ŞE — YAZAN: REŞAT FEYZİ lt İhtikârın binbir madde üzerinde yap- hör flat yüksekliği halkı, az çok mü- deemsir ediyor. Manifaluradan başlıyan artış, he- hen hemen, bülün maddelere sirayet Mi Pakat, bilhassa yiyecek maddeleri Üzrindeki fiat yüksekliği herkesi şaşır- dacak bir derecededir. Bundan dört gün evvel, ber zaman Alışveriş ettiğimla, semlin —en buyük hakkaliye mağazasında, müessese sahi- M e aramızda hayli garip bir konuş- Ma geçik. Mühim mesele şu idi. Daha geçen haf- ha 120 kuruşa ve endan evvelki hafta- harda da 110 kuruşa aldığımız Urfa yağı | Sonam 150 kuruşa fırlamıştı. Bu yağların da, aSıl hakiki Urfa yağı Yup olmadığı noklasında, tereddül va- Bibiyim. Bakkala: — Urfa yağı da Avrupadan gelmi. Yor ya, bizim bildiğimiz Urfadan gel- Mesi lâzımdır, ve böyle oluyor, galiba, tedim. O, kendi görüş ve muhakemesine rö- İe, bir sürü esbabı mucibe saydı. Urfa Yağının neden kilesunun 150 ye çıktı- Üimi izah etii, Aklı sıra da beni tatmin Ve Ikna etmişii. Halbuki, bir kilo Urfa Yağının İstanbalda, 150 kuruşa salıl. Taası mevruu Üzerinde, ben, hiçbir ik- fsadi zaruret ve şart anlamıyorum. Tür. kiyede, İstanbul şehrinde, bir kile Ur- fa yağı 150 kuruşa satılmamalıdır. ve Salılamaz. Fakat, hakikat şu ki, bizim semiia Bakkal dükküânında, yağ dediğim gibi, 130 kuruşa satılmaktadır. Şimdi, alâkadarlardan — ya saalleri Yoruyorum ve mutlaka cevabinı İsti- Yorum: 1— Urfa yağının 150 kuruşa satılma- M normal midir? t— Değilse, bu harekel bir Ihtikâr değil midir?, i— İhtikârsa, bunu önliyecek makam heyet, komlsyon nerededir? 4— Bilhama gıda maddelerinin flat- Tarının yükselmesi hazin değil midir? Bizce, İstanbulda bir kilo yağın 150 kuruşa satılması sadece bir rezaletlir, Ayıptır, acıdır. Yağ, halkın muhtaç olduğu havaylel tarariye maddelerinin başında gelir. İyi yağ yemiyen vatandaşın sıhhati bo- Tulür. Vatandaşın sıhhali de — bütün Momleketi alâkadar eden bir dava ol- mak lâzım değll midir?. Yağ HÜcaretinin nasıl bir cereyan ve berir takip ederek, dir kilosunu bu fi- Ata fırlatan zarurelleri ve şartları, eld- den öğrenmek istiyorum. Eğer, bir kile Yağı, bu fista almamız zaruri ise, ba- Gun sebeplerini evvelâ müstehlik bir Yatandaş sıfalile, sonra da, bir razeteci olarak öğrenmeğe ve bilmeğe mecbu- Tum ve hakkım var, Bunu bu şehir be- dkediyesi iktısal müdürü olan — zatlan soruyorum. Yağ meselesine dair, ayni rün ken- Hcuz olarak Trabson yağı gelir. Yemek- lerde bu da kullanılır. Meseli, şimdi, Trabron yağı 110 kuruşlur. — Fakat, 'Trabzon yağı içinden tuz ve posa çıkar, Eriyince, bir kilonun hemen hemen 250 trami gider. Sonra, Trabsan yağı be- Teketsiz ve lezzetsiz olur. Yemeğe kor- Sunuz, korsunuz, bana masın, demez. Çok sarfolumur, idareli değildir. Hal- buki, Urfa yağı, böyle değildir. Bere- ketli, idarelidir. Görüyersunuz ki, flat iibarile, neticede İkisi de ayni kapıya çıkar, Halk, şimdi, daha siyade zeytinyağı yemeğe başladı. Çünkü, zeylinyağı u. enıdur. Kilosu 60 kuruşa, iyi kaliteden Bir zeytinyağı alabilirsiniz. Görüyor - sunuz, fiat Hübarile, Urfa yağının ya- Tısından daha eksiğe. Birçok evlerde zeylinyağlı yemekler tercihen pişirili- yor. Yabut da, zeytinyağ ile de olabile. gek bazı yemekler yapılıyor. da, bir kilo Urfa yağı, hiçhir şey ifade etmez. Çabucak biter, Aylıklı, zünde- Hkli veya muayyen relirli orla kalli alleler, kilosuna 150 kuruş verip Urfa yağı alamazlar, 150 kuruş çok paradır.» Diğer Gıda maddelerinin de az veya gok yükseldiğini duyuyorum. — Bizzat görmediğim, şahlt almadığım için yaz- mıyorum. Fakat, şu, Urfa yağının kile- sunun 150 kuruşa satılrşası kadar, beni hayatımda çok a şey sinirlendirmiştir. Beu, burada, belediye Iktısat müdür- Tüğüne bir vazile hatırlalayım: İktısat müdürlüğü. herhafta başında, belli başlı gıda maddelerinin peraken- HİR HAYATI İÇİNDEN Halk, sadeyağdan zeytınyagına döndü Çünkü, bir kilo Urfa yağı 150 kuruşa çıktı, acaba, sebebi ne ?. Bir dükkânın | e fiatarını gazetelerle nalka Dün et- melidir. Hangi maddeyi kaç kuruşa a- hırsak aldanmadığımızı bilmeliylz. Biz- den daha fazla fiai istedikleri zaman Ga, gösterilecek bir merele ihbar ve şi- kâyet etmeliyiz. Zannediyorum ki, bu, oldukça Iyi ne- tice verecek bir tedbirdir. 'Türkiye bir riraat memleketidir. Tür- kiyede bol hayvan yeliştirilir. Bir kibritten üç sigara yakmamalı ? Bir kibritten üç sigara yakılır, fakat üçü birden yakmak şartile. Bazıları bunu uğursuz sayarlar.| Bu hurafe Transval muharebesi esnasında çıkmıştır. Bakınız nasıl: Bir gece, siperde bulunan üç İngiliz askeri, ayni kibrit ile bir- birini müteakıp sigaralarını yak- mışlardı. Karşıki siperde — bulunan bir Boer neleri kibritin alevini g4 - rünce tüfeğini kaldırdı, ikinci ne- fer sigarasını yakarken nişan al- dı, küçük alevi takip ediyordu. ü- çüncü nefer sigarasını yakarken tetiği çekti ve alnında nvurdu. Bunun üzerine Tomi (İngiliz as- kerleri) bir kibritten Üüç sigara yakmayı uğursuz addettiler. Amerikada Otomobil Sanayii kayese edilirse ikinci olduğu gö- rülür. Hakikaten çelik ve demir sanayiinden sonra ÂAmerikada en çok hasılat temin eden otomobil sanayiidir. 1937 çelik sanayii mamulâtı 3 buçuk milyar dolar idi. Otamobil sanayii hasılatı ise, motosikletler dahil olmak üzere, 3 milyar 150 milyon dolardı. Amerikanın yiyecek sanayil ha- sılatı 2 milyar 800 milyon, petrol sanayii hasılatı da 2 milyar 600 milyon dolardır. Otomobil sanayüi Amerikada ilk. plânda gelir. Diğer sanayile mu - | ! önünde. Bu cümleler bütün klâsik coğrafya kilaplarında, bütün akademik ekonemi eserlerinde başsahifelere geçmiş birer vecizedir. Bu cümlelere inanmış insanlara, bir | kilocuk Urfa yağına, 150 kuruş verme- yi makal gösterebilir. misiniz? Ben, iktısatcı, maliyeci değilim. Fa- kat yüksek iktısatcılar bu sualime me gevap verirler, bilmiyorum. Faydalı F- Bilgiler Ucuz bir gato Yumurtayı iylce çalkalayımız, içeri- sine bir çorba kaşığı toz şeker, bir o ka- dar da un koyuni fam karbonat dö furarak hamar haline getiriniz. Bir kabın allma tereyağı sürünüz, Birar da toz şeker döğünüz, kamara Üzerine koyup hafif sıcak bir fırında pişirlela. Üzerini yağlı bir kâğılla ka- pamayı unutmayınız. Eğer arzu eder- setlz, hamuru yuğururken biraz vanll- ya veya tarçın tozu karıştırabilirsiniz. İyi bir gargara Nezle olmamıya çalışırsanız anneni- zi büyük bir endişeden kurlarmış e- Tursunuz. Bunun için her akşam yemektlen ev- vel, bir bazdak lık suyun içerisine bir tutam taz atımız, iyice hallalduklan #oNra garzara yapınız. Sinekısırmasına karşı Aşağıdaki mahlikle bir pamuk parçası batırıp sineklerin usırdığı yerlere sü- Tünüz: Formol 9Ç 40 derecelikten 15 gram, Ksiyol & eram, Acetowe £ gram, Kana- da beklemi 1 gram, Şebbey esansı 25 santizram.. ı_.—.—_——- | | — Oğlum, kardeşinle mütesaviyen faksim et, diye xana on İkl cevla ve. rirsem, ona kaç tane verirsin?. — Dört tanel, — Yarısı bu kadar mı eder? Ben hesap bilmiyor. musun?. — Biliyorum.. FPakat kardeşim bil. miyor... ——— KÂNUNUEVVEL MÜSABAKAMIZ 1— Dünyanın en büyük kıl'ası han- gisldir ve nüfasu ne kadardır?. 2— Dünyanın ea küçük kıl'ası kan- gisidir ve uüfusu me kadardır?, KBK K SEYLER 194 HARBİNDE FRANSANIN 75 LİK DUMANLI OBÜSLER 'TARAFINDAN KULLANILDI? NE KADAR TOPU VARDI ? Fransa ordusu harbe 75 lik 4.780 ftopla gizmişti. Bumun 3,792 #i kolordu- | larda ve fırkalarda bulunuyordu. Bü- tün bu raların top başına 1,190 mermisi vardı BİR TAVUK SENEDE KAO YUMURTA YUMURTLAR? «Japon tavukçular birliğb nin malı olan bir Ligorn tavuğu bir yenede 363 yumurta yumurtlıyarak dünya reko- fazaman bir yumuz #örülmüş, ne de işitilmiştir. Almanlar son günlerde küçük — bir | Fransıt mevrline siyah duman ebüslerle taarrur etmişlerdir. bu mevzil duman İçerisinde bırakmak, hücum ve işgal etmektir. Dumanlı öbüsler, en çok harp gemi- malinin pek faydası yoktur. Mütecavizin de harekâtini güçleştirir. BOGUCU GAZ İLK DEFA KİMLER Umumi harpte misanıni 22 inci zünü saat 17 de bir Fransız pilotu, Lange - mark ve Sicenstrat arasındaki Alman siperlerinden birinin üzerinde küçük kesif bir Klor dumanı kaplamıştı. Mü- tecavizler, yüzlerinde maskeler olduğu halde ilerliyorlardı. Ülh hatta bulunan Fransız askerlerinin çoğu bu boğucu dumanla zehirlendiler, Öldüler. Ölmü- yenler, baygın düşenler de Almanlar tarafından kılıçtan geçirilidller. Hi KAYE : Senebaşı Seniye ve Hikmet iki kardeş - | tir. Fakat her ikisi de birbirlerile geçinemezler. Seniye kız olduğu için onu baba- 81 çok sevmektedir. Hikmet erkek olduğundun onu da anası sevi - yordu. Babaları çocuklarına bir şey a- Jacağı — vakit düşünüyordu. Bir renkte, bir şekilde bir şey alamı- yordu. Çünkü biri erkek, biri kız olduğu için, alacağı — fotinleri birbirine benzer olamazdı. Elbiseleri için de ayni müşkülât vardı. Derken sene başı geldi Baba - ları çecuklarına — hediye almak müşkülâtı karşısında bulunuyor- du. Valdelerine sordu: — Bu, çocuklara nasıl bir he- diye alsak acaba? Valde, düşündü. Bu, iş elbise ve| fotin işi kadar müşkül değildi. Ce- vap verdi: — A, bu o kudar zor bir şey ı.— gili.. — Nasıl zor bir şey değil yahu?.| Yino gırtlak Gırtlağa gelecekler. — Hayır... — Söyle bakalım neden hayır? Çünkü bu, oyuncak mese « lesidir. Kızın oynadığı oyuncakla | erkek oynamaz. Meselâ; Hikmet bebeği ne yapsın?, — Peki, Hikmete ne alacağız?. — Bir ayı.. — Başka? — Beniyeye, bir tava, bir iskara. — Ponlar ne olacak?, /Amerikalı Kadın! | İki Pasaportlu Amerika hükümeli Avrupamın harp halinde bulunan memleketlerine zit- mek tçin kendi tebaasına müsaade ©l- zalyor. Eker böyle gitmek isliyen olur da hükümetin müsaadesi hilâfına gi- decek olursa bir daha Amerikaya dön- düğü vakit ağır din herşeyi göze alarak — dayr Nevyorktan hareket etmişlir. Kadının kocası Londrada sengin bir İngiltedir. Vakat kocaya vararak onun tâbilyetine Kirmiş olmakla beraber kadın Amerika hükümetince hâlâ Amerika tebaası sa- yılmaktadır. Beş çocukları vardır. Banların ikistal Amerikada bir mektebe yerleştirmeğe ziden kadın Avrapada harbin çıkması üzerine şimdiye kadar orada kalmış, fakat kocasile diğer üç çocuğunu ay- dardanberi görmediği cihetle arlık da- mamıyarak Amerikadan İngillereye gilmeğe teşebbüs etmiştir. Vaşington- daki İngilir sefaretine müracaat ederek İngiliz tebaası safatile pasaport almış- r. Fakat Amorika hükümeti böyle bir paraport tanımadığı için eker bu kadın tekrar, bir gün Amerikaya düönecek e- Tursa İki senç hapse ve 2 bin İngiliz l rası kadar tulan bir para cezasına mah- küm edilecektir. Kadının Londradaki kocası gazele- ellere diyor ki: — Karım eylüldenberi Amerikada- Kendisinin kaçtığını öğrenince her şeye rağmen bu hareketini doğru bu- düyorüm. Bir zamandanberi onun av- delini temine — uğraşıyordum. — Karım şimdiye kadar hem İngiliz tebaası, hem de Amerika tebaası olarak iki pasa « pörtla Seyahat edebilirdi. Fakat bu sefer Amerika hükümeti onun İngil - tereye gelmesine müsaade etmediği 1- çin yalnız İngiliz pasaportu ile geliyor. hedıyesı w — Hikmete, bir de at alırsın. — Tamamt, Babası, yılbaşı hediyolerini karışının dediği Kibi aldı ve sakladı. Yılbaşı gecesi, eğlenceye başlandığı sırada, hediyeler bağlı olduğu halde çe- cukların önlerine kondu. Hikmel ve Seniye sevinçle pakelleri açıyorlardı. Hikmet; ilk pakelten koca bir ayı ça- kardı, yere koydu ve sevinçle bağırma- B başladı. Keyfi yerinde idi. Seniye, paketi açtı, bir iskara ve tava çıkardı. Fakat; sevineceği yerde surat aslı. Hikmetin ayısına bakarak ağla- mıya başladı. Ba hal karşısında ana baba şaşır - mıştı. Kızlarını teskin için masihal ve- Tiyorlardı: — Kırım; bebek ve iskara tava sana Tâzama ve şenin seveceğin şeylerdir. NI- gin ağlıyorsun? — Olmaz, islemem.. Ben, ne hizmet- çiyim ve ne de sütmine, ben de ayı ve at islerim. Ana ye baba şaşırmışlardı. Bir türlü kanç çocukları memmun edememişti. Kıkanç olmak çok / ayıp birşeydir. Erkek erkekliğini, kız, kızlığını bilme- lidir değilmi? Müsabakalarımız Küçük okuyucularımız için bun- dan sonra, yine eskisi gibi her hafla çarşamba — çünü hoşlarına gidecek yazılar yazacağız, resim- ler kuyacağın ve zengin hediyeli S$S—BSON TELGRA F — ““ BİRİNCİK OXUN ti ——— ——— ——— ——— ——— —— Amerika sinemalarında şimdi | yeni yeni artisiler peyda oluyor. Bunlardan biri de Amerikanın en iyi bilinen artistlerinden — Della | Lind'dir ve tanınmış sahne vazıla- rından Vilyam Brovn'un idare - sinde bir filim çevirmektedir. A - sıl ismi Greta Nazler olan bu ar- ülerini uzoktan ve görünmeden batırmak fikri yeni bir şey değidir. Çok eski devir « lerde bunun çareleri düşünülmüş, birçok projeler hazırlanmış ve â- letler yapılmıştır. 1472 de yazılan lâtince bir harp kitabına göre, e zaman esası dü- geçmek için kullanılıyordu. YAKICI AYNANIN MUCİDİ KİM? Torpillerden, maynlarden bah - setmzeden evvel, Arşimed'in, İsa- nın doğuşundan 287 sene — evvel, düşman gemilerini uzaktan tahrip etmek için yaptığı «yakıcı ayna» yı anlatalım. Arşimed, bu ayna vasıtasile Ro- ma filosunun bir kısınını yakmıya| muvaffak olmuştu” Kuvvetli Ro- ma filosu, Siragüzayı muhasaraya| İlk sâbih maynlerden biri denize indiriliyor Arşimed, Siragüza Kralı Hie - ron'un çok samimi bir dostu idi. Hüküümdar, sehrin müdafaasi için kendisine yardım etmesi bulundu. Tarihçi Polyb'un yazdığına göre: Romalılar, şehirlerin surlerine ka- dar yaklaşmışlardı. Büyük kadir - galar, surların üzerine merdiven- ler atmıya çalışıyorlardı. Birden - bire keskin, yakıcı bir ziya aksetti. müsabakalara devam edeceğiz. Yakındaki gemilerin yelkenlerini tutuşturdu. — Gemilerin bir çoğu HAYIR İSTEMEM! tist 1914 te Viyanada doğmuştur. Kocası bestekâr Franz S£taynin - ger ile birlikte iki sene Holivudda bulunmuştur. — Della kendisine muhtelif filimlerde verilen on kar dar rolü reddetmiştir, Şimdi mem. leketine dönmek üzeredir. Eski denizaltı gemileri — ve maynleri Düşman gemilerini uzaktan ve görünmeden batırmak fikri yeni bir şey değıldır Roma filosunu aynalarla eski devrin âlimlerinden Arşimed yakrın yandı, battı. Diğerlerinden de ha- yır kalmadı. Muhasarayı bıraktı « lar, çekildiler. Siragüza kurtul - muştu. Argimed, büyük bir pertev> süzü güneşe tutmak suretile yel- kenleri yakmıya muvaffak olmuş u. GREĞUAR ATESİNİN SIRRI «Rum ateşi» denilen «Greguar» mteşi, 7 inci yüz yılda, Suriyeli Kalnius adlı bir mimar tarafından Avrupaya getirilmiş, 673 te, Bi- zans İmparatoru Kostantine sa - tılmıştır. İstanbul, Arap halifele - rinden birinin muhasarası altında bulunuyordu. Bu ıiq xayetinde payıtahtı Kostantin, lm ateşi ismini vere diği, bu yeni harp vasıtasının for- mülün'i büyük bir devlet sırrı e- Tarak sakladı. O devirde henüz top harntu ma- lüm değildi Avrupa üâlimleri bu- nun terkibatını — araştırdılar, bir türlü bulamadılar. Arap kimya « gerleri ise bunun zift, reçine, kük kürt, neft ve küherçile karıştırmak suretile yapıldığını anladılar. Bu maddeler, hamur haline getirili - yordu. Dağılmaması için içerisine yapışkan bir madde de ilâve olu- (Devamı 5 inci sahifede) vi Ka