#—-fORNTFLCPAF—22 İkinciktnun 028 Yugoslavya Almanya İle yavaş yavaş anlaşma yoluna giriy | o rlll Başvekilin Alman silâh fabrikalarını gezip dolaş- - —| ilüyor. - b çok manalı görü Bugünlerde gene bir retler, seyahatler oldu. ye nazırı Avüsturya hariciye 'nazırı Peştede bulüştular. Maca hariciye ile görüştüler, Netice?. Her af memnun götünüyor. Çünkü A- vuslurya ile Macaristan bir gün!Mil- letler cemiyetinden çekilmeği düşl- ra Yüğgaslav başve- nyadinoviç eri Avrupada ha- zırları pek dolaşıyor. Geş Alma: * nazırı Belgrad'ı di Yugoslav baş- hâri, vekil ve hariciye nazırı bu ziy iade etmiş luyor. Macar Bu ziyaretler öğü kalanla Ekılhıcllcr mı-ıple— Danzig meselesi. Şimdiye kadar bunların yüzünden Varşova ile Ber- linin sra: mış, gitmiştir. Bir kaç AĞ "” |eamandır bir anlaşma hasıl olarak t- leğiştirecek gibi neti- I, şarafın münasebatı düzelmeğe yüz |tutmuş iken Lehistan hariciye nazı- Ja M. Bek Berlin ile dostluk fırsatla- rını hiç kaçırmamaktadır. O kadar ki şimdi bile Cenevre toplantısına gitmek üzere yola çıkacağı bir sıra- da evvelâ Alman devlet adamlarile ikten sonra Milletler Ce - miyetine doğru gilmesi türlü türlü İtefsirlefe yol açmaktan geri kalma- di Yugoslavya başvekilinin -Berlin seyehati daha az mânâlı olmamıştır. Belgrad'ın ileri gelen yarı resmi bir İgazetesi olan «Vreme» nin bu müna- sebetle yazdığı satırlar nazarı dikkâ- yor. Yugoslavyalı ga- ! kan dökmeden za- fer kazanarak Avrupadan dahil! mu- Jharebe korkularını defettiğini yaz- dıktan sonra Yugoslavyanın Alman- ya ile beraber olmağa başladıktan İsonra yabancılara tâbi olmaktan | kurtulduğunu ilâve ediyor! Bu çok şayanı dikkat değil mi?.. Her halde | Belgrad güzetesi şimdiye kadar Yu- | |göslavyanın Fransa ile sıkı sıkıya dast olmasına razı değilmiş ki bu- |gün Almanya tle olan dostluğa bu kadar ehemmiyet vermiş görünüyor. Geçenlerde Fransa — har M. Delbos - Belgrad'a - gittiği vakit na çıkmamış olan başka seyahatler de belki vardır. Fakat bütün bu' ge- etini T verebilecek midir?, n gün Lehistan ha- riciye nazırının da Milletler cemi- yeti toplanlısına -yani şu tehir edi- nt- gitmek üzere Cenevre de dü- rarak lâzım gelenlerle görüşmesi ü- zerine bir hayli dedikodu olmuştur. Lehistanın Almanya ile olan müna- nt istediği gibi idare etmek ar- Senenin en gürel-En nefis-şahane ve muhteşem filmi JEANETTE MACDONALD Görülmemiş bir muvaffakiyetle ME LEK sinemasında devam ediyor, Programa ilâve olarak: Çin sularında batırılan Panay zırllısı ve Yunan veliahdının ize divaç merasimi v.s... Seanslar : Saat 2-4, 15.6.30 şıma gelmeme Tağmen galıba on iki santimlik aklım yokmuş ki, böyle yaptım. O zaman ne olduğunu, ne bittiğini sezemedim, düşün- medim, Aklım mı yaktu, muhakemem mi yoktu?... Yoksa çok saf ve abdal mı idim?. Ağebeyim müdireye çıktı. Bana söylediklerini ona da söyledi ve mektebden ayrılırken gözlerimden öptü: — Haydi Allaha emanet ol... Dedi, Çıktı, gitti. Ertesi günü de iki bavul için- de eşyamı gönderdi. Bana da bir mektub yazmıştı. Bu mektubu hâlâ saklıyor «Vicdan. Sevgili kız. Konakta sana aid ne varsa de... yazetindeki esasların — değişi Tonsi sayfada) (Devarm iyece- Filistinde bomba Kudüs Kral Core caddesinde bir yahudi lo- Kudüs 21 - |kanta; İrasında büyük bir t aştır. ralanan, ölen kimse rasında müsa diye reisi evvele kar urmaki kilni zorla; BU EKSIKTIİ! Haydud Vaydman ile Fransız gizli teşkilâtı arasındaki münasebetler !.. Cesedi bulunan İtalyan snsyalısrı İle kardeşmınv olıımu / Vaydmanın işine henziyormuş merkezinde n önünde ayın 17 inci günü bir bamha patlamıştır. Yahudiler a- öş ve korku u- üzerine tahkikat Atılan bomba her uyandırmiş ise de ya- olmumıştır. İNabliste belediye reisi Süleyman bey | »a 'Tokatin evine tecavüz edilmiş, vak- | 'a mahalline gelen polis ile bunlar a- olmuştur. Bele- vak'a Süleyman rı olması ve Arabları da İngilizlere ve yahu- tedil surette hareket |etmeğe davet etmesi kendisinin mev- |£ | ZABiT KASKETİ Çeviren:M. Ataker Yazan :Gastoan Dery$ Dul madam Bros kasabırın dişin- Fındikçt daki ormanın kenarına yapılmış bir i camcıya Truskot mey- villâya işlerini bırakurak çekilmişti. çarıkçıya ve diğer bir kağ Vilâyetle nahiye ticaretinin başlıca Zar yeri olan İnekler çarşısında bakkallık, tuhafiyo, hırdavat, porselön ve attarlık işleri çek bir. mağazayı rge Ve şarab şişeleri lin sokağının işkembe okağındı 'danındı er şahsa sabahları rum ve * mi İnamıir olarak vermut -kı çeyrek asırdan fazla bir zs 30 senedenberi İsınde elde ettiği ticari ki dam Brosa istediği gibi Jürebilecek kadar bir ser etmişt İi larasında sucuk kangallarının da a- sılı durdüğü, porselon ve hirdavat t Şatofer ve İsviçre stilleriz le karışık bir model üzerine inşa &0 dilen bu viNâ mazgallı kulesile şehif ” İhalkıra hem hürmet telkin ediyöf; ” hem de takdirlerini çekt: Villânın arkasında geniş bir mey” İva bahçesi bir böstan ve kırmını sart şil top fenerlerin asılı alonunda hir de çinko masa vardı. mli madam Bros bur amlı müşteriye, bu m d r—ıvık—V e küçük bir bin taydı. Madam Bros iki Madamın hiç ç Jolurak yalnız, kom rinde oturan ve & İçehreli idi İmeharetile, evlenecekl, piyanko diye tanınmı: Bugün Fransız zabıta ni en çok meşgul eden var: Vaydman meselesi lât meselesi.. Acaba bu iki mescle arasında bir- kendisine Yugoslavyanın harici si- İleşen bir ip ucu yok mu? İşle merak 'tintak hâkimi tarafından yüzleştiri: Üa aa a İzivacı — merasimi,.. Diye avundum, halbuki gelen de olmadı, giden ve adllyesi- ikl mesele Gizli teşki. edilecek bir sual... Kollet Triko ile Million tekrar İs- Tek Gözlü Mehib Anıbal'ın idaresindeki kahraman KARTACALILAR'ı memleket içindeki bozguncular arkadan vurmasaydı ROMA tarumar olur; tarihin gidişi değişidi. KARTACA MUHAREBELERİ Sinemacılık tarihinin en MUAZZAM filmi. 100.000 Figüran - 10.000 atlı asker, 300 mu- harebe FİLİ - 50 yelkenli tarihi harp gemisi Türkçe sözlü Tarihi şaheser leri çıkıyo: , fakat servetin zuru ortadan kalı 2 Devami Gincr sayfami iştir, Janin Geller ismindeki kadı- nı nmeş'um köşkte öldürülmesi et- rafında yapıları bu tahkikatta Milli- | lon ile metresinin gene karşı karşıya İgetirilmelerine lüzum görülmüştür. Kollet Triko bir zamanlar be yaşadığı Million'un aleyhinde çıka: cak ifadeler vermektedir. Janin Gel- ler ismindeki kadıncağızın Vaydman ) vvel ULMALIYMIŞ Yazan * Moazzez. Kaptanoğlu tarafından öldürüldüğü teşri (Devamı 7 nct sayfada) İki saat durmadan kahkaha, katıla katıla gülmek Meşhur Fransız komedyenlerinin emsalsiz eseri BAŞKASININ (E; KILIĞINDA &, ARMAND BERNARD - ANDRE LEFAUR N PİZELLA - JANİNE MERRY Bu kadar neş'eli, zevkli, eğlenceli film görülimemiştir, Budün TÜRK sinemasında gunSAKARY sında Dehakâr artistt CHARLES BO YER'nin Sevimli sarışn JEAN ARTHUR'a karşı Beslediği aşkın kuvvetini.. Sevimliliğini ve bütün teessürlerini BİR SAADET GECESİ Emsalsiz ve orijinal büyük aşk filminde göreceksiniz. İlâvetan : PARAMOUNT JURNAL ve çılgın canbazlıklar fevkalâde süperfilmi.. ve ATİNADA YUNAN VELİAHDINİN sinema- « BUGÜN İPEK ve SARAY, sinemalarında birden Diyebildim ve olduğum yerde kaldım. Hayal sukutu bu kadar olabilirdi. Sorra, bu genç kadit © beni yukarıya aldı. — Biraz otur kızım. Dinlen de... Diye bir şeyler ledi. Ne dinlenm gi dinlenme?.. Dinlenecek kal mi kaldı?.. Genç kadından öğrendim: Hidayet bey ölmüğ Ömer bey evi, eş satmış; İstanbuldat gitmiş. Nereye gittiğ miş, Babasının ve annesinin, ikisinin birden ölümü” ne dayanamamış. Biraz da serseri olmuş. Lâfl merdivene Konaktan tekrar mektebe döndükten sonra V © hepsini gönderdim. Daha çocuksun. Safsın. Yaşın ilerledikçe herşeyi, hayatı öğreneceksin. nn arasında bir kutu vardır. Bu kutuyu sa- kın açma, Mübürlüdür. Bunu beş sene sonra, on ye- di yaşını geçince açmanı senden rica ederim. Şimdi, bunu mektebin kasasında emanet olarak saklattır. Beybaban gelinceye kadar mektebden dışarıya çıkmamaya alış ve yalrız derslerinle meşgul ol emi?, zlerinden öperim.» Bundan sonra, bir defa daha ne beyelendiyi, ne küçük beyi hiç kimseyi görmedim. Her çocuk per- şembe akşamı anne kucağına koşarken ben sınifin bir köşesine çekildim: Yalnız, bir kaç hafta sonra, bir cuma günü izin aldım. Mektebden çıktım. Koşa koşa konağa gittim! O gün de garib bir hüzün, tuhaf bip üzüntü vare dı. Konağa yaklaştıkca gözlerim yanıyor: — Şimdi, beybabamı, ağabeyimi gür Diye beyecan duyuyordum. Kapıyı çaldığım zaman benden küçük bir kız karşıma çıktı. — Siz kimsiniz?.. Nazlı yok mu?. Beybabam geldi mi?.. Dedim. Kızcağız şaşırdı. Bana cevab vermedi, Seslendi: — Anne... — Nu . Nazlı... Diye bağırıyordur. İkinci kat sofada genç bir taze beni karşıladı: — Kimi istiyorsunuz?.. Küçük hanım?.. Genç tazeyi görünce daha, çok şaşkınlaştım. — A... Beybabam yok mu?.. Diye söylendim. O da hayret etti: — Hangi beybaban kızım?.. — Canım, bizim beyefendi, Hidayet küçük bey: Ömer bi Genç kadın gül — Çocuğum Ömer bey konağı bize sattı. Artık burası bizim evimiz. Onlar, burada değil... Dedi. bey. Sönrü Zun zabdan Boynü bükük dolaştım. Başımı yaslalll ağlıyacak, kendimi teselli edecek bir göğüs audı"" Hiç olmazsa ağabey bildiğim Ömer'den bir habttt bir mektub bekledim | — Behi kargeşliğe kabul eden Ömer cibette İT mektub gönderecek, heni arıyacak Dedirn. Fakat, #ldanmışım. F; diği ahdan İtibaren artık hayatta benli Şalnzlik, ebedi yetimlik Ikinct defa tahakkuk eti oluyordu. Hele, on beş yaşımı geçlikten sonra, bir mif gibi kucaklarına bırakıldığım ailenin ni Ömer'den haber beklemenin ne gülünç olduğu!