N E Günün Meselesi: (|Taksim Klışlası* Belediyeye Verilmeli Burada Bir Tiyatro, İki Klüb ve Bir Sergi Sarayı Yapılacak Şehireilik mütehassısı Prost galışmalarına devam etmek - fedir. Mumaileyh — İstanbulda Yapılacak işler ve mesaisi hak- kında dün şu izahatı vermiştir: *— Taksim kışlasının Bele - diyeye verilmesi klüzumunda ötedenberi ısrar etmekteyim. Elyevm; bu mıntakanın plânını hazırlıyorum. Burada büyük bir konferans salenu ile, tiyat- To, gazeteciler kulübü, turing kulüb ve sergi sarayı inşa olu- nacaktır. Diğer taraftan bu sene bil - hassa Boğaziçi ile meşgul olu- yoruz. Boğazın iki tarafında 25 b Kadıköy Kumluğu Park Oluyor | Tramvay Yolunun Dış © Caddeye Alınması Düşünülüyor Kadıköy kumluğunun parx ha- Tme konulamaına devam edilmek- tedir. Kumluğun Mühürdar ethe- tine tesadüf eden kısmındaki mo- ozlarla metrük arsaların kazılma- #iha ve bahçe haline getirilmesme ald tesviye işlerine başlanmıştır. Diğer taraftan eski Hal binarile Müaiye garajı arasındaki —kısmın ağaçlandrılması işine başlanmış- tır. Parkın arasından geçen tram- vay yolunun dış caddeye alınması. bötün bu kısmın yolu- ağaçlı bir Mmesire mahalli haline getirilmesi hakkında hazırlanan projenin tat- bikına önümüzdeki aydan İtibaren başlanması kararlaştırılmıştır. llyğşm Konservatuarda imtihanlar İstanbul konservaluarında ayın 15 inden itibaren imtihanlara baş- lanmıştır. İmtihanlar gelecek haf- ta bitecektir. Ümtihan neticeleri çok memruniyet vericidir. Konservatuvardan bu yıl 15 genç mezun olacaktır. : i | metrelik yollara — ihtiyacımız yardır. Bu yolları açacağız ve plünda yer veriyoruz. Ayrıca Anadoluhisarı — plâjı arkasında bir spor sahası ve ço- cuklar için de bir oyun sahası yapmağı düşünüyoruz.» Mütehassıs Prost; Kuruçeş - medeki kömür depoları hak - kında da şunları söylemiştir: *— Bu depoların manzarası yürekler acısıdır. Depoların kaldırılması için karar verildi- Bini işittim. Bu iş için Kimanla belediye temasta bulunup an - Taşmalıdırlar.» Asi(erî Mekteblere Girecek Talebe Hüsnühal Mazbataları Hakkında Yeni Bir Emir Geldi Askeri mekteblere girmek üze- Te yapılacak müracaatlarda veri- lecek hüsnühal mazbataları hak - kında dün vilâyete yeni bir emir gönderilmiştir. Emirde mektebe girmek isti - 'yen çocuğun ve annesi ile habası ve ailesinin veya velisinin kötü ahval ve ahlâk sahibi ve milli hu- dud haricine atılmış veya yurda | girmesi menolunmuş eşhastan o- hap olmadıklara suihal ve şöhret sahibi ve mahkümiyetleri bulunup| bulunmadıkları tesbit olunacaktır.| Bu evrak vilâyet idare heyet - dett türafibdani tetkik ölunacek vel hasıl edilen kanante göre ve alâ- | kadarlara hüsnühal mazbatası ve- rilmesi veya verilmemesi karar - laştırılacaktır. Taksim Bahçesi Haziranda Açılıyor —x— a Kazalarda Teftişler İstanbul Belediye ve Vali mu- avinleri şehrimizin müteaddid ka-| zalarında teftiş seyahatleri yap - maktadırlar. Bu cümleden olrak üzere Belediye reis muavini Rifat| Yenel Çatalcada vilâyete aid 'bazı işleri ve Belediye santralı inşaatı ile meşgul olmak- üzere bugün Çatakaya gidecektir. Kendisine maarif müdürü Tevfik| Kut da refakat edecektir. Diğer taraftan Vali muavini Mu- zaffer Akalın da dün ayni mak- sadla Şileye gitmiştir. ROMAN: 29 — Fakat artık evlenecek çağa gek memiş miydi? Janet İlk defa olarak: <Artık ev- lenirsiniz> dediği" zaman, Adolf'ün| birdenbire alnı kırıştı. Öyle ya, Kkokular içinde, kadın etekleri ara-) sında yaşamağa alışmış ve dünya- 'fın en güzel kadınlarından birinin kalbini — kazanmış bir genç için, şimdi başka bir kadınla evlenmek echenneme atılmak gibi bir şey olacaktı. Fakat Janct, artık Kralın met- resi olduklan sonra cnun mabre- miyetine girmek imkânları da kab- mamıştı. Öyle olmakla : beraber, ne zaman kontesin yanına gitse, daima iyi karşılanırdı. Bu kadar güzel hayatı elinden — kaçıracak maydı? Eskiden Olduğu Gibi Duhuliye Alınmıyacak, Taksim bahçesinde Belediyoce yaptırılmakta olan inşazt bitmek üzeredir. Halen büfe, halâ ve med- hal kısımlarının sen eksikleri ile uğraşılmaktadır. Bahçe haziranda balka açılacaktır. Buraya girmek için —alman aühüliye ücretinin de tamamern kal dırılması kararlaştırıldığından bu suretle Beyoğlu halkı parasız ha- va alıp istirahat edebilecek yeni ve güzel bir umumi bahçe daha ka- zanmış olmaktadır. düşünmesi Prens Dö Subiz delikanlı için eski hanedan ailelerinden, fakat servetleri olmıyan Elen Dö Tur- 'non isminde bir kız da buldu. Adolf bu kızla 19 temmuz 1773 de Pariste evlendi. Hatta izdivaç mukavelesini Kral imzaladı. Kon- tes Dubarry yeni evlilere, hazine- | tavsiyesinde bulundu. den alınmak üzere 200,000 lira ver-| dirdi. Gayet güzel olan Elen Dö Turnon da evlendikten sonra sa- Taya kabul edildi, x KONT DUBARRY GELİYOR Hlxmetçi kız haber verdi: — Müadam lâkontes, mösyö 16 kont sizinle görüşmek istiyor. Madam Dubarry can sıkıntısıni 1fade eden bir harekette bulundu. Obh, bu kont Jan... Hangi mezar- dan çıkıp geliyor. Kontes delikanlının yüzünü ok- yeni şeklile | İdrak ve İz'an İstiyoruz! ün bir güzetenin en son sa- hifesinde, diş macunları, elektrik tesisatı, radyo ma- kineleri ilânları arasına sıkışmış, tek sütum bir ilân gördüm. Bu ilânın içinde Atatürkün res- mi vardı. Resmin altındaki satır- ları okuyunca, Atatürke dair ya- zılmış bir kitab reklâmı olduğu- mu anladık. Bu ilânı veren mücssese — bir 'Türk müessesesi değildir. Fakat, ilânı koyan gazete bir Türk gaze- tesidir. Şunu söylemek İstiyoruz: Ata- türkün resmi, bir gazetenin son sahifesinde, binbir çeşid ilânlar arasında asla basılamaz. Atatürk daima bizim Atatürkü- müzdür. Kalblerimizdeki yeri asla değişmiyen Atatürktür. Onun res- minin basılacağı yeri, ilân ücret tarifelerinin hasis hesahları tayin edemez. 'Türk olmiyan ilân sahibi bunu idrâk etmedi ise, bari, bunu Türk olan o gazote idrâk edebilseydi!. BÜRHAN CEVAT Sayfiye Yerierinde | Ucuzluk | Belediye Otel ve Gazinolar için Bir Tarife Yapacak Belediye İstanbulluların say - fiye ihtiyacını da gözönünde bu lundurmaktadır. Bu maksadla bi gün Belediyede bir toplanlı yapı lacaktır. Bu toplantıda — sayfiye | yerlerindeki otel, gazino, pansiyon! ve kır kahvesi gibi yerlerin tari- Yelerinin ehemmiyetli bir surette | indirilerek halkın en ucuz kilde eğlenip dinlenmesi ları tetkik olunacaktır. Ayrıca, Bü-) yükada, Heybeliada, Büyükdere, Suadiye, Erenköy, Bostancı, Fe- nerbahçe gibi sayfiye yerlerindeki yazlık ev kiralarının da çok yük- sek olduğu görülmüştür. Toplantıda; bu kabil evlerin | mevki, oda ve kat adedi, manzara,| şyenilik ve eskilik, konfor gibi ba- kımlardan birkaç sınıfa ayrıla - İ Tük her enıf için azami bir kira miktarı tesbit edilmesi işi de gö- rülecektir. Bundün başka sayfiye yerleri- nin datmi temizliği ve güzelliği için de bazı yeni tedbirler alına- caktır. —— Denizyolları ve Limanlar Kadrosu Muhabtre ve Münakale Vekâ- letine bağlı alarak yeniden teşkil edilen Denizyolları ve Limanlar umum müdürlüklerinin kadro - larn bugünlerde Mecliste görüşü- lecektir. Moclis müzakereleri ya- pıldiği sıralarda Ankarada bulun- mak üzere limanlar umum müdürü Raufi Manyasi ve muavini Hamid Saracoğlu dün Ankaraya gitmiş - lerdir, çe vecener mave | Jan Dubarry metin adımlarla içeriye girdi, hâlâ yatakta bulu- nan Janetin elini öptü. Kendi e- vinde imiş gibi serbestçe koltuğa oturdu, bacak bacak üzerine attı. Enfiye kutusunu çıkararak bir tu- tam çekti, aksırdı, sonra gülüm- sedi ve tekrar elddiyetini iktisab ederek: — Kızım, dedi, ben aile reisi g- fatile sizinle gayet nazik bir me- seleyi görüşmeğe geldim. 'Yüzünden komedi artistlerine mahsus ifadeler okunan bu aca - b afle reisi, 'Toloz şivesile anlat- | mağa başladı: — Sizi bu payeye yükseltmek ne kadar V Ben Bir Adam Vurdum! Hamdi Kendisini Yakalıyan Polise Bu Sözü Söylemişti E kançlık yüzünden Behçet sminde bir zatı İlt?&nt'ı ile öldürmek kasdile ağır surette va- ralıyan Hamdinin duruşmasına dün Ağırceza mahkemesinde de- vam edildi. Dünkü muhakemede hâdise şahidi olarak polis memur- luğundan mütekald Yusuf sorgu- ya çekildi. Yusuf mahkemede şun- Jamı söyledi: Vak'a günü karakolda nöbet- | çi idim. Yazı işlerile meşgul bu- handuğum - bir sırada, bir erkek Besi işittim: — Kaçıyor, yetişin, tutun!. Dışarıya çıktığım zaman Ham: dinin Balata doğru kaçmakta ol - duğunu gördüm. — Birkaç defa adür!> diye bağırdım. Fakat Ham- di durmadı. Kovalamağa başla - dim ve biraz sonra da yakaladım. Hamdi çok telâşlı ve heyecanlı idi. Gözlerinin içini kan bürümüş-| tü. Şaşkın bir halde idi; Kendisi: — Neden kaçıyorsun, no yap - | tın? diye sordüm. Hamdi suçunu itiraf etti: — Eğrikapıda bir adam vurdum dedi. Hamdi üzerini aradım. Ceb- lerinden birinden bir tabanca çı- kardım eksikti. Tabancanın üç kurşunu amlusu koktuğu için bu kurşunların yeni atıldığı anlaşı - | hyordu. Hamdiyi karakola götürdüm ve, Hakkında lâzım gelen muameleyi yaptım. Mahkemeye gelmiyen ve Koca- elinde bulunduğu anlaşılan diğer şahki Avniyenin de evrak arasın- dâakitifadesi okundu: «— O gün, hâdise esnasında Eğ-| rikapıdaki evimde bulunuyardum. Bir silâh sesi işittim. Kapının önü- ne çıktığım zaman biraz ilerde, yerde bir adamın yuvarlanmakta olduğunu gördüm. Adam yaralı idi. İki yerinden kan akıyordu. Bul sırada Hamdi de kaçıyordu, İçe- riye girdim. Ve bizim evde kiracı bulunan dondurmacı İşmaile: — Sokakta bir adam vuruldu! Vuran kaçıyor. Koş onu yakalal, Diye bağrdım. İsmalil derhal sokağa çıktı ve ka- çanı takib etti. Birkaç gün sonra, Harndinin ka-i yısını behçetter — kıskandığı için vurduğunu öğrendim.> Duruşmuya gelmiyen Sabrinin çağırılarak dinlenmesi için muha- keme 18 temmuza bırakıldı. Mahalle Sokağından Saraya! AM Z L dar eziyet ve mihnet çektiğimi bilirsiniz. Bugün taşıdığınız isim sayesinde Kraliyetin en güzel ve muhteşem bir mevkiini kolaylık- la elde ettiniz. Janet yavaşça sözünü kesti: — Dostum, asıl meseleye geli- niz. Paraya ihtiyacınız var, öyle değil mi? — Bvet, parayâ ihtiyacım — var, Doğrusu budur. Dünyada herke - sin paraya ihtiyacı vardır. Fakat şimdilik asil mesele bu değildir. Beni dinleyiniz. Kelimeleri hiç de ağzırada çiğneyecek değilim. Kaç tane âşıkınız olduğunu bana söy- ler misiniz? < Yanet, hayret ve nefret golu bir ea Mahkemeler undan bir müddet evvel kıs- Büyükler Küçükleri Affeder AmmaHaydar,Nedense Yaşarı Affetmedi aşar isminde bir adamı bi- çakla öldürmek kasdile ya- ralamaktan suçlu Aksaraylı Hüseyinin muhakemesine dün as- liye dördüncü cezada bakıldı. Dünkü duruşmada davatı Ya- Şar şu ifadeyi verdi: — Ben manavım, Hâdiseden bir İki ay evveline — kadar, ber gün | suçlu Hüseynin dayısı manav Hay-| darın Hasekideki dâkkânına seb- ze götürürdüm.. Haydarda 30 lira alacağım var- ; dı. Bu parayı vermediği için artık ben de dükkânına sebze götürmü- | yordum. Hâdiseden bir gün evvel yine paramı istemek için Haydarın dük- kânma gitmiştim. Haydar orada yoktu. Ortağına: — Haydar benim paramı neden vermiyor? Diye sordum. Bu adam: — Haydar sana on para bile bor- Cu olmadığını söylüyor, dedi. — | Bu söz beni kızdırmıştı. — Demek bu kızılbaş herif bor- cunu inkâr ediyor ha?i Dedim. Haydara ve ailesine kü- für ettim. Ağzıma geleni söyle - #im, Ertesi günü, öğleden sonra, Ha- geki caddesinde, Ahmedin kah - vesinde birkaç arkadaş, oturmuş konuşuyorduk. Bir ara kahveye manav Haydar girdi, yanıma gel- di — BSeninle biraz konuşacağım, benimle gel! dedi. Onunla kahveden dış. | tık. Bir kenara çekildik: en dün dükkânıma gelmiş- &in! Bana ve efradı aileme küfür etmişsin doğru mu?. Diye gordu. | — Ona yalan söylemek istemedim: — Evet, dedim. Dün bizaz si - nirli idim. Kendime hâkim ola - madım. Sana hakaret ettim, Ondan af dilemeğe başladın — Haydar ağabey, söylediğim bütün sözleri geri alıyorum.. Bir kabahat işledim. Sen benden bü- yüksün, bürükler küçükleri da - ima affedor! Sen de beni affet! Gözlerini hiddetle açtı: — Olmaz, dedi. Seni asla affe- | demem. Haydar, kendisine ve aile-| | gine hakaret eden bir adamı hiç bir vakit affedemez. Sana bu haka- retin cezasını çektireceğim! Seni öldürleceğim, kendini kolla! Haydara çok yalvardım, fakat onu bu kararından vaz geçireme- dim.. Kahveden döndüm. Akşama ka- dar orada oturdum. Geç vakit evime giderken, so- iya çik- mazarla konta bakfı. Öteki sözle- Tine devam etti: — Anlıyorum. Kral birincisidir.| Bunu tabii görmek lâzım. Şimdi ©.| kardeşimin yerini tutuyor. Kral elmak sıfatile herkesten — ziyade dünya güzelliklerinden istifade et-) mesi hakkıdır. Bunu geçelim. Son-| ra Dük Degiyon beliyor. Bu, ikin- cisi,.. — Fakat siz neler söylüyorsu- müz Jan? Aklınızi mi oynatıyor- sunuz? — İki oldu kızım. Bütün Versay bunu biliyor. Ben her yerden lâ- | zım gelen tahkikatı yaptım. | — Bize yemin ederim ki... - — Dourunuz, qvel_ı* bn sözü - itfaiye Santral Binası Belediye Büyük Bir Bina Yapmağa Karar Verdi İstanbul itfaiyesinin modern bir| şekiled tanzim ve takviyesi için çalışılmaktadır. Belediye reksliği bu maksadla ileride şehirde büyük ve yepyeni bir itfaiye binası inşa edecektir. Buntınla * beraber bir jyandan da Fatihdeki merkez bins-| smın genişletilmesine devam olun- | maktadır. | Ezcümle bu binada — müstacel vak'alar için 16 yataklı bir revir inşası da kararlaştırılmıştır. Bu | kısmın ilâvesine hemen başlana- caktır. Diğer taraftan itfaiye efradının mesleki bilgilerini arttırmak için de kendilerine faydalı bütün fenni malümat verilecektir. İtfaiye mektebinde de imtihan- lara başlanmıştır. Bugünlerde bi- tecek olan imtihanların sonunda talebelere merasimle diploma ve- rilecektir. KöprününGalata Tarafındaki Cadde Önümüzdeki AyAsfalta Çevrilmesine | Başlanacak Belediye tarafından bu yıl âs- tâka çevrilmesi — kararlaştırılan yollar arasında Köprünün Galata cihetindeki kısımla bankalar cad- | desine varan parça ve Karaköy meydanının da bulunduğu evvel- ce yazılm Önümüzdeki aydan ilöbaren bu kışmın da asfalta tahviline baş - lanması etrafında tertibat alın - maktadır. Köprünün yanın- dan itibaren limana kadar giden Özer Abid Hanmın arka - ki pisının — önündeki — caddeni tamamen — asfalta — tahvili &- çin Jüzam gelen hazırlıklar yapıl- | mış bulunmaktadır. Bu kısmın he- men inşaatına başlanmak — Üzere alâkadarlarca icabeden — terlibat alınmaktadır. Çiroz Bollaşıyor Bu seneki balık mevsimi çok be- reketli geçmektedir. — Balıkçılar mebzul miktarda çiroz - hazırla - mişlar ve piyasaya sevketmeğe | başlamışlardır. | Boğaziçi, Marmara ve Yeşilköye kadar olan sahil kısmında meb - zul miktarda çiroz rafları kurul- muştur. Hüseyne tesadüf ettim. Hü- seyin yanıma sokuldu ve bir ke- lime bile söylemeden cebinden bı- çağını çıkardı, beni sol omzumdan ve'kasığımdan yaraladı. Şahid Recai, Vasfi ve Ahmed, | Haydarın Yaşarı ölümle tehdid öltiğini ve yeğeni Hüseynin de ayni gün bıçakla yaraladığını söy- leri, tahkikat evrakı ve rapor mün- derecatı ile Hüseynin suçunu sa- mü bitireyim. Sizin himaye ve mü-| Zaheretiniz sayesindedir. ki Dük Degiyon nezarete girmiş bulunu- yor. İyiliklerinizin - semerelerini topluyor, Fakat mahsulü topla - mak için tohumu ekmek san'atını da bilmek lâzımdır. Ben bu adam- dan bahsedecek — değilim. Fakat ailemizin haysiyet ve itibarı mev- Zuuvbahslir. Siz her halde tehlikeli bir oyun oynuyorsunuz. Sonra Dük Dö Brissak ile münasebetiniz... Bu defa Janet, kontun sözünü kesemedi. Brissak'a karşı duydu- gu muhabbet. kendisini enerji ile müdafandan ahkoyuyordu. Kont Dubarry devam etti: ik ile münascbeti - #fakı tuttu. | lış şeyler işitmişsiniz | — Size öyle geliyor. İ Kont oturduğu költuktan bir - denbire doğruldu. Yüzü kıpkırmı- | a kesilmişti. Bir iki adım yürüdü. Elini şiddetle masaya vurdu. Kon- | run halefi mevkiinde bulu: -SON TELGRA! Halkın İnkişaf Eden Telâkakisi azar günleri vapurla uzak bir yere giderseniz, siz de herkes gibi şahid oluyor- sunuzdur. Şehrin hangi istikame- tinde olursa olsun, pazar akşam « ları, gezinti yerlerinden vapurla — dönüş, insanı gezmeğe çıkacağına — pişman ettirecek kadar ümid kır — rıcı ve rahatsız edicidir. x Bunun sebebi basittir. İçtimal — hayatımız günden güne değişmek- tedir. Halk, artık açık, temiz ha- vanın sıhhi faydasını anlamıştır. Bütün bir hafta çalışan, yorulan — İstanbuiluların çoğu, eskiden ol - duğu gibi, mahalle kahvesinin du- man ve is kokan dört duvarı ara- — sında, tatil gününü geçirmeğe a$- Ja rarı değildir. Herkes güzel, temiz, havadar bir yer arıyor, Böyle bir yere gi- debilmek için de, vasıta olarak . — vapuru almak - icab ediyor. Kat'i istatistikleri bilmiyorum. Fakat, tahmin ediyorum ki, vapurların pazar yolcuları, her yıl, otomatik bir şekilde artmaktadır. Bu, tabil — bir neticedir. Binaenaleyh, bu - günkü ihtiyaçlara göre tedbirler — almak, halkı rahat ve geniş şekil- de seyahat ettirmek Tâzımdır. Muhakkak ki, değişen ve ilerli- yen cemiyet hayatımızla birlikte, makil vasıtaları da ayak uydur « masını biliyorlar, Fakat, pazar a.. — şamları, İstanbulun kalabalık va« pur iskelelerinin halini görüp sey- redenler, tedbirlerin kâfi olmadı- igına bizimle beraber hükmetmez lerse, insafsızlık yapmış olurlar, — REŞAD FEYZİ Birimizin Derdi Hepimizin Derdi Kasab Kalfa ve Çırakları Çarşıkapıda kasap çıraklığı e- den bir okuyucumuz yazıyor: «Bir kasap ve kalfa çırakları yıl ön iki ay bilâfasila sabah sa- at boşten ahşam dokuza kadar ça- dışmaktayız. Hayalımızı kazan » mak için buna meçburuz. Pukal Nihayet biz de insanız, Her türlü nazarından düzeltmeğe imkân yok mudür? Başımızdaki cemiyetimiz mi, yoksa iş bürest mu, acaha karnlara K halde bizlm için de birşeyler dü- günülür.r bit gördü, tecziyesini istedi. ğ Muhakeme karar vermek için üt hazirana bırakıldı. tun huyunu iyi bilen Janet daha tatlılaştırdı. — Aziz dostum, dedi, siz Briss dan bahsediyorsunuz. Bu —adam şimdiye kadar bana karşı sadece — döstlük göstermiş bir insandır, Na yapacaktım? Bana karşı gösterik dostluğu nefretle — uzaklaştıracal mıydım? b — Bu sözler birşey ifade etmez Benim bildiğim bir hakikat var. O da ailemizin isminin çamurlarda süründüğüdür. Brissak'ı isler se- viniz, ister sevmeyiniz, bu, ban aid bir şey değildir. Fakat bu & likanlıya gönü! kaptırdığınızı belli etmeniz kadar çirkin bir şey 'tas savvur edemiyorum. Ben sizi ge lerinizi idarede son derece mahir zannederdim. Madam Pompadu aya sunuz. Bu kadar — çocukluk © mu? $ (> mi var) —