İ - GARİB BİR TEZAD — , VE ŞEHİRDE MEYDANLAR ir gazetede şu serlevhayı | gördüm: İ <Eğlence yerlerinde halkın Aldanmasına meydan - verilmiye- cek?.. Bu ne perhiz, bu ne lâhana tur- şasu?. Hani, belediye, şehirde, halkın | İ Hem de öyle bir m stimlâki için Belediyenin on /— para masraf etmesine lüzum yok.. kü, bu meydanlarda, istimlâ- ki, müessese sahipleri halktan ya- piyorlar. RÖNTGEN MASRAFINA YAZIK EDİLMİŞ Aşldığı beş liralık rüşveti yutan bir memuru hastahaneye, sevket- işler. Röntgenle, midesindeki beş! ik kâğıdı görmeğe ça kar; olmamış.. Sonra, Tabbı adliye sevkederek, mide bir miktar alıp tahl mişler, olmamış.. Hulâsa, bu memurün; beş lira- | ği ve yuttuğu fenni usul- Yerle tesbit edilememiş. Bize kalırsa beyhude zahmet çekilmiş.. Gayet tabit olarak, ne rönigen, ne de Adli tıb müesse- sesi, bu işin altından kalkamazdı. Meşhur atalar sözünü neden ha- tırlamıyorsunuz: Para ile imanın kimde olduğu belli değildi. Üstelik rönigen masrafına ya- Zik etmişler!. KOKMUŞ KAVURMA SATAN BAKKAL Bir bakkal, kokmuş kavurma sattığı için mahkemeye verilmiş.. Talihsiz bakkal, kendisini müda- faa oderken şöyle demiş: — Benim, bir tenekecik kavur- mamdan ne çıkar? Yazlık çalgılı gazinolar, her gece bihlerce kişiyi kasıp kavuruyor.. Masumiyetimin teslimini ve âdil mahiamenizi KÜÇÜK HABERLER * Beynelmilel Nevyork sergi- sinde 23 temmuz «Türk günü» - larak tes'id edilecektir. O gün ve gece Nevyork ve Ankara radyo- ları müktekabilen neşriyat yapa- caklardır. “ * Temmiğun 1 inden itibaren başlıyacak olan «Kızılay» haftası münasebetile şehrimizde de te- rat yapılacak! * Ovacık kazasının merkezi o- hamu! | Çakmak» olarak değiştirilmiştir. * İstanbul mantakası — ticaret müdürlüğüne İzmir Ticaret Oda- i kâtibi Mehmed Ali Eten w Türkkuşu filosu dün saat 11 buçukta Kayser'den Ankaraya dönmüştür. Mem'eket turunu bu suretle muvaffakiyetle bitiren genç bayan ve bay havacılarımızı biz- zat Başvekilimiz Dr. Refik Say- KARŞISINDA Son Telgrof- hakkımda beraet kararına verme- sini dilerim. OTOBÜSLER BİR RESMİ TEBLİĞ NEŞRETTİLER Konyada bir otobüs kazası ol- muş, beş çocuk yaralanmış.. Bu hödise üzerine İstanbul otobüsleri şa resmi tebliği neşretmişler: «Bugüne kadar sulh uğruna ça tlerini görmekle memnun ol- | duğumuzu beyan ederiz. Konya t bi nlden tetkil bir imiz, son dela ye anlı olduğu — mneserret a otobüsleri, ayı ga- yesine sadık kalarak, istikbale ü- mid dolu gözlerle baktıklarını ve faaliyetlerine aynı | selüde devam | ceklerini bildirirler.. YA, DAYAK YEMEMİŞSİN, YA, SAYI BİLMİYORSUN Eski devirlerde, ceza yiyen bir ç kadı. hükmetmiş: İ — Vurun şuna yüz sops. Suçlu boynunu bükmüş: — Aman efendim, dem asaletmeabınız, ya, hiç dayak ye- memişsiniz. Yahut da sayı nedir, bilmiyorsunuz.. Dünkü gazetelerde şu satırları okudum: «Seyyah celbi için Bursa - Mu- danya otobüs ücretleri indirile - ceke. Bu havadisin manasının aksi sahih olsa, şöyle demek doğru dü- gecekti: *Otobüs ücretleri pahalı olduğu için memlekele seyyah gelmiyor.> Bunlar da, ya, seyyah ne demek olduğunu bilmiyorlar, yahut da memleketin halini bilmiyorlar. Riyaziyede, bir vahide irca usulü vardır. Muazzam bir seyyah cel- bi meselesini, yalnız otobüs ücre- Hine İrca eden zekâlara hayra - mam! h Zati Kaymakam ve Nahiye Müdürleri Hakkında Bir Tamim Kaymakam ve nahi, lerinin vazifelerinden ayrılma şe- killeri hakkında gönderilen yeni bir tamime göre kaymakamlar; kazası hududu dahilinde dışarıya Vekâlet veya Vilâyetlerinden izin almadıkça çıkamıyacaklardır. Bunlar harice; — muhakemeye velev ki şehadet için çağırılmış dahi olsalar bile yine mezuniyet alacaklardır. Nahiye müdürleri de vali veya kaymakamlardan izin almadan kendi mıntakasından ayrılamıya- caklardır. Vilâyet berkezine gelmek için izin alan kaymakamlar, nahiye müdürleri ve diğer mülhakat me- murları; vilâyet merkezine gel - diklerinde bizzat makama uğrıya- ü Yazan: İskonder F. SERTELLİ — Bilâkis.. Çok memnun olu - | rurh.. Madem ki kız kardeşin'& ni-| şanlısile evine gelmiş.. Biz şimdi onların misafiri sayılırız. Her hal- de tanışmamız icabeder.. Sabaha kadar eğlenir, güzel vakit geçiri- l riz. — Fena değil, çok temiz kalbli ı insanlar gibi düşünüyorsunuz. — | Kapıyı araladı.. | Seslendi: — Melin.. Enişte beyle beraber | buraya gelseniz e. Ve Feriduna dönerek: bu gece uyumağa niyetiniz yok, öyle mi? Dedi.. Sonra birden kaşlarını calarak bir sigara yüktı. Z caklardır. ler, Konyadaki hemcinş- | n ve müsbet Ça- | üsleri ile olan şıkı dostluk ve | edilmiş, arada tam | şahede edilmiştir. İstanbul ve | Yeni iki Elektirik Santralı Bütün Marmara Havzasına Enerji Temin Edecek Memleketimizi ucuz ve bol e- lektrik enerjisine kavuşturacak yolları aramak maksadile kuru- lan <Elektrik işleri Etüd dairesi> tarafından —bir — müddettenberi mubtelif yerlerde yapılan tetkik- ler çok ilerlemiştir. I Bu tetkikler neticesinde; ilk o- k Kütahya ve Zonguldakta nbul da dahil oldu- | ara havza- sına ve Bursa havalisine; ikincisi Ankara da dahil olduğu halde bir muazzam « Bu a 5 yıllık büyük san: maza alınmıştır. ası da ikinci yi programı - «Kütahya» elektrik alının | takatı 60.000 kilovat olacaktır. Bu asyon 350 milyon kilovat saat | ihsal edecek ve Kütahya sana- yt mıntakasına enerji verecektir. Ayrıca 150 milyon kilovat gaa lik hat; Eskişehir, Bursa, İz- | mit, Gölcük ve İstanbula cere « yan verecektir. Zonguldak santralı Çatalağzın- da kurulacak ve hiç bir ticari kıy- meti olmıyan kömür süprüntüsü ile enerji istihsal edecektir. 45 bin kilovat takatında olacak olan bu istasyon 100 milyon kilo- vat saat istihsal edebilecektir. U- zün müddettenberi bu hususta yapılan tetkikler çok ilerlemiş - tir. Şimdi de santralların projele- ri tamamlanmaktadır. ——— Şehirde Sarhoşlar Azalacak Rakı İstihlâ'cinin Takyidi için Tedbirler Alınıyor İmhisarlar İdaresi rakı istöhlâki- ni azaltmak için tedbirler almak | üzere tetkikata devam etmekte - dir. Küçük rakı şişelerinin piya- | sadan kaldırılmasına esas itibari- | le karar verilmiştir. Bu kararın tatbikine geçildikten sonra 100 - 150 - 250 santilitrelik şişelerle ra- . İlerde santilitrelik ve 1000 sar yapılacaktır. ilitzelik şişelerle salış Gazinolar ve sair yerlende rakı- larlar kadehle satılabilecektir. Bir kiloluk şişeyi almak imkânı halk için muhtelif bakımlardan müş - külleşeceğinden rakı istihlâki a- | zalmış olacaktır. Bu tedbir alko- liklerin ceblerine uygun şişelerle sokaklarda sarboşluk elmelerinin | de önüne geçebilecektir. « Yunus Nadi «Hayat sahası hak- kında bir izah» isimli bugünkü başmakalesinde bir Alman gaze- tesinin «hayat sahası» nın öyle ür- külecek ve korkulacak hiçbir ta- rafı olmadığını anlatan bir yazı- sından bahsederek diyor ki: | «Hakikatte Almanyanın daima | karşılıklı olmak lâzım gelen ikt sadi ihtiyaçlar bakımından hayati esine şarki * Avrupa herhangi bir hâ- eyan elmemiş almama- cephesinde Tür- kiye - Fransar isimli başmakalesinde g1 satırları yazı- bugünkü «Nihayet Hatay meselesi sudece müzakere ve karşılıklı arflaşma yolu le hallolundu. Hatay mese- lesi bir emrivaki ile Türk - Fran- sız münasebetlerini ıslah edile - mez bir vaziyete koymamışsa bu- nu ancak Cumhuriyet hükümet!- nün basiretkâr siyasetine medyu- nuz. Hatay meselesinin halli ü artık sulh cephesinde İngil: nin yanında elele vi ve Fransa bundan sonra bü kitlerini ve kuvvetlerini müşte tek sulh hedefine çevirebilirler.» TAN: Sadri Ertem «Devlet makıneı nin ıslahır isimli bugünkü baş- et ka devlet makinesini ıslah edeceği söylemektedir. YENİ SABAR: Hüseyin Cahid Yalçın «Hakiki milletler cem.yeti» isil de Almı bi günkü bı tısadiyatçısı doktar Şahtın geçe! lerde Kolombiyada söylediği bir nutuktan bahsediyor diyor ki: «Berl'n ve Romadan bir zıd mkalesi ik- beyanatları | çe ya bu hükmü vere Berlin ve Ro lerinden haberler: olmadığına, a- ralarında büyük bir fkir ve ka- timal vereceğiz. O zaman da Ber- linde ve Romada hâkimör? Kimiz sözü memleket'n sözüdür? Sualini sormak mecburiyetine dü- şeceğiz.. İKRDAM: A N. Karacı m Türkiye | bu- | akseden | | bazı ima harici siyasetinin sevk vı lo de devletimize çok yi vaziyet temin ettij te ve: «Bu çok yüksek vaziyeti son asırların bütün tarihini gözden geçirmek lâzım ki denebilir ki Türkiye rdanberi bugün va: düğu kadar kuvvetli ve e- mir bir vaziyote sahib değildi ve bu vaziyete dariyetli ve uzağı gi ren bir idâre sayesi: gün erebildi. AKŞAM: ç «Mes'ud buzönkü başma- Türk SIZ ai nın insanlığın yulh Ve iyet vesikası ha- - | he diyor ki «Devlet, fazlı sayesindedir ca ücret stanbulda oturup da devlet memurluğunda bulunan | insanlardan pek çoğunu Ankara, | çekti. Bu suretle, hükümet, muh taç olduğu kalitel! memur kadro- | sunu düzeltti Küçük İşçi Kızlar Mesai Saatlarından Fazla Çalıştırıldıkları Anlaşılıyor n ve çocukların ça - lıştırıldığı bazı ve saire fabrikalarında da sabah saat 75 dan akşam 7 ye kadar 11,5 saat iş yaptırıldığı alâkadar- lara ihbar olunmuştur İş müfettişleri bu h kontroller yapmakta adliyeye vermektedirler. sta sıki Yalnız hane sahiplerinin müs- tahdemlerine verdikleri direktif- le; günde 8 sast çalıştıklarını ken geldikleri saatlerdi mayıp <temizlik» ile meşgul © | dukları şeklinde ifadede bulun | naat ihtilâfı hüküm sürdüğüne ih- | «Refik Saydam |. hükümetinin muvaffakiyeti. ısim- | H bügünkü başmakalesinde Ha- tay zaferi üzerine Milli Şefimiz ta- ratından bir telgrafla tebrik ed'- miş olan Başvekilimiz Dr. Refik Ibülleri | — Burası yabancı bir yer değil.. | Kız kardeşimin evidir. Hiç sıkıl- mayın. O da benim evime geldi- ği zamani, kendi evinde imiş gibi | hareket eder. — Siz hep böyle ayrı mı yaşar- ganız?. — Evet, babamız öldüğü za - man, bize büyük servet bıraktı. Mirası aramızda taksim ederek ayrıldık.. Ve üç kardeş, İstaribu - lun üç ayrı semtinde kurduk. Üçümüzde genciz. Ha- yptı olduğu gibi kabul eden, gö- ren, üzüntüden, neş'esiz insanlar- dan kaçan kızlarız. — Üçünüz de bekâr mısınız?. ——— tediğimiz erkekleri bulunciya ka- | dar bekâr kalacağız. Evlenmek bi- | “zim için bir şans ve tes: s1f İşi | değil, bir akıl, görüş ve ölçü me- selesidir. Feridun Bey! - Çök güzel düşünüyorsmunuz! | t anlamadan evlenenlere a- cırım. Böyleleri hiç bir Tmes'ud olmiyorlar. Bu işi, kumağı | kesmeden iyice ölçüp sonra biçen terziler gibi, derin düşünerek hal- letmeli, Melin merdivı kıyordu. Onun arkasından da korkak a- | dımlarla yürüyen bir hayalet var- | dı. Sofa kâranlıktı. Melin bağırdı: — Abla, kapıyı aç.. Bastığımız yeri görmüyoruz. Pelin yerinden fırladı. Kapıyı açtı, Buyrunuz enişte bey.. Kumral kıvırcık saçlı, yine Pe- zaman 'nden gülerek çe | — Evet, üçümüz de — ——— —— şen ve şuh bir kız önden. Ve orta boylu kırk yaşlarında esmer, çeklögen, kara kırpık bi yıklı bir adam arkadan odaya gi di. . Herkes birbirini yeni görüp, ye- | ni tanıyordu. Fakat Melin, o kadar yırtlılmış, © derece serbest bir kızdı ki. Fe- ridunla eskiden tanışıyormuş kurtarmak- için, | yüksekten atıp tutuyorlar, gelen adama karşı küçük düşmemeğe yorlardı. ik - gürürü bü. Ferklun onları okşamasını bilen — örkekti. yerinden kalkarak Meli - nin nişanlısına yer güsterdi. bekârız. İs- | Un gibi uzun boylu, Pelin kadar | — Melin, nişanlısını: malarını öğrettikleri de görül - müştür. Bu k: ni olmak için de tedbi: tır. Ezcümle «temizlik. bil etefsir» lere mâ- alınacak- maksadile işçilerin İş ssalinden 2-3 saat ev” | vel mücsseselere - çağırılmalarına | meydan verilmiyecek ve bu za- man da iş anına mahsub oluna - caktır. * Bugün öğleden sonra bele - diye istişare heyeti azaları ile ek- mekçilerin mümessilleri- toplana- rak ekmek meseles'ni görüşecek- lerdir. — Mecdi Bey.. Diye takdim etmişti. Feridun: — Kusura bakmayın, Mecdi Bey! dedi, Baldzınız Pelinle bu gece şurada bir çilingit sofrası | kuralım dedik.. Canımız da sıkıl- mıyor değildi. Ne iyi ettiniz de gekiiniz.. Mecdi, çok sıkılgan bir erkekti. Eğer Feridun bu sözleri söyleme- miş olsaydı, Mecdi renkten renge girecek ve mahcubiyetinden mü- hitinin de neş'esini kaçıracaktı. Pelin: — Allahi senden razı olsun, dok- tor! - diyerek rakı şişesine sarıl- dı - Sizin de kadehlerinizi doldu- rayım. Haydi, hep birlikte içelim. Kadehleri doldurdu.. Hepsine kendi elile ayrı ayrı uzattı. Mecdi Bey çakır keyfti. — Şerefinize.. Diyerek, elindeki kadehi susuz içti ve biraz beyaz peynir aldı. , ancak bu | r ve karemolâ ve bunları | Şürası Hazırlığı İstanbuldan Gidecek Mürahhaslar Bu Hafta Seçilecek 17 temmuzda toplanması ka - rarlaştırlan «Maarif Şürasıs et- rafındaki bazırlıkları tamamile | bitmiş bulumnaktadır. Şüraya İs tanbuldan iştirak edecek murah- | haslar hafta içinde seçilecekler - dir. Kongrede görüşülecek olan iş- ler rapor ve eserler halinde tes - | bit edilmiştir. Bunların arasından — bazılarını | yazıyoruz: | if zamanlarda mem- | len ecnebi terbiye - n memleketimizde Maarif | hayatına ait verdikleri raporlar. niden toplanan mual na vereniş Maarif Vekâleti bu raporl. a kitap ve |er £ ÜKRALE Mecidiye Köyünün imar Plânı Beyoğlunun en yakın bir mesi- | «Mecldiye ki imar plânı da Nafıa Vekâleti ta- | rafından tasdik olunmuştur. Yeni plâna nazaran köyün orla- sından geçen yolun genişliği her aflan 20 şer metre alınarak 'e iblâğ olunacaktır. Bundan başka, Eminönü - Me- eidiyeköyü tramvay hattı yolun ortasından geçecek ve İnhisarla- rın likör fabrikasına kadar uzatı- resi olan Ayrıca, köyde bütün yeni sında güzel, modem nde inşa olunacaktır. Sihhiye Vekâletinin Afişleri 'Az Ve sönbâ- har aylarında görülen bazı hasta- ve hastalığı nâkili unsunlara ikaz ve bilgilerini art- ve Vekâleti: | karşı t | tırmak için ıyacağı şekilde re - yapılan bu alişler 10 zudadır. her birinden 10 bin | tane tabettirilecek, bu suretle 100 bin afiş hazırlanmış olacaktır. Şimdiye kadar Vekâlet 28 cins mühtelif afiş yaptırmıştır. Yeni afişlerie beraber bunl miktarları 38 e baliğ olmaktadır. Ayrıca 847 bin adet muhtelif broşür de İstanbul ve diğer şe - hirlerde halkımıza ve köylülere tevzi olunmuştur. Yenileri de şeh- rümizde ve muhtelif yerlerde mek-| | teplere, kahvelere ve umumi yer- acak, köylere de gönderi- Başka mezeye elini uzatmadı. Melin anlatmağa başladı: — Bu gece Boğaziçine, teyzeme gidecektim. Köprü başında Moec- | diye rastladım. O da bugün bura- ya gelmiş, beni bulamayınca canı sıkılmış. Haydi gidelim. -dedim. | Sizi burada bulacağımızı aklım - dan bile geçirmemiştim. Nasıl ol- du da geldiniz bu gece. Pelin ağzını açacağı sırada, Mecdi sordu: — Hanımefendi burada otunmu- | yorlar mı? Pelin: | — Hayır efendim, dedi, ben Su- adiyede oturuyorum. Bu gece Fe- ridunla aklımıza esti de.. Çamlı- | caya gidelim dedik.. Geldik bu- raya, Melin evde yoktu. İçeriye gizdik. Onun geleceğin ummuyor- | dum. |— Mecdi ikinci kadehe iltifat et imiyordu. | | | Bursa Kaplıcalarında Tedkikler Bir müddettenberi şehrimizde bulunmakta olan Sıhhat ve İçti- maf Muavenet Vekâleti müsteşarı Asım Bursaya gitmişti Mumalleyh Bursada kaplıcaları gezecek ve oradan Ankaraya dö- (Devuma var) mecektir. | geri giden bu dostluğun, Türkiye - Fransa Yazan: Ahmed Şükrü ESMER Muhterem -Başvekil Dr. Refik Saydam evvelki gün, İngiliz - Türk deklârasyonunun zeyli Fransız - Türk deklârasyonunu Millet Meclisi kürsüsünden oku- leklârasyon iyle tasdik edildi. Frane ârasyonu hak ten 12 mayısta okunan İngiliz - 'Türk dekiârasyonunun zeylinden ibarettir. Çünkü İngiltere ve F - kdenizde sıkı bir İtlifak halinde bulunduklarına göre İn- giltere ile 12 m: nunun tesbit ettiği münasebetlere giriştikten sonra fili surette F e de aynı münasebetlere gi- $ bulunuyordu! rasyonunun İngilter olan Meclisin ransa aramızdaki bir takım proj brogür- | * Fransanın Hatayı Türkiyı cephesine iştirak etmek için diğini yazmaktadırlar. Bu kidia- nın doğru olmadığını anlamak için Hatay meselesinin son yıllar için- deki tarihini hatırlamak kâfidir. Ve Türkiyenin Sulh cephesine İş- tiraki bahis mevzuu olmazdan çok evvel, bu nokta üzerinde Fransa ile Türkiye arasında barile bir anlaşmıya varılmıştı. İ- şin mahiyeti itibarile, pürüzlerin izalesi için zamana ihtiyaç vardı. Ve bu pürüzler ortadan kalkma- dıkça deklârasyonun yapılması Türkiye muvafık bulmadı. Şu mu- muhakkaktır ki Hatay mesele halledilmeseydi, - Pransız - Türk deklârasyonu — yapılamaz, haltâ belki de Hatay Fransız - Türk dostluğunun mezarı olurdu. Pransız - Türk deklârseyonu - nun yapılmasiyle iki millet ara - sındaki münasebetler yeni bir mı haleye girmektedir. Türkiye il 'ansa arasındaki münasebetler- 'den bahsederken <an'anevi döst- luk» tâbirini kullanmak bir an'ane On altıncı asra kadar 'Türk milletinin kahbinde husust bir ye- ti vardır. Türkler garpla temasa başlar başlamaz, karşılarında dost olarak Fransızları gördüler. Bugün arltık harpten evv et değişmiştir. Tarihte Os - manlı İmparatorluğu ile ittifaka Bgirmesi, zamana göre bir cesaret sayılan Fransaya, şimdi Türkiye Cumhuriyeti 6 zamanki muvaze- neye garip benzerliği olan şartlar altında Osmanlı devletinden da- ha kuyvetli bir dostluk eli uzat- maktadır. Eski dostlarımız, Türkiyenin on sek kuzuncu asrın Osmanlı impara - torluğundan çok farklı bir Türki- ye olduğunu takdir ederler, Has- ta adam efsanesi arlık arkada ka! mıştır. Karşılıklı münasebelleri- mizin yeni bir merhaleye girdiği bu sırada Fransız dostlarımız bil- melidirler ki, yeni Türkiye, kapi- tülâsyon zincirlerinden kurtula - rak, kıskanç surette bağlı bulun. duğu istiklâlini, modern hayatın bütün tekâmülleriyle takviye e miş olan genç ve dinç bir devlet- tir. Ve bu yepyeni millet Fran- saya derin hislerle bağlıdır. İki memleket arasındaki dostlukların küvveti, milletlerin karşılıklı his- leriyle ölçülüdür. Onun içindir ki Fransız - Türk dostluğunun kuv- vetine ve âtisine güvenenler al - danmazlar, olmuştur ci ve ön dü-