ĞKDN çi h 22“'.!" n 1087 W öv 7 * ZP ısteyecek ve kendisinden neler istenecek ? Londrada karşılaşacak olan Alman en İngiliz Harlelye nazırları Alman ve Y:ırm Alman Hariciye - Nazırı Fon Nöyrat İngiltere hüküme- tinin daveti üzerine Londraya git- miş bulunacak. Ayın 23 üncü günü için tesbit edilen bu ziyaret iki gün sürecek, Alman Hariciye Nazırı İn- Biliz devlet adamla: tir. Alman Hariciy son haftalarla Balka le görüşecek- Nazırının şu ristanı ziyarelinden & dra seyahati az manalı değildir. Bilhâssa bü ziyaret İngiltere Hü- | kümeti tarafından edilen davet ü- | zerine oluyor. Bund vel İngiliz H: gitmişti. Şimdi zırının da Londra seyahati © ziya- | Teti iade için oluyor; deniyor. Fas kat iki senedenberi olup biten ve Gaha da bitmiyen şeyler düşünü - lürse Fon Nöyrat'ın İngiliz payis | tahtını ziyareti çok ehemmiyetli olduğu kendiliğinden meydana çı- | kar, Dünkü posta ile gelen Avrupa ga- zetelerinde bu ziyarete dair verilen malümatı «Son Telgraf» in okuyu- cularına veriyoruz: iye Nazırı Berline iman Hariciye Na- 1 — Alman hükümeti bilhassa Alman erkâmharbiyesi Berlinin artık bu yalnızlıktan çıkarak diğer devletlerle - Fransa ve İngiltere İle- münasebatını sıklaştırması lâ- zımgeldiği kanaatindedir. Halbuki, Berlinin Londra - fle Pek dostça olursa bundan Roma mihveri hükümeti elbette kuşku - Bugün ise artık münasebatı Janır diyorlardı. Berlin - Roma Londra dostluğuna mani olamıya- cağı anlaşılmıştır. Almanya her dev- letle dostluk istiyor. Fakat Rusya ile değil... 2 — Geçen ay Alman Milli Mü- dafaa Nazırı Mareşal Blambergin Londraya kralın tac giyme mera- rinin, Berlin- | reşal Blomberg ile görüşmüştü. O- | nun için bu ziyaretlet -gayri Tes- simi münasebetile gitmiş olması o- Edebi Roman No: 34 Ingıltere Üç gün sürecek olan bu misafirlik esna- sında görüşülecek çok mühim meseleler vardır Almanyanın müstemleke mes 'e- lesini bir defa daha ileri süreceği anlaşılıyor sında israr edecek rada-İngiliz devlet adamlarile çok | sıkı fikı görüşmesine fırsat ver - Mişti. Alman Mareşali İngiliz do- | nanmasının geçit vesminde de bu- | lundu. İngilterenin' kuvvetini ya- kından gördü. Mareşalin bu seya - | hati ergeç bir netice verecek diye | beklendi. Gene o mareşal bir de İtalyayı görmiye gitti. İşte Milli Müdafaa Nazıtının bu - seyahatle- tinden sonradır ki, şimdi de Alman | Hariciye Nazırı Londraya gidiyor. 3 — Alman İktışat: Nazırı Dok- tor Şaht Parise gitti ve Pratisız dev- let adamlarile -gayri resmi surette- görüştü. 4 — Pek şayanı dikkat olan bir şey daha: Alman Erki Reisi General Bek Parise giderek | Fransız Erkânıharbiye Reisi Gene- ral Gamelin ile görüşmüştür. General Gamelin Londrada Ma- mi olmakla beraber- az manalı de- ğildir. | 5 — İngiltere Kralının tac giy- | mesi vesilesile Londrada olan ko- | nuşmalardanberi İngiliz - Fransız - Alman münasebatında şayanı dik- kat bir yenilik vardır. Nihayet Fön Nöyratın Londraya çağımlır çağı- rılmaz Berlin hükümetinin bu da- veti hemen kabul edivermesi bunu göstermiştir. 6 — Berlin hükümeti, daha doğ- rusu Alman Erkânıharbiyesi İngil- tere ile bozuşmak, Londra ile an - laşmak imkânının kapılarını kapa- mak şöyle dursun, bilâkis bu kapı- ları ardına kadar açık bulundur - mak istemektedir. 7 — Her işde biribirlerine danış- mayı kabul eden Berlin ve Roma hükümetleri arasında geçen sene teşrinievvelde yapılan anlaşma bo- zulmamakla beraber Alman hükü- Zekeriyya Sofrası Yazan: AKA Gündüz bunlar devam edecekse bir daha gelmiyeceğim ve beni affediniz. — İsrar etme. ersen ayıp O- lur. Ben bu bahsi kapadım. Bir da- ha açmıyacağım. — Siz de israr etmeyiniz. — Hiç olmazsa iki üç saat daha kal, — O zaman vapur yok. — Bizi torpido filosu kumanda- nının motörü ile gönderirim. Ne- Tedeyse o da gelecek. Prenses koluma gir cesine büfeye götü Nü bir âlemdi. Nesime Behlül Mus- tafanın koluna girmiş, kokteyl ka- dehleri ellerinde idi. Bir yudumda İçtiler, daha doğrusu Nesime içir- di. İçime kıskançlık gelmedi. Çün- kü Mustafayı tanıyorum, Yalnız - biraz kızdım, Mustafanın gözleri parlıyordu. Demek kısa zamândâ birçak kadeh içirmiş. Yanımıza de Şevalef geldi. Bu bahsi artık kapadım diyen prenses birdenbire Şevalefe: — Gitmek istiyor, yani seni iste- miyoör. Demesin mi? Şevnlef insanı hiddetten çıldırtan- bir gururla bana baktı ve prensese dedi ki: — O beni istemiyebilir. Kimse- yi cebredemeyiz. Yeter ki ben onu iste olayım, Benim onu — iste- mekliğini kâfidir. İzzeti netsime yediğim bu şamar- dan sersemledim. Ayni gururla ce- Vvap verdim: — Siz her şeyi isteyebilirsiniz. Fakat ben, bilhassa sizin istediği- niz şeylerden hiç bir tanesini size veremem. —Tecrübe ederiz, meti harici siyasette, dostların: tn tihap etmekte her şeyini feda et- miş değildir. İspanya sahillerine da- ir şu son günlerde İngilterenin ba- şa geçerek yaptığı itilâfa Alman ya dahil oluvermiş, İtalya da gir- miştir. Dünkü posta ile gelen İngiliz ga- Alman zetelerinin yazdığına göre reti mühim ne iceler verecekti nâ- manya ile İngilterenin dost © Berlin - Roma mihveri mani ve Alman la görüşme- sına, yacaktır. İngiliz devlet adamları arasın ler çok seyrek olmaktadır. Çünkü Almanya Milletler Meclisinden çık- tığı için Cenevreye kimseyi gön - dermiyor ki, İngiliz Hariciye Na- zırı, Alman murahhasını orada gör- sün, görüşsün. Sonra Berlin yolu | başka, Cenevre yatu başkadır. O - | min için Cenevreye giderken İngi- liz Hariciye Nazıri Berline uğra - yamamaktadır. Halbuki meselâ Parise her vakit gelip gitmek firsa- tını bulmaktadır. Bu ziyarette konuşulacak en mü- him mesele İspanya işleri olacaktır. İspanyadaki İtalyan ve Alman askerlerinin geri çekilmek meselesi — Ediniz bakayım, — Gitmiye kalkışınız, görürsü - nüz, — Ne yâaparsınız? — Skandal çıkarırım. — Siz mi? — Evet, ben! Şevalet! — Skandala cesaretle mukabele ederim, — Matmazell! kısa söyliyelim: Böyle bir teşebbüste bulunmayı - Bız! bulunursanız... — Bulunursam? — Sit — gitmiye — kalkışmadan Mustafayı bu kalabalıkta tokatlar Süvari zabiti de ve ikinizi kolkola vererek kapı dı- | şarı atarım! BU işi yaptığımın so- beplerini de canım istediği gibi söy- lerim. — Buraedakiler size ne der? — Buradakiler mi? Püf! Başta Haneşka olduğu halde buradakile- rin hepsi bana vız gelir. Buradaki- ler beni ve bizi sadece eğlendir - Miye memurdurlar. O kadar! Ben, cenevimden sarsıldım. Göz- lerim karardı. Gözlerimle prensesi | di iseİspanyadaki italyan gönüllülerin geri alınma- “halledilmiş olmaktan çok uzaktır. İngiltere, İspanyadaki ecnebi (gö- nüllü) lerin çıkarılmasında ısrar e- decektir. Unutmamalı ki, Lokarna muahe- Onun için t ne bir şey ğarp de konmamıştır a temin bir anlaşmaya İn- son derete ehemmiyet ver- ki, İngiltere Jer Cemi- Nazirı, Londra ile Remanın bulmak için de çalışı Frank- fürtef Zeitung gü n Nöy- ratım Londra seyahati esnasında Londra - Roma münasebatının iyi- | leşmesine de uğraşacağını ileri sür- ektedi 5 icin bir teklit Mısır. Veliahtı Prenses Mehmet Ali Filistin meselesinin halli için bir teklifte bulunmuştur. Bu teklife göre Filistin Suriye ile birleştiril. meli, İngiltere ve Fransa ile mütte- fik olmaldır. Yahudiler de bu deve letin tob'ası olurlar, bu mesele de ortadan kalkar, Birleşik bükümetin başına Emir Abdullahın getirilmesi den İtalyan asker- derinin üzerinde çı- kan vesmi vesika aradım. Meydanda yoktu. görünen Şevalefin ne müthiş edepsiz olduğunu anlamıştım. Bu adam blöf yapmamıştı. Yanımdan ayrılır ayrılmaz Mustafanın yanı- na gitti ve yalnız başına bir kok- teyl aldı. Yapacaktı. En ufak bir git- me hareketinde bulunsam, dediği- ni yapmıya hazırlanmıştı. Babamın bir tâbiri vardır ki her zaman söyler: Baskın basanındır. Öyleyse burada kalır ve işi ört- bas etmiş gibi gösteririm. Tam za- Manını getirince bu herifi ben to- katlarım. Düştüğüm bu labirenti: karşıma çıkan bu Paris rezilini dö- veceğim! Buna karar verdim. Hissediyorum, Şevalef göz ucu ile beni kontral ediyordu. Gitmiye teşebbüs edip etmiyeceğimi gözet- liyordu, Üzerine doğru yürüdüm. Büfenin önündekilerden birkaç ki- | şi bize bakıyordu. rek yaklaştım: — Mösyö de Şevalef! dedim, kokteylinizi yalmız başınıza içtiği- nizi ilk defa görüum. e KCü c Gülümsiye - bozulduktan sonra onun yeri- | Nazik | bir | içinde | hi $ Dumanı altın yapan | sakallı & — Yahudi milyonerleri bütün dünyadaki İsrail oğullarından eli kâalem tutanlar arasında büyük bir müsabaka açmıya karar verdiler, Bu müsabakanın hedefi, İsrail o- ğgull. ekâsını isbat ve ticaret kabiliyetlerini tebarüz ettirmekti. Bu işle uğraşmak üzere seçilen heyet Telâvivden itibaren bütün | dünyada intişar eden Yahudi gaze- telerine müracaat etti. Her taraftaki Yahudi muharrir- lerinin müsabakaya iştirak etme - leri temin edildi. Nihayet şu hikâ- noktai nazara en muvafık ola- ilân edildi. Bunu anlatar arkadaşım: — İşte. elime geçen hikâ- yeyi san orum. Oku, DUMANI ALTIN YAPAN SAKALLI 1 namı diğer Yakup babamı- Zit Büzebülek buğline badür dün- yaya gelip giden yüz milyonca in- sBan oğlu arasında dünyada kötü- lük yaptıkları melekler tarafından tesbit edilenler cehenneme doldu- rulmuştu. Bunlar arasında düny da tücaretle meşgul olup kaza- ra(?!) eli teraziye takilıp yüz gra- mı 200 gilam tartan ve yahut arşıs nn ucu tezgâha değip yarım ar- şını bir buçuk arşın olarak haberi olmadan (7') ölçen İsrail oğulları da vardı. Bir gün.. Beş gün.. İsrail ağulları vövag vameş dalan aahennamda ti caret yapıp aç para kazanmak sevdasına düştüler. Hoş.. bedava yemek geliyor.. el- biseye lüzum yok.. amma.. yine in- san alış veriş etmeli.. Fakat ortada da alış veriş için hiç bir mal yok. Bir gün bütün milletlere mensup tüccarlar, tüccar gibi görünenler e; ded kızgın atöşlerin kenarına oturmuş. lardı, — Para kazanmak, İngilir, Fransız, İtalyan, Ameri- kan, Rus, Arap, Ermeni, Rum v& nihayet Çingeneye vamıncıya ka- dar her millet mensubu dünyada- ki tecrübelerine İstinat ederek fi- kirlerini söylediler. — Burada para kazanılmaz. iştirak etmedi. Ve herkes fikrini söyledikten sonra: Kalmak kararını verdiğimi anla- dı. Şen-bir tavırla: — Çift içmek için yalnız sizi bek- üyördüm matmazel Dedi. — (Naziksiniz, Bunu bilmem nasıl söylemiş ol | malıyım ki Şevalef bir sarardı, bir kızardı. Prenses, bir dişi mefisto gibi he- men oracıkta peyda oluverdi. — Siz kokteyl içmiyorsunuz, bü- yük bir saadeti yudum yudum ta- diyorsunuz, Bunları - işiden Mustafa hemen prensesa baktı. Prenses, bu - söz o- radakilerin hepsine aitmiş gibi: — Öyle değil mi Mustafa bey? Öyle değil mi Mister Prat? Öyle değil mi Madam Nesim? Böyle bi- ribirine hürmet eden dostlar ve | güzel kadınlar bir arada olunca,, Toy Mustafa bu sözlere inanarak gülümsedi. Nesime Behlâl Musta- fanın koluna girip tarasaya götür- dü. Anladım ki benden uzaklaştır- mak istiyor. Beş dakika evvel- ki Şıv,%efh şimdikinin arasında cehennem taamını yedikten sonra | lar, dereden, tepeden konuşuyor- | Bu fikre, yalnız sakallı Yahudi | lan para hiç bir yerde kazanılmi Yalnız kazanılacak parayı — iSlE falzini getirecek banka yoktuf. dişem buradadır. — Nasıl?. — Bünu ancak Yahudi yapst * Yahudi anlar.. sağilmek iyle mi, böyle mi diye ken münakaşa uı.ad_ı. m müdüriyetine kadir ake ennem müdürü geldi: â u İf — Söyle bakalım sakallı.. B! nasıl olur? git — Bay müdür.. Ben tüccaf Siz de işden anlar bir adama hZ benim yapsi geki cehennamid e Ben MÜ rime V tahr çe ziyorsunuz. Yarı ğam teklifi bütün tacirlere jilân edeceksiniz. | nakasasız işe girmem. hale edilen işi de yaparım: Ertesi gün sakallı Yahudi. yet makamına $4 kilde 'N.râcııt etti: — Cehennemde ne kadar üh" ve ocak bacası varsa hepsindet' Ij kacak dumanların-kıymeti mu? menesi üzerinden bana nulell’ a. lerim. Müdür, bu küğıdi okuvune! p *x dü. Fakat işe aklı cfmı'dl »' tacirlere bunu ilân etti. Hiç IW; senin bu hesaba aklı er! çin pey sürmediler. Yahudi $ © M yon vermeyi kebul — etti. mukavele yapıldı. Cehennem umum müdürlüğüü ” den eline vesika alan Yıhud—'vı | tesi günden itibaren işe başli di. ga | Cehennemde y rika ve ocak bacası vardı”. ne tahriren şu tebligatta b du: «— Cehennem umu: ğünün emrile bugünden alun * cehennem semasında görülecek tün dumanlar bana aittir. cehennem sakinlerine ve - fabil sahiplerine ve bacası olan halka şunu ilân ederim ki- sonra hiç kimse bacasından HW | ya duman salıvermiyocektir: takdirde istediğim kadar P”’”, zası tarhetmiye salâhiyetim V dir.. (Dahamı & rebi ızdi) ay ne çok fark vardı. Artık eskiletdi” hiç bir kelime k'ııı.ışmuxnrdll y Sofra vaktine kadar mk"" ayrılmadı. Nesimenin e.md"" tulan Mustafa bir iki defa yaP” za geldi. Şevalef çak kibaf görür dü.ve dost davrandı. Mustafa, önümüzden koıkd;“'“ gen iki kadını goıu-rrnk geri iz di — Bunlar kim? Geldiğim kikadanberi hep başbaşa M rum, Kimse ile lmm.imll)'o'w — Geçenlerde tanışmıştım ma şöyle böyle, bilmiyorüm- — De Şevalef aralmıya beslt g, — Şer mösyöt Gö!dyor:::ı,g. ; bu hayata biraz fazla yabâ Soldaki madam, prenm”' akrabasnıdandır. ayrı bir hayat yaşi 4 Bayri tabil ve " Madamı da şarkta ayrı AĞT eei bu yaşayış da kocasına SÖf? ” —— | tabil ve gayri ahlâkidir. — Gayri tabiflik nerede? — Bu iki kadın biribiri