Üniversitede Bir Saat - Melankolik insanlar Ne Düşünürler,Ne Yaparlar? Mazhar Uzma;ı'—ır-ı_ Akıl Hastalığı Hakkındaki Mühim Bir Takriri eçen sene, salı günleri, Maz- har Osman Uzmanın Üni - versitede :“ıye derslerine muntı AM ederdim Bu sene işlerimin Bkluğundan, dolayı maalesef üs- 'din bu pek enteresan derslerine :':”u-yuv kiymetli takrirlerin * h'y Seçen salı akşamı, matbaayı 'Otdum. Beyazıddan geçerken, 'ebelerin akın akın Üniversite- tim iTliklerini gördüm. Merak et Ve tanıdıklardan birine sor - | Üm; Üniversite telebesi ders dinliyorlar | gidiyorum: derler: Mide.. diyor. Diğeri: e— Neş'em eskisi gibi değil.. Ü. -N A,k:d"' Ka YögarA . Ozma, | Tedlerim öldü.: Hiç bir “şeyden | —— Kalbinde çarpıntı var. BEree I =—h a d"“" zevk alamıyozum.. Dünyada hiç | — Sözü ile beni baştan - savuyor. » cevabını — verdikten | Dip v0 or.. Be- | Bütün gün sıkıntı içindeyim. Ah, | ne varsa, şu başımın içinde!. Her | adım atışımda, bu başım bana 1z- tırab veriyor. Kalbim sıkılıyor. Uy kudan uyanırken, ıztırablarım da '*’"'a koluma girdi ve: te fayı k. Ham- ç Haydi, dedi. Üstadı e SARİRR Ğ kendine göre beşeri - yete bir faydası var, Ben, evet ben dünyanın en bedbaht adamı- dinliye- '—nn. ne, kapılarına kadar din- (ei *Yicilerle dolu, Takriri yakından ŞAKA EREDE DOĞ ay; öğlen yemeği için eve Bxelwıu Oğlunun annesine heyecanla bir şeyler anlat- tığını görüyor. — Ne anlatıyorsun?.. Diye . Çocuk: — Yeni öğretmen çok meraklı bir adam... Sınıfa gelir gelmez bana, senin nerede — doğduğunu sordu. Sonra annemin doğduğu ye-| ri öğrenmek istedi. Bunları bildi- ğim için söyledim. Az sonra benim doğduğum yeri de sormaz mı? Ya- lan söylemek mecburiyetinde kal- | dün. Sebeb?... — Tabil bir kadınlar klininiğin-| de döğdüğümü — söyliyemezdim. soru; Belki beni kız zannederdi. Bunun için futbol sahasında umu | söyledim. KURNAZ KÖY! Köylü bir şehre gelir, işini gö- rür. Akşam üzeri köyüne dönmek | üzere yola çıkar, Ormandan ge- çerken karşısına bir adam çıkar, rovelverini göğsüne day ç — Ya kesoni, ya da canını! ngilterede yüksek tataka - Köylü, mukavemetin -beyhude ö dadlkrdüleedik. hai olduğunu anlayınca kesesini çı - 'olan gazetöler yalnız son zerinde çok iyi bir tesir bırakmış olması. Kraliçe Viktorya öna rüt- kar zamanlarda görülen vukuat ile ü- | be vermiş, Kraliçe öldükten son- — Al, ver, Fakat bu para be- | zerinden uzun seneler geçmiş mev-| ra oğlu Yedinci Edvard da onu nim değil, köylülerindir. Kaybet- | zularla da uğraşıyorlar. Harbden | daha terfi ettirmiş, ondan sonra Kral Beşinci Corc da en bü bir paye olan Lordluğu vermiştir. Farkhar hiç kimsenin malik o- lamadığı dostları elde etmiş, Lond-) ranın en yüksek tabakasındaki sonraki zaman ile barbden evvel- ki-zaman arasında büyük farklar m. Rica ederim | ÇA, Harb zamanında birdenbire | | zengin olmuş adamlar - görüldü. | Fakat harbden evvel de İngiltere | tim desem inanmıyacaklar. Çal- dığıma hükmedecekler. Müşkül bir :ıh edebilmek için, koridorlara D 'âr taşan kalabalık arasından Üşkülütla geçerek, nihayet içe- Tİye girebildim. Oktor anlatıyor: bir S z Melenkoli — hastalarında dürgunluük hali vardır. Düşü- î:;î”"' hareketleri, sözleri a- inden hep şikâyet e | | | İ yimt.. Eskiden sahifelerce yazı yaza- biliyordum. Kafamı yoruyord düşünebiliyordum. Halbuki şimdi yazıya başlıyorum, ancak birkaç | satır yazabiliyorum. Sonrasını ge- tiremiyorum.> Melenkolik kararsızlık içinde - dir. Hastayım, Kadının Kocası Boş Boğazlık Etmiş benimle uyanıyor.. Ah, gene mi sa- kalbim!... Göğ- dilerini © —Pel remiyorum..» Hastaların sıkıntıları göğüsle - rinden, başlarından, hatta kolla- sının tetiğin — Bir dah — Bir daha!, çeker. rından, bacaklarından olur. Bütün bunlar melenkolinin âzazlarıdır. (Devamı 7 inci sahifede) — Ya! hiş bir yumı — Ver paralarımı kardeş arasında açılan bir davanın muhakemesine da- Ko llât var: Londra ceza mah- ı mgiliz gazetelerinde iki kız '-ı tında Mariden isminde Mesi bununla meşgul olmuş. 56 | bir | Şand aleyhine bir dava açmış ve lan 750 İngiliz lirası tazminat istemiştir. Mahkemede davacı Misis denin avukatı diyor kİ — Misis Den daha yirmi yaş - larında iken Şand iszminde biri ta- rafından aldatılmıştı. O zaman ri> Senelerce Evvel Olmuş Bitmiş Bir Vak'ayı Şimdi . Meydana Çıkarmakta Ne Mânâ Var? Şandın iki çocuğu vardı. Bir se- 'ne sonra, yani 1914 de Şand tekrar Misis Deni bularak onun alâka - sını celbetmek istemiş ise de o za- man kız tarafından kovulmuştür. 917 de Misis Den kocaya vardı ve mes'ud bir aile kurdu. Aradan seneler geçtiği için bu vukuat u- nutulmuştu. Fakat 937 teşrinisanisinde Mari den şöyle bir telgraf alhıyor: «Seninle yalnız konuşmak iste- rim, gel> Tarzında olan bu telgraf büyük her den geliyordu. Onu bir yere — çağırılıyordu. Fakat telg- raf Mart Denin kocası tarafından açılmış, okunmuştu. Kocası ken- di apartımanları - konuşmak için müsaidken neden dışarıda başka bir yece çağırıldığını karısına s0- ruyor ve nihayet büyük hemşire- İnesi haziran a * 'nin oraya gelmesi karalaştırılıyor. | yında — ayrılmış « İki kız kardeş arasında konuşu - 'lardı. lacağı zaman Misis Denin kocası | © zamandanbe - evden uzaklaşmış, fakat bir mül det sonra dönüp geldiği z: rısını pek fena bir halde Laygın o- larak phulmu;(ur İki kardeş ara- İükünesinde mün- sında ne geçti?. Misis Şand kız | *€Vi blr hayat ya- kardeşini görmeğe geldiği zaman | PYOr, bilhassa mı- düniş bi sır ve buğday ye- — Kocam Şand bana herşeyi an-| İtiştirmekle meş * dattı. Senelerce evvel ikinizin a- | gul oluyordu. rasında bir macera olmuş. Kocam | — 1937-38 senele « seni aldatarak bana hainlik etmiş. |rinde zahire fiatı Bunları hep itiraf etti. O halde | düşük olduğu için omanya kra- R li Majeste Karolun kü- çük — hemşiresi, Kraliçe Viktorya nin torunu Bük - reşte, büyük ve modern bir bakkal dükkâünı açmıştır. Sabık - Yunan Kralı Jorjla Eli - İzabet, Bükreş tem- mahkemesi kararile 1935 se » d | ; sabık Kraliçe, söyliyeyim. Başka türlü ken- ndıramıyacağım. Hırsız pardesüyü alır, tabanca- — Fakat başka kurşunum yok. Köylü, hırsızın suratına müt - uk indirli Der, kesesini alır, kö) nedıııııvr | gerek diye çok düşünülmüş, ni EskLkiİi de hiç yoktan Lordluğa kadar çık- | mış, kimseler görülmemiş değil- e sarayını ve Londra kibar mehafilini kendi: çok | meşgul etmiş ve bundan on beş sene evvel öldüğü zaman dediko- dusu büyüdükçe büyümüştür. Horas Farkhar isminde basit bir banka memuru herhalde pek talili © bulmuştuür. Onun bu mu- etindeki ne sebeb imiş ki bir gün kendisini Lord kimselerin esrarına nüfuz ettiği gibi sarayda da Kral ve Prensler arasında onun kadar herşeyin iç- yüzünü bilene rasgelinmemişti. Yaşadığı müddetçe onun büyük bir şöhreti vardı: İngilterenin en birinci milyoneri ve en akıllı ban- | geril. Fakat bu milyonerin, bu meş- hur sarrafın parasını - birakacak mirasçısı yoktu!. Acaba o cesim servet kime kalakilecekti? Ne parasını, ne de Lord unva- | pını miras bırakacağı kimsesi ol- Yunan kraliçesibakkal Bükreşde Kardeşinin Yanında Bir Bakkal Dükkânı Açtı Müşteriler İçeriy;Girmek İçin Nöbet Bekliyor Ve Herkes Onu Takdir Ediyor edecek muhtelif şeyler yetiştirmi- ye başlamıştır. Çiftlik on sene içinde çok te- rakki etmiş, büyük miktarda sı- Bir, İsviçre inekleri, milyonlarca yonlarca arı da vardır. Sabık Kealiçe şimdi, cins cins peynir yapmakta, piyasaya mil- yonlarca yumurta çıkarmaktadır. Mutavassıtlardan çok müşteki b- lan sabık Kraliçe, çiftlik mamulâ- tını, doğrudan doğruya halka sa- tabilmek için Bükreşin en büyük caddesi olan Kalea Viktorlel'de kardeşi Majeste Karolun sarayı yanında asri bir bakkal dükkânı açmıştır. Ve diğer bakkallara kar- şı rekabete başlamışt: Uzun Yaşamak İçin İngilterede Misis Sankey İsinin-| de bir dul kadın geçen gün 100 ya-| gına girmiştir. Bu — münasebetle kendisini tebrik eden gazeteciler sen de en aşağı bir sokak karı- sırdan başka birşey değils İki kardeş a! bu şeyleri kim duyı uş. (Devamı 7 inci sahifede) | sabık Kraliçe çifi sında konuşulan | Jarını klerinin masraf çıkarmıyı muvaffak olama mıştı. bık Kraliçe, malikânesini asrileş- Büyük bir enerji sahibi olan sa- ğ tirmiye karar vermiş, kâr temin Sabık Yunan Kraliçesi Elizabet dö Gres oda şu cevabı vermiştir: — Canmızan istediğini yiyiniz, ' uzun yaşamanın sırrımı sormuşlar| . içiniz. Gam, kasavet çekmeyiniz!, Kral'a, Prenslere Miras Bırakan Bir Milyoner Bu Garib » Adamin Harb Zamanındaki Hayah Çok Eniere.»andır MART isi$ — Londranın Taymis nehrinden gö rünüşü hayet şuna varılmışlır: Herkes ü- | mıyan Farkhar — ihtiyar yaşında bir gün gözlerini dünyaya kapa - dL Ondan sonra iş milyonerin va- siyetnamesini açmağa kalmış ve açıldığı zaman ortalığı bir hayret kaplamıştır. Çünkü - milyonerin birçok alacaklısı çıkmış, Farkha- rın pek müthiş borçlar altında e- zilerek öldüğü anlaşılmıştır. Lâ- kin alacaklılara para bırakmıyan garib milyoner ve pek akıllı diğe meşhur olan bu banger vasıyetna- mesinde hiç hatıra gelmiyecekleri paralar bırakıyordu. Başta o za- manki İngiltere Kralı Beşinci Corc, Kraliçe Mari, Beşinci Cor - cun annesi - Karliçe — Aleksandr Beşineci Corcun hemşireleri, Be- şinci Corcun oğullarından biri ön belli başlı mirasçılarındandı! Krala ve Kral hanedanının er. kânına miras bırakan bir milyo- ner az mühim bir adam olmasa ge- rek değil mi?. — Farkhar vasiyet- namesinde emekli bir takım hiz- metçilerine, uşaklarına da parâ- lar bırakıyordu. Birçok emlâk da vardı. Nihayet sıra bunların kiy- metini takdirde ve herkese veri- lecek paraların verilmesine gelin- ce iş değişmiştir: Çünkü milyo « hnerin vasiyetnamesinde bahse - dilen paralar, emlâktan hakikat- te eser kalmamıştı. — Alacaklılar paralarını kimden istiyeceklerdi? Vasiyetnamede gösterilen miras- çılardan mı?, Halbuki hakikatte | © mirasçılara hiçbir şey düşmü - yordu!. Farkhar, henüz genç bir adam- dı. Londranın en kibar mahalle- sinde bulunan bir banka şubesin- de çalışıyordu. Bir gün oraya Kral hanedanından bir Dük gelmiş, iş icabı Farkhar da Dük İle konuş- Muştu. Genç memurun fikirleri Dükün derhal nazarı dikkatini cel- betmiş ve teşebbüs edilen büyük bir işe Farkhar da karışarak az zamanda çok muvaffakiyet gös - termiştir. İşte oradan parlamak, Yedinci Edvardın zamanında Farkhar sa- raya sık sık girip çıkarmış. Hattâ bir defa Krala para lüzim olmuş, bunu öğrenir öğrenmez Farkhar koşmuş, bir müddet sonra lâzım olan parayı bularak getirmiştir. Kral o sırada yapılacak işi ku pa- ra ile görmüş ve tabiidir ki bir müddet sonra bangere iade etmiş- tir. Yalnız şu var ki banger hemen giderek para bulmak için kimlere müracaat ediyordu? Suali hatıra geliyor. İşte dedikodu da böyle başlamış, işi içyüzü sonra meyda- na çıkmıştır. Farkhar böyle bir fırsat çıktığı zaman yeni zengin olmuş, fakat Londranın kibar â- leminde hiçbir mevkli olmiyan a- damları bulurmuş. Böyle adamlar herşeyi servetlerile temin edebi- liyorlarsa da Kral tarafından ka- bul edilmik ve saire gibi imkân- lara malik olamadıkları için bü- tün emelleri de ne pahasına olursa olsun saraya sokulmak imiş. Fark har böyle birisini buluyor, ona: — Birkaç gün sonra Kral tara- fından bir gardenparti verilecek, oraya davetli olmak ister misin? (Devamı 7 inci sahilede)