“azanı Rahmi YAĞIZ Şeyh Mektubu Aldı ve Bedeviye': Talimatı Verdi Etraf, Hem Osmanlı, Hem İngiliz Karakol Devriye Zincirleriyle Sarılı.. Bir saat sonta kulakları kirişte | bedevinin dönüşünü bekliyen şeyh | Numanın deve kılından örme ça- durı ününde bedevi gem kastı. Çe- Vik bir sıçrayışla yere atladı. Diz- Rinleri hayvanın boynuna attı, lüman'ın yanına girdi, seslendi; — Selâmınaleyküm ya şeyh- — Aleykümselâm Seydi... Bir sast evvel, 4 üncü ordu ku- Mandanı ferik Cemal Paşanın hu- Zurunda baş eğerken fasih türk- | Çe konuşan bedevi, şeyh Numıu fle arabca muhavereye girişti. cı— Mal Paşa ile aralarında geçen ko- Nuşmayı anlattı, büyük bir alâka İle karşısındakini dinliyen şeyh Numan bir aralık yerinden fırla- d, ellerini göğsünün üzerinde Şaprastlıyarak diz çöktü: — Kurtuluş dakikaları yakla « Şiyor demek Bana ve aşiretime yapılanların intikamını hasımlarımın kanile kızgın çöl | kumlarını sulıyarak alacağım... Bedevi aşiret reisinin son söz- | letine kulak asmadı bile, Onu, ko-| lundan tuttu, yerden kaldı. Bir | kenara çekti, ftan işitilmesin- | den korkuyormuş gibi bariz bir İhtirazla kulağına fısılda: — Şimdi bir atlı çıkaracaksın.. Lübnana gidecek. — Lübnana mı gidecek ya emir? — Eveti, — İmkşnı yok! — Neden? — Etraf, hem Osmanlı, hem İn- emir... rile şarılı. İçeriden dışa dan içeri kuş uçurtmuyorlar. Bedevt istihfaf ifade eden bir gülücükle dudaklarını büzdü, d vam etti: — Demek cengâverliklerile ö - — Adamlarımın cesaretini her zaman vö her suretle den Fakat, şimdi isted 'et hamlesi, bir cesaret başa- | rısı değil, yürekten çok kafanın kabiliyetine göre değişen bir me- sele... — Şimdi boş sözleri bir tarafa bırak... Sönden Lübnana gön - derilmek üzere bir haberci isti - yorum.. Gözü pek, becerikli bir habercit. — Adamlarımdan istediğini se- | çebilirsin ya Emir! — Hayır sen intihab et! Ona bir| tezkere vereceğim Bu tezkereyi Lübnanda, hükümet dairesinde bulunan binbaşı (Rad Teadler) e | götürecek. İntikamının, müşterek | kinimizin tatmini için önceden ya-! sin! Janet birdenbire sahib oluver- diği bu muazzam servetle, Ser - medle acalarındaki kendi aleyhin | olan farklardan bir kısmının kay-| boluverdiğini sanmak gibi bir ha-, tay müştü. Fakat bu masum hata çok asil bir şekilde tecelli et- mişti. Daha sefarethaneden dön- düğü ak Sermedin karşısına geçmiş n — Sermed! demiştir.. Bana kılınl bu büyük para ile ne yapabilirim?| Bir kadın elinde para sigara gi - bidir. İki nefesde bitiverir. Sen herkesin içine çıkmaktan muzta- rib oluyorsun! Bu parayı kabul , pılacak hazırlıkları bildirmeliyiz! Şeyh Numan tereddüdle kıpır » dıyan göz bebeklerini meçhul be- devinin çelik kadar sert bımı.- rında gezdirdi, mırıldandi: — Muharebe hatlarını nasıl ge-| çecek? — Onu da söyliyeceğim.. Os . zamanında BudalalıklarYapılıyor (5 inci sayfadan devam) Beyhude israf... Sok. venlerin altından g * üç sigara yakari şemsiye ile sofraya otururlar, ye! Hulâsa, uğursuz sayılan ne varsa hepsini yaparlar... Fakat, bu hurafatın bazaı ği da görülü; Nisanın 13 üncü günü 13 İtalyan! kızı aralarında bir ziyafet tertih e-| derler. Sofray r, büyü bir neş'e ile yemeğe başlarlar. Avdette, hurafat düşmanlarının bindikleri arabalardan birl dev - rilir, bir hendeğe yuvarlanır. um-! de bulunan altı kız hafifçe yara - lanır. Ayni gece, ikinci arabada bulunan yirmi iki yaşında bir de- likanlı da kalb sektesinden, sabaha| karşı ölür. Arabanın — devrilmesinde. —hiç şüphesiz genç kızların içki içme- lerinin, arabanın içinde rahat dure| mayıp şakalaşmalarının çok tesiri var, riti doğru oturur te: (5 inci sayfadan devam) | Bir aralık iri gözlerini açarak: — Beni, dedi bu akşam Pabareni barına götürür müsünüz?.. Paris- de hemşiremin evinde güzel bir balo robum var. Biraz sokağın kö- | şesinde bekle geyinir, ge- Birim.. Arkadaşım, başka bir yere di vetli olduğumuzu söyleyince cı sıkıldı: — O halde, dedi. Müsaade edi- | niz de ineyim... Belki bir başka - | sana tesadüf ederim... Kokotların “bazıları da olomobil| kullanmasımı öğrenirler. Sonra bir| garaja giderler, kira ile lüks bir otomobil alır, Bolonya ormanına, Versaya, Sen Jermi Yazan: Nusret Safa COŞKUN seye muhtaç olmadan yaşatabilir. Sermed, Janetin bu güzel ha- | reketi karşısmda mütehassis ol- | muştu. Fak. bu arzusunu | yapmağa imkân varmıydı ki?. Minnetle teşekkür etmiş, evvelâ Fransadaki servetin buraya nak- lindeki kanuni imkânsızlığı, soara) da, kısmen ihsas suretile, hayat- larını birleştiren arzusunun ancaki bir hayal olabileceğini söylemişti in yapılacak en doğru areket memleketine — dönmekti, Çünkü Sermed hakikaten onun için bir hayaldi Ve. |rehberden kaldıramayınca | kında olmaz. Cebindeki çakmağını manlı hatlarına gelince ileride, | düşman tarafındaki köylerde bu- dunduğunu, kumandanlığa, Şama bir haber götürdüğünü söyler ge- çer, benim vereceğim bir kâğıdı | a İngiliz hatlarında 1lk n..ı'n,ı cağını zabite gösterir - gös! üstelik muavenet de iurmkilx b ealDeyüye Yüzir | talebeye öğle yer Gıdasız Çocuklara Nasıl Bakılıyor? (S inci sayfadan devam) | çalıştığı birçok ilk ve orta mekteb vardır. Fakir çocuklara yardım teşki « Iâtı mekteblerde şöyle işliyor: Hali ve vakti yerinde olan ta - lebe, her ay muayyen bir para ve- en az ön kuruş.. Bu paranın ve biraz daha faz- | rkağ yük takbe teriak| ldiğini düşünürseniz, top- nacak para yekünunun nekadar| olduğunu — tahmin edebilirsiniz. f k li mektebinde kurduğu ı teşkilâtla, her gün 50 - 100 fakir verebilen Bu mek-, Ba> küçü lasının ekteb talebeleri vardır k bütün orta mekteble ce, hatie| bu ra yalnız i! lidir. Y zandığı halde oğlunu, kızını orta | mektebe gönderen nice âile rels- Hurafe Ni mina - Neğ Delikanlının ölümünün de te- essürden ileri geldiği mubakkak- | tır. Bu hâdise üzerine kulüb da - | Bılmıştır. Rakamlara atfolunan uğursuz- | nlara dünyanın hemen | nde tesadüf olunur. Ja - panya da dahil... Bu memlekette, bilhassa telefon, numaralarına ehemmiyet - verilir, Ve bu, bir hayat ve memat me « | gelesi telâkki olunur. Japonlar; telefon humarasının son iki rakamı 42 olanların bir se- ne içinde öleceklerine itikad eder-| ler. Telefon idaresi, bu rakamları polis ve itfaiye merkezlerine vermiştir.| Sonra, uğurlu olan rakamlar da vardır. Meselâ 8 rakamını herkes ister. Fakat, bu, 357 rakamı kadar uğurlu değildir. 357 vekamı, uzun| bir ömür ve saadet temin edermiş. Bunu hatırda tutunuz. Japonyaya| Otomobili yolun bir kenarına çe- kapısını açarlar, ayaklarını da| biribiri üzerine ata: İnce ipek ılmış güzel bir bâl- dıri görünür. Gelip geçenlere bakarlar. Kibar bir yabancı görünce tabakaların - dan bir sigara çıkarırlar. Kibrit arıyormuş gibi yaparlar. Yabancı, düşeceği tuzağın far- çıkarır: — Buyurunuz matmazol!.. Der, Ökseye tutulmuş demek - tir. Zira, bu kokotların ekserisi bie kaç yabancı dil bilir. Biraz sonra yabancı, genç kadı- | nin yanına oturur. Biz lokantaya,| sonra bir bara, daha sonra... Janet memleketine döndü. Sermed, — etrafında bir boşluk hissetmedi. degil! Lâkin bu boşluk, onun içinde yuvarlanmaktan zevk aldığı na- mütnahi ıztırab fezasını biraz da- ha genişletmişti. Kalbinin içinde müzmin bir ya-| ra balinde hâlâ sızlıyan Belma - nın sevgisini boğmağa — çalışıyor. İnsan içine çıkamamak bahtsızlı-| ğına uğradığından dolayı buna ka- tılan iztırabla bazı geceler sabab- lara kadar kıvranıyordu. Bazan gözünün önüne İclâlin ö-| lümü geliyor, bazan Meralin, an-| nesinin bu hain dalaveresile yı - kılan ümidlerini düşünüyor, dü- Şünmemek — istemesine rağmen zorla kafa tasını istilâ eden hatı - | ralar arasında bunalıyor, günden güne çöküyor. Büsbütün mariz bir insan haline geliyordu. Rvde valnız kaldıktan sonra ken-| leri vardır. Bu teşkilâtı kurmu; le fa rine büyük bir vicdan ve kalb buzuru vecilmiş: olmaktadır. Baba veya ana biliyor ki, çocuğu öğleyin mektebde — bir tas smcak yemek yiyebilmek! parlak zekâlı memieket çocukları var ki, surf geçim kaygusu yüzün-| o kteblerde, höy Katnı doyurulan böyle parlak 2ze-i kâların, okumaları temin edildiği! takdirde, onların yarın, memleket| için en Tüzumlu ve faydalı eleman| olmıyacağını iddia edebilir miyiz?.| Hatırlamak Jâzımdır ki, ekseri- ya, fazla kabiliyetli, cevval zekâlı çocuklar fakir alleler arasından I yeti TAEİKÂYE İNAN (4 üncü sayfadan devam) — | Çantasını açtı içinden bir mek- tub çıkardı. Genç adama uzattı: — Bunu henüz bugün aldım. A- vukatın bana ilk itirafı. İlk satır- larını okudum. Bu mektubun gö- receği mukabele yırtılıp atılmak- tan başka bir şey olmiyacaktı. Al onu kendi ellerinle yırt, parçalal. Delikanlı mektubu eline aldı. Bu, süslü bir zarf içinde parşömen kâ-| Bıda bariz bir itina ile yazılmış bir. mektubdu. Başından ımzasına ka- dar yüksek sesle okudu; genç avu-| kat binbir sadaki det vaidlerile evlenme teklifinde bulunuyordu. — Okuduktan sonra | mektubu genç kıza uzattı ve sor- di — No cevab vereceksin? — İşte cevabı!.. Genç kız mektubü asabi par - | yemini ve saa- makları arasında parça parça ede-; rek yere fırlattı. Göz göze geldiler, genç kız goı—l lerinden sızan yaşları küçük, pem- be mendilile silerken inler gibi bir! sesle: | — Cemil bana Iinandın mı, söyle; inandın mı? İnan, sözüme, sada- katime, sevgime inan. Çünkü, i- | nanmadan sevilmez.. Bu sakat bir: sevgi olur.. Çünkü, evdekilerin mütemadi takibi onu, üzüyordu. Odasından ayrılmak istemiyordu. — Halbuki muayyen zamanlarda yemek bi hanesile ev balkının karşısına çık-i mak, bazan dâ kardeşinin. anne - sinin, babainsın zorile köyde bir gezinti yapmağa mecbur edilmek kendisini pek ziyade sinirlendiri- yordu. | Bu yüzden kardeşine annesinin refakat etmesini bilhassa istemiş | ve iknan muvaffak olmuştu. | Odasından hemen — hemen hiç | çıkmıyor. Yemeğini tek başına yi-| yor. İş için gelen arkadaşlarından| başka kimse ile konuşmuyordu. Bu gece,, İlk defa kendinde bir başkalık hissetti. Maziyi baştan aşağı sey- | redebilecek iktidarı kendinde gör-) dü, Defterini çıkardı. Gürleyen sobanım karşısına ti bler gelmeme- | sizi | mını | kapının çarpmasile boğuk sesler | ti. Fakat bu birisi niçin köşkün Bizce, gıdasız çocuklara yar İ dım meselesi, daha etraflı bir şe- dât geniş- letilmelidir. Bu hususta, zenginle- rimizin hamiyetine müracaat edi- | lebilir. Henüz yardım — teşkilâtı | yapmamış olan mekteblerde teş- kilât yapılabilir. Mahalle ve semt- lerdeki himaye heyetlerinin faa- | liyeti arttırılabilir. İçtimsi yardım fikrinin inkişah, her bakımdan faydalıdır. Tam ran-| dımanla çalışacak geniş bir yardım teşkilâti sayesinde, birçok yavru- lar, tahsillerine daha ferah bir şe-| kilde devam ederler. Muhakkak ki| mühim bir kısım çocuklar da, tah-i si! h ni yarıda birakmaktan alıkonulmuş olur. Bütün bunlar, | almaş bir genç ele-| bir hayattır. işe başlarken, imkân- arla karşılaşıcağımızı akla | düşmeğe lü- Tecrübelerle sabit öl- bu gibi teşebbüs ve teş- işlerinde eksaeriya, muhitin, hal ve "'“"""1 eden — şahsin ve enerjisi tesirile 0 « yarın için man, ın zeminin de; den çok, kabiliyet Müteşobbis bir iş ve idare ada- | başında bülunduğu bir mü- essese daha ziyadı dim yapa- biliyor, Ayni mücssese veya mu- hite beceriksiz bir idare adamı ge- tiriniz. Bütün ortalık — kuruyor. Biliyor. İşte o zaman bahsedilmeğe RESAD FEYZİ MAK Ağlıyordu. Genç adam cevab verdi: — İnandım Hicran.. Sen bir me-| lek kadar saf ve temizsin, seviyo- Tum seni, çok seviyorum.. ı O gün de, her gezme günü gibi ve geç vakit evlerine döndü- * Aylar geçti. Hicran avukatla a- | rasındâ bir münüsebet olmadığını Cemile bilfil iab; nunla genç sevgilisine sadakatini isbat etmiş olmadı. Çünkü bu genç kızın, göz yaşları arasında, «banal inan! Sadakatime inan!» diye hay-| | dardığı günden birkaç ay sonra. avukatla değil, fakat bir başkasile, hiç akla gelmiyen birile seviş « mekte olduğu meydana çıktı. Çok geçmeden onunla evlendi. k ; fakat bu- | ler, Bir yıldır binbir ümid ve he- yecanla bekliyen Cemil açıkta kal-| dil... Cemil şimdi, inkisar ve teessür-) le bocalıyarak şöyle düşünüyordu: — Olmıyan, tahakkuk etmiyen şeylerin olacağına inanmak, yüz- | de yüz inanmak, öyle sımsıkı bağ- lanmak, ümidlenmek neo — saçma şey.. Ne budalalık, ne ahmaklık! Hele inanılan bir kadın olursa!. rak, bedbaht, muztarib Sermede kadar bu iki ruh kutbu arasındaki bütün bir hayatı baştan aşağı e- kudu. Son sahife bittiği — zaman gözleri yaşlı idi.. Dakikalarca, o vaziyette dalgın, kıpırdamadan kalmıştı. Onu yerinden oynatan babçe ka-| pısınin çıngırağı oldü. Evvelâ bu- nu rüzgârın şiddetinden zannet - | mişti Çıngırak bir ikinci defa daha çıkarınca kulak kabarttı. Demek oluyor ki demir bahçe kapısı açıl- mış, sonra da kapanmıştı. Zira ka: pL açılırken çıngırağa cırpwamu Bir müddet bekledi. Fakat iç kapının zili, dakikalar geçtiği halde çalınmamıştı. Me « raklandı. Muhakkak bahçeye biri girmiş-i kapısını çalmıyordu? T—SON TELGR OSMAN Kadın ve erkek cep, kol, altın ve AF — LİNİSAN 1538 ŞAKAR metal saatler 10 - 15 sene garanti bisikletler ve ütüler, Elektrik yyotıkları su ısıtma — kapları, çay- danlıklar, her nevi elektrik ev aletleri, havagazı — ocakları, ban- yoları, elektrikli ve elektriksiz duvar saatleri vantilâtörler, Alman Balfa Fotograf Makineleri GAY VE RESİYE HORNYPHON ve BRAUN Radyoları İstanbul Umumi acentası 12 AY VERESİYE GALATA: Bankalar Cad. Ne. 47 Veyvoda han o zemin Kat Konferans BEYAZIT: Üniversite Cud. No 8 KADIKÖY: İskele Cad. 32/2. Davet HALKEVLERİNDE I[ Askerlik - İşleri | önü Halkevinden: | '939 cumartesi günü saat (17.30) da Evimizin Cağaloğlun - daki salonunda Üniversite pro - fesörlerinden Hamid Nafiz Pamir tarafı (İstanbul Boğazının teşekkülü) mevzulu mühim bir konferans verilecektir. Davetiye yoktur. ından Dr. Hafız Cemal (LOKMAN HEKİM) DAHİLİYE MÜTEHASSISI Divanyolu 104 Müzyene #aafleri: Pazar hariç her Tün 2.5 - G, Balı, Cumartesi 18 - 2.5 fıkaraya, Tek: 22188 Sultanahmed 3 üncü sulh hu - kuk mahkemesinden: Davacı İstanbul vakıflar Raş - vekili avuxat Lebip ti Balıkpazarı Ahi Si Hasır “skelesi so- rmavutköy pazar kayığı iskelesi mahallinde Seyfettin Gök- çe aleyhine 939/570 Na. lu dosya lan tahliye davasının ya - pilmakta olan — muhskemesinde müddeaaleyhin — ikametgühının | meçhul olmasına binaen ilânen da- vetiye arzuhal sureti tebliğ edil - | diği halde mahkemeye gelmemiş ve vekil dahi göndermemiş oldu- ğundan müddei vektli tarafından | dava teşrih ve ibraz olunan mu kavele tetkik olunduğundan ba hisle müddeaaleyhe 20 gün müd- di saat 10 a talikine karar verilmiş dan itiba- zarfında itiraz edil - ve yevm ve vakti mezkür-. da bizzat veya bilvekâile mahke- mede hazır bulunulmadığı takdir-| de giyaben inuhakemeye devam ve karar verileceği ( olunur (939-570) Beşiktaş ikinci sulh hukuk hâ- | izimliğinden: Terekesi mahkememizce tas - fiye edilmekte olan Osep De;(ıx . menciyana aid Bebekte caddesinde kâin 272 kapı Nm ı.. yalının ayrı ayrı alt ve üst katı ve yine ayni mahalde set üstünde 778 kapi numaralı köşk açık art| —— ftırma suretile kiraya verileceğin- | den işbu gayri menkulleri kira- lamak istiyenlerin 14 nisan 1939 cuma günü saat 15 den 16 ya ka- dar Beşiktaş ikinci sulh hukuk hâkimliğine müracaatları lüzumu ilân olunur. — (38-22> şündü. Bir defa boş bulunup, de- mir kapıyı çıngırağını tutmadan açıveren hırsız bir ikinci defa ay-! ni hatayı işler, tekrar kapıyı çın- | Bırağa çarptırır mıydi?.. Cami açtı, rüzgürin elinde çır- | pinan panjorları araladı. Bahçeye baktı. Ortalıkta kimseler görün- müyordu. Kulak kabarttı. Fırtı - nanın dört bir taratftan toplayıp getitrdiği çeşidli uğultudan baş- ka ses yoktu. Oda kapısını açarak aşağıyı din- ledi. En küçük bir pıtırdı duyul - muyordu. Merakını yenemedi, indi D şağı bir heye- tan vardı n.mu.a. Koca köşk biri beşik gibi sallanıyor, saçaklardan. panjorlardan kopan — gürültüler, evi yumruklıyan rüzgürmn ıslığı ona bir ürperme veriyordu. Her taratı gözden geçirdi. Bah- çeye birinin girdiği muhakkaktı. tle ilânen giyab kararınm teb-i liğine ve muhakomenin 29/4/939 | " tarihina müsadif cumartesi günü | nen tebliğ | Beşiktaş askerlik şubesi rels « liğinden: Bmsalleri askere sevk- edildiği halde herhangi bir sebeble sevk edilmiyerek- geri bırakılmış veya icabet etmiyerek bakayada kal - miş veya emsallerinin sevkinden sonra müracaat ederek muayenesi yaplırılmış ve henüz sevk edil - memiş 316 doğumundan 334 dahil doğumuna kadar Deniz. Ve 316 doğumundan 33 — dahil doğumuna kadar gümrük ve harp sanayli. 316 doğumundan 331 doğumuna kadar gayri islâm sağlam erat as- kere sevk edileceklerdir. Bunlar- dan deni zeratının şuhede toplan- ma günü 15 nisan 839 gümrük ve harb sanayli ve gayri islâm era- nisan 989 günüdür, Bunlar. stiyenlerden tının 14 gümrük ve harp sanayli sınıflarile gayri islâmla - rın 24 nisan 939 günü akşamına kadar bedellerini vermeleri ilân olunur. Doktor — Operatör Orhan Toros Kulak, Boğaz, Burun mütehassısı Taksim - Abdülhak Hâm't Caddesi, Geyik Apartımanı ——— İstanbul 3 üncü icra memurlü- ğundan: Mahcuz olup paraya çe sine karar verilen (680) * olup beheri (20) lira kıymetinde kuponlu Ergan! mi tahvilât- ları 15/4/939 tarihine rastlıyan günü saat 10 a kadar birinci açık arttırma suretile İstanbul fera da- irelerinin bulunduğu mahal kori- dorunda paraya çevrileceğinden | talib olanların mezkür mahalde muayyen gün ve saatte hazır bu- lunacak memuruna mürtesatları İuilün olunur. — (16809) Dr. Ekrem Behçet Tezel | Tıb Fakültesi Kulak Boğuz, Burun Doçenti Taksim Cumhuriyet eaddesi 17 Münyene Pazardan masda günler 3-6 Teleton: 42406 H.ı"( epereti Bugün 16 da Akşam 9 da Yeni oöperet 3 perde (Zır de- liler) Zoze Dalmas şarkılar söy - liyecek. Evin içindeki ışıkların fazlalap * tığını görerek sinmiş miydi?. Hiz metçi kızın odasını dinledi. Ho - | Kıpıyı açıp bahçeye karar verdi. Kapıyı açtı. İçeri hücum eden karlı rüzgâr kapı ile beraber ken- disini de geriye itmişti. Kapıyı zaptetmeğe — çalışarak, bir adım yumuşak bir cisme | garpmıştı. İrkildi. Kapının önün- de bir insan yatıyordu. Hemen ân çıkmağa | | bembeyaz kesilmiş, karlar içindi ki bu insanın bir kadın olduğun hayretle müşahede etti. Kucakladı. Antreye getirdi. Kollarımıfi a rasında cansız yatan meçhul ka dının yüzünü örten karları temi tedi. Bu kadın..