Odesa Açıklarında İki Rus elkenlisi ve Bir Rus Destroyeri Yazanı Rahmi YAĞIZ 1 Numaralı Halk Filosunun İlk Zaferı' Bunları Esir Etmekle Kendini Göstermişti — Bulunalım. Bu karardan sonra Sadrazamla .,m“m vedalaştılar, Cemal Paşa İt Paşa ile birlikte nezaretten Sadaret lândosile Babıâliye ,""* geldi, oradan ayrıldı, kendi döndü. Gelir gelmez de hi Çağırdı, yavere emir verdi; — Selâmlıktaki Arab misafiri, ir Müşacca) 1 çağırın! '&ver, henüz köşke dönen Arab iri geldi, buldu, ona Paşa - veş SEnrini bildirdi. Bedevi ile ya- Ver Cemal Paşanın yanına gitti- Paşa, Emir Müşacca'a hal, ha- Bordu, İstanbalun nerelerini iğini, şehri nasıl bulduğunu ledi, sonra ona müjde kılıklı İN haberi, Sadrazam ve Harbiye Bzırile müşterek aldıkları ka - Tan bildirdi: — Yarın erkânıharbiye içtimar " Bu meseleyi orada konuşaca- seni de başkumandan- vekili İrazam huzurlarına kabul ekler, Yarına hazırlan! Ertesi günü Cemal Paşa, Emir Müşacca ile birlikte Harbiye Ne- Zattine geldi. Nezaret binasının u, Harbiye Nazırının - sert © Vt cür'etkâr buzuru — karşısında ineçhul h Paşalar erkânıharbiye girdiler, 4 saat süren içe n nihayetine kadar, nçzare- b ler dairesinde bekliyen b Cemal Paşa (le birlikte ora- z '“ıküım döndüler... Yemekten Tonra selâmlıktaki kendi odasına - $ekilen Emir Müşacca kapısını d'k-| 'tle kilitledi. Perdeleri indirdı, Bi “ı Vâmbasını kıstı, kapının anah- Jat geliğine kâğıd bir Lampon tıka-| İl, kuşağının arasından çıkardığı — »Bit kâğıda, tuhaf bir istilo ile şu | ftırları yazdı: ” *ılîıııbulı geldim. Harbiye Na- — BN ve Sadrazamla görüştüm. Mü- N'n Mmalümat ele getirdim. Erkâ- iye içtimama kadar götü - im. Zafere hazırlanın. Çabu- Sak dönüyoruz.> Miralay Lâvrens Sonra bu kâğıdı itina ile kat- Cebinden çıkardığı bir zarfa â :ıyau. Üzerine de şu adresi yaz- Şumda, hancı Ömer selim vası- No 103 t ı. — Senin son mektubun Bolma.. ı Ayrıldıktan sonra yazdığın... — Bana da okur musun?, — Yazdıklarını unuttun mu?. — Hayır, o günlere dönmek i:- Sermed... Senin verdiğin Btirab bile tatlı.. — Peki okuyayım.. © Bunu söyledikten sönra yalnız #i cümleleri okudu: Seni deli gibi seviyorum, Seni Tum Sermedi.» u. Genç kadının gözleri dalmışti: — — Bukadar mit, — Yetmez mit. gea — Bence en uzun tarafı burası.. he Bu beni anlatmıyor sana ser- ı—_ Sevgin o kadar büyük ki. vhw ifade edi üllıı yerden .ıı'ı yyumurtalara basıp onları ezmesi Ayni mevzüu etrafında | konuşâ Bahriye Nazırırın | tasile Anze aşireti şeyhi Numan | Elkıtfi hazretlerine Zarfı kapadı. Ertesi sabah erken- den bunu yaverin elile postaya at tırdı. Meşhur İngiliz casusu Lâv- rens bedevi Emir Müşecen sıfa- tile iştirak ettiği Osmanlı umumi | “MİNYON (4 üncü sayfadan devam) e— Yeni öğrendiğim bir raksı seyretmek ister misiniz? Dedi. Bel-| ki biraz içiniz açılır.. Vilhelm, kızın bü teklifini mem- nuniyetle kabul etti.. | Minyon, küçük bir halı getirdi. Onü odanın ortasına vaydı. Bu kü-| çük halının dört köşesine yanmak-| ta bulunan birer şamdan koydu. Ye yine halının üzerine muntazam aralıklarla beş sıra — yumurta | dizdi. Bu işler bitince, oda kapı - | sına doğru yürüdü.. D.şarda ke - | manı ile bekliyen iktiyar edamı bir| işaretle içeriye çağındı. Kendisi de gözlerine bir menail hığıadı. | ve bundan sonra, hal.nın üzerinde,! yumurtaların arasında raksetme- | ğe başladı. Güzel rakkâaso, yumurtalar ara- şında o kadar çabuk fakat o dere- ce maharetle bareket cdiyordu ki; şöyle dursun. genç kızın zarif a- yakları, onlara dokunmuyordu bi le.ee Vilhelm, şimdi bötün kederle- rini, elemlerini unutmuş, Minyo- nun oyununu hayretle seyredi < yordu. Raks bitince; Minyon ayakları ile hafifçe yumurtal akuna « | rak, onları halının ortasında top- ladı. Pakat genç kız enları o ka- dar dikkat ve itina ile topladı ki, yumurtaların birisi bile çatla - madığı gibi, küreden dışarıda ka- lan tek yumurta — kalmadı, ayni zamanda.. Minyon, bündan sönra, gözleri- ne bağladığı mendili — çözdü ve içleri gülen tatlı bakışlı gözlerile, Vilhelme bakarak, efendisinin ö- nünde saygı Te eğildi. Vilhelm de kendisine fevkalâde bir oyun sey- rettirdiği için genç kıza teşekkür etti. Minyon odadan çıkıntca ihtiyar Viyolonist, Vilhelm'e yaklaştı ve 'Yazan: Nusret Safa COŞKUN geriye dönmüş. kaşlarını çatarak Belmanın gözlerinin ta içine bak- mıştı. Bu çok büyük manalar ta- gıyan bakış karşısında başını önü- ne eğen genç kadın ancak işitilir bir sesle mırıldandı: — Hakkın var. Bana inanmı - yorsun değil mi?.. Sermed cevab vermedi. Tekrar Belma konuştu: — Senden bütün eski hesabla - Tın kapanmasını rica — ödiyorum Sermed.. Şimdi karşında yaptıkla-| rına nadim olmuş. tevbekâr bir kadın var.. Bu kadın bütün kür - kuluşu sana sığınmakta bulüyor. Eğer onu himaye etmez kur- tarmazsan düşebilir. Biliyor mu -« sun, Sermed, biraz evvel kimden ve niçin ? önüne eğmiş onu| etmesini karargâhı erkânıhartiye içimama kadar sokulmuş, paytahta gıtmiş, bir devletin en titiz itinalarla kıs- kana kıskana gizliyeceği en mah- rem teşekkülüne kadar el uzat- mişti. (Devamı var) getiç kızın, bir vakitler kendisini yyanına almak için efendisinin ip | cambazına verdiği parayı ödeye - | bilmek maksadile raks öğrendi - | Bini söyledi.. © akşam, Minyon dertli efendi- sinin, elemlerini gidermek, ke - ı derlerini unutturmak, - Vilhelmi | neş'elendirmek için b.rçok şarkı- dar söyledi.. Hele söylediği şarkılardan biri © kadar güzel ve o kadar mücssir- di ki, bu Vilhelme psir dokunmuş | ve onu dinlerken dertli adamın kalbi titremiş, gözleri yaşarmıştı.. Bu şarkının kelimelerinden zi- yade, terennümü güzel ve ruhu okşayordu. Şarkı şirin bahçelerin yeşil yap-ı raklarının arasından limon, porta- kal ve turunçlar sarkan ağaçların bulunduğu — güzel bir memleketi tasvir ediyordu ve şu mısra ile ni- hâüyet buluyordu?! *Bilir misin, o güzel memleket neresidir?. Kız şarkıyı bitirince, Vilhelme sardu: «— Bilir misin o güzel memle- ket neresidir?. Vilaclm: «— İtalya olmalı!..» dedi ve kı- za: «— Sen hiç İtalyada bulundun mu?» Diye gordu.. Minyon cevab vermedi.. Üsküdar lera memurluğuundan: Mahcüz ve salılmasına karar ve- zileh müteaddit dolap, masa ve salr bakkaliye eşyası 22/4/39 cu- mafttesi Dodulluda Çi da Mehmedin bakkal ânı Tununda saat 10 dan 13 e kadar | bilmüzayede satılacağından talib olanların yevmi mezkürda ma - hallinde hazır. bulunmaları ilân olunur. — (17018) etti, — Mühendis Kenandan.. Onu bu akçama kadat görmemiştim ve yalnız senin hayalinle başbaşa idim. Zaten biçbir zeman mühen-i dis Kensna yüzden başka bir şey vermiş değilim! Onu karşımda görünce şaşır - dim, Geç vakit. sırsıklam bize gel- dL Bu vaziyette dönemezdi. An- mem, onun bana talib olduğunu biliyordu. Fakat bu taleb ağabe - yimin sağlığında vuku bulmuştu. Ondan sonra Kenah bir daha iz- divaç lâfını ağzına almamıştı. Gu- rurumu kurtarmak için anneme reddettiğimi söylemiş anlaşama- dığımız — noktalar var, demiştim. Bu sefer Kenan eve gelince, benim asla yalnız yaşıyamıyacağımı her dırsatta tekrar eden annem, onun beni tekrar istemek için geldiğini zannederek, kabul etmemi bil - hassa rica ediyordu. Ben mühen- dis Kennan hakikt maksadını se- ziyordum. İnadcı bir erkekti. Ne olursa olsun bana malik olmak istiyordu. Bu arzusunu da izdiv: vadile tahakkuk ettirmek niye - tindeydk Benimle hayatını ebe - Yoksul Düşen Bir Milyoner Karısı (5 inci sayfadan devam) Hakikaten milyoner söylendi - ğine göre o zaman bu genç artiste tara 100,000 İngiliz lirası ve bir o kadar da mücevherat vermiştir. Ondan sonra artist gitmiş, bir kumpanya direktörü olan Metkalf| ile evlenmiştir. Lâkin aradan bir zaman geçmiş, nihayet geçen yaz karı koca birbirlerinden ayrıl - Tarşlardır. Fakat kadının bir oğlu vardır. Vaktile milyoner Stilman bu ço- cuk dünyaya geldiği vakit senede çocuğa 4,000 İngiliz lirası para tah- #is etmişti. Fakat bu para birik- mektedir. 21 yaşına geldiği zaman çocuk 30,000 İngiliz lirası alacak- tır. Fakat kadın şimdi çamaşır yı- | kamakla geçinmektedir. Klodin Paris'e Artist Olmak İçin Gelmişti.. (5 inci sayfadan devam) Klodin, hepsini lade etti. Yüzü- ğü, kuyumcuya, otomobili, banka direktörüne, çeki de fabrikatöre gönderdi. Bunlar, gece barda kendisinı gn— Tünce özür dilediler: — Küçük hemşirenize yardım olsun diye... — Teşekkür ederim, bana kü- çük bir menekşe dahi gönderiniz, daha memnun olurum. Klodin, nihayet bir gece Atjan- | tinli zengin bir gençle «beş daki- ka> konuşurken itidalini k:şbeıu* Biribiri arkasına içtiği şampan - | yanın tesirile ne yaptığını bilmez hale geldi. Ertesi günü gözlerini | açtığı zaman kendin: delikanlırım | kolları arasında buldu. Klodin Parise masum bir mak- sadla gelmişti! Şarköy sulh hukuk hâkimliğin- den: Evvelce Şarköyün İstiklâl ma- hallesinde mukim iken halen ika-i metgâhi meçhül bulunan Ahmed oğlu Mustafa Abik Şarköyün Cumhuriyet mahalle- sinde Kutla Hüseyin kızı ve Mus- fafa Abik karısı Emine Abiki'n açtığı Ihtar davasının rüyeti isti- da edilmiş ve muhakeme 15/5/939) pazartesi günü saat dokuza tayi kılmarak davetiye ile arzuhalin bir nüshası mahkeme divanhane- sine talik edilmiş olduğundan yevm ve saati muayyende mah - kemeye gelmeniz veya bir vekil göndermeniz lâzımdır. Aksi tak- dirde gıyabınızda muhakemeye devam olunacağı İlân olunur. «2037. lü olmadığını biliyordum. Fakat o derece sarimi görün - dü, yeminlerle beni temin etti ki, fmanır gibi oldum. Kışda, kıya - mette (......) den kalkıp İstanbula benim için geldiğini söylüyordu. Bensiz yaşıyamıyacağını mutta - sıl tekrarlıyordu. Senden hiçbir ümid yoktu. Ha- yalimde yaşıyordun. Fakat hiç bir zaman hakikat olamıyacaktın! Kanmak üzereydim. Annem bi- zi yalnız birakmış, yatmağa çık « mışti. Uzün uzüun konüştük. Vi kit bir hayli ilerlemişti. Öna o - dasım gösterdim.. Durdu. Gözünün önüne gelen hayalleri dağıtmak ister gibi ba- gını salladı, yüzünü elleri arka - sına sakladı. Beklemediğim bir hâdise oldu: — Fakat!, Birdenbire üzerime atıldı. Silkândim.. Ne yapıyor - sun, şimdi bağırırım diye tehdid ettim. Ağzımı kapamağa teşebbüsi etti. Elinden kurtuldum. Bundan sonrasını bilmiyorum. Gözlerimi açtığım zaman yatağında ve kol - larının arasındaydım. Çocuk Hekimi Dr. Ahmed Akkoyunlu Taksim - Talimhane Palas No. 4 Pazardan maada her gün saat 15 ten sonra İstanbul asliye birinci hukuk mahkemesinden İtalyadan İstanbula Yahya Mah mud ve Mustafa Tevfik şirketi n: mına gelen ve müşteri tarafından teslim alınmaması ve bayi veki - Tinin talebi üzerine T. K. nunı 712 inci maddesi hükmüne göre mahkemece satılmasına karar ve- rilen M. G. Z. markalı yün iplik- lerin ehli vukufça behetr kilosuna (220-220) kuruş tahm'n edilmiş vel evvelce yapılan birinci arttırma - da malın muhammer kiymetinin $6 75 ne talib zuhur etmediğindeni satış ikinci arttırma içinde gün tayin edilmiş ise de bayi vekilinini mürucaali üzerine satış tehir e - dilmiş ve ahiren mumalleyh vekil tekrar gatışa devam edilmesi ta - lebinde bulunmuş — olduğundan mahkeme kararı dairesinde yeni- den ipliklerin satışa — çıkarılması zarureti hasıl olmuştur. İstanbul Rümrüğünün 1/2 numaralı amba- rında bulunan beş sandık ipliğin birinci arttırması 25/4/939 Salı günü saat 10 da ve Galata gümrü- günün 1/3 numaralı ambarında bulunan diğer beş sandık ipliğin birinci arttırması da 27/4/939 per- şembo saat 10 da yapılacak ve bi- Tinci arttırmada malın muham - men kıymetinin $6 78 ne alıcı çık- madığı takdirde satış ikinci art- tırmaya kalacaktır. İstanbul güm- | rüğündeki malın ikinci arttırması | 29/4/939 cumartesi saat 10 da ve Galata gümrüğündeki malın ikinci arttırması da 2/5/939 salı saat 10 | da yapılacak ve bu defa en çok verene ihale edilecektir. Talib ©- lanların yukarıda yazılı gün ve | saatlerde mezkür mahallerdi zır bulunacak mahkeme naibine müracaat etmeleri lüzumu ilân o- lunur. İstanbul asliye birinci mahkemesinden: stanbulda Taşkasabda mensucat #abrikası sahibi İbrahim Ziyanın | alacaklılarile akdeylemiş olduğu | gongurdatonun tetkiki için evrak fera mereiince mahkememize tev- di edilmiş ve tetkikatın 24 nisan 939 pazartesi günü saat on dürtte lerasına karar verilmiş olduğun - dan dera ve iflâs kanununun 296 ıncı maddesi muclbince — celsede hazır bulunmak istiyen alâkada - daranın malümu olmak üzere key- fiyet ilân olunur, — (17128) Beyanname No. — Tesçil tarihi 12249 18/8/938 8627T 9/1/939 87679 11/1/938 — | 38951 25/1/930 42554 18/2/930 Yukarıda numaraları ve tescil tarihleri yazılı ve muamelede bu- dunan 5 aded beyanname, Sul - tanhamam yangınmıda yanmıştır. Bu kerre yenilerini çıkaracağım - dan eskilerin hükmü kalmadığını beyan ederim. İstanbul Ecza deposu sahibi Moiz Paralli Bu adamın bu derece fena oldu. ğunu bilmiyor muydun, diyecek, onunla karşında sanı nisbet ver- meğe çalıştığımı hatırlatacaksın!. Kenanı İstanbulda tanımıştım. Senden ayrılmaktan — mütevellid iztırab içinde iken aramızda, küt çük günahsız bir macera geçmiş- da canlandırmak arzusunda değildim. Fakat seni kıskandırmak, üzmek, hırpalamak,| kendim2 çevirmek için bulduğum, yegâne çare ona mültefit davran- mak oldu. Kozu yanlış oynadım. Kaybettim. Benim için hayatını bile fedadan çekinmedin Sermedi.| Biliyorum, inanıyorum ki, sen de beni seviyorsun. Beni affet. Ba-| na verecöğin en büyük ceza bu o- Tacaktır. Beni bırakma.. Sensiz ka-| lırsam, seni unutmak için baş vu- Kacağım çareler beni fena bir ha- yata sürükleyebilir. İrademe hâ- kim değilim. Başım dönüyor. Sermed ayakta, kolları göğsün- de kavuşuk onu dikkatle dinle - mişti. xonu.mıı bitince hafifçe —SON 'ı'ıı.o E — 19N N * Kırda Kepazece Bir — Vodvilin Hikâyesi (5 inci sayfadan devam) dılar. Mübarek, şimdi ne de ya- niyor bilseniz! İkinci kopuk: — Babalık, anzarot nanay ga - liba, bugün ha! Cebinden külüstür, kirli, paslı boş bir şişe çıkarıp uzaterak: — Vardı amma, suyunu çekti! Tam bu sırada, üçüncü kopuk yerden kopardığı bir ısırganı arka| taraftan herifin tepesine kuvvet- le sürdü ve sürmesile betaber bir| çığlıktır. koptu: — Ooof, aman, yandı. kellem, yandı, tutuştu. Yangın var yan - Bgin var, Bizim kellei şerif ateş al-. dı, yetişin adostlar! Şimdi herif, bir eli kafasında ve| yarı ciddi, yarı şakadan sağa, aola zıplayıp bağırırken ve oldu bili- yor musunuz? Artık, bu olanı söylemiyeyim dedim amma, olmıyacak, söyle « mezsem merakta kalacaksınız. Ba- — kınız, ne oldu, söyliyeyim de me- raktan kurtulun bari: Birinci kopuk, herifin yerde du- ran yırtık. yağlı, kokmuş kaske - tini yakaladı ve herhangi bir ine- ğin oracığa yeni bırakmış olduğu taze mayısı kasketin 1çine doldu- runca: — Şifası budur! uDiyv adamcağızın başına geçir- İşte bu sırada orada siz olma - lıydınız. Bundan sonra neler olduğunu da artık siz tahmin edersin V EELACI Büyük Erkânıharbiye Reis Mareşal Fevzi Çakmak'ın kerimesi ve Güzel San'atlar Akademisi Müdürü Bürhan Toprak'ın refikası Bayan Ayşe Muazzez uzun zamandanberi müptelâ olduğu hastalıktan kurtu- lamıyarak 17/4/939 Pazartesi günü vuşmuştur. saat 22 de rahmeti rahmana ka- Merhumenin cenazesi 19/Nisan/939 Çarşamba günü saat 11,30 da Gülhane hastahanesinden kaldırılarak namazı Beyazıt camlinde kılıı- dıktan sonra Eypüteki ailesi makberesinde ebedi istirahatgühına tevdi olunacaktır. (2666) Türk Hava Kurumu 27 incl Bü Tertip yük Piyangosu Tinci Keşide 11Mayıs 939 dadır $ Büyük Ikramiye 40.000 — (irafı. Bundan başka: 15.000, 12.000 10.000 Liralık ikramiyelerle (20.000) ve 10.000 Liralık : iki adet Mükâfat vardır.. Yeni tertipten bir bilet alarak iştirak p etmeyi ihmal etmeyiniz. Siz de piyang'u- nun mes'ud ve bahiiyarları arasına girmiş olursunuz... İstanbul asliye ikinci ticaret mahkemesinden: Necati pehlivan tarafından Ha- | liçte Süreyya paşa mensucat fab rikası muühasebe servisinde me - müur Safa Nafi aleyhine 15/10/932 tarihli senetle — 1300 liranın faiz tazminat ücreti vekâlet ve mu - hakeme masraflarile — tutarının tahsili hakkında ikame edilen da- vada: Müddeaaleyhin ikametgâ - hinın meçhul! olduğu anlaşılma - sına binaen ilânen tebligat yapıl- mış ve gıyab kararı da ve mübrez senet zirindeki imzanın kendisine aldiyetini tesbit için istiktap ie - rasına karar verilmiş ve bu hu- Fakat bayatımızı birleştiremeyiz. Belmanın sesi titriyordu: — Niçin, neden Sermed.. Aftet- tiğini söylüyorsun!.. — Affettim. Fakat sen artık be- nim gibi bir adamla yaşıyamaz - sın.- Diri diri gömülmeğe razı mi-| sın?,. — Seninle yaşamak ölmek mi- dir' — Eveti.. — Ben ölümü yaşamağa terhi ederim Sermedi.. — Edemezsin, çünkü.. — O anda ellerini başına götür- müş, olduğu gibi sargıları çek - miş koparmıştı. Beyaz sargıların altından korkunç bir surat mey- dana çıkmıştı. — Nasil, nasıl diye haykırdı. Bu korkunç mahlükla yaşamağa tahammül edebilir misin?. Belma yataktan fırlamış, Ser - medin boynuna sarılmıştı. Dudak-| larını uzatarak, genç adamın yü- zünü öptü. — Şimdi seni daha çok seviyo- rum. Çünkü benim için böyle ol- dun!.. susta yapılan ilânen tebliğlere rağ- mon mahkemeye gelmemiş ve in- kâr vesikası ile müddeabihin ic- rada inkâr edildiği anlaşılmış 0l- makla müddeabih 1300 liranın bor- cun muacceliyet kesbettiği 15/10/ 933 tarihinden itibaren X 5 faiz ve $e 10 tazminat ile birlikte tah- siline ve $6 5 ücreti vekâletin müd- deaaleyhe tahmiline 11/7/908 tari- hinde ittifakla karar verilmiş ol- makla tarihi ilândan itibaren ka- nunt müddeti zarfında temyizi da- va edilmediği takdirde hükmün — kat'ileşeceği tebliğ makamına ka- im olmak Üzere ilân olunur. (17081) Sermed, ağladığını göstermemek için başını çevirmişti. — Seni dedi, müebbed küre - ğe mahküm ediyorum!.. Belma bunun manasını anla - mamıştı. Reddedildiğini — sanmış, bir ömür boyunca sürecek ayrılık — ızırabına mahküm edildiği ze - habına kapılmıştı. Bu darbe kafasının ortasına bir demir vurulmuş kadar - sarsmıştı. Olduğu yerde sallandı. Fakat Ser- medin kolları belini sarınca se - vincle titredi. — Çünkü, sen kalbime girip, bü- tün varımı yoğumu aşıran bir hırsızsın! Sana bir ceza vermek lâzım! Sana benden büyük ceza olmaz Belma.. Hayatını benimle beraber geçirmen milebbed küreğe — mahküm olmaktan farksızdır. Belma kendini Sermedin kolla- Tına bırakırken bir tek kelime söy- Hyebildi. Çünkü ağzım ateşli bir — çift dudak kapamıştı. Söyliye - bildiği tek kelime şuydu: — Razıyım!.. BİTTİ K