teşekkür ederim, hiçbir yar- dıma ihtiyacın . ikika iki Bhattir lokanta baka gezdi SŞAREK filminde bu Cuma —. 5 MART 1941 «Kardeşler lokantası» isimli bir lokanta açtık da. gidlyor mu? ni umuyoruz - bir daha — görebilecek miyim? — Belki. Kâmil o gece otelde hep Sema- hati düşündü. Sabahle, n ilk işi Samahatin söylediği ki lo- kantayı aramak oldu. Lükin o $- kakta o namda bir İ0i Ancak kapalı bir dükl de «kiralıktır» — levhası vardı. O semtle nekadar lokanta varsa hep- sini dolaştı. Fakat hiç bir şey bu. lamadı. Aradan üç hafta geçmişti, Kâ- “mil bir akşam üstü Beyoğlunda (de dolaşırken ansızın Sema- astlayınca şaşırdı. Sevindi abat.. Lokanta sokağa git - — Rica ederim beni bırakımn, Lâkin Kâmil onu dinlemedi, ko- lundan tutarak civarda bulunan | bir mahallebiciye soktu. Genç kız turmaz ağlamağa başladı: duk, ablam hasta düştü, İşten çı. kardılar. Ben de mecburi olarak ona bakmak için işimi bıraktım. — Peki lokanta nereden aklına — Bir ahbap bize lâzım olan ser- mayeyi verecekti. Lükin tam işe başlıyacağımız zaman caydı. Kâmil taşralı idi ve zengindi. İki hemşireye icabeden sermayeyi | vermekte tereddüt göstermedi ve » Sokağında- | ki kiralık dükkânın üzerine: «Kar- | deşler Tokantası» levhası yerleşti.. | rilirken, diğer taraftan — Kâümille | Semahatin nikâh kâğıtları, nikâh- | bir müddet sonra ları kıyılmak üzere askıdan in . diriliyordu. Her genç kız hayatla bir mucize bekliyar... Bu mucizeyi... Sinemasının KARNAVAL MÜNASEBETİLE SİZİN İÇİN HAZIRLADIGI AL PARE akşamı zöreceksiniz. SABA KRALİÇESİ BEKİS'in KAHİRE MÜZESİNDE Gaip olan MEŞHUR DEHİNESİ ARANIYOR.. Arayıp bulmak vazifesi: PETER LORRE (Mr. MOTO) ya tevdi edilmiştir. Bunu Yarm akşa mdan itibaren SAR A Y Sinemasında Mr. MOTO ŞEYTANET DÜŞÜNÜYOR filminde göreceksiniz. YAVUZ SULTAN SELİM Halifeler Diyarında Ns. 1453Yazan: M. SAMİ KARAYEL Gemideki baruta ateş vermek tehdidi Karabulut, kararinı - vermişti. | Gemiyi berhava edecekti. Fakat, | Nasıl?. Onun da kolayını bul - mnuştu. Sabah olur olmaz büş ta- raftaki topun başında bulunan ba- Tut fıçılarının yanıma gidecek, o- radan kaptana ve Cemileye ba- dracal — Eğer gemiyi Anadolu sahille Tine yanaştırıp beri çıkarmazsa - Muz baruta ateş veririm. Bu, en büyük bir tehlike idi. — " Bütün bir gemiye tek başına gel- e kâti idi. Kim üzerine atılır, | Kim üzerine aleş öder ve yahut ok atarsa derhal baruta ateş ve - recekti. Venedikliler bunun kar- gaında;kat'iyyen duramazlar de diğini yapmağa mocbur olurlardı. Herhalde issız Suriye sahillerin - den Lir yere kendini atarlardı. Karabulutun plânı pek mükem- meldi, x Sabah oldu. Gün ayar aymaz Karabulut kamarasından — dışarı Çıktı. Etrafına göz gezdirdi. Orta- ve görünürde ne bir ada ve n , dedi iki kardeş çalışıyor- | içinizde biln Süleyman unda iki köy ğe gitmişler. Ak: h köye dö: üzer allı kadınlar a - ana, karâr lan bir tarafa d he bir ma, mış, b içeriye girmişler, Ayaklarına da otlar illamiş, ikisi de cantız ötla - Rebe imiş, ve soğuklan, öb biri ölül alan çocuğu «Beni dir> demiş, almak istemiş, «yok benimdir» diye — vermemi, lamışlar. Köyde de davalar: se halledememli leyman Peygambere dayanmış. dinledikten sonra, — maiyetindeki ÇOCUKL karanlık, açlık ve | Saç saça, başbaşa kavgaya baş - | kim- | İş nihayet Sü. | Süleyman Peygamber davacıları | ; FA NŞ v LA rdan birinden büyük bir ve bıçağı eline alar | a MEZCMUA * Bagün satışa çıktı mü- vezzilerden — arayınız. HER SEANSTA DOLU OLARAK Aşk ve zaker filmi AR İÇİN| | FRLRİKLELKLELIIRYAL LT SUNTTRLRLRLTL SY EZLETĞ b Gösterildii halde dGuğa görmiyen bir çok kimseler tarafından vaki olan — müracaat Üzerine ARABACININ ışızmı PDUNYAŞKA ÇENBERLiİTAŞ SiNEMASINDA 11 Şubat Salı gününe kadar gösterilecekti: ugün matinelerden itibaren: İtııılnılıın 2büyük Sinemsıdabiı-d İ AZAK Bugüne kadar görülen Şark filimeiliğinin en güzel ve en heyecanlısı BİR TÜRKE GÖNÜL VERDİM Türkçe sözlü, musikili şarkı ve damslı mevzuu kabramanlık, Sergüzeşi va a vasr ee SERZADEBAŞI £ E FERAH Ç Sinemada. Tel. 21359 P Büyük Fedakârliklarin münban- ONDRA | 'KALESİ (BORİS KARLOF BAZİL.RATBON) Senenin birinci sınıf Süper filmi 2-HUDUT ÇETELERİ «BİLELİOT> n ©: lar Romanı, Programa ilâveten: 2 Türkçe funal ' 3- AKDENİZDE Tarantonun İngilizler ftarafından Bombardımanı M. EDEN'in Yakın Şark Seyahati (Türkçe) Paramunt on Alrika Zate- MASAVA — VaX | ü salsiz macera- İA — KAPUÇO'un karadan, len ve havadan bombardıma- € İşgali — Alınan sayısız esir ve Yakın Şark TÜRKÇE - Jurnal ehir tiyatrosu TEPERAŞI DRAM KISMINDA v Ş DRRL d MEŞALELER Her gün kişede Çocuk Temsilleri için bilet verilir İstikllâ eaddesinde Koamedi kısmında KİRALIK ODALAR Tel: 23542 Üvertur musikisini hazırlıyan; Üstad EYUBİ RIZA. «Bir Türke gönül verdim> ve Final şarkısını hazırlıyan da Üstad SADETTİN KAYNAK... Memleketimizin tanınmış san'atkârlarından 45 kişilik saz, 27 kişilik koro hey'etleri.. Milli - parçalar... Zengin sahneler.. de bir sahi başındaki barut fıçılarının yanır | na gitti, ve oturdu. Venedikli nöbetçi gemiciler | bordada ve tarassut yerlerinde nö- | | bet bekliyorlardı. Çok geçmedi, | kaptanla Cemile gözüktüler. Kıç | güverteden bağırıy<> ardı. | — Karabulut sabahlar hayır ol- Sun... Yüzleri gülüyordu ve mülâyim idiler. Çünkü kararlarını vermiş- lerdi, Rodosa bırakacaklardı. Ka- rabultun bundan haberdar olma - dığına emin idiler, Karabulut cevap verdi: — Kaptan, beni Anadolu sahil- len bir yere çıkarmazsanız, anı berhava edeceği- mi namusu askerim üzerine ye - min ederek söylerim. Dedi ve elindeki kavı yaktı. Üs- , te de sözlerine şunları flâve etti. | — Kim üzerime hücum - eder, | kim ateş eder ve yahut ok atarsa | derhal ateşlerim barutları... | Bunun üzerine Cemile ve kap- tan yalvarmağa ve kendisine kar- Büyük Revü ve Dans filmi 2-MİKİ (K söylemeğe başladılar. Cemile aşk cilveleri yaparak Karabulutu tes- kin için yanına doğru gelmeğe kalktı. Fakat, Karabulut bağırdı: — Gelme, yakarım!. İş fena idi. Cidet idi. Karabulut, kaptana emrediyordu: Gerisin geriye dön!. Nihayet, kaptan gerisin geriye döndü. Fakat, rotasını yedire, ye- dire yine Rodosa doğru yol alı - “yordu. Karabulut denizci olmadığı için işin farkında değildi. Derkxen, uzaktan beş altı gemi gözüktü. Bu gemiler, Venedikli kaptanın gemisi üzerine geliyor - Tard:. Önceden kaptan bunları İs- panyol gemileri zannetti ve yüzü güldü, Yanında bulunan Cemile- | yer — İspanyol gemileri yaklaşırsa sele kalmaz, Fakat biraz benzi sarardı, sonra, kaptanın soldu. Gemiciler Ayrıca: 2 Sinemada ilâve olarak | AZAR'ta TURAN'da Nevyrok Damları altında Altın Soyguncuları Bob Baker Heyecanlı Kovboy filmi Bugün matinelerden itibaren MARMARA''da İlk Deta Büyük Filmlerden Birinci Şahesere Başladı. KANLI BALALAYKA Programda BU İLK GALA *it 1 . MALEK PENLİVAN OMŞUSUNUN HOROZU) ssammamd Beyoğlu sinema- larından evvel bağırmağa ve korkmağa başla - | dilar, Acaba ne 0i İLK VİZYON vardı. Derhal topun | Şi hiçbir düşmanlıkları olmadığını | elinde bekliyordu. Gemide teliş artmıştı. Kaçmak istiyarlardı. Karabulut, gelen gemilere kes- kin gözlerini dikti. Aman Allah, üzerlerinde Türk sancağı vardı. Bunlar, Türk kadirgaları idi. Çok geçmeden bir top sesi or - talığı gürletti. Gülle Venedikli kaptanın gemisinin önüne düş - müştü. Bir gülle daha'. Venedikli kaçmak istiyordu. Fa- kat ne mümkün, Türk gemileri dolu dizgin yanaşıyorlardı. Bir, yandan da Venedik gemisine dur- ması için gülle atıyorları. Karabulut sevinmişti. Cemile ve Venedikliler sapsarı kesilmiş- lerdi. Türk gemileri yanaştı. Ve- nedik gemisine rampa ettiler. Türk gemlelleri içeri daldılar. Vene - dik gemicilerini bağladılar. Kara- | bulutun da yanına geldiler. Onu bağlıyacakları zaman Karabulut hüviyetini söyledi. Vaziyet an - Jattı. İşte bu sırada idi ki Vene- dik gemisine elinde palası sakallı çtuf. Ne 0- | bir adam girdi. Bu, Turgut Refisti. | kuvordu?. Karabulut fitil ve kav | Karabulut bunu görünce bağırdı; Bu akçam saat 20,30 da 4 NASREDDİN HOCA Yazan: ZİYA ŞAKİR J Tefrika No:14 Ü — | Hocanın Karısının Evde Bu | — Mocamın beyan ettiği likirler ve verdiği hükümler o6 kadar doğru ve hakikate muvalık ki; beyin Jarının çahsi menfaatlerini halel- dar ediyor. Konaktü, Nasraddin hocanın aleyhinde, bir cereyan başgösteriyor. Beyin kethüdası ve silâhtarı ile gehrin Aseshaşı) sı ittifak edi yorlar. Hocanın şeref ve haysiye- tini mahvetmeğe karar veriyoelar, Asosbaşının, genç ve dilber brr zevcesi var. Bu kadın, zevcine san derecede hâkim kocasının mevki ve nülfuzundan istifade ediyor. | Halkın menfaatlerini sektedar e- decek bir çok İşlere girişiyor. Ahali tarafından bir heyet seçi- liyor. (Kadı) sıfatile hecaya göne | deriliyor. Asesbaşının karısından gikâyet ediliyor . Hoca, işi (Uslübu hâkimane) ile gırtıyor, Vaziyeti anlatıyor. B gidişle, neticenin fena olacağmı söylüyor. Asesbaşı, sükünetle mukabele ediyor: — Efendim — hazretleri!, karıma söz geçiremiyorum. Fakat sizin onu ıslah edebileceğinizden eminim. Evinize göndereyim. Ken- disine biraz masihat verin. Diyor. Hoca, gafil davranıyor. Bu tek- lifi, büyük bir hüsnüniyetle kar- gılıyor. x Hocanın karısının evde bulün- madığı bir zamanda Asesbaşının karıs geliyor. Evvelâ, hocanmm na- sihatlerini dinliyor. Hocaya, hak veriyor. Sonra: — Ne yapayım. Elimde değil. Bende öyle bir hastalık var ki, bu- BUAKŞAM SÜMER'de Yeni «DEANNA DURBİN» GLORİA JEAN'I AÇILMA- MIŞGONCA Filminde görenler, Onun birinci sı- nif ve emtalsiz bir sinema Yıldızı olduğunu takdir etmişterdir. Bugün Matinelerden itibaren YILDIZ SİNEMASINDA İstanbulda ilk defa olarak Rumca Sözlü ve Şarkılı VEDA İŞARrKISI Baştan başa şarkılı Aşk filmi — Reisim, ben buradayım!. Turgut Karabulutu görünce şa- gırdı. Onü esir olmuş zannetti. Vak'ayı anlayınca sinirlendi. Tur- Bgut Cemileyi de tanımıştı. Onun sattığı bir esirdi. Turgut, bütün Veaedik gemici- ini ve kaptanı kılıçtan geçirdi. Cemileyi, Karabulutun gözleri ö- | nünde geminin direğine aslı. Gü- zel Alis, şimdi gemi direğinde göz- lerini yummuş asılı duruyordu. Karabulut, şakın bir halde Ce- milenin asılmış vücudünü seyre- diyordu. Aklı tamamile başından gitmişli. Bu ne felâketti. Çingene kızının falı çıkmıştı. Acaba kendisi ne olacaktı?. Muhakkak kendisini de idam edeceklerdi. Turgut, Karabulutu karşısına dikti ve: — Sen, bir yeniçerinin ve yeni- çeri acemi oğlanının kıt'asını terk ile kaçması ne demektir biliyor Mmusun?, Seni tanıdığım için idam etmiyorum. Geminin sintinesine attırıyorum. Miısıra kadar altı gün idare etmek istiyor. Asesbaşıyı ça- | Ben, | mühitinde bulunanlardan birçııl-ı başına | teşhir etmek için kapıdan | lunmadığı Bir Sırada«: mu hiç kimse anlamıyı beni kabahatli çıkarmak istl Diyor. Hoca, merak ediyor. Bu lığın nasıl birşey olduğunu yor, Kadın cevap veriyor: — Efendim, söylemekle mam. Onu size tarif etmeli Diyor.. ve *arif bahanesild cayı ayağa kaldırıyor. Od: tasına götürüyor. Merakmı etmek İçin her sözüne itoat hocanın sabir ve tahammülüf istifade ederek, adarıcağızi ayaklı bir hayvan vaziyeti | kuyor. Kapının arkasındaki sırtına kapatıyor. Merkebin mini ağzma takıyor. — Dur, bire hatun.. Ne yal sun?, Diye bağırarak doğrulmuyâ lışan hocanın gaşkınlığı da, derhal tiztüne sıçrıyor. — Kadı efendi. İşte, benini taliğım budur.. Amma ne Yallah. Dech... Diye, bağırarak, hocanm gürlerini tekmelemiye başlı$ Ve., tam o sırada da hocan rısı odadan İçeri giriyor. Bu zarayı görür görmez, kadının başından gidiyor. Derhal pencereye koşuyor. # vazı çıktığı kadar: — Amanm, adestlar!, Geli: tişin de, memleketin kadısı gu herifin kepareliklerini Diye, feryada başlıyor. Asesbaşının kurnaz karısı, pacağını yaptığı için, usullı vışıyor. Müthiş bir tuzağa dÜf günden gafil olan zavallı h derhal karısının ellerine sa! — Aman karıcığım!, Allah zası için beni rezil etme, dur meseleyi anlatayım. Diye yalvarıyor., Fakat ki bir türlü susturamıyor. Şirret din, çarşafı örtünce, hef? ne yapacağıı gaşırı Haysiyet ve şerefinin mahvold bu memlekelte artık bir dakil bile durmak İstemiyerek, bü alıp başka diyara gitmeğe veriyor. Fakat tam harekete ge zaman (İmat) geliyor: — Efendim!, Beyin barent resinden bir kız kaçmış gel Sana, pek mühim baz: şeyler Temek istiyor. Diyor. Hoca, bunun da başka bir t olmasından korkuyar. Kr rüşmekten içtinap ediyor. İmadın srarına dayanamıyor. W la karşılaşıyor. Kız, hocanın kulağına ezily ©O kadar mühim bir mesel bahsediyor ki; hoca hiddetle y rinden sıçrıyor. — Vay alçak herifler, vay.. P mek ki bir taraftan beni bir zağa düşürürlerken, diğer tat tan da beyin mezarnı kazıycı ha... Dur!.. Ben onlara gösterirl! Hemen diviti alarak. oturu3 Küçük bir kâğida bir kaç $ yazı yazıyor: ÇArkası Vi var. Eğer ölmez yaşarsan Mısıra atarım. Dedikten sonra emrini verdi — ÂAtın sintineyet. Gemi sintineleri ölüm yatağl, di. Orası geminin en alt tarafıf? BU ile yarı dolu, havasız, sıçdl “yuvası bir yerdi. Karabulutu gudün gemicileri kollarından tarak sintineye attılar, Yedinci günü Turgut Reisi mileri Mısıra geldi. Turgut © * kitler korsandı. Fakat, Yavuz 5 tan Selimin emrile hareket yordu. Türk ordusu Mısıra — gelinib| Halepten sonra, ordu çok mefih katli bir yürüyüş yapmıştı. lükler mütemadiyen ka dı. Asıl mesele meşhur Sina Tünü geçmekti, Sina Çölü, üzun ,susuz HİT deryası idi, Buradan ordüyü binlerce bayvanatile beraber çirmek fevkalâde tehlikeli Ve du, l £|

Bu sayıdan diğer sayfalar: