7 Şubat 1939 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 5

7 Şubat 1939 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ehrin Derdlerinden Tiyatro Seyircileri Bizde Niçin Azdır ? Halk Kendi Tiyatrosuna Gidiyor Münevver Böyle Bir İhtiyaç Duymuyor Yazan: REŞAD FEYZİ inema tiyatroyu öldürmedi. S Fakat, muhakkak ki, ihmal ettirdi, unutturdu. Sinema- tro gibi güzel san'atlara ?. Bu son senelerde este- tkçiler arasında uzayıp giden bir San'at ve fikir münakaşasıdır. E- diyenler var, hâyır diyenler Var, Bir kısmı sinema için: — Birkaç güzel san'atın birleş. Mesinden meydana gelmiş mürek- keb bir san'at eseri de diyorlar. İstanbulda, takribi bir istatiş ğ& göre, senede on milyon insan sintmaya gitmektedir. Bu rakam, aşka memleketlere nazaran fazla kildir. Fakat, bizim İstanbulu- | öre uzdır, denemez. Halk- hattâ, lüzu - | dan fazla vardır, denebilir. den düramıya: çbir filmi kaçırmıyanlar, bo- adan, diğer ihtiyaçlı ki *SİP sinemaya gidenler az mı sinema hastal nlar yok mu ü tarafı böyle iken, tiyat- ne halde?. Bu tarafı hiç sormayın.. Halkın tiyatroya karşı küka: tmıştır. İnkâr edilemez. ak ki üstenildiği, değil.. Yıllarca ti- gitmek Jhtiyacını du Mmuhak nu kada, | | | | | Yo Bir piyes temsil le tiplerin mühim bir kısmının da T olmak iddi: ç arını söylemek İâzım.. Senelerce, tiyatro işlerile yakın- dan alâkadar bir zat, bu mesele etrafında şunları söylü - yordu. İyi tiyatroyu halk raeydana getirir.. n rağbeti görülün- ce maddi fedakârlık yapmak im- kânı bulunür. Maalesef bizde ti yatro seyircisi çok azdır. İstanb da şehir tiyatrosu var. İki sahne halinde faaliyette bulunu- yor. Pakat, zannetmeyin ki, her gece dolup taşıyor. Hayır.. Bu se- tiyatrosu da zarardadır. burası belediyeye bağlı ve l rı ne Faka essese olduğu (i haizi ehemmiyet değild il | yen bir bütçesi olan bir mü- | NG edilirken... Şehir tiyatrosuna fena bir ti « yatro denemez. Bir çok beynel - milel eserleri, klâsik piyesleri, bir kisım Avrupa sahneleri ile böy ölçüşecek tarzda pekâlâ çıkarıyor. Hattâ, bazı Avrupa memleketle - rinden daha muvaffakiyetli çıka- rılan piyesler vardır. Artist, sah- me, dekor, kostüm itibarile de her maddi fedakârlık yapılıyor. Hiç- bir şeyden çekinilmiyor. Öyle ol- duğu halde, şehir tiyatrosu, her- hangi bir küi emanın bula- lesini bulabili - Vakı ledir , bugün Avrupada da öy- Tiyatro gittikçe, seyircisini kaybediyor. Sinema çekiy le Avrupadaki en meşhi ar, mülli t (Dev ratrolar daha az mı 6 ancı sahifode) Kocamı Uyurken öldürdüm BuzDolabındaki Ç_engellereAsılan Parça Parça İnsan Etleri! Cinayetin Meydana Çıkmasına Sebeb, Haşlama İçinde Çıkan Bir Altın Diş Oldu I_ZWauı Yuvakim - Ksantopulo, a. P evvel çok bahtıyar bir &- Kandı. Güzel bir karısı, güzel bir ,__4-;'“ Tokântası vardı. Müşterisi (u İşi yolunda, kazancı ye - Kdi. Kendisi yenlek pişiriyor, t hizmet ediyordu. ânikte; “rıhtım ük içkili lokan- t aldı, müşte - | ? arttıkça arttı ve Kkoca hizmete yetişe Oldüla” Yuvakim düşündü. Şirak almıya” Karar verdi. âli ve yakışıklı likanlıyı tavsiyo Birişi Şüzel Ermeninin lokantaya Yuvakimin sebebi felâketi layı, Arsön di o Künden sonra müşteriler, ara- " karı ve kocanın — mutfakta Ba ettiğini işitmiye başladılar, Üyorlar, biribirlerine bakışı - Bi Gül, üvakimin hakkı var. Diyore ıiıkAnıem kıskanıyor:- h. _'h'»n. bütün kavgaların ba- Mya İdi, Yuvakim karısını çıkdıra- y “Viyor ve kıskanıyordu. ka yöanmada da haklı idi. Çün- bor lsı, Arsene iş gördürmü » Ona yemeklerin en iyi parçalarını ka yiediriyor, yanından bir dakl- dedi; ı'"nıynıdıı Arsen, ustasının *rine aldırmıyor, — yüzüne kiyı 'Yor, ense yapıyor, rahatına ba- Ordu, datd, Y “vakim birkaç kere kendisini İstedi. Karısı, kayamet « leri kopardı, bırakmadı. - Zavallı adam! Yesinden — işi ve gücü bi- raktı. Kendini içkiye verdi. Sa - bahtan akşama kadar içiyor, ders dini unutmıya çalışıyordu: Günün birinde - dört ay evvel - ortadan kayboluverdi. Karısı, za- bıtaya müracaat otti — Dün gece biraz fazla Kaçır - mıştı. Hiç yoktan bir kavga çıkar- dı, bağırdı, çağırdı. Sonra başını aldı, gitti Hâlâ gelmedi. Fakat, uzak bir yere gittiğini zannetmi- yorum. Zira, yanına eşya ve para almadı. Rica ederim — arattırınız. Belki bir yerde sızıp kalmıştır. Dedi. Kadının büyük bir safi - yetle, gözleri sulana sulana söy - lediği bu sözler, zabıta memurla- (Devamı 6 mncı sahifeae) He- | — Ah, ne olurdu bir papağan ŞAKA | Yarı Çıplaklar Diyarında.. KIRMIZI BALIKLAR — Karı ve koca mı? İyi niyorlar mı bari?. — Pek iyi bilmiyorum. Çünkü konuştuklarını hiç görmedim.. geci - | | PAPAĞAN VE FİLLER olsaydım! Yüz sene yaşardım. — Müsterih olunuz.. ha ziyade yaşarlar... için böyle çarpık yürüyor- sun” Ayağın sakat m: oldu? Bir kaza mi geçirdin?... — Yok canım, sabihleyin & kablarımı ters giymişim da ondan. Görenler farkında olmasın diye böyle yürüyorum. Yetmişlik İhtiyarın Parası İngilz gazetelerinde okunduğu- na göre Nevkastelde senelerce ev- vel ufaktan işe başlıyarak sonra borsacılık suretile zengin olan To- mas Bric isminde bir adam geçen gün hapishanede ölmüştür. Tomas 70 yaşında idi. Kazanç vergisinde hükümeti ığı için üç sene hapse mahküm olmuştu. Hapis - haneden çıkmasına birkaç ay kal-i mış olan Tomas mirasçılarına tam 50,000 İngiliz lirası bırakmıştır. ——— Yirmi Saattir Uyuyo! İnsan ya: lır, Fakat Londrü ga bel minde kötürüm bir 93 yaşında olduğu halde şazt muntazam uyku u mektedir. Bü Kötürüm adam on gekiz senedenberi darülücerede bakılmakta imiş Yangın Çıkaran ] İtfaiye Neferi | Fransada Hendekur belediyesi, it- | falye takımına, yangınlarda kul- l lanılmak üzere son sistem bır mer- diven hediye eder. İfaiye neferlerinden biri, ay- lardanberi depoda duran bu mer- diveni tecrübe etmek fikrine dü- şer ve civar evlerden birini kun- daklar. Tabil-az sonra yangın çı kar, İtfaiyeye habet veri.'r. Ko- şarlar, merdiveni kurarlar. Dw - dekileri kurtarırlar. İtfaiye neferi memnuniyotle — Hele şükür, der. Merdiveni tecrübe edebildik. Bu vazifeşinas (!) nelerin tev- kif olunduğunu söylemeğe lüzum var mi?. Ne Papuç, Hiç H iç böyle münasebetsiz, man- tıksız vo cansıkıcı bir rüya gördüğünüz oldu mu?. Uykudan uyandığınızı zanne » diyorsunuz, geriniyorsumu, vü- cudünüz dinlenmiş. — Sıhbatiniz, neş'eniz yerinde. Hava güzel, bir sabah gezintisi yapayım, diyorsu- nuz. Kalkayorsunuz, gi nuz. Mantonuzu, bastonunuzu, el- divenlerinizi alıyorsunuz, sekağa çıkıyorsunuz, Otomobiller, tramvaylar geliyor. Yaya kaldırımları üzerin- de büyük bir kalabalık var. Mağa- zalardan birinin bapısının yanın- daki boy aynasına gözünüz ilişi - yor: — Eyvah! diyorsunuz, panta « lonumu giymeyi unutmuşum. Ve uyanıyorsunuz. Bunun - bir rüya olduğunu anlamakla beraber soğuk bir ter döküyorsunuz. Fakat, bu rüyanın hakikat ol- duğu bir memleket var. İçtimalyatçılar, filozoflar, ah - lâk ve beşeriyat mütehassısları; medeniyetle — barbarlığın — iltisak noktası olan bu yeri öğrenmek is- tre misiniz?. Haritaya bakınız. Manilânın 700 kilometro ilerisinde, sarp kayalar üzerinde, sık çamlar arasında al- tın madenleri merkezi: Bogui Meyhur bir rüportaj muharri «Filipin adalarının İgoro ahalisi yamyamdır!.» diyor. Halbuki uzun müddet burada yaşıyan Novyork- lu birisi: — Onlar mı yamyam?, Yok ca- mım, bir yanlışlık var, İgorolar dünyanın en sevimli ve en güzel dünseden adamlarıdır. Diyor. Mahallinde tetkikat ya- pan diğer müruf Bir röportaj mu- hârriri vaziyeti şöyle anlatıyor: Manilâdan buraya iki vasıta ile gidilir: -Avrupanın — yollarından | farksız, geniş, aslalt bir yoldan o- | tomobil ile ve yahud trenle... Ba- na, bu ikincisini tavsiye ettiler... Yalnız; Nevyorklu “döstüm bir - pey söylemeyi unutmuştu. Zira, Baguloda trende, sokak- ta, berber dükkânında, mağaza - larda, lokantada, otelde kime te- Oradaki İnsanlar Ne Don,NePantalon Bir Şey Giymiyorlar!, Baldırıçıplaklar dansediyor da ne panta- ne de don görürsünüz. Hepsi rı çıplak. Medeniyet, bura aha! nız bunü kabül ettiremi kızgin demi rakı bllnar cezası), papasların vü: didleri bir fa devam edegelmiş. pâlılar da bun mışlar Nihayet Avru- abli görmiye alış. FİLİPİN GECELERİ İlk gece: Sarp dağlarla çevril- miş bir vadide İgorolular arasın. da yalnız bir beyaz olarak bon va- tım. Etrafımı sardılar, yamyam dişleri gibi sivri dişlerini gösteri- yorlar, gülüyorlar. Şarkı söylü - yorlar, dönüyorlar, sıçrıyorlar, İç- lerinden biri arasıra bağırıyor. Ne de bedi sesi var, Nihayet sustular. Omuzuma bir el dokundu. Başımı çevirdim. Çat- lak bir ses: — Haydi, git artık!. Meşhur Hırsız Nihayet Kıymetli Mücevherler de| Meydana Çıkarıldı İrkaç 'ay evvel İngiliz ga- zetelerin ve ni Dek meşgul eden bir n Telgraf» o za a gâzete zelemiş oldular. eri yine bahsi ta- Bir zamanlar Londram piyasasında pek sözü geçet da iken sönradan mal: k hapse giren Tarfi'din Parise gi iş deniyordu, Ala- caklıların iddiası böyle idi. Yedi sene hapse mahküm olar. 'Tanfildin bu mücevheratı mey « duna çıkmamış, fakat dedikodu - lar da bitmemişti. Çünkü müflis bangerin karısı Parişte yaşıyordu. Fakat Tanfildin daha tevkif e- dilmeden evvel birçok mücevherat sattığı söyleniyordu. Bu da gızlı kalmıştı. Şimdi bu kıymetli mü- cevherat da meydana çıkmıştır. Tantilâ Londra piyasasında birçok işler çevirmiş ve birçok şirketler teşkil etmek suretile hisse senet- leri çıkarmış, pek çok kimsele n parasını alafak iflâs etmişti. Ala- UT ULIZLL caklılar birşey kurtaramamıştır, Fakat Tanfildin diğer bir rakibi vardır: Spiro. Bu adam da ayni suretle Londra piyasasında işler çevirmiştir. Hemen hemen ayni tarihlerde bundan birkaç ay evvel Spiro da mahküm olmuştur. Şim- di her iki raktb ayni hapishanede bulunmaktadır. İKİNCİ GECE Büyük çamlık oteli Asri konfor 200 oda Tenis ve golf mahalli caz, dans Caz çalıyor. Çiftler dansediyor. Hepsi de yarı çıplak' Pantalonları yok. Siyah kollarını, dekolte rob- lu güzel Amerikan madamlarının bellerine sarmışlar, dönüp duru- yorlar. Duvarda büyük bir afiş göze çarpıyor: Baguloyu riyaret ediniz. Havası, suyu güzel eğlence yeri — S Bu güzel ve sarışın Amerikal kızlar, acaba yamyamların torun- larile dansettiklerini biliyorlar muydı?, Barda bulunanlatdan birine bu nu söyledim. Tebessümle mukabele ettim — Nasil buluyorsunuz?. — Neyi?, — Çıplaklıklarını. Tabii bir tavırla cevab verdi — Biraz fazlaca serbest ve lâü baâli... Caz, bir rumba çalıyordu. Ha zır bulunanlardan birisi: — Kadınlar, hayatlarında bi defa olsun barbarlarla dansetme yi tahayyül ederler. Haydi dansa. kadar yapılacağından kayıtlı azar Spiro geçenlerde alâkadarlar haber vererek Tanfild mücevhı Tatı kimlere sattığını ve terhi edildiğini söylemiştir. Bunun üzı rine gizlice yapılan araştırmalar da birçok kıymetli eşya çıkmıştı Bu suretle alacaklılara 1,300 İng Tz lirası temin edilmiş oluyor müş.,

Bu sayıdan diğer sayfalar: