İstanbulun Ezeli Eerdlerinden .. | Et Meselesi ' Toptancılar, İğ’&akendeâler. Celebler ve Halk Gözile Et! B et mese- lesi — artık günün de dikodusu — halini aldı. Bir yandan Ziraat işletmele- Ti Kurumunun pi- Yâsada, et işleri. Ü Si şöçle bir nize- Tuna, intizamına | — öymak, halka u- | — Suz ve iyi öt ye dirmek için sar. fettiği gayret, di- Ger taraftan ce - leple toptan - &i kasapların Ku- | — Tümdan şikâyet- * leri, obür yandan ka- Sapların —« Zarar Ediyoruz! » — diye | Sökleci yükselen P eyadları, ahü | O Stları... “Bütün | — Sunlar her gün, P Sön işın gazete | “İtunlarına akse- den “et işik nin SYri birer safha- tıdır. Bir dedikodu, geçeni Kün bayramının yaklaçmı sanlık koyunlara da teşmil edil. di; celebler koyunları daha paha- 34 satabilmek için peyledikleri Ke, vanları vaktile şehrimize ge- İftmiyorlarmış ve daha bilmem hy hây helermiş de Fakat ki bunun aslı derecede — koyun zniş, Eetirilmiş. .. lerde gazetelerde o- ci ve perakendeği ka- dü N Saplar Ankaraya bir heyet gön- işler, bu heyet Atik, - darlar nezd Ulunarak et tararlarına bir şek') aldığı ve ünun ler, n- bplerini izah edecek- arzeyliyecekler « Çarı * Sık.sık et yemok, galiba, tıb â- leminin. bil Ortarı ssa son zamanlarda uğu sıhhat kaldeleri- ilmiş, hattâ biraz da bti imiş emma ne de olsa, “kesi alâkadar etmekte plan :'.l:"'" bir gıda maddesidir; ya- biz öyle bildiğimiz için rağ- ya Meuygun de Zu ! gösteriyoruz, her ne ise, bu sanaele, az çok hepimizi alâkadar *bilir. Hem, zaten Lizde, etin muharririmizle vaziyeti anlatıyor nındayım, etleri gibi semiz, kanlı, canlı bir adam olan dükkâncı ile könuşuyorum. Tatlı dilli bir' a- daa, fakat, öyle yana yakıla, öyle acı ve acıklı snlatıyor ki, insan, gayri ihtiyari, kasaplara karşı kendinde merhametl2 karışık bir alâka hissediyor... Şoruyorum: Bir müddettenberi ziyanına satış: yapıyor doğru mu?. muşsunuz Muhatabım «Ne sor, he söyliye- yim...> der gibi bir baş sallayışla: Elbette doğru... dedi. — 'Peki, neden zarar ediyorsu- nuz? — Neden olacak, msdemki ga- zetecisiniz halimizi — bilirsiniz! Canlı hayvan ve toptancı et piya- sası fazlasına satamayız. ki narh, aylardanberi biz kasap - ların aleyhinedir. Bakınız, Kara- ni 40 kurita satıyoruz. 42 kü- ruş maliyet fiyatı var. Dağlıcı 43 e veriyoruz, 43, 44 kuruşa alınmışı var. Sığırı, etine göre otuzdan o- şa satmak mecburiyetindeyiz. Gö- rülüyor ki, kiloda bi kaç kuruş zararla mal satıyoruz. Buna na- sıl yahammül edilebilir. Bir kasap dükkânında kesilmiş etler $0 ai :;eumesı. az yenmesi sıhhat lg,m"?nne bağlı bir keyfiyet de- Mun,” *enin mali, iktisadi duru- İedi piEtlarına bağl: bir mese- Bi gözgelün tbbi. sıhhi cephesi- tür, GNünde bulunduran, «yok- &tniyeyim, fakat, çok az - N Döyi i kaç göçle mülâhaza ederken, bir- bu ç Sab dükkânını — dolaşarak, TMaj __'“3 kısa bir hasbihal yap- Öake yım dedim la y ? liyecekler... Hemen yo- ktim Gedlikpaşndi bir kasap dükkü- | | — Devlet Ziraat kurumundan | et alırsanız yıne zarar eder. misi- niz? — Hayır etmeyiz, fakat ucu u- cuna gelir, yani ne zarar, ne de kâr ederiz. H ydi ona da şimdilik razı olalım, amma, Ziraat Kuru- İmunun ber kesin günlnde kesti- la 400 koyunla İstanbu- ği en kan et ihtiyacını nasıl temin olu- | tuz beşe kada> alıyoruz. 35 kuru- | | darındaki rekabet halkın pahalı | | | I 'Yazan: — RECAİ SANAY Ii rü, konuşmağa biraz vakit bül - dum: — BSizin bu günlerde, bir çok derdleriniz varmış. Şu et işlerine dair?.. - Bizim ne derdimiz ola ki... Yalnız, siz de, herkes te bilir ki ziyanına mal satıyoruz. Bu sözlerle derdini anlatmağa başlıyan dükkâncı, d'ğer meslek- daşının söylediklerini hemen ay- nen tekrar etti, Bi sordum: — Bu et vaziyetinin düzelmesi için sizce en doğru çare nedir?.. Dersini iyi ezberlemiş bir tale- be gibi düşünmeden cevap verdi: — Belediye narhı kaldırmalı... Bununla her şey yoluna — girer, hem halk daha ucuz et yer! — Niçin etin pahalılaşmasına narh mı sebep oluyor?.. — Evet.. Hiç şüphe etmeyin. Natk ortaya çıktığındanberi köy- lü İstanbula koyun göndermek is- temiyor, malının para etmiyece - ğinden korkuyor. Az Layvan gel- diği için canlı hayvan piyasası 'or ve bunun ucu da bize dokunuyor. Toptan çıkarsa çıksın viz hep ayni ta satış yapmağa mecbur ti yoruz. Hem bu diğe; bir cihet - ten daha dağru di Her nevi et iyi, daha iyi ve ü- deta olmak üzere çeşid çeşidtir; erkeği, ma: yrı fiyat - Karaman, n Üüzerine ğildir: ç. sığır diye yala göre hep ayni fiyata sutmak mec- buriyeti var., Sonra 20 -22 kuru- şa satılan iç yağı ve satresi de cı ba... Hulâsa, narh serbest bırakı- lırsa köylü bolca kasaplık hi van gönderir. İşler yoluna girer. İhtikâr yapilmasından korkma - malıdır çünkü kasaplar arasında her zaman için şiddetli rekabet ardır. Her dükkâncı daha ucuza satıp daha çok müşteri edinmek ister. Kasap vatandaşların söyledik - lerine göre narhı kaldırmak bu işi halledecek, fakat ncaba ara- | et yemseine mani olmağa kâfi mi- dir? Doğrusu, işte bu noktaya akıl erdiremedir... Tuhaf İsimler Yasak : pek | |Almanya'da Bunun İçin de Bir Kanun Çıktı Almanyada neşredilen bir ka nun ile artık çocuklara — «Fifis, »Dodo», «Mimi» gibi adlar takıl- ması yasak olmuştur. Böyle adla. | çocukların lisanında söylenen ke limeler olduğu için büyükl bunları kullanması muvafık gö - tülmemiştir. Bugünkü Almanyada şimdi en ziyade beğenilen isimler Sigrifa, Brunhild gibi adlarmış. Sarayında Bir İspanyol Güzeli Çok — Yakında — Budala! Sardalya kutusu di- ye çalar saati açtın! Bu me dal- gınlık.. Aklın nerede yine?, | | — Bizim dadı yıne önlüğünü #aybetti. Bir türlü bulamıyor. KADIN AKLI BU!. — Bu imzaşız mektupta bana s«Ahmak, diye hitap eden adamı öğrenmek n — Bunu muhitinizde aramalı- yız. Herhalde seni iyi tanıyan - lardan biri: olar Dünyanın En Sakin Yeri 20 Yıldanberi Tek Bir Vaka Olmuyormuş ngilterede Beds'de tam yir- ı mi beş senedenberi cinayet olmamış, orada bulunan - ve senelardenberi oraya yerleşmiş o- lan bir polis memuruna da iş kal- mamıştır. Bu polisiz adan alı- narak başka bir yere nakli için e mir verilmiş, fakat köylüler hü- kümete müracaat ederek polisin kaldırılmamasını — istemişlerdir. Yirmi beş senedenberi oruda za- bıta vak'ası olarak yalnız bir kere hırsızlik olmüş, bir kerede yan- gin çıkmıştır. Oradaki polisin işi yalnız hayvanların sayımında ve- sika vermekten ibarettir. Köylü. ler polisi bu işlerde aramak için uzaklara gitmektense polisin köy- lerinde kalması için mazbata yap- mışlardır. Kibar Terziler Yalnız San'at Âşıkıdırlar Fakat Metelikleri Yoktur ondranın meşhur terzilerine Ldıır bir İngiliz gazetesinde şayanı dikkat bir yazı var- Bizde bir lâkırdı vardır: Terzi sö- küğünü dikemezmiş Bu gazete de merâk etmiş, pek zengin kadınla- rın pahalı esvablarını diken ter. zilerin zengin olup olmadıklarını öğrenmek istemiş. Vardığı netice şöyledim: Bir terzinin 6 200 kazandığı söyle -« nir. Bu, yanlıştır. Kibar terziler iyi yaşarlar. Fakat bunların için- de servet biriktirebilenler azdır. Hattâ çoğu da vakti geldiği zam: kumaşçıya - borçlarını vermekte zarluk çekerler. Öyle ki bi bazısı da peşin para vermedikçe kumaş alamaz!. Kibar terzileri « nin ticaret erbabı değildir. Çünkü af ter san'atkârdır. bu râ işlerine akıl « ları ermez. Yegfne yeni yeni biçimler bulmattır. düşünceleri T daha ziyade birer | | | | -Niçin Ay GRAP—BSO 2 inci Kânan 1398 Meşhur Artist Sarlodan rı_ld_gm 2 O; Düşünür, Karar Verir, Sonra Vaz Geçer Ve Daha Sonrada... merika gazetecilerinden bi- rinin, Polet Govarla yaptı ği mülâkatı aynen nakledi- A yoruz: Şarlonun iyiliklerini inkâr e- dersem küfranı nimet etmiş olu- rum. Beni ilk defa «Modern za- manlar» filminde halka tanıttı - ran, şöhret kazandıran odur. Bu filmden sonra, yalnız benim için bir senaryo hazırlıyacağını vadet- mişti. Bunü büyük bir sabırsızlıkla bekliyordum. Halbuki Şarlo hiç acele etmiyordu. Düşünüyor, ka- rar veriyor. Sonra vazgeçiyordu. Bu sırada, bir çok sinema şirket- leri mukavele yapmak teklifinde bulunuyorlardı. David O. Selmik, (Kaygusuz aile) filminin baş rolünü - teklif etti. Senaryoyu okudum. Çok ho- şuma gitti. Şarloya anlattım. Ba- na şu cevabı verdi: Kaygusuz aile filmindeki Letli Sonder rolü, karakterinize uygun bir rol... Fakat biraz da- ha sapır ederseniz - birlikte bir film çeviririz. Sontası malüm. — Pclet Govar, | David'in tekliflerimi kabul edi - yor ve Rişar Vallas'ın riyaseti al- tında (Kaygusuz aile) filmini çe- viriyor. Bu filmin diğer artistleri şun- lardır; Janet Ganar, Duglas Fet- banks'ın oğlu, Rolan Rung, Bilk Burk... Holiyud'dan alınan — haberlere göre Şarlo, (Diktatör) — filminir hazırlıkları ile meşguldür. Bu til min baş kadın rolünü de Polet Govara verecektir. Hakiki Ve Acıklı Bir Macera Bir MorfinmanNe Diyor? AA O Beyaz Zehir... Bir Vakitler Ben de Onun Esiriİdim.. Zehiri aldıktan sonra böyle kriz geçirirler Son gelen Fransız gazetelerin- den biri, beyaz zehir kullananla- rın hayatlarını tetkik etmiş ve bu yolda güzel ibretâmiz bir röpor- taj yazmıştır. Ehemmiyetine binaen bunu ol duğu gibi naklediyoruz: Beyaz zehirden, beyaz zehirin zararlarından bahsedenlere gül- mekle mukabele ediyordum. Onları Kullanı- yordum, Eakat Dimdiktim, Son- raları Paçavraya Döndüm. Az Kalsın Katil Oluyordum Zira, beyaz zehiri kullanıyorı dum. Sıhhatim, kuvvetim yerin. de idi. Dimdik yürüyordum, yü- Türken yerleri sarsıyordum. Kongoya gittim. Balta girme miş ormanlarda, kervanın önün de yürüyordum. Birdenbire he lim değişti. Ne kuvvetim kaldı ne de neş'em. Morfin ve kokain lerimin bulunduğu küçük çank yolda kaybolmuştu. © günkü halim hâlâ gözleri min önünde. Rovelverimi çıkar (Devamı 7 önci sahifede) Güçlü, kuvvetli bir in- sandım. Beyaz zehiri A kullanmıya — başlayınca paçavraya döndüm. Her iki saatte bir miktar al- madan — yapamıyorum., — z L