ON ALTI YILLIKI ( KADIN, EV, Cumhuriyet Adliyesi Müddeium umi Hikmet Onat gaze- temize ihtisaslarını anlatıyor | O Yazan: Halük Cemal l İ .;EŞL Cumhuriyetin 16 incı yıl ; a. bi 'hyu.nk Cumhuriyet, memle - | ve geT sahasında derin, küklü Olraflı inkılâplarla ileri hem « | OU açtı.. Bunu'her mer :;z"l&u gibi içtimal, adli sa- | BÜ? dü bütün vuzuhile göre - m:_""“rkveuu evvelki adliye - ünkü adliyemiz arasında farklar, gerek işlenen çokluğu, gerekse da - ="= Senelerce sürüşile ilk na- A göte çarparlar. ,m iyetten evvel adliyeye W KT etmiş öyle davalar vardır _".nınıuıuk adliyesini yıllar- | Bök büye mÜk;: gün yeni Türk neslinin müze veya kütüphano raflarında seyrettikleri birer eski ve geri muhakeme sis- termlerile kanunlarının antikalaş - mış şekilleridir. Adli inkılâbımızın içtimai fay - dalarırıı teker teker tetkik ve İzah için ne zaman, ne de sahifeleriniz | müşattir. — Bunu size bir misalle gösterebilirim. Bugün, Türk ad - liyesindeki «müerim> miklarının azalışı, Tüzk adliyesinin ileri gö- Tüş ve tatbik edişinin en mükem- mel delilidir. Cumhuriyetin ilk y bodan itibaren adli sahada cürüm 'enler seneden seneye eksil - miş, bu miktar hele son yıllarda baddi asgari denecek hali bulmuş| <e İN u Okyarın Hstanbele 'dir Mranti msanöe inbüğelanaminlale w beraber alınmış _:hl etmiş; karara bağlanama- Yet Cumhuriyetin tecssü- Biha, ini Sonra Cumhuriyet adliye- Ü suştur, S celsede ikmal olun - eder. Tatmin; mağ- Va adliyeye baş vı & Olan suçlu aleyhindeki kinini kâfi ve ma-| ür'at ise malüm... 1 bir hâdisede vak'anın "EYahile karar arasındaki zaman| Mata, netice, pek yerinde olm- vu Nı tümle değilse bile, efkânı Ş iyenin bu dava - suçluları Aakinda müsamaha göstezmeleri-i N Rbep olur. * hflhuı Curnhuriyet müddeiv- m"'"'i B. Hikmet Onattan «Son .'lı için rica eitiğim mülâ - Eiderken zihnimden bunl: Babiyordum. 'EİUMUMİ HİKMET ONAT, ANLATIYOR. | Mlyenizi dünyanın sayılı ad- B Arasına katlırıp bügünkü Teh a Ve şerefli mevkiine geti- Whhüplum mahiyet ve m bize en salâhiyetle an- ç, ek zat; elbet yıllardanberi; D arasınd. bulunan ve adli :*'“"myı muvaflakiyetle ida- ":"kıdın biri olacaktı. 'w.“"' sonra değerli muhata- Yakiş Karşı karşıya oturduğumuz | ';:İıwmm—ı Onat söze ne- facağını kısa Bir müd- ":.M Üz | 'ıa:l &ibi kısa bir zamanda ba- bir işlerin zihnen seri ı..;:tmmuuıı yaşatan Cum - düumümisi akabinde « Beçti: Cunh Giyemizin — int İnkılâbı, | ha n iYetin ilânı yılında yapı - | Bun kapıll Kanunla ceza kanunu-| —.ı_,_“':'l ve bunların mahke- tatbiki ile başlar. k?ı:k*nlnin tuhaf hüküm- lıg'.u urları mubakeme usu - a kapı ARtaklıkları medeni ve ce- hu.“:::“h;h her iki kızmın, Gsulü kantnları saye- Nı—_h'""'" olunmuş; bu iki ka- ıq_u:_'âhü. rühunu Mayzıyan ıum“uin tatbikatı ile de Yişeç AP Sakim ve ikida bir tem- Ktağur tAbi Kararlarından kı B ik “neceller ve <düstur» bu- bir. resimleri tur. Hâkimlerimizin kanunun 'Tu- huna nüfuzu, adli mekanizmanın işleyişinde mağdurların kinini tat-i ve suç yapanların da cezasını bususunda en iyi şartlar ve vasılalar temin etmektedir. Kanunlarımızın içümai bünye - mize uyacak devamlı tetkiklere Dİ tutuluşü, bunların ihtiva ettiği bazı maddelerde.yapılan tadiller tekâmülü sürdürmekted. REŞİD NOMERİN İHTİSASI Sayın Hikmet Onattan sonra zi- yaret ettiğim Sultanahmet birinci| sulh hâkimi B. Reşid Nomer de Cumhuriyet adliyesinin kendi sa- hasındaki — ilerleyişinin enerjik hamlelerini tebarüz — ettirdikten sonra bilhassa meşhut suçlar ka- | nununun Cumhüriyet adliyesin - de vücude gelindiği ehemmiyetli faydaları saydı ve sonra — sözü, | Cumhüriyetin 16 mer: yıl dözü - | münden biraz evvel ilidas oluman münlerit hâkimli mahkemelere indikal ettirerek şunları söyledii «— Münferit hâkimli muhake- melör, davaların sür'atle karara bağlanması ve neticelendirilmesi keyfiyetini bizatihi istihsal ettiği ohetle adliyemizde bu tatbikat; şon, br merhale sayılabilir. Gerçi, Cumhüriyetten tek hâ - kimli muhakemeler mevcut idiy- $e de bunlar geri talbikatla umu- lan faydalar yerine zararlar tev- lit etmişler, bu yüzden pratik bu- Junmıyarak kaldırılmışlardı. Hu- buki bugün yeniden ihdas olunan yet adliyesindeki intizama bir de sür'at ekliyerek en ileri bir muha- keme sistemi teşkil etmişlir.» İşte 16 asrı, 16 ıncı yılın feyizli inkılâplarile bir hamlede yere se- Ten Cümhüriyetin adli sahadaki tekâmülü; İstanbulun bu iki de - ğerli adliyecisinin de ağızlarından dinlediğimiz gibi muhakemeleri, kanunları, hâkimleri, adli elemân-| İarile göz kamaştıracak bir hadde yükselmiş ve Sayın Vekil B. Fethi Okyarın idaresile halep de her yıl dalma yeniliklerle - bezenen bir jnklşafla yükselmekte bulunmuş- tur. sarirrameam e areameaman * Atatürkle bizim kadar in « şanlık da öğünsün, Ö ST Prrect 1 — Kül rengi bir rop üzer'ne | lâcivert, kırmızı veya yeşi kordelâ , Kordelâlarm uçları €- | Minde bağlanır, 2 — Yünle ve kumaşın — zıddi renkle İşlenir, 3 — Dekoltenin kenarları, İşle- meli ve ipekli bir ga'onla çevrilir, | Kırmızı, sarı, mavi ve siyah rerdi> er çok mekbuldür, 4 — Plise etekliklerintn - çoğu | geniş ve işlemeli kuşaklarla süs- | 'ŞIK VE ORİJİNAL BİR BLÜZ Sön zamanlarda twiko blüzleri, ! renkli yünlerden yapmak moda ol- du. Yukarıda görülen blüzün kol- ları ve göğsü başka başka renik - lerle yapılmıştır. Arka taraflan AçıkdenizlerdeAlman| Halk opereti kruvazörleri (5 tuci sahifeden devam) | bahrisini tahıribe gelen Gnelseno ve| Nürecberg kruvazörleri İngiliz fi- Tosunu Hmanda görünce şaşırdı - Tar, kaklılar. Alman Amirali der- | hal geri çekilmeleri ve harbi ka- bul etmemeleri emrini verdi, Fa- l kat İngiliz âmirali Sturde derhal hazektle geçti ve bütün. kuvve- Hle Alman gemilerini takibe baş- | Tadı. den ve Laypçik hafif kruvazörle- | rine kaçip kurtulmaları enirini ver-, di. Saat 13 te müthiş bir muharebe başladı. Saat 16 da Soharhorsi'un | bacaları ve bir direği kırıldı. Ami- | ral Spoe, Gneiseno'ya şu emri vı—ı—-A MODA BE z ea Va EA Z nt V gı)&iı r. Bu gördüğünüz kuşak siyah ipektendir. Üzeri sırma renkli peklo işlenmiştir. 8 — Bu siyah yünlü robun üre- rinde bir kaç renk yünden papatya| çiçeği işlenmiştir. 6 — Düz renkli kırmaştan ya - | pilmiş bir korsajın sadeliğini gi- | dermek için çiçeklerle süslenmiş | bir cep ilâve etmeli... | lenli düğmelerle iliklenir. Bu blüz için: 115 gram lücivert, 115 gram kırmızt yün ister. İki de 1/2 kutrunda iğne... Örgü, jersey örgüsüdür. di: «Eğer makineleriniz sağlam ise, kaçmıya çalışınız.» Bir çeyrek | sonra gemisi ile beraber denize gö- müldü. Gnelsenn — kaçacak hakde | değildi. Saat 18 e doğru o da battı. | Hafif Alman kruvazörlerine ge - | lince: Nürenbergtle Laypçik hafif kruvazürleri İngilizlerin Kent ve Kormval kruvazörleri tarafından ve tırıldı. Yalnız Dresden kruvarörü kaçınya muvaffak odu. Fakat o da,| aylarca hâli adalar ve Şili sshilirin tehlikeli geçidleri arasında Golaş- tıktön sönra 13 mart 1915 te Kent zırhlısi tarafandan balırıldı. Bu sutetle, muhasamatın bida- yetindenberi açık denizlerde do - laşan Alman kruvazörlerinin faa- liyeti nihâyet bulmuş oktu. aa Hd ln i aai in | Faydalı Öğütler | * Keten örtüleri, elhiseleri ütü-. lemezden evvel hafifçe islatmalı » dır. 4 Odularda bulunan büyük yap- raklı çiçeklerin yapraklarını sil - mek için su yerine glserin kül - lanmalıdır. Bir bez parçasının ü- zerine biraz gliserin sürmeli, yap- rakları bununla temizlemeli. Bun- ları hem parlatır, hem de tozdan mubafaza eder. * Demir üzerindeki pasları çı- karmak için limon kullanılır. Fakat| limon sürmezden evvel, paslı yerin üzerine bir parça tuz dökülürse | daha çabuk çıkar. * Muzları kat'iyyen buz dola» bina koymemalı. Zira bozulur. * Balık alacağınız zaman baş ve şehadet parmağınızla sıkınız. Eğer, parmağınızı gevşetince eti eski ha lini alırsa tazedir. Parmağınızı bas-. tığınız yer çukurca kaldı mı ba» yattı. Taze balıkların gör'eri pars lak ve kulaklarının rengi kir - mızı olür, * Çok buzlu bira lezzetini de- Hiş'irir. Güneşe maruz bırakılan da bözulur. * Limonları kullanmadan ev- Vel sıcak suya koyar, beş dakika kadar bırakırsanız çok su verir, * Yumürta akını sârısından 1- in kolay bir usul: Bir ine küçük bir süzgeçi koyunuz, yamurlayı kırınız. Be- yazı berdağın içerisine âka: Tısı'da süzgecin üzerinde kalır. Çaroıf.alar Ba- Tuavleti yenileştirince çantaları da değiştirmek lâzımdır. Bunun | için çok para sarfetmeyiniz. İşte Büzel iki çanta modeli. Sonbahar elbiseleri'e kullandır. — Yapılması | da kolaydır. Lâcivert, beyaz, kah- verengi güderiden, veyahut güde- riye benziyen kumaşlardan yapılır. İçerisine kalınca bir astar veya mukavva konuduktan sonra ipekli. bir kumaş kaplanır. Üstteki — çantanın boyu 20X22 santimdir. Aşağıdakinin de 20X26 bunları evve'â bir kâğıt üzerine çizdikten, prova ettiklen sonra yapmalıdır. Mahmul Yesarinin «Kadınların be- dilmektedir. Mahmet Yesarinin toe mükteleri, en dörl kişilik seçilmiş bir örkestra, Celâl Süruri. Mohmel İbra- Büm, Tutu gibi ve diğer tanınmış ve halkın çok sevdiği kudretli artistler bu öpereti hakikaten canlandırmakta- dırlar, Memleketin en büyük ihtiya- €mı temin etmek icin bürük bir fera- Katle çalışan Halk Öpereti heyetinin etinden gelen hiçbir fodaklrlığı eksik etmedii, bütün varlığını — gösterdiği #iyatroyu, dekorları, diğer bülün ter- tibatı görenlerin duyduğu haz ve mem- muniyetlen de pek iyi anlaşılır. Vedi İkiştlik Macar balesi — bilhasıa takdiri celbetmekledir. Heyet bu me- zanda Mahimut Yesari, Vusuf Süruri ve diğer muharrirlerin telif eserlerin- den haşka birkac maruf tercüme eser- de takdim edecektir. İ—8SON TELGRAF- 2üDMİNÜNSUN z Rumelihisarı Luna- Park O Amiral Vasıf, Alman lacakti Amiralı Soşon'un Bu Kararını Nasıl Önlediğini Anlatıyor | Yazan: RAHMİ YAĞIZ l Amiral Vasıf; beden uçları ih- tiyar bir ağzın seyrek, küflü diş- ( andıran Rumelibisarını par-| işaret etti, sordu | — Bunun başından geçenleri bi- | İiyor musun? düm: Beni bu kadar cahil e içerledim amirale Ş ö © x B £ K v Ğ & & £ & Ş öyle baklım.. Bunu; İstanbulu zapteden Fa-| inet Mehmmet, Bizacıs İmpara- na Karadenizdeki P. in denizden yardımını önlemek için fetihden evvel.. Amiral bir el işaretile sözümü kesti: — Hisar hakkında ansiklopedik malümat istemedim.. Bu söyledik- lerin benim sualime cevap olamaz.! deniz kulübü yapımak karanmı vet. dik. Şimdi bu Hisar hangi nezarete aitkse or: resmen bü talebi bil- dirin. Sür'atle işe başlamak isi yorum. Alman Amiralinin bulduğu ve verdiği izahat beni şaş- kınlığın son haddine çıkarmnıştı. Bu olacak şey miydi?. İstanbulun hine sit kıymetli bir tarih ve- sikası halinde duran bu eski eseri yıktırmak, Boğaziçinde başka boş yer yokmuş gibi burada bir lüna- park kurmak deği) beni, bizi, tarihi bile ayaklandırmağa - kışkırlacık sipsivri bir fıkirdi, — Acele cevap bekliyen Amiralı nasıl atlatacağımı düşünmek için baştan savma bir karşılıkla sözü bağladım: — Galiba dahiliye nzaretine ya- hut maliyeye aittir. İyi bilmiyo « Tum amma öğrenirimi gayet tabil Alman amirali Bağarın doyum olmuyan manrarasına karşı deniz kulühünde Keyif gatacaklı Hisarın başından geçönler çoktur. Ben, 1915 te Osm bahriye ne- | arı iken bunlardan bir| şu Hisar yine burada bulamn- yor. Ve, Eodadımızın yükseliş yo-) İunda ikleri gayzetin bir nü-| e, tarihf bir abide gahit ol - duğu günlerin gülünçlüğünü be - | lirten bir mana ışıklandırarak an- | lattı. — Büyük harbe çok tuhaf bir ernri ile girmiş, bu âni girişin baskın tarzındaki vak'alarile büs bltün şaşırmıştık. İttihad ve Terakki namına icrayı hükümet eden.üç bas, Em mal ve Talât paşalar genek askeri, gerek idarf ve siyasi miş, ordu da hemen hemen Pai kenhayın, Liman Fon şanders, Ma-| kenzen gibi birkaç generale veril- mişti. Beahriye Nazırı Cemal paşa, âyni zamanda 4 üncü ordu kumandan- Tığını da elinde tuttuğu için ordu merkezi olan Şamda balunuyor, nezaret işleri tamamen benim o- muzlarıma yükletiliyordu. Harbin ilk ik$ senesinde donan- ma kumandanlığı yapan Amiral gesun ile vazife icabı sik sek temasi ederdim. Günaşırı Amiral Kasım- pasadaki mezaret divanhanesine uğrar, doğru yanıma çıkar her za- man da slelâcayip bir fikirle hay- retten ağzımı bir karış açtırırdı. Donanma 'a ve Büyükdere| civarımdaki demir mahallinde bu- | kunduğu ve Çanakkale muharebe- lerinin en kanlı safhaları cereyan etliği günlerdeyiz. Bir gün yine Amiral nezarete geldi. Benim oda- ma çıktı. Karşıma geçti, oturdu. Oturur oturmaz da hiç bekleme - diğim bir suâlle yine beni derin bir hayrete düşürdü: — Hisam'ara hangi daire karışır? Sualhin bende uvandırdığı hi retin fevkalâdeliğile cevap bir sopgu da ben yaptım: ! — Hangi hisarlara? j — Boğaziçindeki Hisarlara, Rue-| melihisarına, — soruyorsunuz Âmiral? Şosun beni hayretten hayrete düşüren bir ifade İle izah etti: — Donanma zabitani'e iki sene evvel Rumalihisarını gezdik.. Mani Xarası çok güzel. Yeri de donan- manın demir mahalline yakn ve Boöazın on mutena bir köşesinde.. Burayı gezörken tabistin güzelli - Bile gözlerimiz kamaşıyor, Hisa- rm hsrap, yer yer taş yığınlarile mezbeleleştirilmiş içi “Tuhumuzu üzüvordu. Dönüşte zabitlerte bu hususu konuş'uk. Hisarın bugün icin meve cudiyeti bir fayda temin etmi bulda bir de deniz kulübü yök. Bu geniş sahayı lünapark ha- line koymak, kıyı ksammı da bir Dedim, Soşon biraz daha oturdu, — Her iki nezarete de sin tezkene yazın, Şu işi çabucak yapda hu Aradan birkaç gün geçti. Soşon her gün bir vasıta ile cevap ( kışlırıyordu. Hatta, 'gâbin kumandanlarile de bu- nu konuşmuş, onlar da müsajt ve muvafık cevap verm Amiral işi (oldu) suna bağlamış gibi işe baş:amak üzre resmi formalitenin ikmalini istiyordu, Bereket versin; o günlerde, Bah« riye Nazırı Sakallı Cemal Paşa bu- raya gelmişti. Soşon ona da bu fikrini benden evvel açmış, paşa bir cevap vermemişti. İşi bir kere de nazıra ben anlat'ım: — Efendim; dedim, Rumelihi » kazma ile cehaleiimizi, ecdada metsizliğimizi yazmakla — birdir. Soşon, kendi memleketi, kendi ma- h olmadığı için Hisarı böyle bir fikre kurban a bunu yaptıramayız! Merhum bahriye nazırı makul bir adamdı. Beni dinledi. Fikrimi iyi buldu, giderken bana: — Bir tezkere ile bunul lamıyacağını donanma kumazda - nına bildir. Hisarın tamiri için de zaret terkeresinde isteğinin redilni görünce fena halde kızmış: — Bunu yaptıracağım! Diye haykırmış.. Fakat çok geç medi, Amiral bu işle uğraşırken bir gün Alman umumi karargâ - bından tebliğ edilen bir emitle Os- manlı donanma kumandanlığ n - dan ayrıldı. Yerine Amiral Fon Paşoviç donanma kumandanı oldu. Hisar da böylelikle yakayı kur - tardı.. Amiral durdu.. Dudaklarını çer- çeveliyen ince hir tebessümle an- gı hâdiseye san cekerken bir elini göğsüne soktu. Bakışlarını u- zakta ihliyar bir aözın seyrek, küf- lü dislerini andıran Hisar beden- lerinin uçlarına mıhladı. Amiral- İğfi zamanında zırhlıların kumanda köprüsünde bir haro idare ediyor- muscasına bir jestle uzun uzun Hisarı süzdü, mırı'dandı: — İste, Hisarın başından geçen- lerden birisi, ve en tehlikelisi.. Hiç sesimi cıkarmadan dinledi- ğim bu hâdise bana 194 ü ve bu yılda yapılan tetköksiz ve tenkidsiz anlasmaları ha'ırlattı. Dostluk hük dut'arının kübul etmediği bir lâü- balilikle abidelere uzanan dost e- lt uvaffak çı- ken oldu. Silkindim. Hâlâ gözleri uhlı duran Amirake söy- Yormuşum gibi. kendi kendiml teselli etlim: — Büyük geemiş oldun!...