Üünün Meselesi Kimsesiz Kız Çocuklar Bunlar için de siz ve kimsesiz yavrula- rTın gündüzleri hamallık ve em- Bali gibi işlerle birkaç kuruş geceleri sokaklarda, ö- tede beride sürünen «kaldırım Çocukları nn daha esaslı ve Zeniş bir program tatbikile kur- farılıp barındırılmalarını karar- laştırmıştır. Bunun için de evvelce tesis edilmiş olan Galatadaki «kim- esiz çocukları kurtarma yur- dü» nun evvelâ genişletilmesi, Muvafık görülmüştür. Bu maksatla yeni bütçeye 12 bin 360 lira tahsisat konulmuş- tur, Ayni zamanda bu para mü- tedavil sermaye olarak işleti- Tesek ve ıslah edilen çocuklara muhtelif san'atlar öğretilmesi için atelyelere yeni malzemeler almacaktır. istenilen gaye; İstan- Kiraz ve Çilek Bolluğu Ucuzluğun Bazı — Sahneleri de Oluyor Bu sene mevsim meyva ve seb- Zeleri geçen yıllara nazaran daha | » *rken çıkmıştır. Ezcümle çilek ve - kiraz birdenbire — bollaşmış, taze fasulya, bezelye, kabak ve ma - lar ucuz - Kiraz çıkâlı henüz az bir zaman| Olduğu halde fiatlar perakende 10 kuruşa düşmüştür. Halbuki henüz| Sabanca, Tavşancıl gibi mebzul “Miktarda kiraz yetiştirilen yerler- den İstanbula kiraz gönderilme - tine hemen hemen - başlanmış fir. Buna rağmen daha turfanda Sayılabilecek bir zamanda kirazın 10 kuruşa inmesi bütün moyva Bahçesi sahiblerini çok zarara sok-! muştur. İzmit civarındaki bir kı- “ &ım bahçeciler, İstanbula toptan 15 -10 kuruşa kirarz veremiyocek- lerini çünkü bu fiatın masrafını bile korumıyacağımı şehrimizdeki bazı meyvacılara bildirmişlerdir. Halbuki toptancı meyvacılar ise| Bu sene yaş meyvaya fazla para vermemektedirler. Eğer toptan - tılar bunda ısrar ederlerse İstan- bullular bu sene nefis ve bol ki- Taz yemekten mahrum kalacak - lar demektir, Diğer — yerlerdeki Meyva bahçeleri — sahibleri de Meyvalarının para etmediğini gö- Tünce İstanbula mal göndermekte tereddüd göstermekledirler. —— —— ROMAN: 24 — Hayırlı bir iş için buraya geldim. Giyon'a güzel bir nişanlı büldüum. Onu evlendirirsek, hem kendisi, hem de ailemizin menfaa- ti iktızasından bir iş yapmış olu- Tuz. Ş — Kimdir 'bu kız? — Tam sana yakışacak kadar güzel bir kız.. Kont Janın tablatini bilen ailesi bu kızın hafifmeşreb bir kız ol - Mast ihtimalini düşünmüşler, böy-) le bir vaziyeti ailenin şeref ve hay- siyetine yakıştıramamışlardı. Fakat Kont Jan Dubarıy de öyle| kolıv kolay mağlüb olacak insan- .ıdı Annetini yumuş | leri vardır. Fakat hastanede mev- Jparasız tedavi edilmektedir. | Fakat Tolozdaki noterlerden biri- Bir Kurtarma bul sokaklarında tek bir kim « sesiz, serseri çocuk bırakma - mak olduğundan bu tahsisatın miktarı az görülmektedir. Fakat ileride bu kabil yeni bir yurd daha açılacak ve o vakte kadar yapılacak tetkik- lere göre başka tedbirler de alı- nacaktır. Diğer taraftan şimdiye ka - dar yurda erkek çocuklar alı- mirken bu yıldan itibaren kız çocukların da kabulü düşünül- mektedir, Talih ve tesadüfün insalsız- lığı ile kaldırıma düşen ve he nüz uçurumun kenarında bu- lunan küçük felâketzede kız- Tarın kurtarılması bilbassa ar- zu edilmektedir. Esasen bunların adedi - pek mahdad olduğundan düşünce- nin hemen tatbik edilerek bu kabil kızların da yurda alınıp san'at öğrelilmesine başlana - cağı muhakkak ülmektedir. Esnaf Büyük Bir Hastahane Yaptırıyor Yatak Adedi de Seksene Çıkarılacak İstanbulda mevcud esnaf cemi- yetlerinin müşterek bir hastane- cud yirmi yatak ihtiyaca kâfi ge- memektedir. Ayni zamanda has - tahe binusı da çok küçük sebeble esnaf cemiyetleri, kendi- leri için gene müşterek, büyük ve modern bir hastane binası yaptır- mağa karar yermişlerdir. Bunlan başka hastanenin yatak adedi de seksene çıkarılacaktır. Bugünkü hastanenin bir de kli- niği vardır. Burada, her ay cemi- yete mensub 1500 € yakın hasta ŞA Garsonlar Cemiyeti Mekteb Açamıyor Berberler ve garsonlar için bi- Ter mekteb açılacağı — yazılmıştı. Öğrendiğimize göre yalnız berber- ler cemiyeti bir kurs açabilı Fakat garsonların tasavvurları he- nüz kuvveden fiile geçememiştir. Bunun sebebi İse şudur: Garsonlar cemiyetinin bir mek- teb açabilmesi için evvelâ maddi kaynak temin etmesi iktıza et - | mektedir. Binaya ve elmana ihti- | yaç vardır. Bu işi üç beş garso - nun başarmasına imikân yoktur. Mütehassıs Jâzımdır, para Vâzun- dır. Garsanlar cemiyetinin senelik varidatı 2000 lirayı geçmez. Cemi- yete mensub kimslerden âza ai - datı olarak yalnız üç lira ahın - | lediye müstahdemin şubesi mü - | etmek için ise bu mi Sağlam Vücutlu Gençler B 19 Mayıx gençlik ve jim - nastik bayramı kutlulanı- kürbüz, çevik ve sıhhali Türk kızları, Türk erkekleri, Cumbu - evvelki devirlerde, sıhbat, spor, kız ve erkek talebenin yanyana şeylerdi. Bugün ifthiar ettiğimiz varlık- 15 yılda yetiştirdiğimiz sağlam düşünceli, sağlam vücudlu Türk Atatürk 19 Mayısda Samsuna ayak basarken, bütün bir maziyi Türk devleti yaratmak — yoluna gizmişti. başlangıcıdır. BÜRHAN CEVAT Bir iğnesini Yuttu Dün Eyübde bir hâdise olmuş nesini yutmuştur. göyle olmuştur: Sağlam Düşünceli, ugün yurdun her tarafında yor. Stadlarda gördüğümüz genç riyet hükümetinin eseridir. Daha hareket yapması akla gelmiyen lardan biri, belki en mühimmi, gençliğidir. silmiş, yepyeni, kuvyetli yeni bir 19 Mayıs Türk yaratıcılığının Bir Genç Kız Örgü | genç bir kız dalgınlıkla örgü iğ- | Eyübde Bülbülderesinde oturan | İeyin yemeğini yedikten ve ev işini bitirdikten sanra pencerenin ya- minda oturarak çorab lamıştır. Bi raralık € bırakan Saliha elindeki örgü iğ- nesinin bir ucunu ağzına alarak dışarısını seytetmeğe başlamış ve dalgın dalgın dışarısını seyreder- ken iğneyi yutmuştur. Sal ve ev halkının feryadı üzerine ge- len memurlar Salihayı — Hasoki hastanesine kaldırmışlardır. Sa - Nhanın midesine kadar indiği an- Jaşılan örgü İğnı çıkarmak için ameliyat yapmak icab etmek- tedir. yalileğdük Belediye müstahdemin Şubeşinde Teftişler Belediyede teftişler yapan mül kyle teftiş heyetinin yeniden bir müfettişle takvi; yazmış' Müfettişler mıxs'—ıhc min şubesinde' te n lardır, Bu teftiçler neticsinde Be - Bu şubcdrkı teftişler 3 lar devam edecektir. mâktadır. Böyle bir işe teşebbüs iktarı fazlalaş- tırmak, meselâ ön Hiraya çıkarmak| Tâzımdır. Halbuki hiçbir garson bu parayı verecek kudrette değil- dir. Ve Mahkemeler (Gel, Benim Yetişin Evlâdımı Kesiyor!/ Kocasından Soğuyan Gelenler Kı sı Sabahati balta ile öl- İzzet Ürerin duruşmasına dün Ağırceza mahkemesinde baş- Bir Kadının Başına dürmek kasdile Tandı. İzzet Ürer sorguya çekildiği zü- “man şunları söyledi: — Sabahat ile yedi senedenberi evliyim. Bir de çocuğumuz var. Onu çok seviyorum. Bundan bir iki ay evveline kadar Sabahatin de| yaralıyan | benimle kKavga ediyordu. Onun bu , tahammül - etmek, kalıyordum. de, bir akşam evime n zaman Sabahati bula- gördüm. Kendisine eve rica ettim. Sabahat kaşlarımı çatlı yüzü - me dikkatle baktı, sonra parma - Hındaki nişan yüzüğünü çıkararak, | yere atlı ve sert sert sölendi — Al yüzüğünü defol git bura- seni artık istemiyorum, miyorum, bıktum senden!.. Bvi terkederken, arkamdan ka- yınbabam İbrahim koşarak geldi ve müşfik bir sesle: — Oğlum, dedi, Sabahat bugün biraz sinirli. S7 onun kusuruna bakma, Evine git, üzülme, ben anu yola getirir ve yarın & sev | Ertesi gün Sabahat eve dön - medi. İki gün sonra tekrar kayın- pederimin evine gitlim. Sabahat yöktu. Emirgâna, teyzesine gitti- Bini söylediler, Oraya gittim. Ka- rıma evine gelmesi için çak yal - vardım. Fakat kandırmağa muvaf- fak olamadım. Sabahat teyzesinin evinde bana hakargt etti, Ben de artık öfkelenmişi sabiyetten her tarafım titı Onun üzerine saldırdım. Y bir iki takat vurdum. Sonra kı dimi kaybetlim. Ne — yaptığımın | farkında değilim.. Şahidlerden Sabahatin teyzesi Hatice de hâdiseyi şöyle anlat — we İzzet, karısını tokatlardk - tan sonra, odanın bit köşesinde bulunan baltaya doğru koştü, bal- tayı aldı. Sabahat bahçeye kaçtı, | nirim. Geçenlerde yine eskisi gibi sevmiyor, sık sık | Uşağım « — Bu Söz Bana Dokundu, Bende Onu Vurdum!» ir hafta, on gün evvel, İz - B mite bağlı Kandıralı kö - ründen Seyfeddin Özgen is- minde bir adam. ayni köyddn ar- kadaşı İsmaili aralarında çıkan bir! kavga sonunda tabanca ile öldür- yaüiş ve bu cinayeti işledikten son: ra İstanbula kaçmıştı. İstarbulda yakayı ele veren Seyfeddin Özgen dün Sultanahmed birinci sulh ce- | za mahkemesinde sorguya çekildi. Seyfeddin Özgen mahkemed de | suçunu ikrar etti: — Ben İzmitin Kandıralı köyün-| denim, Odunculuk yaparak geçi köyümüzden kayıkçı Hasan ustaya bir kayık 18- marladım Parasını peşin verdim. Birkaç gün sonra İsmail beni gördü ve alaylı bir tavırla; n ustaya bir kayık 1 - ni haber aklım. Dün beni de ona bir kayık parası verdim. Fakat Hasan usta benim kayığı se- ninkinden daha evvel — yapacak. Çünkü kendisine senden fazla pa- ra verdim, dedi. İsmailin bu şözleri beni müte - etmişti. Fakat arkadaşım ol- gu için bir şey söylemedim. Ay- rıldik. Hâdise günü onu tekrar gör - düm. İsmail bana: — Seyfeddin, dedi. Dün Hasan | ustadan kayığımı aldım. Fakat sen! daha uzun müddet alamıyacaksın.| Halbuki haber aldığıma göre Tuk çocuğun aç ve sefil sürünü - yormuş. Vaz geç odunculuktan, gel benim uşağım ol!.. Bu sözler bana pek — dokundu, ken tutamadım. Cebimdeki brovnik tabancasını çıkardım” Doğ- Tulttum, beş el ateş ettim. Sonra İstanbula kaçtım. Mahkeme katil Seyfeddini rakile beraber İzmite göl mesine karar verdi. Parmaklarını Maîıneye Kaptırdı Üsküdarda Yoğurthane soka- ğında Yusufun marangozhanesinde Ahmed oğlu Osman gol e- makineye kap-| rarak ayralanmış, hastandye kal- evlâdımı kesiyor! n duyan Hamdi Bey e- ve girdi ve Sabahati onun elinden kurtardı. Diğer şahidlerin de dinlenme - İzzet de onu kovaladı. ve balta ile bir iki yerine vurdu. Nihâyet kız- leri için duruşma başka bir güne bırakıldı. Belediye Muhasebe Kursları Kurslara Girmiyenler Muhasebede istihdam Edilmiyecekler Belediye muhasebe müdürlüğün- de açılacağını haber — verdiğimiz kurslârın 1 temmuzda küşadı ka- rarlaştırılmıştır. Bu kufslara bu sene 100 memur iştirak edecektir. Memurlar mühtelif şubelerden vel işi aksatmıyacak şekilde intihab o- hunacaktır. Dersler hergün sabah-i leyin başlıyacak ve öğleye kadar devam edecektir. Bu kurslar bütün muhasebe me- murları iştirak edinciye kadar, ya- Nİ birkaç sene devam edecektir. Badema Belediye muhasebesinde kurs görmiyen memur &i istil yacaktır, Belediyeden Açıkta Kalan Memurlar Ay başından iti Belediye şubele lecak memurların tesbitine başlan- mıştır. Bu maksadla dün Belediye muavinleri Rifat Yenel ve Li Aksoy, memurin müdürü hasebe müdürü Mul iştirakile bir toplantı yapılmıştır. n muhtelif açıkta kar telif Kasımların y ları ve memurin sicilleri gözden geçirilmiştir. Önümüzdeki hafta tekrar toplanılacaktır. KISA POLİS HABERLERİ * Mercanda Tığcılar caddesin - zmeci sokağında — Yusufun dükkânından yangru çık - mış ise de sirayetine meydan ve- rilmeden söndürülmüştür. * Beyoğlunda Abanozda 25 nu- maralı genel evinde bulunan Ha- tice adında bir kadın eve gelen Küçükpazarda Kantarcılarda otu- ran Hüseyin oğlu Ahmedi takun- ya ile başından yaralamıştır. * Beşiktaşta gturan Avram a- dında birinin idaresindeki 226 nu- maralı motosiklet Taksimden geç- mekte iken Hüseyin adında bir seyyar satıcıya çarparak ayakla- rıtıdan yaralamıştır. * Fatihde İskenderpaşa mahal- | lesinde oturan dokumacı İdris ile | İsmail Yaşar izinsiz tahanca taşı- İ dıklarından yakalanarak adliyeye verilmişlerdir. * Beylerbeyinde Sütlüce ma - hallesinde oturan İsmail Mecdi a- dırda hiri sokakta başı boş dolaş- makta olan bir merkebin ısırma - sile kolundan yaralanmış, hasta- neye kaldırılarak tedavi altına a- ükadada arabacılık eden ih adında biri arabasile demir borular naklederken, borulardan birinin ayağının üzerine düşme - sile yaralanmıştır. zarbık yapılıyormuş gibi, büyük kardeşile çekişiyordu. — Sen beni âdi kızlarla evlen- meğe tenezzli) edecek kadar kü- çük mü görüyorsun? diye bağırdı. Könt Jan zaten karşılaşıcağını bildiği bu- feveranları teskin et- mek için sesini daha ziyade tatlı- laştırdı. Böyle bir izdivaç tahak- kuk ederse, ailenin daha nekadar yükseleceğini anlatmağa — çalıştı. Ortalığı ikna etmek için öyle tas lâkatli cümleler kullandı ki, niha- yet ihtiyar kadın biraz yumuşadı. le görüşmeden evvel böyle bir iz- divaca muvafakat edmiyeeğini de dm, hemen ertesi gün no- | terle konuştu. Noter Kralın ismini | işitir. işitmez: ! — Böyle bir izdivaca muvafakat | 'etmemek için, deli olmak lâzımdır,| dedi. danıştı. O da düşündü, taşındı. Böye| le bir izdivaçta ailenin şeref ve haysiyetini rencide edecek hiç biri mahzur olmadığını söyldi. Kont Jan bu haberleri duyunca ferahladı. Kardeşine dedi ki: — Giyon, gördün ya! Herkes sa-| 'na ve bana hak veriyor. O halde hiç durmıyalım. Hemen bavulunu al, bugünden tezi yok gidelim — Peki, ne zaman gideceğiz? — Hemen şimdi, hemen şimdi.. Sonra hemşirelerim, sizi de alıp götüreceğim. — Biz ne diye geleceğiz? — Size de ihtiyacım olacak da İhtiyar kadın bununla da iktifa n ilisenin b onun İçin, Biz 'bfn;ün aile Parişe müdafanya belki de kifayet ede - meyiz. Bu süretle evleneceği / kadırın | Gaha yüzünü bile görmiyen deli- | kanlı hemşirelerile beraber bir a- rabaya sokuldular. Şaşkın şaşkın | bu acayib yolculuğa iştirak etti - ler. | Giyon bütün yol bayunca mıril- | danıp dürüyordi — Allah aşkına, benim başımı belâya mı sokacaksımız? Kimbilir hangi cadaloz karıyı karşıma çı - karacaksınız? Sonra yin nip durüyordi — Şu kahrolası Parise varsak da, vaziyeti başını sallıyor, söyl | ki ben Levinyak'ta köpeğimle. tü- feğimle ne iyi vakitler geçiriyor- dum, Şimdi Pariste nerede avlana- cağız? İlâve etti: — Jan, işte görüyorsun ki ısra- rınla Parise gidiyorum. Fakat bu, sadece bir imza müsmelesinden ibaret kalacak değil mi? Sen söyledin. Ben de senin sözüne ina-| narak yola çıktım. Parise doğru yol yavaş yavaş kısalıyordu. Yol kenarındaki evlaer daha ziyade sıklaşmağa başlamış- tı. Sen nehrinin — üzerindeki bir köprüden g uıııı' Nihayet Pari - n kenar m da Sent Östaş kilisesi civarındaki bir| meydanlıkta durdülar. YÜZÜK PARMAKTA — Giyom, işte karın takdim e- derim. Giyon Dubarry yerinden kalk- tı, kendisine mahsus bir nezaket eseri olarak yerinde sallanmağa başladı. Fakat az kalsın tekrar o- turduğu koltuğa düşecekti. Ömründe görmediği ve hatta ta- hayyül etmediği kadar güzel bir kadın Kont Janla beraber oturdu- ğu salona girmişti. Bu kadar müs- | tesna bir kadını Toluzda nerede görecekti? Janet, bu taşdalı asılzadeyi iki hemşirelerini, saray âdab ve erkâ- | nına göre selâmladı. Bu yüzleri yanık, burünları, siv- ri, gözleri kuş gözü gibi yuvarlak küçük ve parlak, şiveleri de, kıya: fetleri de acayib insanları görün- ge. 19 Mayısın Manası ugün memleketin her tara- B fında 19 Mayıs gençlik ve — spor bayramı kutlulanı « yor. Yalmız, 19 Mayıs bayramı - Hin manası, çocuklarımızın jim- naslik hareketleri “yapmasından ibaret değildir. 19 Mayıs, büyük Türk inkılâ- bının başlangıcıdır. Ebedi Şef Atatürk 19 Mayıs 1919 yılında Samsuna ayak basmıştı. — O zaman, henüz 39 yaşında bir genç general olan bu yolcu, bi- yük Türk ihtilâlini - hazırlamak ve yapmak, hür, kuvvetli yeni bir yatan yaratmak üzere, Anadolu- ya gidiyordu. Bugün aradan 20 yıl geçmiş bu- lunuyor. 19 Mayısın mana ve & hemmiyetini gün geçtikçe daha iyi anlıyoruz. ) Geçen yirmi yıl, yeryüzünde eşe — siz bir inkılâba şahid - olmuştur. Bügün, — üzerinde — yaşadığımız topraklar, zinde, sıhhatli — Türk gençliği, bütün cihanda saygı ile — anılan kuvvetli Türkiye Cumhu- — riyeti hep 19 Mayıs tarihinin bah- şettiği harikalardır. 19 Mayıs, ma- zide büyük eserler ve medeniyet — ler vücude getirmiş olan asil Türk milletinin yeniden doğuşunun bir sembolüdür. Bugün, her zamankinden daha, kuvvetli ve dipdiri ayaktayız. Türk milleti kafaca ve vücudca —hi durmadan olgunlaşıyor. 20 yıllık bütün eserler, Samsu- na, ayak basan Mustufa Kemalin eşsiz dehâsının mahsulüdür. REŞAD FEYZİ Birimizin Derdi Hepimizin Derdi Ucuz Pansiyon İshyen Bir Bekâr Bekâr olduğunu söyliyen — bir okuyucumuz yazıyor: «Bekârlardan vergi alınması ta- gavvur edildiğini ve hattâ Meclise bu yelin bir teklifle bulunulda, Bunu gazeteler yazdılar, Fakat bu Gava, mannedlidiği kadar . bastt bir içtimak mesele olmasa gerek. Bekârın, hem de evlenmek isti- yen bekârm evlenemeyişinin bir gok sebebleri olsa gereklir. Ben de bekârım. Azx kazanıyorum. Ay- Ga otuz Hra... Bu para ile evlene- zacma. Çünkü kendime bile güç yetişiyor. Ba müküdülmeyi yar » maktan maksadım, bekârları bi- Taz da yardım elhetinin düşünül- mesi içindir. Temliz yatakla yaltmak, basit, fakst gıdalı bir ye- mek yemek, temiz bir banyoda yıkanmak. hepimizin özlediğimiz geylerdir. Acaba İstanbul beledi- yesi böyle bir milessesese kura » maz mi? Meselâ — «İstanbul şehri genel pansiyonus gibi bir müss- sese.. Kazançları ax, fakat böyle bir milesseseye son derece muh- taç bekârlar çoktur. İstanbul be- lediyesinin belki de işi başından aşkındır. Bu mektubu size yaz - dığım xaman bunu düşündüm. Son-| 'Ta da aklıma gelen şeyin tahak - kuku imkânı olmuyacağı kanaa - | 'tile yazdığıma da pişman eldum,s | ——— —— —— | tuttu. Fakat bunlara rağmen neş- — eli görünmeğe, onların hallerine — uymağa çalıştı. Giyan kendisine teklif edilen bu harikulâde enfes kadını karşi- sında görünce, hem arzu, hem ine — kisarla karışık garib bir hissin te- giri altında bocalamağa başladı. — Barry hemşireler de hiç güzel şeyler değildi. Birinin adı İzabel, — ötekinin Fanşon... Hiç güzel kızlar — değildiler amma, zahiri bütün sa- deliklerine rağmen zeki -idiler. Ja net hoşlandı, Aradan bir saat geç meden üçü de kırk yıllık ahbab kesilmişlerdi. Janet, müstakbel kotasına ehemmiyet bile vermi - yordu. 7 Bu tarihi mülâkattan sonra | temmuz 1768 günü izdivaç mua» — melesi Paris noterleri huzurunda — | imzalandı. Bu mukavelenin met- nini bizzat Kont Jan Dubarry tan- Zim etmişti.