28 Mart 1939 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 5

28 Mart 1939 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İlmi Birinci sahifesin- de yer bulan bu keşif şu idi: İlk mekteb çocuklarının — dahi | —bildikleri bir hakikat vardır. Küre, döner, düz hasıl o- diyordu. etrafında | kondi mihveri Bundan gece ile gi lur. Dünyanın güneş — etrafında nesinden ise, mevsimler hasıl Sözde, bu mevzuları uzun yıl- Ti tetkik eden bir zat, in kendi mihveri etrafın- lardan yer muü?, İnsanın —aklıun bir şüphö gitiyor. Çünkü bu haki- kat birkeç sene var ki malümdur, Bütün kozmoğrafya, coğrafya ve riyaziye ve tebliye ülimleri tet « kiklerini bu esas kaide üzerine e- turturlar. a Bu meseleyi en salâhiyettar kızdan öğrenmek için, Profesör Salih Murad'ı ziyaret ettim. Yük- sek mühendis mektebi fizik pro - fesörü Salih Murad, mevzuu aç - tığım zaman güümsedi. Kendine mahsus meşhur tevazuu ile dedi kik Güneşin kendi etrafında dün- mediğini iddin eden bu zat ile bir kaç defa konuştum. Bana müra- enat etmişti. İddiasını söyledi. Kendisine riyazi ve ilmi hesablar. İa, iddiasının doğru — olmadığını “öyledim. Fakat, bana inanmamış olacak ki, çalışmalarında devam ettiğini ve güneşin kendi mihveri etrafında dönmediği fikri üzerin. de ısrar ettiğini , bumun üzerinde müna- kaşaya bile lüzum yoktur, mü - nakaşa yersizdir. Bilfarz böyle birşey olsaydı, ya- ni güneş kendi mihveri etraf bint başka türlü bir menzara ar- zederdi. | Böyle iddialar Avrupa'da da sık görülür, Bunlar fantezi kabi- linden şeylerdir. Fakat böyle id- imin süzgecinden geçi meden, bir gazetenin birinci sa - yın cezbesi deniz sularını çe kiyor da, havayı neden çekmiyor? Huvayı da çeksin, öyle mi?. 0 bir iddiada bulunmak i- in ne olduğunu, cisimle - rin gaz, mayi ve sulb hallerinin Son Moda Tiryakiler B Halbuki si- adi yavaş ya- vaş modern bir san'at haline gel- mektedir, Stefan Tamas isminde bir Ma- car sigara kâğıdının lüzumsuzlu- gunu İleri sürerek ve hattâ ma - zZarratını iddla ederek, tütünleri ince tütün yaprağile sararak yeni bir çeşid sigara imal etmiştir. Hats tâ bu adam dumansiz sigâara da icat etmiştir. Bu suretle sigara içenler dumanlarile etrafı rahatsız etme - gara içmek şi da dönmeseydi, bugün dünya, ta- | İddialar Dünya kendi mihveri neler olduğunu bilmemek lâzım- dır. Meşhur âlim Nevtor'un cazibel umumiye kanunu vardır ki, gü « veşin kendi mihveri etrafında dö- nüp dönmemesi meselesini halle- der. Münakaşaya hiç açık kapı bı- rakmaz. Böyle iddialar geçicidir. Güneş sistemi içine giren ci - simlerde böyle bir münakaşa ola- ee Yağlı Boya ransız gazeteleri söyle ga- | rib bir vak'adan bahset - mektedirler. Rober Dabda isminde bir zen - gtn gece yarısına doğcu evine dön-) müş. Kapıyı açacağı sırada, biraz ileride, sokağın köşesinde henüz çocuk denilecek birin'in durduğu- nü görmüş. Halinden kapıyı gö - zetlediği anlaşılıyormuş. Rober, kapıyı açıp içeri yor ve kapıcıya sıki sıkı tenbi - hatla bulunduktan sonra yatmak için odasına giriyor ve yatıyor. Şöminenin üzerinde güzel bir mektedirler, İngiliz kibar sösyetesinde şim- di dumanı renkli sigara içmek mo- Etrafında.. Dünya Dönmüyor mu?. Yeni İddia Yanlış.. Profesör Salih Murad: Bunun |Münakaşa Edilecek Tarafı Yok, Diyor etrafında döner, durur. maz, Arzın cazibesi ayın cazibe - sinden çok daha fazladır. - Arzın cazibesi havayı daha çok çeker. Zaten hava, arzdan başka bir- | şey değildir. Havayı arıdan ayrı | mütalca etmek doğru değildir. Teneffüs ettiğimiz hava, arsın müş MAHKEMEDE: H (Devamı 7 inci sayfada) Akim bir serseriye sorar: — Adın ne?, Jan Simon. — San'atın?. — San'atım yok!. — Ne ile geçiniyorsun?, — Hava dle.. İKİ ALİM ARASINDA: ı | — En çabuk unutulan nedir? | — İyilik! — En güç unutulan?. | — Keml — En geç ve güç verilen şey?. — Barçi. — En ziyade sevilmiyen?. — Fakirlik, çirkinlik! — En ağır ve tahammülü güç | şey?. Çocuklu misafilr. LOKANTADA: Müşteri. — Yemekle Garson.— İki Biri iki buçuk £ Müşteri— moklerin nefasetl mi?, Hayır! Yı alnız tabal Garson. birdir. çatallar daha güzeldir, kıymetli- dir. teri— Ben ne tabağı, ne ve ne de bıçağı, yiyeceğim. NÜFUS SEÇİMİNDE: Memi — Muharrir! — San'atınız nedir' — Muharrir dedik — Ahladık, fakat ne ile geçinir. siniz?. — Kalemle!, — (Arkadaşına) yaz.. Uzun saç- lı, koça kafalı, kalem tüccarı.., siniz, Mösyö?. Sonra &sıl Buluştular ? Bir Tablon adının li boya bir resmi var: Sevgilisinin ve On beş sene €vvel tanışmışlar, maşli n yüzünden ayrılmışlar. Bu kadını tanıdığı zaman he- nüz on sekiz yaşlırında bir deli- kanlı imiş. Genç kadin bir kaç ay sonra, raber yi da olmuştur. Bilhassa kadınlar tu- valetlerine uygun renkte dümer ni olan sigaralar kullanmaktadır- lat, un Kerameti kendisinden on beş yaş daha bü- yük bir zabitle evlenmiş ve bu za- bitten bir çocuğu olmuş, kocası da izdivaçtan dört sene sonra ölmüş. Rober biraz salonda — birinin dolaştığını duyar gibi oluyor. Ya- tağından fırlıyor, yastığın altın- (Devamı 7 inci sayfada) sene ayrı yaşayan — kadın, kocası ve hıirsız çocuk Çok Hazin Bir Vak'a | önündeki | Bir gün şehir haricinde dolaşırken GRA 28 MART |(sAKa| IkiSene Mihraceler ' Yurdunda Tanrılık Öldüğü Zannedilen Bir İfalyan Asılzadesinin Macerası Beyaz Entarisile ve Yalın Ayak Memleketine Dönünce Herkes Şaşırıp Kaldı ki sene evvel, tetkikatta bu - İxummx için Hindistana giden İtalyan şairi Lanza del Vasto'nun hayat ve mematına daır bir haber! alınamamıştı. Dostları ve kendisini tanıyan- lar öldüğüne hükmederek mütes essir olmuşlardı. Fakat o, günün birinde, hiç beklenilm manda çıkağı h yeler, vak'alar an« u. HIRSIZLAR Lanza del Vösta'nın Hindistan seyahatine çıktığı zarmen biraz pa- rası vardı. 1795 den beri İngiliz- lerin elinde bulunan kıymetli taş- lar adası Seylân'da karaya ayak bastı. İnci avcılarile; yakut. zümrüd ve zeberced, çay ve kauçuk satı - cılarile tanıştı. Kandy — mabedini ziyaret etti. Bu mabedde bir buda heykeli vardır. Dişleri pırlanta - dandır. Gece ve gündüz, müsellâh beki fından muhafaza olu- nur- Sonra Palk boğazını geçti, a- sıl Hindistana dahil oldu. Adi bir turist gibi dolaşıyordu. bir kuyu; adüf etti. Kuyudan çıkarken paralarının çalınmış ol- düğunu gördü. HİNDİSTANI NASIL DOLAŞTI? Birkaç gün sonra, Güveri'nin kenarında bir köyün kapısının ya- nında yere uzanmış yatmıştı. Yore| gunlüktan bitab idi, Ayakda du- racak, bir adım atacak hali kal « | mamıştı. Açlıktan gözleri kararı- | yordu. İki gündenber Ti nafakası girmemişti. Sus tan dili kurumuş, dimağına ya » | pışmışti. Bir aralık başını çevirdi. Yanında iki çanak gördü. Birinde su, ötekinde pirjnç vardı. Bunları bırakanın köye doğru — gittiğini | gördü. | Lanza del Vasto doğruldu, bü- | yük bir iştiha ile pirinçleri yedi, suyu içti. Bu sırada uzaklaşan gölgenin geri döndüğünü, yanın- |— mek İçin GÖLYE BENCALE Solda Ganj |— mehrinin Ki R a ğ i kenarındakı e $ Exma- | — mabetlerin- OCLAN FNDEEN » T Sesa — — den biri, ae ada iake yan asılzâdesinin yaya dolaştığı yerler.. Lanza ingilizce biliyordu. Halini MEMLEKETE DÖNÜŞ anlattı. 'Tanza bundan sonra Mahâlma Köylüler yedirdiler, içirdiler; | Gandi'yi ziyaret etti. Oradan müs yaralarını tedavi ettiler, beyaz bir | lümanların meskün bulunduğu entari verdiler. Artık turistliktea | Agra'ya, sonarları Delhiye gitti çıkmış, bir Hindli olmuştu. (Devamı 7 inci sayfada) Borularını Temizle- Gelmiş da beş erkek bulunduğunu gör - dü Yanına geldiler, bir. sex ye | koydular. Köye götürdüler, te - | miz bir kulübede, temiz bir yata- Ba yatırdılı Ertesi günü elini, yüzünü, vücudünü yıkadılar, temiz| bir gömlek giydirdiler, kulübenin geviz ağacının altına ğ serdikleri seccadenin Üzerine o- turttular. Köyüm büyükleri — gel- diler, yanına oturdular. Göğsünün üzerinde, küçük iken yapılan sa- | libe bakıyorlardı. Sonra, nereden geldiğli veye gitmek istediğini - sordular.. PijaMa | Kiminimiş Pgrnç bir erkekle bir kadımı muhaköme ediyor: İ Reis — (Kadına) madam, apar- aris 14 üncü sulh mahke - | gm boğuk olduğunu, ik! yasdık bu lunduğunu yazıyor. Mademki ya nizsınız, iki — yasdığa ne lüzum Madam — Yatak iki kişilik de tımanınızın üç odalı olduğu doğ- rTu mu?, Madam — Evet... Reiş — Zabıta, raporuda yala- ondan... Fakat, ben yalnız yatı * yorum, Reis — Dolabda, birçok erkek (Devamı 7 inci sayfada)

Bu sayıdan diğer sayfalar: