4 Mart 1939 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4

4 Mart 1939 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

e İ : $-SON TE AFP—d MART 1808 - Temamen Bitaraf Kalması isteniyor Berlin - Roma Mihverinin Şekli Değişerek Müdahalesi Devam Edecek Diye Korkuluyor Demokratlarla Arasının İyileşmesi Endişe Uyand Katalanyanın zaptile neticelenen son muharebede spanya meselesi hallediliyor! diye sık sık. tekrarlanıyor. Bu pek müphem Fukat halledilmek ne suretledir?. Bütün Şehir halkını koşturan Fi Tekrar tekrar görülmeğe lâyık şaheser... ALICE FAYE Gaş ediyorlar. İlâveten: Milli Şefimiz Bugün saat 1 ve 2.30 da tenzilâtlı m: BUGÜN Hareketli, Meraklı bir Mevzu RADYO MU Filme ilâve Olarak Bugün saat 1 ve 2.3) ten: dahili harb bitiyor demek ise da- ha bitmedi. İtalyanlarla Alman - BÜYÜK CAZ TYRONE POVER İkinci zafer haftalarında mühterem peristişkârlarını SARA Y Sinemasında İSMET İNÖNÜ'nün İstanbula müvasalatları bütün tafsilâtile gösterilmekledir. | iPEK Sinemasında Neye Eğlence, Zevk, Nefis Musiki, Kahkahalı Herkesin seveceği, beğeneceği bir Film Fransızca sözlü baş rollerde sevimli Fransız Yıldıcı SİMONE SİMON ve Ve Milli Şefimiz İSMET İNÖNÜ'nün İsusnbula muvasalatleri, yapılan istikbal merasimi, Şefimizin halkla temasları, bütün - teferrüatile Franko'nun ıriyor w Frankişt kıtaatın Maksad mevzi alışlarına aid bir inti. lar Franko İspanyasından çıkı yorlar demek ise o da daha olmaci | Bunları daha uzatmak ve say- mak “kabildir. Fakât Avrupa po: ika âlemi için İspanya meselesi hakikaten halledilmiş oiduktan sonra da İspanyanın bahsi kapa- nacağı hiç benzemiyor. Bugün Ge- neral Franko vaziyete hâkim gö- rülüyor. Fakat İspanyanın dahili meselesi - harici işleri gibi - bit- miş olmuyor. Eğer C yet- çiler kat'i galebeyi elde etmiş ol- saydılar yine bu meseleler bitmiş olmıyacaktı diyorlar. Yeni gelen Avrupa ga de buna dair görülen bazı gözden geçirdikten sonra vaziyet laşılıyor. İşte meselâ «Taymis» ih İspanyadaki muhabiri uzun za- (Devamı 7 inci sahifedi » birşey. HAREBESİ Kat BEN BERNIE Kut e FLORİDADA BİR KAÇAKCI AMERİKA SİNEMA AKADEMİSİ —— BERLİNDE ÜÇ İDAM CEZASI aik mahikemesi tarafından ge - çenlerde mahküm edilen Üç ca- Fisnrnni Casusların hangi devlel hesabına ça- diştıkları gizli tutulmaktadır. , — emil Nihad, © güne dar çalıştığı bankadan istifa e- dip çekilmişti. Çün kü gefi ile iyi ge- çinemiyordu. Ni- hayet bir akşam kavga etmiş, ay - rılmıştı, Bir hafta |boşda gezdi. İsti- rahat etti. Avâ » İzeliğe, dinlenmiye çök ihtiyaci var - dı. İstanbulun bü- ün güzel sayfiye erlerinde bir iki Çocukları kaçıran Piyer Marsel, e- dektrik sandalyesine Kanş, bir viraneye atmışlı. Los Angelesde bir sinema akademisi vardır. Hec sene ipiidasında büyük bır ziyafet derlib eder ve © sene içinde şevrilen Kilimlerin en iyisine, en çok muvaffakiyel kazanan artisilere mü- kâfatlar verir. Akademinin bu ziyafetine iştirak e- denler 40 llira yömek parası verirler, Geçen seneki filimlerden ve artisi- lerden birinciliği kuzananlara küçük bir allın heykel verilmiştir ece pansiyonda Büyük mükâfatı kazanan filim şa- | kaldı. Fakat, ban- duri «Öna beraber gölüremiysceksi - |Ladan” çıktığının Biz.e Çeviren haftası idi. Cebin« En iyi aktris ü K önelik leki paranın bit mek üzere oldu- ğunu görmüştü. Bn iyi aktör müküfali da — Spender Trasiye verilmiştir. iyl senaryo müküfatını da Piz- |— Müthiş canı sı- maliyon senaryosunu yazan meşhur | kılıyordu. Bir iş İngiliz mizah muharriri Becnar Şav bulmak- Vâzımdı. kazanmıştır. Valt Dimneyin (Pamuk Prenses ve yedi etice) filmi müsabaka harlel tu- telmuntur. Zira bu filmin aktörleri canlı değildir. Mürekkep hokkasından | Fakat, ne işi?. Kirp seye gidip bir iş rica edemezdi. Ta mıdık, ahbab, nü- düllağ ai İfuzlu kimse de Geçen sene en çok kâr temin eden | yoktu. filim Fol Paraddır. Büyükdetede BU DA BAŞKA TÜRLİ Ü | ğ evde sabahleyin Kalb hastalığından ölün bu hırsızın | kalkmış, güzete o- macerası bize, Brozilyalı bir harsızı ALD pansiyoner kaldı. —— balırlattır Geçenlerde, Bresllyanın — küçük bir kasabasında bulunan — bir baslanenln bahçesine bir hirsiz girmiş. Kümente- Ki bülün tavukları, tavşanları, bir de dömüz yavrusunu çalıp kaçmış. Tavukların hastalar ve momurlar 1- çin olduğu malüm, Pakal lavşanlarla kuyordu. Gözü kuçük ilânlar sü- I tununa ilişti. Can sıkıntısi ile en lüzumsuz ilânlara kadar okuyor- du: Bunlârın içinde bir tanesi zarı dikkatine çarptı. Şöyle yazı- yordu: «Sekiz yeşlarında bir çocuğu men gitti. Bir otobüse atladı. lide indi. Adreste yazılı apartı - manı buldu. Heyecanla" kapıyı çaldı. İhtiyar bir kadın kapıyı açmıştı: — Kimi istiyorsunuz, efendim? — Efendim, bendeniz, gazete - deki ilânı gördüm de... Fransızca domuz yavrusu lâboralaar tecrübeleri için besleniyormuş. — Mepsine — birçok tehlikeli mikroblar aşılanmış imiş... Bunların çalındığı meydana çıkınca hastahane müdürü, radye Ve kasaba halkına tehlikeyi bildirmiş. Tavşan ve doömüz eti yememelerini lavsiye elmiş. Bu favsiyenin tesiri pek çabak gü- Tülmüş. Birkağ sazt sonra yabancı bir | €, galınan hayvanlardan üçünü has- | fanenin duvarından — bahceye atmış.. Şüphesiz bu, hırsızin elinde kalanlar, Diğerlerini satmış,.. O zün tavşan yiyenlerin hemen hep- &i havf ve endiye içinde hastaneye koş- muşlar. Polis hırsın aramıya başlamış, Nihayet yakalamışlar.. koltuktan f bülmuştu. Kend. Buyin S Dâhi san'atkâr Z40 BİN YANL Bon teşrin 1938 e kadar Almanyayı | terkeden Yabüdilerin sayını 140 bin. | dir, O tarihica sonru çıkanlar da 100 bine yakındır. Bunlar, şima'i ve cenubi Amerikaya, İngiltereye, Pr.” aya, Holandaya, 'eye ve Çine gitmektedirler. 'LALEI Dünyanın yalmız en bü- | yük şehirlerinin en namli |) sinemalarında — bulunan Otomatik hava tertibatı Harp... Or Böyle muazzam, Bugün zilâtlı matineler nı memleketimizde tatbik ISMI II eden ilk sinemadır. Ğ — Biliyorduk, biliyaşdük amma zaman denilen değer yine zamanla değişebiliyor. Üzerinde dü - şünülmiyen birçok şeyler vardır ki, zamanla ken- dilerini bütün aksaklıklarile açığa verirler. Yine birçok şeyler vardır ki, başlangıçta bütün tadlarını tatlı oldukları kadar belli etmezler ve zamanla bu tad katmerleşir. Sen işte zamanla tadını arttıran, tadındaki değeri damla damla veren kadınsın. Bu öyle bir tad ki, benim için, ucu, bucağı yok ve bu sonsuz varlığın bütün özelliğini benim ÖREE NUŞ rımda derliyebilmeğe de ömrüm yeter değil anla- din mi?, Güney bu sözleri dinledi dinledi, dudaklarını büklü, mırıldanır gibi söylendi: — Bunlar hep senin evhamın?!. Fazıl, boynu bükük, gözleri yerde cevab verdi: len de tersini düşünmüyo- Tüz. Ancak ayrıldığımiz yol- lar var. Ben benden ae bir güven ve güvenin verdiği hürriyeti istiyorsun. Haklısın. Sabahtan ak- şama kadar yatak odasında hastalığile uğraşan bir kadın için bu sonsuz hürriyet isteği yerindedir. Fa- kat, karısını evde bilmiyen bir koca için de vebmin hudutsuzluğu içine düşmek te yerinde bir hasta - lıktır. Güney, bu sop sözlerli: — Olabilir. fransızca dersi verecek bir mual- ı lim #ranıyor. Adres: partımanı beşinci daire, » Cemil Nihad, birden, oturduğu | T fransızca muallimi li M a- dersi için müracaal ediyorum. İhtiyar kadın biraz gecikerek cevab verdi> — Ha. Evet! Bizlm Nono içim Evet, evet... Buyurun efendim.. Yaşlı kadın Cemil Nihadı içeri AKARYA Sönemasınla iştı. İşte bir'iş pekâlâ iyi bir | abilirdi. He- l GARY COOPER”" “esüze Markopolo'nun müthiş maceraları Fransızca Sözlü Süper Film memunsuuz Bilmek için görülmesi lâzımgelen bir Film 'düler karşı karşıya... Casusluk... Aşk... Asri vekayii musavver büyük tarih safhası.., Senenin en büyük Fransiz Film *HARP DÖNÜŞÜ emsalsiz, heyecanlı ve gayet müessir bir şaheserdir. TAKSİM Sinemasında Mutlaka görünüz. İlâveten Büyük Şefimiz Reisicumhur İNÜ'nin - İSTANBULA - MUVASALATLARI Bütün teferrüatile gösterilecektir. Bugün 1 ve 2.30 da tenzilâtlı matineler. YOSMA armamamanan V. 89 yazmmasmna Yaran: ETEM İZZET BENİCE O y eaeaaraameenaz Diye karşıladı ve devam etti: — Bak yine evde olmiyan kadın.. diye araya birşey sokuyorsun. Ve sesine daha çok keskinlik vererek söylendi: — Ben evde olayım olmıyayım. Senden tam bir özgenlik ve güven istiyorum. Ya bu böyledir, ya değildir, ben üç gün üç gece evde de olmasam sen bir saniye bile benden şüphe etmemeli: Bu söz daktorla aralarında kıskançlık, sevgi, #üphe, güven konularının tazelenmesine yeniden yol açtı. Doktor; — Hiç şüphe etmiyen koca, karısını benim gibi Sınır tanımıyan bir sevgi içinde görmeğe alışık öle mıiyan kocadır. Dedi, Güney böyle düşünmüyordu. Konuşma- ları sürdü: — Bence hiç Löyle değil. Bir koca karısını her wm umınmıuu.v Me.yunı,qıydıaüı— ce ve herşeyden üstün ona güvenir, Bunlar biribi- Tinden ayrıtlı şeyler. — Seven şüphe eder. . Seven saygı eder. — Tabil söylediğim gibi. Telefondu bana söyle- diklerin hakaretin başka türlüsü mü idi?, — Aklımdan böyle bir şey geçmedi. — Öçmedi amma yaptın! — Sinirliydim... — Bana karşı saygin olsaydı sinirlenmezdin. Benim yerimde kim olsa başka türlü yapa- mazdı. — Yapmalı amma sonunda piş Güney böyle söyleyince dok: rına oturdu. Karısını alnından öpti — Bütün söylediklerimi geri alıyorum. Dedi. Güney gene dudaklarını büzdü, suratını astı: an olmamalı. yatağın kena- — Bu iş bu kadarla bitmez Fazıl! Dedi, — Bügün yaptığın. yarın da yaparsın. için ben bu işin kökten bitmesini istiyorum, Fazıl şaşırarak sordu: devam etti: Onun — Ne gibi?. Güney hiç Liçimini — bozmadan, bütün soğuk kanlılığile cevab verdi: — Senin gidişin değişti. Bu değişiklik İçinde hergün bir haksızlık yapabilirsin. Bugün yaptığınnı belki daha ağırları ile karşılaşabilirim. Benim böy- le şeylere katlanmama imkân yok, Onun için sana derim ki biz ayrılalım. Genç kadın bunu söyler söylemez doktor oda- nın içinde kendisini kaybeder gibi oldu ve birdün- bire bir baş dönmesinin zorunu duydu Kekeliyerek: — Ne diyorsun. ne diyorsun? Diye sordu. Güney gene çok soğuk kanlı cevab verdi: — Ayrılalım... diyorum! Doktor şaşkınlığı büsbütün artarak: — © da ne demek? Diye yorinden kalktı, — Gerçek mi?.. Yalan mı?.. | î £ aldı. Salona götürdü. Kendisi de karşısına oturdu. Gevezece, tek- lifsiz bir kadıncağızdı; — Evlâdım, sen fransızca bilir İ misin? z — Bilirim hanımefendi... — 'Çok âlâ.. Biz de, senin gibi iyi dil bilen birini arıyorduk. Çok isabet'oldu. Nono dediğim çocuk benim torunumdur. Kızımın ki” n Daha sekiz yaşlarında.. Hu * usi ders verdirmek istiyoruz. Â evlâdım, bilmem kl — evde kıza Nono diyorlar.. Ben de öyle alış tım.. Benim bildiğim onun ismi Nuriye idi. Nono da nereden çık* ti? Alafrangalık imiş. Damadım var... Çok şükür hali vakti ye * rindedir. Komisyonculuk yapar- Şimdi Avrupada.. Bu ay sonundt gelecek.. Evin içinde bir de oef varım.. Bir de hizmetçi var.. Bit de kıyzım vaz. Nononun annesi. Semihacığım.. Bugün terzislne kadar gitti. Nono da henüz mek" tepte. Bu fransızca dil dersi içifi bilmem görüşmeğe lüzum var muf Semihacığım nerede ise gelir... İS" terseniz biraz oturup bekleyinize Görüşürsünüz.. Evin büyük annesi, bunları a7 latırken, kapı çalındı. Büyük var lide: (Devamı 7 inci sahifede) —————————LLTLT—İEM—DE—EO Radyo Proaram Ankara Kadyosu BUGÜN 1135 Müzik (dans saati - Pi). 18,15 Türk müziği (Sivaslı âşık VEF' sel ve İbrahlm), İ 18,35 Türk müziği (fasıl saz heyetih | Tahsla Karakuş, Hakkı Derman, Et” ref Kadri, Hasan Gür, — Basrl Üdlet Hamdi Tokay. 19 Konuşma (dış politika nuıır’l" 1915 Türk müziği (Muallim 10f Hall Payras). Klâsik reperluzrındaf seçitmiş parçalar, Refakal edemler: RE fik Fersan, Fahire Fersan, Mesud Ct 1945 Türk müziği (iki tanburla 3#f eserleri). Refik Fersan, Mes'at Cemti, 0 Ajans, metcoroloji haberleri, #” Yaat borsası (flatı. 20,15 Temsil (Dimyata pirince çidef” ken..) Yazan: Geerres Menuau, AdAP te eden: Ekrem Reşli. 2115 Memleket saat ayarı. 2115 Pözkam, tahvilât, kambiye * Bukut borsası (fiat), 2125 Folklor (Halli Bedi Yönetget * Aşirel müsikisi). 2140 Müsik (küçük orkesira - ef Necip Aşkın). 22 Haflalık posta kutusu, 2230 Müzik (senfonik plâklar). 23 Müzik Çcazband - P. RSAS -D ı.ı AJanı haberleri ve Y” YARIN 1235 Müzik (küçük arkestra - $ef | Noctp Aşkın). 13 Mamirket saat ayarı, ajans, 0t tesroloji haberleri. 1315 Müzik (küçük erkesira - 97 Necip Aşkın - Devam). 1330 - 1430 Türk müziği: Çalanlar — Vecihe, Cevdet — Kosüft GCevdet Çağla. Okuyan: Sadi. Hoşsok 1— Tanburi İshakın Gülirar peşrett $— Dedenin - Göülizar şarkısı - BO ha buldum. — Salâhaddin. Pinarın -— GÜLT şarkıkı - Bülbülün derdini gülden.. #— Cevdet Cağla tarafından - Tak” sim. $— Kâzım Uz — Bayatlaraban #f ki - Ayrılık. €— Hüseyin Fahrinin - Muhayrtf şarkı - Uzaktan baktı gitti. 1357 Hicri 1354 Rumi Muharrem | — Şubat 12 19 1939, Ay 3, Gün 63, Kasım 117 4 Mart CUMARTESİ

Bu sayıdan diğer sayfalar: