Tefrika Numarası : 108 — Kumandanıma — doğrusunu ( Arztdiyorum. Bu proje tamamen hayalt bir gayeye hizmet edecek ttedir. Halbukl durumu - düşman kuvvetlerinin kesa- nin neticesinde sorguya çekilmek- | ten, insanlar arasında mes'ul tu tulmaktan uzak kalabilirsiniz. Fa- kat biraz da Tanrıyı düşünün... Bu kadar câna, bu kadar mala kı» "' Ve ıiuhçı üstünlüğü, ordu ve | yacak böyle büyük bir hatanın lu cephelerindeki muharebe | mes'uliyetini onun affetmesine — bilinçoları bir an göze alınırsa bu | imkân yoktur... Ptojenin ne kadar tatbike aykırı ğü farkedilir. Paşam! Pııı haykırırcasına muü- Cemal Paşa hiddetle kapıya doğru iki adım attı, tehdidkâr bir iyetle hasmının üzerine atıl - hazırlanan sakallı bir dev heybetile yürüyen 4 üncü Ordu Kumandanı daha eşiğe vazmadan Kabele etti: ıc.. artık... Kapat şu bahsi... Katar verilmiştir. Bu proje tatbik | — “hasına girecek... Sen, kendi | Kolordu kumandanı kapıyı ka - — Biana düşen vazifeyi başarmağa | patmış, oradan çekilmiş, karar - O bak.., gühtan uzaklağıyordu. — Ben kuvvetlerimden hiçbir. — Hburu, hatta — bölüğü bugünkü Vüziyet içinde yerinden oynata - paşam! , — Yani? — Düuşman ile müvazeneyi zor- lukla temin etmiş bulunuyorum. faraftan bir tüfek çeksem, o- — Fit zayıf kalacak, bir hücumda u tarumar olacak, ya esir "vı imha edileceğiz!. | — | Cemal Paşa bu sözler ve itiraz- Ü vh barut kösmişti. Harsindan | #tiz titriyen muhteris Nazır ağır Cemal Paşanın bütün düşüncesi bu taarruz projesine hasredilmişti.| Sakallı Nazır dünya sulhunu temin edecek kat'i danbenin ken- di ellerlle tarihe müledileceğine kanaat getirmiş, bu kanaatile ka- fazı ve tekmil düşüncesi hali iş- baa gelmişti. Kolordu kumandanı çekildikten sonra odasının orta- sında yalnız kalan sakallı Nazır mağrur bir jestle kendi kendine söylendi: — Yaşıyan görür... Çok değil, üç gün sonra muzaffer Osmanlı Ağir koltuğundan kalktı, pence - Ye doğru yürüdü, geniş camın ö- Tünde gurdu, iskemlesinin yanın- Ayakta bulunan Kolordu ku- “Mardanına elile işaret etti: — Gelt. ordularının Tanenberge taş çıkar- tacak bir imha muharebesine kâ- inat şahid olacak, onu dünya al- * üncü ordu kumandanı kendi tan başka bir işe yaramıyan bu parlak (!) fik- rile istediği kadar öğünebilirdi. Fakat ortadaki apaçık hakikâate bakılınca düşmanın daha kat'i ve daha öldürücü bir darbe hazırla- Kadınların ' Ylnınımıumu.“kl'nrnh kurulu duran ve || Slirında asılı insanların cesed. [w İti sallanan darağaçlarını göster- Ü, ilüve etti: — Ben, itirazı hiç sevmiyen bir ',"lmu. Askerlikte her madun | vereceği emre körü- —Unımum Emir- — timden ufacık bir inbiraf sizin Hdi alımlı, çalımlı bir Osmanlı Pişasını bir saniyede şu iplerde an bahtsızlara benzetir... (8 inci saşfelen devam) — Pişa, paşa, hemen kıt'anın başına | Gınlar, kızlar gönlünü çekmek i- —a ve emirlerimi bekle işte o ka- | çin bin türlü şuhluklar yapıyar - | &e lardı. Fakat o bunlara ehemmiyet — , Kolordu. kumandanı bu açık | bile vermiyordu. lid karşısında fazla ileri git - Yalnız Prensesi düşünüyordu. 'hku—nçqu.ııı Otdu kumanda- | Halbuki Prenses, ne dışarı çıkı- ! yanından ayrılmak üzere | yor, ne de kimseyi kabul ediyordu. ) *nı»ı..a. kapıya doğru yürüdü, | — Aczasıra kiliseye gidiyordu. Şarl | — dişarı çıkacağı zaman geriye | bunu haber aldı. Takibe başladı. “öndü, Cemal Paşaya parmeğile | Bir pazer kilisenm kapısında bek- Tökyüzünü işaret etti, anlattı: —| liyordu. Bir araba geldi, içerisin. — Bu kararınız mukadderatı | den yüzü siyah tül örtülü bir ka- mw idarenize bağlı yüz bin - | dın indi. ana baba kuzusunun, bu Şarl, birkaç gün sonra Prensese — Bidlar askerin hayatına malolacak | izdivaç teklifinde bulundu: Genç — İstaatte bir hatadır. Bugün, hata- | kadın bilâtereddüd: ZORBALAR SALTANATI Yazan: M, öami KAKAYEL N Noe. 156 Abır kaptsı önünde kanlı bir bo-i © Bima başlamıştı. Yeniçeriler mer- | tı, sağdan ve soldan hücum- —"'n tazeliyorlardı. Paşanın tek- X mahzene girmesine müni ol - için canlarını dişlerine taka- kendilerini ölüme atıyorlardı. Nihayet, zortukla Alemndar paşa Vvetleri ahıra girebildiler. ve ir kapıları çekin selümete er- . Likin, hatti muhasarayı yarmak!| ',";Tı dişarı çıkan Alemdar Paşa Yvetlerinden —dokuz kişi cenk | tdanında' ölü düşmüştü. Yeni:- Mrilerden de li li kşiye lıkııvnık tul vardı. Tekrar mahzene giren Alomdar Paşa kuvvetleri yerli yerin2 da- gılarak pencere diplerini tutarak muharebeye başlamışlardı. Bu mu- harebe son çarpışmalardı. Zaten cephane tükenmek üzere idi. Alemdar Paşa içeri girip herkes mevkiini aldıktar sonra Çavuşba- şıyı çağırdı ve Cüce Hasanı sor » | du- Çünkü; Cüce Hasan örtada | yöktu. Çavuşbaşı cevab verdi: | — Paşam; dokuz kişi mektul vermişiz. Cüce Hasan da ortada yok... O da bu ölüler, içinde olsa bi b Yazan: Rahmi YAĞIZ |Lâvrens, Cemal Paşayı Kandır- | dıktan Sonrada Boş Durmamış “Osmanlı Ordusunun Gazzeye Toplanması İşi Ta- mamlanırken, Düşman Tarafı da Bütün Harekât Plânını Öğrenmişti makta olduğu pekâlâ ve kolaylık- la farkediliyordu. Lâvrens, Şeyh Numan Elkitli- nin asil kâhyası sıfatile Cemal Paşayı kandırdıktan sonra boş dur- mamış, dönrdüncü ordu karar - Tarihin En Korkunç ı Vilson Ve Ruzvelt v Neler Yapacaklardı? Ve Hazin Cinayeti (5 inci sayfadan devam) yordu. Gelin cidden güzel, boylu ve boslu, iri siyah gözlü, melek gibi bir kadın. fakat öyle hain ba- kışları var ki.. O gece şatoda büyük bir ziya - fet veriliyordu. Sabaha kadar ye- nildi, içildi, dansedildi. Şafak sö- kerken davetliler birer birer git * tiler. Kont, zevcesini odasına gö- türdü, elini öptü, odasına çekildi. Yandaki küçük odada Rianka, başını yastığın arasına koymuş, ağlıyordu.. CİNAYET Aradan dört ay geçti. Kont, kas rsile gündüzleri birkeç kelime Ati ediyondu. İşte a kadar... Gön- lü küçük B'anka da .. Bu sıradı annest öldü. Az sonca da harb çıktı. Kont hazırlanıyor - du. Şatodan ayrılırken, Bianka- gâbunın fanliyetini günü gününe | Bi boynuna inci bir - gerdanlık civar kıt'a kumandanlarına yetiş- | teklı, ve: tirmeğe koyulmuştu. Kâh Kanitredeki bedevi oyma- ğından çıkan aulılar, kâh gizli top- — Bianka, dua et bana... Sali- men döneyim. . Dedi. Ayko, kocasını hazırlan - rak telgrafları ve kâh güvercinler | ""? Börünce sozdu: le uçurulan bu haberler düşman — Gidiyor musunuz?... karargâhında —mukabil tedbirler | — Kont baridane: alınmasına yarıyor, daha Osmanlı kuvvetlerinin Gazzeye toplanma hazırlıkları tamamlanırken, zayıf- latılan cephelerdeki düşman kıt'a-i ları takviye edilmiş, taarruza ha- zarlanmış bulunuyordu. Fortraktan iki gün sonra idi. 4 üncü ordu karargâhının harekât — Evet... Dedi. Atına bindi, şatodan uzak- laştı, Ayka'nın görleri parlıyor - du .Kendi kendine mırıldandı — Pekâlâ.. Yapacağımı bili » rim ben!... Ayni gece, sabaha karşı, sadık adamlarından ikici ile beraber şubesi haril harıl çalışıyor, gün ba-| ©*7S Kizın yattığı odanın kapısı » tarken mevzilerinden ayrılan kıt- alar Gazzeye doğru yola çıkıyor« lar, umumi bir taarruz hazırlığı, gizli faaliyetler halinde kendini göstermiş bulunuyordu. Cemal Paşa, karargâhtaki oda- sında geniş bir haritanın başın- da yapılan hareketleri bizzat göz- den geçiriyordu. Kapı vuruldu... Cemal Paşanın mütehakkini sesi duyuldu: — Geli! Açılan kapıdan içeriye yaverin süzüldüğü görüklü. Genç yaver, kumandanın karşısına geçti, pa- gasını selâmladı, Cemel Paja sor- du: (Devamı var) Çıldırdığı Yakışıklı Delikanlı — Hayır, hayır!. Cevabını verdi. Sonra ağlama - Ba başladı. Ziro, Şarl, Kral nam- zedi idi. Bir kral namzedinin ar- Zusu bir emir demekti. Red ceva- bi verilemezdi. Düşündü, düşürdü. Nihayet 14 üncü Lüiye müracaate karar ver- di «Sadık bir esireniz kalmak, ö- len kocamın hatırası ile yaşamak istiyorum.. Diye yalvardı. Kral, genç ka - dınin haline acıdı, arzusunu is'af etti. Şarl, Matmazel Elböfle evlendi. Prenses de yine sarayına kapandı- — Zannetmem o, benim yazırm- 'at ederken bile sağım- ni nönüne geldi: — Haydi, dedi. Giriniz ve söy- lediğimi yapınız! İki haln hançerlerini çıkardılar, yavaşça içeri girdıler. Köşede kü- çını bir yatakta yatan Bianka'nın | kadının kalbine sapladı. ÖSK SĞ SA Dağle e | üzerine atıldılar. Hançerlerini kal- bine, boğazına sapladılar. Sonra cesedini civardaki bir oyuğa koy- dular. oyuğu da tuğla ile örüp ka- pattılar. CEZA Ayka, rakibesini yok etmekten | mütevellid bir memnuniyetle va : kit geçiriyor, kocasını bekliyordu. Bir kış gecesi kont geldi. Karı- sını ocağın kenarında buldu. — Bianka nerede?...” — Zavallı kızcağır! — Ne oldu? Çabuk söyle... Yıkanmak için de- Teye girmişti. Akmtıya kapıldı, kurtarmak mümkün olmadı, Za- | vallı kızcağız! .. Bu sözleri söylerken kollarını kocasının boynuna sarmıştı. Vü - cudünden tatlı, baygın bir koku intişar ediyordu. Kont, o gecederberi, Ayka'nın #ihir ve füsununa kendini kap - | tırmışlı. Nasıl yaşadığımı bilmi » | yordu. Adeta sarbeş gibi idi. Bir gece, yavaşça yatağından kalktı. Bianka'nın odasına gitti. Herşey yerl: yerinde duruyordu. Küçük yatağın başucundaki kol- tuğa oturdu, başıtı cileri arasına aldı, ağlamağa başlıdı. Bir aralık gözü duvatdaki oyuğa tesadüf et- tL Bunun örülmüş olması dikkat mazarımı çekt!. Ka'ktı 'Ocağın ya- | 'nında duran büyük demir maşayı aldı. Tuğlaları birer birer çıkardı. Ve hayretten dona kaldı. Oyuğun içinde bir iskelet vardı... Deli gibi bağırdı: Sonra ne yaptığını bilmez bir halde karısının yattığı odaya gitti.| hançerini olanca kuvvetile hain Kızıl Saçlı Cam Gözlü — yağınlardan Adam (4 üncü sayfadan devam) Bunlar birbirine karışarak ku« lağına doluyordu. Dahı — fazla beklemenin tehlikeli olacağını an- ladı. Şimdi polise telefon edile - cek, bütün süvare davetlileri ken- disini aramağa çıkacak... Ya ya- kalanırsa?, Karar verdi; kaçacaktı. Neci - leyi tekrar kucakladı. Servis mer- divenlerinden aşağı indi. Bahçe- yi, çam ağaçlarının koyu gölgele- sine geçti; otomobiline Tehlike kalmamıştı. Beş daki- ka sonra Halükun köşkünün ka- pıları açılmıştı. Necile hâlâ bay- gındı. Onu geniş bir yatağa uzattı. Her taraf mavi renkli zarif eş- yalarla süslü idi. Camgözlü adam sabaha kadar kadını tedaviye ça- lıştı, Fakat... * Necile, beyaz pardesüsü, beyaz kasketi ile tam bir gönül fatihine benzettiği Halükun kolunda elle- rinde küçük bir valiz vapura gi- — Buna lüzum yok... — Ne yapseağız öyle iset. — Elde mevcud cephanelerden da idi. Bir yanlışlık olmasın, Ya- | bir kısmını topla... Barut fıçısına ralı olup da ahırda filân bir vere | doldur... düşüp kalmasın hele, bir kere et- rafı iyice yoklayın... dedi. Çavuşbaşı aldığı emir üzerine etrafı acaştırdı. Fakat Cüce Ha sari ortada yoktu. Esasen bş altı kişi de yaralı bu- — Bu tehlikeli birşey olur Pa- v Aleş veririz baruta.. len havalanırız... Üstü - müzde ve yanımızda bulunan ye- niçeriler de bizimle beraber uçup lunüuyorlardı. Muhasarayı yarıp | ölürler... çıkmak Paşaya pahalıya malol - muştu. Paşa; Çavuşbaşıya hitaben: / , — Başka yapılacak şey kalma- dı. Hiç olmazsa bizimle beraber — Desene Cüce Hasanı kaybet- | birkaç yüz yeniçeriyi de mezara tik.. — Evet Paşam!, Ne de olsa biz de kaybolacağız. götürürüz. Çavuşbaşı Paşanın bu emri üze- rine boynunu büküp — yanından ' ı ı — Böyle gözüküyor.. Cephane- | ayrıldı ve Paşanın dediklerini yap-ı miz bitmek Üzere, . tı. Topladığı cephaneleri — barut — Yarım sast kadar.daha ateş | fıçısına daldurdu. Ve Paşanın ves edebiliriz. — Sonrası ne olacak? — Kılınç muharebesi... (. receği son emri beklemeğe başla- dı. Bu vaziyettea ancak Paşa Çenvuşbaşı haberdar ld%...y,, Korkun! (5 inci sayfadan Sevam) Beyaz saçlar, genç ve taze bir çehreye hiç çirkinlik vermez. Bi- lâkis daha güzel gösterir. Biz saçlarırsızın beyazlandığını pek o kadar istemeyiz. Fakat ni- melerimizin beyaz saçlarını çok sevoriz. Saçlılardan bahsettik. Biraz da saçsızlara bakalım. Cascavlak bir kafa nazara pek hoş görünmez. Bunların ekserisi saçlarının, di - mağlarının çok çalışmasından dö- küldüğünü ileri sürerler. Bu iddia doğru değildir. Birçok âlimler var-. dır ki dimağlarile çalıştıkları hal- de saçları gür ve çoktur. verlerken onları tanıyan iki ka- dın yeni evlilerin balayına çıktık- larından haberdar değillerdi. Camgözlü adam, Necileye mağ- lüb olmuştu. Mütecessis gözlerin süzgecin - den geçerlerken kulaklarına ka - dar gelen bir tek isim vardı: — Camgözlü adam!. Çarpışma devam ediyordu. Fa- kat; son muvaffakiyetleri üzerine yeniçeriler hıza ve cesarete gel - mişlerdi. Mahzeni daha ziyade - kıştırmışlardı. Zaten, mahzendeki kuvvetler a- zalmıştı. Müdafaa kuvvetleri azal- dığından dolayı vaziyet müşkül - leşmişti. Yenigeriler; getirdikleri istih- kâm kazma ve küreklerila mahze- nin duvarlarını delmeğe başla - mışlardı. Durmadan mahzenin da- minı ve yanlarını deliyorlardı. Mahzeni müteaddid yerlerinden delmeğe çalışan yeniçerilere kar- Ş koymak iktidarını kaybeden Paşa ve maiyeti şaşkın hale gel - mişlerdi. Mahzenin damı, ellerinde kaz- ma kürek bulunan yüzlerce yeni- çeri ile dolmuştu. “yeniçerilerin “mahzeni A:lı.k— (4 üncü sayfadan devam) bistan yirmi sene evvel Sırb - Hır- vat - Sloven Krallığı olarak büyü- Mmüş, şimdiki Yugoslavya olmuş- tur, Pek tabildir ki Sırb - Hırvat - Slovan Krallığının, sonra da Yu- göslavya adını alan bu dövletin Fransa ve İngiltere ile dostluğu çok yerinde idi. Lükin Berlin Roma mihveri bugünkü hale gel- dikten ve hele Çekoslovakya ma- lüm âkıbete uğradıktan sonra Bel- grad için şu iki yoldan birini ter- cih etmesi lâzım geliyor: — Ya Berlin - Roma mihveri ile beraber, yahud da ona karşıt, * Belgradı tehdid etmek için şöy- le düşünülüyormuş: Yugoslar Db olmiyan baş- ka milletler vardır. Bu akalliyet- ler tahrik edilebilecektir. Macar» lar Banat denilen yeri istiyecek « lerdir, Hattâ Hırvatların bulun- duğu yeri de istemekten geri kal- mıyacaklardır. Slovenlerin bulun duğu yerleri de Almanya istiye - cektir. İtalya da Dalmaçya sahil- lerini istiyecektir. Bulgaristan da Makedonyayı istiyecektir ve saire.. İşte Romada bulunan Avrupalı muhabirlerin yazdıklarından an- laşılan budur. Roma zaviyesin - den ortalık böyle görülüyormuş. Fakat Berlin - Roma mihverin- , de bir iş bölümünden bahsedile - rek Avrupa kıt'asında ilerlemek Almanyanın, Akdenizde de hare- | kete geçmek İtalyanın rolü oldu- ğu .o,—ıeııd-.gıııe gürı İspınyı ile İtalyanın münasebatı ihmal edi- lebilir gibi değildir: Ayın ortasında artık İspanya - daki İtalyan askerlerinin çıkması lâzım gelecek. Bu iş şimdiye ka- dar çok uzamış, gecikmiştir. Fa « kat bundan sonra artık yabancı askerlerin İspanyada kalmaları i- çin bahane bulunamıyacak; di » yorlar, ç Diğer taraftan Romadaki mu- habirlerin - bildirdiklerine — göre Madridde yapılacak geçid resmin- de bulunmak üzere İtalya Hari - ciye Nazırı da İspanyaya gidecek- tir. Bu seyahat olsun olmasın, bun- dan sonra İtalya ile İspanya ara- sındaki münasebatın ne kadar dikkatle takib edilecek bir saf « haya gireceği besbellidir. Bir ke- re İtalya ile İspanya arasında bir misak aktedileceğinden bahsedil- mektedir. İtalya ile İspanya ara- sındaki dostluğun yeni birşey ol- — — madığı söyleniyor. Artık bundan sonra İtalyanın — garbi Akdenizde mevkii daha kuve vetleneceğinden bahsediliyor. Ro- ma mehafilinin ne düşündüğüne dair İtalyan paytahtındaki Avru- palı muhabirler diyorlar ki: — Evet, İtalyanın İspanyadan bir parça bile toprak istemediği söyleniyor. Fakat İtalyanın Pran- ko İspanyasından ıstediği şey sıkı bir dostluktur. İşte İtalya bu dost- luktan istifade etmeği düşünüyor Akdenizin garbında kuvvetli bu- lunmak, A Sütcüler Günah Bizden Gitsin Diyorlar ! (8 inci sayfadan devam) süt satan birini yakalamıştı. Ga- zeteler kıyamet kopardılar.. Fran- sa yerinden oynadı: «Hayatımıza suikasd eden bu canavarı asalım, keselim!.» diye bağırdılar. Niha - yet adam bir gece memleketini terkederek Amerikaya kaçtı da; bu suretle halkın ve kanunun pen- çesindön güçlükle kurtulabildi. Hilekârlara karşı garbdaki bu telâkkiyi, Belediyem'ze güzel bir örnek olarak gösterebiliriz. Çılışkan İstenbul Valimizin bu işi de eline almasını ve İstanbul halkını zaman zaman lehdid eden bu tehlikeden kurtarmasını bek- lemek hakkınuzdır. İstanbul beşinei dcra memur - luğundan: Mahcuz satışına Vet ölslln. aşağıda cins ve evsafı yazılı malb- lar 11/5/939 tarihinde perşembe günü saat 10 da Galata Okçumusa caddesi 78 sayılı #partıman bir No. lu dairede açık arltırma su - retile satılacaktır. Maheuz mallar kıymetin 96 75 in: bulmadığı tak- dirde 2 inci arttırması 13/5/939 tarihinde ayni yerde ve saatte ya- pıımıı ve satılacağı ilân olunur. adet 4 çekmeli üzeri beyaz mermer taşlı etrafı aynakor- nejli aynasile konsol. adet üri çekme bir — dolaplı üzeri mermer taşlı ve iki raf- h büte, 1 adet haftalık ceviz oyma mu- hafazai: duvar saati. adet elbise dolabı eski sis - tem. Ceviz rengi adet bir buçuk kişilik demir Karyola topuz ve çubukları sarı madeni somyalı. adet tü! perde (17611) reden Alemdar Mustafa Paşa ni- hayet olduğu yerden fırladı elin- deki kav ve çakmağı yaktı. Güz- lerini kıtpmadan barut fıçısını tu- tuşturdu. Paşanın bu hareketi ü- zerine bir anda fıçı ateş aldı ve büyük bir tarraka ile yerinden oy- nadı. Mahzen içindekilerle — beraber bir anda uçmuştu. Damda bulu - nan yeniçeriler de ellerinde kaz- ma ve kürek gökyüzüne uçmuş « lardı. Yeniçeriler bu gürültü üzerine hattı muhasaranın uzaklarına doğ- ru kaçmışlardı. Yüzlerce kişi di ölmüştü. Fakat; yeniçeniler bu derece müthiş bir infilâk neticesinde A- lemdar Mustafa Paşanın öldüğü- duğuna hükmettiler ve Paşanın bir hilei harbiye olmak üzere bu di yaptığına kani oldular. Etrafa adam saldırıp ınımığı başladı - ne kanaat getirmeyip kaçmış ol- l Konferans Kadıköy Halkevinden: 12 mayıs 939 cuma akşamı saat 830 da Evimiz salonunda Bayan Halide Nusret tarafnıdan (Kara- caoğlan) mevzulu bir konferanş verilecektir. Herkes gelebilir. SAĞLIĞINIZI KORUYUNUZ: MEYVA TUZÜU En hoöş ve tabif meyva usa - relerinden yapılmıştır. Taklit edilmesi kabil olma- yan bir fen harikasıdır. İNGİLİZ KANZUK ECZANE- Sİ BEYOĞLU - İSTANBUL Dr. HORHORUNİ Hastalarını akşama kadar Sir« keci Viyana Oteli yanındaki ımııyeıı:hımndı tedavi edıı-