İ ; B L K vuk çıkan 4 Halkapınarda, Sadıkbey civarındı 4 tavuk hırsızı kadın yakalanmıştır. İBir müddettenberi bu civardaki ta- İvuklara musallat olan bu kadın ta- İvuk hırsızlarının yakalanmaları da İçok tuhaf olmüştuür : İki Belediye memuru burada do- İlaşırlarken, Abdi ağa namındaki bi- rinin buhçesinde dört kadına rast- İrek : İyanlar?.. Demişlerdir. Kadınlar, bu âni sual karşısında, mbire şaşırmışlar ve cevab ve- işlerdir. Memurlar; kadınların bu sükütu- İna büsbütün şaşmışlar ve hepsinin göğuınm halitabiiden fazla şiş- İkin olguğunu ve arasıra koyunların- kıpırdamalar olduğunu görünce' — Koynunuzda ne var?.. diye sor- İmuşlardır. Büyük şaşkınlık içinde bulunan lardan biri, bu ikinci sorguya — Bir şey değil,. para ve dikiş tor- İbalarımız !.. Demiştir. Fakat tam bu sıralarda garib para ve dikiş torbaları (!) sanki canlı imiş gibi büsbütün kıpır- dır !.. Ve birkaç saniye sonra da ka- dihin üçünün koynundan tavuk ka- fası uzanmış ve bunü, birinci kadı- n koynundan gelen uzun — ve tiz İbir horoz sadası takib etmiştir. Ar- İkasından da üç tavukla bir horoz, Gizli gizli Çalışan - Berberler !. Bazı berberlerin bulduk- Tarı bir. usull, Pazur günleri bazı berberlerin ev- lere ve apartımanlara giderek sey- yar bir şekilde çalışmıya devam et- tikleri ve yine bazı kimselerin de vergilerden kurtulmak maksadile, evlerinin ve apartımanlarının — bir odasını berber salonu haline kalb Ve ifrağ ederek burada kadın ve er- kek saçı kesmek ve tuvalet yapmak süretile gizli gizli çalıştıkları Ber - ?;Her Cemiyetine şikâyet edilmiş- Gerek Hazine ve Belediyenin ve gerekse bn_wn berberlerin aleyhin. do olan bu hallere mâni olunmak ü- zere Berberler Cemiyeti, bütün ber- berlere tebliğat yapmaktadır. Diğer taraftan zabıtası de, bu şekilde seyyar olarak bem kandi ve hem de müşterilerinin ev- lerinde gizli gizli çalışan berberleri takib ve tecziye edecektir, Bu hu - susta alâkadarlar dalma müteyakkız bulunacaklardır. Hocanın cevabı Koyunlarından 4 canlı ta- hırsız kadın!. Mahkemede: “Tavuklar, etekle- imizin altından girmişler ! Biz arkında olmadan koaynumuza çıkmışlar ! lar; vaziyetlerinden şübhelene- — Burada kimi arıyorsunuz, ba- ldamıya ve debelenmiye başlamışlar- gibi!.. » diyorlar İçırpına çırpına kadınların koynun- n fırlayarak kaçıp gitmişlerdir !.. Kadınların tavuk hırsızi olduğunu İmeydana çıkaran bu garib tesadüf ve baskın üzerine, vak'adan derhal olis karakolu haberdar edilmiş ve İlerindeki bu dört kadın, yakalanan İtavuklarla beraber, hemen cürmü- teşhud mahkemesine tevdi olun - İmuşlardır. Mahkemede dördü de cürümleri- i ısrarla inkâr etmişler ve : — Biz tarlada lâbada topluyorduk. u sırada her halde tavuklar, etek- lerimizin altından girmişler, biz far- İkında olmadan koynumuza kadat akmışlardır. Diye garib ve hoş bir müdafaada İbulunmuşlardır. Lâkin, bir gece vakti duvardan at- İlayarak bostanın içine girip te hıyar ve zerzevatları yerden sökerek tor- İbaya dolduran ve bu sırada, elind? İbir sopa ile âni bir baskın yapan bah- avanın: kim kopardı? Kim torbaya doldur- idu?.. Sualine : — #Rüzgâr attı içeri düştüm, bun- lârı da rüzgür söktü.. torbaya kimin İdoldurduğuma gl ©.. İişte şimdi İban do onu düşünüyorum.» diyen Nasreddin Hoca merhumun hikâye cevabına taş çıkartan bu garib ve gülünç müdafsa, tabli kabul edil. memiş vo mahkeme, şahidlerin celb ve istimm için talik edilmiştir. |Çocuklarına Kaçakçılık |Yaptıran babalar Mahkemeye verilen 8 küçük çocuğun macerası! Yeni orman kanununa muhalif jhareket edenler, derhal mahkemeye |tevdi edilmekte ve ağır cezalara çarptırılmaktadırlar, Fakat kömür ve odun kaçakçılığını bir meslek ittihaz edinen bazı kimse lerin, bu işten birtülü vazgeçmemek te, bütün cezaları göze alarak kaçak- çılığa devam ettikleri bazı şehirle- zimizde her vakit görülmektedir Hattâ, bu gibi kimselerden bazıları, İcezadan kurtulmak için garib bir kurnazlık ta keşfetmişlerdir: Bun- dar, kömür — ve odun kaçakçılığını, 12 213 yaşlâarındaki çocuklarına yap- tırmakta ve onların yaşlarının kül - çüklüğünden dolayı cezaya çarptı- rılmamalarından — istifade etmekte- dirler. Ezcümle, evvelki gün İzmir- de, mühim mikdarda odun ve kömü. rü, kaçak olurak şehre sokmak iste- yen ve bunun için merkeb ve hay- vanlarile en kenar mahallelerden geçen 8 kişilik bir kafile yakalanmış 've bunların hepsinin 12 yaşından a Ayşe, Dudu, Emine ve Hüsniye isim- — Buraya neye geldin ve bunları || kendilerins | İş arayan, İşçi İsteyen veya bir müşkülü olup bizden fikir soran ve şil ni bildirmek arzu eden muh- terem karilerimizin - mektublarını her gün bu sütunda muntazamen ve parasız neşredeceğiz. Bize göndeti- lecek iş ilânları 2 gün üstüste tek - rarla noşredilecektir. Ü Ayrıca Beykoz Kaymakamlığlında çalıştığım müddetçe daktile öğren- miş bulunuyorum. Her hangi bir yet- de iş arıyorum. Adresim: (K. Ayder Yalıköy Meydan sokak No, 22 Bey- 'koz.) ! v4 — Hine mözünü geç bir baya- ınım. Ayrıca edebiyat ve yazı işlerin- miye razı olduğumu bildirir ve beni dır. Her hangi resmi veya hususi bir müessesede veya bankalarda kâtib olarak çalışmak istiyorum. İstenilen her hususta kefalet vermiye ve me- salm hakkında kanaat gelinceye ka- dar; kısa bir tecrübe devresi geçir- olan muhterem müessese sahibleri- 'ne şimdiden en derin minnet ve şük- ran hislerimle teşekkür ederim, Ad- resim için (Son Telgraf halk ve iş sütunu vasıtasile Bayan S. A.) ya müracast. 85 — Fransız mektebinin T ncl sı- nıfına kadar okumuş genç bir kızım. İOldukça pratik ve mümaresem de vardır, Eski ve yeni harflerle mü - kemmelen okur ve yazarım. Ayni zamanda daktilo da bilioyrum. Ay- 'de hususi tecrübem ve vukufum var« İlstihdam etmek suretile genç bir kı- zının istikbal ve hayatını kurtaracak [lğanîanhrsumnul Ortamekteb — mezunuyum. | - Taliin bir cilvesi!.. En büyük ikramiyelerin çoğu (10) kişilik grup- lara çıktı !.. *Eyüp sultanda bakkal Musta ile 10 kişi ve ayrıca Galata Yılbaşı keşidesinin en büyük ikra- | Zengin gişesi sahibi, hemen o ge- miye isabet eden yeni talihlileri de İce, yine bir talihliyi zengin ettiğini yavaş yavaş belli olmaktadır. 500,000 |görür görmez, hemen Üsküdara geç- liralık en büyük ikramiyeyi kazanan |mek için bir motör aramıştır. Fakat (17480) numaralı biletin bir parçası İyılbaşı münasebetile vezk ve eğlen- Eminönünde Nimet gişesi tarafından İceye giden motörcülerin o saatte bu- Anadoluhisarında 10 kişilik bir gru- |lunması biraz zor olmuş ve nihayet pa satılmıştır. Bu talihli arkadaşlar, İbir motör tedirk edilebilmiştir. On- dün setinç içinde paralarını Nimet İdan sonraki kısmı, bizzat Zengin gi- gümrügünde Bay Kemal ve ar- kadaşları nasıl zengin oldular ?.. 5; tıca bayan kostümleri için makas - | İgişesinden almışlardır. (100,000) 1i- ralık diğe ren büyük ikramiye de; her halde Allahın bir nimeti olarak dalma büyük ikramiyeler isabet et- tiği görülen Nimet gişesi tarafından bsultanda Çarşı içinde 4 numa- ada bakkal Arnavut Lütfi ve 9 ar- kadaşa satılan bilete isabet etmiştir. Fakat bu en talihli 10 arkadaşın bu- İlunması macerası hayli tuhaf olmuş- İtur: eşide icra edildikten sonra, en büyük ikramiyenin ve 100,000 lira- nın da gişesinde bulunduğunu an - layan Bayan Nimet, hemen bu en talihlinin isim ve adresini tesbit et- İmek üzere bir otomobille dükânma İdönmüş ve saatlerce defterini karış- tırmışsa da birtürlü — 100,000 lirayı kazanan bahtiyarın kim olduğunu anlayamamış, bu biletin satıldığına ve kime verildiğine dair bir kayda tesadüf edememiştir. Bayan Nimet, gecenin saat beşine kadar defterden ne bir şey bulamayınca; muhakkak, bu biletin her hangi bir müşteri ta- rafından deste arasından çift çekil- varmışlır. Bayan Nimet, ertesi gün, piyango müdürlüğüne giderek bu kıymetdar biletin çalınmış veya k ! nu bildirmek kara olır yatmıştır. Fakat dün saat 15 e doğru; Nimet : gişesinin önüne birdenbire cıkıp ge- Tiveren kalabalık bir grup, bu 17489 numaralı bileti ibra zedince iş anla- !şılmış ye biletin, her nasılsa bir müş- teri hücumu karşısında deftere kay- dedilmediği meydana çıkmıştır. Eyübeultan çarşısı içinde 4 numa- rada bakkal Armavut Lütfi ve arka- daşları olan bu talihliler, paralrı he- men Byan Nimet tarafından kendi- lerine sayılmıştır. Paranın kiymetini takdir. eden Lütfi, büyük bir soğukkanlılık ve Tâkaydi ile hepsini birer birer say- mıya bile üşenmemiş ve yalnız (10) lira müjde vermek istemişse se bit. tabi reddedilmiştir. Bu talihli bakkal, ticarethanesini deftere beyhude yere bakmış ve yi- | mek suretile gizlice alındığı fikrine | gesi sahibi' şöyle anlatmaktadır : — «Vakit gece yarısıma yaklaşı - yordu... Tam 938 yılıma girerken ve yanlarından geçtiğimiz vapurlar u- 'zun uzun düdük çalarak yeni seneyi karşılarken biz Üsküdara çıktık... İBay Kemalin evini bulduk. Kapıyı genç bir kadın açtı ve Bay Kemalin Beyoğlunda, yılbaşı eğlentisinde 0l- duğunu söyledi. Kendisine büyük müjdeyi verdiğim kadın, Bay Koma- lin zevcesi imiş.. Kadın, bu saadet haberi üzgrine büyük bir heyecan ve sevinç gösterdi. Ve bir dakika ev- vel, ben gelmeden sakin, uyuyan evi, bu en büyük hayat müjdesi üze- rine bir bayram neş'esi kapladı. O- radan yine motörümüzle İstanbula geçerek Beyoğlunda Bay Kemali a- ramıya başladım. Yak.. y Ve bü- tün gece, sabaha kadar, beyhude bir arayıştan sonra buraya, gişeye dön- düm... Ve biraz sotıra da, sabahleyin İkendisi geldi. 200,000 lira kazanan Bay Kemalin biletine diğer arkadaşları da ortak imişler. İkramiyelerini hemen ken- dilerine verdim.» Uzun yıllarca hayatını vazifesine hasreden bu talihli gümrük memu- İru, arkadaşlarile beraber büyük bir v- İsevinç içinde ikramiyesini aldıktan sonra, parasının büyük bir kısmını |bankada saklayacağını ve artan kıs- ma ile do evinin yeni ihtiyaclarını temin edeceğini söylemiş ve gümrük memurluğu meşleğine yine eskisi gibi devam edeceğini ilâve etmiştir. 1100 paralık ve Nikel 40 paralık!, Bromz 5 kuruşluklarla 100 paralık- lar ve nikel 40 paralıkların da piya- sadan we tedavül mevkiinden kaldı- rılmasına karar verilmiştir. Bu ka- 'hîı paralar ancak bu ayın başından Bronz Sî(.u_r;ışluk, Halk - Filozofu— diyor kl : —ı - FAL ve TELKİN Eskiden adeta serbest bir ticaret halinde iken Cumhuriyetin kapıları- na vurduğu kilitle remilci ve üfü - rükcü dükkânları kapandı. Vaktile önleri, bir piyango baylininki kadar kalabalık olan bu sahte ilim b.ş:ç « gânlarından kurtulduk diye sevini riz. Fakat geçen gün bu habis ruhun bazı cahil ailelerin mahremiyetin? girerek orade yuva kurduklarını e- sefle gördük. Kurşuncu minelerin i yi B Gel EŞi cum- balı evlerde kurduğu — tuzaklarda, |korka korka yaşamaktadır. K Sevda şarkıları söyleyen genç kız- lara dudakları kıpırdayan — beyaz başörtülü kadınların nefesinden tu- tunuz da bir kahve telvesinden Çin Japon muharebesinin istikbalini ha. ber veren çenesi kıllı bütyük hamım- ların martavallarına kadar hâlâ bu habis Tuhun yavrulamakta olduğu- ma delâlet eden işaretler görmekle- vîildn arasında bir eğlencenin hududunu aşmamakla beraber fal, bir telkin vasıtam olmaktan da uzak değildir. h Medeniyetin, akıl ve iz'anın jan- dayması, evlerdeki cezveler kadar salâhiyetle uzanamaz. Fakat çok şü- kür ki buralarda bu telkinle müca. dele edecek genç neril yetişmiş bu- lunuyor. Bir lise talebesinin duda- gındaki kıvrilan küçük bir istihfaf tebessümü, nice bin üfürükcü ordu- sunu çil yavrusu gibi dağıtacak ga- Hb bir kahramandır. Gençlerimizi, bu çeşit habis Tuhla mücadeleye ça- gırıyoruz. k Filozoru —S0 ; Açık iş ve Memurigetler!. 1 yüksek memur, 1 müte recim ve kâtib, veznedar 2 €ö*ümcü taleb ediliyor Gümrük ve İnhisarlar Vekâleti tedkik müdürlüğüne 35 lira aylıklı bir memur alınacaktır. Memurin ka- inununun 4 Üüncü maddesinde yazılı şartları haiz bulunan ve Hukük ve- ya âli ticaret veyahut siyasal bilgi- ler mektebinden iyi derece ile me- - zun olan talibler arasında bu ayın 14 üncü günü saat 10 da Ankarada bir imtihan icra edilecektir. En son müracaat günü 7 nci günü akşamına kadardır. Büyükdere Bahçe köydeki orman fakültesine bu ayın 14 üncü günü, imtihanla bir mütercim ve kâtib a- hmacaktır. 'Türkçeden Almancaya ve Alman- 'cadan Türkçeye salâhiyetle tercüme ve daktiloluğa vâkıf olanlardan bu imtihanı kazanmıya muvaffak ola- caklara ayda 125 lira ücret verile - cektir, Evvelce de yazdığımız gibi, Ziraat bankasının bazı şube ve ajan larında çalışmak üzere veznedarlar taleb e- gdarlık ve bay elbiselerinin dikiş iş- lerini muvaffak bir surette yaparım. |İstenilen referansı vermiye ümüde- yim Kanaatkâr bir ücretle her han- (gi bir işe seve seve razıyım, Adresim için Son Telgraf gazçtesi halk ve iş sütumu vâsitasile (Ayse!) e müraca- at edilmesini rica ederim, I' 86 — 22 yaşındayım. Ecnebi mek- İteblerin 10 uncdu sınıfından mezu - num. Her hangi bir daire veya mü- /essesede hesab ve yaz: işlerinde çalış- İmak istiyorum. Seri bir surette yazı makinesi de kullanabilirim. Adre « sim: San Telgraf gazetesi halk ve iş larayanlar sütunü v le (Y İz- ettin). A ' Islâhaneye . . Gönderilen a Mahkümlar!. Kdirnede yapılan büyük ve umu- mi Ceza Evinde çocuklar için bir 1s- lahhane açıldığını yazmıştık. Bura- ya gönderilecek olan çocuklardan bir kısmının, Adliyeye davet edile- rek sevklerine başlanmıştır. Diğer taraftan Bursa Cezâ Evin - den şehrimize 20 mahküm geliril - miştir. Bu mahkümlar, Edirnedeki ıslahhaneye gönderilmek üzere tre- ne bindirilmişler ve jandarmaların muhafazasında Edirneye — götürül - müşlerdir. Yeni ıslahhanede çocukların — ve diğer mahkümların en istifadeli bir gürette vakit ve zaman geçirmeleri tenin edilmiştir. Bunlar, mahkümi- |büyülteceğini ve bakkallığa devam yet müddetlerini ikmalden sonra, |edeceğini söylemektedir. cemiyeli beşeriyeye faydalı, ıslahı- Diğer taraftan bu keşidenin ikinci BA etmiş birer unsur olarak karışa- |€n büyük ikramiyesi de Eminönünde caklardır. Zengin gişesi tarafından gümrük Ka nn mmananmmaanmmarammm memuru Kemal ve arkadaşlarına sa- küçük çocuklar olduğu görülmüştür. |tılan bilete isabet etmiştir. Bay Ke- Bu çocuklar; ağlayarak, bu hare- |mal Üsküdarda oturmakta ve Galata kete, kendilerini babalarının teşvit (gümrüğünde muhafaza memurluğu 1-1-939 tarihine kadar herkesin 'dilmektedir. Evvelce buna mümasil bu paraları değiştirmeleri icab et - |işlerde bilfili çalışarak iyice yetiş - mektedir. miş ve 40 yaşını tecavüz etmemiş ©- — bankası muhasebeci- Alman Etçiliği müsteşa- M,. ği mızu_."_, etmeleri icab etmek: rının seyahati tedir. Almanyanın Ankara Büyük Elçi- | Adanada milli mensucat fabrikası liği Müsteşarı Baron Viktor Mareşal |dökümhanesinde çalışmak üzere iki Fon Buyerştayn, bazı tedkikat lcera |dökümeüye ihtiyac vardır, Talib 0- etmek üzere evvelki gün İzmire git- |lanların doğrudan doğruya mezkür miştir. Alman Müsteşarı İzmird> |fabrikaya müracaat etmeleri lâzım- ettiğini beyan etmişlerdir. İkısım âmiri bulunmaktadır. $ - 6 gün kadar kalacaktır. gelmektedir. ain hüviyetini öğrenebildin mi? — Öğrendim üstad, fakat müsaade edin de ismini yazmıyalım! — İntihar mı?.. — Aşağı yukarı!, — Kimmiş?. — Yahu herifin ismini benden de nlLııkhywnn. yazmıyacağız dedik yal — Bakırköy Emraz 1Akliye hasta- / hanesinden kaçmış, arıyorlarmış za- ten, bu tren yolunda kanlar i- Sindö Nusret Safa 7,50 irenile Yeşilköyden gelirken, Köp- * 8 Baruthane önünde Sem- — Plon ekspresinin durması nazarı dik- kati Celbetmiş, D ELİ GÖNLÜM. YAZAN NU SRET SAFASGOSKUN DEBİ ROMAN:2 çekti, sonra derin bir nefes alışla içi. ile meşgul olan, hem de arasıra ko- Müuharrir, patronun sözünü kesti: — Yine soğukkanlılığımı kaybet- mezdim. Fakat ezilen adam.. — Çok feci vaziyette miydi?.. — Belki evet... Fakat asıl facia, onun, bizirfh arkadaşımız oluşuydu!, Yazı işleri müdürü hem konuşu - yor, hem önündeki ajans haberleri- nin başlığını yapıyordu. Muhbirin: — Belki evet.. fakat asıl facia o- nun bizim arkadaşımız oluşuydu. Demesi üzerine başını kaldırdı, kalemi elinden bıraktı, ni boşalttı : — Süad Sadi.., — Süad Sadi mi., ne diyorsun?. Hani şu... — Evet, meşhür Tomancı ve «Tel- siğ» gazetesinin eski yazı işleri mü- dürü.. üç aydır akıl hastahanesinde İdi. — Yakâa... . Patron, ancak bayretini <Y» har- finin önüne konulmuş birkaç <«A> ile ifade edebilmişti. Bir an durduk- tan sonra : — Ne diyorsun !.. diye ilâve etti: —Demek Süad Sadi ha !.. O zamana kadar, hem ön nuşmaya kulak kabartan İstihberat şefi de, Süâd Sadi ismini duyunca doğrulmuştu: — Süad Sadi mi?.. Bir yanlışlık olmasın?.. — İmfânı yok.. gözlerimle gör - düm. Üzerine atılan bir çuval par- çasından açıkta kalmış başını, saçları kan pıhtılarile karmakarışık yüzünü örtmesine rağmen — tanımakta — hiç müşkülât çekmedim. Bir mumya ka- dar sararmış olan zayıf yüzü acı bir tebessüm taşıyordu, Demir raylar üzerinde onun bu zavallı haline bak- tım da ağlayasım geldi üstad... Ne bir , Sti M en çok okunan, en çok beğenilen, her yerde aranılan bu hakikaten de- ğgerli insarı, köpek leşinden daha az bir alâka İle toprağın üzerine atılı- vermişti. Üzerinde pis bir çuval var- dı. Başını, demiryolundaki küçük taşlardan yaptıkları bir kümeciğe dayamışlardı. Kim derdi ki Süad Sa- di isimli insan bir gün... — Evet. biz de şimdi onu yazıyo- ruz. Ya., ya.. Sünd Sadi imiş. Zavallı çocuk.. biz de ismini yazmıyacağır.. çok iyi olur.. iyi edersin.. eyvallah canım, güle güle. SEMPLON EKSPRESİNDEKİ VAK'A Herkesin gözünden ka- çan bir bayılma hâdisesi 725 te Sirkeeide bulunmak Üzere son durak olan Yeşilköyden hareket eden Semplon ekspresi 14 numaralı diğer yoldan gelen banliyö treni ta- , rafından — işaretle durdurulmuştu. Son sür'atle yoluna devam eden tre- 'nin birdenbire fren yaparak durması yolcuları heyecana düşürmüştü. Pen- 'Telefon : cereler açıldı, başlar uzandı : ? Ald, Son Telgraf... —akokla ? B n M < numaralı yolcu treninin maki- nisti : — Benim, sen misin Nızam?.. * — Biraz ileride, sizin yol üzerindi — Hı;'ğhı canım, nasılsın?..