—SONTELECRA F—15 Birincikânun 827 'AKŞAMCILA —438— JEski bir Yazan: Os Heygidi Aziz Beybaba hey Bak v akşamcının detterinaen | man Cemal Kayil! şu İzale neydin, ne oldun ? bu çam n bekçi © imın üze! k bulmuştu. Üstü ba we bi yeri ka yadlarına ko; cına kusmuk iç de eler tü Turhan aztık dört yü: orarıp ta orti nca kendisini, diğı ateş böceki O, bu gece ne şimdi şa daki- ünya vennetinin molekleri en iyilerinden b: arasın- ydi, baharda büy- n l bir yere çeki - eklerinin arasında rakı ir oluyorı gönlünde bir de ki âe boyuna o parlıyan şevi körük- Tüyardu. Turhanın sesi hiç de güzel değlidi; takat musikiyi çok sevdiği için musikicilerden “dinlediği bazı | garkilar hatırında idi. Şimdi orada, © dökor içinde çok sevdiği şarkıyı yarı dçinden, yarı dışmdan mırıldan- mıya başladı: <Âşik oldum mah cemalim yüzüne» «Hak sakların göz değmesin gözü- ne, mıştı ki biraz ilerideki başka bir a- ğacım ultına: <Hazay hak!> diye biri çöktü. Fakat o Turhana arkası dö- nük olarak oraya çöktüğü için karan- lıkta Turhanı göremedi. Aralarında ancak iki üç metrelik bir mesafe ve ara yerde bir kaç ağlaç dut vardı. Acaba 'bu kalın sesli herif de kim- di? Her bülde bu, Turhann yedi kat | yabancı biri değüdi; çünkü pek ya- bancı bir adamın bu vakit t na iburaya gelip böyle haaay hak!» dişe oraya çökemezdi. Bu, olsa olsa © cİvarda oturan derdlilerden biri 5- di. Adanı biraz önce Turhanın hafif- ten mırıldandığı şarkıyı bile Guya- Duysaydı her halde gelir, iyer kim diye bakardı. Bun- dan da anlaşılıyordu ki bu gelen hem derdli, hem baba Gdalgınlardan biri idi; belki de buşka yerde bir huyli yüklendikten sonra kalarını da bu- rada tamamlamak için şişesi vel ıt binliği koltuğunda gelmiş şarmcı, bir ayyaştı. Çok geç - n İ ledı. Çünki yi Bir Günah Yazan Müdern iki, yüksekletde bir tek | t bekle 1 size ilk gördüğünüz y | bile unutturacak bir çok yal- dızlar olacaktı. İşte o zaman &siz de Jik gördüğünüz yıldızm nereden doğduğunu anlam:; olacaktınız de - ği mi?.. | — Beni küçücük bir mekteb ço - Cuğa yerine koydunuz ve bir - hoca | Bibi yıldız hakkında | , Tiye başlağınız. Bu hususta #ize te- | . Fakat ben gök vü ları tanıdığım gibi yer yüzimdeki benim 'bir tek yıldı- Zıman da hayatım bilmek istiyorum. Suna hafif kızamıştı. Dolgun göğ- Sü ihtilâçlar içinde idi — Hayatımda merak edilecek bir nokta yok ki, dedi.. Fakıt madem ki merak ediyorsunuz anlatayım: — Bursağa doğdum.. Bunun için sÜnüz ” İna bana var u cam kıriğ |tükten yerde biraz — sonra kendine k wZx.ıc_u— gittikse *t | Halk | San'atkârları | | Arasında ( İnet soyfadan decam) e bir sirkde başla tün ai artistle- Wrm kunduralarını boyamak, tabük- temizlemek vazifesile girdi - rkte azami dikkat sarfederek r zaman içinde bu san, eri öğrenmiye muvaffak ol vı*l dikten sonra bir- ç Bu, bir revuü 'idi. Yedi dir, Türkiyedeyim. Anadolunun do- laşmadığım biç bir tarafı ka Iüat kurap , derme çatma grupları memle - 3m. - İkete sokmıyan Sivasın san'at sever Hoş onun di gündüzü, öğlesi yoklu. Onun eline rakı ne man geçerse © zamüan üçerdi, Hele büsbütün kalender- , derbederliğe, perişanlığa, ha - jra b.ıhl e VU Ü, | O, şimdi oraya Balat mayhanele- İrinden alıp koltuğunda beraber ge- İtizmiş olduğu yarım ökkülik Şişe ile dhaay hakl» deyip çöktükten bi- raz sonra bir yandan şişeyi susuz suz kafasına dikmeğe, bir yan - h da kendi kendine şöyle söylen- yürek, kimi- DN Anla 1, behey dümbelek oğlu dümbelek? [Uı'ı Gderler düny sıl adı TÜ Burada zevkü s: değil!, gibi pir- emak?,. ma, bann İnayı çekip küp aibinde Tadi, 6 koca herif de mey- tercih ediyor am- fasıkı mah ramluğundan bunu söylemiştir. Yök a o da mutl sa bulsa idi kendine © zaman kosko- ea mükellef bir saray içine girip yan gelmez miydi? şimdi değil koskoca mükellet, muh- İteşem bir saraya, Ayvansarayda bir İkulübeye Fazıyım amma yok işte!.. Hele çei bakalım biraz daha baba (Devamı var) BUGÜNKÜ PROGRAMI Akşam neşriyatı: Saat- 17 inkılâb dersi, Üniversite- den naklen, Bay Hikılet Bayur, 18.30 Sekizinci Tasarruf ve Yerli Malı haf- tası konferans: Dr. Muzaffer Şevki, 9 Bimen Şen ve arkadaşları tara - fından Türk musikisi, 19.30 radyolo- nik komedi: (Fikir acanteliği), 19.55 borsa haberleri, 20 Mustafa ve arka- daşları tarafmdan 'TTürk musikisi ve halk şarkıları, 2030 hava maporu, 20.33 Ömer Rıza tarafından «raboca iylev, 2045 No tarafından Türk musikisi ve halk şarkaları (S. A,), 2115 Şan: Bedriye 'Tüzün tarafından orkestra rofakatile, 21445 orkestra: 1 — Çaykoeviski: Casse Noisotte süvli Şapöliye: Lagen- de Creole, 3 — Milow Vines sere- e, 22.15 Ajans haberleri, 2230 lar, opera ve aperet par- & ve erlasi ın Romanı Nezahat Gültan İBursayı hiç bir yere değ İçok severim. Küçüklük hu mürmüe burada geçmiştir. Ofm'n'm mihayetihde bir köşkümüz v mem ve melerini burada avlımmakla geçir Mişti. İnziva çok sürmemişti, zevallı adam köşkü yaptırdıktan bir kaç se- ne sonra bu asüde köşede hayata İgözlerini kapamıştı. Yılmaz sordu: — Peki buraya yetleşmeden ev - vel pederiniz ne yapardı?. Eski bir hatıranın gözlerinde bi - riktirdiği eler yaşlarımı belli etme- mek için gözlerini uzaklara dikti, ce- vab verdi: z — Babam Bursanın yerli tüccar- latındandı.. Evet ne diyordum, bu İköşkte babam öldükten sonra biz u- zun seneler oturduk, İlk tahsilimi ü Bak, ben bile | he we arkadaşları | bile bize Ü. müddeti bi Bmin olunuz, Anadolu, buldan daha - çök kaş Kötü, derme çatmı baştan savma numara y n izin vermiş İ kaç misli uzattı. anate İstan- et kutnpany grup- dım. Benim bü - | lar, hiç rağbet görmüyorlar. Yedi se- | ğ nedir. Türkiyedeyim |burada yaptım. Bütün arzum Türk- İceyi daha mükemmel konuşabilmek. | Orada bulunan Bayan Semiha, Suna ve arkadaşları Bob, gülmiye doğru, bi- nda te- ti. Gülme saridir, derler.. zim 'de dudaklarımızın keni bessüm halkaları belirmiye başladı. Semih — Mişelin başından tuhaf bir vak- de ona gülüyoruz.. efendim, anlatsana Mişel !.. miyordum. Bir gı z vardı. Elbise bavulunu a- pura bindim. Mağerse b—m) k 20 kuruş istö van Vâfı kalı kanun olduğunu zanne- diyordum. Adama dedim ki : Göster bi na yirmi kuruş yarsun, kavun var mı?, Biletci, benim kam bıraktığımı zarmetmişt: — Canım, senin kavununu ben ne- reden bulayım, birakmasaydın ! — Göster bana kavunu... — Ne kavunu yahu ?.. — Sen bana kavımu İmesbursun !.. — Ben senin kavununu nereden göstermiye irim canım 1.. Sonra dnlaşildı. meğerse kuvun değil, kanunmuş. Başımızdan geçen bu kadar değil, bir sene Tuzlaya git- miştik. Tam sahnadle ziplar lör deliği içor! çöktüğü gibi, haydi İbiz paldır küldür mşağı... Bir defa da İküçük bir çocukla numara yapıyor- dum. Yine delik açılmış, çocuk İçeri düşmüş, 'benim haberirm yök. Çocu- gu arıyorum yanımda, yok... Allah JAllah nereye gitmiş diyorum, me « İğerse çocük, sahnenin altında, kor- kudan bi üş kalmış... Bu sefer sualimizi partönöründen kendisine tevcih ettiğimiz Baynn Se- miha, yedi yillik sahne hayatını şöy- le hulâsa etti : — Küçüktenberi artistliğe karşı İsonsuz bir hevesim vardı. Ailem mü- |sande etmiyordu. “Pakat, arzunun, istidadın önüne hangi kuvvet çıka- bilir. Mişelle birleştik. İlk defa sah- noye çingenelerde çıktım. Bu o kadar gayritabil bir çıkıştır ki.. sabahleyin İprova yaptım, akşama oynadım. İlk zamanlar çok heyecan çekiyordum. İFakat gönraları tamamen - alıştım. kendi odamda imişim gibi gayet 1: mal edinceye kada: kalmük Ynecburiy Baba: |den annem İstanbula inmekte mah- İzur görmedi. Ben Şişlideki konağı - İmızdan mektebe gidip geliyordum. i hayatma atılan annem bir da- nu dönmek — istemiyordu. Halbuki ben de tatilleri Bursada ge- Çirmemi ne kadar arzu ediyordum “ JANnnexm hemen her sene — sonbahar |mevsiminde bir kaç ay benim iscar- darıma, arsultrımma — dayanamıyarak naçar Barsada geçiriyordu Yarları da Büyükadaya giderdik. Ben Adayı da İpek sevmezdim. Annemin kelli, fe |it hanımefendilerden bir çok dost- İtarı, ahbabları gelir, onların karşı - |znda incelmek, ezilmek, büzülmek İsonrs hep birlikte klüb &lemleri yap |mak beni sıkardı. Bon daha çok yal- nızlığı seviyordum. Kendi kendime İmaçlara çıkar, önümdeki müvi su - İlardan ve karşı sahillerden — yalnız başıma ilham almasını ve tabiatle başbaşa konuşmasını isterdim (Devamı var) başladılar. Bu gülme Mişele de geç- | Askerliğimi | daha ciddi İlgili millet- harici temaslarla programlaştık- ları zamatı, yürd ve şehir muhtelit- ) ederlerken İsim Üzerin- P.0 mevsim, oray, hattâ 1o hafta formda alduğü, ehil gözler tarafımdan takdir edilen bir 11 tes- bitine çalışırlar. Ben de, en yüksek Çek fudbolü mümessili yana takıml. leri tatlı anm burayı ziyaret- sile - bugün üçin İstanbulun enr ikuvvetli muhtelitinin nasıl olabileceğini teş- rihe geçeceğim tder f bir muhtel İkaleci alarak Cihad, Hüzameddin ve WI'vle".n'ız'ı'l Ali, müsavi şanslara malik- —- ——— bü oynuyordum: Bundan sonra Asri sinemada, Maksimde oynadım. Gar- enbarda iki sene kadar — çalıştım. 'Twvneye çiktik. Gramcfon şirketleri, plâğa okumaym için çok israr ediyor- lardı. Kabul etmedim. — Sesit asil terbiye ettiniz. kimden ders aldmız? — Hiç kimseden Kendimi ken- &i şar İçok Tde de oynuyarum nerede söylediniz? inde bir bahçede.. bu, Fakat sesim çok be- Orada gördüğüm takdir be- etti. İzmirde bir sazda okü- benim için til. diya bir & enildi. teşi Mişel gülerek etti: - Hatlâ Kütahyada iki kişi bah- İşe girmişler. Somiha evvelâ İğir şarkı söyler, sonra — gürültülü, ne yleyen, varyete yanan kız değil e bahse tutuşmuşlar, Bana sor ikisi aynıdır dedim, inanma- İdılar. Sonra yüzüğüne dikkat etmiş- ter, masele anlaşıldı. ma ile Bob da küçüktenberi hayatla- ranı bu mesleğe vükfetmiş çocuklar. Bayan Suna vaktile Halk Öpere- tinde, Çağlavan güzinosunda, Mak- sim ve Pransit tiyatrosunda üyno - mış. Böb da muhtelif truplarda ça- lışmış bir komik dansör... Her gece İstanbulun bol müşterili bir tiyatrosunda Rminem şarkısın- dan tatan da kiğke damslara kadar her tekder çalar be nöş'eli san'at İçocuklarına tmu ğ k ayrıldık. gayri had'- i havalarla varyete yapaır. ş;rq YARIN BU SÜTUN | Trapun diğer elemanı Bayon Su- | arifesinde : tirler. Ancak yaş, bünye, görgü İklâs konuş İsını Cihada emane rekettir. Geri müdafanda çin, Faruk, yegâne rakibi Salimı birçok bakımdan - Yaşarın An- İkaralı Hüseyinin de — solda desi düşüncesile - rakibsizdir. istila- Sol bek olarak Beşiktaşlı Faruk'un sa- kat, çalışamaması elde yalnız Reş ulunduruyor. Lâkin yukarıda da | , burada Hüsnü a Hüsnü « istediği vakit - he dızlı forma elemanları Salim, Eşfak, Ay- Lütfi, Rıza, İbrahim, M. Reşad, kret, bu hattı kurarkön Ay- tanın oynayamıyacağını tahmin et- |mekle beraber Fenorbahçenin geç İseneki pozisyonuna imrenerek M. Reşadı sağa rip tehafta Rasihi oynatırım. Rasih, |kayununolmadığı yerde Abdurra « |man çelebi rolile aynatıldığı santr- forvette bu kadar muvaffak olurken etofuna en uygun gelen santrhaf - lıkta daha muvaffa dafaanım muhta min edecektir. Salâhattin, Necdet, Muhteşem, Rıd- van var. Klüb forması ultında «genç- liğini» hâlâ kaybetmiyen sevimli Ni- ziyi, mühtelit kadrasunda biraz yaşlı görüyorum. Sonra bu mevsim içeride çok kayboldu. Kendisi de tak- dir eder ki - zira böyle bir karaktere sahibdir - bugün en iyü 'Türk sağ - çılı Necdettir. Atlet yapısı, genç bünyesi bu sene olgun bir kafa altm- 'da mükemmel randıman çıkarmakta- dır, Necdet, en iyi Avrupa açıkları kı- vamına gelmistir. Sağ içte, bir takımda bulunması elzem olan Ha- şim, Nocdete, akla gelen Naci ve Mühteşemden her halde çök daha faydah olucuktır. Somra Haşim de Bekir gibi, Zeki gibi, Fikret gibi «Kırk yilda bir» ye- istidatlardandır. Geç biten dü- Gün ve bira ziyafetlerine veda ede- ceği içihdir ki Sparta ağlarmda vule göllerini görebileceğiz. Santrfor, iki |Bülendlerin ciddi yükrelişine ve Me- Ubin koallığıma rağmen Hakka'dır. Hakkı, mükemmel bir förvet hattı- nın ortasında, tariklaşncak ve hasım çmüdafaayı Gaima — bırpslayacal SPORDA ZAVALLILAR YYW nda başlıba- | ir müdafaa | açık için Niyazi, | | Ecnebi temasları arifesi ; Bugün istanbulun en kuvvetli muhteliti nasıl olabilir ? İyi tertib edilecek bir |İstanbul muhtelir | finin galibiyetini görmek kabildir İ YAZAN: ERDEM EKREM ı Söl iç için zannedersem, hepinizif de ittifak edeceği Şeref'tir. Şeref hiç bir zaman bu seneki kadar farmdâ olmamış ve bu kadar «Arzulu» 09" namamıştır. Fevkalâde bir iç muha* İcim tipinde olan Şeref'in en randı: man vereceği kıvamda olduğu pek İaşikârdır. Sol açık Eşref, Şerefe olan |komhinezar işlekliği bakımından ÇA* buk akla gelir. Galntasaraylı Bület- din yerini değiştirmiş olması ve Ör” hanın da henüz kendisinden bekle- (non ümidli randımanını verememe- Si ile Eşref, hakikaten en esaslı nam zeddir. FPakat ben bu hattın - gönlü: mün çektiği, aklımın yettiği mükem meliyette olması için - Rebii ile ta- mamlanmasını doğru — buluyorum. İFormda olan Rebii de kolay kolay yetişmez bir kuvvettir. Şimdi demek takım şöyle olmuş oluyar : Cihad, Hüznü, Faruk, Fikret, Ra* sih, M. Reşad, Rebü, Şeref, Hakki, Haşim, Necdet. İhtiyatlarda : NL Ai - Sulim - Feyzi - Melik olar sak olursa bu elemanlar sağlı ve sol> |lu ayni muvaffakıyetle yer doldurâ" bilirler. ? Münakaşa mevzularına oyuncular | Aleyhine idarecilerin yüzüne spor | Muharrirlerinin yazılarına nihavet | Ankara caddesinin vüekla geçinenlerine | Toptan nasihat ve bir bitaraf fikir LARDA : Yazan * Murad Kayahean S HDAÜ EELEEE KDN İ Baş, diş, nezle, ve bütün — ağtılarınızı grip, romatizma Gerbal — keser. Icabında günde 3 kaşe alınabilir . Taklitlerinden sakının ız ve her yerde israrla GRİPİN isteyiniz. KTT * BAER e EEEEKECAD EEVAEBARKARRA N Z TEZ