| Günün Meselesi: Karanlık Sokaklara YeniLâmbaKonacak Tenviriye Tahsilâtının 210 Bin irayıGeçeceği TahminEdiliyo Vali ve Belediye Reisi dok - dor Lütfi Kırdar İstanbula ge- lir gelmez yaptığı tetkikat nı ticesinde İstanbulun bir çok semtlerinin hâlâ karanlık ol- duğunu görmlüş ve bozı semt- lerde, bilhassa — Boğaziçinde | muhtelif yerlerde - sokakların petrol Tâmbalarile aydınlatıl - dağını ve bu basit usulün 20 ir €i medeniyet asrında hâlâ hü- kümferma olduğunu hayretle Körmüştür. Bundan başka İstanbulda bir gok semtler havagazi ile ay - dınlatılmaktadır. Filyaki Avrupanın bir çok medeni memleketlerinde ha- Yagari Tâmhalarında yapılan tekâmülden sonra elektrikten daha fazla ışık verdikleri tes- bit olunmuş ve modern hava- gazi lâmbaları Avrupa şehirle- Tinin tenvirinde elektrikten daha faydalı görülmüştür. Fakat İstanbuldaki havagazi tesisat ve lümbalarının çok es- ki sistem olması yüzünden bun- larla yapılan tenvirat petrolle Yyapılan tenvirafa nazaran pek &z bir fark göstermektedir. Bugün İstanbulda muhtelif voltlerde ceman yekün 4688 Tâmba yakılmaktadır. Bunlara s0n zamanlarda yeniden 2000 Tâmba ilâvesi kararlaştırılmış- tır. Bu lâmbalar münhasıran henüz karanlık bulunan semt- dan belediye bunların sarfiyat için elektrik idaresine hiçbir tediyede — bulunmamaktadır. Geriye kalan 3560 lümba için her bir lâmba başına tediye o- olunan meblâğ 30 - 39 lira a- rzasında olduğundan — belediye senede (260) bin lira vermek- tedir. Belediye bu tenvirat bedeli olarak halktan senede ancak (210) bin lira tahsil etmekte - dir. Bu suretle belediye tenvi- rat vergisinden olan tahsilâtına ancak (50) bin lira ilâvesile bu nakıs tenviratı yapmaktadır. Bunlara yeniden ilâve olunan ve ilâve olunacak olan lânrba- lardan sonra belediyenin ya- pacağı bu fedakârlığın fazlalaş- tırılmasına lüzum göslerilmek- tedir. : Belediye bu masarifi eksilt - mek, her Kimba başma elektrik idaresine verdiği parayı fazla bularak eksiltmek yoluna gı- Tesminin daha iyi bir şekilde tahsili için tedbirler alınmak- tadır. - Bu tedbirlerden sonra tahsilâtın (210) bin lirayı ge- geceği muhakak addediliyor. Bu suretle belediye gerek clek- trik idaresine verdiği parayı bir miktar tenzil ve gerek ten- virat resminin tahsilinden elde lere konulacaklardır. Yukarıda — yazdığımız 4688 Tâmbadan 1128 tramvay geçen anayollar üzerinde olduğun - edeceği meblâğı tenvirat işle - Tine sarfederek şehirdeki lâm- balarının mikdarını kâfi gele- cek miktara iblüğ edecektir. Yeni İstimlâk Komisyonları Yarından İtibaren Faaliyete Geçiyorlar Belediye yöni istimlâk kanunu deabatından olarak istimlâk ko - Bisyonlarının teşşekkül etmesin- 'den sonra yeni istimlâk hareket- lerine başlamak üzere, faaliyete Beçmiştir. Teşekkül eden dört istimlâk ko-| Misyonu dörder kişiden mürek - Kebdir. Bunların her birinde birer| Rifesi olmıyan birer muwh:ıms Mimar alınmış. ayrıca istimlâk Komisyonunun çalışacağı semt a- inden ve emlâk sahiblerinden, Dü işte mütehassıs olmıyan kalfa- | İkişer kişi bulunmuştur. İstimlâk komisyonları şimdilik İstimlâk faaliyetlerine esas olacak bazı hazırlıklarla uğraşmaktadır- kır. 1 eylülden itibaren bilfiil is- timlâk işine başlıyacaklardır. Ük istimlâk edilecek yerler kos-| ve Eminönüdür. No. 23 Büze gastı, motör döndü. Papulos İeriye gideceğini, <Aziz> i nere- e bulacağını bilmiyordu. Fakat isini kurtarsa kurtarsa, Temp, n kurtaracağını da pek iyi bi- fordu. Zaten Ölse de, herhalde İ? takib esnasında vurulacaktı. Aynaya baktı, arkadan takib e- Hen bir otamobil görmedi. Fakat ika birşey gördü. 4 Otomobilin içinde uzanmış - bir adam doğruldu. Papulos kalbinin göğsünden fırlıyacak gi- #iddetle çarptığını hissetti. O- ıı sağa sola yalpalamağa Papulos ayağa kalkan a- yüzünü görünce, bayıla - G | * ebi oldu Adam, hemen bacaklarını u - — Balarak, öne geçti, Papulosun ya- Na Oturdu. Bir sigera yap'ı: —— Nasılsın ? dedi. Ö;ı;iüiâsyon Makineleri Bazı Şikâyetlerin Yersiz Olduğu Anlaşıldı Bundan bir müddet evvel kadın berberlerinin saçlarını ondülâs -« yön yaptırmak üzere oraya giden kadınların bazlarının — saçlarını yaktıklarını yazmıştık. Bu nevi şi-İ kâyetlerden sonra bu iş üzerinde «ehemmiyetle duran alâkadar ma- kamlar çikâyet olunan semtlerde esaslı tetkikat yapmışlardır. Bu tetkikattan sonra yapılan şi-| setlerin yersiz olduğu anlaşıl - mıştır. Kadin berberlarinin şikâ- yetlerde söylendiği gibi müşteri- leri geldikleri zaman onları henüz | larına veya çıraklarına teslim et - mekte değildirler. Bu tetkikat sırasında kadın ber-, berlerinin ondülâsyan makineleri- nin de işlenen şeraiti haiz olduğu anlaşılmıştır. Maamafih Belediye Bu husustaki kontrollarına ehemr| miyetle devam edecektir. Bu adam Tempların tâ kendisi ) idi. -- PAPULOS İDAM EDİLİYOR Papulos haytetinden az kaldı seyrüseler! idare eden bir polis memuruna çarpacaktı, Fakat bu tehlikeyi atlattıktan sonra sükü- net buldu: — Bizi gördüğüme çok mem - mun oldum, dedi, ben de sizi a - Tamağa çıkmışlım. 'Templar, yan gözle yanıbaşında oturan irj yarı adama baktı; — Nasıl olur Papu? Sen beni arıyacaksın ha! İşte buna hay- ret ettim. Galiba biz ikimiz ahva- Jin icablarından ötürü iki iyi dost olacağız. Papulos hemen cevab verme - di. <Aziz sin böyle birdenbire karşısına çıkışına hâlâ bir mana verememişti. Şarleyden ayrıldıktan sonra ilk defa daha ciddi suretiç düşün - Böyle Mukavele, Böyle Söz mü Olur ? Almanyaya ısmarlanan - ticaret gemilerimizden son partisi de bu- günlerde gelecekti. Mesclâ, Kara- deniz tipindeki «Doğu» vapuru bekleniyordu. Fakat, duyuyoruz ki, Almanlar, son siyaxi hâdiseler Mmadığımız daha birkaç gemi var. Yapılmış bir mukavele ve şart- | name var, Böyle olduğu halde, evvelce verilmiş sözde durulm- yarak, bu vapurları göndermek istememek, asla hüsnüniyet eseri değildir. Demek ki, Almanlar, bi- zim için iyi niyet beylemiyorlar. Şimdi, bu vapurların gönderil- memesine, politika oyunu değil, bizim bildiğimize göre, açıkça kalleşlik derler. Bu çeşid tearet alışverişi dün- yanın hiçbir yerinde görülmüş, duyulmuş değildir. Eğer, Alman- lar, her imzaladıkları siyasi veya ticari mukavelenameyi böyle im- zalıyorlarsa, anlara. kimsenin iti- mad etmemekte hakkı vardır. BURHAN CEVAD Piyasada Son Vaziyet İngiliz Vapurlarıda Lima- nımızda Demirlemiye Geldiler Siyasi hâdiselerin son günlerde ehemmiyetli surette karışması ha-| riç ve dahil ticaretimize de mühim| miktarda tesir etmiştir. Limanımızdan hariş limanlara gönderilmek üzere İlalyan ve Al- man vapurlarına yüklenen bir çok| mallar aid oldukları yerlerine gi- dernemiş ve yarı yolda kal: Bundan üç gün evvel lima: dan kalkan Ciladübar vapuruna Marsilya limanı için yüklenen mallar İtalya hükümetinin ver - diği emir üzerine bu vapurun İ- talya limanlarına tığınması üzeri-| ne denizde kalmıştır. Limanımızda bulunan Alman ve İtalyan vapurlarının bir çoğu al- dıkları emri üzerine Varna lima- nına gittikleri gibi, Karadeniz ve Akdenizde bulunan bazı İngiliz gemileri de İstanbul limanında de- mirlemek için gelmişlerdir. Diğer taraftan Merkez Bankası da siyasi karışıklıklar — sebebile sterlin ve diğer paraları fikse et - POLIS VE MAHKEMEL Otelde BeyazGömlekli Esrarengiz Bir Adam Yavaş Yavaş Ailenin Yattığı Odaya Girdi, O Sırada Pencerelerden Biri Şangırtı ile Kırıldı Evvelki gece Sirkecide «İstan- | bul> ötelinde vukua gelen gearib bir hâdisenin doğurduğu bir da- vaya nöbetçi cürmümeşhud mah- kemesi vazifesini gören asliye i- kinci cezada bakılmıştır: Hâdisenin davacısı Mes'ud is- minde Yugoslav tebaasından bir gençlir. Mes'ud; evvelki gece karısı ve küçük dört çocuğu ile beraber tağ- radan şehrimize gelmiş ve doğ - ruca bu otele giderek bir oda is- temiştir. Kerdisine ötelde yer kalmadı- Bt cevabı verilince genç adam bit- dabi gerisin geriye dönmüş; fa- kat başvurduğu diğer - otellerde de kendisine ve aitesine münasib bir oda temin edememiştir. Mes'ud bunun üzerine tekrar ilk, uğrağı ve eeki konağı olan otele dönecek kendisine berhalde bir yer bulunup karısı ve çocuklari- le gece dışarıda kalmak 'tehlike - sinden kurtarılmasını tekrar rica etmiştir. Nihayet eski müşterisini gece vakti böyle açıkta bwakmağa gön-| lü razı almıyan otelci bu işe bir çare düşünmüş ve bunu da iki karyolalı büyükce bir odayı orta- sından bez bir paravana ilo bö- lüp bir kısmma yeniden Ü- çükçe karyola koymak — suretile bulmuştur. Mes'ud karısı ve çocukları işte böylece kavuştukları yataklara hiraz sonra girmişler ve yöl yar- gunluğile de hemen üyüyüver - mişlerdir. Aradan birkaç saat geçtikten sonra bir arâlık Mes'ud; odada es- rarengiz bazı gürültüler duydu- ğunu zazmedip uyanmış, faka' rafına bakındığı vakit sakmacağı herhangi birşeye, şüpheli bir ha- Tekele tesadüf etmeyince tekrar gözlerini kapayıp dalnuştr. Lâkin kısa bir müddet sonra aynj görib ve yavaş — gürültüler | genç adamı ani bir sıçrayışla ye- rinden fırlatmıştır!. İlk gözünü açışla Mes'ud uyku sersemliğile odada yine şüpheli birşey görmemiş; karısı ile ço - cuklarının rahat nefeslerinden; bez paravana arkasındaki iki o- da arkadşının kesik korlayışla - rından başka bir ses de işitme - miştir. Lâkin uyanış anının mu- vakkat dalgınlığı geçip de birkaç mediğinden birçok tüccarlar ihra- cat yapmağa cesaret edememek - tedirler. Banka bugün en sağlam durumda olan liret fiatlarını da tesbit etmemktedir. —— Başından Taşla Yaralandı Falihte oturan 70 yaşlarında Havva adında bir kadın evin önün-| de pazar kurmak yüzünden çıkan kavga neticesinde Mehmed adın- da biri tarafından taşla başından yaralanmıştırı. 5 dakika sonra mühakemesini top- layınca karşıdaki büyük camdan kapalı oda kapısına vuran meh - tabın berrak aksi altındaki be - yaz, yuvarlak topuzun kesik bir gicirtr ile ağır ağır döndüğünü, bunu takiben de kapının hafif ha- fif aralandığını korku #e gör - müştür. Kapıdaki esrarengiz ziyaretçi- nin bu kadaf ihtiyatla hareket &- dip, en küçük bir ses bile çıkar- zamağa gayret eden en büyük bir, teyakkuzla hartketinden bu zi - yaretin hiç de iyi bir niyetle ya- pılmadığını derhal kavrıyan Mes- ud kisa bir düşünüş anı geçirmiş bu sıralarda da ceketsiz, panto - lonsuz, don gömlekli bir insan ha- yali yavaş yavaş açılan kapıdan içeri kaymıştır. Bu beyaz gölgenin odaya ilk a- damını atmasile beraber Mes'ud da ani bir kararla başını yorgan- dan içeriye çekmiş, sonra yalan- dan bir horultu da tutturarak ken- dine deliksiz bir uykuda imiş his- sini verdirmiştir. Fakat hakikatte yorganın ava- sından kırpık gözile bu gazib ye- ce zairinin bütün hareketini me rak ve heyecanla takibe başla - mıştır. , Öbürü kapıdan girdikter sonra bez paravanayı seri bir ci hare- ketile itip Mes'ud ve çoruklarının bulunduğu kısma doğra dönmüş; larının ucuna bas: karyolanın, Mes'udün — başı Yarı kapalı gözünün atasından bunu gören karyoladaki kurşısın- dakinin en küçük bir fona hare- keti üzerine hemen boğazına sa- Tılmayı kararlaştırdığtı bir sırada hiç beklenmiyen ikincı ve bir vak'a herşeyi altüst eünişlr. Mes'udla, beklemediği gece mi- in arasında ancak bir kıç adımlık kısa bir mesale ka'dığı esnada odadaki açık pencere den birinin camı boğuk bir şan- gırtı ve gecenin sükünetini yır - bir gürültü ile kendili- p parçalanmıştır. Etrafta derin akisler burakarak kendiliğinden kırılan — bu camla beraber odadakilerin hepsi yatak- larından dehşetle fırlamış, Mes- vd da-kendini yataktan atarak, korkudan titriye titriye kaçmak üzere olan & De atıl - mıştır. Parçalanan camın şangıftısı ile lamın Üst karatilıkta gözlerini açan Çöcuk- | lar ve anaları odanın - ortasında cereyan cden bu ikinci sahneyi görünce foryadı kuparmışlar; he- men imdada koşanlar da elekti- Tiği yakıp Mes'udla avını açağıya indirmişlerdir. Bu kabil işlerde Mam gelen büyük dikkati. ince bir titizlikle gösteren etel sahibi gece vakti başkasının odasına ne maksadla girdiğini bir türlü söy- lemiyen Salih ismindeki bu müş- terisini polise, oradan da mahke- meye vermiştir. Mes'ud mahkemede; garib zi - yaretin parasını çalmak için ve- ya başka fena bir niyetle yapıldır iın) iddia etmiştir. Salih ise: «Gece vakti camın kı- Tıldığını işiterek merakla odaya girdim. Maksadım içeride ne 0- duğunu anlamaktı.» demiştir. Da- vacı bu iddianın yalan olduğunu, Çünkü camın rüzgârın tesirile ken- diliğinden kırıldığımı söylemiştir. Neticede muhakeme de Saiihin 'bu garib ziyaretinin sebebini an- hyamamış, fakat onu mahküm e- decek kuvvetli bir delil bulunma- dığından hakkında beraal kararı vermiştir. İ GANGSTERLER CELLÂDI Çeviren: MUAMMER ALATUR meğe başladı. Aradığı adam işte yanındaydı. Fakat Papulos kendi- ini âdeta felce uğramış zanne - diyordu. Çünkü «Aziz» in ne ka- dar tehlikeli bir adam olduğunu biliyordu. Hele mavi ve müstehzi gözlerile kendisine bakmıyor muy- du, içi gidiyordu. Haydud, bir gün evvel Temp - larm suratına indirdiği yumruğu hatırladı. Acaba «Aziz> bunu u- nutacak mıydı? — Evet, sizi arıyordum, — dedi, zanmederim ki, sizink... Şey. yani sizinle görüşebiliriz. 'Templar dedi: — Şarley barından böyle alel- aeele kaçtığınıza bakılırsa, mü him bir mesele var galiba? Ar - kanızdan takib ediyorlar mı der- giniz?. 'Tempların bu alaycı sözleri kar- şısında Yunanlı titredi. — Olabilir, dedi, ikimizi de mitralyöz ateşine tutarlar valla- hit — Yok canım?, — Ben lâtife etmiyorum. Çete beni idama mahküm etti. Hem de #izin yüzünüzden... Çünkü ben si- | zi, üzerinizi aramadan Ualinoya göndermişim, Bu hareketlerde çe- ZABITA. ROMANI | teye ihanet etmişim, doğru söylü- ;yarum Simon, beni öldürecekler. Simon kaşlarını çattı: — Galiba siz kendinizi affettir- mek için, benim başımı koparıp çete reisine takdim etmek isti - yorsunuz. Halbuki ben başımla vücudüm bir arada olarak gömül- mek istiyorum. Papulos yalvarır gibi tekrar et- tir — Ben lütife etmiyorum Simon! Sizinle konuşmak istiyorum. Her şeyi size anlatacağım. İsterseniz, Karadeniz Postaları İdare İzdihama Mâni Olacak Tedbirler Alıyor Önümüzdeki ay zarfında mek - teblerin açılması sebebile esasen kalabalık olan Karadeniz yolcula- rı büsbütün artacak ve v dedi ihtiyacın yarısını bile karşı- layamıyacak bir şekil alacaktır. Her sene bu mevsimde vapurlar - da husule gelen izdihamı nazarı itibara alan Denizyolları işletme- &i önümüzdeki eylül ayından iti - baren bu katta fazla vapur tahsi- | #ini düşünmektedir. Bilhassa haf- tada bir gün mevcud olan ekspres| postalarının adedi çoğaltılarak mü- nakalâtın sür'atle yapılması mu- | vafık görülmektedir. Almanyadan son gelen Kadeş vapurunun da seferlere başla - masile Mersin hattındaki vapur - ların adedleri — fazlalaşacağından idare bu yeni gemilerden birini bu hatta çalıştıtıracaktır. ( Almanyada yapılan Doğu va - purunun teslimi geciktiği takdirde bu vapurlardan biri mevsim so - | nuna kadar- Karadeniz - hattında| çalışacaktır. ea Kereste idhalâtımız Azalıyor makta olduğu kereste ilhalâtı senc-| den seneye azalmakta ve dahilde- | istihsalât ihtiyaca tekabül - | docek bir vaziyet almaktadır. Son| | siyasi karışıklıklardan sanra bütün memleketlerin Romanyadan yap- tıkları kereste ithalâtı bir hayli fazlalaştığı halde Türkiyenin mü- | bayaatı azalmış! Alâkadarlar- | dan alınan haberlere göre bu se- ne Romanyadan gatın almak için girişilen taahhüd — mikdarı 18,000) metre mikâbıdır ki geçen yıl bu | miktar 30000 metre mikâbının | de bulünm idi, KISA POLİS HABERLERİ | *& Şişhanede oturan Avram oğ-| Ta Nesim adında bir çocuk Sirkeci- de İbrahimin idaresindeki tram- vaya atlamak isterken tramvay altında kalarak bacaklarından bi- ri ezilmiş, hastaneye kaldırılarak tedavi altına alınmıştır. »& Davudpaşada oturan Ligor a- danda biri bir para meselesinden çıkan kavga neticesinde ayni semt- te oturan Aliyi bıçakla bacağın - dan yaralamıştır. *& Silivrikapıda bir fırında ça- hışan Seyfullah adında biri âni o- larak ölmüştür. Yapılan muaye - ne neticesinde Seyfullahın kalb sektesinden öldüğü — anlaşılarak gömülmesine izin verilmiştir. * Cibalide İnhisarlar — idaresi tütün fabrikasında çalışan Şaban kızı Meryem kazaen bir elini ma- kineye kaptırarak dört parmağı kopmuş, hastaneye — kaldırılarak | tedavi altına alınmıştır. * Fatihde oturan çöpçü Alinin 15 yaşındaki kım Kadriye evin penceresinden düşerek yaralan - mış, hastaneye kaldırılarak teda - vi altına almmıştır. — Dün geceki yumruğa ne ka- dar paha biçiyorsunuz?. Papulos cevab vermedi. Kalaba- Jik otamobillerin arasından ken- disine yol seçmeğe bakıyordu. — Allah aşkına dedi, geçmişi unutalım. Size herşeyi söyliyece- ğim. Pazarlık edelim. — Sizi kurtarmak için mi?, — Evet 'Templar gözlerini yarı kapadı ve gülümsedi. Bu sözlerden şüp- he ediyor, altında bir tuzak olma- &ı ihtimalini düşünüyordu. — Olur şey değil! dedi, öyle bir oyun oynuyorsunuz ki - elinizde koz yok. — Sözlerime inanınız. Size kat- âyyen ihanet etmiyeceğim. — Bu | adamlar beni öldürmek istiyor - lar, beni kurtaracak bir tek insan | varsa, o da gizsiniz. Evet, geçen | akşam size fena muamele yaptı- HALK ©ç7 Gelecek Harblerde Tayyare Kuvveti Birçok memleketlerde tayyare, Pilot, makinist sayısı on bin ra- kamı ile ifade ediliyor. Gazete « | derde görüyor, okuyorsunuz: Fi « Tân devlet, üç ay içinde şu kadar bin pilot yetiştirmeğe karar ver- miştir. Son harb hazırlıkları başladığı gündenberi İngiltere ve Fransada yirmi dört saatte yüz tayyare - mal ediliyor. Mihver devletlerinin bütün üst perdeden atıp tulmalarına sebeb hava kuvvetlerinin büyüklüğü ve bu kuvvete güvenmeleridir. Keu- dileri, propaganda için, muhtelif rivayetler çıkarıyorlar: Sekiz bin, ön bin, on beş bin tayyaremiz var, diyorlar. Hakiki rakam Katiyetle bilinmemekle beraber, — herhalde hava işine chemmiyet veriyorlar. Birleşik Amerika gibi — bazı zengin memleketlerde ise, tay- yare, harctâlem ve umümi nakil — vasıtaları meyanına — gi izdeki —etobüs şirketleri gibi, orada da, birçok tayyare şir- ketleri vardır. Hali vakti yerinde birçok insanların, hususi otamo- —— | bil gibi, hususi tayyareleri var . dır. Tayyarecilik, büyük — bir spor — i halinde geniş halk kütle « — | Teri arasına yayılmıştır. Şubi Devletlerin resmi ve askeri ha- va teşekküllerinden manda, gok sivil ve spor havacılık cemi- yetleri, birlikleri, bunların elin- de, muhtelif tip binlerce tayyare vardır. İstanbula son yapılan iki k: faarruzu tecrübesinde de gör ki, tayyare, hakikaten axrın en müthiş silâhıdır. — Yakıyor, yıkır yor, zehirliyor. Dün, 30 ağustos Zafer bayramı ile beraber, tayyare bayramı idi, İçinde bulunduğumuz hafta ta | yare haftasıdır. Memleketimizde, Türk hava kuvvetlerine - yardım eden ve senelerdenberi çok müs- | bet işler görmüş olan bir Türk kava kurumu var. Hava kuru- munun gayesi memleket müdafa- asına iştirak etmek, hava kuvvet- — lerine yardım edecek — hamiyetli vatandaşlara delâlet ctndek, va- — sıta olmaktır. Yurdunu seven, tayyarenin müthiş bir silâh olduğunu bilen her vatandaş, hava kurumuna yardım etmi bir memleket va- zifesi bilmelidir. Çünkü, düşman fayyaresine karşı en iyi mukabil silâh yine tayyaredir. Canlı Hayvan İhracatımız. Canh hayvan — ihracatımız son — günler zarfında ehemmiyetli bü surette artmıştır. Hayvanlarımızı €n birinci müşteri olan Yunanise tan müsaid fiatlarla mübayaai devam etmektedir. Son temmuz ayımın — ikinci günü zarfında İzmirden Pireye 55 büyük ve 645 küçük baş hayvam ile diğer limanlarımızdan 447 sı- iar ve 2232 koyun ve kuzu ihraç edilmiştir. k Birimizin Derdi Hepimizin Derdi | Kanapeler Az Bir okuyucumuz yazıyor: sim bahçesi de o semtin büyü bir ihtiyacını temin etmiştir. Yalnız şunu söylemek lâzım- dır ki, bahçeye o kadar mas - | raf edildiği halde, halkın otu- | rup dinlenmesi için konul - karşılamıyacak kadar —azdır. | Belediye bu kanapelerin ade- dini çoğaltmalı, hattâ sıra g- ra sandalyeler de ilâve ğemı biliyorum. Fakat ne yapa - (Devamı var) Halkın oturacak bir yer bul '4 masını temin etmelidir. bir — |