28 Mart 1939 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 2

28 Mart 1939 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

“2—80ON TELGRAF— 28 MART w» HÂDİSELER batan Sadıkzade vapuru bir ket olmuştu. Güç halle, lar kurtarıldı. Maddi zarar yee fazla.. Fakat, bo v : hâdiseler in h işletilecek vapur bulunamıyor - muş.. Bu hav eh gazete, bu kazanın, diğer bir çok vapur- ları da İşgal eti nyor. Di- Ber hatlara işleyen vapurların da seferleri ve s: disi v miş. Allah başka kaza vermesin TANK'IN MUCİDİ ÖLÜM DÖŞEĞİNDE Şu harblerde kork: olan tankı icad ede döşeğinde imiş.. Tamamile mef - lüç bir halde ölümünü bekliyor - Zavallı mucid.. Demek ki, nç bir silâh adam ölüm muş. yeni bir dünya harbinde, icadker- desi olan tankların, yeni mari - fetlerini göremeden gözlerini ha- yata yumacak.. Fakat, bilinmez. bakarsınız ki, adam son nefesini vermeden, dünyamın bir- tarafında bir patırdı kopabilir. Şimdi ar - tık, yeni bir dünya ha*bi için, ay larca gerginliğe, notalar teatisine seferberlik ilânlarına lüzum var mıt? DAKTİLO ARANIYOR MU, YOKSA ARANMIYOR MU?. Dün bir gazetede şöyle bir hava- dis gözüme ilişti: Bir daktilo ara- niyot Hayret ettim, demek, böyle dak- tilo arayan müesseseler var.. Ha büki, bizim bildiğimiz, daktilolar, KÜÇÜK H t ötedeki e olan Mahmud p ölmüştür. Cese nra karlar — altından * Erzincan Rimekre gi oğlu Aziz don bir hafta çıkarılmıştır. * Cimin nahiyesinin — Kazol köyünde bir d çığ düşmüş, çoban İsmail ile on beş koyun al- tında kalarak ölmüştür. * Eşki Dahiliye Kaya geçen cuma güni li Şükrü hafif bir paralizi, geçirmiştir. bir tehlike, arzetmediği de tedavi edilmektedir. ahmedde Arasta soka idettenberi tatil e- dilen hafriyata tekrar başlana - | caktır, Bal istimlâk işine aid tahsısalı kendi mücssesesinden almışlır. * Feridun Manyas tanbul ret ve zahire borsası komiserilğine — İktısad Vekâleti murakıb komiserlerinden Mah - mud Tekin tayin edilmiştir. açılan İs- * Posta ve telgraf umum mü- € vekâleten Nazım ta - Halifenin Bir ispanyol Güzeli arihi Roman: tiyar kadın toru mühim işleri hakkında m; alıyardu. Bir aralık başını adi. Ben geçenlerdi nin En düyn giden ord uştum. Hali sunun Musa bin Tarık bin Z an orsda ülüs'ü : Yakında Hilife de ora- T yapacakmış. Bunları a- ğızdan ağra duyuyör acabhü? Selim Hayyat hatif bir göğüs 'ad varımı re hep değiştiril! - | KARŞISINDA [ Son Telgraf acak müessese arar.. Sonra, ladık ki, bu edak-| erlevh n | fi, bir hikâyenin ser- bir ilâ Jevhası dej levhası imi | | ÇİÇEKLER KONUŞUYOR ’ SES ÇIKARIYORMU | Bazı âlimler, nebatların kon vi ses çıkardıkl larmı çiçek u a ediyor Bunun için de bir âlet icad Bu â r çiçeğin ya- | nin: t hikrofo- nu da kulağ Güzel sesler duy batat melor (yorsunuz. nkü fen, ni hayet zaptetmeğe muvalffak ol - m | Nebatların nasıl konuşt melodil. lemediğimiz için, bilmiyoruz. Bu âlimler, leri bir de, bizim İstanbul şehir meclisine getirseler, baksak, din- lesek, Lonuşma - ları nasıl, sesleri var mı? inin masıl olduğunu, din-, icad ettikleri makine - sayın azamızı DNE | “TİMANLARININ FARKI — 'ÖRK VE İSTANBUL Nevyork limanı içinde ışleyen nakil vasıtalarının getirdiği yeni | viradat hesab edilmiş. Bir yıl için- de, 11 milyon dolar kazanıyorlar- muş. Artık, Nevyork limanı nekadar ve çeşidli nakil vasıtası | bulunduğunu, bu ların da ne derece ş yaplıklarımı, varın siz | hesab edin. | | Bir zamanlar ise, İstanbul li - | | manı için, Pireden muvna kiralı- | | yorduk. Yeni dünya ile, eski dün- f yanın farkıt.. içinde | vası! AHMED RAUF ABERLE * Şi | sedarlar umum heyeti dün Anka- B rada toplanmıştır. Yen. idare he- | yeti seçilmiştir. Şirket umum! mu- amelâtin, emin etmişi y Artüv polacı Adem vilâyet evrak memu- tü Şerifi, Çapolacı İshakı ve kah- | veci Veyseli birer saat fasıla (le anca Ağır ceza mahket cezasına mahküm etm * Dün akşam Üzsküdi çittliği denilen korulukta da çavuş ngın | işen köylüler ta « | sa da a da y | ın söndürülmüştür n yeni | intihab mazbat nazırlanmış ve fasdik edilerek Dah | kületi — — Yurdun en uzak İyoksul yavruların sağl İşebilmek için yılda bir lira ve-| | jrip Çocuk Esirgeme Kurumuna 'üye olalım! | rı Sarayında Yazan: CELAL CENGİZ geçirdi ve sevgilisinin yüzü karak Hepsi doğrudur, dedi, ©i Halife B e bar erken Hae - mağlüb olarak döndüğü gö Fakat, Endülis'deki kah- ar, Haccae'ı sevmezler. Hac, cac oraya giderse, Tarık bin Ziyad Bibi birçok müslüman kahraman- lacın Endülüs'den uzaklaşmaları | muhtemeldir. İşte Şamda, mem - | leketini seven müslümanlar bu en-| Firavunları gibi, Emeviyo tah - Zührevi Hastalıkla Mücadele VekâletiV ücadeleİşllerini| Daha Ziyade genişletiyor. Ve- hhat ve İçtimal Muavet | hastalıklarla am bir devam etmekte - iden ve alülünü değ ahveden bu ların kökünden radyo neşriyatile pr mek içân taşralıların konakladı! ları Sirkeci otelleri daya başlanacal Zührvet hast le teşki de propa klarla mücada bu hususu da nazarı sadile buralara davet eli lara müşahhas misaller üze! belsoğukluğu ve frengi haki | malümat vermek de düşünül - | mektedir. Mücadeleye devam e- dildiği takdirde zührevi hastalık- | ların daha büyük nisbette aza - umulmaktadır. 16 Yaşında Bir Kız Sevgilisine Kaçtı Edirnekapıda 16 yaşlarında E- mine isninde bir kız sevdiği Hü- seyne kaçmıştır. Kızın babası H seyni mahkemeye vermiştir. Bi - re le kaçtığı anlaşılmışlır. Suçlu olarak gösterilen sev bırakılmışlardır. Misafire Bakın! Arnavudköyünde sebzeci B ram sokağında oturan Ali ile Hü- A l misafir Köklü adın- ve Ali seyin anı he olarak gelen Hü: da biri Hüseynin 20 ni çalarak KISA POLİS HABERLERİ unda biri Horhor caddesinde Didarın ne gizerek hırsızlık yaparken suç kalanmıştır *& Ramide oturan adında bir arabacı Balatta ara - bacı Tevfik val arpayı çal tulmuştur. * Eyübde oturan Haki lehmed sokakta kendisile alay | eden Semih adında bir çocuğu taşla başından yaralamışt: * Fenerde Cafer sokağında Fatmanın evinden yangın çıkmış, sirayetine meydan — verilmeden | Fakat tediyat defterine na iade ettiği para miktarını da OLTS Ve:. Mah Dalgın Havale Memuru 1800 Lirayı Nasıl İhtilâs Etmiş ! | si havale me - ya çektidi T | ifadeyi verdi «— Maznun havile meibür SRen disine havaleleri ödem cab eden parayı verii şamları da odama ge dik. Bir sabah kendisine 1000 lira | ftim. Tahir bu paranın 800 havale sah miş. ödediği z ve havale miktarını yedi bür Üüç yüz lira olarak göstermiş. O akşam, dalgınlıkla, bana getirdii paranın, yüz lira noksan olduğu - ftarkına varamadım. Fakat er- tesi günü, yaptığım hesab netice- sinde, eksik para aldığımı anla: dım. Havale memurunu çağır - dım, Tahir: — Ödediğim paranın miktarı 800 lira idi. Geriye 200 li- ra kalmıştı. Bu sekiz yüz liradan yüz liranın musmelesini yaptı - ium halde sahibine vermedim. Çün- kü, yüz lira açığım vardı. Tahir çok dalgım ve acul ol- duğu için, onun havale memurlu- ğunda kalmasını artık doğru bul- madım ve kendisine: Seni başka bir vazifeye tayin ettireceğim, başka açığın var mı? diye sordum. u, kasadan 1800 küsur li- ine geçirdiğini söyledi. Bunun üzerine, keyfiyeti alâka - dar makamlara bildirdi razin avini Ta hid sıfat ruşma 24 n Fatihde Mali Hıdır adindi i Ordu cad- Mehmedin — kahvesinde | adında biri ile kumar oy- bi namış ve beş lir miştir. Hıdır kaybettiği paraları geri istemiş, alamayınca da ka - Pakola giderek şikâyet etmiştir. Polis her iki kumarbazı yakalı - yarak mahkemeye vermiştir. * Samatyada oturan Misak oğ- | lu İstepanın bindiği bisklet Ba- kırköyde Berber Alinin 5 yaşın- daki çocuğu Mustafaya çarparak yavruyu —muhtelif yerlerinden yaralamıştır. kemeler Yat Düdüğü Çalmıştı ? Kabahatleri Birbirlerine — Atıyorlr usuf bir zavallı b takındı. lh ceza reisine yalv Su lular la baktı, sonra mı değil, onlar be Çü evvel öldürmek kü, hâd.seden dükleri B birkaç gün arkadaşı - Bekiri; hiç larını idare- üşler e engel olacağı de arularından d şüpk ye hbar ettiği için öldür! Bir gün işlı düçüncrek, be lemeden yüzüme baktı, sonra ko- lumdan tuttu, beni birinci koğu- şa doğru götürmeğe başladı. Ben Müustafanın bu hareket! şey anlamıyor, şaşkın şaşkın ona bakıyordum. O sırada Hasan, İb- rahim ve Rifat ellerinde bıçak - koğuştan çıkarak, ü- n ettiler ve beni ya- larla, birinci zerime hüc raladılar. Sultanahmed cinayetinin Rifat, hâdiseyi şöyle anlattı: faili — O gün başgardiyan Yusufa bir kama vermişti. Hâdiseden bir saat evvel, üzerimiz arandı; fakat bir araştırma yapılar evvel- den haber alan Yusuf kam: gardiyanlardan Mehmede teslim etmişti Kontrol, koğu! çıkıp gittikten sonra, Mehmed tel z ni rar bıçağı getirdi, Yusufa d etti. | Gece, saat sekiz, rindi oturm üyorduk. hi Dikk. olduğunu gördüm. erimden sıçrıyarak, onun tum. Çocuk, kap anlı bi- da rdi ve kora saldırdı, —onu aptığının farkında değildi. Önü- ne gelene, bıçağını sallıyordu. den bir- birkaç arkadaş, birinci ko- | |Talebenin | Yapacağı Maçlar Geniş Bir Program Hazırlandı ve erkek İisel, a- rlanmıştır. İstanbul mek- Kırdar mesi başkı Darüşşafa- ydarpaşa, Hay- kek, İsti riye, İstanbu dâl, Iş Kabataş, Per Te - rakki, Ticaret lisesi, Vefa, Yüce Ülkü, Erkek Mektebler arasında maçlar yâ- olan spor ha- | | | ş olan prog- | | nütle toplanmıştır. Altıncı Kamutay ve Beynelmilel Vaziyet Yazan: Ahmed Sükrü ESMEİ Memleketin her tarafında Altil c Kamutay seçimi yapıldı. Vi Cümhuriyet Halk Partisinin göt terdiği mamzetler kazandı. Bu nt ticenin manası sarihtir. Ve Tüt kiyede olup bitenleri — yakımda! takip eden yabancıların gözlerin den de kaçmıyacaktır: Türk mil leti Cümhuriyet rejimine inanı * yor, Türk milleti Ebedi Şefinin et rafında nasıl toplanmışsa, bugüt Milli Şefinin etrafında aynı tesâ Bu topluluk Cümhuriyet Türk'y velmilel vaziyetini t n devletlerit manzarası, sinin be; viye etmişt | kuvveti, topları ve silâhları kadaât | ve hattâ ondan daha ziyade milli birl'kleri ile ölçülür. En mükenr mel silâhlarla teçhiz edilmiş ordur | fara sahip olan bir millet, birlik | bundan evvelki beş kam temin edemediği için daha birkaf gün evvel tar'he karışmıştır. Fik bakika beynelmilel vaziyetin soll tay va feye — başladı günler içindeki | beynelmilel vaziyete bir göz atar pılacağı haberi on binlerce talebe | tarafından büyük alâka ile kar- şılanmıştır. Maarif Müdürlüğünde toplan - mış olan komisyon dün maçların tarihlerini tesbit etmiştir. lmiş olan fiküstür basıla- ondan sonra alâkadarlara | dağıtılacaktır. Eroinci | — Tarlabaşında Kulübe sokağın- da 14 nun alı evde oturan Pe n arama neticesinde 20 gram| bulunmuştur. Petro adliyeye verilmiştir. £ istilade edi kaç yerimde Rifattan sonra, Mustafa sorgu- ya çekildi: — O gece bir numaralı koğuşla 'dı, Ben de bu zi- Koğuşa gi - k, beni bir bıçakladı. | çay ziyafeti va fete dav idi koride W ettim. Yusuf âmirane ve bir | tavırla: — Yat düdü, dedi. Neden hi ü duymadın mı koridorda dola- sözüme öfkelendi, göz- | İşin garib tarafı şu ki; hâdise | halöne gelen gardiyanlardan de Yusufa — yaklaşmıyor, onu hareketinde serbest bıraki - öyet ben, (Yusufun geçtim, onu bilek - leninden sımısıkı tuttum. bir iki dakika geçme - Yusuf geldi, elindeki ddetle başıma vurdu. Ben bu darbenin tesirile sersem- ledim, Yusufu bıraktım, o da bu yürüdü ve üç defa bıça- | ğinı salladı, fakat bir yerime ras- Bgeliremedi. Canımı kurtarmak i- çin birinci koğuşa doğru koşma- a kapısı Ö- 1 arkadaş- larından olan Kâzım berli yakaladı ve yaraladı. Hâdise şahidlerinin de dinlen - meleri için duruşma nisanın ü - çüne bırakıldı. M H. -— ——— —— ——— —— — dişe içinde Haccac'ın arkasından yumruk sıkıyorlar. Halife Abdülmelik bunları bilmiyor mu? — Bildiğini tahmin Halifeye bu hal esaret edecek? Abdül, tına oturduktan sonra, yere ve gi ğe meydi İnsan bu kac okumağa mı başlı yavrum! Hal vardır. Ve lifor sonra - gi Orada Sitti in - öldükten * topraktır..| n gö 4 Abdülmel'kin tut- .Bi ime temayü ü yoksa, zalimleri himaye edemez!» du. | Habibe, Selimin büyük anne - | sinden çok hoşlanmıştı. ndarın ruha — İnsan, bu kadınla kor.aşıne- Za doymüyor.. Diyerek mütemadiyen Sitti Ha- diceyi söyletmek — Burada kimseye sezdirme - den nikâhımızı kıydırsak fena ol- | ma Dedi, Sitti H: tavırla başımnı s: Evet nız için b öşünceli bir rinize bağlanma- nikâh kıydırma - Fakat. bu işi yapm İıyız. ? Bnugün yapmak müm- Köyümüzde nikâh salâhiyeti olan Seyid Haşim dün Şama gilmişti. Ancak yarın ak - n dönecektir. mağa — Beyid Haşim sizin güvendi- | #iniz bir imam mıdır? — Evet, yavrum? Orit her gırrı- iriz, Seyid Haşim, benim eski dandır. * HABİBE, SELİMLE EVLENDİKTEN SONRA.. Aradan bir hafta geçmişti. Seylâ Haşim, Şamdan — döfer dönmez Selimle Habibenin nikâhe-, larını kıymıştı. Habible, Selimle — evlendiğine memnundu. Selim de © güne kı dar böyle bir kız bulamadığı için evlenmemişti. İkisi de birbirini de- lice seviyorduy. Şama yakın olan bu küçük köy- de ne zamana kadar saklı kalacak- lardı? Selimin - ogünlerde - kafasının içini yiyen bir kutd vardı. Endü- lüse gitmek.. Tarık bin Ziyad'la çalışmak. K çarmıyordu. Seyid Haşimin Şarıdan getir « diği haberlere göre, Halifenin ye- m bu arzusunu Habibeye a-| ni bir ordusu Tarık bin Ziyada yardmıcı olarak çok yakında yo- la çıkacaktı. Selim Hayyat bunu düyunca büsbütün — sabırsızlan - mağa başlamıştı. limin büyük annt si: — Çocuklar! diyordu. Müslü - manlar ayaklanıyor. — İslâmiyet dünyanın her köşesine yayılacak. Bu bir yağ İslâm ordularının geç | diği yerlerde yaşıyan i | hal islâmiyeti kabul ediyorlar. İs- | Panyadaki katoliklerin, islâm or- | duülarını nasıl karşıladığını bilmi- yorum amma, orada ip bambaşka olsa gerek. İspany merbutturlar. Bu yüz. dülarının İspanya 1 umüyorum melik oraya yardın öndermeğe kalkışmış. Bana ün Arabisten halkı bu (Devamı var) Dllüe n L ;». | Halife lar kalırsa bül nur seline benzer.. Kar-| gısınida hiç bir kuvvet duramaz.. , anlar der- ham: Birinci kamutay vazifesine baş> | tadığı, daha doğrusu Türk devleti- a Yusufa tesadüf | | betlori Papaya çok or- zun müddet, dü- | nin temelini kurduğu zaman, Bü- yük Harp nihayetleneli henüz iki gene geçmem'şti. Harp sonrast devrinin İstinatgâhını teşkil ede- cek olan Versay sulhu da on ay evvel imzalanmıştı. Gerçi " Türk toprakları düşmanların ayaklar altında ve Yakın Şark da b istikrarsızlık içinde idi. İkinci kamutay vazifeye başla- dığı zaman, Versay sistemi artık yerleşmiş demekti. Türkün az- miyle Sevr paçavrası da yırtılmış onun yerine Lozan muahedesi ka- im oldumundan Yakın Şarkta bir sulh ve sükün devresi açılmışlı. Fakat Versay sisteminin en çok sağlamlaştığı devir, şüphesiz, Ü- çüncü kamutayın açıldığı 1927 se- nesine tesadüf etmektedir. Dördüncü kamutay — vazifeye başlıyacağı sıralarda — vaziyet de değişmiye başlıyor. 1931 senesi i- çindeyiz. Avusturyada bir banka- nan iflâsiyle başlıyan, çabucak AF manyaya intikal eden ve İngilte- reye geçen mali kriz meğer Ver- Bay sisteminin temeller'ni sarsı- yormuş. O zaman bunu kimse medi. İktisadi « < >m mukavvadan yapılmış ev gibi yıkıldı. paralar kıymetten düştü. Ticaret daraldı, Kredi. kalktı. Devletler e lel mübadele için başkâ başka üsüller ihdas ettiler. Fakat bunun umümi bir inbidamın baş: Tangıci olduğu ancak sonra anlar şıldi. Altıncı komutay vazileye baş - larken beynelmilel vaziyet nedir? Bunu Milli Şef, şu veciz sözlerle mset sahasının şüp" heli ve karışık bir devrinde bu * dunduğumuz uyanık gözlerinizden Küli kalmaz. Tusanlığın büyük fa- cialar karşısında kalması ihtimali her zamandan ziyade artmıştır. Hakikaten beynelmilel münase- anarşi içinde bulunduğu bir zamaudayız. Büyük Şefin işe- ret buyurdukları gibi, insanlık si- lesinin bir uzvu olan Türkiyenin vazifeler karşısında kalması bile muhtemeldir. Fakat Cümhuriyet esi istikbale emnih Yazefaci çok İltiyarlamışı karısını ve çocuklarını b ardı. Şayed. kendisi ölürse, neler yaP” mak icab eltiğini vasiyet etti, Çerak Tarı çok müteessir oldular. Ağlamsi? başladılar. Büyük kum Esler Miçkırarak: — Baba.. Baba., dedi.. Evimizin Kİ kırk zün malem (ulacak. ç Yasefaçi, hemen yerinden doğruklt — © zaman dükkânı kim açıp K4 7 piyacak?. Bir gö ena çaf Ortaköy: Sakl KA

Bu sayıdan diğer sayfalar: