Mülüm olduğu Üzere Vali Lütfi Kırdar bu işe el uzatır u- Zatmaz ilk iş olarak Ankara zi- Taat fakültesi profesörlerinden Ve Vekâlet sütçülük mütehas- tıtlarından mürekkeb bir ko - Miyona meseleyi tetkik ettir- Miştir. Bu komisyonun verdi Üi rapor hâlen Ziraat Veküle- tinde tetkik olunmaktadır. Süt fabrikalarınıa çartname- leri bu rapora göre tanıha olu- Tacaktır. İngiltereden temin — edilmiş *lan kredi hükümetçe Vekâlet- İere taksim edilmişti. Ba arada kredinin bir milyon sterlini Zirsat Vekâletine verilmişti. Ziraat Vekâleti kendisine ve- Tilmiş olan hisseden 700 bin bin Türk lirasını İstanbul süt fabrikalarına oyırmağa karar ——— Eski—hlahalle Tulumbaları Hava Taarruzlarında Kullanılmak Üzere İhya Edilecek Hava taarruzlarından korunma tarafından neçrolunan Tön tamimde mahalle aralarında Yulumbacılığın ihyası temenni o- Komisyon reisliği bu temenniyi , Fesmen belediyeye de bildirmiş- Ü. Bunun özerine Belediye reis- %uhuııuııeçetdıuku- Günün Meselesi: istanbulda Üç Süt Fabrikası Zıraat Vekâleti Bu İş İçin Yedi Yüz Bin Lira Ayırdı Yullardanberi devam eden | vermiştir. Bu fabrikalar kredi ile yapı- lacak, bilâhare taksitle ödene- cektir. İstanbulda bir tek fab- rika yapmanın sevkiyat nokta- sından güçlükleri olacağı dü- şünülmüş ve üç fabrika inşası kararlaşmıştır. Bu fabrikalar- dan biri İstanbul, biri Beyoğlu, tiçüncüsü de Anadolu sahilinde olacaktır. İstanbuldaki fabri- ka için Topkapı, Kumkapı, Be- yoğlu tarafında Feriköy, Kâ - üıdhane veya Mecidiyeköyü, Anadolu cihetinde ise Kadı - köy veya Haydarpaşa sahilleri düşünülmektedir. Sütler fabrikada Pastörize e- dilecek, cam şişelere konarak sabahm erken saatlerinde ta- ze taze en uzak bayilere ka - Bu ıııınlı halka temiz ve u cuz süt verilmiş olacak ve İs- ihlâk arttırılacaktır. Beş Kaym:-;l;am_ Avrupaya Gönderilecek Ankarada Bir Müsabaka imtihanı Açılıyor Dahiliye Vekâleti, her sene ol - duğu gibi bu sene de kaymakam- dardan 5 kişiyi, staj yapmak üze- Te muhtelif Avrupa memleketle- Tine göndermeğe karar vermiştir. Bunun 15 eylülde Ankarada Dir müsâbaka İmtihamı yapıla - caktır. Bu müsabaka imtihanına iştirak etmek için 30 yaşını geç- -. Kayma - | taemek, her nevi hastalıktan sa- kim âak her | Tim bulunmak, stajı müleskib hü- Seratkiro kümetin göndereceği yerde staj n lereceği yerde si Hait bu işle meşgul olacak ve | L L L D L L l Bahalle mümessilleri ile beraber | , L Tek gart. —hın..h tulumbacılannın nasıl te- | &ç Müsabaka imtihanı idare hu- edilip nerelere konacağını | kuyu, maliye, iktısad, siyasi tarih Yetbit edecektir. fe taliblerin tayin edeceği fran> '::—ı yeni itfaiye mükellefi- | sızca, ingilizce ve almanca lisan- h“uh--ıııllı-ılı"-"”?' larından birinden olacaktır. Mü- halka da bu hususta bazı sabakaya iştirak edeceklerin bir Tecburiyetler tahmil edilmiş ol- | eylüle kadar müracaat etmiş ol - Güğundan — Bu tulumbaları kul - | Maları çarttır. b olan gençler mahalleli « —— 1 zeçilecektir. & dumbaları yalnız bar | Prost'un Mezuniyeti taarruzları lnasında kullanı- Bitiyor İacaktır, : Hiâlen Pariste bulunmakta olan —% traftan _I'İILMI.İ:'.I'I Şşehir mütehassısı Prostun mezu- fabrika ve müesseselerde ça- | niyeli ağustos nihayetinde bit - İşanlara hava taarrurlarından | mektedir. Fylülün ülk KarkKeak :r.-mıııumıwu- şehrimize gelecek olan mütehas- kurslar da açılacaktar. &18 ilk evvelâ Üsküdar ve Kadı - Bu lmı.luıl.ınınnrı da her mü-| köy cihetlerile Haydarpaşada ya- ve fabrikada da korunma | pılacak olan limana aid plânlarla "“ııım kurulacaktır. meşgül olacaktır. No.19 bilirdi. Hlnsinlı_n merdiveni a- — Tır, çocuğu pencereden alarak ©- Dbtı bir hangar vardı. Muhafız Henilen bir iki adam da öteye be- e gidip geliyorlar ve her ge - rinde yangözle Templara ba- 'voı SÂziza kızı bıraktı, bahçede do- Jaşmağa baçladı. Bir aralık han- :: farafına uğradı, orada uzun gözüne ilişti. Bir '—ııaı da organ halkaları duru- b., . Öyle ya, Nevyork içinde 'dudluğa —kalkan — adamların —.-!lınndı meler bulunmaz ki? Akşama kadar beklendiği ha de hâkim gelmedi. Niçin gelme- de anlaşılamadı. Hükimin Sölmeyişi de kızi kurtarmak İçin Bakikaten bir nimet olmuştu. Yok- kendi kendisini pekâlâ kurte- llhu h Gece oldu, eletek çekildi. Temp- #lâmını kurmuştu. Alt kat - "mdııı pekâlâ bahçeye çıka - dadan çıkarır, sonra bu merdive- ni bahçenin sokak tarafındaki yük- sek duvara dayıyarak, bu duva- rın üzerine çıkabilir ve dallarının bir kısım bahçeye uzanan ağaca ipi bağlar ve oradan sokağa ine- bilirdi. Bu, gayet basit, fakat ay- ni zamanda da çok tehlikeli bir projeydi. Lâkin Templar, en ba- git şeylerin ekseriya en muvaf - fakiyet temin eden çareler oldu- ğuna kani bulunanlardandı. Bu - nu kafasına koymuştu. Şayed bu projeyi bozacak birisi karşısına çıkarsa, hâlâ kolunda sakladığı bıçağını gırtlağına saplamağa ka - Tar vermişti. Gece yarısından sonra - yavaş yavaş yatağından kalktı. Tıpkı düşündüğü gibi projesini tatbik etti. Binbir ihtimam ile hareket ederek çocuğu odasından akdı, du- vera çıktı, ağaca pi bağladı ve Eski Galatasaray Karakolu Galatasaraydaki eski karakol binası tehlikeli bir vaziyet arze- diyor. Bu harab ve metruk kara- kola dayanan, arka taraftaki iki gürük bina, maili inhidam bir şe- kil almış.. Karakol binası maliyeye niddir. Seneler var ki burası boş durur. Bir işe de yaramaz. Manzarası da herkesin gördüğü gibi, çok çir kindir. Yine muhakkak ki, sene- lerce tamir yüzü görmemiştir. Bu şerait altında, böyle bir bi manın tehlikeli olacağı pek tabli- dir. İltisak -peyda ettiği diğer bi- nalara da bu tehlike, bittabi si- rayet edecektir. Hal böyle iken, bu hâdiseler birer hakikat iken, neden bu binanın, bir mostralık gibi, bırakıldığı meraklı bir su- " Bu karakol binası için tat- bik edilecek karar bizce bir tek- dir: Derhal yıkmak!. İleride, Galatasaray meydamı a- çılırken, diğer istimlâklerin ya - pılacağı muhakkak.. Fakat, evve- lâ, şu çürük, çirkin manzaralı bi- nayı ortadan kaldıralım!. BURRAN CEVAD Biriken Yeni İnşaat Talebnameleri Komisyon Bir Kısmını İmar Plânına Muvafı Görmedi Belediye imar müdürlüğünün resen karar veremediği inşaat iş- lerini tetkik ve bunlara ruhsat ve- rilip verilmiyeceğini tesbit etmek üzere belediye fen heyetinde teş- kil edilen inşaat komiyonu dün fen heyeti müdürü Nurinin riyas setinde toplanarak son zamanlare da biriken inşaat talebnameleri- ni tetkik etmiştir. Komisyon bu taleblerden bir kısmının şehir - mar plânına uymadığını, bir kıs mının da yapı ve yollar kanunu- 'na muhalif olarak tarihi âbidelere pek yakın olarak inşa edilmek is- 4 tediğini gördüğünden bu taleble- Ti reddetmiştir. Mahzurlu görül- miyen bazı inşaata ruhsat itasını kararlaştırmıştır. —— Gizli Dellalık Yasak! Şehrimizin muhtelif semtlerin- de bazı kimselerin gizli gzili em- lâk komisyonculuğu, muzmeleci- Hik ve dellâllik yaptıkları anla - şılmıştır. Bilhassa Beyoğlu ve İstanbul semtlerile yaz mevsimlerinde say- fiye yerlerinde görülen ekseriye- tini gayrimüslimler teşkil eden bu kabil şahıslar hakkında taki- bata geçilmiştir. Bunların ruhsa- tiye almadan çalışmalraına mey - dan verilmiyecektir. ber ikisi de caddeye indiler. Küçük bir iş aldu amma, Temp- lar bu işin bu kadar tehlikesizce yapılabileceğini hiç zannetme - mişti. Babasına götürülmesini bekli- yen yavrucuk, gece yarısından sonralara kadar uyumamış, bek- liyordu. Merdivenden inmek, duvara çıkmak, sonra yine ağaçtan İple aşağıya sarkmak, çocuğu hiç kor- kutmamıştı. Doğrusu Templar, kü- çük yavrunun bu cesaretine de hayran kalmıştı. Geçen bir otomobile bindiler. | MA BU ali Dört Küçük Serseri Birinin Sabıkası Yaşından Fazla! Sultanahmed birinci sulh ceza mahkemesi dün yaşları gibi boy- darı da birbirinden küçük, fakat marilet ve sabıkaları boylarından büyük dört hırsız çocuğu muha- keme etti. En yaşlısı 11 inde bulunan Meh-, med, Yaşar, Marko ve Ali ismin- deki bu küçük sabıkalı'ar, hâki- | min önündeki geniş maznun san- | dalyesinin dibinde birbirine s0- Kulmuş vaziyette ayakta duru - | yor, hepsi başları öne eğik, hare- ketsiz bir halde zabıt kâtibinin ağır ağır okuduğu ithamrameyi dinliyorlardı. Bunda mektebe gidip ders öğ- renecekleri, daha yıllarca ana, ba- ba nezareti altında bulunarak bi- Ter meslek satığbi olmağa çalışa - cakları yerde dört küçük serseri- nin daha şimdiden — kendilerine yankeslcilik, dolandırı- cilik gibi en fena yolları seçtik- leri ve her birinin en kısa bir za- manda bu üç marifetten birinde €n büyük bir ustalıkla ilerliyerek yaşlı hırsız, yankesici ve dolandı- merlara taş çıkarttıkları bildiril! - dikten sonra dördünün de «sab- | ka> ları uzun bir kara liste halin- do sıralanıyordu. Ezcümle üç küçük arkadaşının €n büyüğü olan Mehmedin bu kö- | erden sabıkası, yaşının bir | ane idi ve kendisi ilk 938 yılında, yâni & ya- şında başlamıştı. Emsalinin daha henüz ilk mek- tebin ikinci sınıfında bulumup, | hür mekteb behçelerinde, mahaile| aralarında masum oyunlar oyna- | dığı bir zamanda Aksarayda bir manavın para çekmecesini cebine boşaltmaktan çekinmiyen bu de jenere mahlük, bu flk vak'asın- | dan sonra; tuttuğu kötü yolda başdöndüren bir hızla ilerlemiş ve Kkâh tramvaylarda adam çarpmak, kâh pazar yerleinde «küfeci> kis- vesi altında kıymetli yükleri kal- dırmak; aradasırada dükkân ve- ya açık kapılı evlerden hırsızlık yapmak suretile; 4 kısa sene için- de küçücük alnına tam 1l büyük damga vurdurmuştu!. Mehmedden sanra kafilenin 10 yaşında ikinci büyüğü olan Ya- Şarın marifetleri de ağabeyisin- den aşağı değildi!. Diğer ü çarkadaş gibi kısa pan- talon giyen, sırtında ceket yeri- ne yırtık bir mintan, ayağında ökçesi kopmuş, yanları patlamış rengi çamurlaşmış eski bir keten ayakkabı bulunan bu zayıf yüzlü garı saçlı, yeşil, şeytan gözlü kü- Çük serseri de şimdiye kadar 12 can yakmıştı. Ve marifetlerinden — ekserisini, sergilerden karpuz, kavun çal - mak, camilerde namaz kılan ih- tiyarların ibadetin vecdi içinde bulunmalarından istifade ederek şapka ve ayakkaplarını gizlice or- tadan kaldırmak, dükkân, aparlı- man npdınndın #mpul sökmek GANGSTERLER CELLADI ZABİITA - ROMANI Çocuğnu oturduğu evin biraz ile- risinde indiler. Templar cebinden bir kâğıd çıkardı, küçük bir in - San resmi çizdi ve bu insanın ba- şına da azizlere mahsus yuvarlak bir gçizgi çekti. Çocuğa dedi kiz — Yavrum, bu kâğıdı babana “ver ve ona de ki: «Beni Aziz kur- tardı ve buraya getirdi. İyi an - ladın, değil mi? Beni Aziz getirdi dersin. Küçük Viyola başile hay hay işareti verdi ve kâğıdı küçük av- cunun içine sıkıştırarak, koşa ko- -a sokağın köşesinde kaybokdu. | dâr sabıkanın we yankesicilik, hursızlık gibi cü- Tümler teşkil ediyordu. Kendilerinden 10 - 15 yaş bü - yük hırsızların bile, seyyist liste lerine bu kadar çok ve mütenevvi marifet yazılmasından korkup çe- kindikleri; her yeni vak'al beraber kabaran «sabıka list nin arttıracağı cezanın tahattü ile üzüldükleri bir sırada cemi « yetin hırsızlık, yankesicilik gibi kızıl damgalarile 11, 12 defa dam- galanan Mehmedle Yaşar; sanki okunan şeyler kendilerine akd deği'miş gibi bu ithamlara hiç aldırmıyor, hâttâ; öne eğdikleri küçük başlarını bazan yerden kab dırıp karşı pencereye çevirerek dışarıda, karşı arsada öynıyan ço- cukları seyrediyorlardı. Bu anda hiç beklenmiyen birşey oldu: Küçük dürt serserinin daha kar- şısına İlk getirildikleri dakikadan ren onların hallerile büyük bir dikkatle meşgul olmağa başlı- yan rels bir aralık onları dışarısı İle fazla meşgul oldukları bir sı- rada yakaladı. O vakit Mehmede dönerek tekdir eden bir sesle: — Ulanmıyor musun dedi?. Se- min 5 misli büyük adamlar bu ka- arısı olunca bile kızarıp bozul !, Siz işe key- finizde sokağı aeyrediyorsuruz? Hem ne var dışarıda?, Sen söyle Yaşar bakayım.. Demindenberi neye bakıyordu. nuz övle-, — Hiç efendi oynuyoriar da. Hakikaten bu aralık; karşıdaki arsada masum bir neş'e ve seviriç içinde türlü oyunlarla tatillerini geçiren şen mekteb yavrularının & sesleri içeriye doldu: — Gol... Gol... Sonra bunu yavruların hep bir arada söyledikleri bir marş takib ettti Hâkim nazarlarını pencereder ayırarak önünde bekleşen küçük serserilere dikti. Şimdi sanki on- lar birbirlerine daha sokulmuşlar ve başlarını utanır gibi bir kat daha öne eğmiş, hareketsiz duru- yorlardı. Karçıdan yükselen marş « Kargı da top «— Bakın, gördünüz mü? dedi. Namuslu çocuklar nasıl eğleni - yorlar?. Yaşdaşlarstız. mektebde okur, bühçede oynarken siz tram- vayda adam soyuyor, dükkân kili- di kırıyorsunuz? Ayıb değil mi bu?, Zerre kadar utanmıyor mü- serseriler yarlerinde tit- reşiyorlardı. Hâkimin bu sualine içbiri cevab vermedi. Yalrız öy- lece hareketsiz durdı © vakit hâkim jandarmaya dö- nerek: — Bunları içeri götür, Serbest değiller. Evrakı tetkik edeceğim, Templar başka bir taksiye bin- di, bir çeyrek sonra Astoryada idi. Valkros, sırtında pijama, bir Koltukta uyuklıyarak kendisini bekliyordu. 'Templar içeriye gi- Tince birdenbire sıçradı. Simon: — Viyola İnselhaym ismindeki küçük kız, ailesine teslim edil - miştir, dedi. Bil şaşkın birhalde «Aziz: in yüzüne baktı: — Ualinoyu gördün mü?. 'Temolar evet der gibi başını salladı. Sonra çekmeceyi açtı. Üzerinde Eski Elbise Satanlar Muhakeme Ediliyor “tebhirhanenin Mühürü Olmadıkça Satamıyacaklar Çok kullanılmış veya az giyi- miş elbiselerin satışında; hasta - lıkların sirayetine meydan veril- memek üzere bunların usulen be- lediye tebnirhanesine gönderil - mesi ancak orada etüvden geçi- rildikten sonra satılması icab et- mektedir. Belediye reisliği; bu hususta yapılan bütün kontrollara rağ - men yine blihassa seyyar — pazar yerlerindeki koltukçularla bazı bit Pazarı esnalının tebhirhaneye gönderilmemiş elbiseler sattıkları- D1 tesbil etmiştir. Bu vaziyet üzerine allkadar memurlara yeniden emir verle- zek kontrolun - sıklaştırılmasını emretmiştir. Bu kontrollarda; düğme - İlik şerlerine küçük telle iliştirilmi, ufak tebhirhane mi madığı görülen € dara ceza verileceği gibi elbise - leri de ellerinden alınarak hemen tebbinhaneye gönderilecektir. Kutşun mühürler etüvden ge- çen elbiselerin her parçasına, ya- ni ceket, yelek ve pantalona bile muhakkak ayri ayrı iliştirilecek- tir. Bira Satan | Yerlere Levha | Asılacak Bira Satışının Yoluna Konması inhisar idare- | sinden Temenni Edildi Belediye bira fatlarında yapı- lan tenzilâtı tamamile müstehli- ke aksettirmeyi temin etmek için iktısad müdürü Saffet Sezeni dün- Gen itibaren bütün bira satan ma- hallerde tetkik ve kontrole me- mur etmiştir. Belediye halkın a'datılmaması için bütün bira satan yerlere, perakende ve şişe ile safılan bira fiatlarını gösterir levhalar astır- mağa karar vermiştir. Bunun çin dün bütün kaymakamlıklara icab eden tebliğler yapılmıştır. Aynca inhisar idaresine de mü- racast edilerek bira tevzialının örüllesllek tir. —— Teneke Yüzünden Kavga Ettiler Sirkecide Hocapaşa mahalle - sinde oturan Yuda kızı Maryam ile Avram kızı Roza, Sofiya ve tenekeci Mişon - isimlerinde üç kadım, bir erkek dün bir teneke tamiri yüzünden kavgaya tutuş: | muşlardır. Kavgada, hepsi birbirini döv- Gdüklerinden yakalanmışlar ve cürmümeşhut mahkemesine ve- rilmişlerdir. altı ismin yazılı bulunduğu bir kâğıdı çıkardı. Bunlardan İrbol yismi bir çizgi İle silinmişti. Templar Ualinonun da ismini sildi. O zaman Valkros birdenbire doğruldu: —Odam? — Evet... Bunun hikâyesini sonra anlalırım. Küçük Viyanoyu haydudların elinden almak o ka- dar kolay mi oldu zannediyorsun? 'Templar elindeki kalemle, lis- tenin altına bir isim daha ilâve #tti: Büyük patron.. Sonra biraz tereddüd etti. Bir isim daha ilâve etti: Fay Edvars | ve iki ismin de etrafına bir hâle gekti. 'Tempların omuzundan İisteye bakan Valkros sordu: — Bu da kim?. «Aziz: sanki hiç işitmemiş gi- bi, bir sigara yaktı. Nihayet; (Devamı var) Harbe Doğru.. Her geçen gün, biraz daha cid- diyetle harbe doğru yaklaşıyor, İngiliz Başvekili Çemberlaynin: — Bir harb tehlikesi ile karşı nibayet sadece bir gazete serlevhası değil, büyük bir hü- bükümet reisinin parlâmentoda- ki resmi beyanatıdır. Binacna - leyh, hâdiseleri olduğu gibi göre | mek, yaklaşan tehlikeyi ehem * —— miyetsiz addetmemek lâzumdır. — | Almanyanın, hemen şu günler — de harekete geçeceği ve Polonya hakkında bir karar verdiği mrar- la söyleniyor. Verilen karar me> — dir?. Geçilecek hareketin — şekli masıldır? Harbe doğru gidildiği artık mus hakkaktır. Çünkü, hâdiseler © | kadar sür'atle inkişaf ediyor ki, belki de, beynelmilel müşakid « ler, mütalea yürütmeğe, durup tefsir etmeğe vakit bulamıyorlar, Birbirini bir yıldırım sü kib eden siy e askeri sürprim- ler, herkesi derin bir hayret içine | de bırakıyor. Aylardır söylenip yazılan sinir harbi asıl şimdi başladı. Mihver - ciler, daha doğrusu Berlin, dün- yayı şaşırtan vaziyetler ihdas e- derek sulh cephesinin sinirlerini yormak, harab etmek emelinde - dir, En küçük şaşkınlığın, endişe- * nin yeri değildir. Sükün ve teyak- kuzla hüdiseleri takib etmek, Iü- zumlu tedbirleri âcilen almak ve fazla heyecana kapılmadan dün- ya gidişini mütalca etmek lâzıme dır. Ne olacak?, Bir harb mutlak | muhakkak mıdır?. İctinabı gayri - kabil midir?, Bugünkü şartlar, bu suallerin cevabını, maalesef, beşeriyetim a- leyhine olarak verdirecek mahi- yettedir. Bugünkü buhran, — som — birkaç yıldanberi atlatılan bul - ranların en hâd olanıdır, dene < bilir. Fakat, yeni bir harbin ne büs | yük facla, ne muazzam bir feli ket olacağı düşünülürse, dünyayı — böyle bir girdaba sürüklememek için, beynelmilel - diplomatların varküvvetlerile çalışacaklarından şüphe edilemez. Son dakikaya kas dar ümidi kesmemek mantığın ve aklıselimin icabıdır. Zaten, ümid, en büyük teselli değil midir? — FEYZİ — Dahiliye Vekilinin — Tedkikleri Dehiliye Vekili Faik Öztrak düt akşama kadar vilâyette meşgul © muş, muhtelif vilâyet ve beledi; işleri hakkında a'mış olduğu not- lar üzerinde tetkiklerde bulun « muştur. — Birimizin Derdi Hepimizin Derdi | Lokantalara Bira Yetiştirilemiyor Bir lokantacı okuyucumuz- | dan aldığımız mektupta deni- K liyor ki: dİnhisar idaresi birayı ucuz- ) lattı. Biz de lokantalarımızda y fiyatları indirdik, Bu ucuz - | hıkla yapılacak fazla cirodan | | €ski kazancımızdan hiç birşey kaybetmiyecek, bilâkis dahâ fazla kâr edecektik. Fakat ne çare ki müşterilerimize vete- cek bira bulamıyoruz. İnhisarlardan bira almak i- | çin bir gün evvelden mür: caat lüzım, deftere kaydedik r mek ve sıra beklemek unı._» Bütün bunlardan sonra da bi rayı beklemek Tâzım. İ İşte bu üç lâzım, lokanta - Bi Yarda bira fıkdanımı tevlid edi-) yor. Biz bira satamadığımız- f dan hem kârımızdan kaybedi- | yoruz, hcm de müşterilerimi E Müşterile - bir kaç bar- Pi ira içebilir | lerken şimdi bulurlarsa içiyd i lar. Bunun bir çaresi bulü & nursa hepimiz memnun kalar ) cağız.> a eeei e | ü :