Padişah Tahta Oturduktan Sonra Milân Elçisini Çağırdı Milân kralının elçisi hemen a- damlarından birini gönderdi. He- diyelerini takdim edip edemiyece- #ini, huzura kabul olunup olun - muyacağını sordu. Ben de elçinin yanında idim. Sultan Murad bu- Talara avlanmak ve gezinti yap - mak için geldiğinden ve esasen paşaları da yanında olmadığın - dan arzularım yerine getiremiye- ceğini, binaenaleyh paşaların bek- lenmesini veya Edirneye gidip e- rada muntazır bulunmasını em- Fetti.r Dolabrokiyer kabul merasimi - ni şu suretle tesvir ediyor: « Milân elçisi bir ata birdi. Biz hizmetçilerle birlikte yaya - idik, Sarayın önünde birçok adam- lar ve atlar vardı. Birinci kapıdan içeriye girdik. Bu kapı her zaman açıktı; ellerinde âsalar, yirmi o- tuz hademe taralından muhafaza ediliyordu. İzinsiz girmek istiyen- lere evvelâ ihtar olunur, dinle - mezlerse dayakla kapı dışarı edi- lirdi. Yanlarında bir de başları vardı. Elçi içeriye girince, kapı - Ayn yanında oturttular. Burada divan kurulmak için padişahın dairesinden çıkmasını bekliyen bir gok kimseler de vardı. Üç vezir ile Rumeli Beylerbeyi we sair beyler gelince, padişah da- iresinden çıktı. Maiyetindeki iki üç oğlanı, büyük bir divanhaneye Bazır dairenin kapısına kadar git- tiler ve döndüler, Burada Rumeli Beylerbeyi padişahin teşrilini bek-! Kiyordu. Padişahın yânında bir cüce jle iki maskaradan başka kimse kal- madı, Azkasına, âdeti veçhile ko- yu kırmızı bir cübbe giymişti. * Padişah büyük — divanihanenin küöşesindeki tahta doğru yürüyor- du ve oturdu, Paçalar da geldiler, — biraz ötede oturdular. Divana gel- meleri lâzım olar zatlar da gel - diler. Bunlar da mümkün mertle - be uzakta, divanın dihinde dür- dular. — Herkes yerli yerine oturduk - — tan sonra, Besna kralına mensub biri takdim edildi O da vez.rlerin yanına getirildi. Bu zat Besna “krallığının padişaha mutavaatını — grzediyor, Bosna tacının kendisi- — me aidiyetin den bahtsle hüküme -| ti gasbeden krala karşı padişahın “yardımını rica ediyordu. Daha sonra yirmi kadar olan za- degân, yüzleri padişaha dönük ol “duğu halde, divanhare önünde — durdular. Bunlar Türk sarayın- — da Ulah memleketinin rehineleri idi. Dairenin — ortasında, içlerinde biraz koyün eti ile pirinç bulunan — yüz kadar kap vardı. Bunlar; pa- dişah gelmezden evvel oraya ko- sulmuştu. Padişah tahta oturduktan son- Ya,Milân elçisi çağırıldı. Hediye- leri de arkasından getiriliyordu. Bediyeler evvelâ yemek tabak- larının yanlarına kondu. Sonra elleri üzerinde görülebilecek su- — gette yuakrı kaldırılarak padişa- han önünden geçirildi. Elçi padi- şaha doğrü İlerliyordu. Sarayın — götürdü. Elçi şapkasını çıkarmadı. (Huristiyanlarda şapka çıkar - Ü mak âdettir. Fakat; © zamanlar Osmanlı Türklerinde başaçık hür- — etsizlik sayılırdı. Bu sebeple el- — Çi şapkasını çıkarmamıştı.) © Eiçi hürmetle eğildi. 'Tahtın ba- samaklarına yaklaşınca daha zi - yade eğikdi ve ayak öptü. Sultan Murad nezaketen ayağını çekti ve müsaade etmez bir tavır aldı, Milân kralının hatırını sordu. Sıh- hat ve afiyette olduğu arzedildi. 'Tercümanlık vazifesini padişa - hin yanında pek nüfuzlu kurnaz bir yahudi yapıyordu. Her iki tarafın sözlerini harf beharf bir- birlerine İtalyanca ve Türkce anlatıyormuş.. Badehu elçi, merasime riaye - ten, yüzü padişaha müteveccih, geri geri gitti. Bosnaya kral ol- mak istiyen beyin yanında dur- du. Her İki zat ayakta el pençe divan duruyorlardı. Fatihin babası olduğu yerde vakurana oturuyondu. Nihayet bizlere de bir yer gösterildi. O esnada padişahın önüne bir ipek havlu ve bir peşkir serildi. Kıp kırmızı, yuvarlak bir meşin par- çasıda kondu. Sonra, etle dolu iki yaldızlı ta- Elçi Şapkasını Çıkarmıyarak Padişahın Bütün Heybetile Kurulduğu Tahta Doğru İlerledi bak geltirildi. Hademe kalaylı kablardaki yemekleri, her dört kişiye birer tabak dağıtlılar. Bu kablarda biraz koyun eti ile, biraz da pirinç vardı. Sofrada ekmek ve içecek bir şey yoktu (içki demek istiyor). Dairenin köşesinde yüksek bir Taf gözüme ilişti. Üzerinde küçük, alt gözünde de gümüşten büyük bir kab vardı. Bazıları kalkıp bu- radan bir şeyler içiyorlardı. İçtik- leri su mıydı?. Şarab miydi anlı- yamadım?.. Büfenin yanında bir muzika ta- kımı vardı. Padişah, Gdairesinden çıkınca çalmıya, eski padişahla- yın kahramanlıklarına dair tür - küler çağırmıya başladılar. Bir- gokları da hoşlarına giden parça- Jarı, kendilerine has gür bir sesle okuyorlardı. Bvvelâ bu, bana, gö- rüb geldi. Fakat; içeri girince gördüm, e- lerinde büyük telli sazlar vardı. #Devamı var) Kanlı Eldiven ($ inci sayfadan devam) Lavford, bunu isbat edemiyor. Mahkemede masumiyetini iddia ile ağlayor, sızlayor, fakat jüri he- yeti idaminâ karar veriyor. neşrediyorlar. mahıkâmun bir de kocaman resmini neşrediyorlar. Bu sırada Londranım en zengin Mütehassıslarından — birinin oğlu John Tregolç, bir kahvenin tara- çikında birkaç ürkadaşı ile atu - yuyor, Yeni çektiği fotograflardan mürekkeb bir albümü gösteriyor. Arkadaşlarından biri, resimlerden birini işaretle sorüyor: — John, bu enstantaneyi ne za- man aldin?... — Arkasına bak tarihi yazılıdır. İşte; «Hayvanat bahçesini ziya - retimin — hatırası, 26 sonteşrin 1938...» Neden sordun bunu?... — Dikkat etmedin mi?... Şupar- maklığın yanıada duran, may - munları seyreden adam, bugün idama mahküm olan Edvar Lâv- ford değil mi?.. Evet, ta kendisi, Gazetelerde çıkan resminin ayni. Şu halde bu adam masum. Çünkü | öldürül- | müştü. K Ertesi günü, fotografı adliyeye | banker 26 sonteşrinde veriyorlar. Adliye, muhakemenin yeniden görülmsine karar veri - yör. Lüvford, jüri heyetinin yeni bir kararlle serbest bırakılıyor... Ingilterede Patlayan Bombalar (5 inci sayfadan Sevam) Diğer taraftan cenubi İrlanda- nin merkezi olan Düblin şehrin- | | *ı tarafından yasak edilmiştir. İşte | | | de de cumhuriyet ordusu adam - | Jarı ile polis arasında ciddi müsa- | demeler olmuştur. — Cumhuriyet erdusu teşkilâtinin Düblinde içt.- ma akdetmesi İrlanda hükümeti buna rağmen teşkilâtın adamları geçen pazar zorla böyle me etmişlerdir. Diğer — taraflan — İngiltere - deki katoliklerin başı olan kar - dinal Hinsley pazar akşamı kilise- de cemaate hitab ederek bamba - larla herkesi korkutmak istiyen- lerin bu harekti pek ahmakça ol- duğunü söylemiş ve katolikler - den bu işlere karışanların kata - Jik cemaatinden çıkarılacaklarını söylemiştir. Döktor — Operi b Orhan Toros Kulak, Boğaz, Burun mütehassısı Taksirs - Abdülhak Hâmit Caddesi, Geyik Apartımanı Alman Hâmisinin içtima yapmak istemişler, pol'sle müsade- Hayatı Tehlikede (1 inci sahifeden devam) hazır bulunmaktadırlar. Alman - lara: *Eğer siz bizi Çekler zanne- diyorsanız çok —“âldanıyorsunuz: demektedirler. Almanlar, Danzig şehrinin Mib leder Meclisi kontrolu haricinde müştereken idaresini de teklif et- miş bulunmaktadırlar. Fakat Po- lonyahlar bu teklifi " Almanların Danzige girmesinin ilk merhalesi olarak telâkki ettikleri için kabul etmiyorlar, Danzig meselesi etra- fında bu müzakereler devam eder- ken, Almanlar gerek Danzigde, ge- rek Polonya hududlarında tahşi- data devam etmektedirler. Neti- cenin ne olacağı şimdiden keeti - rilemez. —— İrlânda Kralının Kızı İrlanda —asırlardanberi İncillereye YâDİ olmaşla. Fakat İrlandanın vaktile Bir krah vardı. Bu kralhık vülklesi hâ- J4 devam ediyor. Pakat tabli krallıkla hiçbir alâkası elmıyarak!. Sürdüğü Yerler bin Yusuf bir haftadanberi Pariste bulunuyor. Sullan; her sene sıcaklar başla- yınca Fransaya gider, bir iki ay istirahat eder. Bu sene, 15 yaşın- daki oğlu ve velishd Molay Ha- san ile küçük oğlu Molay Abdul- Tahi ve iki kızını da beraber gö - tünmüştür. Fas hükümeti Pransanın hima- yesinde bir Sultanlıktır. Herkes bu| mümleketin, Fransız mümeesili Cenerâ) Nöges tarafından idare olunduğunu zanneder. Halbuki bu zehab yanlıştır. Fransa himaye e- dör, akıl öğretir, rebberlik eder. İşte o kadar. Memleketin sahibi, âmiri Sultandır. Fasın Nazırları, Başvekili var- dır, Hükümeti bunlar idare eder. Başvekil, Sultanla dalma temasta bulunur. Nazırlar, Rabat'daki sarayda ça- lışırlar, Hepsinin odaları ayrıdır. Odalarda bir seccade, bir rahle vardır. Kâtibler, yere serili ha- hlar üzerine diz çöker, otururlar. Her şehirde bir belediye reisi Fu Sultanı Seyyii Mehmed | ( önci sahifeden devam) müteyakkız bulunmak icab ettiği- ni söylemiştir. İTALYANLAR ARNAVUDLUKTA, BİRÇOK KÖYLERE GİREMİYORLAR Belgrad 2 (Hususi) — Arnavud-| Tuğun İşgalindenberi devam eden muhacir akını hâlâ devam etmek- “tedir. Şehirlerdeki birçok Arna- vud gençlerinin köylere çekildiği bildirilmektedir. asker - leri, henüz pek çok küylere ayak basamamışlardır. — Arnavudluğun Ankaraya Gitti (1 inci sahifeden devam) Milli Şef şü mukabelede bulun- muşlardır: «— Sizin de bayramınız kutlu olgun. Bu sevinçli gününüze ben de iştirak ederim. Teşekkürler e- derim Reisicumhurumuza saat 18 de veda edilmiş, Milli Şef bu esnada hazuruna 15 gün sonra İstambula tekrar geleceklerini müjdelemiş- Jerdir. Saat 18 de yat Boğaza doğru ha- reketetmiştir. Savorana gece sa- at 21,90 da Boğazdan avdet eder- keti 6 esnada Orteköy önünde ve gece eğlenceleri yapan vapurlar- daki halk tarafından alkışlanmış- tr. < Cumhurreisimiz tmanımızdan A;rfnpadâ Vaziyet Vahametini Arttırdı Uzaktan İsmini İşittiğimiz Bu Arab 'Memleketi Nasıl İdare Ediliyor ? vardır. Şehri bunlar idare eder, davaları bunlar görür, kararı bun- lar verir. Fransız mümeasili de Avrupalı- Tarın işlerine bakor. Sultan; tebaası nazarında bü - yük bir müslüman şefidir. Ken - disini halife telâski ederler. Fa- kat, dağlarda kamet eden Berbe- riler kendisini dimi şef olarak ta- mımazlar. Fasın nüfusu 6 milyona yakın - dır. (Tunustan 3 milyon fazla). Bundan başka 120,000 Framsız var- dır. Kazablanka şehri otuz sene evvel Fransızlar tarafından bina edilmiştir. Nüfusu 200000 dir. Fas şehrinde 145,000, cenub paytahtı olan Merakeşte 190,000 nüfus var dır. Fasın mesahai sathiyesi £,000 ki- lametro murabbardır. 5,000 kilo - metro katranlı şosesi, 20,000 kilo- metro dâ etomobi! geçebilir yolu mevcuddur. Ştmendtfer yollarımın uzunluğu 1,800 kilometrodur. Bu- nun 700 ü elektriklidir. Tayyare ile Fransadan Füsa ön bir saatte gidilir. hemen birçok — köylerinde halk, memleketin İtalyanlar tarafından işgal edildiğini ancak yeni yeni haber almaktadırlar, Fakat bazı köylerde kadınlar ve çocuklar da dahil olmak üzere herkes silâh - | Tanmaştır. Bu sebabden İtalyanlar küçük müfrezelerle köyleri işgale cesaret edememektedirler, Çün - kü bu yüzden birçok müsademe- ler olmuş ve ellerinde gilâhla bek- liyen köylüler, köye girmek iste - yen müfrezeleri kurşunla karşı- lamışlardır. — Milli Şef — |İspanyada Garib Bir Dava “Bugünlerde İspanyada gayet ga- Tib bir dava rüyet edilmektedir. Bu davayı dinlemek için dünya- nin her tarafından birçok gaze - teciler İspanyaya gelmişlerdir. Vak'a şudur: Bdvardo isminde bir zatın büyük bir boğası var - mış, yeni bir boğa daha almış ye- ni boğaya her sabah yonca verir eskisini ihmal edermiş.. Bir sabah eski boğa ipini koparmış, boynuz- larile evvelâ yeni boğayı — sonra sahibinı yere sermiştir. Anlıyacağınız hâkimler şimdi 'bu boğaya ne ceza vereceklerini düşünüyorlarmış. geçerek yatla doğruca Derinceye gitmiş, orada hususi trenle saat 1 de Ankaraya hareket etmiştir. IFas Sultanının Hüküm! İmtihan Kapısında Neler Dinledim ? (5 inci sayfadan devam) ı mektebine, pekaz bir. kasmı da hukuk ve iktısad fakültelerine gi- receklerini söylediler, Hukuk fakültesini tereih eden- lerden biri şunları söyledi: — Küçük- yaştanberi bahriye mesleğine karşı büyük bir meyil duyarım. Evvelce gayem, Bahri- ye mektebine girmek; bir deniz subayı olmaktı. Bundâ çocuklu: ğumun Adada geçmesinin de bü- yük tesiri vardır. Orta mektebi bi- tirdikten sonra, Bahriye mektebi- ne müracaat ettim. Aylarca bu mektebe girebilmek için uğraş - tam; fakat muvaffak — olamadım. Muayenede sakat çıkardılar ve be- ni mektebe almadılar.. Bu olgunluk imthanlarımı eğer muyfaffakiyetle atlatırsam, gele- cek sene hukuka girmek niyetin- deyim Gayem; hâkim veya avu- Kat olmak değildir. Polis hizme - tinde çalışmak, bir polis müfettişi! olmak istiyorum.. Bunun sebebi şudur: çocukluğumdanberi ma - cerayı çok severim ve daima teh- likeli işlerle meşgul olmayı arzu ederim. Hâdiselerin mahiyetini veya meçhul kalmış olan tarafla- rını öğrendiğim zaman büyük bir zevk duyarım. Bence zabıta mes- Teği zevkli bir meslektir. Edebiyat fakültesine girecek o- Jan genç de dedi ki: — Benim de edebiyata merak ve hevesim var. Bana bu merakı, bundan altı, yedi sene evvel, ilk- mektebi bitirdiğim sılada, oku- duğum Çalıkuşu romanı verdi. İlk okuduğum eser budur. Hiç w- nutmam: bir haziran akşamı idi.. © akşam babam koltuğunun altın- da bir kitabla eve geldi, kitabı ba- na uzatarak: — Oğlum, dedi, sınıfını geçti- ğin için sana en kıymetli edibleri- mizden Reşad Nurinin Çahkuşu romanını müküfat olarak veri - Belediye Otobüs - Getirtiyor — - (1 inci sahifeden devam) iİSTİMLÂK KANUNU YARIN GÖRÜŞÜLÜYOR Belediye reisliği, İstanbulda - sman hareketlerine esaslı bir şe- kilde başlıyabilmek için yeni ve muaddel istimlâk kanununun Bü- yük Millet Meclisinde müzakere “ve kabul olunmasını beklemekte- dir. Yeni kanunun pazartesi günü Mecliste müzakere edileceği an - laşılmıştır. Bu münasebetle Be - lediye imar müdürü barita şu - besi müdürü Galib dün şehrimiz- den Ankaraya gitmişlerdir. İki müdür kanunun Mecliste mü- zakeresi esnatında icabederse Be- Jediye namına izahat verecekler- dir. Kanun müzakere ve kabul e- dildikten sonra da derhal Beledi- yece imar hareketlerine başlana - Çaktır. 'TALEBE İÇİN UCUZ BİLET Belediye reisliği; İstanbul dahi- linde otobüs işletme imtiyazını; elektrik, tramvay ve tünel idare- kerinin bilfil belediyeye devrin- den sonra kullanmağı Kararlaş - tarmıştı. Bu devir dün yapılmış olduğun- | dan otabüs imtiyazının da hemen istimali takarrür etmi Yeni otobüsleri satın almak Öt Zere açılacak münakasanın' der - bak ilân olunması dün - Belediye reisliği tarafından — alâkadarlara bildirilmiştir. Otobüslerin gelip iş- lemeğe başlaması için münakasa- da en kısa bir zaman şart koşula- | caktır. Öğrendiğimize göre yeni oto - büsler gelinciye kadar da Beledi- ye şehrin otobüs işliyen her sem- tinde üstü kapalı «otobüs İstas- yonları» ve «bekleme mahallesi. ingça etmeği kararlaştırmıştır. Bu iştasyonlar üç tip üzerine yapıla- €ak ve üstlerile yanları camlı ola- gaktır. Bu hususta Ankara ve İzmir be- dediyeleri tarafırldan — yaptırılan bekleme mahallerinin plânları da göz önünde tutulacaktır. Bekleme e Ytti ” hfi Kırdar ve alâkadar müdür! Hemen o gece kitabı mağa başladım ve iki üç gün i de okuyup bitirdim. Romanı okuduktan sonra bi bam eser hakkındaki mütalel rımı, önü beğenip, beğenme mi sordu. Dudaklarım, bükerel — Methettiğin kadar çüzel Hil babacığım, dedim. Ve sözl me ilâve ettim: — Ben de böyle bir roman zabilirim! Babam gülümsedi: — Yaz! dedi. Büyük ve sarı bir defter al ve o gün ilk romanım. yazm başladım. Bir hafta, on gün da romamı ikmal ettim. B babama okudum. Babam - bü) bir zevkle beni dinledi, sonra mim çok güzel! Onu Reşad Ni min Çalıkuşundan deha fazla kudum okudukca güldüm. zamanlar çok beğendiğim ve şaheser olduğuna inandığım mamım, meğer hep saçma fikiri der, tasvirler, ve teşbihler dolu imiş.. Eserim elimde olduğu hal teki odaya gittim ve babama tile bu romanı neden o kadar gendiğini sordum. Gülümei — Eğer, o zaman yazdığın b manı beğenmeseydim, eserini seni takdir etmeseydim, buş debiyata, okumağa — ve yazm karşı olan merakın bu kadar tar mıydı?. dedi Gençlere seçtikleri meslekli muvaffakiyetler diliyerek, o1 dan ayrıldım.. MEHMED HİCRİ mahallerinin inşasına önümüz ki aydan itöbaren başlanacaktır. Otobüs Imtiyazının Belediye rafından kullanılması ile yap çak yeniliklerden biri de taleb le riçin ayrı ve tenzilâth bir Ü Tet tarifesi tatbikidir. İstanbul belediyesi otebüs dürlüğü; Ankara Belediyesi: yaptığı gibi Üniversite ve yük sek mekteb talebeleri ile lise orta okullu gençelrden pek bir ücret alacaktır. PROST GİDİYOR İstanbul plânım tanzim et ge memur edilen M. Prost bi İstanbuldan aynılarak Pranss gidecektir. M. Prost ağustos ni yetinde tekrar şehrimize dön tir. Dün Vali ve Belediye reisi de görüşerek, kendisi burada DÜ lunmadığı zamanlarda yapılacak işler hakkında izahat vermiştif. | Bursa Belediye reisi de dün # tanbula gelmiş ve Bursanın irtif plânı işini de üzerine alar M. P ile görüşmüştür. Bir Kuyruklu Yıldız (2 inci sahifeden devan rinden fazla cümlei şemsiyen giren bu yıldız, güneş manzun sinin tesirinden bir daha kend sini kurtaramadı ve o zamal beri misafirimiz bulunmaktadıf: Bu kuyrukla yıldız arasıra lâş uyandırmıyor da değildir. dTümlerin altı senede bir tayin tikleri randevuya bazan gelme mektedir ve tabil rasad âlimlefi ni büyük bir telâş almaktadır. Kutru 500 metreyi geçmiyen hoyrat yıldız, bugün öğleden vel saat 10,56 da küremize en kın mesafeye gelecektir. Bu