ingiltere Teahhüde Giriyor mu? Varşova Ve Berlin: Birbirlerine ZıdFikirler Yürütüyorlar Ve Vaziyet Alıyorlar Bek Londrada Ne Yapabılecek ondra gitgide ehemmiye « L ti artan bir faaliyete sahne oluyor. Şimdiye kadar or- ta Avrupa işlerine ancak - ikinci derecede ehemmiyet verdiği söy- lenen İngilterenin şu son aylar- da Avrupannı bu kısmında olup biten ve daha da olacak işlere â- Tâkası günden güne artıyor. Bek geçenlerde Berline de ça- Birılimiş ve yeni bir anlaşma için Börüşmek arzusu gösterilmişti. Leh Harcüye Nazırı bu davet ka- bul etmemiştir. Bek Londraya ça- Hirildiği için oraya gidiyor. Yeni gelen Avrupa gazetele - rindeki tafsilât gözden geçirilir - ken anlaşılıyor ki Leh ve Alman Münasebalı bundan sonra düzel- mesi ihtimalleri pek uzak olan bir hale girmiştir. Her iki taraf da birbir.nden kuş- kulanıyor. Avrupanın ortasında ve şarkında çıkan her yeni me « sele de Acaba Lehistan ile Al - Manyanın arası açılacak mı, açıl- Miyacök mı?, diye merak edip sor- mak tabli olmuştur. Daha geçen aylara kada> Le- histan Hariciye Nazırının besle - İ—SÖN TELGRAF — TINLSAN e diği büyük bir tasavvur vardı: | Baltık denizinden Karadenize ka- Yugoslavya Birliği Meselesi._. Almanya ve İtalyanın Noktainazarları ugoslavya ile İtalya ara « sinda bundan iki esen ev - vel aktedilmiş olan âanlaş- anın yıldönümünün gelmiş ol - Mmasıdır. Bütün Belgrad gazeteleri bü münasebetle hararetli neşri - yata girişmişler ve Roma He Bel- grad arasındaki dostluktan bah - setmişlerdir. Meselâ Samüuprava grzetesi şöyle diyor: Yugoslavya ile İtalya arasında- «i dostluk Adriyatik sahillerinde kos:şu olan bu iki memleketin menfaati için siyasi ve iktısadi sas hada kalmış olmaktadır. Ayni za- manda Tuna havzasında ve Bal- kanlarda da sükün ve terakki için bir âmil olmaktadır. Belgradlı gezetenin bu yazı - sından sonra bir de Landvart is- mindeki iktısadi Alman gazete « sinin de şöyle bir yazısını hulâsa etmek lâzımdır; Slovakya müstakil bir devlet ol-| du. Bunun herhalde Yugoslav - yanın dahili ıslahatında müessir bir keyfiyet olduğu şüphesizdir. İ Çekaslovakyanın Almanlar tarafı Romanyaya iltica eden Çekoslo dar olan sahadaki irili ufaklı dev- lelierin bir «bitaraf» zümre teşkil ederek Almanyaya karşı durma- ları ve Almanya ile Rusya ara « sında bir harp çıkarsa bu devlet- lerin bitaraf kalarak kendilerini korumaları düşünülüyordu. Le - T Yugoslavya Kralı ikinci Piyer Yakın bir istikbal mühim deği - şiklikler gösterecektir. Yugoslav- yadaki Hırvatların, Slovenlerin muhtariyet emelleri vardır. On- (Devamı 7 inci sayfada) Fahrettin Kerim, gülerek, sözü şakaya boğdu: — Galiba yine acısı içine çökmüş ki, bu sızıy- la apartımanların İlkırdısını ediygrsun. Ve ©: — Yo. yoo. Hiç acı duymadım. Derken, ötekiler hep birden gülüşüyorlardı: — Belli, belli., Acısı söy'etiyor! GÜNAYDIN fik yataklarını ve odalarını ayırdıkları gecenin gabahi (di Fazıl sinirli, rüyalı, arada bir kesilen, çırpıntılı bir gece geçirdikten sonra tanyeri ağa- n Uyandı, yataktan fırladı, gözkapakları şiş Kafası kurşun doldurulmuş gibi ağırlaşmıştı, Kendi kendisine söylendi: — Ayrı yatmak da boş şeyi Daha iyi olacağıma daha kötü oldum. Hiç uyuyamadım. Kafanı yerinden kalkmıyor! Ve açti çit düşünüyordu: Ve kendi kenı Muhakkak ki, müştür. dı, düşündü: ndan işgali üzerimne Potonya ve vakyalı Rumen ve Polsnyalılar histan da bu zümrenin başında bulunacaktı. Fakat bugün Lehis- tanın endişesi yukarıdan aşağıdan kendisinin çevrildiğidir. Birer su- retle Almanyanın nüfuz ve altında bulunacak olan dev rin komşusu olan Lehistan ica - bında kendini müdafaa çarelerini düşünüyor. Diğer taraftan Lehistanda bir Alman akalliyeti vardır. Bu yüz- den de iki tarafın münasebatı ger- |: ginleşmiştir. Fakat Berlin ile Var- | şovanın arası gitgide açılmasında yalaız sebeb olarak bunlar göste- rilmiyor. Daha başka noktalar a- tamak lâzım geliyor. Şöyle ki Almanya şimdiye ka- dar yani şu son bir senedir orta Avrupada gittikçe nüfuzunu art- tırdı. Yayıldıkça yayıldı. Hele Çek- lerin memleketi Almanyanın «hi- maye» sine alındıktan sonra bu | yayılmanın daha nerelere kadar varacağı endişesi her tarafta baş- gösterdi. Lehistanın vaziyeti ise Almanyanın bundan sonrası için beslediği emellerinin birer haki- kat olmasına mâni teşkil ediyor. O halde Almanyanın istediği Le- histanın müzaheretini temin et- mek kabil olmazsa hiç olmazsa onun bitaraf kalmasını elde et mektir. Eğer istikbalde Avrupada | bir harb çıkarsa Lehistan bitaraf kalırsa Almanyanın işi kolaylaş - mış olur diye düşünülüyor. Bu takdirde ise Lehistanın kuvvetli olması hiç istenir birşey değildir. Berlinin dedğinden çıkmıyacak bir. Lehistan lâzım geliyor. Çeko-3lo- vakyanın taksimi üzerine Lehis - (Devamı 7 inci sayfada) isine bu soruların cevabını ve- verek yatak odasından çıktı: — BSevgili karıcığım.. O da uyuyamamıştır! benden ayrı yattığına çok üzül- Güneyin yattığı odanın kapısına geldiği vakit, elini kapının tokmağına attı, fakat, birden açama- — Acaba uykusunu aldı mı? Ya şimdi uyuyabildiyse? Belki de hiç uyuyamamıştır!. Ve: — Ne olursa olsun karıcığım görmeden ede- HAYVANLARIN İAŞESİ Anadolu Sigorta Şirketi İdare, Meraklı Şeyler : MÜNİM BİR TİCARET ünhesiz paçavra tcaretidir. Pa- ris sokaklarından her gün 1,190 bin kile — paçavra taplanır, — Senede 424.350,000 kile, Parislte paçavra ve kâğıd parçaları ticazeti yapan 180 tüccar yardır. Pa- gavracılara gelince, 500 erkek, 5000 kadımdan Ibarettir. Buntar her sabah apartımanların kapı- larındaki çöp tenekelerini karışlırır. - lar, paçavraları, kâğıd parçalarını a-. lırlar, bu Ücaret sayesinde 80,000 kişi geçinir. ARA VE YAPRAK SİCARASI Holandalılar en çok yâprak sigarası içerler. Adam başına senede vasali sar- fiyat 170 dir. İâle ve değirmenler diyarında gün- de 2 yaprak sigarası ve 5 sigara içilir. Almanyada £ yaprak ve 10 adi sigara, Belçikada 8 yaprak ve 25 adi sizara: Amerikada 2 yaprak 40 adi sizara.. Fransızlar yaprak sişarasını — pek çok içmesler. İnhisar idaresi reçem ve- me 300 milyon yaprak siçarası ve 18 mllyar adi sigara satmıştır. 60 siza. vaye mukabil 1 yaprak sigarası.. Parlsı hayvanai bahçesinde 1,100 cins. hayvan vardır. Bunların 730 «i kuştur. Bu hayvanları beslemek için vevede 170006 kilo ot 80,000 kile et, 28.000 kile darı, 20,000 kilo patates, 20,000 ki- lo şalzam, havuç, 10,000 kile salata, dâhna yaprağı ve sebze, 2.000 kile el ma, anmat, Üzüm, 1000 kile portakal, 302 sandık muz, 1000 kilo kuru mey- va, 54000 klle balık, karldes, midye ve istridye, 7.000 kile ekmek. 2400 kile kepek, litre süt, T - 8000 kile taze yumurla, 1000 kile reçek, bal, bisküvi, dâh,. sarfolunmaktadır. DÜNYADA NE KADAR KEn çok garetesi olan memleket Al- manyadır. Berlinde ve büyük sehirler- de ckan garetelerin kağısı 3953 tür. En ax gazetesi olan da İngilteredir, 255.. Amerikada L542. Pransada 1,500, İsviçrede 501, Danlmarkada da 272 ga- | gete ve risale vardı İsviçrede 8,000 kişiye bir gazete I- sabet etmekledir. Sonta Danimlarka gelir. 17,000 kişi. ye bir, Almanyada 18,700 kişiye bir enzete düşer. | AMERİKADA KEDİ BOLLUĞU BSon islatistiklere nazaran Amerika- da 120,000000 — kedi vardır. — Yalnız Nevyorkta bulunan kedilerin — sayını 7.000,000 dur, EN UZUN BOYLU ADASI Masirda, Sald Mahmul Garzi adlı bir adam vardır. Boyartukli geçinlr, Bir. gün nasılta, bir Şi beyarken iskeleden düyer, O günden soura boyu mützmadiyen Uzamıya Daşlar. * mmet. vo 95 santimi bulur. Zavallı adam! Çatışamaz olur. Va- facak yer de bulamaz. Nihayet, ken. dint doktortarın birakır. , B vavallaın davi alına alınmasını, masrafının da hazineden verilmesini temde eder. Haslahane müdürü; Sakâ Mahmud Güzi için 3 metro bozunda bir yatak hazırlatır. Mütemadiyen boyu umyan adamı şim- di hususdi bir odada yatıyor, hizme - finde iki hastabakıe) var, Kralâ düa | edip duruyor. Meclisi Reisliği Anadolu Anonim Türk sigorta şirketinin yeni idare meclisi dün içtima etmiş ve idare meclisi re- İsliğine emekli General Şefik Tur- san'ı intihab etmiştir. YOSMA ea mmammman VÖ 123 gammaamımaa Yazan; ETEM İZZET BENİCE gaaamarammamıza onun hastasıyıra. O, bir saat, iki sant, üç saat uy- kusuz kalacak. Ben yaşadıkça artık Diye kapıyı açtı. Güney, en inden çıkmış öğme sim artistinin yatağın zıl ayaklarının ucuna basa basa onün başucuna ka- dar gitti İçinde ayaklanan bir aşk deprönmesi var- dı. Kalbi damarlarını - çatlatacakreış elleri, bacakları zangır zangı rittriyordu. odadan çıkıp öteki odada uyuyan karısını ge giden bir kocanın gidişinden, duruşundan çok, geceleyin sevgilisinin odasına kaçak giren kara de uzanmıştı. Mişil mişil uyuyordu Fa- l İ akiye hanımYendi!.. Onu | Şişlide tanımıyan var mıdır?) Herkes tanır.. Güzel, alımlı! bir kadındır. Bilhassa ondi moda olan cinsi c duğu bir darbı mesel halinde söy- | lenir, durur. Harikulâde güzel, vş'! gil gözleri vardır. Yüzünün ince, manalı hatları, kalkık, soluyan rün delikleri, nemli ve kalınca du- dakları.. Sivrice çenesi. Bakiye hanımefendi.. Şişli mu- hitinin salonlarında — ölur olmaz genç kızlara taş çıkartan bir ha- | nimefendidir. Yaşı, kendi ifade sile yıllardanberi 30 dur. Fakat, hakikat böyle değildir. Onun yaşı 36 dır. Fakat, bilhasse on, on beş yıl evvel, ne ele avuca sığrnaz bir mahlük imiş.. Bütün Şişlinin es - kileri bilir, O, anb, şanlı bir hı mmefendidir. Gençliği, Kleopatra| kadar meraklı, heyecanlı ve hatta zalimce geçmiştir. Az gencin ca- nini mi yakmıştı?. Az yuva mi bozmuştu? Az zenginin servetini mi mahvetmemişti? Şişlinin eski kibarlsrına soru - nuz.. Size, Bakiye hanımefendinin. menkibelerini anlatırlar. Bir ef- sane kahramanının destanı gibi.. Fakat. onu, şimdi artık ihtiyar- lamış, çökmüş zannetmeyiniz. As- la, hayır! O gittikçe daha çok ka- doyumsuz güzel kadının üzerine birden atıldı ve Onu yanaklarından öptü. Güçlü, azgın atılışla yanaklarının ısırılarak ö- — | püldüğünü duyan Diye uyandı: — Ne yapıyorsum Fazıl?, Sen misin. uykusuzum. Korkultun benil, yüksek . bir re> Diye, söylendi. bir tablo gibi — Günaydin.. Dedi, yine bu gibi atıyor, Bu bir. — Zırlanan bu başı Doktor sordu: 0 Nict — Ah. ne oluyor? genç kadının düdaklarını dudaklarına çekmek is- tedi. Güney birden yatakda doğruldu, kendisine uzanan, dudaklarını dudaklarının içine almağa ha- Htl: — Ne yapıyorsun delirdin mi? delireyim? dınlaşan bir iştiha ve hırs mabu- desi halindedir. Zengin kadın. Parası, neş'esi ve sıhhati var, Böyle insan ihtiyar - lar mı? Bilâkis o, salonların, toplantı » ların, çayların dalma en şık tuva- letleri altında parlıyan ebedi yıl- dızıdır. Onu, — böyle bir mecliste gördüğünüz vakit, emin olunuz kil bütün o kâdın ve genç kız kala - balığı içinde, ilk evvel nazarı dik- katinizi çekecek olan, bizzat Ba - € hanımefendidir. Giyinmesini fevkalâde İyi, bilir. Müthterem hanımefendinin ha- yatı şaşaalı bir sömrü nuranur» dur. Haricden bakışi pök esrarlı ve mahrem bir his uyandırmaz. Dul ve zengin bir kadının, daima genç olmak hirsimi besliyen bir kadının nasıl bir hayat sürdüğünü tahmin eder gibi olursunuz. Hal buki, aldanırsınız.. O, çok zekidir, Hususiyetlerinin dalma gizli kal- masınt ister. Ve buna da muvaffak; olur. Asıl onun - hayatmın bir iç yüzü #ardır ki, hakikaten merak! edilmeğe değer. Bu hayatın hikâ- yesini dinleseniz, binbir gece ma- salı okuyor gibi, — gözlerinizi bir Tâhza kırpmadan, nefes almadan, santlerce dikkat kestl'rsiniz.. Bakiye Hanımefendinin, bu ka- kadın hemencecik: Fazıl, sadece homurdanır gibt çılgın öpüşlerini sürdürmek için dar enteresan olan hayatının eli mahrem noktalarına kadar vâkıf olmak, onun husüsiyetlerine git mekle de mümkün değildir. Bu mt raklı kadın hayatını bilmek, dün yanın en güzel romanını yazmak için bir mevzu hazinesidir. Fal bu hazineyi keşfedebilecek bahe tiyar nerede?. Bakiye hanımefendiyi tanırım. Size, şunu itiraf edeyim “ki, onufl doğru İsmini ifşa etmeğe hakkıt yok.. <Bakiye» yi ben koydum. müstear isim hatırıma şöyle gele di. Düşündüm. Bu kadın: Ölünci ye kadar kadın ve genç kalacak Şair Baki kadar heyecanlı bir dın.. Onun için ona bu ismi tak * dim.. Geçen gün bir arkadaşın e-m# ona tesadüf etmiştim.. — Salonut bir köşesinde Bâkiye Hanımefeli' di ile konuşuyordum. Az evvel, #P| nema meraklısı ve möşin top dee lisi bir delikanlı bugün artık yef yüzünde aşkın bulunmadığını id* dia etmiş Salonda herkes pokere dalmış" ken, biz. Bakiye hanımefendi ile başbaşa kamlıştık. Bu fırsattan İf tifade ederek, delikınlının az ev” velki Iddırlarını mevzuu bahselt Ankara Radyosu BUĞÜN 1738 Konuşma (İnkılâb tarihl deri” deri » Malkevinden faklem), 1830 Prorram. 1638 Müzik (Xeş'eli münük - Fi 19 Konuşma, 1945 Türk müziği (Puni beveti; Çalanlar: Hakkı Dereman, Eşrel Kadı ri, Hasan Gür, Hamdi Tokay, — Hasti Üner, 20,18 Türk müziği. Çalanları Vecihe, Eşref Kadri, Ke * mal Niyazi Saybun, Cevdel Cağla. Okuyanları Necmi Riza Ahkan v Radile Xeydik. I— Nihavcat peşrevi. S— İstmail Hakkı - Nihavent yürük semal - Feryadile yadeylerken. 3— Macı Arif Beyin - Nihaveni şar” kı - Şarab iç gülfeninde, 4— Rahanl Beyin - Nihavent şarkı * Sörüp sürüple ey melek. S— Pahire Fersan - Taxslm. 6— Nihaveni şarkı - börle nedir bar 6— Refik Fersanın - Museyal şarkı * Bakışı birleşerek, O Badeltin. Haymak - Mühayyef şarkı - Batan gün kana benziyor. 10 Halk türküsü - Ay doğdu bal- madı mif. Zi Memleket saat ayarı. 21 Konuşma (Haflalık spor servini) 2KS Ksham, tahvilki, — kambiyo « mukul borsası (flat). ZL2S Ney'eli plüklar - B 2L30 Müzik (Senfonik plüklar). 2230 (Melodiler - P. 23 Mürik (Casband - Pi), 23AS - 24 Bon alans haberleri we yarınkl program. YARIN 1335 Mürzik (Solisler - PL) 1 Memlekel saat ayarı, adana çe | mrtroroloji haberleri. 2416 Türk müziğl (Wslk türküleri —| ve ayun bavaları). Çalanlar: Hakıkı Derman, Eşref Kad- ri, Hasan Gür, Hamdi Tokay. Okuyanı Mahmud Karındaş. MA - 15,30 Müzik (Cazband - Pi). 1357 Hicrt Sefer 17 1939, Ay 4, Gün 97, Kasım 151 7 Nisan CUMA 1355 Rumi (Devarmı 7 inct sayfada) | Evlenmemek varmış ilkinden amma, yapa- Mmadık. Acaba Güney uyuyabildi mi? Bensiz rtahat edebiliyor mu? mem! Dedi, içine birdenbire - doğan bir duyguyla: — Uyumuşsa bile uyansın ne olacak?, Ben de *hodgâm. sevdalı bir âşığın durumunu andırıyordu. Böyle titreye titreye, — kendinden geçe — geçe genç kadını seyretti, sonra dayansmadı, hekimin koyduğu zincirlerden boşanan bir hızla bu güzel, Güney birden sertelmiş, dikleşmişti: — Doktorlar sana ne söylediler?, Fazıl, bir saniye düşündü, sonra: — Doktor.. doktori. (Devamı var)