*YENİ BİR MEFKÜRE YARATILIYORMUŞ DİSELER KARŞISINDA - Son Telgraf ifadesine göre kerpiçten de kal- dırım varmış.. Şu İstanbulda ne - ler yok ki.. O, yine, dua etsin. akit Tefikimiz gu satırları | Körpiç sert bir maddedir. Kışın yazıyor: «Mefküre bir genç kadındır. | * Başından bir macera geçmiş ola- bilir. Ekrem Königle alâkasi varmış. ' bu da olabilir. Gazetelerde bah- | sedildi. Lâzum. Lâkin her gün «Mefkürenin yeni bir pozu dahae “ diye Bayanın bir yeni resmini gö- — Tüyoruz. Öyle ki, Mefküre, genç kadınlar için âdeta mefküre olu- yor.. Bu satırlar doğrudur. Yeni bir hayal hevesi uyandırmıyalım. Za- “ $en, sinemalar kâfi derecede mef- küre yaratmıyorlar mı?, İSTANBULDAKİ BAZI SOKAKLARIN ADI Şehir Meelisi son toplantıların- | dan birinde de Taksimde «Çöplük- Teşme. sokağının ismini «Çeşme» sokağı diye değiştirmiştir. Haki- katen, evvelce o ismi kim koymuş bu sokağa?. Eğer İstanbulun bü- tü nsokaklarına haline uygun ad takmak lâzım gelse, bütün yolla- a «Çöplükleşme» koymak icap e- der. O zaman da iltibasa meydan verir.. Tıpkı Nevyorkta olduğu gibi, bu sefer, yollara birer de nu- mara takılır. Bir numaralı Çöp- lükleşme, iki numaralı.. ilh., KERPİÇTEN YAPILAN eanl aa KALDIRIM DA VAR ——— 'Toprak yol, tozlu yol, çamurlu yol işitmiştik.. Fakat kerpiç kal- dirim tâbirini hiç duymamıştık. Hakkı Süha Gezgin dostumuzun I çamur olmaz, yazın toz yapmaz.. İçinde samanı da bolcadır. Daha ne' istiyor?. MÜSTEHCEN FİLİM GÖSTERMEK VESİLESİLE Bi> sinemada müstehcen — film Böstermişler, diye, sinemanın sa- hipleri mahkemeye verildi.. Suç, açık saçık film göstermekmiş.. Biz buna bir şey demiyoruz. Bu sine- ma, yine Insaflı imiş.. Gizlice gös- teriyormuş.. ve içeriye yakından tanıdık birkaç eşi dostu almış.. Ya, bazan öyle filmler gösteriliyor ki, herkes görüyor. Çoluk çocuk da... Hem de çocuklarımızın elleri yüzleri açılsın diye, onlara tenzi- lât da yapılıyor. On sekiz yaşın- ! dan aşağı çocukfüf'öinemaya alın- mıyacaktı.. Hani, neredet. Bütün filmlerin tafsilâtıinı asıl bilenler | 18 yaşından küçük olan çocuk - | tar.. On sekiz yaşında olsa, ne çı: kar?, Yine çocuk değil mi?. Hat- tâ 18 yaşından daha büyük olsa ne olur?. yine çocuk değil mi?, İtiraf etmeli ki, öyle filmler var ki, bü- yüklerin de bile ahlâki telâkkile- rini değiştirebilecek mahiyette - dir. Gösterilen filmlerin mühim bir ekseriyeti hiç de ders ve ibret vermiyor. Bizde, 18 yaşında ço- cuk umuümiyetle lise talebesidir. Hattâ orta mektepte olanlar bile var.. Yaş kaydı değil, talebe kaydını koymalı. Yüksek tahsil seviyesine gelmiyen talebe, umumun gördü- Bü filmleri asla görmemelidir. AHMED RAUF lKUğÜK HABERLI:.R' * Beynelmilel Jeoloji ve Jeofi- zik Birliğinin komite reisi Dani- markalı “Delakur şehrimize gel - miş, Kandilliye giderek İstanbul Rasadhanesinde Rasadhane Mü- dürü Fatini ziyaret ederek Anka- raya hareket etmiştir. *& Vali, yarın İstanbuldaki rü- esayl memurini, Vilâyette bir iç- timaa davet etmiştir. Bu toplan- fıda Bâzı vilâyet işleri görüşüle - cektir. *& Eminönü meydanında istim- lâk edilecek yerlerin istimlâk mu- “anitleleri bitmiştir. Yıkılma işle- ri de sür'atle sona erdirilecektir. * Denizbankın yeni bütçe ve kadrolarmın hazırlanmasına baş- landı. Hazırlıkların - bir haftada bitirileceği anlaşılıyor. # Mu vazene vergisinden bu yıl da yüzde iki nisbetinde tenzilât yapılması ihtimali pek azdır. * Şehrimizdeki 147 bin bina - dan ancak elli üç bininin elektrik- le tenvir edilmiş olduğu anlaşıl. muştır. w Paris sefirimiz sefarethane- de bir vesmi kabul tertip etmiş. bütün Fransız ricalile kordiplo- matik hazır bulunmuştur. GÖKYÜZÜNDE AŞK YARIŞLARI No. 119 — Bunu tahrrin etmek güç bit iş değildi. Madem'ti bir de çocu- ğu vardı. Şüphe yol: ki. onunla birleşecekti. — Perihandan — ayrılıyormuş. Bir vekil tutmuş. İş mahkemede şimdi. Roşad birdenbire duraladı: — Ne diyorsun? İş mabkemeye kadar aksetti desene.. — Evet. Hatta ben d kız tara- fından şahid olarak Uulunacağım, * Gazi köprüsünün üstündeki beton İnşaata başlanmıştır. * İngiliz Erkânıharbiye reisi Mıisırdaki — teftişlerini - bitirerek Londraya hareket etmiştir. x Çekoslavakya buhranı esna- sında, Çek ordusu başkumandan- lığına tayin edilmiş olan General Kreçi'nin sıhhi sebeblerden dola- yı İstifa ettiği haber verilmekte - dir. * Şarki Karadenizde - şiddetli bir karayel esmekte, tipi ve kar yağmaktadır. Garb mıntakasında hava, nisbeten daha sakindir. Ma- amafih vapurlar, umumiyetle yol- darına devam etmektedirler. Hukuîlrlmr'ı;il -Yıymı 'Kurumu Konferansları Üniversite Hukuk — Fakültesi profesörlerinden doktor Hnnnlgı Richard dün akşam Ankaraya git- miştir. Mumatleyh Hukuk İlmini Yay-i ma Kurümü tarafından tertip o - lunan bir toplantıda konferans verecektir. Yazan: İskender F. SERTELLİ — Sadece adresimi — öğrenmiş, Bir gün posta ile bir mektup al- dım. Bayan Pakize beni Yeşilkö- ye davet ediyordu. İlk önce te - reddüt ettim. Gitmek istemedim. Fakat, mektubun sonunda: «Ev- lâdımı kurtaracaksınız!. cümlesi beni Yeşilköye kadar gönderdi. — Demek gittin oraya..? — Şüphesiz gittim. Meslek ica- bı da gitmem lüzimdi. Perihanın annesi hâdiseyi anlattı bana. Mah- kemeye vermiş Nihad meseleyi. Bahane olarak da geçimsizliği ile- ri sürmüş. Halbuki geçimsizliği meydana çıkaracak bir zaman geçmemişti. Evlenir. evlenmez EESE Eksik Yün Çileleri Bunları Satan!lar Cezalandırı'açaklar Bir müddet evvel mevzuu bah- solduğu veçhile — yün çilelerinin muayyen miktarındır. eksik ola- rak satışa çıkarılması ve busuretle, halkın aldatılması hususu, bura- da alâkadarlarca yapılan * * 1 - ler ve tahkikler neticesinde va - ziyet Vekâlete bildirilmisti. 100 gram olarak satılması lâzım | gelen çileleri 85 - O gram ağırlı- ğında, yani 10 - 15 gram noksan olarak satanlar hakkında kanunt takibat yapılması ve sür'atle bu vaziyetin önlenmesi hakkında İk- tısad Vekâleti alâkadarlara birer tamim göndermiştir. Bundan son- ra bu suretle hareket edenler şid- detle cezalandırılacaklardır. — Reisicumhurun Kabu Resimleri Reisicumhür İnönü dün akşam Riyaseticumhur köşkünde bare - min 3 üncü ve 4 üncü derecedeki memurlarına çay ziyafeti vermiş, her birisini ayrı ayrı huzurlarına kabul eylemiştir. İi Dün Akşamdi” Ziyafati Vali ve Belediye relsi dün ak - şam saat 17 de vilâyet konağında Şehir meclisi azalarile refikaları şerefine mükellef bir çoy ziyafeti vermiştir, Vali davetlilerle uzun uzadıya hasbihal eylemiştir. ai İsraubulspor Klübü l Beden terbiyesi umunu müdür- lüğü ile Maarif Vekâletinin mek- sepiler hakkmdaki sön kararını |— müteakip kuvvetinden bir hayli kaybeden İstanbulsporlular için muhtelif şayialar deveran etmek- te ve b umeyanda klübün tatili fa- aliyet ettiği bile söylenmekte idi. Klübün — salâhiyettarlarından yaptığımız tahkikata göre İstan- bulsporlular talebelerin çekilme- sile düştükleri müşkül vaziyetlen kurtulmak için azami faaliyet sar- fetmektedirler. Takımın kuvvetlenmesini temin| gayesile Ankara ve Samsundan mühim bazı oyuncuları angaje ct- tiği haber alınmıştır. Lig maçlarında Güneş klübün- den bir evvel oldukları için ikinci| kümeye gitmeleri tehlikesi de mevcut olmadığından önümüzde- ki soen lig maçlarında sarı siyah- hları eski mevcudiyetlerile saha- da göreceğimizi ümid ediyoruz. —— Tıp Çayı Üniversite Tıb Fakültesi gençle-| ti ayın 25 inci günü akşamı için *bir çay tertip etmişlerdir. 'Tıb çayı ismi verilen bu toplu- luk; 25 Şubat Cumartesi akşamı Maksim salonlarında yapılacak - tır. Pakize: «Kızımm bu çapkının e- linden kurtarınız!» diye yalvar - mağa başladı. — Demek ki 0 da ümidini kes- mişti artık Nihaddan. — Nihadın bir daha İstanbula dönmiyeceğini anlamışlar. Ana kız ümidlerini kesmişler. Yılmaz sözüne devam etti: — Şahitliği kabul ettikten son-. râ, muhakeme günü davaya git- tik.. Perihan lehinde şehadette bulundum. Mahkeme - tahkikata karar verdi. Zannederim ki, bir İki celse sonra ayrılık kararı ala- cağız. Roşad gözlerini süzerek gülüm- sedi: — Nihayet Perihan, Zavollı kızcağız o canavarın elinden kur- tuluyor demek. İşte buna çok se- vindim. — Son buluştuğumuz gün Pe- rihan bana senden de bahsetti. — Benden mi? — Öyle ya. Kardeş çocukları değil misiniz? Neden bahsetme- POLİS kemeler ... ' Değilim! “Anlatacağı Mes'e ey Kimseye kttirdi. ,, B undan iki ay evvel, bir mü- lu, elli düzine vazo çalmak- tan suçlu Mehmed Şeyhonun mu- Trinci Sulh cezada bakıldı. Hükim kaşlarını çatarak, sert — Patrona hiyanet ederken, hiç vicdan azabı duymadın mı?, E Ben Nankör Açmam: m k,"' Yemin esseseden içleri kremle do- hakemesine dün Sultanahmed Bi- bir sesle maznuna sordu: — Haydi cevap versenet.. Şeyho başını önüne eğdi ve ga- yet yavaş: — Ben patronuma hiyanet et- medim ki.., dedi. — Ya kim etti? — Eski ortakları. — Kim bunlar? — Simon, İlya ve Sami. Suçlu siyah saçlı başını kaldır dı. İri kara gözleri ile reise baktı: — Bana iftira ediyorlar, Bay hâkim! Emin olunuz ki ben bu su- çu işlemedim, dedi ve hâdiseyi anlattı: — Bundan iki ay evvel, bir gün İlya ve Samiye çarşıda rastladım. İlya, nerede çalıştığımı sordu. Söy- ledim. «Ne alıyorsun?» sualine de: «Bir İlra..» cevabını verdim. İlya bir müddet acıyan nazar- larla yüzüme baktıktanı sonra, çok | tatlı ve müşfik bir sesle: — Şey- | ho, dedi. Bilirsin ki, seni çok se- verim. Ve dalmâ iyiliğini istezim, Arkadaşım bir müddet sustuk- tan sonra, gene ayni tatlı sesle sö- züne deva metti: — Bü 'akşam, bize yent Hayretle — yüzüne — bakarak: «— Neden?!...» diye sordum. Gü- Tümsedi «— Sonra anlarsın», dedi. Akşam olunca, İlya ve Saminin oturduğu apartımana gittim. İl - yyanın dairesine çıktım. İlyanın be- ni kabul ettiği odada, Sami de vardı. Kısa bir müddet şuradan, buradan konuştuktan sonra, ni- hayet İlya: e— Seni bu akşam neden ça- Hırdığımızı bilir misin?. diye sor- du. Ve sonra anlatacağı meseleyi kimseye açmamam için. yemin et- trdi — Ekmek... Hâkim; — Hem bu kadar sene, sayesin- de ekmek yediğin adama kiyanet ediyorsun. hem de sonra ekmek üzerine yemin edersin ha!. Suçlu devam etti: — Onlarla Simonun evine git- tik. Simon bizi bir odaya aldı. Bu odada bir çok krem vazoları var- dı. İlya, kremleri göstererek: — Bu kremler bizim marka - miz olmadığı için, onları piyı ya çıkaramıyoruz, dedi. Sen bun- Jarı al münasip müşteri buldu - Reşadın vücudü hafifce ür - di: AF dedi.. Benim nerede ol- duğumu bilmiyor muydu?. — Hayır, birdenbire - ortadan kayboluşuna canları sıkılmış.. Me- rak etmişler. Cahideyi de yüzüs- tü bırakıp gitmiş, dediler. < Cahideyi ben yüzüstü bıra- — Anlattım. Ve sana acıdılar. Annesi: Talihsiz çocuk.» diye söy- lendi. — Ya Perihan..? — O da hafif bir göğüs geçirdi ve gözleri doldu. Reşad birdenbire sigarayı eln- den attı: — Ben gerçek talihsiz bir insax nım. İstanbula geldiğim günden- beri, talihim benimle istihza edi. yor. Tam yüzüm, güleceği gün- de, yeni bir haber.. Yeni bir felâ- ket.. Ve bir paçavra parçası gibi yerdenyere vurulup sürükleniyo- Tum. Yılmaz Telâşlıydı. — Ne garip çocuk, diye * Tehdit Dâvâsı Neticelendi Orizdibak'ın Müdürünü 'Thdidden Suçlu Lütfi Kulel Beraat Etti 'Tehdid suretile Orozdibakdan para almaktan suçlu Ömer Lütfi Kalenin muhâkemesine dün As- liye Dördüncü Cezada devam e- dildi. Dünkü duruşmada Lütfi Kale- linin vekili Mahmud Even bazır- lamış olduğu müdafaanamesini beyeti hâkimeye verdi. Müdafaa- Namenin okunması için celse kısa bir müddet tatil edildikten sonra, suçlu tekrar mahkeme salonuna getirtilerek, verilen karar okun- du. «Orozdibakdan tehdidle para aldığı iddia edilen Ömer Lütfinin, suçu, zabıt varakaları mündere- catı. sorguya çekilen şahidlerin verdiği ifadelerle sabit olmadı - ğından. beraeti ile, tahliyesine ka- rar verildi.. — Te k Edilmiş Çocuk Dün akşam saat 8,15 de Hay - darpaşadan Köprüye gelen Kadı- köy vapurunun helâsında terke- dilmiş yeni doğmuş bir çocuk bu- lunmuştur. Kaçak İpekli Kumaş Dün Haydarpaşaya gelen eks- pren yolcularından Sürtli Mocit isminde birinin üzerinde ve ba - vulunda 14 top kadar kaçak ipek- li kumaş yakalanmıştır. Belediyenin Davutpaşada inşa ettirmek$e olduğu yeni çöp tah - mil iskdesi inşaatı bitmek üze- redir. Esasen iskele kısmı tama- men bitmiş olup yalnız, Jodosa mukavemet edebilmesi için kara ile birleşen kısmına beton yapıl- maktadır, ki bu da azami on güne kadar ikmal edilmiş olacaktır. Bu iskele bittikten sonra İstan-| bul tarafındaki çöp toplama faali- yetine büyük bir hız verilmiş o - Tacaktır. —————————————. | ğun zamâan sat... Önce kabul etmemek istedim, fakat çok ısrar ettiler, peki de - dim. — Sana kaç vazo teslim ettiler? — Saymadım.. — Öyle ya, dedi. Deniz kenarın- — Ne zaman istersen! Her gün buradayım. Geçtikçe uğrayıver. Reşad şapkasını aldı.. Arkadaşının elini sıktı: — Şimdilik Allaha ısmarladık.. — Güle güle. Ha, şey.. Unut- tum yahu. Düğününüz ne zaman olacak? Yoksa, nişan gibi, onu da bizden habersiz mi yapacaksın? Roşad çok üzgündü: — Bırak şu soğuk * şakaları.. Başka zaman görüşürüz yine. — Vüllahi şaka değil. Ciddi ola- rak soruyorum. Yakında evlene- ceğini söyliyen sen değil misin? Roeşad cevap vermeden odadan çıkıp gitti.. Yılmaz, arkadaşının arkasından: söyle- Halde Dahili DEz ”A İFranko'nun Tanınm Islahat Bu Maksadla Yeni Bir Nizamname Yapılıyor Hal müdürlüğü bir müddetten- beri halde dahili bazı ıslahat yap-| mak ve bu süretle meyva işlerini de biraz düzenine koyabilmek için| esaslı bir nizamname hazırlamak- ta idi. Hal Mmüdürü ve muavini ta- rafından, şimdiye kadar elde edi- len netfcelere istinaden hazırla - nan bu nizamname on güne kadar bitirilerek Belediye riyasetine ve- rilecek ve daha sonra da Vekâlete arzedilecektir. Bu dahili — nizamnamenin hal işlerini esaslı surette tanzim ede- ceği ve çok faydalı olacağı anla - şılmaktadır. Esirgeme Kurumunun Faaliyeti Çocuk Esirgeme Kurumu Emi- nönü kazası ve beş Nahiyesinin 938 senesinde yaptığı yardımlar a- şağıda hülâsa edilmiştir: 2628 çocuğa takım elbise (pal- to, manto, kasket, elbise, ayak - kabı, çorap) 200 çocuğa erzak. yi-| yyecek ve mektep Jevazımatı tev- zi etmiş, 78 ana süt damlasına gönderilerek süt verdirilmiş, has-! ta çocuklar muayene ettirilerek ilâçları kurumumuz — tarafından | temin edilmiş, çocuk kütüphane-| gine yeniden 460 kitap alınmış ve| bu hususlar için 8038,84 lira sar- fedilmiştir. Kütüphaneye bir sene zarfında| 13567 çocuk devam etmiş, birçok istifade etmişlerdir. Dizdariyode- ki çocuk parkında mekteplerin ta-) ti esnasında çocuklar muhtelif | tspanyol eğlencelerle eğlendirilmişlerdir. aa Tramvay ve Tünel Şirketleri Tramvay ve Tünel şirketleri- nin devir ve teslim işleri yarin so- na erecektir. Bu iki idare ayın bi- Prinden itibaren bilfill Hükümete geçecektir. Bu esnada Nafıa Ve- kilinin huzurile merasim yapıla- caktır. el TEŞEKKÜR Eşim ve babamız Dağistanlı Ab- dullah Mamayhanın ebediyete in -! tikali dolayısile en acı günlerimiz-! de ölçüsüz kederimize iştirak — ve merhumun cenazesine gelmek zah- metinde bulunan dostlarımıza — vel merhumu Yedikule Ermeni hasta- hanesine yatırarak tedavisile meş- gul olan sayın doktor Hayrebetyan- la hastahane müdürlüğü ve müs - tahdemine ayrı ayrı teşekküre im- kân olmadığından muhterem gaze- tenizin tavassutunu rica ederiz. Eşi; Asiye Mamayhan. — Kızları: Şükran Mamayhan, Zahide Mamay han. Evet.. Reşad nereye gidiyordu? Yılmazın verdiği malümat Re- şadın zihnini altüst etmişti. De - mek ki, Nihaddan ayrılıyordu o. — Zavallı Perihancık.. Genç yaşta dul kalacak. İşte ana kur- banı bir kız. İstasyonun merdivenlerinde bir müddet durdu.. — Hayır.. Şimdi Yeşilköye git- mek doğru olmaz. Diyerek tekrar tramvay caddes sine döndü.. Hangi tramvaya, nasıl atladı- ğinı bilmiyordu. Bir gaat sonra kendini Bebek iskelesinde buldu. Buraya kadar nasıl gelebil - mişti?. (Devamı var) Yazan: Ahmed Şükrü ESMER İngiltere ve Fransa hükümetli Ti İspanya meselesinin şu iki hasiyle meşgul olmaktadırlar. 1 — Franko ile Cumhuri) ler arasında bir anlaşma etmek. 2 — Frankoanun hükümetini !F nımak. İngilterenin ve Fransanın t€ * lâkkilerine göre, İspanya — bafli artık Franko tarafından k: mıştır. Binaenaleyh askeri hâff| kâtın devamına lüzum kalm tır. Gerek İspanyada kan akmâ” sına mani olmak ve gerek Früfl koyu İtalyanin tesir ve nüfuzü tından kurtarmak için harekll nihayetlenmesi lâzımdır. Franko, Cumhuriyetçilerin kâ yılsız şartsız tesliminde ısrar * mektedir. Gariptir ki İtalya, konun zafer kazanması — şarfif harbin nihayetlenmesine tarli iken, şimdi harekât nihayetlefif cek diye telâş içindedir. İti lar, Frankonun zaferiyle dahi sa, harekâtın nihayetlenmef | pek pek istemiyorlar, Diğer taraftan İtalyan askt rinin yardımları ve bu asköi İspanyadan ne zaman geri cekleri hakkında İtalyan git leri tarafından yapılan meşri Franko üzerinde iyi bir intibi rakmadığını anlıyan İtalya, #f) di bunu tamir etmeye çı tadır. İtalyan gazeteleri, Kat#f) ya harbinde İtalyan — kıt'alarif ğ yardımından mübalâğalı bir "j sanla bahsetmişler ve bu B İspanyollardan ziyade İtal rın kazanmış olduklarını mek istemişlerdir. Maruf £ ci Gayda da İtalyan — kıt' topraklarında Franko esiyasi zafer> kı tan sonra ayrılacaklarını yâğf tı. Frankonun ötedenberi bi $ sele hakkındaki iddiası şı İtalyan kıt'alarının çel meselesi, yalnız kendisini İ dar eden bir meseledir. Ba #Üğ ledir ki resmi İtalyan evvelki gün yazdığı bir hem İtalyan kıt'alarının harbindeki rollerini - küçülü” hem de geri çekilmeleri nin Frankoya tâbi olduğun diriyor. Relaziyone İnterf nale diyor ki: «Bazı deviğ, gözlerine batan bu kıt'alar B 'bin gönüllüden ibarettir. ranko hizmetlerinin nil diğini söylediği gün ayrılacaklardır.» İspanyanın İngiltere ve tarafından tanınması mes”, gelince; Franko bu noktal liz ve Fransız hükümetli hangi bir pazarlığa giril yetinde değildir. Çünkü G riyetçileri ya mağlöüp etm') hut ta anların kayıtsız limlerini temin etmek İspanyada hâkimiyetini tan sonra İngilterenin ve nın kendisini tanımaları yasi, hem de hukuki bir ) halini alacaktır. Franko S p hai zaferi avucunun içiii bir vaziyete geldikten sof ) huriyetçilerin umuml affa Üyf maları, İspanyadan — gönüle | geri çekilmeleri, İspanyl gl — dış politikası üzerinde tettlgi —» rilmesi ve İspanya — olt Ufj şu veya bu muameleye *7 ) & gibi meseleler üzerind? g/ cı devletlerle herhangi ;,. hğa girişmiye razı değild y tere ve Fransa, Frank03” gi (Devamı 6 mes $8 örn.nroru