İstanbulun İçinden Sıcak Günlerin En ğ Korkunç Manzaraları BÜnbulra Bol Ve Cüzel Höüdütü 1 IîledîrBukadar! Pohalıya Teneffüs Ettiğimize Akıl Erdiremeyiz Havalar ısın - Miya, ağaçlar yeşillenmi - Kar, 'e toprak hâkileşmiye baş İşte birkaç gün sonra mesire tri canlanacak, sayfiyeler do- ' taşacaktır. ahar geldi. Pezi, bi Deniz, kırlar ve gölgi ©8 yakın K kadar güzelleşince mayıs f | İ her yer | erleri yolda bıra- | imiş ve eh ine girmiş olacağız. Jı*ı © günler yaklaşırken içimi- | 'qlını olarak korku giriyor, yaz- &i Ürküyoruz. Gittiği yeri şiir, 'üîn"' neş'e ve nihayet aşk bel- Yapan sıcak günler İstanbula AYni vasıflar ve hüsnüniyetle 'iıı:' atıma, İstanbullunun ecelini h'?:; tutan birçok muhtekir ve kyaluvusta artıkları öyle bif '€te sahiptirler ki, güzelim cehenneme çevirirler. Bundan başka bir de İstanbullu- kendi derdi, katlanmak mec- v Yetinde olduğu birçok şeyler r. Meselâ kısın çamurlu ve Anlık yolu geçmek gayretini ,q'.fleden hemşehirli yazın toz bu- Tiy ile mücadele etmek mecbu - | 'ellnddir, * Ve yaz... Köprünün Boğaziçi Kadıköy vapur iskelelerinde Yah ler, çantalar, gözlerinde si- | Bözlük, göğüs bağır açık... İş- Lülınmıye giden baldırı çıp - T gürüpü.. e başka manzaralar da gör- *k mümkün! İşte siyah yeldir- Aefin kuşağını açan başı baş- 'Ülü bir kadın birkaç çocuk, al- ldızlı kösteği, yukarı bü - füş bıyıkları ile nazarı dikka- n grupun efendisi, Bayı!, lerce bekledikten Vapura başlıyan hücum îla birbirlerini çiğniyer edenler h ti Te gitmek için adam ba- ş bilet parası alan Bo- lantikleri kadar birçok yolcula - Büneş çarpmasından kurtu- ih - Dolu e iman ettiğim rad - 'n;L vapurlar müstesna, diğerle - " Manzarası hazin bir cenaze Yından farksızdır. K l .f'ıxmn nısfını iki saatte kate- İ :' bu sür'at postaları (!) yolcu- 'îı::" nereye bırakırlar, bilir mi- hiz Tadit İstanbullu olup da bu fe- 4e Uğramıyan yoktur. hiş Ptrun, Boğaziçinin korhangi t Ekelesine bırakacağı yolcula- Üikkat edilirse neş'eli görünen | di Uplar dönüşte biraz daha si- M * düşüncelidirler. ApLEelA Sarıyer, Büyükdere, Ta- “h"ı iskelelerinden birine çık - b iZ farzediniz, başınıza gele- | Ai İ size şimdiden tebşir ede- Aldatılacaksınız! vri ikü; bakkal beyaz peyhiri 80 ni 60 kuruşa vorirse en küçük| A, hvesinde bi- fincan kahveyi| UTüşa içerseniz, kulağınız mü- ziği andıran bir s>:e takılıp ayak- | larınız sizi sahildeki gazinolardan birine sokarsa o gtukü hava alma gezintiniz size beş > altı liraya malolur. da bira filân gibi lışuğına düşer - iz bir hayli gü asgorl | lar gi şir. Çünkü buralarda esnaf «ki- bardır» yüzde beş yüz kazanır ve ona göre tutulmuştur. 30 kuruşluk, hatta kendisine 27 kuruşa mal olan bir şişe birayı 90 kuruşa verir... « Boğaziçi, kendisine has birçok hususiyetler — taşıyan, — kararsız (bunlar bilhassa sarışındır) kadın- insanı aldatır, ümidler ve- Üyi at sonu inkisardır. Yalnız, Boğaziçini misal olarak h. İstanbulun yazı her tarafta| birdir. ayni noktada toplanır: İh- 1. Bu dert yazı İstanbulluya | aldı wadislerini vere bize biraz 'e eğlence cuzlatacek, şehir dahi- linde işliyen vesaiti nakliyeyi ken-| di işletecek, Halk da bu haberleri | duyunca ferahlar, Fakat tahakkuk| else de, etmese de yine yaz gezin- | tilerinin bütün eziyetlerine kat - | lanır. Ne yapsın? Fakat İstanbulun bol ve güzel havasını neden bu ka- dar pahalıya teneffüs ediyoruz? diğimiz iyi te, feraklık veriy Tini Her Seyirci İyi Bir Müşteri Değildir Paris Şantözlerinden Biri Barda Hançerle Göğsünden Vuruldu arisin ecnebiler tarafından Pp-ı beğenilen klâsik barla- rından birinde geçenlerde | göyle bir hâdise olmuştur: Meşhür muharrir Francis Carco da arasıra gelir, büyük fıçılara sır- tını dayar, otururmuş. Tercüroanın medhü senasını din- liyen kırk kadar İngiliz seyyahı otobüsten iniyorlar, Kırlangıç so- | kağındaki bu meyhaneye gitiyor- lar. Sahnede o sırada şantöz Da- niella, «Zavallı zenci» şarkısının son nekaratını tekrarlıyordu. — | Seyyahların geldiğini gören gar- şarab şişeleri, kadehlerini | Şantöz Danlella getirdiler. Masaların üzerine koy- dular. birinde yalnız oturan bir seyirci ayağa kalktı. | Başında, kenarları geniş bir | şapka vardı. Omuzlarına dökülen | ; gürdü ve elini tekrat Bu sırada, küçük masalardan | hançerin parladığı görüldü:! uzun saçları bir ressam — olduğu hissini veriyordu. Danlellaya döndü, ve: — Birşey içmek istemez misiniz madam?. Dedi. Daniella şüh bir eda e yürüyerek geldi, yanına oturdu. ŞARKIDAN SONRA FACİA Adam birdenbire yerinden fır- ladı, kalktı, Daniellesin gırtla - ğından yakaladı, göğsüne bir yum- Tuk savurdu. Şantöz acı bir feryad kopardı: — Ne oluyorsun? Ne istiyor - sun benden?. Yumruğun canımı yaktı... Yabancı, kendisini itti, yere dü- ardı, bir — İmdad! Öldürüyorlar benil. M | Sahnede pek şaşaalı gördüğümüz m üzik bol artistlerinin çoğu busust — FT hayatlarında fakir ve bedbahtüurlar, üzik hollerde danseden kız- | lara «Girl» derler. Halk, bu | güzel kızları sahnede göcür, alkışlar. Fakat hususi hayatlarını | nasıl yaşadıklarını bilmez. | «Girl» olmak için şehrenin gü- zel, vücudün mütenasib, bacık - ların mevzun olması şarttır. Son- ra klâsik dansları, sıçrayıp hop * lamayı, sahnede yürümeyi İnl * mek de |âzımdır. «Sahnede yürü. mek; deyip de geçmeyin. Bu ta- savvur olunduğu gibi kolay - bir Dahası var: hayat geçirmek, sıkı disipline tâ- Bi olmak... İngilizlere göre, ideni bir «Girb 1 metro 75 santim boyunda. Sır- ma rengi saçlı olma'ı. Kirpikleri, Greta Garbo'nun kirpiklerine; du- dakları da fohn Gravfor'un Ju - daklarına benzemelidir. Ve.. çok uslu, akıllı olmalıdır. «Girl> ler, iktisada Tiayet — için İkisi, üçü bir odada, hattâ bazan Bir yatakta yatarlar. Kuşlar gibi &rkenden kalkarlar, gıra ile ban- 5—SON TELGRAF — 9 MAYIS 1939 “MüÜzik Hol, ç N | gece oy yunları provaya başlarlar. Ayni | hareketi yüzlerce defa tekrar et- | mekten çekinmezler. Yorgunluk | hissetmezler. Perde açılmazdan yarım saat evvel localarında bulunmak mec- buriyetindedirler. Zira makyaj, çok güçtür. Kaşları, kirpikleri, du- dakları boyamak zamana muh - taçtır. «Girl» lerin külis arasında dur. maları yasaktır. Localarında bek- | yardımı olmasaydı, bu kadar eser | vücude getiremezdim. Ekser de- Müşterilerden birisi, sandalye- (Devam: 7 inci sayfada) Karı Ve Koca nket ve istatistik modası rüdü. Bu modanın z. Şimdi de, asri çift-| metanet, doği * ve müşterek çalış- ü haber alıyoruz. enstitüsü» gençlere şu suali saruyor: — İdeal zevcede aradığınız me- ziyetler nedir?. 1 cevabların hemen hepsi şu mi kal zevce, kocasına hayat ve mesai arkadaşı olan ka- | dındır.» İçlerinden birisi de şöyle «Beraber çalışmanın en bü- k faydası, meselâ zevcenin kâ- tibelik vazifesini görmesi, her gün ayni zevki yaşaması, ayni ümit- lerle, ayni endişelerle çırpınması sevgiyi arttırır. takviye eder ki | buna ayrı ayrı hayat yaşıyan çift- ler arasında imkân yoktur. «Bir faydası daha var: Bu tama- mile maddidir. Fakat bir erkek i- çin çok ehemmiyetlidir. Karısının kâtibe olarak yanında bulunma - sından çok istifade eder. En müş- kül zamanlarında sadık bir arki daş bulur. Halbuki aylıklı kâti beler, vakitleri gelince çekilir, gi- derler.» Meb'us Pezet, bir içtimada: «Bir bir istenograf olan karımın falar mfylisten çıkıp eve gidince | seçilen mi Tâyihalarımı karıma dikte ederim. Ertesi günü onları kolayca hazır- | komitesi | dan 8 | 1939 Psuris güzeli Parisin Bu Sene Seçtiği Güzellik Kraliçeliği Muvakkattır Amma, Onlar da Etikete Tabi.. «?aris şenlikleri tarafın - nlerde, mazel kız... Fakat, genlik « e iştirak, ziya - ük ve le kendi - ATTTATULAN buki bütün kraliçeler etike - tin, propaganda « nın esiridirler. İh- timal Sonla Bes - sis'âen, Kraliçe - nin ünvanı geri a- hracaktır. Fakat ©, yine herkes için | güzel, sevmli So- nia olurak kala - caktır. Puna — rağmen Fransayı temsilen Nevyorktaki Fran- sız. payyonununun küşad resmini o Matmazel Sonya Bessis lafım. Makalelerimin çoğunu da, sabahleyin sütlü kahvemi içerken karıma dikte ettirir, yazdırırım» Demiş ve ilâve etmiştir: «Kocasının dalmi mesai arkadaşı olmaktan şikâyet edecek bir-ka» | din tasavvur olunabilir. mi?.» — | Efkârı umumiye enstitüsü, genç Kraliçe kızlara da şu suali soruyor: «İdeal zevcede aradığımız mezi- yetler nedir?.» Genç kızların verdikleri cevab sadece şu: «İdeal kocada aradığımız mezi- yetler: Hulüs, sadakat, doğruluk, samimiyet ve aile muhabbetidir.. lerler, Üçüncü zili işitince dışaı fırlarlar. 'Tablo bitti mi, yine loca! dönerler. Perde aralarından y nız seyirciler istifade —etmezler «Giri» ler de, çaylarını içerler, el biselerini giydiren kadınla - çer çalarlar, iki perde arasında tri yapanlar, kitab okuyarilar da va dır. Temsil bitince, acele bır bio: giyerler, omuzlarına ince bir pt novar atarlar, biraz avans alma! için direktörün etrafını sararlar Sonra odalarına dönerler. İngilterenin Yaptıracağı lırhlılar İngiltere, sene evvel başla dığı silâhlanmaya devam ediy, Geçen gün Liverpol'da 35;000 tor luk «Prence of Wales> zırhlisi irdi. tır. in inşasına karar ver rb gemileri şurlardır. diği h Zırhlı Tayyare gemisi Kruvazör » Törpitogeçer — 40 Muhafaza gemisi 24 Torpil döken 3 3 Denizaltı 15 Buna tezgâhta bulunan küçük harb gemileri de ilâve edilirse bir kaç sene sonra İngiliz bahriyesini 950,000 tonilâte artacağı anlaşılır Bunden başka ay nihaytinde ' cep torpidosu tezgâha konulacak tır. Bunlar, harb zamanında tüc- car gemilerini muhafaza için kul tanılacaktır. Ceb torpidolarına ai malzeme hazırdır. Teknelerinin montajı pek az bir zamanda yapı- Tacaktır. Filoya, her ay 80 tayyare defi topu verilmektedir. Ticareti bahsiyeye mensub 10 bin zabit, lüzumunda bahriyeyı intisab için kurslara devam etmel. tedir. Ticaret gemilerini teslih için 2,000 top hazırlanmıştır. 'Ticaret gemilerinden 1,/000 nin güvertesinde top — yerleştirmeğe mahsus yerler hazırlanmıştır. 1939 senesinin ilk üc ayında İn giliz filosuna 20 yeni-harb sefine: fltihak etmiştir.