21 Temmuz 1939 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3

21 Temmuz 1939 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ç Sıcaklar Tahammül Edilmez Halde. Dairelerde Mesai Saatlerinin Azaltılması Tetkik Ediliyor '“he gündenberi — sıcaklar Pek fazlalaşmış, tahammül c- Ülemez hale gelmiştir. Sorak- :::ıîı:ı.uuı. dahi ge- birçok kimseler Sekedlerini kollarma alarak yü- Bulüsa uıu. mesai yerlerinde 5—! miııısııqııwı- ıı::ı- Sıcaklar dolayısile serinle- Mek İhtiyacı karşısında - vakit Vakit yüzünü yıkayıp ekrar İlt başlıyanlar çoktur. ahıdg kalmaktadırlar. Öükzelerde de sast 19,30 veya | Tg;fon Sıkıntısı İ Sili Sınlralının Biran Evvel Faaliyete - —| GeÇllıeııne Çalışılıyor a teledon sıkıntısı- İtale edecek olan 2000 abonelik aj Santralının bir an evvel fa- ':'ı Beçmesi için çalışmalara %"*Pihu“i:. Avrupadan geti « biiğ ületlerin montajı yakında ik- Kİ santralm faaliyete geçme- İtab eden tarih, #kale mukave- L"ıxı. mucibince 26 eylül 939 kçin Fakat içe erken başlardığı e Şöni sanfralın bu tarihteri ev- halkın istifadesine arsoluna - tahmin edilmekte ve bu ::'!in tahakkuku için azami gay- Bir tir. ni Hraftan telefon idaresi Şişli 'nım. bağlanacak yeni ebone- Nm'şwı santralına bağlı a- konuşmalarını temin - lrııııı hatlarını tesis ol - — Müktedi; Yüşkledir. Bu iş kosa zamanda bi- —ii İlmi Plâklar Sekrimizde iş yapan bir mücs t Almanca, fransızca ve ingi- DN *lnak üzere tedrisata ait 720 Nb—ı.um'qıu. Dün gümrü- e 8ten bu plâklar muhtelif ilmi %m“:ı ihtiva — ötmektedirler. İ . ler idaresi bu plâkların ib metlerinin tesbit edilmesi Nıııımn berbangi ilmi bir ki- N farklı olup olmadığını az- için ihmi bir heyete tetkik Hitlimesine lürüm göstermiş, bu M Üniversite edebiyat fa- müracaât etmiştir. "—im fakültesi, bu iş için ta- ı_ Hübesi döçentlerinden Cevad "N;ı Hibaen'iliklaon tek- S No.dkâ ai Ohalde vazifenizde biraz ile- :'“ cm:nm ediyorum. Bvet, Sonra siz benim izmi- a Sülünç buluyormuşsunuz. ı__._ıımdı,e kadar birçey söy- Zaten böyle birşey de M—Z"ı aklımdan geçmiş de - acasb demiş olabili - acaib kelimesi ile gü- arasında epeyce fark | Meselâ — kâbus acaib amma, gülünç değildir. S0n söz kıza dokundu. Sade- "lıhıı ederim, dedim. (Siz yine benim ne söylemek l iyi anlamadınız. Benim Sizi bir kğbusa benzet- 14 den sonra tatil yapmaları arzusu gitlikçe şiddelini art - taran bir ihtiyaç halini almak- tadır. Geçen sene daireler saat 8 de açılıp M de kapanıyordu. Bu sene de ayni şeklin kabulü ar- zu edilmektedir. Sıcaklar bil - hassa saat 10 dan ilibaren şid- detini arttırmakta, 14 den son- ra dayanılmaz bir hale gel - KISA POLİS HABERLERİ * Kasımpaşada Kulaksızda ©- turan 9 yaşında Hüseyin adında bir çocuk duvar üzerine çıkarak oynamakla iken düşerek muhle lif yerlerinden yaralanmıştır. * Kazhçeşmede Demirhane caddesindeki mezarlığa meçhul bir adam tarafından atılan sigara> dan otlar tutuşmuş ise söndürük müştür. * Yenişehinde Boşnak mahak lesinde metruk bir kulübede yân- gı çıkmiş, kulübe yanmıştır. *& Fatihde Kırikçeşmede oturan Hüseyin oğlu İsmail adında bir sürücü tımar etmekte olduğu bey- girin attığı çifte ile yaralanmıştır. * Fenerde İpekiş fabhrikasında çalışan Raşid oğlu Sedad kazaen kolunu makineye kaptırarak ya- ralanmıştır. * Fatihde oturan Cemal ve Haydar adında iki arkadaş bir kahvede iskambil oyunu yüzün - den çıkan kavga heticesinde san- dalyelerle birbirini - yaralamış- lardır. * Şoför Bekirin idaresindeki 1520 numarah otomabil Pangaltı- da Şadil adında yaşlı bir kadına çarpmış ve yaralamıştır. 4 Galatada Yemeniciler cadde- sinde 72 numaralı evde oturan Na- zım adında bir çocuk sokakta bul- duğu bir parça karpiti bir teneke kuutya koyarak yakmak istenken karpitin patlamasile muhtelif yer- Terinden yaralanmıştır. * Üszküdarda oturan Bekir oğ- lu Muzaffer adında biri dün sıklıdan Üsküdara gitmekte iken biraz dinlenmek için bir duvarın dibine oturmuştur. Bu sırada du- vardan düşen taşla başından ajğır surette yaralanmıştır. * Arabeamide oturan amele Mehenedin 3 yaşındaki oğlu Ce - mal dvim penceresinden sokağa düşerek muhtelif yerlerinden ya- yalanmıştır. Meri ismi ne güzel bir isim! — Hayır, siz doğru söylemiyor- sunüz?. Mereditin gözlerinde doğru söy- lediğini fade eden bir samimilik vardı. Genç kaz: — Peköâlü pekâlâ! dedi, sizin de- diğiniz gibi ismim acaib olsun, ka- bul ettim. Bir teyzem vardı da, onun hatırası için bu ismi bana verdiler. — Eh, siz benden talili imişsi- niz. Benim iamim de babamın seve diği bir köpeğin ismidir. Genç kız merakla sordu: — Hakikaten sizin isminizin manası nedir? — Beni müdürlük dairesinde 'T. K diye anarlar. Yani Tomas Ksavye! Bundan daha gülünç bir isim olur mu?. Genç kız bir kahkaha koyverdi. — Amma arkadaşlarım kısaca bana Tömmi derler. — Maalesef ben sizin dostlarır | fişmeğe mecbur oldukları vapura,” | ediyorum. ÇARARPIRARTTA Meslek Seçmek İstiyen Gençlere | | Kadıköy Tramvıy İşletmesinin Hali Bostancıdan kalkan tramvaylar- dan mühim bir kısmı, Kadıköy - den kalkacak vapura göre ayar - lanmıştır. Fakat, günün — birçok saatlerinde, bu tramvayların ye- | yolcuları bırakabildiği vaki de - Şildi Dün yine öyle oldu. Kadıköy - den 1510 da alkan vapurun tramvayını, bir istasyonda tamam 12 dakika bekledik. Nihayet naze- nin geldi. Vapura gidiyoruz. Bak- tık ki vakit az., Araba içinde hu- Tunan çift şeritli bir kontrola sors duk: — Vapura yetişebilir miyiz?, — Ferah ferah bayım.. İskeleye geldik. Daha biz tram- vaydan atlamadan vapur kalktı. Bu hal, her zaman oluyor. Kırk yılda bir değil.. Vapurun kalkacağı sant ma - Jümdur. Bu saate göre tramvay- ların harekelini ayar edemiyen bir müessese işletmesinin, bu so- ğukkanlılığını hakikaten — merak Böyle alaturka zihniyetten ar « tık kurtulalım.. BURHAN CEVAD (Çocuk babaları ve velileri ile kendilerine bir meslek intihab etmek istiyon genç- lere Bir kolaylık olmak ü- zere şehrimizdeki mekteb- lerin kayıd ve kabul şart - larını sıra ile derce devam ediyoruz.) F Ziraat Mektebleri Günden güne inkişaf etmekte o- lan zirai kalkınma hareketinde vazife alacak gençleri yetiştinmek üzere birçok vilâyetlerde ziraat Vekâleti tarafmdan ziraat mek - tebleri açılmıştır. Ziraat mekteb- Jerinin açıldığı mıntakalar, zira- atin her şubesine elverişli olan sahalar olması icab ettiği için bu Tmektebler, Adana, Bursa, İstanbul ve İzmir vilâyetlerinde açılmıştır. Her türlü ziraate elverişli baş- ka vilâyetlere bu mektebler me- zunlarından ziraat memurluğu vazifesile memurlar gönderilmek- todir. Bu mekteblerin tahsil müd- deti 3 senedir. Bu mekteblere gir- mek için orta mekteb mezunu ol- Tmak, Türkiye Cumhuriyeti tebaa- sından olmak, iyi hal ve ahlâk sa- hibi bulunmak, bir çiftçinin veya arâzi sahibinin oğlu olmak, 19 ya- şndan büyük olmamak, hastalıklı otmamak ve bünyesi ziraat işle - | rinde çalışmağa elverişli olmak, çiçek aşısmı yaptırmış olmak ve üç aded de fotoğraf ibraz etmek şarttır. Bu şeraiti haiz olmak ü- zere kabul edilen talebeden, mec- buri hizmeti göreceğine dair no- terlikçe musaddak bir de tashihüd-. name senedi alınır, Bu mektebleri bitirenler, birinci derecede #rtisas €ğer mahzur gönmezseniz, ben size yine Meredit diye Hitab ede- 1 şimdilik tev- kif etmiyeceksiniz. Ben gidiyo - TUM, dedi. — Doğru, şimdilik sizi tevkif et- meğe niyetim yok. İsterseniz e- vinize kadar size refakat edeyim olmaz mı meleğim? — Ben bir defa sizin meleğiniz değilim. Eğer siz de merd bir 'Tommi iseniz, bırakınız, ben yak | nız giderim, Ve gayet ciddi bir tavırla elini | Yankesici MUAMMER ALATUR b Tütün Kaçakçısı ten 9 Aya Mahküm Oldu Çarşamba günü sabehleyin Sir- keciden geçmekte olan Ulviye is- minde bir kadının cebinden yan- kesicilik suretile içinde beş lira bulunan para çantasını aşırdık - fan sonra kaçarken — yakayı ele veren maruf yarkesicilerden Bul- gürcü Müsmmerin — duruşmasma dün meşhud suçlara bakan Sul - tanahmed üçüncü sulh ceza mah- kemesinde başlanmıştır. Maznun mahkemede suçunu in- Kkür etmiş ve şunları söylemiştir: — Ben herzaman kaçak tütün sa- tarak, kazandığım para ile evi- Mi idare ederim.. Birkaç defa pos lisler beni suç üstünde yakaladı- Jar, Karakola götündüler. Kara - koldan mahkemeye sevkettiler. Bir iki defa suçum sabit görülme- di. Beraat ettim. Bir iki sefer de zasdiküem edildim.. Bu işe başlamadan evvdl hirsız. lık ve yankesicilikle geçinirdim. Hemen bütün gençliğim tevkifha- nelerde, hapishanelerde geçti. Ni- hayet artık doğru dürüst bir &- dam olmağa karar verdim. Hır « sızlık ve yankesicilik yapmamağa and içtim. Dün sebahleyin Sirkeci de do- Jaşarak kaçak tütün satıyordum, Bir aralık karşıdan iki polis me- murunun bana doğrü geldikle - rini gördüm, Yakalanmamak için kaçmağa başladım. Bu sırada bir kadın da: — Tutün, yankesicidir, para çan- tamı çaldı! diye Bağırmağa baş- ladı. Caddede bulunanlar, dükkân- dan çıkanlar beni kovalamağa baş: ladılar ve nihayet biraz sonra be- | ni ele geçirdiler, Ben kât'iyyen da- vacının çantasımı çalmadım, her helde çantayı bir başkası aşırdı. Sabıkah olduğum için benim çal- dığımı zannettiler ve beni yaka- ladılar.. Suçlu Muammerden sonra, şa- hidler sorguya çekildi. Bunların hepsi de Muammeri, Ulviyenin ce- binden çantayı alırken gördükle- rini söylediler. Mahkeme şahidlerin — sözlerile Müammeri suçlu buldu, onu altı ay hapis cezasına mahküm etti. Fakat Bulgurcu Muammetin ayni güçlen müteaddid sabıkaları bu- Tunduğu için bu. eezayı yarısı kadar artırdı. Muammer tevkif edildi ve cezasını çekmek Üzere hapishancye gönderildi. BERAAAITA LA mektebi derecesinde tahsil gör - müş sayılırlar. Askerlik ve bir memuriyefe yerleşmek hususun- dâ lise mezunu hakkmdan istifade ederler.. (Yarından itibaren bu sülunu altıncı sahifemizde bulacaksınız.) meredite uzattı. Şube müdür mu- avini: — © halde, müsaade ederseniz, sizi taksiye kadar teşyi edeyim. Bana itimadınız yok mu? Genç kız düpedüz: — Hayır! diye cevab vetdi. — Hakkmız var. Fakat ben yi ne siri arabamza kadar teşyi e deceğim. — Şoföre vereceğim müresi öğ- renmek için değil mi? — Öyle bir niyetim yok. Eğer | hakkınızda casusluk — yaptığımı ıwediynıunıı, şoföre hehangi a can )ddı yOCis P vesMİATH'KİEİMELER ÖLÜM ÇENBERİ ZABITA ROMANI Ver Parayı Al Tezkereyi Düşün Taşın, Ona Göre Hareket Et! Üç ay evvel, — Yenişehir karakolunda — bulunduğu — si - rada, kendisine ikamet — tez- keresini iade etmesi için, Yı nan tebaasandan Yuvakim ismin- de bir yapıcıdan on lira rüşvet al- maktan suçlu Sabrinin duruşma- sına dün nübetçi mahkemelerden asliye dördüncü cezada başlandı. Mahkemede şahid sıfatile din lenen Yuvakim, hüdiseyi şöyle anlattı: — Hüdiseden bir gün evvel n şanlımın evine gitmiştim. Orada bir meseleden dolayı kuynanam ve baldızım ile kavga ettim. Kay- nanam beni başımdan yaraladı. Keyfiyeti haber vermek - üzere Yenişehir karakoluna gittim. Ko- Mmiser muavini beni dinlediklen sonra: — Belediye doktoruna git, mu- ayene ol, raporunu al, gel, dedi. Biraz sonra karakola döndüğüm zaman komiser, polis memurla - rından Sabriye, benimde beraber kaynanaman evine gitmesini, kay- Hanamı ve baldızımı da ifadeleri alınmak üzere karakola davet et- mesini emretti. Sabri ile kaynanamın evine git- tik. Sabri orada benim ne iş yap Yapıcı - olduğumu sordu. söyledim. — Türk tebaasından mssın? de- di. — Hayır, cevabım verdim. İkamel tezkeremi görmek is - tedi. Verdim. Sabri bir müddet anu gözden geçirdikten sanra, kat- Tadı, cebine koydu. Yolda kerakola gelirken, ondan âkamet tezkeresini istedim. İade etmedi. Ve: — Türk tebaasından olmadığın balde, burada esnaflık yapıyor - sun! Senin hakkında kanuni mu- amele yapacağım, dedi. Karakola gidinciye kadar ika- met tezkeremi vermesi için yab vardım, rica etüm, fakat almağa muvaffak olamadım. Nihayet ka- rakola yaklaştığımız zaman Sabri: — Eğer, dedi. On lira verirsen, ikamet tezkeresini lade ederim ve Hakkında muamele yapmam. Dü- şün, taşın, ona göre hareket etl. Karakalda ifadelerimiz —alın - dıktan sonra kaynanam, komiser muavinine: — Yuvakimi bu gece karakolda alkkoyun. Çünkü kendisile kavga ettiğimiz için serbast kaldığı tak- dirde evimize gelerek bize birşey yapacağından korkuyorum, dedi. Komiser müavini kadına: — Peki, dedi, siz gidin! Gece polis memuru Sabri ya - tacağı zaman yanıma gekli ve: — Yuvakim, dedi. Yarın her- halde on lira getir, aksi takdir de pişman olursun! O gece karakolda, Zeki isminde bir polis daire nöbetçisi idi. Sabaha — karşı bu . me - murün yızları ile meşgul bulün- masından istifade ederek, karakol da değiştirebilirsiniz. — Otomobilimi takib etmiyece- ğinize söz veriyor musunuz? — Namusum üzerine söz veri- yorum. Yalnız bir şartım var. Genç kız yüksek bir eda ile: — Ben şart mart dinlemem, dedi, — Canım, biraz makul olunuz ve beni dinleyiniz. Benim şartım gayet sade ve mütevazı birşeydir. Sizinle konuşmak icab ettiği za- man, sizi nerelerde bulabileceği- mi öğrenmek - istetrim. Belinda Meri, beni dinleyiniz, bu muhak- Karadeniz Tipi Gemilerin Birincisi | Yakında Geliyor —| Akdeniz hattı için ismarlanan 3500 tonluk vapuralrdan <Tizhan> | dan sonra Kadeş ve Şalım da ya- kında tesellüm edilecek, bu su- retle Etrüsk tipi vapurların dördü da llmanımıza” gelmiş — olacaktır. | Dört vapurun — binden” seferlere başlaması vapur ihliyacımızın bir kısmına cevab verebilecektir. Vapur sıkıntısı daha ziyade Ka- radeniz batbında hissedildiği için | bu hat için evvelce ısmarlanmış e- lan vapurların bir an evvel lima- yumuza — getirilmesine çalışılıyor. 5300 tonluk olan bu gemilerin bi- rincisi olan «Doğu» yakında lima- nımıza gelecektir. Gelen haberle- re göre teseilüm heyetinin hu - zurunda bu yeni vapurumuzun ilk tecrübeleri yapılmış ve iyi ne- ticeler elde edilmiştir. Pek ya - kında tesellâm muamelesinden sonra Doğu vapuru da limanımı- za müteveccihen yola çıkarılacak- tır. İki Doçent Maarif Şürasına Çağırıldı Devam etmekte olan maarif şü- Fası içtimalarında bulunmak — ve bazı meseleler hakkında kendile- Tinden-izahat istenilmek üzere Ü- niversite gdebiyat faültesi yeni zamanlar tarihi doçenti Enver ya Karal ile Bizâne tarihi doçenti Cavid, dün Maarif Vekâleti tara- fından müstacet kaydile Arkara- ya davet, edilmişlerdir. Doçentler dün akşamki trenle hareket et - mişlerdir. seceerermemearArmrALELA AAA dan kaçtım, evime gitlim yattım, Birkaç saat sonra kalkınca, doğre polis müdiriyetine gittim... Olup biteni — polis — müdi lattım. — Polin müdürü — ba - na iki adet beş liralık kâğıd pa - ze verdi. Bunları ona — verirsin, dedi. Sonra odasına iki sivil me- mur çağırttı. Onlara, cürmümeş- bud yapmalarını söyledi. Müdiriyetten çıktıktan — Gonra babamın dükkânımna gittik. Onu dal|| yanımıza aldık. Şivil memurlar: — BSiz karakola gidin, parayı o 'na verin, biz de biraz sonra geli- riz dedi. Babam müdiriyetçe numazaları tesbit edilmiş iki beş diralığı po- lis Sabriye vermek üzere benden | aldı. Karakola gittik. Sabrinin bu- Tunduğu odaya girdik. Sabri bizi görür görmez: | — Parayı getirdiniz mi? diye sordu. Babam cebinden on lirayı çıkar- dı, ona verdi. Sabri parayı aldık- tan sonra: | — Artık işiniz bitti, haydi gi - | din! dedi. | Merdiyenleri inerken sivil me- | müzlarla karşılaştık. — Memurlar -| Sabrinin bulunduğu odaya girdi- | ler, üzerini aradılar ve biraz evvel verdiğimiz pareyı cebinden çı - kardılar. Sabri suçunu inkâr etti ve Yu- vakim ile babasından para elma- doğımı iddia etti. Muhakeme gelmiyen şahidlerin e celbi için başka güne kaldı. ye tashih ediniz. Meredit bu tashihe aldırış et meden: — Siz de bunün ne kadar lü - zumlu birşey olduğuna inamacak- #ınız. Eğer bir akşam gazetesinin muhabere Sütununda size ran - devu verirsem, eğer herhangi bir mazeretiniz olmazsa, randevuya gelir misiniz? Genç kız tereddüd etti, sonra e- — Teşekklir ederim Belinda Meri, dedi ve genç kızı kapıya Dış kapıda tekrar el sıkıştılar, tek- var mersi! — Bu akşam üç defa birbirimizin eini sıktık. — Süyledim ya... — Teşekkür ederim. Muhabere Tini uzattı. Meredit kendisine uza- tılan eli sıkarak: kadar teşyi etti. Mendivenleri beraber — inâller. — Ne zarar var? Yalnız vüdi- nize güvenebileceğim, değil mi? Çocuk Islah Evi — 18 yaşından küçük mücrim için devletin kurduğu bir ıslah hane var. Bu güzel mücssese, ha mütekâmil ve geniş bir şekil de, yakında Ankara civarında aliyete geçecek.. Birkaç senedene beri Edirnede çalışan bu mücs | se, şimdiye kadar çok verimli üceler vermiştir. Muhterem Adliye Vekilinin d *gazetelerde çıkan — beyanatınd anlıyoruz ki, hükümet, bu mev ; zua daha dyade ehemmiyet ve- receklir. Bu, çok şayanı takdir bir teşebbüstür. Küçük mücrimlerin büyül den ayrı ıslahhanelerde, mo terbiye vasıtalarile cemiyeto f dalhı birer uzuv haline getirilir leri, her bakımdan şükrana lâ yıklır. ğ Bu mücssesede, mücrim çocuk- Tar, tıpkı bir mektebde tahsil ettirilen vatandaşlar gi yetişlirilmektedir. Onlara, su; ve mahküm aldukları asla, söyl memektedir. Esasen; bu ne, bir hapishane değildir. kapısında — jandarma, me İçü gardiyan vardır. Çocuklar, da, kısa zamanda, işledikleri tanın azametini idrük edebilmek- te ve slahincfs eylemektedirler, Esasen, mülessesenin gayesi budür. Bugün 120 kadar çocuğa en id al terbiye ve tekâmül edici veren bu müessese, gönül arzu diyor ki, bütün memleket ihli » yacını kafşılıyacak şekilde geniş- ketilsin, benzeri müesseselerin sa- yısı çoğalsın! Rt. Profesörler Kampı Üniversite profesör ve doçenim leri, ailelerile birlikte bir kam kurmak hususunda icab edi müracaat etmişlerdir. Kamp lül bidayetine kadar devam cektir. Birimizin Derdi — Hepimizin Derdi Banliyö Gazinoları Çok Pahalı Bir okuyucumuğz yaziyor: la Caddebostanında bir gazi- | noya gittim. İki yendi ve bir kahve içildi. Belediyenin bu yerlerde rifeleri ucuzlamak için tet - ler yaz geçtikten sonra mı bik edilecek? sütunlarını okurken, başka ente yesan şeyler de bulacağımza nim. , ü Otomobile binmesine — yı etti ve arabanın uzaklaşışını $i Tetti. Fakat atomobil birdenbiri durdu. Genç kızın kendisine İşa ret ettiğini gördü, hemen kı — Eğer benim de sizinle konu: mağa ihtiyacım olursa? — Kolay, derhal «aziz diye gazeteye ilân verirsiniz. Genç kız tersler gibi bir lisanl — Hayır, dedi, T. K diye vereceğim. ©O zaman şube müdür n uzaklaşmakta olan otomobilin & kasından bağırdı: ğ — Sakın öyle cevab vermi sonra gazetede bulamam. — Meredit Belinda Meriyi g ven otomağilin arkası ndın kaldı.

Bu sayıdan diğer sayfalar: