T—SUN KELURAr —« —.. —. |Eski Nişanlıları Bin Senelik Bir San'at | Unutmak Zor Şey! *SGİIİIİŞ Mumyalar.. (5 incl sayfadan devam) $ ve Margarit Povel p madığını iddla etmi; bağlanarak bırakılı çıkar bana ver!. Bunu çı (Büyük harbde Marmara iç inde çarpışan İngilir ve Fransız tahtelda hirlerinin harikulâde maceraları ve Sul- tanhisar terpildomuzun şanlı zaferi mülga Bahriye Nezaretinin dosyalarından ga lip kumandanın beyanatının v ve şifreli muhaberat ve vesikalardan alman bu eser yazılmıştır.) M be yüm $e | İA tUR 5 Yazan: Rahmi Yağız | Kolundan Dürterek İşaret Etti: 5; d MERLA Fera çrien v b aa n | igrüşitiçi we y ga “Bak Ne Güzel Bir Kız!,, —|i7 a ee 7 eei aa gı ile c çöp! J apılan »me unda | tetkik ve tahlil neticesinde mey - Sahi Öyle ! Aceba Konuşamaz mıyız Dersin? * « çei kcün ç | sina vürülmak islendiğini anl n dlsala ieki Tağdn Kanik : ödiyürlrii 7 itir. a veya hay - g yüz yılda mumyaların i- Şöyle Bir Denesek... ; icede Mazgarit Povel eri Bülaeduğü' ea » | ecalalkk Banlramali lbdei Bu ressaml, boya Faka Braşmış, kendi affak olmuştur, esine sebeb tuğla ile vü- niş ise de bu- z j a, a: 4 y ya başladılar. Hakiki meyhanesinin vez $ n" . | lar T el B n yakılınca siyah ve y linden aklı - bilmiyor. H şu 'Türk denizinde ya av 'a oluyordu. ar sayes ne var, n lüyox. Artık mumy i yapacaj T E lduruyordu. arkadaş, aın mü- SO ların yerine insan yağı kullamıl mıya başlandı. Cellâdlara yeni bir. HİKÂYE ticaret kapısı açıldı. Astıkları, ka- | v falarını kestikleri ahkümların ea BĞ ı . ahat Bi müumiyala © ır enç ları yerini tutmadı. Yine Misir Kızın RKomanı (4 üncü sayfadan devam) dahalesile sureta barışmış oldu - lar... Fakat (l tindeki bir kadın rekabetinin do- Hava Kuvvetlerinin Roiler şova hüküme bazı tekliflerde Büyük harbin en çetin ve Çanakkalenin en cebennemi boğuşmalara sahne olduğu günlerde General Fon Makenzen Osmanlı askeri müzesini | geziyor ve orlar vasıtı bulunulduğu da söyleniyordu pa politika âleminde ine çatıyorlardı. Z Antuvan Gödye Triton'un tonpi- | Antuvana mağrur bir eda ile mu- | gediklisi idi.. Tahtelbahir de: kabele otmişti: diği gündeni — Farkındasın ya Antuvan, kız yor, aynı çekilde Trito- | bana gülüyor, ne dersin? gelen topçu gediklisi Etyen £ Antuvan, içini yal mu ile çok samimi iki arkadaş sa- | kıskançlığın dol: nadığı rolden geçer Avrupalı mütekassıslar bu bah bahsedilirken Vatikanın Al Si buraya kadar getirdikten SonTa | oxnnya, İngitere Fransa, L gu neticeyi çıkarıyorlar: Lehistan | ş.n ve İtalya arasında bir kön ST ni kuvvetli müttefiklerinin ve onla- darın vasılasile Amerikanın yı — Byet... Orman şakası... Kasadaki genç kızı kalaşırken işi münak. &ö - ken Codier ile Şamo'ya dikilmişti.. Küçük, kırmızı dudaklarında on- ların konuşm münakaşaları- gözleri şa- hılar mezarları — açıyorlar, ferans toplam ı yordu. İşte Lehistana edilen tek- stediği anlaşı! müumyalar bulamıyorl. dırnını istiyebilir. * düşün - lifler de bu meseleye bağlıdır. | düler, müşterileri memnun et - sahtesini Devletler ara; ifak ve teştiki mesaj imkânları yalnız bu gün değil, bilhasca yarının ihti - yıyorlardı. | kadaşının damarı: Bu hal senelerce böyle devam İş etmiş, Iki arkadağ taa manazile | — — Haydi sen de budüle. Kız | len Fransız adar, bütün işlerini beraber | senin neyine gülecek, sanki, şu gören iki içli dışlı dosttu. ü Triton, Maltadaki itlâf devi nı tuhaf bulan bir tebessümle iki | Fakat Rusyanın hariç kalacağı bir urkadaşı süzüyor, adaya o gün ge- | Avrupa anlaşması Lehistanın da mek için mumyaların yapmıya karar verdiler leri 4 «Yarın öğleden önce manastırı ilerinin i uygun — gelinemiş İskenderiye paza - avın öğledeni HĞN kânlar açıldı, yaçlarını iyice tetkik ederek bu Az sönr ikler ida ona göre da- | Olacak ki Varşova mehafilinde söy- rında hususi d kı bir surette çalışmakla te- ı len e fleri | mekânları düzinelerle mumyaâlar n diyor - | de netic Çünkü Le- | la doldu. Bunların bir kısmı lâ - h evvel kendi is- | hidlerile beraber teşhir olunu - gel bekliyorum!» Zarfın üstünü dikkatle okudum.. Bir kaç kere okudum. F ad- resim ir mektuptu bu. nsiz suratına gülüyorsa eh.. | olmasını tem Hakkı var diyelim.. Amma, du - leri donanması Amiralı daklarındaki tebessüm bir sevgi emrine gönderildikten ve limana | Wadesi olduğuna göre muhakkak | gelip de demirledikten sonra ka- | banac raya çıkan iki kafadar ilk hamle- 'de bir meyhane aramışlar, lim akıllı içerlemişti. Fakat hiç renk | daki meyhanelerden «Sarı çapa | yermemeğe uğraştı. Kendini zor- na gitmişler; orada içmeğe ko- | 14 zoraki bir kahkaha ile sade yulmuşlardı. Bir ara Etyen'in göz- | kızın değil, orada gürültü, patırdı | bön Ka tezgübın bir ucundaki vezne- | (. viski çekiştiren bir sürü İngi- uran sarışın, etine dolgun bir | 1iz bahriyelisinin meyhanenin tazeye takılmış, kıza uzun u- | Çin: golduran bütün yabancı müş zun baktıktan sonda dirseğile ar- | £. vierin de gözlerini tezgâh ba- €t - | Şına çevirtti. Üzerlerine di tuhaf bakışları arasında hi | nan, yüzü kıpkırmızı kesil kız! kadaşının, Codier'in iri bir armu- | L Antuvan da dikkatlı norarmaş burnuma işe | vv öylenmişti. ğit dokuni z — Sahi be, ne şeker şey!.. Konu- betciala daba g$ parom pamaz mayız dersin? ee ÜĞ elti — Bi bir deneyelim!. a Veznedeki kız tezgüh başın duran, durmadan meyhanelerine devamlı müşteri | çin anlara yakm | iltifatlarını esingemez gibi davra- nyrordu. dar, İngilte- Şakacı Şamo, urkadı biraz | adan yardım a- e ile sözün gi a ve İngiltere de kavgamsı bir hale sokmağa Amcamla bu manastır hakkın- da bir münasebet araştırmağa lü- zum görmüyor, d le bir şeyi düşünmek bile istemi- yordum. tiklâlini, toprağının tamamile ve | yordu. Hakiki mumyadan hiç far larak diğerlerince tanınmuş | ları yoktu . t iyerm Şamo, arkadaşına adam- doğrusu böy- zım gelen yardım - | hususta hiçbir şüpheli nokta bıra- lerin cesedle dan geri kalmiyacaklar Lehis- | kılmamasını, Baltık den'zine olan çaresine bak, | tanın coğrafi vaziyeti müsatddir. olursa L areleri mühim bir rol aklardır. Onun için st ndlara sarıp satıyor- un hava kuvvetlerini art * almasını, Almanya taral mezal | Önce uykum kaçtı.. Sabahı güç- lükle çektim. Ve öğleden evvel trene binerek «Şifeki> sayfiye ne gittim. kapanma- yaklaşacağım; a- | İleride bir harb Navar Kralının hususi doktoru daha | Guy dö lâ Fonten, 1564 de İsken- 1 madını soracağım! Şimdilik : buluşuruz, | | — Dedi; Cod ini beklemeden ağır ağır, tıpkı | bir deve sall e 8 gün masını sulhun mi 1 için eh len temin edilmed'k Manastırın b besi çok se- vimli bir kadındı. Ben baçhe ka- pısından içeriye girer girmez, bü- cevap venme - | hesini tesis eden büyük devletler herhangi bir konleransa evevi yapılmı şimdi de Lehistanın bu rolü :le uy- $ t değildi la mumya görmüştü. r hava kuvvetine malik ol p Varşovadaki mü: kuldu. r Monsenyör Kortesi hal | ları parçalıyarak, taş havanlarda Si ı güzel veze | 28 görüyorlar k böyle olunca uzun bir y : € getii Fsasen Lehistan da Avrupada ikine! bir devlet olarak kalmay istemiyor. Şimdiye kadar Varşova Avrupalı eczacılar, bu mum; yük demir kapıl kapandı.. Arkasını iyor - | rüldü. Zindana giren mahkümlar Varşovadan ayrılma- | lar, satıyorlardı. Sahte mumya - | gibi t e başladım. Baş rahl- — Bak Antuvan.. Ne güzel bir e r bu sayede çok p görmüştür be yüzüme dikkatle bakarak gü- —. dılar DEVREDİLECEK İHTİRA BERATI Sun'i dokuma (ptil üç ay | lümsedi: nolunduğu, Mary Neli LÇEn azı — Evet Mot€her mak lâzımdı. Harb ve | — Yer gösterdi. Oturdum. Masasının gözünden bir mek - p çıkardı. tırları okumağa başladı: eRlke | Mumya yapmak, gibi kolay bi Genç kız Fransız bahriyelisinin ' siz misiniz şey değ uzattığı bankonotu aldı, — bozdü, ve nikel paralardan mürek- | miştir. Avrupalı âskeri mütehas- | | sıslara | sslara g Lehistar. kendi hava [ Şu senin alâmeti fa: ni mevkünin ve İstik acık bir yığını sarf ha: zamanında mum- en sordu. Godiet arkadaşının belki biraz çıkarmak çin Rus tayyarec'liğ — Adamıza yeni mi geldiniz! —| den de istifade etmelidir diyor lar. Bu da Rusya ile Lehistan ara- sında cereyan edecek müzakere - lerde tayin edileceği gibi diğer taraftan Moskovadaki - İngiliz - | ması Rus konuşmalarının neticesi de bu| teklif edilmekte olmak müşterek ve umzmi müdafaa e- | susta fazla malümat edinmek is- | Kaktı, sus usul> hakkındak ” öbümüz olkik Yü acaği 38 yacıların atölyeli iyordu. Tabii bunlar vetli şahit... baldeki rolünün istediği dereceye | n hayran. alıcı gözile bakan sasız batıriyelisine gözü (li gince hafifce gülümsemiş, bu te- bessümü de iki ahbap çavuşlar - dan her biri kendisine maletmiş: — Kız bana gülümsedi: Diyerek birbirlerine söylenmiş- ler, bu yüzden aralarında bir mü- nekaşa başgöstermi; — Bem ada DD DiT a Te e aa Dirni blsle eti | Selarcu belle bülürürüü, enlerin Galatada Aslan Han | — Mumyacılar, bir hafta içerisinde| şaması için, Nevyorktaki serve İlk defa arkadaşını dirseğile çe- | tım! Sün dB 6 Sal Çunarnel 18 ae | — Lehistan ile Almanya arasın - | 5 inci kat 1 - 3 numaralara mü - | Sahte bir mumya yapıyorlar, ve - | min yarısını manastırımnıza terke- kerek kızı gösteren Etyen Şamo, — — Denimki de şaka! fıkaraya, Tel: 22308 daki fın dostça halli için Pa- | »ylemeleri riyorlardı. Aileleri de bunları a- | h ve 2490 numaralı ihtlı 9 tinin ihtiva ettiği hukuk bu ker-| Sini mumyalıyabilmenin ( , öksüz kalarak, na- yoktu. Mumyacıların atöl hızlıca bir el vuruşiyle sözünü kes- ti (Devamı var) — Hünasebetsizliğin Tüzumu yok Şamo kendine gel! Çektiğin ködehler dokundu galiba! | müslu bir ramibdenin terbiyesi al. | şehrin haricinde idi. Ölü sahibleri-| tında büyümüş olduğundan, ken- | nin, yüzlerce metre boyunda band-| disinin bundan sonra da hayata | ları açıp bakbıyacakları muhak - | dönmesine taraftar değilim. Ö- Dr. Hafız Cemal (LOKMAN HEKİM) DAHİLİYE MÜTEHASSISI ihtiraın mevkti fiile kon - — Sözlü bu kiliğa sokan sensin! lünciye kadar manastırınızda n olunur. — —— - amaa iyerek manastırda gün bile oturamaz Herkes dengi | yun) ölmüşse. Kralın kızını ala- | - « — Bugün de ağıma bir lok- — MA zzi dengine, rengi rengine.. O zengin, ! marsın! ma yiyecek girmezse, açlıktan ö- amın. tmilyonları | yezedilm n yiyecek isler, navardır. Kralın şgul olürken, kılıcını çe-| da durmüştü. 4 kuzu kızartmasım verirsin ker, başını vurursun!. Fakat, u- | karal nutma ki (X lay kıliç ve hançer darbe Taez. yaradan bir damla kan çıktığını gören yoktur. K disine nice kahramanlar ok ve kı- | b Hepsini kendi elile — Ben buradan döneceğim di. Canavarın yerini & dim Vazifem sana bu yolu g termektir. X yigitsin! Sana açıdı hç savurdular. bura ar — bir Eskender F. Sertelli Ş, demir vücutlu bir ca- I hayretle adamın — Buranın kolay kolay öldü- ü m. Belki canavar ininde hapdsecilmiştir. Oraya dar gidip bu vak'anın esrar perde sini kaldırmalı | Acaba arkadaşına acıdığın | için mi, yok güzel Pren vuşmak için mi kendin likeye atıyorsun?. — Arkadaşımı kurtarmak için. ben fakir. O esmer, ben beyaz. O | örtülü; ben çıplak. Biribü | nasıl uyuşabiliriz?, « — Fakat, sehde olan da yok. Sen çok küvvetli sin! Kralın güvendiği büti livanları, kasırgaları tutulmuş a- ğaçlar gibi birer yere vurdun! Ve sarayın penceresi ardından seni seyreden Prenses için: çekerek: *Ah ne güzel, ne kuvvetli di likanlıl» diye kağ : Sen bünları nereden biliyor- | sun? — Kendisine h | cariyesir | O hald l | den alıkoymak istiyorsun? Cana- varı gidip bulayım. Onunla dö- ğüşeyim.. Başını — kopa rala dü ve da-| ğın yamaçlarına tırmanmağa baş- | ladı. O, yoldan ayrılırken, reh- perinin son sözlerini işitmemişti. gaze- | imamak için, derhal ters | ne döndü. | dağ eteklerinde atını bir ak tepelere doğ- ru çıkıyordu, Meydanda kimseler yoktu. Azak, (Mera) ile karşılaşaca- ğından korkmuyordu. O, nasil ol- sa hasmını yenecek, kafasını ko- paracaktı. Fakat, Buranı sağ bu- Tabilecek miydi?. İşte onu üzen ve ezen bu endişe, hiç kimseye ye- nilmiyen bu cesar — delikanlıyı r geçlikçe telâşa düşü leceğim, Bucan!» Bu bir kadın sesiydi.. ve Bura- na hitap ediyordu. Demek ki Büran yaşıyordu.. Azak sevindi. Kılıcını çekti.. pazıları şişirerek taştan taşa atla- dı. etrafını dinledi ve yavaşça: — Buran, Buran.. Diye seslendi. Bu sefer biraz daha - deri cansız bir ses işitildi: — Sayun!. Ben bu sesi tanı> yorum.. haydi kalk, etrafı araştı Eğer ben bir delikanlıya rastla- sam, korkma Al, buraya geti Bu ses, Buranın sesiydi. ta, inliyen hattâ can çekişen bir 808. Tanrının oğlu kimseye görün- müyordu. Merak ve heyecan için- de sağa sola bakınırken, siv rın vakıflarına ilâve edilmiş Bu yüksek ve ıssız duvarlar i- çinde tamam yirmi yıl Hayata döndüğüm zaman yaşında idi. açlarım bembey: Bu csnada &: ğ ve benden 'başka varisi olmadı; ni söylediler. Geri kalar servetine de bon sa- p olmuştum. Amma.. neye yara- di bu servet? Hem saçlarım ağar- maş, hem de rubum ölmüştü! Beni servet öldürdü. ncamın — milyonlarına sahip olmasaydım. Keşke bir çiçekci dükkânında çalışsaydım. çekip z saldıranları çekinmiyeceği Bötüreyim. Haydi sana uğurlar ol O zaman ne kadar neş'eli bir bir hamlede parçaladı Avucuna | Buran gibi parçalayıp öldü: aldığı taş parçalarını bir sıkışta | Ür!. Yazık sana!. İstersen geri dö- ve koör- dolaşır- abaşında yükselen ince bir ses işitti: Ve içli içli enginlere bakarak i- Azak iri, çarpık. — siv lâve etti: İ sun!, | kunç kayalıklar arası - Ben Sirtellâdan gelmiş bir | — Peki amma, canavarın bâ- | ken sahanım . Kral kizi benimle bir ' şını koparmaktan ne çıkar?!. (Sa- kayanın arkasından uzanan genç | dy bir kadın başı gördü. Yirmi yıl manastırda gülmesini (Devamı var) unutan bir kız, bundan sonra na»