Tefrika Numarası » 100 Delikanlının Harita Başında Bir Pilanla Meşğul Olduğunu Gördü Melek, Bir .Aralık Biçimine Getirerek Dosyayı O Dolaptan Aşırmayı Düşünüyordu bu ateşleme işi geckirse, casusu Lavrensin , bizzat kandırarak büyük evkettiği hareket geri Mmühim meseleyi ince bir iti- | İle tetkike uğraşan delikanlı - —uhündeki Tâmbanın ışığı akse- bi AYnaya gözleri ilişti.. Durdu, K Gdaha dikkatle oraya baktı.. Yret ve hiddetle yüzünde bir İanıldanma sezildi: ıîmmrvden Davustu gözetliyen ek'in hayali aynanın içinde si- Bir gölge halinde kurnaz İn- Da, Yavrusunun — gözüne ilişm t hiç hazzetmediği bu ta - idun farkına varmıştı. Masmafih, işi anladığını b irmemek için genç adam Ağır hareketlerle ü çıkartarak açtı. Di Taya attı. Bu uralık da gözüc Âğıkını gözetle Ülde ona bi Yesi de likanlının harita başında, ürpriz yapmak manan M ! bulandüğunu Ünü bir tarafa atmış, Mutmuş vazife hissinin yüksek OŞt ve idaresile Davustu taras- “Ada koyulmuştu ikanlının dosyayı topladığını İce bulunduğu yerden indi 4 ayı yerine çekti, tabureyi kö- de koydu. Geçli, divana uzan- h_';:_u dosyada muhakkak mü - MA bir sır vardı. Artık delikanlı * Vazife bakımından meşgul ol- Nn sırası geldiğini ka: ştı- KA Melek, bir aralık biçimine ge- 'Öttek dosyayı o dolabdan aşır- Yı, karıştırmayı, eğer mühim- doktor Neşete götürmeyi ku- u. opi Yust Melek'in pencereden kay- 'U$unu müteakib başını salladı, Turıldandı: veX, Vay canına... Az daha saf budala saydığım bir kaltağın İTYununa kapılacak, tuzağa dü - "îcıkum Kabahatin büyüğü ben Zaten... Ne diye sökak orta - ::dı rasladığım genç bir kadının hiyetini araştırmağa lüzum ©dim? Pekâlâ küçük hanım!, “k, şu kuş beyinli kafanın dü- *siz bir hareketile kalkıştı- ,:- Biriştiğin şu hâdise sana ne- Ve kaça malolacak... « ;vuı—ı soyundu, yatağına gir - görü n & tılarını yanındak! odada bulunan geriç kadına duyurmak için hızlı hızlı sağa sola döndü. Sonra mah- sustan büyük bir horultu tutturdu. dar devam etti. Melek oturduğu divanın üzerin- de düşüncelerine yol vermişti. Dosyayı çalacaktı? Fakat 1? Ne zaman? Davust farkına varmadan bunu nasıl becerecekti. Uzun uzun düşünerek delikan- lının yanındaki odadan taşan ho- rultularını dinliyen Melek, kara- rınt müsbet neticeye götürecek fırsatı arıyor, araşı ları gözden geçir: Dosya yoktu.. Horultuları du vust, yatar! litlerd | Gürültülü uykusuna bir saat ka- I kanlı şida mı yayı karıştıracak, lüzüm görürse içinden bir kısım evrakı yahud yanın hepsi: r ba- yapılan ilk çizgilere verilen isim- | Çocuklarımızın Sokak | Yazan: Rahmi YAĞIZ de kendi kendine sö; Yarın epey mühim işlerim olacak.. Daha zinde ve daha faal bulunmak için uykuya ihtiyocım var, Şimdilik Allah bana rahat- lık versin. Sonra, ağır hareketlerle soyun- du. Yatağına girdi. Çok geçme - den de Davustunki gibi sahte de- Bil, tam-ve sakin bir uykuya ken- dini kaptırdı, di Saat on bir buçuğa doğ kan yerinde karyolasından yere atladı. Masa- nın bulunduğu duvara doğru yü- rüdü, oradaki bir metre boy — ve 60 santim arzında bir levhanın nünde durdu. Duvarın bir köşe - sindeki elektrik çıngırağına ben- zer yaya dokundu. Levha, arka - sındaki duvar ağır ağır parçasile birlikte Ye ve eninde bir delik ev - doğru kaydı hanın boy meydana çıktı Genç adam bu delikten içeriye n göz- komodinin Ü çantasını aldı, den kendi odasın ği kapadı, Çantanır şladı. (Devamı var) çti. Duvar « ufacık masa içink | dir. R. Y. (5 inci sayfadan devam) Maznun.— İtiraf etmiş miyim?. Reis.— Evet...“Hattâ bu po kalları çocuklarınıza götür çin çaldığımızı da söyle Maznun.— Benim © bir çocuğum var, bay rels, Reis,— (Gülerek) zavall: de fesadına uğratacaktınız. San - 'üz portakal varmış... kadın, genç kız, elli beş- ve amele yutkunmiya a . lik adan başlarlar. Maznun.— Bu koca sandığı na- &l kaldırahilirim bext, Reis— Alkol, bazan insanın kuvvetini bir misli arttırır. Zabıta dokturunun raporu sarih, o gece #arhoş imişsiniz. Maznun.— İki tek içmiştim. Fa- kat, sarhoş değildim. Yemin ede- rtm ki portakal sandığını çalma - dim, hırsiz değilim be' Müdafaa vekili ayağa kalkarak: — Evet, hırsızlığı san'at edin - | mu rica etti, çocuğuna acıdım, ka- | miş bir ı:îX değildir. Ngıı,.lu. | şerefli bir aile babasıdır. Oturdu- ğum evin köşesinde bir eskici dük- kânı tutuyor, Kut tamir edi- yor. Müdafaasını üzerime alma- | bul ettim. Zavallının annesi ge - çen sene öldü. Babası da hapse girerse hali ne olur?. i bir çocuk. büyük — bir illete hiz- Herhalde (: adam olacak. Vatana. met edecek. Reis. —İhtimal... Talebiniz?. Müdafaa vekili.— Çocuğuna, a- 1, babasını af buyurma - » (Maznuna) mahkeme, size an beş gün hapis cezası veriyor ve bunu tecil edi- yor. Badema alkol yerine porta- kal suyu içiniz, fakat çalınmış portakalların suyunu değil... (U- mumi kahkaha), Celse nihayet bulur. | gör ah Terbiyesine Dikkat (5 inci sayfadan devam) ü aksetti. Yine bir mekteb | ilk defa muş gibi, hayretle pen » en baktı: — Bu nekadar çocuk * yahu?! Maşallah sokakları kaplamışlar. — Evet, dedim, yedi mektebin talebesi birden çıkıyor... Garib bir tesadüf' Yine bir mey- dan güreşi başladı Arkadaşım kaşlarını çatarak mı- rıldanıyordu. | - Ah, şu çocukları bu çirkin | tptilâdan kurtarabilsek.. | Sonra birden pencerenin önün- den çekildi: — Çocuklarımıza maslesef sokak terbiyesi — veremiyoruz., Veliler bu terbiyeyi mektebden | bekliyor.. Biz de orlardan bekli: yoruz. Teşkilâtımız, çocukları so- | kakta kontrol etmeğe kâfi değil. Civarımızda bir vak'aya rastla- sak, takib ediyoruz. Fakal, öğret- menler akşama kadar mektebde yuğraşarak yoruluyorlar. — Onlara mekteb dışında polislik yaptı azizim! Dayanamadım: Peki amma, dedim, arada ço- cuklar heder olup eldiyor. Çocuk velilerin: larını yüzde doksanı, çocuk - ak akşamüstü işinden e-| e görür. Halbuki mek- teb tatil saatile umum! iş tatili a- rasında üç dört saatlik bir zaman vine di vâar, Çocuk'arın bir çoğu bu sa - atler trolsuz, ba- kunsız, başı boş dolaşıyorlar, Yine iş hükümete, maari Ço- Cuklarımıza sokak terbiyesi vere- rek, onları - Amerikalıların boks iptilâsı gibi - bu sokakta güreşmek, ve döğüşmek hastalığından kurta- ramaz mıiy sokaklarda ka üyo Çünkü kendinde salâhiyet gör- müyordu. * Kendi kendime Güşü kadar basit bir hastalık, bazı idari teâbirlerle önlenemez mi? mekteblerde çocuklara: D tarbiyesi -hakkında konleranslar vermek, 2) Sokakta uygunsuz halleri gö- rı önünde ce- Sokak kalabalı- a kadar nö- etmen tara - ektebden çıkı Bin dağıldığı nokta betle her gün bir Öj fından takib ve tarsssud edilmek.. Gibi tedbirler ah değil Her ne şekildi maarif idaresinin bu mesele üze- rinde durması ve bu: çirkin sab n verdirmiyecek ted « ok mümkün a olsun, ası lâzımdız lece çocuk | velilerinden beklemek doğru de- gildir ilk ve orta| idir. VHayat—qu.. | Geçinmek İçin | | Çalışmak Lâzım! (8 imci sayfadan devam) Fakat, pi mütevakkıf. Prem- | sin bütün serveti Almanlar tara- fından Şu halde geçinebilir at - tolunmuş. n decek bir çare var: Tiyatro, sine - ma... | ! Sinema sesii... Nora Gre- dan başka bir lisan bilmiyor. Fransızca konuşuyor am- i yok. Prenses, nevmid ol- Yazıl anı ma şivı muyor, Frünsızca sarf ve nahiv öğretiyor. — Hitabet dersi alıyor. Parisli gibi konuşuyor. iyatroda meşhur pi- muharrirlerinden — Hanri ya kendisini sahne vazı nuara prezante edi yes Rönusr, çevirmek tasavvurun- da bulunduğu «La Regle du Jeu) filminin başrolünü kendisine ver- meğe hazır bulunduğunu söylü- yor, büyük bir para da teklif edi- yor. Prenses memnuniyetle kabul ediyor. Az sonra filmin çevrilme sine başlanıyor. Prenses diyor ki: — Filmi çevirmeğe ba kiz hafta oldu. Havalar gitti. No tuhaf şey... Sinemacı - lar yağmurdan şikâyet — ederler Sonra güneşi de pek o kadar sev- mezler. Av sahnelerinin çevrilme- & birkaç hafta sürdü. Bütün ar- zuma rağmen bir el silâh atama- dim. Bilseniz avdan, avcılıktan | ne kadar nefret ediyorum. İ (4 üncü sayfadan gibi olmu um.. Ye Koşarak yanına g arım, sazların arasına ti ndan ve şakaklı mden fırladım baygın da! sızıyordu... Göğsü hı: p kalk muştum.. Felâ e atlım. Du- ç durmadan * Bir aralık, omuzumdaki, nın arasında sımsıkı tüttu- ğum karımın nün soğudu- ğgunu hissettim. Korkuyordum... Gözlerim yaşarmıştı. Kulak ver - Jarım birbi y Düşecektim... Durdum. Karımı yere indirdim. Çayırların üstüne yavaşca bıiraktım.. Gözlerile bana bakıyordu.. Fakat, fersiz, donuk, cansız gözler... Üzerine kapandım: <Zeliha, Zeliha» diya hay - kırdım.. Cevab vermiyordu.. Du- dakları solmuş ve hareketsiz kal- mişti.r REŞAD FEYZİ Nora Gregor gülüyor. Pembe dudakları arasından güzel inci diş- leri görünüyor. Ne çare, diyor. Hayat bu... Geçinmek için çalışmak lâzım... ndüm: Bu | İ—suoN TELGR İtalyanlar Süveyşe Yürüyebilir mi? (* üncü sayfadan devam) cak 80,000 kişilik bir kuvvet ile | Tunus üzerine taarruz edebile - cektir, Buna tabti tayyare kuvveti de yardım edecektir. Böyle olmak- la beraber bu yolda herhangi bir tasavvur akim kalmağa mahküm görülüyor. O kadar ki İtalyanlar da bunu düşünmüşler, Afrika har- binde Tunus üzerine yürümeyi bi tarafa bırakmışlardır. Yani bi - raktıklı de taarruzun hedefi neresi olacak? | Misır mi? Son zamanlarda İtal - yanların Libideki hazırlıkları da- ha ziyade Süveyş üzerine yürü - | mek için olduğu ihtimalini kuv - | vetlendirmeki Bun muvaffakiyetle becermeyi müm- kün görebilirler. Motörlü kıtaat ile ve manevra kabiliyeti ziyade olan kuvvetlerle bu hareket Tu - nus Üzerine gitmekten daha ko- | lay görünebilir. Böyle bir muvaf- | fak lar için pek parlak görünecektir. Çünkü Süveyş ele geçecek, İngiliz imparatorluğu - im bir yolunu İtalya 1 tabi dir. 'et İtal; nun en almış ola a İngiltere sılacak, dom! ıta bozulacak, İn - mlekeleri tehli - arasındaki ral | renin Mmüs rçee nin haklı F keye arıda sayılan nokta- ünü unutmamak dileni muhafaza için ni temin etme nünce o zaman vaziyet İtal- Çünkü İtalyanlar Sü ahverseler bile ların - bi çıkarmak ve | mak için Trablusgarb - sahilinin ne Pransız, ne İngiliz deniz kuv- leri tarafından zorlanmaması ek. Halbuki İngiltere ları harekâtın künsız görülüy! ediyorlar ki Akdenizde öyle ken- dilerini müşkül bir vaziyete so - kacak bir deniz harbi olucak de- | gildir. Bu ümidi beslerken de şuna iti- mad ediyorlar: İtalyanın tayyarele yanın tahtelbahirleri var. Hava - dan ve denizaltından devamlı bir faaliyetle İ lar nihayet İn - gilizlerin, Fransizların gemilerine iş gördürmiyeceklerdir. Neticenin kendileri için daima kârlı çıkacağını ümlid edenlerin bütün bu nikbinliklerine rağmen İngiliz ve Fransız Amirallerinin de istikbali başka türlü hesab et- tiklerine şüphe yoktur. K Faryola sömyelerinin gicir - ZORBALAR SALTANATI No 148 — Ben, buna bir türlü inanamı» süm dedi. ,J"vı bu sırad: * Yün keserek ti; vuşbaşı geldi. nları " Paşaya ; Paşam; hayvanlar ha: (4 da birşey kalmadı ıeâ%k güzel!. Bak Hasan da & Yübep -Hammip gelmesine i;'m'm Nasıl geldiğini merak Ça Sormadı bile. Yalnız Paşı Tişbaşıya hitaben: n ÇüVüş işimiz yolundadır. Ha- İf Venedik gemisi bulmuş, lık etmiş, bizi Sirkecide bek- Ak- Yazanı M, Sami KAKAYEL liyor bu gece, — Çok güzel Paşam.. -İnşallah hayırlı olur işimiz. Mücevher sandıkları, paralar hep atların heybelerine taksim o- Tunmuştu. Lâzim gelen cephane de yerleştirilmişti. Şimdi iş huruc hareketinin plâ- nina kalmıştı. Hele geminin Sir- kecide bulunması çok müsald bir hava uyandırmıştı. Bir aralık, Alemdi şa Cüce Hasana sördu — Hasan, en münasib yer Sir- keciye doğru kaçmaktır değil mi? — Evet Paşam!. Çünkü; oralar- Mustafa pa- da kimsecikler yok gibi. yeniçeriler Atmaydanında, kapısında, Beyazıd ve Divanyolu Bibi yeclerde toplanmış bulunu - Bütün mayi hümayun ne su- iş bulunuyor? — Hayır Paşam, — Desene; Sirkeciyi tutarsak herşey tamam!, — Hem de mükemmele — Etrafımızdaki kuv mu? — Birkaç bin kişi va; karken azdı. Şimdi çoğalmışlar. Nasıl yarabilecek miyiz der- | sin? — Yararız Paşam!. Fakat; beş | on kişi maktul veririz. — Ziyanı yok. | | | oradan kurtulmuk, efendisi Ha - —Herifci oğulları karmakarı - Birbirlerinden haberleri yok. bana acıdı paşam, yoksa, | a vurulup ölecektim pisi pi- | şık Hiç zannetmem. Onlar beni şimdi kendi taraflarından kurban | Bitmiş bir adam zannediyorlar - | dır. İ Alemdar Mustafa Paşa tarafın- | dan yeniçeri ocüğına teslim olu - nan Kamertâb ve tâbü Ağakapı- sında hapsolunmuş; Fettan kız bir kolayını bulup fid efendinin konağına kapağı at- makla meşguldü. Hilekâr Kamertâb, ne yapıp yapıp haremağası vasıtasile ka - pilarında nöbetçi bekliyen yeni- çeri sergerdelerinden birile karşı karşıya gelmeğe muvaflak olmuş- tu, Kamertâb güzelliğinden o de- P: rece emindi ki; herhangi bir er - kekle karşılaşırsa muhakkak -onu | ti edebileceğine kanidi. Nite- kim de öyle oldu. Yeniçeri sergerdelerinden biri Kamerlâb'in kapalı olan oda ka - a geldi. Muhafız yeniçerileri dışarı çıkardıktan sonra kapı &: lığında duran güzel gözdeye göz- teri yere bakar bir halde sordu: — Hammefendi, ne emir buyu- ruyörsunuz? Fettan kız, ince ve şakrak se - | sile: | — Biz dişi illetiyiz... Ne günahı- mız var?. Bizim Alemdar Paşa ve diğer rical nemize lâzım bırakın gidel Yeniçeri zabiti bu sözler üzeri- yerde — donakalmışt Ne söyliyeceğini, ne eevab vere. ceğini şaşırmıştı. Nihayet; bir ikâ kere yulgun- duktar sonra: Ne olursanız olunuz.. Şimdi- lik ocağımıza teslim olmuş vazi- yettesiniz. Sizleri salıvermeyiz?, — İyi amma; benim Alemdar Paşa ile hiç alâkam yoktur. Daha onun yanına geleli on ay kadar bir | sey oluyor. Bana ne bu halden? | tan kadın hem bunları söy- | Tüyor, hem de bir yandan kapı - nın aralığını genişletiyordu. Saç- larını öne ve öğsünün üzerine sa- livermiş, ellerini kalçaya koymuş serbest serbesi konuşuyordu. Mak- dı, yeniçeri zabitine kendisini östemekti. Yençeri zabiti vaktin edeb ve terbiyesine riayet ederek mut - tasıl önüne bakıyordu . Fakat; kapının iyider, iyiye a- ralandığını görmüştü. Yerde diki- | den gözlerine iki küçük ve narin | kadın ayağı ilişmişti. Zabit; vakarını muhafaza | tek Kamertâbin son sözlerine şöy- | de mükabele etti: | f(Devamı var) n ediliyor. O hal | ktır. Artık ondan son- î nüfuz azameti sar- | Tunus tarafın- | Fakat İtalyanlar şunu da belli | AF 2 MAYIS 1s9 taş icra mem srluğundan: Ali Fuad Ataç ve Me Ataç ve Melihin şa sin Salıdr ahib ol » dukları Beşiktaş Teşvikiye llesinde Hamamcı | Bahçe sokağında kâin eski 5. | 4872 No, tü apartımanız ma « Gülistan ve yeni tamamı kabili takslm olmamasından mah- | kemece şuyuun izalesi suretile sa- | tışına karar veri ', ce açık arttırmaya çıkarılmış 2/5/939 tarihinde şartnam ye talik edilerek 5/ | tarihine müsadif pazartı saat 14 ten 16 ya kadar deriemizce satılacaktır. — Arttırı için 96 7 buçuk lınır. Bel, vankı temina! akçesi a- resmi, 20 senelik mMüşterisine aiddir. Arttırma be - deli & 95 i- ni bulduğu takdirde ihalesi yapıla- caktır. Aksi halde en çok arttı - | ranın tashhüdü baki kalmak üze- | re arttırma 15 gün dabe temdid e- | Gilerek 2/6/939 taril | salı günü ayni saatte en çı | tırana ihalei kat'iyes: yapılacak - fır. Satış peşin para iledir. Kıy - | meti muhammenesi tamamı 21,000 | yirmi sekiz bin liredir. Evsafı: Zemin kat çift k: tahta kapıdan apartım de zem üzerine bir k ühammen kıymetin 'ne müsadif art - karasiman — bir & pici odası ve camlı bir ara kapısından girilir. Zemini karasimon koridor üzerinde bir o- ir halâ ve bahçeye çıkılız bir kapısı olup bu koridorda iki ara 1 No. li aireye geçil- mini çini ve maltız ocaklı çamaşır tekneli bir mutfak oda zemini çini sabi birinin ayni oldu döşemesiz ve s | pencere ve kapıları noksan bir sofa üzerinde & oda, bir halâ k mahalli ve dar bir koridor üzerinde bir mutfak bulunduğu, 4 No. lu daire bir s0- fa üzerinde & oda bir halâ, bir mut U faktan ibaret olduğu, 5 No. lu da- ire 3 No. lu daire gibi döşemesile iç sıva ve tavanları — ve kapı ve | pencerelerinin noksan olduğu ve 6 No. lu dalre bir sofa üzerinde iki oda, bir halâ, bir koridor üzerinde xi oda bir banyo ve zemini beton maltız ocaklı sabit tekneli bir mut- fak v> bir hamam mahalli bulun- duğu ve 7 No. lu daire bir kori - dor üzerine 5 oda bir hamam, bir halâ ve maltız ocaklı bir mutfak - tan ibaret olduğu ve 8 No. lu da- irenin 6 No. lu datrenin ayni ol « duğu ve 9 No. lu daire 1 sofa üze- rinde & oda: bir halâ ve zemini çi- mento şap maltız ocaklı sabit tek- neli bir mutfaktan ibaret olduğu ve 10 No. h daire bir sofa üze 2 oda, bir mutfak ve camekânlı bir ısmında üç oda bir mutfak bul ve apartı- manın merdivenleri ik ve demir parmaklıklı olüp zemin kat pencerelerile cephesindeki 6 adet balkonunun 3 ünde demir par - maklık olup diğerlerinde bulun - u irenin zemini d olup taraça olup mozi dığı ve apartımanın üzeri kıs - men kiremit ve kısmen galvanizi çinko ile örtülü olduğu ve elek - trik tesisatının bulunduğu dudunun tapu kaydına bir tarafı hamamcı Emin ve bir tarafı Ali Şelik bir tarafı Aziz ve Vildan çe konağı 4 üncü tarafı H Emin arka sokağı ile mahdu duğu ve tamamı 807 metre murab- baz olup bundan 320 metre mu - rabbı bina ve 487 metre murabbar arsa halinde 2004 No, lu tera ve iffâs kanununun ası ve bah- namcı ol bahçe — bulunduğu | 1286 incı maddesine tevfikan ipotei | sahibi alacaklılar 'le diğer alâka- darların ve irtifak hakkı sahible - rinin dahi gayri menkul üzerin- deki hakları ve hususile — falz ve masrafa dair tddialarını — evrakı müsbitelerile 20 gün içinde dalre- mize bildirmeleri lâzımdır. Aksi halde hakları tapu sicillerile sabit olmadıkça satış bedelinin paylaş- masından hariç kalırlar. İşbu made dei kanunive ahkâmına göre hare- ket eylemek ve daha fazla malti - ARA/SAŞ döük mize mürae mat almak istiyenlerin ya No. sile memuriy I esaatları ilân olur