2— SON TELGRAF —İİNİSAN HÂDİSELER KARŞISINDA Son Telgraf OL SALTANATIN YELLER ESER ŞİMDİ YERİNDE rnavutluk diye bir memle- A ket vardı. Zavallı tarih ol- du. Kral ve Kraliçe bugün, komşu Yunanistana sığınmış mi- safirlerdir. Arnavutlukta, tektük müsade- meler oluyorsa da bu silâh sesle rinin de çok geçmeden söneceği muhakkak... Adriyatik sahilleri- nin küçük krallığı on yıldan faz- la bir saltanattan sonra, yerinde yeller bırakarak gitti. * Tarihin son aylardaki cilveleri 'me kadar gözyaşı döktürdü.. Zavallı Arnavutluk... Elveda!. TAHRAN SARAYINDAKİ MUHTEŞEM DÜĞÜN Bütün bu son karışık hâdiselere rağmen, Tahran büyük ve mes'ud düğüne hazırlanıyor. Tahran sa- rayı, aylardanberi, Vellahdın, Mi- gırlı Prenses Fevziye ile evlen - meleri merasimi olan düğüne ha- zırlanıyor. Düğüne, dünyanın dört bir tarafından hususi heyetler Eidiyor. Biz, bu mes'ud çifte son- suz saadetler dileriz. İnşallah bu düğün uğurlu olur da, dünyanın yeni bir devrine başlangıç adde- dilir. YÜZ SENE EVVEL n ATLAS OKYANOSUNDA — L Şimdi tayyarelerin bir günde katettikleri Atlas Okyanosunu, tam yüz yıl evvel, ilk buharlı va- pur on sekiz buçuk günde katet- miş.. 1838 yilinin 22 nisanında bir pazar günü, hem yandan çarklı hem yelkenli olan ilk buharlı vapur Nevyork limanına mera - simle girmiş... Zaman ne çabuk geçiyor. Yüz sene evvelki. İlk vapurun 18,5 günlük o seyahati es- nasında, şimdi, memleketler, ül- keler, diyarlar fethediliyor.. Ha- kikaten yirminci asır, sür'at asrı.. NEVYORK SERGİSİ TALİHSİZ İMİŞ Nevyork sergisi bir aya kal- mıyacak, açılacak., — Fakat, bize öyle geliyor ki, Nevyork sergisi bir talihsizliğe uğradı. Avrupa - nın son siyasi hâdiseleri herhalde Nevyork sergisi üzerinde müee- sir olacaktır. Avrupadan sergiyi gezmeğe gi- decek ziyaretçilerin adedi zan - netmem ki fazla olsun... Yarının ne olacağını bilmeden, transatlan- tik kamarasına kurulup tâ Ame- rikaya gitmek için, epeyce soğuk- kanlılık lâzım.. Son hâdiselerden Amerikada a- sabiyet ve infial uyandığını ajans haberleri veriyorlar. Amerikadaki asabiyet, kısmen de, Nevyork ser- gisinin şimdiden kaybettiği tu - ristlerin hasretinden ileri gelse gerek... BABIALİDE BİR MİHVER Mİ KURULMUŞ?. Fikret Adil, dünkü Vakitte şid- detli bir makale yazarak, Peyami Safa'dan ve Muhiddin Birgen'den izahât istiyor. Fikret Adil, Pey: mi Safa ile Muhiddin Birgen'in Roma - Berlin mihveri politikasını her zaman müsald ve muvafık karşılamalarına sinirleniyor — ve bu iki muhârrirden izahat iştiye- rek, yazışının sonunda: «Bu iki muharririn asıl maksadlarının ne olduklarını öğrenmek istiyoruz.. diyor. Evvelâ: Movzu mademki siyasi- dir. Biz de şunları öğrenmek isti- yoruz: Fikret Adil dostumuzun bu sözleri bir nota mıdır?, Bir ül- timatom mudur?. Çünkü mahiyeti bilinmezse, verilecek cevab tarzı kararlaştırılamaz. Fikret Adil'in bu makalesinin birinci sahifeden gösterilen ser - levhası şu: «Babiâlide bir mihver mi teşekkül etti?», Üzülme Fikret'ciğimi, Babılli- de alâkalı kanunu çıkmış bulunan matbuat birliği, matbuat tekadd sandığı, hattâ matbuat cemiyeti koöngreleri bile teşekkül edemiyo Nerede kaldı ki, mihver '.q!kkııl etsin!. AHMED BAUF KÜÇÜK HABERLER * Güfrükler Başmüdürü Med| hi Ankârâğün dönmüştür. * İügiliz'gümrüklerinde tet - kiklerde bulunmuş olan gümrük- ler umum müdürü Mahmud Ne - dit cümartesi günü gelecektir. 'W 'Üskübde toplanacak beynel- milel şimendiferler konferansına iştirak etmek üzere bir heyetimiz| Yugoslavyaya hareke - tetmiştir. Konferansta beynelmilel vagon ve makliyat tarifeleri de görüşüle « cektir. | * Çatalcada yapıalcak 27,000 li-| Ta keşifli elektrik santralının in- | gaatı ile Belediye meşgul olacak - tır. ** Yol parasını vermeden ölen- lerin bu borçlarının mirasçılardan tahsil edilemiyeceği alâkadarlara bildirilmiştir. * Yarın Fon İştobin — Alman Transatlântik vapurile 400 Alman seyyahı gelecektir. -— * 1938 yılı içinde Belediyeden 444442 si gelen, 36,712 si giden ol- mak üzere 8I 154 muameleli evrak Bgeçmiştir. * Uzunkum açıklarında serseri bir mayin görülmüştür. Evrene romorkörü bir müfrze ile mayini irahaya memur edilmiş! * Kaptan, makinist ve motör - cülerin yüksek deniz ticaret mek- | tebinde yapılan imtihanları bit miş, imtihan evrakı Ankaraya ,a....l derilmiştir. * Prağ üniversitesi profesör - | lerinden Horoviç tıb fakültesi ha- yat! kimya profesörlüğüne tayin edilmiş ve derslerine başlamıştır. * Sıhhat Vekâleti iş kanunu bükümlerine göre bir sıhhat ni- zamnamesi hazırlamaktadır. Ni - zamnamo yakında Devlet Şürasına gönderilecektir. Halifenin Saraymdal Bir ispanyol Güzeli Tarihi Roman: No. 48 — Evet... Evet... Kral da mah- voldü.. Babam da mahvoldu.. Or- du da... Memleket de... Herşey bitti artık. ndo'nun plânları şato- — Niçin birlikte götürmedi? — Ben sebeb oldum dedim ya. Fermando şatoyu tamamile tah - liye etmek fikrinde idi... Ben 6- nu akdattımı Ona yalan söyledim: Bababam ,yeni bit ordu ile İşbili- yeyi kurtarmağa geliyor, dedim. Bu sırada Fernando'nun şatosu ! Yazan: CELAL CENGİZ baştanbaşa kızıl âlevler içinde kal- — Bu plânları bulmak kabtl de- ğil mit. Diye sordu. Maryana: —Geç kaldınız, dedi, plânlar şı tonun üst katındaki odalardan bl- | rinde saklıydı. Halbuki, şatonun üst katı tamamile yanmıştır. Selim birkaç arkadaşile ateşin içine girmek istedi. Fakat, yaşlı ve teerübeli bir Şamlı mücahid, Selim'i önledi: Cenazeleri Belediye Gömecek Belediye “Cenaze Kömme Teşkilatı,, nı Genişletiyor Cenazelerin belediye tarafın « dan gömülmesi için kurulan tec- rübe tesisatından iyi neticeler a- lındığı görülmüştür. Bu münascbetle belediye reis- NBi; teşkilâtı genişletmeyi muva- fik bulmuştur. Hâlen İstanbul, Beyoğlu ve Ka- diköyünde bulunan «cenaze göm- me teşkilâtia; peyderpey - diğer semtlere de teşmil olunacaktır. Ayrıca mevcud cenaze araba - larına ilâveten bir araba alına » caktır. Bundan başka; bir de «<cenaze nakliye motörü> alınması ve de- niz aşırı nakledilecek cenazelerin bununla taşınması da arzu olun- maktadır. Teşkilât genişletildikten sonra cenazelerni — belediye tarafından | gömülmesi işi mecburt olacaktır. ——— Münakale Vekili Geliyor Yeni Vekâlete Aid İşlerle Meşgul Olacak Münakale ve Muhabere Vekili Ali Çetinkaya'nın bugünlerde şeh- rimize gelmesi ” beklenmekter Ai Çetinkâaya İktısad Vekâletin- den ayrılarak kendi Vekâletine bağlanan Denizbankla deniz ticı ret müdürlüğünde tetkikler ya - pacaktır. HAĞ Edirneye Yol Kısalıyor Avrupa Demiryolu Tarifesinde Değişiklik Yapılıyor 15 mayıstan itibarer: Avrupa şi-, mendifer tarifelerinde büyük de- Bişiklikler yapılacaktır. Bu de - gişme ile şimdi sabahları 10,22 de Sirkeciye gelen konvansiyonel 6,45. | de gelecek ve akşamları 22,35 de Sirkeciden hareket edecektir. Sem- t katarı da 22 de hareket| an itibaren Trakta tren tarifeleri de değişecek İstan - buldan Edirneye 11 saatte gidile- biliyordu. Yeni tarifeye göre bu müddet 9 saate indirilecektir. üeü ül Kaymakam'ar Toplanıyorlar İstanbul kaza âmirleri olan kay- makamlar, muavinler yarınki çar- şamba günü vilâyette Vali ve Be- lediye reisi Lütfi Kırdarın baş - kanlığında toplanarak şehre ald muhtelif işleri görü, re heyeti seçimini bugün yapıyor- lar. Müddetleri dolan üç azanın yerine yenileri gelecektir. — Bu kadın sizi ateşe sevke - dip - bu bahano ile - yakmak is- tiyor.. Gitmeyiniz!. Diye bağırdı. Maamafih, Mar» yana Selim'e ısrar etmemişti. Birâz sonra şatonun iskeleti a: | teşelr içinde görünmeğe başladı. Yüksek duvarlar birbiri üstüne yıkıldıkça gökyüzüne kara du - manlar yükseliyordu. * MARYANA, ARAB KUMAN - DANININ HUZURUNDA O gün, akşama doğru karargl- ü âris, Kışlale hü- inin kızını görüne — Bunun gözlerinden casus ol- duğü anlaşılıyor. Hemen rını bağlayın!. Demişti. - Selim, Maryana'nın şatoya ne maksadla geldiğini u- zun uzadıya anlattıktan sonra, ku- mandana yaklaştı: kolla - — Bu kızı elimizde rehine ola- P O Ve.. Mahkemeler Kim Kimi Dövdü ? Mübaşirle - Avukat Kâtibi Arasında Bir Tokatlaşma Vak'ası , undan yedi sekiz ay evvel, İstanbul adliyesi, ceza ma kemeleri koridorunda Meh- med isminde bir mübaşiri döğen ! evkaf kâtibi Nazifin muhakeme- sine dün asliye ikinci cezada baş: landı. Hâdise günü avukatı fle bera- ber adliyeye gelen Nazif bir aralık bir dava dinlemek üzere, Sultanah- med ikinci ceza mahkemesine gir- miş ve bir kanapeye oturmuştur. Fakat o sırada hükim: — Bu muhakeme gizlidir, diyin-| ce, mübaşir Mehmed, dinleyicile-. ze salonu terketmelerini söyle - miştir. Herkes dışarıya çıktığı hal- mıldamadığını gören mübaşir, ona da salondan çıkmasını rica etmiş. Fakat Nazif mübaşire, sert bir sesle: — Ben avukat kâtibiyim, sen be- ni tanımıyor musun?.. Diyerek, salonda kalmakta wrar etmiştir. Bunun üzerine mübaşir Meh - med de Nazifi kolundan tutarak, zorla koridora çıkarmıştır. Mehmedin bu hareketi Nazifi kızdırmış ve öfkesini yenemiyen kâtib, mübaşire galiz küfürlerle lamıştır. çunu inkâr etti ve hâdiseyi şöyle anlatlı: salondan çıkardı. Kendisine: | —— Beni miçin böyle itiyorsun? dediğim zaman, gözlerini hiddet. | le açarak — Fazla söylenme, seni kula - Bından tutar, dışarıya âtarım, de- di. — Ben avukat kâtibiyim. benl nasıl atabilirsin? Diyince o: — Ne olursan ol, dedi ve dışarı- 4a çıkardıktan sonra yüzüme bir tokat attı. İkinel vuruşuna mânl olmak için kollarından — tuttum.. Mehmed yalan söylüyor. Ben onu ne dödüm ve ne de söğdüm. Ken- disi bana hakaret etti ve beni to- katladı. Hazırlık tahkikatında ifadeleri bulunan şahidlerin de mahkeme - ye celbleri ve dinlenmeleri için du- ruşma haziranın sekizme bırakıl- di. rak tutabiliriz, Seyyid! dedi ilâve etti: *— Serasker Petro ile Kraiin a- rası açılmış. Ayni zamanda bu vaziyetten de istifade etmeliyiz. Mücahidler bu vaziyetten de is- tifade etmeliyiz. Mücahidler seraskerinin kızı » nan esir alındığına sevinimişlerdi. İşbiliye önlerinde - henüz büyük bir harb başlamadan - böyle mü- him bir adamın kızın: esir alma» ları elbette sevinmeğe değerdi. Elbâi — Ne yazık, diyordu, bunun ye- rine Papas Fernado'yu yakalasay- dik. O, İşbiliye kalesinden ziyade Fernando'yu düşünüyor ve onu ele geçirmek için bin türlü hile ve bud'alara başvuruyordu. Oysa ki, Fernando'nun İşbiliye kalesine, şatonun gizli yolundan Beçerek girdiği tahakkuk etmişti. Böyle olmasaydı, Fernando şüp ve de, Nazifin hâlâ yerinden bile kı- | hakaret ettikten başka, onu tokat-| | Dün sorguya çekilen Nazif su- | — Mübaşir Mehmed beni iterek| L . & Yaşlı Ve Çolak . Bir Kadın Ağırcezada Bir Yangın Dâvasına Başlandı enç kadın kapıyı açtığı za- Gn.f... yaşlı ve çolak bir ka- dınla karşılaştı. bu kadını tanımıyordu. Ona müte - çessis nazarlarla bakarken, ihtiyar| kadın sordu; — Sen kızım, Semiha değil mi-| sin? — Evet! Çolak kadın Senihanın - boy - / nuna sarılarak, onu öpmeğe baş- | ladı — Beni tanımadın değil mi, ev. Tâdam? Tabil tanımazsın.. Çünkü © zaman daha pek ki iktün! Seniha onu misafir odasına gö- türürken, yaşlı kadın anlatıyordu: — Ben de senin bir annen sa - yılırım kızım, zira seni doğduğun günden, birkaç yaşına kadar hep ben büyüttüm, ben Bedriye tey - | zenim!.. Genç kadının o sırada gözleri | yaşarmıştı. Seniha, kırk gün ev- vel ölen annesini hatırlamıştı. | —— Ağlama evlâdım, kendini üz- mel Ne yapalım, başın sağ olsun, Allah başka keder vermesin!.. Seniha, ertesi günü annesi için bir mevlid okutacaktı. Bedriye ka- dınım da bu mevlidde hazır bu - lunması için, geceyi evinde geçir- mesint rica etti. Çolak kadın da o- nun bu teklifini memnuniyetle ka- bul etti. O gece Senihanın evinde Bedri- | yeden başka, bir de komşüsu Hay- riye vardı. Seniha le Hayriye o gece arka odada yattılar, çolak ka- dına da misafir odasında bir yatak| serdiler. Gecenin bir vaktinde, Bedriye | kadın uyandı. Odada bir duman vardı. Yüzüne yanık kokusu ge- Dliyordu. Kadı nderhal yatağındani | fırlıyarak, Seniha ve arkadaşının bulunduğu odaya koştu ve onları| uyandırdı. — Kalkıp çocuklar, yanıyoruz!.. İki genç kadın yataklarından doğruldular. Uyku sersemliği ile kısa bir müddet karşılarında kor- ku ve heyecandan titreyen çolak kadına şaşkın şaşkın — baktılar, Sonra Seniha, birdenbire yerinden| kalktı. Misafir odasına gitti. Za - vallı genç kadın kapıdan içeriye Birerken biyrük dolabdan alevle- rin çıktığını görünce, telfişla şağıya indi. Bir eline geçirdiği ko-i vaya su doldurarak yukarıya çık-i tı. Fakat o misafir odasına gelin- ciye kadar yangın büyümüş, ateş Odanın her tarafını sarmıştı. Bu- 'nun Üzerine Üç kadır he yok ki şatosunda bulunacaktı. Mücahidler o gün akşama ka- dar kalenin burelarına ok yağ - dırdılar. Güneş battığı halde ok yağmuru henüz dinmemişti. A- Tablar çok coşkun bir halde mü- temadiyen hücuma hazırlanıyor - lar ve kaleyi bir an evvel zaptet- mek istiyorlardı. ye kalesi kolayca ele ge « çeceğe benzemiyardu. Elhâris o gece Maryana'yı ka « rargâh gerisinde bir çadırda hap- ordu zabitlerini — Burada hiçbir şeye ihtiyacır miz yok, arkadaşlar! Heyetimiz Dün Akşam çirdiğimiz erzakla bir biliye önlerinde bekliyebiliriz. Fakat, bu bir ay içinde kaleyi ele geçireceğimizi urmmuyorum. Siz- lerin de neler düşündüğünüzü an- Tamak isttyorum. Dedi. Zabitler hep bir ağızdan: Tahranda Muhteşem Düğün | | İ | | “Ankaradan Hareket Etti İran Vellahdinin düğün mera- | simine iştirak edecek olan heye - timiz, Gümrük ve İnhisarlar Ve- kili Ali Rana Tarhanın reisliği al- tında dün akşam Ankaradan Mu- sul yolile Tahrana müteveecihen hareket etmiştir. Meclis reis ve- killerinden Refet Camıtez, Gene - ral Kâzım Örbay, Başyaver Celâl, Hariciye umum kâlib muavini Ne-| bil Batı ve husust kalem müdürü heyete iştirak etmektedirler. Muhafız alayından kurmay yar-| bay Fahreddinin kumancdasında bir bölük asker, kızk beş kişilik bir| bando heyele tefakat etmektedir, AM Profesör Pittard'ın Konferansı Dün saat 18 de, memleketimiz- de bulunan profesör Pittard tara- fından Üniversite konferans sa - lonunda Türk tarihi mevzulu bir konferans verilmiştir. Bu konfe- rens, prnfesörün şehrimizde vere- ceği konferansların birincisidir. KISA POLİS HABERLERİ we Samatyada oturan Hayko a- dında birinin kurd köpeği Şehre- mininde oturan Murad oğlu Mes- ud adında birinin bacağından ısır- miştir. Mes'ud muayene göndle- rilmiş, köpek de kuduz hastane- sinde müşahedeye alınmıştır. * Küçükpazarda oturan Arslan oğlu İhsan ile arkadaşı Mehmed oğlu Cemil bir para meselesin - den çıkan kavga neticesinde ayni semtte oturan Hüseyin oğlu Ne- şeti fena halde dövmüşler ve ji- letle yüzünden yaralamışlardır. * Şehremininde oturan Ali oğ- lu Cemal adında biri bir para me- selesinden ötedenberi arası eçık bulunan Vehab oğlu Emini bıçakla arkasından yaralamıştır. * Cağaloğlunda oturan Fatma Nevin adında bir bayan Sirkeclde tramvaydan atlamak isterken dü- şerek buşından yaralanmıştır. —| — Yangın var, yangın var! Diye bağırmağa başladılar.. Kadınların — feryadını duyan bekçiler, geldiler. İtfalyeye haber| verildi. Fakat itfaiye yetişinciye kadar, Senihanın oturduğu ev kiâ- milen yandığı gibi. ateş ayni bo- kaktaki diğer birkaç eve de sira- yet etti. İtfaiye ateş alan bu ev- lerden ancak bir ikisini kurtara- bildi. Dün Seniha, Bedriye ve Hayri- ye, ağır cezada suçlu sifatile sör-i Büuya çekildiler, Her üç kadın da yangının nasıl çıktığı — hakkında malümatları olmadığını söyledi- ler. Duruşma hidise şahidlerinin de) dinlenmeleri için başka bir güne bırakıldı. ——— —— — Bir ay değil, icab ederse, sa- dece ot ve göl balığı yiyerek, bu- tada bir sene de kalacağız. İşbi- liyeyi zaptetmeden bir yere dön- miyeceğiz. Diye bağrıştılar. Herkesin gözü Selim'e çevril- mişti. Acaba, bu arada Selim ne söylü- yecekti? Değerli kahramanın gözleri dön- müştü.. Birdenbire ayağa kalka- | rak, gür sesile bağırdı: Tak etmeyin, arkadaşlar! Bu işi belki bir aydan daha ön- ce bilireceğiz.. Ve kaleyi ele h Elhâris merakla sordu: — Nasıl mümkün olacak bu?, Düşmanın en aşağı bir aylık cep- hanesi ve altı aylık orzakı oldu - ğunu söylüyorlar, | Belim cevab verdi: | (Devamı var) DA?WV Teti İ .i k> n yi Cephes% yin - Etti- ğğ Yazan: Ahmod Şükrü ESMİ İspanyadaki dahili harb nil ”| yetlendikten sonra Franko taf” fından takib edilecek olan d İltika, uzun zamandanberi ehelil miyetli bir münakaşa mev: Bazıları, Franko'nun İtalya ve manya ile berâber yürüyeci iddia ediyor, Bazıları, — İsp menfaatlerinin sarih olarak İi tere ve Franga ile bir'ikte y mekte olduğunu ileri sürüyor: | çüncü bir zümre de milli İspafif hükümetinin her iki cvpheye #t | hak etmekten çekinerek müstaf| bir İspanyol siyaseti takib ede ğini tahmin ediyordu. Madr: lim olur olmaz, Franko cepheslf| tayin etmiştir: 27 martta resi antikomintern pakta girdiğinde! beynelmilel politikads — otoritif devletlerle beraber yürüyeceğili ilân etmiş oluyor. İspanyanın # bu pakta iltihakile antikominte! devletleri beşe baliğ olmaktadifi Pakt önce Japonya ile Almanj arasında imzalanmıştı. Sonra İ *| talya iltihak etti. Birkaç ay vel, pakta Macaristan iştirak # miştir. Şimdi beşinci olarak d İspanya giriyor. Antikomintera pakt, sözde Ki münist enternasyonali aleyhindi bir anlaşma olmakla berabe: kikatte merkezi Moskovada olf komintern teşkilâtından ve hatli Sovyetlerden ziyade İngilter | ve Fransaya müteveccihtir. An komitern pakt, istâtükodan nun olmuyan devletlerin, <varlıkl devletlerden arazi ve komisyöf | koparmak için kurdukları bir fak kombinezonudur. Ve bu h€ defe doğru yürümek için aralâ rındaki tesanüd her gün daha # yade sağlamlaştırılmaktadır. A97 tikamintern paktın mahiyeti bU olduğu göz önünde — tutulı olursa, İspanyol dış politikasınt! hedef ve gayeleri anlaşılır. İsp'” yanın, İtalya gibi parlak bir mt” zisi vardır. İspanyollar Amerikaf' keşfetmişler, Uzun zaman Mel kayı idare etmişler. Misisipi neh” | Tini seyrüsefere açmışlar. Cenubi Amerikada İmparatorluk kurmul” lar. Filipin adalarını imparator * duklarına ilhak etmişler. Bir art” lhk Holandaya ve hatta İtalya ©' rımadasına kadar girmişler. İspâff yol imparatorluğu eski Roma İt paratorluğundan, daha — geniştk Hatta İspanya İtalyadan ziyad€ kendisini eski Roma imparator luğunun varlâi addetmektedir. F” kat bu imparatorluk İngiliz der!f kuvyeti karşısında yıkılmıştır. BW zı parçalarını Birleşik Amerikâ almıştır. Bazı parçaları İngilizle” Ti ellerine geçmiştir. Büyük bif kısmı da cenubi Amerikada müf takil devlet olmuştur. İspanya © derece zayıflamıştır. kı, İngiltere. Cebelüttarıka kadar gelip sokul” muştur. Akdenizin bu kapısını is* | tirdad etmek için Fransız ihtilâli sıralarında yaptığı — bir teşebbüs — netice vermedikten sonra İspanyie artık bütün on dokuzuncu asır çinde Avrupa muvazenesinde pa” sif bir rol oynamıştır. Böyle pndl tol İngilterenin ve Pransanın rine elvermekte idi. Gerçi Primü — de Rivera'nın diktatörlüğü >amif' | nında İspanyada bir kımıldanmaâ Bezilmişti. İspanyol diktatörü bif kaç defa, Musolini ile ittifak im” zalamıya teşebbüs etti. Fakat MU* solini'nin İtalyada — yaptığı — gil önce kendi vaziyetini memlekettt — takviye etmediği cihetle, bu teşi büsler bir netice vermedi. Ve nit — hayet Primo de Rivera rejimi yt | kıldı. Arkasından da İspanya anâf” Şi içine atıldı. Primo de Rivera'dan sonra ilk fadır ki Franko, bu anarşiVE | nibayet vererek bütün İspanyadil - biz Mül birlik kurmaktadır. Fraff ko, köndisini, biraz da Musolini'Y” benzetiyor. Musolini, İtalyada V8" ziyetini takviye — ettikten sonri aktif bir dış politika tukib etme” ğe ve hatta eski Romfa İmparato (Devamı 6 vüci sahifede) | 2