İRodaÇOCUK.İ YA ae ç '..)_ KAT A ALP aa Df üseyin Yalçın, Modada otu- H ruyordu. Kışın her sabah erkenden vapurla mektebe İner, akşamları da evine dönerdi. Henüz on beş yaşında olan bu ço- €uk iyi bir sporcu ve bilhassa de- Rizci idi, Hüseyin ilkbahar günleri mek- tepten döner dönmez doğruca Mo- ' koyunda bulunan kotrasına Bider yelkenleri şişirerek Ada- lara doğru açılırdı. Bazan da Ka- lamışla Moda koyu arasında völ- ta ederdi. İmtihanlar bitmiş, sınıfı geç - TMiş olan Hüseyin yaz tatilini bir ördek gibi denizde gi çok çalışkan olan oğlunu denize olan düşkünlüğü dolayısi- yadırgın etmezdi. Oğlunun sıh- ti için denizde dolaşmasına Memnun olurdu. Hüseyti alarak baz arkadaşlarını — yanına uzun - seferlere de :':'Nı Hayırsız adaya, Yalovaya d Knarcığa kadar gittiği vaki 1 v Kotra kullanmasını iyi bilir- di. Adeta bir R korsan gibi idi. Hâ- 'adan ve sulardan anlardı. Bir gün, yine Yalovaya döğru birkaç arkadaşile yollandı. Havs ildızpoyrazdı. Pupasına gidiyor- latdı. Yiyeceklerini, içeceklerini Yanlarına almışlardı. Kotrada her #eyleri vardı. Bir pazar günü erkenden yola $ıktılar, Boıı!:ımm. Suadiye önles Finden geçerek Kartal, Pendik ön- l;î'ıl;.iîu Yalıyarak - Sedef adası ile a İ enlüer arasından geçip engine Yıldızpoyraz rüzgârı şiddetlen- Mişti. Daha engine açılalı çok ol- Yalova görünmiye başlar . Hemen hemen on iki mil 'atle gidiyorlardı. sonra, Yalovaya gelmiş- ı.:';ı“ Karaya çıkıp üzüm ve şei- r, yemeklerini mükem- heşlen yediler. Otobüse binip kap- dapıra kadar bir seyahat Artık akşam olmuştu. Fakat; Yıldızpoyraz rüzgüri durmuştu. Hava çok sakinlemiş âdeta yeb ken şişirmiyecek derecede İdi. Meltem rüzgirlarile akşam eza- mına doğru Büyükada gelmişlerdi. Hüseyin;. başta oturuyordu. Dü- mende arkadaşlarından birisi var- dı. Günı ediyordu. Lükin, bava boğucu bir scak ve dürgün lık halinde idi. E Hüseyin, bu havaya mana vere- miyordu. Gruptan sonra; bir fır- tınanın çıkacağını anlamıştı. Sır- tı İstanbul yakasına doğru çevrik oturduğu için arkasını göremi - yordu. Fakat; Adalara doğru ha- vanın tuhaf bir şekilde bulan - dığını gördü. Merak ederek dö- nüp arkasına baktı. Bir de ne görsün?.. İstanbul ü- zerinden kararmış bir hava ve fırtına üzerlerine doğru çullar yardu. Hemen olduğu yerden a- fıld.. Dümene geçti ve arkadaşi rına yelkenleri indirmesini söy- ledi. | Bir anda yelkenler inmişti. Çok geçmeden müthiş bir karayel fırtınası kotranın üzeri- ne çullanmıştı. Eğer, yelkenleri indirmemiş - olsalardı - batmaları muhakkaktı. Hattâ kotranın di - zeği bile ağır geliyordu. Fırtına kotrayı önüne katarak Marmara açıklarına doğru sürdü. Karanlık, yağmurlu bir. gecede cenkleşerek meçhul bir semte gi- diyorlardı. Nihayet; yakından bir fener gö- Karaya vurup kotra- sını baştan kıçtan olduğu yere demirledi ve ankasında bağlı bu- kunan bota atlıyarak arkadaşlari- le karaya çıktı. Burası Yeşilköy feneri Onu ada sahillerinden' seyre - den balıkçılar mahvolduğuna ka- ni olmuşlardı. Pakât; fırtıra dindikten sonra, gabaha karşı kotrasile ada önün - den geçtiği zaman herkes hayret- ler içinde kalmıştı. x Hediyelerimiz 25 Şubat Cumartesi günü matbaamızda tevzi olunacaktır. SUBAT BiLMECEL iİZ Kavgacılara Müjde Amerika: Ohiyo Ohiyo şehrinin mister (Ovuz Trusley) isminde pek meşhur bir boksörü vardır. Meşhur Ovun Transley, sakın, dayak atmakta, kazanmakta, şampiyunlukta meş-| hur sanmayın.. Dayak yemekte. Fakat işin garibi gu boksör maç- larda nekadar, yumruk yerse ye- sin, rakibi isterse suratına yüzler- zü şişmez. Yediği dayakların izi kalmaz, çürümez. Bucun sebebini seyirciler çok merak etmişler, Ni- hayet meşhur menejerinin bir ta- kun yağları birbirine karıştırarak maçtan evvel, meşhur baksörün yüzüne sürdüğü, ve bunun saye- sihde boksörün yüzüzün hiç bir vakit şişmediği anlaşılmıştır. Ev- velâ, buna kimse inanmamış, son- ra menejer, Yümevki kendi yü - züne sürmüş ve suratına bir ökü- zün bile, yüzünü şişirtecek kadar, kuvvetli bir sürü yumruklar at - tırmış, ve yüzü şişmemiştir. Bu - 'nu gören bir sürü Amerikalı ser- mayedar, bu ilâcın terkibini öğ- renmek — istefiştir. Hatta bunun için 300,000 dolar vermişlerse de, boksör bu ilâçın terkibinin veril- mesine razı olmamışur. Dünyada Ne var Ne Yok İstiridye Ağacı Ekmek huğacı, tereyağ ağacı, süt ağacı diye, Afrikada birçok aj ce yumruk indirsin, bir türlü yü- * » YAZIS!Z HİKÂYE : (Geçen haftadan devam) Hapishane müdürü o'an Bir Mahpus: Japonya Bundan tam yüz sene — evvel Viclok işminde bir kürek mah - kümu uzun müddet polis müdür- lüğü etmiş, sonra foyası meydana çıkmıştı. Şimdi Japouyada, Tok- yoda eski bir mahpus, Japonya- 'nin cn büyük hapishanesinin mü- dürlüğünü yapmaktacır. Bundan tam 18 sene evvel Mös- Yyö Takokost isminde bir Japon delikanlısı kaza ile ackadaşını öl- dürdüğü için, 25 sene kürek ceza- sına mahküm olmuştu. Bu deli - kanlı hapishanede oturduğu müd-| detçe, hapishanelerin ıslahına da- ir raporlar vermiş ve bunun ver- diği projeler muvaffikiyetle tat- bik edilmiş bu sayede bir çok mahküm hapishaneden çıkınca 1s- ah olmuştu.. Bunu gören Japonya hükümeti, Mösyö Takokost'un hakiye ceza- sını affetmiş ve kendisini, uzun müddet hapis olduğu zindana mü- dür tayin etmiştir. (Devamı var) lar bulunduğunu işitmiş yahud seyahat romanlarında okumuşsu-) muzdur. Fakat hiçbir ağacın, can- h bir hayvanı meyva, diye ver - diğini duymamışsınızdır. değil mi? Son gelen İngiliz mecmuasında! okunduğuna göre, Afrikada is - tiridye veren bir ağaç keşfedil - miştir. Seyyahlar buağacın ya - nina yaklaşınca, dallarında istirid-| yeler sarktığını görmüşler, hay- ret içinde, kalmışlardır. Yapılan tetkikat — neticesinde bu ağacın köklerinin suda bulunduğunu ve istiridyelerin ağacın dallarına ya| pışarak, suyu emdikleri anlaşıl - miştir. Paçavradan Elbise Giyiyormuş Bilmem hiç merak ettiniz mi?.. Yırtılan, parçalanan bez parça- ları, paçavralar ne oluyor... Ben anlatayım: Bu paçayralar topla- nır, depolara gider oradan da fab- rikalara götürülür. Hamur haline İngiliz - Alman| Evlâd Büyütme Bir Sanattır Münasebatı (4 üncü sahifeden devam) yeni baştan siparişleri değiştir - diler, Fakat ne olursa olsun Al- manlar karşılarında İngiliz hava Kuvvetlerinin daha aztlığını gö- zeceklerdir. Buna mukabil Alman hava kuvvetleri işe varmış ola - cağı dereceye artık erişerek ka- lacak demektir. Ingiltere ile Almanya arasında diğer mühim bir mesele daha var- fır ki bu iki hükümetçe resmen müzakere ve münakaşa mevkiüne konmuş bulunuyor: Tahtelkbahir meselesi. Geçenlerde Alman hükümeti Londraya müracaâtla artık ken - disini 935 muahedesile bağlı say- madığını bildirmiş olduğu gibi yeni yaplırdığı kruvazörleriz de | ton miktarı fazla olacaktır. Tukat söylüyorlar, 933 anlaşması yalnız yüzde 45 nisbetini kabul etmişti. Geçen gün avam kamarasında so- rulan sualler İngiltere ile Alman- ya arasındaki bu meseleyi taze - lemiş oldu. Almanyanın bu talebi karşısın- da ne dendiği, ne yapıldığı sorul- duğu zaman Lahriye müsteşarı ce- vab vererek demiştir — Almanya bu husustaki anlaş- muya göre hareket etmiştir. 935 temmuzunda aktedilen tanlaşmı- ya göre Almanyanın bir takım hakları vardır ki şimdi onları is- timal ediyor. Beynelmilel bugün- kü vaziyetin icabına bakılırsa Al- manya deniz üzerinde kuvvetle - arttırmak hususundaki hak- larını kullanmaktan vazgeçemez. Bununla beraber Almafiya donan- masının ton miktarı İngiltere do- nanması ton miktarının yüzde 35 nisbetinde olacağına dair olan madde “yine mevcuddur. Bundan sonra eski bahriye na- zırı olup amele fırkası arzasının olan meb'us Aleksander şu suali telbahir yaptırmaktaki maksat- ları acaba Fransa ile İngilterenin aleyhinde değil midir?. Bunun ü- zerine bahriye müsteşarı — cevab vererek bir devletin bir muahede ile tanınmış olan hakkını istimal etmesini İngilterenin ve yahut diğer bir devletin aleyhine çevril- miş diye tefsir etmenin doğru ol- madığını söylemiş ve İngiliz bah- Tiyesinin dâha kuvvetlenmesi için parlâmentodan yakında yeni tah- sisat isteneceğini ilâve etmiştir. İngiltere ile Almanya arasında ki münasebatı düzeltmek için or- tada mâni olan mesleler bir değil- dir, Bilhassa Almanların müs- temleke davası kolay halledilece- ge benzemiyor. İngiliz gazetelerin- den anlaşılan şudur ki bugünkü vaziyette İngilizler harbi umumi- de almış oldukları müstemleke - leri tekrar Almanlara iade etmek Bibi bir arzu beslemiyorlar. İşte meselâ İngiliz meb'uslarından bir kısminin yeni bir cemiyet teşkil ederek çalışmağa karar vermeleri de gösteriyor ki İngilizler müs - temleke davasında Almanların is- tediğini yerine getirmek arzusun- da değillerdir. Bu cemiyet parlâ- mentodaki muhtelif fırkalara men-) sub meb'uslardan teşekkll etnişe tir. Cemiyetin gayesı «İstak şu madde konmüştür: - İnglterenin müstemleke — imparatorluğunun ehemmiyetini İngiliz efkânı umu- miyesine anlatmak, tanıtmak. Bil- hassa bir takım insani, ahlâki ve siyasi mecburiyetler mevcud olup Almanların müstemieke istemele- (3 inci sahifeden devam) dilerinde herşeyi iyi anlamak ka- biliyeti olduğu kadat herkesle iyi geçinmek gibi iyi huyları da var- dır. Sözlerine itimad — edilebilir. Dostluklarına güvenilebilir. Çe - nenin biçimi bu ktzın san'at isti- dadını gösteriyor. Çünkü kız has- sastır. Yalnız şu var ki onun has- sasiyeti kendisini hayat mücadele- sinde çok yoracaktır. Çünkü her- kese karşı nazik, iyi olmak isti - yen bu kızcağız kendisine de öyle mukabele edilmesini bekliyecek- tir. Bunu görmeyince üzüleeektir. | Eğer kızınız bu tipte bir çocuk ise onun hayat mücadelesine atılacak istidadı olmadığını, fakat ev ka- danı olmak, mes'ud bir yuva kure mak meziyetleri olacağını düşü- nünüz. Kızınız evde mes'ud ola - bilir ve ileride ev kadını olarak kocasını mes'ud edebilir. Kitab o- kurnak, çalgı çalmak, malümat e- dinmek için merak — duyacaktır. Bundan da anlaşılıyor ki bu tipte- ki kızlar ev kadını olmak istemek- le yalnız ev işlerile meşgül olarak fikri ve ruhi zevklerden uzak kal-; mayi kabul edecek gibi değiller- dir. Bunların güzel san'atlara da istidadı vardır. Fakat hayat mü - cadelesine girmek değil, sakin ve ziyorsa onda mücadeleci bir ruh olduğunu ergeç farketmiş olacake sınız. ö Bu kız bütün çalışmak kabili- yet ve istidadlarını eve kapanas rak ev kadını olmak için göstere- cek değildir. Bu kız için evin hu dudu pek dar gelecektir. Ona gö- Te bir iş bulmak, bir meslek ine tihab etmek lâzım gelir, Çalışmak yorulmak, müşkülâtla mücadı etmek gibi işler... Eğer bu kız kendisini meşgul edecek, iszediği gibi işler bulamazsa evde kaldığı müddetçe etrafındakilere — karşı haşin davranacak, kendisi de son uzun görünen bu kuzn ağzı da b yüktür. Yüzündeki adaleleri Vüsd, teşebbüsü şahsi, sebat ve inrısa harekâtına Kiraseyi küs namak arzusu vardır. bır ev kadıni olmak, sakir ber İüae yat içinde kendini ve kosesini, çoruklarını mes'ud etmek d dındadır. vi Batdaki kız için ise evin hudite du dar gelecektir. O daima hare- ket, teşehbüs ve mücadele is *en — aile ocağında çalışmak, istidadlarını inkişaf ettirmek bu | kızlar için bir gayedir. İ Diğer kıza gelince; eğer kızınız | bu resimdekilerden sağdakine m' Çinli Bebeği Kim Öldürdü? (8 inci sahifeden devrm) normal bir halde. Yalnız, kiracı- lardan biri gelmemiş. Apartıman | kapısını açtırıyorlar, içeri giri - yorlar. Yatak odasında, karyola- da, kanlar içinde bir kadın yatı - yor. , Boynundaki büyük yaradan he nüz kanlar akıyor.. Hüviyeti der- hal tesbit ediliyor: 24 yoşlarında | Mari Heat adlı güzel bir kız. Gü- | zelliğinden, boyunun kısalığındar | kinaye olarak «Çinli bebek» ismi | verilmiş,.. Londranın lüks barla- | rında dolaşan şuh, şen ve şakrak bir eğlencebebeği... Kendisini ta! Damıyan, sevmeyen yok. Hergün, | akşam Üzerleri mini mini köpeği ile Hayd parkta dolaşıyor, gecele- | ri de lüks barlarda... Çinli bebeği öldüren kim?... Bi kıskançlık, rekabet yüzünden mi? Yoksa bir kokain macerası mı?.. Çinli bebe, Glaskovdan yeni gel | mişti. Dostu, daha doğrusu dost- ları malüm kimselerdi. Zabıta, maktülenin odasında a- raştırmalar yapar, parmak izleri bulmaya çalışırken — mühim bir hakikat meydaan çıktı. Çinli bebe Bin hakiki isminin Mari Heat de- ğil, Corgina Hofman olduğu an- | laşıldı. İRLANDA TEDHİŞÇİLERİ Bazı mehafilde güzel Corgina 'nın İrlanda tedhişçileri tarafından öldürüldüğü kanaati vir. Genç bi İrlandalı tevkif olunmuştur. Sıkı bir sorguya çekilen İrlan - | dalı cürmünü itiraf etmiş: ı » T eai bit İmu ve vakıf icaresi borçları hi maddeten —mahvetti. Son geceyi beraber geçirdik. Benden ayrıla- | cağını söyledi. Bende kendisini öldürdüm, demiştir. teessürle, | İvi kahve ve dükkânın şuyuunun işlerden hoşlanacak'tır. bunlardan — hangisine istidad ve kalme | vaktinde tahlil ederas zene ona göre yetiştirin L disini İLAN Eyüp İcra Memurluğundan: Hasan Hilminin Hamit ile Şa « yian mutasarrıf oldukları - Fen 'Tanta minare caddesinde — 35-37-8Ğ numaralı iki ev bir dükkânın bun lardan 38 numaralı eve - girildi Merdivenle çıkılır. Astna katta küçük oda duvarları muhtacı mir, elektriği yok. birinci katta bi küçük sofa üzerinde bir mutfak |helâ, üç büyük oda ve iki tarafın şelektrik kata çıkıldıkta: Birinci katır yolduğu ve 37 numaralı dükkâna gi rildikte: Zemini muhtacı tamir tah ta tavanlı ve küçük depoyu ve e lektrik tesisatını havi olduğu ve 39 numaralı evin kapısına girildiki Zemini çini döşeli bir korldor — ve bir aralık, bu aralıktan geçildikte: Bir kömürlük ve bir odunluk; helâ, bir mutfak, terkos ve mikti kâfi bahçe, merdivenle çıkıldıki Asma katta bir küçük oda; bir dık odası, birinci kata çıkıldıktar Bir ufak sofa üzerinde iki büyük ki küçük oda, bir helâ; bir musluk, bir tarasa, ve elektrik tesisatını bi zalesi için açık aritırmaya çık: muştir. Heyeti Mmecmuasının ta mamı muhammen kıymeti 4880 li- radır. Şartnamesi 22/2/939 tarihii de divanhaneye asılacaktır. Birinci arttırma 20/3/939 müsadif Pazartesi günü saat 14 16 ya kadar yapılacaktır. İmilli bir bankanın teminat n |bunu tevdi etmeleri meeb Müterakim vergi, tenviriye, fiyeden ibaret olun belediye darlara , rüsumu telliliye ve senelik vakıf tefviz bedeli müş riye aittir. Birinci arttırmada |metin yüzde 75 ini bulursa mü, rinin üzerinde bırakılır. Aksi t 8 ğ İ 'Nakliye ve motörlü birlikler oku-. hu için 5 çeşit makine ve saire satın te irca edilecektir. İpotek sahibi a | gün daha uzatılarak 4/4/939 hine rastlıyan Salı günü ayni lacaklılarla diğer alâkadarların alınacaktır. Açık eksiltme ile iha- irtifak hakkı sahiplerinin; ge lesi 97 Şubat 939 Pazartesi günü sa-| menkul üzerindeki haklarını, hu « at 11 de yapılacaktır. Muhammen. susiyetle faiz ve masraflara dair kıymetleri mecmuu 1750 liradır. dialarının müsbet evraklariyle b 'Tlk teminat 132 liradır. Şartnamesi likte 20 gün içinde dairemize b getirilip yepyeni kumaş yapılır. Paçavra ticaretinin merkezi Hamburgdur. Hamburga senede en L 15.000.000 K ! xu;,"âkar_. PeEETOA Hamburga en çok paçavra gön- deren Rusyadır. Rusya Harbi u- mumiden evvel Hamburga senede en az (10.000.000) kilo paçavra Tine karşı bu müstemlekeleri ken- dilerine vermekten İngilizleri bu vazifelerin menedeceğini herkese öğretmek, İTİZAR «Bir numaralı Halk filosu» tef- rikamız yazımızın — çokluğundan Şubat ayına ait olun bu müsa- | — Hediyelerimize elli kişi iştirak | bakamızı bir kâğıt üzerine sıra ile| edecektir. izah edip yazdıktan sonra; Tesmi | — Birinciye: Bir fotoğraf makine- de bu yazdığınız kâğıda keserek | si (Zayis marka). bağlayıp yollayınız. İkinciye: Bir kol saati. Müsabakamızın müddeti bir ay-| — Üçüncüye: Güzel bir mürekkep-| a e Resi Resimde gördüğünüz altı Adı dak PAYVanın İnsana en çok fay- Olanını seçiniz. < Bu altı hayvandan zararlı Varsa bunlı da en za- ""'—hınlın arın za hsı anin hangil angisi - olduğunu teklilerinin ilk teminat —makbuzu' pu sicilleriyle sabit olmadıkça Paj veya mektuplarile 2490 sayılı ka -|laşmadan hariç kalacakları ve d » Ki / zar- | li-kalem. | gönderirdi. atte Fındıklıda Komutanlık Satın-| dosyasına müracaatları ilân Ka tlan ::ı-nı. Hayvanların, eydet| ö Hıl_hlbü Nı' a :ı Dördüncüden ellinciye kadar Fakat, harpten sonra bu yarı alma komisyonuna gelmeleri. 7 Yvanlar gibi faydası olup| fında bilmece memurluğum! (388) — çeom Badığını da' tetkik ediniz —— | muhtalif hediyeler verilecektir. | yarıya azalmıştır. göndermeniz lâzımdır