ütcüler Günah Bizden | G t s ın D iyor lar astorize Süt E;E_rik;sı;îüç Dört Tane Olmasını İstiyorlar İGarbda, cemiyet hayatının Ürinci şartını teşkil eden — ve Söcuğun ikinci anası telâkki e- Ülen süt, bizde hâlâ havuzlar- 'n, meydanlar açmaktan, as- falt y lli kişi zehir ayni se - kırk kişinir İstanbul ) d eden bu | önlemek - için, bdiye hâlâ faaliyete geçmiyor. r zihniyet var- afir ağırlı KU yökken, lâma el ran bile | ödern asfalt yollar yap- | "nağa kalkışırız. | Garbde, atının bi - 8 ay :ğ;n»., (çocuk) 'ün ikinci anası *"uı.kl edilen süt: B'zde hâlâ ha- | 'm; Tdan, meydanlar, caddeler | SMaktan, asfalt y Ii'!;nndcn ve hatta umumi ha - 'dan sonra düşümülüyor! lardan. sebze Dün - İstanbulun maruf sütçüle. Tinde ht':r'ı birlle görüştük. Bize kı - | — İstanbulda en aşağı dört yer-| Pastoriye süt fabrikası açıl n >0, ne bu tehlikelerin önü alı- İçin CdS, pastorize , biran evvel bu fabrikaların 4 flması lüzumundan bahsettiler. hiz ” Büç bulmuşken, 1937 y 4 MişiL " Safışı 114254 kiloyu geç - | kaı — B uancak, postorize fabri. Sayesinde temin ediln “miz ve hilesiz süt içebilmek Bütün iç- Pek na- | amı: ır. er hiletidir r ha-| zde bir ka ndir. Sütle büyüyen aç Simiz bu. yüzden sik sık MA Olur, kay ederler. Çünkü, sihhi şeraitle sa- mr:"?kdrs:rmır Süt istihsali şart- 4, ” Kadar iptidaidir ki, Belediye- ı #imdiye kadar cu’ıhıı;,' bile düşünme: imiza hayat ver T v y a dir ki, burdarın barındık- Ti ahırlar yakı B DÇ yıl ör î:qâlmwıx—nv: yakalanan bir tün güğümlerinde salyangoz | j meydana çıkıncaya kai  | ©alar, ailenin Üzerindeki «halis süt» damgası na inanmak lâzım mua, dersiniz? ları bulurduğun atırlarız. Beyoğlu halkı işti. koyult- tuğu ve lüzumundan f: dırdığı anlaşılınca, şüphe yök ki, | irçok aütçüler bu hileye baş vur- maktan kendilerini alemamışlardı. Kızıl da su kal- | muzin 1 ından istifade eden kım hilekârlar. elbo işin peşini biral larca çocuklarımızın, h atlarile oynamışlardır. Hiç un! olüyor. , (Devamı 7 inci sayfada) âçlı S Sacınızın Rengini Söyleyin, Kim Olduğunuzu Söyliyelim merkalılar, dört bin kadın arasında bir anket açmışlar ve eldden hayrete değer bir mizi saçlı ka- ür ve rah çin çok büyük bir tehlike Kırmızı saçlı kadınların çoğu ya kocalarını birakıp kaçıyorlarmış, netice almışlar | ya da talâk davası açıyorlarmış. | diki saçlı kadınlar da, bunlardan | Sar daha az tehlikeli değ'lmiş... Siyah Yukarıda üç ayrı tip saç var. Siz acaba, hangisine benziyorsunuz? saşlılor, örkek kali kalı bir muharı çok sarışın kadın! yazıyor. nodalardan, güzel kadınların âni —tayin tmek güç... Berberler. saç boya- makta o kadar usta oldular ki bir kaç dakika içinde siyah saçları kırmızı ve sarı yaptıkları gibi kır- verirler. Hiç de f Anlaşılan kırmız: merikada düşmanı pek ç kaç sene evve saçlarını kırmı maktan men için bir sis etmişlerdir. Kırmızı saçlılar, bu birlik mü- essislerini yalancılıkla, kıskanç - lıkla itham ediyorlar. Pakat, A - merikada, böyle bir kusuru olan, ları kırmızı ka Acaba, saçların renginin ahlâk ve tabiat tinde bir tesiri var mı?, uyucularımıza akın saçlarınızı zıya boyatmayınız... dan bahsederken saçları sükütla geçiştirmek caiz mi?, Saçlar, layınca değil, her yaşda beyazlanır. Bunun nü- münesi pek çoktur. Meselâ, Kraliçe Mari Antuanet- in Konsiyejöri hapishanesine gi: zaman saçlarında tek beyaz İdam sehpasına çıktığı za- n saçlarının beyazlandığı gö - beyaz Dük dö Berrinin muhakemi 1830, katili Luv de şehadet için celbedilen bir kadının sağları Bgün içinde bembeyaz oluver- mişti. İdam o bir İspa da birk; acağı haberini yol asılzadı saçları ç saat içinde kırlaşıver - Hin lari, sorgu standa bir ( kat, şim- Kadınlardan Korkun! © |ŞAKA| BERBER SALONUNDA: rinin çerisin daşı görür: | tik. Telefon edecektim. ulamadım. — Hatırlatmak | n efendi. enesin! çizdim, GÖLGE ETME.. Diyojer fiç çının ağzını da güneşe ısınırdı. da oturur, fi- girdi- | ön Ben İskender, | varn öğen, der n bir dileğin öjen cevab verir; — Gölge etme, başke ihsan is- tememi rultabildin mi?., — Gündeliği değit, Tulttum. belimi doğ- — Desene.., Çok bir para... — Evet, beş on tokat ile sekiz | tekmel!... sene kadar | hileli | Bu genç kızın bir yüzü budu Kadınların Hoşuna Gider Bir Kadın Çeşid Çeşid | Yüz Taşıyabilirmiş welerindeki hususi gü - damezler, Ğnuu göstereme- le çehreleri alelâde bir, be ifade et- yle kadınlar genç oldukları halde de yaşlı görünürler. Sine - payıtahtı olan Holivud- da bilhassa güzelliğin bu gibi es- gul da Mis Elen Rastel ismindeki ındadır. hresin'n husussi gü-, csek Holivud m biri anlamıştır. rarile m assıslar varmı; ngiliz kızı yi Fakat onun zelliğini a sıslarında: Gülen kız Mis Elenin H üd- üzellik mütehassısı tarafır. - lmeden evvelki halidir. gülmiyen resim genç ütehassıs tarafından büş- yeşl has- un dan göl mi r şekle konan çeh- mektedir. Kızın bütün başka çekiktir. Güldüğü vakit gözler daha riye giriy vudun güzellik mütehassısı onu güldürmüş. Göz- ler daha iyi tebarüz ediyor. Fakat her l bulunarak ona olmadığı için simanın kendi hususiyetlerini bu- labilerek onları tebarüz ettirmek va. 1 Baklı- kusurları varsa onl. üri. çevirir, M ş | | sından bir s: yabilmel —SON TELGRAF 10 | Kadınların Çıldırdığı | XIS 1409 Yakışıklı Delikanlı -Dikkat -| Onu Gören Kadınlar, ' | kızlar, Dönüb Bakmak. tan, içlerini Çekmekten Tarihin En ihtiraslı Devirlerinde Coşkun | Bir Macera 1 dö Ledigler kadındı. Pe: teşem bir sa saray, rhanın ker kat girip çıkan pek azdı. Madam er sar 14 üncü Lüiyi yordu. Arabası dö Le dan nadiren çı ya - zengindi. kadınlar ve kızlar dönüp dönüp bakmaktan, içlerini çekmekten kendi lamıyorlardı. Saraya girebilme - nin imkânı yoktu. Kapının arka iye ayrılmıyan ej- derhanın önünden geçmek lâzım- dı. Bu ise pek tehikeli idi. Kızları, evlenme çağına gelen babalar, analar ve bilhassa Prensi seven Madam Düra sara- yın etrafında dolaşıp duruyorlar, içeri girebilmenin çaresini arı - | yorlardı. Madam Düra ve kurnaz bir kadındı. Ne yapıp yapıp içeri girmiye, Prensi görüp yanık kal- binin acıklı h emeğe karar vermişti. Kapıya yaklaştı. erini a- candan erini —i Ki Tatlı sözlerile ejderhanın gönlü- nü yaptı, içeri girdi. Y: eri girmekle kalmadı Güzel Prensle evlenmeğe muvaf- vak oldu. Bu herkesi hayret ve taaccubde bıraktı. Prens, yalnız güzel bir delikanlı değil, çok iyi yürekli ve zariftl NU Pronses de çok ince ruhlu, se- dilber bir kadındı. Tatlı bir sevda hayatı yaşıyorlardı. Fakat az sonra ayrılmak mec- r. Prens, Van- unda zabitti, Biribirle- uplaşıyorlardı Bir gün, 4 üncü Şari, ordu ka- hında zabitlerle yemek yordu. Prensin parmağındaki yü- zük dikkat nazarını çekti. Bu yü- züğün üzerinde bir resim vardı. Bunu yakından görmek Prens, nezaketle yüzüğü uzattı. 4 üncü Şarl, resme dikkat ve hay- retle baktı ve yüzüğü geri verir - ken: — Cidden güzel bir metresiniz var, Mös; Dedi. Prens cevab ve — Yanılıyorsunuz... Bu metre- | simin değil, karımın resmidi! — Şu halde çok bahi Aradan günler geçti. Şarl, Man- tuya döndü. Muharebe devam e- diyordu. Ölümün gözü daima gö- istedi, arsı Bir Dakikal| Diyip Geçmeyiniz * Japonya, cihanşümul şöh- reti olan ipeklerinden 560 ki- lo istihsal eder. » Londra lâğımlarından 4 ton çamur çıkarılır. * Hindistanda, afyon rü - sumu İngiltereye 180 frank te- min eder. * Amerikada vasati olarak yirmi kişi tayyareye biner. * Fransızlar 75 telgraf çe- kerler. * Fransada 1,200 kişi tre- ne biner, * Rusya 4 ton çelik çıkarır. Çin 18 kilo Tungsten is- tihsal eder. * Siz bu satırları okurken Panama kanalı — 1800 frank müruriye tahsil eder. Prenses bu acı habeti | büyük bir yeis ve kederle | na kapandı. Artık kimseyi kabul mülemadiyen / gözyapı | döküyor, ağlıyordu. etmiyor, Ve Hazin Düğün kendilerini Alamıyor- Ayni senenin son teşrin 'ayındı 4 üncü Şarlin karısı da ölmüştü Şari, yüzüğün üzerinde gördüğ resmi asla unutmamıştı. Muhare be sona erince Parise geldi. Şar kötü huylu bir adamdı. Birçok ka (Devoms 7 inci sayfada) 'Tarihin En Korkunç Cinayeti Oldu, Gelin Beyazlar içinde Durmadan Ağlıyordu 1228 de, Treviz'de Kolhatı tosunda, Kulelerinin birinin açık penceresi önünde beyaz saçlı bir kadın oturuyordu. Raşında beyaz r hotoz, sırtında sırma iş- bir rop vardı. Kadife te: abiyetle sallıy ında, n beş yaş - izal bir kız. gergetinin Ü- niş i g- zerine eğil Rianko... Kollato'ların de hayatını feda eden bir nin kızı Donna Eiizaket'in nedi - mesi, Kızı gibi seviyordu. Birdenbire kapı — açıldı. Kot Tolberto İçeri girdi. Genç kız se- | vinçle işini bıraktı, baygın gözle- rini süzerek delikanlıya bakmıya başladı. Donna Eelizabet, seferden gelen oğlunu kollurı arasında — sıkıyor, ve: — Tolberto, diyordu. Artık otuz. yaşına geldin .. Daka evlenmiye- in?.. cek misin?... — Hiç niyetim yok... Buraya b yabancı kadın getirmek istemiyo rum. Çok dum. Sen varsır Biranka var. — Oğlum, size bır eş buldum Komşumuzun kızı Aykı — Nasıl Ayka mı?. mızin, ve hiç sevmediği: — Her halde seve çok güzel... G. Düşmanı - im bir-kız. | miz arasında çok ceki bir kin, - davet var. Fakat, artık buna ni - hayet vermek lâzım, Ben kend- lerile görüştüm. Razı cldular... Kont cevab vermesi. Başını çe virdi. Gözlerinden #kan bir dam la yaş, yanaklarından aşağı süzül dü. DÜĞÜN MERASİMİ Güzel bir yaz günü. Treviz ki- lisesinin çanları çalınıyor, kontla Ayka'nın izdivaçlarını ilân edi - (Devamı 7 inci sayfada)