#—SON TELGRAF— 3 MAYIS 1999 | |—Günün Mevzuu : Polonya | Polonya İstiki Nasıl Kazandı?. Polonya Cumhur Reisi Nasıl Yetişti, Nasıl Çalışıyor ?. Bugünkü 5 olonya Curmnhur başkanı İg- nace Moscieki'nin, geçen - lerde doğumunan. T; inci yıle anmışbr. , oN senedenberi Po- anın Cumhur beşkeni bulune adır. Nafiz bakışlı, sağlam — vücudlü ikan Moscicki büyük bir sporcudur. O, vazifesinin kendisine pek a- ğir mes'ülyetler tahmil etmesine rağmen spora hasredecek, sporla meşgul olacak zama” bulâbilmek- tedir. Kışın boş vakit buldu mu hemen Karpat havaljisine gider, ski eğlencelerine iştirak eder. Yazın deniz kenarlarına gider, Sahilde güzel bir k vardır. Allesile becaber vazı burada ge- çirir. Satıdal ve kotca yarışlarına karışır. Hüsusi - yatı jle dalx Plajlara devam eder. Çok usta biz yüzücüdür. | Başkan, dünyan:n en sade - bir | adamıdır. Banyolarırı, umumi * Gelecek Tayyare ve Gemi Hava Hücumlarının Gemilere Fazla Müessir Olmıyacağı Anlaşılıyor ünün en mühim meselele - | G rinden biri de bu: Müstak- e tayyerler, zirh - | hlara karşı müossir hücumlarda bulunabdilecekler mi hları, hatta denizalt:larını bam « bardıman edebilecekleri muhak - kaktır. Tayyarelerin büyük — zırhlılara atacakları bombalar wabet ede « bilecek mi, ederse tahribatının de- recesi ne olacak?.. Bu; birlöşik Amerikada şiddetli müntkaşaları mucib olmuş; Ame- rika bahriyesi, yüzlerce kiloluk bir bombanın, bir zırhlının güverte- sine düşünce yapacağı tahribatın derecesini anlamıya — bunun için 'bir tecrübe icrasına karar vermiş... Bunu kadre - harici bir zirhli ile torpido üzerinde yapmıştır. Zizhlı ile torpid3 açik denize çı- karılmış, bombardıman tayyare- ori tarafından üzerine muhtelif —e — — alini Vaziyet Karşısında Polonya Cumhurreiri, Alsarn Nazırı Göring'le beraber bir #o porttrinde ——— —— plâjlarda halk arasında yapar. Protokola ehemmiyet vermez. Sa-| de bir vatandaş gibi bür ve ser- | sı da kendi arzusile değilâ'r, Bü yüksek xle şıkabileceğin: sklından bi- geçirmemişti Harbde Va tahailini sptıktan son- im-ve fen & ön Zivade tabi - eastitüşüne iyala ehemmiyet veriy ona Ççar Havordu. Sonroları polttika ile de meşgul ol başladı, Biricik ga- Poloayaron istiklâli, |— Bodadı, 1891 yesi şu idi 1063 kıyamlarına | iştirak etmişlerdi. Bir gün, birkaç genç talebe, bir kahvede toplan - dilar, Bira çok sert, kafalar laz- git cesamette bombalar atılmıştır.- — | Zırhlıya 150 kiloluk bir bpmba | düşmüş, bunu — birçok küçükleri | takib etmiş... Torpidonun güvertesine isabet eden 500 kıloluk bir bombanın filâkı müthiş — tahribat ya; torpidonun harbe devam edecek | kabiliyeti kalmamıştır | Bu tecrübelerin, müdafaa silâhı | olmıyan bir zırhli ve torpido geçer| üzerinde yapıldığı unutülmamalı- ı dır. | Fanl harb gemilecirde birçok | tayyare defi topları " bulunduğu | gibi filolara tayyare gemileri de refakat etmektedir. Bu gemilerde, uçmaya hazır bircok — tayyereler bulunur. Bunlar, zrhlıların düşman tay- yareleri hücumuna matuz kal - | dığını görünce havalanırlar, üzere | lerine hücum ederler h Binsenaleyh. tavyarolerin zirh- Tılara hücumları ve attıkları bom- baları isabet ettirebi'meleri pek | kolay değildir. bir proje bazızladılar. Fakat slar, kendilerini tarassud e yorlarıdı. Genç Mosceki, 1892 de Polonyayı terke moebur oldu. Lon- droya gitti. Fliosbüri devam ediyordu, O sırada kendisi (Devama 7 inci sayfada) BU AKŞAM MELEK Sinemasında EN ÇİFTE Ayrıca: Paramunt | yer. Vagonlar dokuz yüz ton tücear | yede salomünda 25000 franga satıldı, e tahsiline | 2 aat mütemadi kalıkaha mevsimin en şen, eğlenceli Fransızca sözlü - Baş Rollerde WİLLİAM POWELL - MİRNA LOY Numaralı koltukların erkenden uldırılması rica olunur. Telefon” 808 —— ua aa * ||Meraklı Şeyler BİR DAKİKADA DÜNYADA | NELER OLUYOR?. E W yedi bin litre bira yapılıyor. Danimarka, iki bin sekiz yüz yamurta ihraç ediyor, fediyor. Otua bin kilo balık tutuluyor, Fransa, orduları için kark bim, müs- temlekelerinin muhafaza için de otuz beç bin Prünk sarfediyor. Alınanyada üç hin yelen trene bini- bol sadaka vel sarası İsilediyor, skmendifer Kum - — gonç kadın o gün panyolu * da sekiz bin mark makliye — Ti ai çti Ücreti alıyor. a ti © | — Merak... Her « DÜNYANIN EN PAHALI kesde ayni tesiri Te | Şapan bu hastalık —— WLU yolun — daimi maruf — ressamlardan fından üzerine güzel bir Tesim yâapılan ve pukkalye münastbe- file eu beşinci Lütmin kuzına hediye o Tunaı devekuşü yamurtasıdır. sakinle kete yetirdi. d | | Ressam, bu yumurtanın üzerine bü- | şük bir bahçede verilen kar balosunu tasvir elimişli. 1987 de, Paris müma - ı JAXPONYANIN NE KADAR | baz. FABRİKASI, TİCARET GEMİSİ vaRt| — — Bilmem ki. ŞK A D SO LA Vallahi me - 1880 de 2TĞT fabrika, 41215 ni - | yak ediyorum, Hâtsluk gemisi vardı, a 1905 de T0 fabrika, Sya.ras do — — Belki başka | bir işi çıkmıştır. LAf mı milkto, 1920 de 41150 zemi, 3047493 toni- - Tita İ 1 0 da GAS gemi, 3,907,906 dani- | 1üto, | 1586 4a GSLET4 gemi, 1000484 tani- | Yan insan - böyle tte, İ yapar mi?, | KFlekirik kuvvetine zelince: 1800 da 1.500 Kilovat olan elektrik kuvveti 1926 | diğin V4f zanki? ) . .. — Bir Gün İA ST NN Gönk ga $ | kşam oluyor- yoldaki dilencilere n ini hare « Berine — saruyor- bu canım? Her zaman gelen, gün kaçırmı Senin söyle- İK Â K. da 3,888.561 kilovata çıkmıştır. İngan bu!, Belli AĞAC TRAVERSLER | olmaz belki has- L BaEr İ aa a | MO UDN Tei verser, cok dayanması için katranlı |— — P- Ne beli LeRs3 z Saya bülirilir. lesa tavurelar tötü e. |Gesi Te olabilir? Belki hastadadır. — Selma dersten yeni çıkmışt. me, gam traversler 10-15, gürken ta- versler de 30-25 sene dayamır, Âkt Üplür. M T. B. metörleri 18 ton- duktur. 3 motörlüdür. Sür'atl 37 mül- dir, & milimetrelik iki torpili ve 4 | mitralyörü vardır. İ BL T B ve KDE NL T. D, torpül eğdi. motürbotları 28 er tonlukter. ST3 mili- | — Gençtiler. Fakat yaşları tecrü- | — Genç kadın birden heyecana düş- | mzetrelik iki torsil taşırlar. Sen medel- | beleri ve hayat bilgileri hiçe | Müştü.Haluk'un vereceği mühim l di 47.60 mildir. ÜDti Birbirlerini.. $ . mes'ud | Haber ne olabilirdi? | BU TİP MOTÖRBOTLAR NE ı ZAMAN İCAD OLUNDU?. Ümumi harbde İngiltere, Flandr de- mizinde; İlalya da Avusturya donam » masına karşı kullanmak Üvere sür'atli motörbotlar yaptılar, mek kuüdretin Thurlardı. JAPON TİCARETİ | Japomya, dünyanın en çok pamuklu | | kumas, sun'i ve ham ipek, kibrit ihras eden memleketidir. İhracatı, 1900 senesinde 491.691.060 yen idi. 1930 da $ milyar 015,925,004, 1936 da da & miltyar 486.657,000 yene çıktı. ZEVKLi FiLMi NiKÂH idi. mekti. Artık dü Dünya havadisleri. vaamaye Dedi, bir yarım sağ yaparak geriye döndü. Gü- ney iyier yanıns sokumluştu. Sert bir tonla soru- sunu süzdüdü; — 'Oraya ne koydun öyle?, — Birşey soymadım. Yere düşeel aldım. Güney doktorü kolundan İter gibi çekti: — Dur bakayım. Senin bender gizli nelerin var?, Ne bunlor?.. Doktor elektriğe tutulmuş saral; titriyor, kekeliyor: — Bir şey değil. Ha ha hastasanenin pa pa pe- Tasi Diye bir korunma yapmak istiyrodu. Güney siyah gözlerinin. üzerine kaşlarını indire indire: — Ben şimdi sana paparayı gösteririm. * kelime oyunu y Diyt bir birini açtı. İçinde düz düz konmuş lınlığında bir deste ellilik banknot vardı onun gözlerinde bir alev ışığı yaktı, paketin bbürünü, ötekisini açtı Onlar da on- Bu deste ssı luk, beşli G banknot desteleri idi. Diye, ülerledi; halının ucunu kaldırdı. Gazete kâğıdına sarılmış üç küçük paket gözüne İlişti. y bu Cesteleri koltuğunun oltınş sıkış tırdıktan sonra hemen bir atlayışla karyolanın ü- zerine Çıktı, oturdu: — Doktor artık bu dakikadan başlıyarak se- aramızda hiçbir şey kulmamıştır.. Dedi. Söyleyişi sert, dik, hoyrattı Kaşları ça- hiş yüzü asılmıştı. Rengi değişmişti. Doktor ayakta cansız konduğu gibi duran bir heykele benziyord — Neden karıcığım?. Diyecek oldu. Genç, kara kaşlı duru beyaz, baktığını büyüleyen, konuş lışımlıyan şen, civelek, kıvır kıvir kadın sanki hiç © kadın değilmiş gihi yine hoyrat, — netameli bir bakış, sert, kulekları kamçılayan bir haykırışla: Sus artık sus. Bayağılığın bu kertesine da- yanamam! Dedi; deva: gibi tirtir rak — paketin $ parmak ka- ettir YOSMA aa aa VS 119 gazammamaai YiAN: ETEM İZZET BENİCE geyaaaamanmarmıı — İki yüzlü adam. Hem benim için yandığını, tutuştuğunu, ayıldığını bayıldığını söylüyor, hem de parasını benden gizliyor. Bu İşte her şeyden önce ben ne oluyarum?. Senin paranı mı çalaca- ğam, nereden buldun bu paraları.. dive mi sora - cuktum?. Ne yapacaktım ki benden korktun, böye le gizli gizli, paranı yerleştirecek kovuklar, halı altları szedın?.. Bir insan karısının bütün kadın- lik ve narma! düygrlarını ançak bu kadar — kira - bilir! Güney, söyledikçe daha çok kızgın görünü - yor. sesini yükseltiyor, iri siyah gözleri yatakla - rından fırlıyacakmış gibi bütün bütün irileşiyor - du. Durmâdan artan, sertelen bu gid'şde bağırdı: — Doktor doktor, sen beni kötü konuşmağa da alıştıylın! Ya ben hirsizim, ya sen isin kılığında bir hırtbdilsin. Ben hırszsam, senin poralarını ça- belki ne oluyor? Ak saçlı dilenci, cevab verme - di. Yalnız güldü ve başını üzüne olmak vasıflarını dairan. kendile- | rinde bulundurmak ihti; | sederler ve bu hislerini tatmın et kerdileri! Evlenmiye karar verdikleri pün yaşları yirmi beşi Selma sabahları llk der: şebilmek için erken kalktığı atlerde muhakkak Halük da u - yanmış olurdu. Bu bir h lelvuku sayılabilirdi. Fakat Ha- lük müstakbel karısının kırk elli talebe karşısında zovkle ders ver- miye hazırlandığı haftanın iki üç gününde mutlaka erken kaikardı. Buna benziyen birçok huussi - yetler taşıyan bü çiftin hayatı gipta edilen birşeydi. Bütün bunlar onların birbirle - ine bağlılıklarını anlatmıya kâfi Tanıştıklarının ikinci — yılında nişanlandılar. Nişanlılar bir saa - det örneği idiler. Artık yapılacak iş bu saadeti bir yuvada birleştir- iğünlerine bazır - lanıyorlardı. Bir gün Halâk alel- atele Selmaya gitti. Hem sevinçli hem acı bir hâdiseyi haber ve- Koridorda buluştular. Selma, ni- şanlısımı karşısında bulunca hay- ret etti, Halük hiçbir zaman mek- tebe gelmemişti. Sordu: Hoş geldin Halük. Birşey mi var?, başka birini Bizden faz. | na yahu. Halük, ağır ağır söylüyordu: — Amcamn beni çağırıyor. Dört | gün orada kalmaklığım lâzımmış. | — Niçin?. — Bilmiyorum. Yalnız mektu - bunda hayati bir meseleyi hallet- | mek üzere mutlaka beni istiyor. | Bilhassa düğün arifesinde kendi- sini görmem İcab ediyormuş. — Ne yapacaksın?, | — Senden akıl almağa geldim. Birbirlerine o kadar alışmışlar- di ki bir haftalık ayrılık bile on- lara güç geliyordu. Selma düşün- dü. Ne söyliyebilirdi? — Git demeğe ne gönlü razı o- luyor, ne dili varıyordu. — Sembilirsin. Dedi. Bu sefer Halük karar ve- remiyordu. Nihayet, Halük'un — gitmesine karar verildi. Yalnız bir şartla: Halük yoldan bile nişanlısına günde üç mektup yazacak. Halük ertesi gün yola çıktı. Amcasının karşısığa çıktığı za- man onu yatakta buldu. Mühimn miktarda servet sahibi olan Sabri Naci son günlerin yaşıyordu. Ha- lük'u görünce gözlerine renk gel- di: acını Lis- | le bü « Bgeçi ikab - Jacukasm, bunu aklına getiriyorsan niçin benim İle yaşıyorsun? Ancak iki hırsız bir arsda yaşıya- bilir. Hasız olmuyanı gider. Eğer ben de, sen de ikimiz de iyi iasanlarsak o bakımdan da sen İn- sanların en aşağılığı bir yaratıksın ki, böylesine de hımbil denir. Çürkü, benim İyi olduğumu bile bile benden şüpheleniyorsun. Doktor bu haykırış, bu kötüleme, bu fırtınalı konuşuş karşısında kıvrim kivrim kivraniyor: — Aman karıcığım.. Dışarıdan düyülacak 1 Yanımızdaki odalarda adamlar var., Şimdi otelci gelecek!. b Kepaze olacağız.. Bütün bu söylediklerin boş' Böyle şey yok.. Diyor, fakat, söylenişleri birer kelime, ikişer kolimo, birer eümleden öteya gidemiyordu. Güney durmadan söyleniyordu: — Ben böyie şeylere dayanamım. Karısından parasını saklıyan kocal Bu ne den.okin?, Bunun iyiliği, doğruluğu hangi mantık kabına sığar?. Ve kim böyle bir olguya iyi görüşlülük #nlamını ve- rir?, Çirkin.. Çırkin Çok çirkin bir şey! (Devamı var) Y-E örebilmek — Çapkın, aklına amca hiç # mez değil mi?. Diyerek elini öpen sâçlarını okşadı. Sonra: | — Halük oğlum sana bu 28 metim belki sondur. Yaln.z B dikkatle dinle dedi. Halük birşey a: Yalnız amcasının hi tecesir etmişti. | Halük kahvesini çerken SaP amca anlatmağa başladı: — Benim serden başka yok. Tabil vârisim sen o) Benim ölümümde bürada Si man Jâzım, hattâ derhal evlerti lisin diyerek gülümsedi. Halük, Selmayı getirmek İstanbula hareket ettiği gült ca öldü. yağel * Evleneli bir ay olmuştu. Hü ani bir hastalıkla yalağa dit Anlaşılmıyan bir hastalığın Fi cesinde öldü. Onun ölümünden sonra Seliff nin dünya ile alâkası kalmi gibiydi. Her gün mezarlığa Gi yor, çiçekleri suluyor, fıkarâli bol bol para veriyordu. Halük'un ölümünden sonrâ dört yıl karanlık bir hayat di Her gün biraz daha çöküyor? Nihayat yatağa düştü. | Bir gün mezarlıkta Solmayi bedi yatağına bıraktılar. UDU Ankara Radyost# h v BUGÜN Pa 17.20 İnkılâb larihi dersleri - ik 4 evinden naklen. K 18,30 Program. Ü 18.35 Müzik (neş'eli müzük - P y 19 Konuşma, M 19,16 Türk müzli (Yasl heyeti) Celüâl Tekses ve arkadaşları. 20 Memleket saal ayarı, ajanı " l melcoroloji haberleri. 20,15 Türk müziği, Çalanlar: Vecihe, Rüşen Kam, L ERR TF ER A P £ X P od Ff ; hi Rebiülevvel e 18 b n a B ı , b 4