HADİSELER PARANIN VAHİDİ KIYASİSİ DEĞİŞMELİ Mİ?. Bir zatın, para vahidi kıyasisi ne olmalıdır, mevzulu bir yazı- sını okudum... Bu zat, der ki: — Bugün para vahidi kıyasisi kuruştur. Fakat, kuruş, artık ih- tiyacımızı tatmin etmiyor, daha büyük bir vahjdi kıyasi alalırn... Bu fikir doğrudur. Evvelce, va- hidi kıyasi «para» idi. Ön para, yirmi gibi.. — Çocukluğumuzda ©n paralık yemiş alır, yirmi dört saat eğlenirdik. Şimdiki çocuklar yemiş almak Için bilmiyorum, kaç (kuruş veriyorlar. Sonra sonra, vahidi kiyasi kuruş oldu. Fakat, bugün, kuruşun büyük bir kıy- meti kaldı mı?, Kuruşla, ancak, bir bardak su içiliyor.. Eğer, Tesiz, karışık, kapalı şişe su ister- seniz, beş kuruş... ; Vahi kıyasi olarak lirayı almalı... Za - ten, oraya doğru gidiyoruz. © zaman da, ister misiniz, bü- tün Maddeler, flatlarını bu yeni vahidi kıyasiye göre uydurşun - lar?. KİRLİ YUMURTA NASIL OLUR?. Bir Musevi tüccarı, kirli yu - murta ihrac ediyor, diye mahke- meye vermişler. Yumurlanın kiri, olsa olsa kabuğundadır. İçine de nüfuz eder mi, bilmiyoruz. Bir iddiaya göre, yumurtalar, ' bazı mıntakalarda böyle kirli olurmuş.. Bir rivayete göre de tüccar; — Efendim yıkatıp temizlete - cektim, demiş.. Fakat, bekletirsem bayatlıyacak.. Taze taze olsun, di- ye, acele gönderiyordum. YENİ BİR HAREKET BAŞLANGICI MI?. İspanyanın Astorya mıntaka - sında, bazı eski ordu mensubları, hükümete karşı s'lâhla mukave- | mete başlamışlar... Şu İspanya, ne garib memlekettir. Üç yıl sü- ren bir isyan henüz bitti. Şimdi tekrar başlıyacak, tekrar ademi müdahale komisyonları kurulacak ise felâket... Ne kanı kâynıyan insanlardır, bunlar?. Damadı hazreti şehriyart! Kont Cimmo da şu dakikada İspanyada. Delikanlıyı bari ürkütmeselerdi.. KÜSÜK HABERLE * Dikilide dün sabah saat 3.35 “ *de/ Xe ve 1155 de almak übzere | üç defa zelzele hissedilmiştir. Za- Tar yoktur. x Bergamada gece 2420 de di- iğeri de saat dörtte, 420 de ve 460 de olmak üzere burada dört zele zele hissedilmiştir. Zarar yoktur. * Türk Okutma kurumunun se- nelik köngresi, dün toplanmış, se- nelik ieraat raporu okunduktan sonra yeni idare heyeti seçimi ya- pılmıştır, * Yeni sene bütçesile şehir da- hilinde inşa edilecek olan 1.100,000 Hralık yol inşaatı işi, bugünlerde No. 30 — Kaçta dönecekseniz bekliye- yim burada. Selin: — Hayır.. Hayır, dedi, sen çek | arabanı... Şimdi üçü de asfalı cadde üze- rinde ayakta duruyorlardı. Yolun üstü o kadar kalabalık ve o kadar gürültülü idi ki., Celâlin hâlâ: —çim eziliyor, Sermedeiğim! Diye söylenmesini ne Sermed duymuştu, ne de Selin. Selin kurnaz bir kızdı. Şoför u- zaklaştıktan sonra on adım kadar geriye döndü.. Bu sefer üç katlı bir binanın önünde durdu. KARŞISINDA AA l MEYVA FİATLARI 'NEDEN YÜKSEKMİŞ?. ) Bir gazetede şu satırları oku- dum: «Müdanya hattına seri yollu düks yolcu vapurları tahsis edil- “diği günlerden itibaren Bursanın | nefis meyvalarını günü gününe İstanbula taze olarak göndermek imkânı kalmamıştır.» Gördünüz mü şu Başımıza ge- lenleri?, Denşek ki, şu bizlm Trak ile Sus vapurları, üstelik, bir de bizi meyvasız bırakmışlar.. Tevek- keli, İstanbulda meyva fiatları a- | teş pahasına değil... Sonra da, yukarıdaki havadiste 'Trak, Sus için «lüks» tabiri kulla- tühyor. Her zaman yazar, duru- rum: Biraz temizlik, biraz sür'at, biraz rahatlık lüks müdür?. Şu lüks kelimesinin manası kadar bilmediğimiz bir başka şey tanı- miyorum. Nuhünebiden kalmamış olan herşey, bizim için lüks... MEĞER, NE LÜKS | İÇİNDE YAŞIYORMUŞUZ?. Bundan sonra, biraz şöyle hale yola konan herşeye lüks diyece- ğiz. Meselâ, belediye ekmek fab- rikası yaplırsa da, sıhhi ekmek yemeğe başlasak, gazeteler şöyle yazacak: Bugünden itibaren İstanbulda lüks ekmekler satışa çıkarılmış- tır. Bizim Nuruosmaniye caddesi toz-| dan kurtulsa, ertesi gün şöyle ha- ber vereceğiz: Nuruosmaniy yapıldı.. Tramvaylarda balık istifi ha - linde gitmesek de rahat rahat o- tursak, şöyle havadis vereceğiz: * Dünden itibaren İstanbulda tramvaylar lüks bir halo getirildi. © zaman, siz, İstanbula seyyah akınını seyredin... Gazetelerimiz- de bu lüks ekmekleri, lüks yolla- mı, Küks tramvayları, lüks. vapur- ları okuyan nice miyop bay ve bayan seyyah, merakla soluğu İs- tanbulda alacak.. Veren nihayet, İstanbulun imarı bittiği gün de şöyle yazacağız: İs- tanbul lüks bir hale geldi... AHMED RAUF R| * İstanbul Halkevi inşaatı, tah- sisat biltiğinden durmuştur. İnşi- atın ikmali için 90000 lira kadar bir paraya ihtiyaç vardır. Bu pa- rede lüks bir yol ra bulunmazsa, yapılan inşaat yüz- ü kalacak, şimdiyb kadar sar- fedilen para heba olacaktır. * Büyük Millet Meclisinin ta- | ti dolayısile —meb'uslarımızdan | bir kısmı, dün sabah ve akşam trenlerle şehrimize gelmeğe baş- lamışlardır. Moskövca elçimiz Zekâi Apay- diü, Hariciye Vekâletili temas et- mek üzere Moskovadan Ankaraya hareket etmiştir. — Buraya gireceğiz, Sermed Bey!. — Pekâlâ, canım.. Fakat.. Selin Sermedin ağzını elile ka- pat — Ne demek istediklerinizi an- lıyorum. Hakkınız var.. Hem eğ - lenmek istiyorsunuz., Hem de kar- nınız zil çalıyor. Evvelâ evimi - ze girelim.. Ondan sonra yeri bel- ler ve tokrar öteberi almak üze- re çıkarsınız. Kapı arâlık duruyordu. Selin kapının kanadını itti: — Buyurunuz.. Ben üsi katta o- turuyorum. Üçcü birden girdiler. Muallimler Bu Muallimlerin İstikbali Garanti Edilecek Bugün üzerinde durulan ve hal- ledilmek istenen maarif mesele - lerinden biri de ecnebi ekalliyet- okullarında çalışan öğretmenle - Tin maaş, kıdem ve tekaüdlük iş- leridir. Halen Türkiye hududları dahi- | Tönde ilk, orta ve lise dereceli Er- | meni, Musevi ve Rum olmak ü » zere 132 okul mevcuttur. Bunla: rın 35 ( Ermeni, 11 i Yahudi, 51 i ruma, 97 si ekalliyet, 3 ü Alman, 6 s1 Amerikan, 2 si Bulgar, İkisi İn- giliz, 7 si İtalyan, 12 si Fransız, Li İran olmak üzere 34 yabancı okul ve 4 dershane vardır. Bu okullarda vazife gören türk- çe ve kültür dersleri öğretmenle- rinin sayısı 700 kadardır. Yılda aldıkları ücret umumi olarak 207 bin lira tutmaktadır. Maarif Vekâletinin öğretmen lerin vaktinde maaş almalarını te- min, ayni zamanda kendilerine mtuayyen bir ücret tayin etmek üzere yaptığı tetkikler neticelen- mek üzeredir. Ülk olarak öğret » menlere maktu ders ücreti usulü tatbik elilecektir. Maktu ders retine göte öğretmen okuttuğu sa- âte göre müuayyen bir para ala- caktır. Öğresmenin dere saati a- | zalsa bile ücreti inmiyecektir. Her ” öğretmenin devs saatlerine göre alacağı maktu ücrete üç yılda bir 'necektir, Bu zam mak- tu ders ücretine göre - olacaktır. Öğretmenlerden ayrıca bir de te- kaüdiye ücreli kesilecektir. — Bu tekaüdiye ücreti öğretmenin istik bal garantisi olacaktır. Ekailliyet okullarında vazile gb ren öğretmenler bilâhare rey x okuliarda vazife alab'lmeleci im kânları da temin edilecektir. Öğretmenler maaşi mekteb > darelerinden değil hükümetır. ts: yin edeceği bir müesseseden nla caklardır. ——— —e —| ** Bugün saat 17 de Beyazıdda- ki İnkilib müzesi Vali ve Boledi- ye Reisi Lütfi Kırdar tarafından merasimle açılacaktır ** Bir müddet evvel Berlin ve Parise giden Japon maslahatgüza- rı Terayina, dün sabahki Avrupa ekepresile şehrimize gelmiştir. * Bul; r meb'usi teşekkil bir heyetin yakında şeh- rimize gelerek Ankarayı ziyaret | edeceği haber verilmektedir. ; bi * Vali ve Belediye reisi Mu- hiddin Üstündağ, dün İstanbula Relmiştir. Muhiddin Üstündağın istirahat etmek üzere —Avrupaya bir seyahat yapması muhtemel - dir. Selin önde.; Merdivenleri zıplı- | yarak çikıyordu, Üçüncü kalta, denize karşı, ge- niş balkonlu bir odaya girdiler. Selin ba odaya girmeden, çanta sından çıkardığı bir anahtarla ka piyi açıtıştı. Belliydi ki, bu oda ona aitti. Zaten Sermed odadan içeriye gi- | rer girmez, duvarda asılı duran Selinin büyük yağlıbaya bir por- tresile karşılaşmıştı. — © Selin elektriği açtı.. © kadar büyüktü ki.. yası altında ancak birbirlerini gö- rebiliyorlardı. Celâl: — Çok karanlık, y ya büyük bir ampul bulsak.. Ya- hut dışarıya çıktığımız zaman bir kaç tane muüm alsak.. Bereket versin ki, Selin bu söz- seri düymamıştı. Sermed kaşını kaldırarak arkadaşının yüzüne manah bir tebessümle baktı. e zti z Dd eli — Ğ —— CUMHURİYET: Yünüs Nadi bugün — «Görünen köy kı temez> adlı baş - makalesinde Moskova müzakere- lerinden bahsederek diyor ki: *Şirmdi çıbanbaşı Danzig olan büyük bir cihan harbinin arifesin- de bulunuyor gibiyiz. Bu harbin yakin safhaları bütün Avrupa ile beraber Asyanın garbi ve Afrika- nın şimalidir, ve bu havalide uza- nan denizlerle onlatın bütün yol- larıdır. Eğer hakikaten ortays böy- | le bir harb çıkarsa İngiliz - Fran- sız - Rus müzakereleri neticelen- miş olsun olmasın, o hapbe karşı Rusyanın bitaraf kalmasına imkân ve hattâ ihtimal var mıdr Yunus Nadi makalesi lerle bitiriyor: Müstakbel bir harb ihtimalin- ge biz Türklerin büyük şimal kom- şumuzun kendi menfaatleri ka- dar hak ve hakikate uygun ola- rak meydan alacak müessir hare- ketlerinin nasıl tecelli edeceğin - de en ufak bile şüphemiz yoktur. Görünen köy kılavuz istemez de onun için. TAN: | Aka Gündüz «Veremle müca - delede» adlı başmakalesinde di- şu sö: yataklı modern bir has - tanenin ne olduğunu ve neye mal olacağını kestirmek zor değildir. Sevinçle haber aldığımız bu işin başarılmasını candan dilerken ak- lımıza yine veremliler geldi.. Aka Gündüz netice olarak di- yor ki: *Dünyanın dört köşesini bile - rek, anlıyarak, görerek geçen ça- | lşkan bir halk, bu gibi içtimal meselelerde elbette ki, elinden gelen sıhhi ve milli vazifelerden çekinmez. Sayın veremli vatan - daşımız bu noktaları di saydı, Ankara verem d'spanse - rinden şikâyeli cn sota Buz Meselesi , Nasıl Halledilecek ? Her Yerde ve Her Zaman Buz Bulunamıyor | İstanbul buz işi bir mesele ol- | muştur. Belediyenin tazyiki cesinde kısmen bazı bayilerde buz bulunmakla beraber havalar fazla sıcak olduğu zaman bu iş güçleş- | mektedir. Buzun Karaağaçdan şehrin uzak yerlerine sevked'i - | mesi bir mesele olmaktadır, Bu | yüzden bayiler, uzak yerlere farla büz göndermekten Çekinmekte - dirler. Karaağaç mezbahası ittisalin - deki buz fabrikasında dört soğu- tucu makine vardır. Bu mak'nele- 'Tin her biri yalnız başına çalışa- Binaenâleyh ilk yapılacak iş makineleri şehrin uzak mahalle- rine taks'm ederek az masrafla o- rtalarda çalıştırmaktır. Bu takdirde fazla zayiat vermeden her yere buz göndermek imkânı hasıl ole- | caktır. Bu bakiş ona, büyük biz pot kır-| dağırı anlatmağa — kâfi gelmişti. Celâl önüne bakarak sustu. Seliri Şapkasıni ve çantasını kar yolasının üstüne attıklan — sonra, Sermede döndü: — Odam Iyi yerde, değil mi? — Çok iyi, hanımefendi! Güle güle oturunuz.. Yalnız mısınız bu- rada? — Şüphesiz yalnızım... Görmü- yör musunuz? Genç bir kızm 0- dası. Tek başına tebdilhavaya gel- dim buraya, | - Yalniz sıkılmaz misiniz bü- rada? | Hayır, Kardeşlerim sık sık ge-| lirler, Ben de onlara giderim. Ara| sıra annemi ziyaret etmeği de ih- mal etmem. — Anneniz nerede oturur? — Erenköyünde. Biz zsten ora-| hıyız. İçerenköyünde köşkümüz | uüISEL:E'WıSI azeleler | Alman ve İtalyan tebaalarına ba- Bu bahsi yine - kurcalıyacağız. Memleketin sıhhati ve teşekkül - lertmizin hikmeti bakımından bunu faydalı buluyoruz. YENİ SABAR: Hüseyin Cahid dünya vaziyetini | tahlil ederek İtalya ve Almanya- | nın vaziyetleri hakkında diyor ki: | «Alman ve İtalyan görüşlerine bir «felsefe» adını vermekte cid - den tereddüd edilebilir. Çünkü bu prensip, felsefe namı altında hu- lâsa edilen manevf kültürün ta - mamen red ve inkârıdır. Millet - ler arasında barbar devirlerin | vahşi boğuşmalarını, kıtallerini ihya etmek teşebbüsüdür. Hüseyin yırdığı memleketler arasında tığı mükayeseden sonra şu netk ceye varıyor; Alman telâkkisi galebe çaldığı gün hiç bir millet kendisini em- niyet altında hissedemez. Hayatı, istiklâli, namus ve haysiyeti dai- ma tehlike altındadır. Çeklere, Ar- navutlara bakmız. Hattâ bizzat | kınız. Bu müthiş diktatörlük ve- jimletinde Almanların ve İtalyan- | ların hangi İnsanlık haklarına ri- ayet ediliyor ki istilâ edilen ec - nebi kavimlere bir hak tanıtısın VAKİT: Asım Us «Avrupaya tahsile gi- decek gönçler» adlı makalesinde diyor ki: Bize kalırsa garb milletlerinin fenni tecrübelerinden en ziyade istifadeye muhtaç olduğumuz ci- het bu husustaki noksanlarımızın telâfisidir. Muharrir, talebelerin fen tah - siline göstereceği alâkamın fı dasını anlattıktan sonra diyor ki: mümüzdeki yeni ted- ris senesine girerken vazifedar ma- kamlarca bu mevzuun dikkat ile işlenmesi lâzım gelir fikrindeyi; Türkiye - Suriye - Hudud Taşı Eski Taşlar Ankaraya, Götürülüyor Ekbez m bir kilometre ı Bi ydanın numaralı meydanı- şimali garbisindi budut taşı bugün Eki na giden Türkiye - Suriye hudut- | larını tesbite memur kom: | 'e hudut taşı yerine Tür- | iye - Suriye hudu> taşı kona - caktır. Eski hüdut taşları heyetis miz tarafından Ankazaya gönde- rilecektir. —— Kolonyacılar Telâşa Düştüler İnhisarlar idaresinin — kolonya imalini genişletmeğe karar verişi kolonya imal edenleri yeniden te- lâşa düşürmüştür. Bunlar idarenin bu şekilde gü- nün birinde her çeşit imalâta baş- hıyacağını ve binlerce ailenin işsiz — Pederiniz yok mu? — Geçen sene vefat etti. — Allah sizlere uzun ömürler versin.. Dermek ki, yazı böyle ayrı Ayrı semtlerde geçiriyorsunuz? — Bvet. Biz üç kardeşiz.. Birbi- rimizi çok severiz. Fakat, uzaktan muhabbet tatlı olur derler ya.. Bizi de öyle birbirimiz! uzaktan geve- riz ve hiç bir zaman bir arada 0- turamayız. Celâl yüzünü buruşturmağa baş- ladı: — Haydi, tıraşı birakalım y hu. Sonra konuşuruz. Ne alacak sak «lalım da., Soframızı kuralım şuraya, Selin birdenbire oturduğu yer- den hoplıyarak, Celâlin yanına 8 — Sen çok iyi bir çocuğa ben - ziyorsun! Ne olur, şuradan ko - var. Asnem oradan avrılmaz, şuversen de bize bir şişe rakı ile Taksım Abidesi Tehüede | On Seneye Kadar Harab Olacağı Söyleniyor 'Taksim âbidesinin bazı taşların- iklar ve döküntüler görül- Bu âbide 1929 senesinde heykeltiraş Kanonika tarafından yapılmış ve 160 bin liraya mal- olmuştu. Fakat, âbidenin küşadın- dan pek az sonra, taşlar Üzerinde bazı ârızalar görülmüştü. Çünkü Abidenin kakdesinde kullanilmış olan renkli taşlar, İtalyadan getir- tilmişti. Halbuki İstanbulun ik- lim ve hava şartlarına uygun taş- lar kullanılması icab ediyordu. Son zamanlarda ârızalar art - miştir. Mütehassıs kimseletden mürekkeb bir kumisyon toplanarak âbidenin vaziyeti tetkik edilmiş - tir. Alâkadarların söylediğine gö- re, âbide, bugünkü halile, daha on sene dayanabilir. Bundan sonra hayır yoktur. Binasnaleyh bozulan renkli taş-| ların yerine yerli ve renkli mer- merler kullanılması icab etmek - tedir. Mütehassıs Wpmisyon ya- kında bu hususta bir karar vere- cektir. İstanbul Denizcileri Bir Tayyare Alıyorlar Piyango müdürlüğü teşkilâtı - nin Maliye Vekâletine devri do- layısile, Hava Kurumu teşkilâtı, ürkkuşu teşkilâtı ile birlikte ve daha göniş bir mikyasta çalışma- ya karar vermiştir. Bukarar bü - | dün şubelere yakında bildirile - cektir. İstanbul Hava Kurumu merke- 71. denizeilerin de bir deniz tay- yaresi almak için merkeze yaptık- ları müracaatı momnuniyetle kar- şılamıştır. 4 —-o—- Çocuk Bakımğvi Okulu Çocuk Esirgeme Kurumünün Ankaradaki Çocuk Bakıcı okulu- na talebe kabulüne başlanmıştır. | Kayıd musmolesi Ağustos sonün- da nihayet bulacaktır. Okul yatılı | 've meccanidir. Dersler nazari - ve | | amelidir. Diploma alanlar Kuru- mun göstereceği yerlerde iki ge- ne maaşlı çalışmayı taahhüd e- derler. Okul yalnız bayanlara ınah- sustur. Kayıt için: 18 yaşından aşağı olmamak, İlk mektebden diploma alnuaş olmak lâzımdır. j kalmasına sebebiyet söylemektedirler. Bu vaziyetten şikâyet eden yal nız kolonya imal edenler değil - dir. Kolonya işçileri ve kolonya imal edenler de vereceğini şişe ve levazımı vardır. biraz meze, ifrancala ve yemiş alsan... Ve Celâla itimad telkin etmek İçin hemen ilâve etti: — İkinizin birden çıkması doğ- ru olmaz, İstersen, sen otur da | arkadaşın çıksın! | Sermed: — Celâl bu işlerde benden daha' beceriklidir, dedi, Celâl bir köşeye oturmak ister- ken: | — Peki,. Peki.. Bize yol görün- | dü. Diye gülerek yavaşça çıktı: — Başka birşey istiyor musu - | nuz? Sermed: — Sigara unutma, Celülciğim! diye ilâve etti. Celâl çarçabuk merdivenlerden| inerek caddeye çıkmıştı. Sermed e- lektrikleri söndürdü: (Devamı var) odadan | Türkiyenin H Politikası Yazan: Ahmed Şükrü F Hariciye Vekili muhte Şükrü Saracoğlu, müsti reis vekili muhterem BAf Taçhan tarafından harici kamızın, hedefleri ha Trulan bir suale Meclis den vazıh ve mukni ci miştir. Saracoğlu, Rânâ TE) sualine cevab vermekle & hakikatte muhatabı, bütüf lis azaları, daha doğrusü Türk milleti ve hattâ di kârı umumiyesi idi. M Hariciye Vekili, harici P mizin hedefini, «yurtta handa sulh» vecizesile ifâf miştir. 'Türk milletinin tWf ve ihtiyaçlarından doğan V| huriyetin kuruluşundand hükümet tarafından takib | bu sulh politikası, Türk Mf kendi hududları iç'nde $ ve yükselmek imkânım V miştir. Cihan sulhu milletler ve kollektif barış sistemi runduğu zamanlarda TÜf sistemin samimi bir uzvil kat bir takım tazyikler kollektif barış sistemi zaf tır. Ve bugün sulhün kö için başka çareler arani Harici politikanın ana hun korunmasını temindef olan 'Türkiyenin de ayni f nde yürüyen devletlerle liği yapması pek tabidif. kundan, muhterem çok güzel izah ettiği gibik Tar içinde harici politikat değişiklik aneydana gelmii| dir. İtalyaya karşı sanksiyol tirak ettiğimiz zaman ye üzerinde yürümeğe bi Sonra İspanya harbi d? Akdenizin asayişi bozuld man Nyon kararlarına İşf tik. Bugün iş birliği yi bütün. devletlerle bu yol rindedir ki buluştuk ve # lun arkadaşlığını yaptık. sonra Avrupada tebarüz fMhtilâf, İngiltere, Fransa, ler ve 'Türkiye arasınd Ve menfaat birliğini teb tirdi. Montröde bu devletl noktsi nazarını —kabul bizi yabancı bir devlet lar, Nihayet otoriter di kâç ay evvel, orta ve şâl pada tecayüze göçince İngiltere ve Fransa ile 4 kânın altına imzasını köl') Almanya ve İtalya ile mek istemiyor muyu: nu söyliyelim ki böyle D lımızdan geçmemiştir. Bi kiye her iki devletle d€ ünasebetlerini idame melindedir. Fakat dost © bir tarafın arzusu kâfi © Almanya ve İtalya todafit ) ye ile giriştiğimiz bu t «çemberleme.» adını ve Ve bu hareketlerile, hamızda, hattâ kimbilir topraklarımızda gözleri itiraf etmişlerdir. Ay! Alman vo İtalyan gazel himizde neşriyat yapı Son günlerde İtalyan küfürbazlığa da başlaı lar zâaf ve battâ aciz al dir ve kendilerine veri bir cevab. kervan yü den ibarettir. Türkiye” ğini bilir. Kimsenin W muhtaç değildir. " da söylediği gibi, yeni nın incili olan kitapta İf ittifak Alman hariçi po en esaslı umdesi olarak Şi mekte iken, vaziyetin KÜ yüzündendir Wi Almafil yalnızlık içine atılmı Almanya ve İtal, dedir. Çünkü küçük haklarını " inkâr yol üzerinde yürüdü rem Hariciye Vekilin gibi, iztrrablarile yalnik mahkümdurlar.