;[* K Tefrika No: 89 Titayı boğmak isteyen cariyeyi yakalayıp kra- ln huzuruna götürdüler. Zenci kadın: “O kal- tağı öldürmek isteyen ben değilim.. Kraliçedir!, diye bağırmıştı. — Bir varmış.. bir yakmuş, Evvel Taman içinde Hint hükümdarının kızı varmış. Bu kız hiç bir er- — Çeği beğenmez ve önüne gelen de- diları tahkir edermiş, Hint hü- rı bir gün kızının bu halin- Üen usanmış: (Artık asil, fakir ara> Huyorum, Kim olursa olsun, kizi- / Hu anlıyan bir erkekle evlendirece- | — Üm) acmiş. O sabah sarayın önün- Beçen bir çoban, hükümdarın , pencereden bakarken gör- Müş Hoşuna gitmiş.. kim olduğunu ğ %Im harem dairesine götürmüş - - Çoban çok yakışıklı, sevimli, t çok haşin bir gençmiş. Çoba- em dairesine gölürdükleri , hükümdarın kızı yeni yıkan- e Vücudünü ince tüllerle sara- Mermer havuzun kenarına u « 'Yanına sokmuşlar. Çoban böyle Saraya ilk defa girdiği için, göz- şmıya ve kalbi çarpmıya Fakat, prenses çobanı gö- bütün erkeklere yaptığı gi- 'Ona da: «Uğursuz köpek.. sen de | "i benden bir kemik dilenmiye Beldin?, diye bağırmış. bu sözleri duyunca fena — Balde biddetlenmiş, «Aklını başına ! ben köpek değilim.. haysi - ve şerelini bu güne kadar kir- yaşamış, şerefli bir er - B Dini tanımadan Kaml olu- Yör da bana böyle hitap ediyor - — Çün?, demiş. Prenses o güne kadar B bir ekekten böyle - bir cevap ği için, birdenbire şaşırmış.. | b iyecek söz bulamamış. Bütün — kekler prensesi yerlere kapana - Tük selâmladıkları halde, ba erke- | Ş ““— boynunu eğmek şi a pervasızca girmı bhayret ve dikkatini çekmiş: *Sen kimsin?» diye sormuş. Çoban Tt bir sesle: «Ben dağların hâki- Miyim!, diye cevap vermiş... Tita masalı dinlerken gülümsedi: —— Tam istediğim erkek... kağ, Fadin elinde eğilmiyen er - kler çok sevilmez, Tita! Eğer se- Böyle bir kocan olsaydı, onun- 24 bir gün bile yaşıyamazdın! — Onu sen benden iyi bilmezsin! Ydi, masalına devam et., Ötesini urma! Kraliçe Zima'nın cariyesi hikâ- he devam etti: — Çoban, ayakta dimdik düru - “_!nu;. Prensesin sorusuna sade- İi «Seni almıya, seninle evlen - Hıî: geldim!» demiş. Hint hü « darının kızı büsbütün şaşala- Büş. Havuz başından fırlayarak 0: :l"wı bir köşesine sinmiş. Ve: <Be- hRereye götüreceksin?» diye sor- '& Sert huylu çoban, gittikçe yük- ,.ı:eıile eevap vermiş: «Seni dağ- uulötürmğun.. Benim ülkemin Mesi olacaksın! Seni bu kor- hite 1899 senesinde Okyo hapis- .::mııdı eyetmiş beş» diye buna lerdi, AĞIR İŞ lı:f;' o gün direktör benim hak- — gi "4 da verdiği bükümde ısrar et- Biş olsaş ( ydı, onu orada köpek gibi Kicaktın, Direktör de bimi aa : _&"4"- Bunun üzerine inzibat di- ç Yanı j Petim dördüncü dereceden, n 'Ehlikeli cenilere tatbik edi - 4 dereceden — cezalandırılmamı | ğ’âv etmişti. Bana ufki siyah eli beyaz bir kostüm giydirdi - saş)” beni hükümet atölyelerine İT iş» e gönderdiler. ©4 hapishanedeki ağır işin de ne TANAR — Kutup mamur Süleymanın Sarayında * KUDUS KIZLARI Yazan : M. Necdet Tunçer kunç zindanin boğucu havası için- de esir gibi yaşamaktan kurtaraca- â"-ııışıı heyefanla gözlerini &ça - Tak: a — — Ben © prensesin yerinde ol - sam, çobanlâ giderdim. Diye bağırdı. Zencij cariye birdenbire ayağa kalktı: — Haydi yürü öyleyse.. — Nereye? — © çaban şimdi seni almıya gel- di. Kapıda bekliyor.. Tita kahkahayla güldü: — Hint hükümdatının kızına ta- Itp olan bir adam ondan, ne çabuk vazgeçmiş..?! Kraliçenin cariyesi Titanın üzerine atılarak: — Ben, o çebanın kardeşiyim.: beyazlardan öc almak için yıllar - danberi fırsat bekliyordum.. Dedi.. Sur Kralının gözdesinin girtlağına sarıldı, Tita hayretinden bağırâmıyordu. — Ne istiyorsun benden? Diye sarabildi. Cariyenin gözleri dönmüştü.. © artık hiç bir şey görmüyor, ve bir şey düşünmüyordu.. Kraliçe - sine söz vermişti.. Güzel Titayı boğacaktı. Kartal pençesi gibi uzanan par - maklarını bu güzel kadının boy - nuna doladı. — Seni boğacağım... anlıyor mu- sun?.. işte o kadar... Diyebildi. Zenci cariyenin ağ - zından — köpükler — savruluyordu... Gözlerinin okından başka bir rengi belli olmuyordu. Vücudü titriyor- du. Tita birdenbire yere devrildi.. Bu dakikada öÖlümle pençeleşti- ğini, susarsa gözlerini ebediyen ka- payacağımnı anladı.. Avazı çıktığı kadar başladı: bağırmıya birdenbire — İmdat.. İmdat.. Titayı boğu- | yortar,. Kapının önünde sesler ve koşuş- malar işitildi. Ve kapı kanatları birden açıldı.. Odadan içeriye bir- kaç baş uzandı. Hepst bir ağızdan sordular: —-Kimdir o imdat isteyen?.. Harem ağaları cevap almayı bek- lemediler. Kralın gözdesinin yer- de çabaladığını görünce içeriye dal- dılar, Bereket versin ki, bu haremağa- ları Habeşistanlı idiler. — Titayı boğmaya çalışan zenci kadın ise Afrikalı idi. Bu iki ırk ezeldenberi - renkleri | biribirine benzediği halde - biris birlerini sevmezlerdi. Haremağaları derhal zenci cari- yenin üzerine atılarak kollarından yakalayıp bir kenara çektiler, Ve içlerinden birisi haykırdı: — Sen çıldırdın mı a kaltak?.., idar duyarsa bu yaptığını. demek olduğunu anlatayım: Pat - ronlar hapishane idaresile bir mü- kavele aktederler. Bir adamın ya- bacağı iş için hükümete günde aşa- ği yukarı 80 metelik verizlez, Her mühküma o gün için yapacağı iş gösterilir, eğer verilen iş vaktinde bitirilmezse, mahküm mahzene gön- derilir. Buradaki cezalar müthiştir, Burada Cim isminde zenci bir mah» küma üç günde iki defa bir miktar su verildiğini bilirim. SU CEZASI Bu cezası şöyle tatbik edilir: Ağzı iki santimetre kutrunda bir yangın tulumbası hortumu ve 60 kiloluk bir tazyik ile su mah - 5 & derhal cellâda teslim edilirsin! Kraliçenin cariyesi cevap ver . meden kaçmak istedi.. Silkindi.. Ve harcmağalarının yüzüne birer to- kat vurarak kapıdan dışarıya fır. ladı Cariyeyi tutamadılar.. Fakat onu herkes tanıyordu. O, Kraliçe Zimanın sadık cari yelerinden biri idi. Gece yarısı.. Hâdiseyi kimseye haber verme. diler.. .. Ertesi sabah., Kral Hirama Ti . tanın başından geçenleri haber ver. diler. 4 Hiram o geceyi karısile bir arada geçirmiş olmasından çok Mütces. sirdi. Hiram karısından © kadar bezmişti ki.. Krala: — Titayı boğuyorlardı.. Güçlükle kurtardık. Dedikleri zaman Hiram, kulak. larına inanamıyacak kadar şaşa - lamıştı. Haremağalarına: — Çabuk.. Bana, Titaya el uza - tamı bulup getiriniz! Diye bağırdı. Zenci cariyeyi çarçabuk — bulup getirdiler. Hiram, Kraliçenin hizmetçisini Bgörünce, Titaya vurulmak istenen yumruğun nereden geldiğini anla- makta gecikmemişti. Hiram hiddetle sordu: — Titadan ne istiyördün? Onu boğmak istemişsin, öyle mi? — Hayır.. Onu ben boğmak iste. medim.. — Ya kim bağacaktı? Zenci cariye tereddütsüz cevap verdiç , — Benim suçum yok. O kaltağı cmek isteyen kratiçedir. — Ne dedin.. Onu, Kraliçe Zi- ma mı öldürtmek istedi? (Devamı var) ö Frabro | Akşam neşriyatı: Sat 18,30 konferans, Beyoğlu Hal- | kevinden naklen, Reşat Kaynak ta- rafından (Türk filazoflarından Fa- rabi hakkında), 19.30 plâkla dans musikisi, 20 Belma ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şankıları, 20,30 Ömer Rıza tarafın- dan arabca söylev, 20,45 Cemal Kâ- mil ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları (sat aya- rı), 2115 ajans ve borsa haberleri ve ertesi günün programı, 22.30 plâkla sololar, opera ve operet par- çaları, 23 son. Öğle neşriyatı: Saat 12.30 Plükla Türk musikisi, 1250 Havadis, 13,05 Muhtelif plâk nesrivatı, 14 Son, kümun duratına fışkırlılır. Mah - kümun başı arkaya doğru eğilmiş bir halde, bağlarla sıkı sıkı, hare- ket edemez bir hale getirilir. Bir çelik kırbaç darbesi kadar sert vu- ran bu su, mahkümun göğsüne, burnuna, gözüne, ağzına tevcih edi- lir. Bu öyle müthiş bir şeydir ki, Mahkümun boğazı yırtılır, midesi patlar, Su cezasına iki defa daya- nabilmiş ve ölmeden kalmış insan yoktur. Bir sabah Cim sıramın önünden Beçiyordu. Beni görünce kekeledi, su cezası yediğini anlatmak iste- di. Bi dıim daha attıktan sonra, yüzüstü yuvarlandı. Ağzından sim- siyah kan boşandı. Cim, daha hastaneye kaldırıl - masına vakit kalmadan, oracıkta ölmüştü. O sabah tamamile ümitsiz, arzu- suz, perişan bir haldeydim. Artık yaşamak bile iSemiyordum. — Bil Porter beni gördü, başile selâm verdi. Bu selâm bana bir beşaret ler kurulmıya namzet bir diyar.. (5 inet sayfadun devam) minde bulunabilmek, bu mintaka- daki hava değiöikliklerinin ve bun- lacın doğuşlarının esrarını iyice öğ- renmiyo bağlıdır. Sövyetlerin takip ettiği büyük hedeflerinden birisi, işte budur. Filhakika tayyyare ile Rudolf a- dasma, oradan Koca Şimal Okya- nusunun ortalarına giderek bu man- | takada yürüyen buzlar üzerinde kış- Jayacak olan 4 kişilik ilim heyeti, | kutup mıntakasındaki Mmetoorolo- ji vaziyetlerini bülün bir — sene | Müddetle daimi surette tesbit e- decektir. Bu tesur ilim adamları - | vun oturacakları küçük kulübede hu- susi surette yapılmış bütün levâ- zımı ile tam bir hidro » metooro- loji istasyonu mevcut bulunacak- tar, Şefer heyeti ayrıca büyük pra- tik ehemmiyetile tebarüz * eden başka faaliyetlerde de bulunacak- fir. Şimal Kutup Okyanüsunun mer- kezi havzasında —denizin — vaziyeti | hakkında insanların elinde hiç bir kat'i malümat yoktur. Elde bulu- nan şey, burada, derinliğin 4 ilâ 5 bin metreyi bulmakta olduğu hak- kandaki bazı faraziyelerdir. Bunun ne derece doğru-olduğunu, sefer he- | yetinin tahkikatı gösterecektir. | Sefer heyeti, bu cereyanın şimal | buz okyanusunun merkezi havzası- na ne miktarda nüfuz eylemekte olduğunu ve ayni zamanda ne su - retle ve ne kadar derinliklere da- gılmakta bulunduğunu tesbit ede- cektir. Dünyanın her noktasında, ma - Jüm olduğu üzere, bir olmıyan arz cazibesi hakkında da fi'li tetkik- lerde buluracaktır. Kışlayacak olan ilim adamları, Üsküdar Tapu Sicil Muhafızlı - ğaindan: Miıntakamız çevresinde Alemdar kariyesinde Yediveren mevkiinde 'Takfor oğlu Dakesten metrük ve üç tarafı maliye çalılığı, bir tarafı Elmalı yolu ile çevrili (10224) mu- | Tabbat: metre tarla ile yine o köyde Kospınar mevkiinde Taşçıyandan metrük üç tarafı Taşçıyandan met- rük diğer tarlalar ve bir tarafı Re- şadiye yolu İle çeyrili (2757) ve yine ayni mevkide Taşçıyandan metrük iki tarafı vakıf çahlığı ve iki'tarafı Taşçıyan tarlası ile çevrili (1148) murabbar metre 82 desimet- Te ve yine ayni mahalde Taşçıyan- dan metrük bir tarafı Taşçıyan tar- lası, iki tarafı Reşadiye eski yolu ve bif tarafı Reşadiye yolu ile çev- rili (7352) murabbaı metre üç kıt'a tarlalarla yine o köyde iki tarafı Beykoz yolu, bir tarafı yol ve bir tarafı Nikogos tarlası ile çevrili | Yervanttan metrük (1838) murab- bat metre tarla Kılkış muhacirle - rinden Mustafa oğlu Arif ve silesi efradına tahsis ve temlik olundu - Bundan namına tescili istenilmiş - tir. Bu araziler tapuda ka- yatlı değildir. Kaymakamlıktan ve- rilmiş olan arazi tevzi defterindeki hudut ve miktarları yukarıda ya- Zıldığı gibidir. Senetsiz tasarrufat- tan muamelesi yapılacağından bu yerlerle her hangi bir şekilde mül- kiyet ve tasarruf alâkası bulunan- Tarım bu iddialarını ispat edecek haberi gibi göründü. Çok geçime- den bir mahkümun ağzından öle- ki mahkümun kulağına fhıslanmak Süretile zincirleme bir posta usuli- Te en son benim kulağıma Bil Por- terden şu haber geldi: — Cesaretini kaybetme! Çülı- Şiyorum, CANLI ÖLÜ — Çalışıyorum. Bu haber, benim için boş bir ke- lime şayılamazdı. Yine kulaktan kulağa işitiyorduk. Hapisane idare- sinde değişiklikler oluyormuş. Di- rektörü atıyorlarmış. — Düşünün bizdeki sevinci! Gerçi gelen gideni arattırır amma, bu direktör pek Öyle sranılacak şeylerden değildi. Ben yine eskisi gibi patronlar hesabına ağır işlerde çalıştırılıyor- dum. Bir gün atölyede bunalmış bir halde çalışırken, bir gardiyan kar- şıma dikildi, işaretle kendisini ta- kip etmemi emretti. Hiç cevap ver- meden, hattâ bu adamın beni ne- T DEVREDİLECEK İHTİRA — | taının ihtiva ettiği hukuük bu kere reye götüreceğini bilmeden, arka- sından yürüdüm. | geniş miknatisiyet tetkikatı da ya- pacaklar ve şimal mıntakasının va- zıh ve tam bir miknatisiyet harita- sını çıkaracaklardır. Bu harita, şi- mal büz okyanusu miıntakalarında uçuşlar yapacak tayyarelerle se - | fer icra edecek gemilere kıyas ka- bul etmez yardımlarda bulunacak- tır. Zira, bu mıntakalarda mikniü- tis ibresi, hakiki tul dairelerinden | pek fazla inhiraflar göstermekte - dir: Bu sefer heyeti bu okyanustaki ve buzlardaki hayvanat ve nebatat üzerinde de geniş tetkiklere giti - şecek ve Okyanusun mulitelif taba- kalarından nümuneler alacağı gibi Kutup havzasındaki miktro-orga « mizm'ler üzerinde ilk derin ve ras- yönel araştırmaları yapacaklır. Astronom! bakımından da koor- dinatlar tam ve daha sık olarak tes- bit edilecektir. Heyetin bütün ilmi ve fennt le- vazımı, Sövyetler Birliği arktik Enstitüsünün lâboratuarlarında ve | imalâthanelerinde tecrübe edile - rek hususi surette ve büyük itina- Tarla yapılmıştır. Bu levazım ve letlerin en mühim ve bariz vasfı, hafiflikleri ve kışlayacak ilim a - damlarının çalışacakları mıntaka haya şeraitine ve soğukluğa uy - gün bulunmasıdır. Bu suretle âlet- lerin bozulması ihtimallerinin tam sürette önüne geçilmiş olunmakta - dır. Kutup mıntakasında donmuş de- niz üzerinde kışlayacak grupu ha- vi müteharrik buz parçasının za - manla hangi istikamete doğru gi- deceği kat'i surette belli değildir. Akademi azasından meşhur Ark- tikçi Şmit, ağlebi ihtimal, bu buz kitlesinin Amerikaya doğru yolla- nacağı fikrindedir. sikalarla birlikte ilân tarihinden itibaren on gün içinde Üsküdar Ta- pu Sicil Muhafızlığına 937 senesi 1827/275 dosya numarasile müra - caat etmeleri veya keşif gününde yerinde tapu memuruna iddialarını göylemeleri ve inceleme sonunda Arif ve ailesi efradı adlarına tescil | olunacağı ilân olunur. BERATI «Örme makinelerinin iğneleri ve sairesine ait ıslahat» hakkındaki ih- tira için alınmış olan 24 ilkkânun * 1935 tarih ve 2092 No. ihtira bera- başkasına devir veyahut mevkii fi'le konmak için icara verilmesi teklif edilmekte olmakla bu hu - susta malümat edinmek istiyen - lerin Galatada, Aslan han 5 inci kat 1-4- numaralara müracaat etmeleri ilân olunur. ————L—MEM———.”: İstanbul Üçüncü İcra Memurlu- ğundan: Sait Hakkıya borçlu İsmailin mahcuz Sultanahmette Cankurta - ran mahallesinde Kemer S, da 26 ada 12 parselde kayıtlı ve * kapı No, lı hane kiraya verileceğinden isleklilerin 28/6/937 tarihine tesa- düf eden pazartesi saat 14 ile 16 a- rasında daireye 35/106 dösya No. sile hâmilen gelmeleri ve kira mu- küvelesi bir seneye yapılacak ve her üç ayda bir peşin verileceği i- tân ölunur. Dışarda bana dedi ki: — Pazar gi boru ile bir solo yapacaksın. Eğer yapabilirsen, ge- ni orkestraya alacağız. Hapishanede musikiden anlıyan yoktu. Ben mahzene sokulmadan evvel, orkestra takımında çalışmış olanlardan biriydim, Ertesi pazar, hapishanenin yeni direktörü makamını resmen — işgal edecekti. Bu münasebetle yüzler. ce kişi davet edilmişti. Yeni direk- tör Darbi.1700 mahküma bir nutuk söyliyecek, bu münasebetle orkest- râ da birkaç defa çalacaktı. Bu toklifi derhal kabul ettim. Repetisyonlardan evvel, orkeste ranın toplandığı kütüphaneye gi- derken, Bil Porter'i her zamanki Bibi sakin ve müsterih, kapının e- şiğinde gördüm. Fakat yorgun ve mahzun bir hali vardı. Beni selâmladı: — Şef, seni pek sevinçli görüyo- rum, dedi, iyidir, iyidir, orkestra i> çin bir solo borazan lâzum! Sesini alçalttı: , — Kilisede papasın da bir adama bede- . | — Kendine beyhude yere eziyet ediyor! GRIPIİN Vorken istırap çekilir mi? BAŞ, DİŞ Ağrıları ve üşümekten mütevelfid bütün ağrı, sızı, sancılarla nezleye, Tomatizmaya - karşı: GRİPİN Kaştelerini tecrübe ediniz.. İcabında günde üç kaşe alınabilir. Radyolin Diş Macunu fabrikâsı- mnın mütebassıs kimyagerleri ta- rafından yapılan GRİPİN her eczanede vardır. Sultanahmet Üçüncü Sulh Hu- kuk Hâkimliğinden: İstanbulda Trabyada Böğürtler sokak 92 sayılı evde Kostaki Agun tarafından Yunanlı Nikola zevcesi Forisini ve kızı Marika ile Yunanlı Apa Minonda evlâtları İstefan ve Mihal ve Sofya ve yine ölü Alek- sandros kızı Hirisi aleyhlerine 937/765 No, dosya İle açılan izâlel şüyu davasının cari duruşmasında müddei aleyhlerden İstefan ve Sof- ya ve Mihalhın Yunanistane gittik- deri ve ikametgâhlarının da meç- hul bulunduğu anlaşılmasına bina- €en ilânen yapılan tebligata rağmen 12/6/937 tarihinde mahkemeye gel- memiş ve vekil dahi göndermemiş olduklarından ilânen muameleli gıyap kararı tebliğine ve muhake- menin 13/7/987 tarihine müsadif salı günü saat 10 a talikine mahke- mece karar verilmiş olduğundan tarihi ilândan itibaren beş gün zar- fında itiraz edilmediği yevm ve vekti mezkürda mahkemeye ge - Hinmediği takdirde gıyaben hüküm ve karar verileceği ilânen tebliğ olunur. İstanbul Asliye İkinci Ticaret Mahkemesinden: Müteveffa Bodos Sakalakcı oğlu varisleri Madam Katina Yuvan, Ni- ko vekili avukat Ali Semih tarafın- dan Beyoğlu Aynalıçeşme caddesi No, 36 da Leonidas Piçkopulos züm- metinde veraset yolile ve emre mu harrer iki kıt'a senet mucibince 2- lJacakları olan dört yüz liranın tah- siline dair açılan davada: 9/4/937 tarih 937/242 No. lu dava arzuhal sureti müddaaleyhin ikametgâhı - nin meçhuliyetine binaen bilâ teb- Hiğ iade kılınmış olduğundan ilâ « nen tebligat icrasına karar veril « miş olmakla keyfiyet tebliğ maka- mına kalm olmak üzere ilân olu- Yacı V bilir mistn? — Dun mı? Elbette bilirim. Atöl- yeden kurtulmak için insan neler yapmaz? Portar gülümsedi: — Şef, sakın seni unuttuğumu — zannetme, Aşağıda birisini işken - ceye yatırdılar mı, hep aklım, fike Tim sana gidiyör. Porter bana o gün pek mütehey« yiç görünüyordu. Dudakları adeta titriyordu. Alnının üstünde sanki bir gölge dolaşıyordu. Yine yavaş- ça dedi ki: — Artık fazla tahammül edemi- yeceğim. Benim çalıştığım yer has- tahane değil, cehennem! Orası her gün biraz daha ıstırabımı artırıyor, — Geceleri yazmak istiyorum, fakat — #şağıki mahzenden gelen feryatla. Ta dayanı!mıyor. Her koparılan say ha, sanki bir hançer gibi kalbime saplanıyor. Ayni zamanda da kal. bimin tarihine gömülüyor. İnsan bütün bunlara sessiz ve yabancı (Devamı var) , dedi, dua okumasını