imtiha n Kapısında Neler Dinledim ? Orta Tahsili Bitiren Gençler Arasında Bir Saat l Yazan: MEHMED HİCRET ı velki sabah orta - tahsili mâl eden gençlerle ko - k üzere, Cağaloğlun- anbul Erkek lisesine git undan gi )| taraftaki inanın ka gördüm. kap: yorlardı: lımıza bir Şiirde da dikkatle din edebiy miştir. Avrupa ve n odur. Hâmid, Di n klüsik kıran, iyetini yıkı 1 aşk telâk- kilerini değiştiren büyük bir siyettir. gân odu! Eski edebiyatın somu hresine ük neş'eyi Gençliğinde çok neş'eli idi, Fakat, sonraları durgunlaştı. Şiir- lerine fikir ve felsefeyi de karış - Bunda Çok sevdiği karısı nın ölümünün büyük tesi- veren | tirdi Fatı ri vardır. Büyük şairin nesirleri de güzel lidir. Türk edebiyatına Trajediyi getirmekle de bir yeni- lk yapmıştır. Bununla - beraber: tiyatro eserleri teknik itibar'le Pek kuvvetli sayılamaz. ve ahe Hâmidin otuzdan fazla eseri Bunlardan en meçhurları Eşber, Tezer, Finten, Nes-| aram ve Duhteri Hindu- gencin sağ tar da bu-| lunan delikanlı, bir elini arkada- #nin omuzuna koyarak kta, dedi, kısaca biraz da Ş debi şahsiyetinden bah-| Set, sonra içeri girelim.. biyatımıza en bü Yük hizmeti gazetelerile yapmış - tır * 1860 da Agâh Efendi ilk hususi gııılı olan «Tercüm ikaran Şinasidir. Bir ra da <Tasviri Efkâr» 1 başlamıştır. Şinasi bu gez nde, edebi ve bilhassa fikri sa- hada yenileşmemize, irfan haya- Umızın inkişafına hizmet tir, Sade Türkce man: Taşıtır. Bilhassa, nesri çok sade ve temizdir. Avrupada bulunduğ'u sı- rada, gördüğü yenilikleri esaslıca kavrıyarak, memleketine döndü- &ü zaman bunları nakletmiştir. Heyeti içtimaiye, vezaifi kanı niye gibi o zamana kadar edebi yatımızda görülmeyen terkibleri kullanmıştır. Şinasinin kasidele - rinde mefhum itibarile yeni'ikler vardır. Reşid Paşaya yazdığı ka- sidelerinden bizinde: «Bir itiknamedir insana k sultana seni kan der | Gençler kolkola girerek, mek - | teb binasına doğru yül | Bildirir. haddini imeğe baş- | ladilar. Bön de onları takib et - | tim. Meklebin büyük ve geniş kor dorundağyım: Koridorda belki o- tüz, kırk kişi var, Bir kaç kişi, el- Terinde kitablar, not defterleri ol-, duğu halde koridorda, bir - aşağı yukar; gidip gelerek, ders - lerini müzakere ediyotlar, Sekiz ©n kişi merdivenlerin —yanında durmuşlar,biri anlatıyor, diğerle- Ti dinliyor, İki genç koridorun bi- köşesinde, birer sandalyeye olurmuşlar, çalışıyorlad. Büyük Bir mektepte bir odanın kapıtı önünde de yedi | sekiz genç... Yüzlerinde beliren den, bakışlarından pek he- yecanlı ve üzüntü ü lar. Onlara yaklaştım. Kapının kü- çük ve câmlı penceresinden içeriy baktım: odanın tam ortasında bü- yük bir masa, masanın etrafında dört öğretmen.. Kıymetli edebiyat tarihcimiz Agâh Sırrı Levend, şa- iz Orhan Seyfi, Divan edebiyatı - nın .son şairlerinden Tahir Nadi, gel güzde kadın şaitlerimiz - den Şeküfe Nihal Agâh Sırtı ile Şeküfe Nihalin arasında esmer, kıvırcık saçlı, kı- sa boylu'bir'tâlebe var. Delikanlı, jestler — yaparak, — mütemadiyen, hiç durmadan anlâtıyor... Orhan | Seyfi ile Tahir Nadinin dinledik- leri genç biraz mahewb ve utan- gaç.. Birkaç söz söylüyor, sonra sıkılıyor, utanıyor, başını önüne eğerek, düşünüyor.. Biraz sonra kıvırcık sâaçlı genç * Mes'ud Bir Çift Nasıl Olurmuş ? 8000 Çiftten Yalnız Biri Mes'ud ötekiler de Bedbaht Değil! İngilterede Bir Anketten Çıkan Netice ıngiııerede kaç mes'ud çift var? diye Londralı bir gazete geçen- lerde Sördu soruşturdu. Şimdi neticeyi anlatıyor. 8.000 çit iş- tirak etmiş cevab yollamış, bun- lara 33 sual soruluyordu. Bu sual- lerden evvelce «Son Telgraf» bah- setmiştir. Bunların hepsine bir- den müsbet cevab vererek mes'ud çift olduğunu isbat edebilmek her karı kocaya nasib olmamıştır. Çün- kü gazele sekiz bin çift — içinden yalruz 1 çiftin tam manasile mes- ud olduğunu ilân ediyor. Yalnız şunu da hemen söylemeli ki bu bir tek çifttten başka koca İngil- terede mes'ud karı koca kalma- miş demek tabii kimsenin hatırına | gelmez. Nitekim zaten bu sekiz bin çift de kendilerinin mes'ud olduklarına hükmederek gaze « teye cevab yollamış olmuyorlar mi?, Mademki - kendilerini öyle sanmışlar, saadet için bu da kâ- fidir!. Onun için bu bir çift tam manasile mes'ud ise, Diğer birçok çiftlerin izdivaç hayatında bedbaht olduklarına hükmetmemeli. Yalnız gazetenin tetkikatına gö- re bu bir çifti diğerlerinden ayı- ran iki mühim nokta vardır. O - âmtihan kapıya doğ-| üdü ve dışariya çıkar Çık- afında toplanan arkadaş- — Çocuklar, dedi. çok iyi geçli. İkl sual sordular. Birincisi şey... Tanzimat nesri ile Serveti Fünun nesrinin mukaye- sesi.. İkincisi de Tevfik Fikretin edebiyatımıza getirdiği yenilik - ler.. Delikanlı bunları söyledikten sonra yanımızdan ayrıldı, gitli.. Bir aralık koridorda mektep ar- kadaşlarımdan — birinin kardeşi geldi yanıma yaklaştı. Konüş « nrağa başladık. Mektebe n sadla geldiğimi anlâyınca ben: kadaşlarına takdim etti. Gençlerle uzun uzün konüş * tum. Onlara önümüzdeki sene hangi mesleklere intisab edecek- lerini, hangi mekteblere, Üniver- sitenin hangi fakültlerine gire - cekletini sordum. Çoğu mülkiye | SEYYAR KOMİSYONCU ı | (Devamı 6 ıncı sahifede) mün için bu karı kocaya tam' ma- | nasile mes'ud bir ahenkli bir ha- 'yât sürüyorlar demektir, Bunlar zengin değildir. Çalışarak yaşa - mağa mecbur olanlardandır. Bu | noktalar şunlardır: Bu mes'ud karı kocanın her hususta menfaatleri birdir. Hiçbir| geylerini ayırmıyorlar; — Halbuki | diğer birçok mes'ud 'sayılahı çift ler vardır ki bunların verdikleri cevablardan kadının ve erkeğin | Ayrı ayrı menfaatler takib ettik- leri görülmektedir. İkinci nokta da şudur: Erkek bü- ŞAKA zmirin en zengin komisyoncu- ı arından Bay Hikmet, memuruna gitti — Seyfi adında birinin yazıha-| nemizin memuru sıfatile köyleri dolaştığını haber aldım. Bu adam bir hafta içinde, asıl memuru - muzun aldığı siparişlerin yüz misli fazlasını almış. Her gün yüzlerce mektub geliyor, «filân şeyi ısmar- ladık, Peyini de verdik. Hâlâ gön- dermiyorsunuz... diye... Şu ada- M bulabilir misiniz? — Öndan kolay ne var? Yirmi dört saat içinde yakalattırırız. - Aman çok rica ederim, yaka- lattifimiz, bâna Haber Vetiniz.”” * | merkez — Siz ne yaparaksınız?. | — Yazmhaneye a dan Hü si | lunür mu?... | | | BU DA BİR KURNAZLIK! Şevketin,... cezada bir davası var. kararın verileceğinden bir gün evvel gidiyor, ilini gör — Dün Edremidden geldim. Bir Ytin yağı getindim. | hâkime gönder- olur?. sem nasıl Diyor, vekil cevab veriyor | — Sakın ha... Böyle bir çocuk- | luk yapayım deme., Mahki Tursun. Bu açıkça rüşvet şeydir, cezası da ağırdır. Ertesi gün Şevket — haşmı ile mahkeme huzuruna çıkıyor, Has- mı mahküm oluyor. Şevket, mah-| kemeden çıkarken vekiline: - | bi bir | — Gördünüz mü bir teneke zey- Üün yağının tesirini!... — Nasıl? Gönnerdin mi?. — Evat, fakat hasmimin kartile. DOKTORUN MUAYENEHANE - Sİ — Günde iki kırk dokuzluk iç- tiğinizi söylüyorsunuz. Bunu, ilk | muayeneye geldiğiniz zaman ni - çin söylemediniz?. — Karı ber'idi'de ondan..| İKİ BAYAN ARASINDA: — Hemşire! Bu çirkin, yaşlı he- Fifi kocalığa nası: intihab ettin?. — Ya kimi intinab etmeliydim?. — Genç ve güzel birini!, O zaman koca değil, üşık in- tihab etmiş olmaz mıydım?. tün kazancını getirip karısına ver- miyor. allenin masrafını — erkek ödemektedir. Evin idaresi için lâ- zam olan parayi karısına veriyors | sa da kadının ettiği borçları da ayrıca ödemektedir. Bu çiftin dediğine — göre arada şimdiye kadar kaç senedir bu yüz- den hiç kavga çıkmamıştır. Erkek karısından hiçbir şey esirgemiyor. kazancını- gizlemiyor. — Karısının iştediğini mümkün mertebe temin ediyor. Karşılıklı emniyet ve iti- mad ile aile kurmanın esası bu olduğunda karı koca mı'ımlıklix,z | Yaralanan ön yedi kişiden , | gömleğini, ceketini kıpkırmızı yap- | tıktan sonra packenin üzerinde bir | İngilterede Patlayan Bombalar . pgiliz gazeteleri, İrlanda Cum- Imhıln ordusu denilen gizli | teşkilâtın adamları tarafından | geçen cumartesi akşaml! Londi nin mühtelif yerlerinde patlı ! | ! lan bombalardan yaralanan 17 ki- şiden bahsediy Vakaya da- ir daha evvel telgraflarla malümat verilmiş'ti. İngiliz — gazetelerinde W. görülen tafsilâtta ise tahkikata | | taallük eder ki şayanı dikkatti ire nız İkisi hastanede alıkonmuştur. Diğerlerinin yaraları halif görül- düğünden evlerine gönderilmişler- dir. Pazar günü 200 kadar İrlân- alı da bombalarla tahrib edilen bün ların bulunduğu caddelerden yapmışlardı çerek nümayiş Eilerindeki bayraklarda da İrl:ın»l da hürriyetine kavuşmadan sul- !» gibi cümleler yazılmıştı. Diğer taraftan nutuk- | Ingiliz gâzetele- göre İrlanda Cumhuriyot ordusu denilen gizli | teşkilâlin adamlarından ğeçen - lerde patlıyan - bombalar üzer'ne | kalanarak seneletce ağır hapse ha eremiy lar söylenmiştir rinde okunduğuna mahküm edilenlerin yerine İrlan- dadan başkaları gelerek - önların | « biraktığı Son zam da İngiliz zabıtası bu. yeni gelenleri tarassud etmekle | meşguldü. Yeni işe devam ediyorlarmış. Bor Âşık Kendi Kızı Yaşında Güzel Bir Kıza Gönlünü Kaptırmış gelenlerin çoğu | yirmi ve yirmi beş — yaşları ara- | sında bulunan gençlerdir ki İngil- terede iş bulmak ve işe yerleşm- | mek üzere gelmişler ve hay-tlarını Bin Dler li gel SAT | sinusi ea Gi df a liğe, ihtiyarlığa bakar mi?.| bilhassa tanlı ve baygın afı kazanmağa — başlmnışlardır. İşte .ııı.u ır’o:.i:ı da gönlüm | karşısında iradesini smwm—ı. böylelikle İrlandadan İngiltereye | tazedir!.» diyen şalr bunu bo - | bu kızı yerindeki kıza gönül ver- gelen lerden bir kaçının da İr-| şuna söylememiştir ( mesi çak görülmemelidiz landalı bir katolik papazının tav - | — Yavuz Selime: «Şirler pençel | — «Saklanması güç iki şey var- siyesile İngilterede iş bulduğu an-| kahrımdan olurken lerzan, beni bi Fakirlik ve sevda.» derler, lağılmiştir. Pakat bu gençler ortas | HBözleri shuya zebun etti felek.» | Doğru. Hacri Bor'un da bu sevdası, dan kaybolmuştur. Zabıta bunları | dedirten nedir? | sinema üleminde duyulmuş, ga - erkkidltüdir Sevda değil mi?... 1 zete fotografçıları derhal genç kt Şu halde Harri — Bor'un, Beti | zın müteaddid pozlarda resimle- (Devamı 6 imcı sahifede) | Stoktold'un mevzun, mütenasib | rini çekmeğe koşmuşlardır. KANLI ELDİVEN Tesadüfen Çekilen Bir Fotograf Bir Masumu İdamdan Kurtardı ngilterede, Birmingam'li ban- ker Vilyam Hartvel geçen sön teşrinin 26 ıncı günü katlolun- müştu. Madam Vilyam, kocasının mu- tad saatle eve gelmediğini gö - Tünce merak etmiş, bankaya tele- fon ederek kendisini aramıştı. cevab alamayınca — merakı âzttı. Hizmetçilerden birini gönderdi, Hizmetçi hankanın kapılarını kapalı buldu. Zile bastı. - Kapıcı geldi, açtı. — Patron nerede?... — Yukarıda bürosunda olmalı. Memurlar gittikten sonra iki er- erkek, üç kadın geldiler. Yukarı | çıktılar. Fakat çok kalmadılar; in- giler, gittler. Mösyö Hartvel'in çıktığını görmedim. | İki adam, üçüncü kata çıkıyor- lar. Müdürün odasını kapısı ara- lik. Yavaşça vuruyorlar, ses ve- | ren olmuyor, İçeriye giriyorlar ve müthiş manzara karşısında kalı- yorlar. Mösyö Hartvel, masasıtun ö - nünde oturuyor. Sırtını iskemle- ye dayamış, başı göğsünün üzerine düşmüş, sağ şakağından sızan kan yük bir çekiçle vürulmak suretile öldürüldüğünü söylüyor. Zabıta memurları odada araştırma yapı- yorlar: Kağanın kapağı açık, ma«< sanın üstündeki küğıdlar karma kacışık, bir kısmmı | yere düşmüş. Masanın yanında kanlı bir eldi - ven teki var. Komsler eldiveni alıyor, mak- tulün elile ölçüyor, Ona ald ol- Bir Dakika Diyip Geçmeyiniz * Amerikalılap dâkikada 1000 tit bira içerler. * Peru, cenübi Amerika - nin en ziyade petrol istihsal | | eden memleketlerinin üçün- cüsüdür. Dakikada 5,700 litrel *trol çıkarır * Kümadada yangınlar yü- zünden dakikada 15,000 franki zarar edilir. * İngilterede, çamaşır yı- kamaya ve sanayide kulla - tulmiya mahsus 90 kilo âdi sa bun imal olunur. *W Avrupada, dakikada kilo kakao istihlâk olunur. * İrlandalılar, — 360 kilo petrol kullanırlar, * Holanda kablolarından dakikada 7 telgraf geçer. * Amerikada, — dakikada 53,000 franklık ilâç ve eczayı tibbiye sarfolunur, SİZ BU SATIRLARI OKUR- KEN 60 SANİYE GEÇTİ madığını anlıyor. Bir kâğıda sa- Hiyor, vet — Her halde katil — tarafından Unutulmuş. Belki kendisini ele geçirmek için işimize yarar... Diyot. İki gün sonra Londra gazete - leri, banker Vilyam Hartvel'in ka- tilinin yakalandığını ve bunun bankanın eski memurlarından Ed. ;ıırd Lâvford olduğunu yazıyor- lar. Evinde yapılan araştırmada kan, | h eldivenin teki de bulunuyor, Sıkı bir sorguya çekiliyor. Lâv- ford, birçok kereler bankerin bü- | Fosuna gittiğini, tekrar işe alması için yalvardığını itiraf ediyor. Fa- ete gelince: dürmedim! O gün Nlımmgımqa değildim, Biz iş aramak için Londraya gitmiş- tim. Geç kaldım, bankalar kapan- mıiştı. Hazır Londraya gelmişken #bideleri dolaşayım, dedim. Hatta bir aralık hayvanat bahçestne git- tim. Ertesi gün Birmingama dön- düm. Diyor. Sorgu hâkimi soruyor: — Peki, fakat bu kanlı eldivene ne diyeceksin?., — Üç dört gün evvel eski pat- Tonuma gitmiştim. O zaman unut Mmüş olmalıyım. — Nasıl oluyor bu?., Büroyu sü- püren garson görmez — miydi?. Sonra cinayet günü Londrada bu lunduğunuzu ne ile isbat edecek- Siniz?. iz peyda etmiş Kapıcı ve hizmetçi korku ve hayretle geri çekiliyorlar. Alık alık birbirlerine bakıyorlar. Neden son- ra kapıcı kendini topluyor, tele- fonla zabıtaya haber veriyor. Müddeiümumi, zabıta doktöru, polis komiseri ve polisler vak'a mahalline geliyorlar. Doktor, bankerin kafasına bü- (Devamı 6 mcı sahifede) -