AD İA N — ,PARA YEMESİNİ — BİLEN ADAM ransada, bir. mahkümun karnından 35 bin frank çı- y karılmış.. Çaldığı parayı | yutan bu adam, üdeta köca bir O servet yutmuş.. Nice serveti sâmân yutan in - /— sanlar görülmüştür, amma, böyle hepsini karnında muhalaza ede - — Ne, şimdiye kadar hiç rastlanma- — Mişti. Demek bu adam, midesini, banka kasasından, altın küplerin- — den daha emin telâkki etmiş.. K Para yemek tabiri maruftur. Fa- kat, asıl para yemek - İşte buna — derler. Yenince, böylesi yenmeli ki — tadı çıksın?, — GALATASARAYIN MEŞHUR PİLAVI Kski Galatasaraylılar, ner sene — bir pilâv merasimi yaparlar. Top- lanırlar, mektepte pilâv yerler. Bu pazar da, bu merasim tekrar edi- / Jecek. Çok şükür, henüz Galatasa- Tayın pilâvını yemek nasib olma- — di Çünkü, göçen seneki pilüv me- Tasiminde çekilen bir film, bu se- neki pilâv yemek ziyafeti esnasin- da gösterilecekmiş.. Yani pilâv yi- yenler tescil edilmiş bir vaziyet - te. Günân birinde birisi çıkıp da: — Bizim pilâvımızı yedin, der. s€, ne cefab verirsiniz?, İnkâr e- — debilir misiniz?. Yedirip içirdğini böyle tescil etmek fena bir icad ve usul. Herkesin yediği şeyin N filmi alınsa, Amerikan şirketleri, — artık komedi filmleri çevirmeğe -— lüzum görmezler. - GÖNÜLLÜ NİÇİN — ÇALIŞIR ACABAT, “İspanyadaki Alman ve İtalyan gönüllüleri artık memleketlerine /— dönüyorlarmış. Bu gönüllülerin, — gönülleri hâlâ İspanyada mıdır?. k b Ş Orasını Allah bilir. Fakat dün - * Maarif şürasının temmuzun lk haftasında açılması kararlaş - tırılmıştır. * Hâkim 've müddelumumiler arasitda yetil tüyin ve terfileri ih- — $tiva eden 240 kişilik bir liste yük- — gek taşdikten çıkmıştır. — gkebÜniversite talim taburun - — gaki Kiz'talebenin askerlik imti- — hanlarina 'ayın 26 sında başlana- gaktır. İmtihanlar 5$ temmuzda bi- “ tecektir. * Alemdağı köşkü belediyece 25 bih lira sarfile tamir olunaçak- — tır. Bu tamirden sonra köşk ya bir “otel ya «yatı mektebi» olarak kul- / lanılacaktır. X 11 Iaci yerli mallar sergisi komitesi cuma günü toplanarak serginin dekorasyon işi etrafın - da karar verecektir. * Kolonya âmilleri İnhisarlar /— Adaresinin yeni kolonya çıkarma - sından memnun ü — Bunlar bugün Ticaret odasında /— toplanıp görüşeceklerdir. Ü A A Tarihi Roman: No. 90 Zehir tesirin göslermeğe baş - Tamıştı. Şeyh Saidin dudakları kımıldı- g yor, fakat söylediği anlaşılmıyor- “du. Maryana: — Vazifemi yaptım. Halifenin ven büyük düşmanmı ve rakibini öldürdüm. diyerek yerinden fırladı. Ve yavaşça bornozuna sarılarak, gadırın arkasından yerlere sine çıktı.. Tahirin yattığı ye- ” BU | İĞNELİ FIÇI ÜK HABERLER Halifenin Sarayında Bir ispanyol Güzeli KARŞISINDA Son: Telgrof- yada, insan gönül verdiği şeyi el | de etmeğe çalışır.. Şimdi memleketlerinin yolunu tutan bu gönüllüler acaba niçin çalıştılar, dersiniz?. Pek mi elleri boş dönüyorlar?. SULAR YİNE 15 KURUŞTAN 'Terkosun fjatı on beş kuruştan on altı kuruşa çıkıyor, diye epey- ce gürültü olmuştu. Fakat, dünkü gazetelerden öğreniyoruz, Vali - miz, suyun tekrar on beş kuruşa satılmasını kararlaştırmıştır. Lüt- fi Kırdarın bu gibi halk işlerinde- ki — hassasiyetini alkışlamamak mümkün değildir. Allah razı olsun, İÇİNDE OTURMAK Sayfiye yerinde ev tutmak ü- zere hiç aklımızdan bir niyet ge- çirdiniz mi?. Dün bir arkadaş, İs- tanbulun bazı sayfiye yerlerinde 700-800 liraya - dört beş aylığı - ev kiralandığını söylüyordu. Bu evlerde hangi babayiğitler oturu- yor, bilmiyorum. Fakat, öyle bir evi> oturmak, bizim gibi insanlar için, iğneli fıçı içinde oturmaktan farksız olmaz mı?. İLİM AKADEMİSİ BİZE LAZIM MIDIR?. Bir meb'usumuz da mecliste, sür'atle bir ilim akademisi kurmak| Vüzım geldiğini ileri sürmüş. Bu akademiyi ne yapacağız?. Yazın, şerbet, limonata satacak değiliz ya... Mademki ilmi işlerimiz, da- ha doğrusu ilim konuşulacak, o halde, nerede ilim, hani âlim?. Bizde bir ilim akademisi kur - mak, saksı içinde çam ağacı ye- tiştirmeğe benzer, Evvelâ ilim ve âlim, sonra akademi.. Fakat, aka- demi kurulmasını istiyenler, e- ğer, kendilerini âlim farz ve kabul ediyorlarsa, ona diyeceğimiz yok. AHMED RAUF *& Geçen sere olduğu gibi bu yıl da Suvak vapuru İzmirden 1i- | manımıza getirilmiştir. Suvak A- dalar - Anadolu hattında işliye « | cektir. * Mecidiye köyünün sulanması için caddelerde 50 şer metre ara ile musluklar konmaktadır. Eminönüne Konulacak Saat Eminönü meydanına yeni konu- lacak saat için beton sütunlar in- şasına başlanmış, fakat sonradan saatin yerinin değiştirilmesi dü- şünülerek inşaata devam edilme- mişti. * Yapılan tetkiklerde meydanda, umumi saat için inşasla başlanan yerden daha münasib bir yer bu- Tunamıyacağı anlaşılmıştır. Bunun üzerine, saatin biran ev- vel yerine konması için hemen faa-| liyete geçilmesi Şirketihayriye idaresine bildirilmiştir. Yazan: CELAL CENGİZ 'Tahir o gece herşeyin olup bi- teceğini ummamakal beraber te- tik duruyordu. Ona hizmet eden Bgözcü hâlâ uyanıktı. Maryana küçük bir çadırın ar- kasında durdu, — Tahir.., Tahir... Cevab alamadı. Biraz daha yaklaştı: — Tahir.. Uyuyor musun?, Tahir birdenbire yerinden siç- radı.. Kapıya koştu: — Sen misin, Maryana? — Evet.., Evet... Herşey bitti. Yapılacak Hafriyat Profesör Baksterin Gelib Gelmiyeceği Malüm Değil Müzeler umum müdürlüğü ta- rafından eski eserler müzesinin Üst kat salonunda geçen seneki 'Trakya kazılarında höyükler içe- risinden çıkarılan mezarın kurul- ma işi tamamlanmış bulunmak- tadır. Yalnız, bu salonun diğer tezyi- natı henüz tamamlanmamıştır. Müzeler umum müdürlüğü sa- lonün tamamlanması için icab e- den paranın bu yılki tahsisata i- lâve edilmesi hususunda alâka - dar makamlara müracaat etmiştir. Diğer taraftan, Sultanahmet haf-| riyatını idare eden Amerikalı Profesör Bakster memleketimize gelmemiş bulunmaktadır. Kendi- sinden geleceğine dair bir mek- tub da alınmamıştır. İmar projesine göre arkeol- Jiksahaya hasredilen Akbıyık ve sahil semtinin eski saraylar kıs- mındaki hafriyatın bir an evvel yapılması iktiza etmektedir. Baksterin önümüzdeği ay zar- fında da şehrimize gelmesi gecik- tiği takdirde bu husus için mü - zeler müdürlüğü tarafından ay - rıca tertibat alınması düşünül - mektedir. Amerikadaki Nevyork sergisine iştirak eden müzeler umum mü- dürü Aziz henüz şehrimize dön- | BuSene | îq e 1St1re — B Nadir Nadi bütçe müzakerele - rinden bahsediyor. Diyor ki: «Cumhuriyet hükümetinin dik- kat ettikleri noktalardan birisi de silâhlanmakla beraber yapmıya mecbur olduğumuz içtimsi, iktı - sadi, sınal faaliyetleri ihmsl et - memek, ve bütün bunları bütçe - de açık vermeden, istihsal ve is- tihlâk unsurlarını fazla ycımadan başarmaktı. Bugün cihan karşı - sındaki vaziyetimiz, muvaffaki - yet derecemizin ehemmiyetini göstermeğe - kâfidir. Atatürkün gösterdiği yoldan ayrılmamak ise yarınki saadelimizin anahtarıdır.. TAN: Zekeriya Sertel «Faşizm ve de- mokrasi kavgası» ismili bugünkü başmakalesinde faşizm ve naziz- min gayelerini anlattıktan sonra diyor ki: «Bugün artık hakikati bütün milletin açıkça bilmesine ihtiyaç vardır. Nazizm ve faşizmin hakiki hedefi demokrasilerdir. Totaliter devletlerin gayesi demokrasileri yıkmaktır. Ve sulhü seven, bu - dutlarını ve haklarını korumak istiyen bütün milletler antifaşist cephesine geçmişlerdir.» VAKİT: Asım Us «Büyük ve erkek bir millet» isimli bugünkü başmaka- PP RRSAPR MT LAĞ Milli Şefin memiştir. Bu hususun kararlaş - tırılması da umum müdürün av- detine bağlı bulunmaktadır. Diğer taraftanr ders senesi ni - hayeti münasebetile şehrimizde - ki İlk ve orta mektebler talebesi- nin muallimlerinin nezareti altın- da müzeleri ziyaretleri devam et- mektedir. Gayrimübadillere Verilecek Mallar Teşekkürleri Ankara 23 (AA) — Riyase- ticamhur Umuml Kâtibliğin - den: Reisicumhur İsmet İnönü, 19 mayıs idman bayramı mü - nasebetile Tesmi makam ve kurumlarla kıymetli vatandaş- lardan aklıkları tebriklerden dolayı teşekkür ve karşılıklı tebriklerinin iblâğına Anadolu ajansını memur etmiştir. Mübadeleye tâbi olmuyan aha- | ERRRRERIR III liye verilecek gayri menkul mal- lar hakkındaki kanun mucibince istihkak sahiblerine verilmesi lü- zım gelen malların tevziü süreti hakkındaki talimatnamenin altın- c maddesine (istitrat) olarak aşa- ğıdaki fıkranın eklenmesi İcra Ve- killeri Heyetince kabul edilmiş - tir. Fıkra şudur: *İbraz edecekleri - vesikalarda Bir Otomobil Dükkâna Çarptı Ehliyetsiz şoförlerden —" * idaresindeki 1671 numaralı oto - >mobil Fenerde Hasan adında bi- rinin dükkânına çarparak came- kânları kırmış, bu sırada yaya kal- dırımından geçmekte olan Ceva - kıymet ve evsaf ve müştemilât ya-| hire de çarparak muhtelif yetle - zılı olmıyanlara aid gayrimenkul- ler için hane, dükkân gibi meba- | mide azam! yüz altın lirayı arazide beher dönümü 50 madeni kuruşu tecsvüz etmemek üzere — karaine | müsteniden kıymet takdir oluna- bilir. Bu karainede, mevcudiyeti sabit ve mütehakkak gayrimen - kulün bulunduğu mahal ahalisin- | den ve tercihan cemiyet âzasın; takdiri kiymet — komisyonunda münhasıran bu gibi ahvalde âza sıfatile bulundurulacak bir zattan istihsal edilecek malümattan iba- rettirr Haydi koşalım çabuk. Tahir sevinçle genç kadının kol- larına sarıldı; — Ne diyorsun Maryana? Her- şey bitti mi? — Evet... Zehiri içirdim.. Yata- Gamin kenarina düştü. — Senin odanda mi oldu bu iş? — Evet. Biraz önce benim ya- nıma gelmişti. Ona şarab içirdim ve şarabın. içine zehiri akıttım. Daha fazla konuşmağa — vakit yöaktu. Tahir: — Sen burada dur... Kimseye görünme, Ben gözcüye baber ve- reyim.. Atlarımızı yola çıkarsın. Diyerek çadırın yanından ayrıl- dı. Gecenin karanlığında yola çık- mak istiyen yolcular zaviyeden kolayca ayrılabilecekler miydi? 'Tahir şüphe ve tereddüd içinde yürüdü. Gözcünün yanına yaklaştığı za- rinden yaralamıştır. —— I'İlk Tedrisat Muallimleri Mâaarif Vekâleti ilk tedrisat mu- allimlerini de umumi müvazeneye naklettirmeyi düşünmektedir. Meclisin gelecek-seneki müza- kerelerinden önce bu hususta bir kanun lâyihası hazırlanması dü- şünülmektedir. Bu suretle kıdem zımlarının her tarafla muntaza - man veritmesi imkânları da bu- lunmuş olacaktır. man herkes derin bir uykuya dal- cepheye, yani demokrasi ve sulh | |— Üç Kişi özelelei ——— ——— lesinde İngiliz Başvekili Çember- lanynin avam kamarasında Türk- İngiliz ittitakı hakkında malümat verirken Türkler için söylediği: «Eğer bir gün Avrupada çıkacak bir harbe sürüklenecek - olursak yanımızda müttefik olarak bü - 'yük ve erkek bir millet buluna - caktır. Bundan dolayı içimizde memnuniyet düyüyoruz.> Cümlesini mevzuu bahsetmekte ve İngiliz Başvekilinin 18 milyon nüfuslu Türk milleti için gös - terdiği bu «takdirkârlık» m efkâ- rıumumyede İngiliz milleti hesa-c) bına hakiki bir sempati uyandır- dığını kaydetmektedir. YENİ SABAH: Hüseyin Cahid Yalçın «Neşri « yat kongresi münasebetlle» isimli bugünkü başmakalesinde geçen- lerde toplanan neşriyat kongre - sinin memleketin *rfan hayatında büyük bir hâdise teşkil - ettiğini kaydetmekte ve bilâhare Maarif Vekâletinin kongrede verilen ka- rarlarla beraber «imlâ anarşisi» ni hal ve bazı ders kitablarındaki anlaşılmaz türkçeyi sadeleştirme- sini istiyerek imlâ ile imlâda ta- kib edeceğimiz ana prensipler ü- zerinde 'ttifak edilmesi lüzumuna işaret etmektedir. | İKDAM: Başmakalesi yoktur. Börekten . Zehirlendi Küçükparzarda Hacıkadın ma - hallesinde 15 numaralı evde otu - ran Zehra ile Hayriye ve Yaşar adındaki çocukları Kantarcılarda bir börekçi dükkânından aldıkları börekten zehirlenmişlerdir. Zehra ile çocukları Haseki has- | tanesine kaldırılarak tedavi altı - na alınmışlar, börekçi — Mehmed hakkında tahikkata başlanmıştır. üaü Barut A0 R u Ambalaj Farkı Paket halinde satılan barutlara ambalaj farkı da ilâve edilmek güretile aatış yapılıyor. - Meselâ yüz kuruşa olan bir kilo barutun, yarım kiloluk paketi 55, çeyrek ı kilolük paketi de 30 kuruşa satı lıyordu. Gümrük ve inhisarlar vekâleti 1 haziran 1939 tarihinden itblaren barut satışlarında ambalaj farkı- nın nazarı dikkate alınmıyarak sa- tış yapılmasını kararlaştırmıştır. eeei Balık Konserve Fabrikaları Muharrik kuvveti beş beygir ve işçi sayısı onu geçmiyen balık konserve fabrikalarının muamele vergisi kanununun muafiyetlerin- den istifade etttirilmesi kararlaş- Ve atlarına binerek hurmalık - mıştı. Tahirin gözcüsü, efendisini | tan yola çıktılar. telâşlı görünce yerinden kalktı: Tahir, Şeyih Saidin elinden bu — Ne var, Seyid? Yola mı çı- | kadar kolay kurtulacağını um « kacağıı? — Evet, dedi, hemen gideceğiz. muyordu. Maryanaya: — Biraz ileride bir geçid var- Hayvanları yola çıkar ve bizi ilk | dır, dedi, oraya gelince iki hö- hurma ağacının dibinde bekle. Gözcü atları yola çıkardı. Tahir de çadırına dönerek, Mar- yanayı kucakladı: — Haydi.. Gidiyoruz yavrum! * GECE UYANAN ARABLAR.. VE BİR OK YAĞMURU. Hurmanın dibinden ata binme- Jeri uzun sürmedi. Tahir: — İstersen benmi atıma bin.. Diyerek Maryananın kolundan çekmek istedi. İspanyol dilberi ata sıçrıyarak mırıldandı: Biz hayvan sürmesini iyi bi- dürür betçi ile karşılaşacağız. — Maryana sordu: — Bu nöbetçiler bize yol ver mezlerse ne yaparız? — Onların yanına sokulup gü- zel güzel konuşurken; birdenbire | ikisini de öldüreceğiz. — Bu iş o kadar kolay görüle- bilir mi?, — Sen bize bırak bu işi... Arkalarından yürüyen gözcü ilâve etti: — İkişinin de kafalarını bir a- tılışta yere düşürmesini bilirim, Merak etme, Seyid! Bir hayli koştular... Arkalarına bakmadan yol alı- yorlardı. Büyük Kurultay Günü Müzakereler Halk Evlerinde Radyoda Dinlenecek Cumhuriyet Halk Partisinin beşinci büyük kurultayının 29 mayısta Ankarada, Büyük Millet Meclisi binasında toplanacağı ma- lümdur. Bu münasebetle Parti teşkilâtı ve Halkevleri şimdiden hazırlıklarda bulunmaktadırlar. Kurultayın açıldığı gün ocak - lardan itibaren bütün kuraklar gündüz bayraklarla ve dövizlerle ve gece işıkla donatılacaktır. Köy- lerde movcut vasıta ve imkânlar- dan istifade edilerek o günün ha- teketli ve duygulu geçirilmesi i- çin tertibat alımacaktır. Hususi müessesat ve binalar ar- Zu ederlerse bu donanmaya işti- rakte serbesttirler. Kongrenin açılışı ve o günkü Mmüzakeresi radyo ile neşredile - cektir. Radyosu ölen Halkeyleri ve Parti kurakiarında bu müza- kereleri dinletmek için Partililer ve vatandaşlar davet edilecektir. *Açılış gününün akşamı Halkev- lerinde, Halkevi olmıyan yerler - de Parti kuraklarında toplantılar Alıi'ıaı-nhalan # “izdivacı,, : Yazan: Ahmed Şükrü ESMEN Berlinde Kont Ciano ile Rib * bentrop arasında imzalanan siyali ve askeri ittifak muahedesile s& — nelerdenberi iki devlet arasındâ devam edip giden münasebetlef meşrulaştırılmaktadır. —Almanyâ — tanımadığı bir nazenin ile evlemt miş oluyar. 1882 senesinden sanr — otuz üçsene menkühası idi. Ve ni* hayet 1915 senesi nisanında Al * manyanın sıkıntı içinde bulundu" ğu bir sıradadır ki, yabancıların, — daha mes'ud ve müreffeh hayat — vaidlerine inanarak kocasını terf etmiş ve hatta ona karşı düşman” larile el birliği yapmıştı. Şmdi — kocasını aldatmak için kendine vadedilen şeylerin hepsi veril * medi diye kendisini kandıranlara — karşı vaziyet almış ve daha garibi — Almanya da kendisine sadakat * — sizliğin karşılığını temin etmek — için eski ve yeni zevcesine yardı etmeğe karar vermiş bulunuyor. 1914 senesi yazında büyük harbi —P çıkar çıkmaz, İtalya Almanyayı Ve Avusturyayı harbin müsehbibi adı — dederek müselles ittifakla giriş * tiği taahhüdlerin asla bahis mev> zuu olmadığını iddla etti ve bitar — rat kaldı. Ve karşı tarafın kaza - * yapılacak ve bu toplantılarda Par-| Pacağına emin olduktan sonra onlaf finin tarihçesi, programı, çalış - ması, bugüne kadar meydana ge- tirdiği işler ve inkılâb hareketleri ve bunların feyizli sonuçları hak- kında konuşmalar yapılacaktır. Sivas ve Boluda Atatürk Anıtları Bu cümleden olmak üzere Sı - vasda 80 bin lira sarfile güzel bir Atatürk anıtı yapılması için İs - tanbul güzel san'atlar akademi - sindeki komlsyona müracaat edü- miştir. Bu anıt hakkında heykel- tıraşlarımız arasında bir mükâfatlı müsabaka açılacaktır. Ayrıca Boluda Cumhuriyet mey-! danına dikilecek olan ve şehrimiz- de hazırlanan anıt da bitmiştir. Bu muazzam heykel önümüzdeki ay mahalline götürülüp merasimle yerine konulacaktır. Boluda Anıt meydanı civarında şimdiden yeni müesseseler kurul- amaktadır. Maarif Müfettişleri Geliyor Bugünlerde Ankaradan Maarif Vokâleti umumi müfettişlerinden mürekkeb bir teftiş heyetinin şeh- rimize gelmesi beklenmktdir. Heyet azaları ders yılında mek- teblerde alınan randımanı tetkik edeceklerdir. Ayrıca müfettişler, imtihanlarda da hazır bulynacak- lardır. Kurbağalı Dereye Akan Lâğımlar Kurbağalıdereye akan lâğımla- rın temizlenmesi için — yapılmamı kararlaştırılan sıhhi — çukurların inşaatına biran evvel başlanacak- tır, Bu çukurlar 13 bin liraya mal olacaktır. Kabile efradından hiç kimse görmemişti onları. Bir tepenin yamacına inmişlerdi. İşte burada iki düşmanla cenk- leşecekler ve hasımlarını yener « Terse, yollarını devam edecek - lerdi. Maryana birdenbire arkadan gelen ayak sesleri duydu., Acı acı bağırdı: liyorlar... 'Tahir başını arkaya çevirdi: — Evet... Şeyhin gözcüleri ge liyor. Ve atlarını sürerek, birkaç da- <Akika sonra geç'd yerine vardılar, Tabirin gözcüsü: — Biz allarınızdan inmeyin, de- di, onlarla ben konuşacağım. Nöbetçiler yalarını gerip atlı- larat — Yasak.. Diye bağırıyorlardı. Tahirin gözcüsü: — Yabancı değilir... tarafından yapılan vaidlere ina- narak otuz üç senelik — kocasına . karşı vaziyet aldı. Biz geçen hafta İngiltere ile ans — laştığımız zaman, Seyr muahede- sini imzalatmak istiyen ceki düş — manlarla bu yolda münasebete gi* riştiğimizden dolayı Alman gazer — teleri bizi muahaze ettiler. Kendi: derine vaktile yapılan sadakatsiz. — Hğin mükâfatını temin etmek için — Almanların İtalyaya yardım va * detmeleri daha aykırı değil midir? — Çünkü, İtalyayı Almanyanın kolları arasına atan âmil - budur. Almanyaya karşı harb yapmak için İtalyaya 1915 Londta muahes desile İngiltere ve Pransa bir tar — kım vaidlerde bulunmuşlardır. İ- — talya bu vaidlerden bir kısmının — yerine getirilmediğini iddia etmiş — ve bunları temin etmek için bir kaç senedenberi eski müttefikleri ile sıkı münasebete girimşiti. Şim” di bu münasebete meşru bir şekil verilmektedir. Yani ikf devlet a- rasındaki münasebetler 1882 sene- sile 1915 senesi arasında vaziyete — geri dönmektedir. İtalyanın tarihl göstermiştir ki, bu devlet muahe- — delere ve mukavelelere pek az e- — heminiyet vermektir. Harekâtı ür — zerine âmil olan düşünce, giriştiği taahhüdler değil, on dakika içine deki menfaatlerdir. İtalyanın dış politikasına dalma, bir İtalyan Ha riciye Vekilinin emukaddes eger — fam» adımı verdiği düşünce âmil olacaktır. Polncare de 1912 sene- sinde muhtemel bir harbde İtalya, — nın takib edeceği hareket hattını izah ederken ayni mütaleada bu- lunmuştu. Binaenaleyh imzalanan mükaveleye bir nümayişten baş- ka mâna atfedilemez. Eski Alman dostumuza gelince; bu defaki izdi- vacın otuz Üç yıllık evlilik hayâ- ftından daha mes'ud olmasını te- “menni etmekten başka kendi he- sabımıza ne yapabiliriz? 4 Diye seslendi.. Ve zaviyede öğ- rendiği işareti verec: & yere atla- di. Karanlıkta başlıyar. bir boğuş- mayı Tahirle Maryana at üstün - de seyrediyorlardı. Tahirin adamı atıun yere iner inmez, bir hançerle Löbetçilerin üzerine atılmıştı. Tahir, karanlıkta, geçid nöbet- —— çilerile boğuşan adamına: İ — Ben de geleyirn mi?, Diye soruyordu. Yahizin rdamı: — Zahmet etme, Seyid! - diye — — bağırdı - Haydi, siz geçin yolr —— dan... Ve atlarınızı surüni Ben Size yetişirim. Tahirie Maryana atlarını süre- rek, geçidden öteki yola çıktılar — ve yıldırım sür'atile koşmağa baş- — ladılar. Bu sırada zaviyeden ye- tişen Arab okçuları geçid yerine ok yağmuru yağdırınağa başla- mışlardı.