K ö _—h:îhaı içlerinden eZ '*2’ Tefrika No: 50 O halde burada kaldığınız müd. t "'R! bizim misafirimiz olunuz! Bu SN yaj ç' A 'Pimlya muvalfak olursanız, si- #dulğınızca allın ve mücev - V[rl'ır_ Sihirbaz Tomos buna razı olmuş- Yahudilerin bu göz kamaştırıcı Harma kim kapıl Gö'nlardan ikisini Hobron'a, ikt- | İE de Hamat da gönderdi- Kütt aycıları nihayet bir hafta Dİtnde arı kurdü yavrüs F, Kudüse gchrcc(& lerdir. WBO:.ı sordular: U kurdu ve yavrularını ne "Pacııkm.m içini deşip ilâçlı ve tılsıralı ga- Bitalra dolduracağım. — Sonra.? — Bunu yavrularile birlikte Sü- ,;"hnı götürüp satacaksınız! Sü- 'nîn bu kurtları sarayına aldığı üç gün sonra ölecek veva b*“ılımp yatağa düşecektir. Bu .ı le Beni İsrall tahtı da sahip- tır, Yahudiler sihirbazın sözlerine i- Bi ik, sevinç ve neş'e içinde da- —"lh Kudüs yahudileri ",: bir taraftan »hür ".:'h—kıvuşııık hüle ... sarayda Silâyı, .—'.hnllııdı hariçte sihirbaz Tomos'u Sit tmişlerdi. “—kvı kızı Aşo hâlâ 'lllı yatıyorbu. ymınııı siyah incik 4 Aşoyu kurtar. Mmeşguldü, _h'ı. Aşoya atılan Sillenin nereden gel biliyordu. Fakat, %' he yapabilirdi? * Manı, Aşonun mae )d.':“lne inandırmak bir iş değildi. bir akşam Sü- Üzerinden uzun lwııyoı bir va- hatırlatarak: Ha büyük hasmınız Tn başını, üğaç- H:'Hlndııun cevizi gibi — koparıp Bu iki kız kar- bu fonalığı Nazl Umuyorsunuz, Mellâ? "“Oıe de, Süleyman: İşte ben de bu vakayı hatır - :.:;:Mdır ki, ondan şüphele- Hu.m başını koparan- qu-"’ı öldürmekte güçlük %%Sıhnmnıunm ka - B I f F | KUDUS KIZLARI M | | Yazan : M. Necdet Tunçer Süleyman bir sabah haremden yeni çıkmıştı. Amondan gelen bir yolcu kendisine bir şeker kamışı uzatarak: — Bunu size kraliçenin sara- Süleyman Silâ hakkındaki iti- madını hiç kimse sarsamıyordu Ve bundan sonra da Silâyı Sü- leymanın gözünden hiç bir kuv » vet düşüremiyecekti. Çünkü (Hebron) eteklerinde in- şasına başlanan (Zafer abidesi) nde de güzel kadınların heykelleri ya- pılıyordu... Bu kabarimadar arasın- | da Silânın, Tamararan resimleri de vardı. Artik bu kadırlar insanlığın üis- tüne çıkarılmış yüksek ve ilâhi aktı. rece fedakârlık gördüğü bir kadı- m, Sur kralının yeğenine feda e- demezdi. ... Bir sabah Süleyman haremden yeni çıkmıştı. (Amoo) dan gelen bir yoleu hükümderın huzuruna ç- karak, kendisine uzun bir — şeker kımış: hediye etti, Süleyman yolcuya sordu: — Bunu kim verdi sana.? — Amondan gelirken, — sarayın duvarları Üzerinde bir ses işittim: «Ey yolcu, ayağın Kudüse düşer - se, şu kamışı hükümdara götür ve kendisine kraliçenin esiri olan Şa- ondan selâm söylemeyi unutma!» (Hrören) da yapıtan (Zefer âbidesi) etrax fındaki mermerlere - Sülaymanın sevdiği ka- dınların resimleri hâk ediligordu.. Buraya (Silâ) nin heykeli de dikilmişti. Bu sesi duyunca, kamışı yerden al- dim, atın üstündeki eşyamın ara- sına sıkışlırdım.. Stze getirdim! Süleyman bu işte bir hile ol- duğunu sezer gibi oldu: —Sen Amondan buraya — nasıl geldin? Amonlular Kudüse kuş bi- le üçürmüyorlarmış.. Ben Kudüse geleceğimi kim- uslar romanı : İ2 —— x..—"lımann vaziyetine gelin- . lin on dört maddelik tek- çılgnı döndürmüş- Romadaki Amerikan Se- camları aşağıya in- hiç bir fedakârlığa razı İçin konferansı terk etmi- Vermişti. Japonlar ise, ken-| hiç bir menfaatleri olma- ükleri bir mücadeleye 1 tercih ede- fi»*îr'!f Ö, ga karşıya kal- Klermanso! lamak artık bu tlinde kalmış gibi bir -İngiliz münasebetlerin- bütün kuv - Çeviren : Muammar Alotur vetile hâkimdi. Hattâ Klemanso bir Mmüzakere celsesinde Loid Corcu öyle tersledi ki, İngiliz Başvekilini yalancılıkla itham edecek kadar ileri gitti. Bir aralık boğaz hoğaza geldiler, fakat etraftakiler ikl baş- vekili ayırdılar, Mesele burada kalmadı. Kleman- so Loid Corcu düello'ya davet etti, İster tabanca ile, ister kılınçla.< Dünya tarihinde misli görülme- miş olan bu konleransın herkesçe malüm olmuyan gizli sahneleri son derece dikkati caliptir, Bi rdefa böyle karşı karşıya kav- ga hâlinde bulunan nazırlârın ar » kasında, en kuvvetli mali karteller bekliyordu. Alıştıkları kazantın ta- dinı birakmak istemiyen mühim - mat fabrikaları işlerin kendi lehle- : Yında esir olan kumandan Şaon gönderdi! Dedi seye söylememiştim. — O halde Amon sarayında esir olan Şaon, senin Kudüse geleceği- ni nereden ve nasıl keşfetti? — Ben atımın başını Filistine çe- virmiştim.. Yol hazırlığımdan da anlağılırdı ki, ben Filistine gidiyo - dum. — Demek ki Şaon seni sarayın penceresinden gözetlemiş.. Ve şeker kamışını eline alarak muayeneye başlamıştı. Bunu Süleymana göndermenin el- bette bir manası olacaktı. Beni İsrail hükümdarı — kamışı (D) muayeno ederken yolcuya sordu: — Amon kral ve Kraliçesi, Şao- nu salıvermek fikrinde — değiller mi?. — Hayır.. — Nerden biliyorsun? 'Yerlilerin ağzında böyle dola- #&ğğğğüdum bm b mb m bmb mhbb yor. — Amonlular yeni kuvvet ge - tirdiler mi? — Kral çok kuvvetlidir, Meliâ! — O halde bu kuvvetle Filisti . ne doğru neden yürümüyor...? — Kral yürümek fikrinde. Pakat, Kraliçe boşun kan dökülmesine ta. raftar değilmiş. Süleyman bu sözleri duyunca kendi kendine murıldandı: — Demek ki kraliçe Nüya bana Sadakatini bu suretle izhar ediyor. Kocasını kandırmış.. Amon ordu - flarını - kan dökmesin diye » Filis. tine göndermiyor. Sonra birden yolcuya sordu; — Şaonun Amon sarayından ka« çırılman mümkün değil mi? Yolcu önüne bakarak düşündü: — Mümkündür, Mellâ! — Nasmi?, — Kraliçe Nüya'ya bir kaç ta- lan altın vâdetmekle.. — Kraliçenin altına ihtiyacı mı war sanıyorsun? — Evet. Hem de pek çok. — Nereden anladın bunu? — Amon askerlerinden. — Ne diyorlar Amon askerleri?. — Kral ordunun aylığını vere « miyormuş. Kraliçe bu yüzden çok muztaribimiş. Süleyman güldü; — İnsan hasmının ordusunu ken- di elile kuvvetlendirir. mi hiç?.. Kraliçeye altın göndermekle, A - mon ordusunu canlandırmış, kuv- vetlendirmiş olmaz mıyım? — Hayır, Mellâ! Çünkü, kraliçe- nin eline fazla altın geçerse, 0 — bu altınları orduya değil, saraya sar- fedecek. Ve herkes kraliçenin bü- yük ve çok mıktarda altına malik olduğunu duyunca sevinecek. Süleyman yolcunun ne demek İs- tediğini anlayamıyordu. fArkası var) Bine olarak yürüyüp gitmesini İs- tiyorlardı. Ve bütün bunların arkasında da casusluk teşkilâtı bütün faaliyeti ile işliyordu. «Enellicens servis» gibi bazı teş- kilât, kendi bildikleri politikayı ta- kip ediyorlardı. Bu politika şöyle bulâsa edilebilir: İngiltere, Avru-. pada hangisi olursa olsun, en kuv- vetli memleketin istihdaf ettikleri Bizli gayeleri dajma bombardıman etmeğe mecburdur. Sulh konferansında hemen bü - tün kararlar tesadüfi olarak itti « haz etmiştir. Bir misal: Eski Rus döması âzâsından Alek- si Dosnobişin Pariste Bayar soke- ğında 27 numaraya yerleşmişti. Bu zat Beyaz Ruslar hesabına üzerine vazife almıştı. Lehistan ve Litvans ya hudutlarında bir Bayaz Rüs hü- kümeti ihdası için çalışıyordu. Baron Dosnobişin Fransanın mü- vafakatini istihsal etmişti. Ameri- ka cumhur reisi Vilsonun kuvvet- li muzaharetini de temin etmişti. Kendisini ve mesal arkadaşlarını 7 - SONTELGRAF — 9 Mayı SPOR Beşiktaş: 2 Doğan Spor: 2 Beşiktaş dün fena oynamasına rağmen bera- berliği temine muvaffak oldu ün Taksim stadında Doğan Spor takımı Beşiktaşla karşı- laştı. — Beşiktaşın en kötü oyun - larından birine mukabil İzmir ta- kımı bıraz daha iyi oynadı. Netice: iyi oynuyan İzmirin güçlükle bera- berlik almasile kapandı Beşikta - şın dünkü maçtaki berbat denecek oyununda âmil olan yokluktur. Sa- kat olan Şerefin yerine soliç bulu. namaması, santrhafın acemiliğile beraber diğer oyuncuların da mu- vaffakıyetsizliği Siyah Beyaz takı- mıin kötü netice almasına sebep oldu. Yalnız işaret edemeden geçe- miyeceğimiz bir nokta var Tri- bünlerden zaman zaman Beşiktaşa yuha naraları atıldı. Bn acı hâdi- seyi doğuran bu yuhalar maalesef İstanbulun tanınmış ve millt kü - mede oyniyan külüplerinin kıbar taraftarları tarafından tekralanı- yordu. Eğer Beşiktaş formasını taşı - yan oyuncular spor terbiyesine sığ- miyan hareketlerde bulundularsa onları yuhalala tecziye etmek ku- lüp partezanlarının b ukadar büyük ve kolay başaracakları haklar de- ğildir. Biz İzmirlilerin alkışlandığı- ni buna mukabil Beçiktaşın taraf- girliğe maruz kaldığını iddia et- miyoruz. Anlatmak istediğimiz çey kulüpçülüğün en bayağı vasıta - larını oyuncuların ve kulübün ma- nevi varlıklarına karşı kullanılma- sının ayıp oldüğudur. Dünkü maçta her iki takımda da milli formayı ecnebi takımlar kar- şısında galip getirebilmek için ça- lışmış kiymetler vardı. Bazan ön - Tara o kadar ağır kelimeler savrul- du ki insan kendini Taksim sta - dından daha başka yerlerde zanne- diyordu. Bu âdiliklerin sporumuza en a- ğir darbeyt vurduğunu 'tekrarla - maktan biz bıktık, fakat yuhacılar utanmıyorlar, Maç nasıl oldu Oyuna Nihat Bekdik'in ideresine de sant 16,5 da İzmirlilerin vuruşu ile başlandı. Beşiktaş takımı : M. Ali - Hüs - nü, Faruk - Feyzi, Bülend, Fuat - Muzaffer, Ridvan, Hakkı, Enver, Eşret. Doğanspor takımı : Mahmut « Fethi, Adnan - Mehmet, Turan, İsmail - Reşat, Ali, Hakkı, - Fuat, Sahi bir konferansa çağırdılar, mesele - Yi tetkik edeceklerdi. Fakat Entellicens servis boş dur- muyordu. İngiliz casus teşkilâtı bu konferansın toplanmasına ırim alk TMağa karar verdi. Bir gece sabah saat ikiye doğru Bayar sokağındaki apartımana beş on kişi geldi, Baron Dosnobişin'i sikı sıkı bağladılar ve apartımanı baştan aşağı aradılar, Telefon daha evvelden kasilmiş olduğu için Fransız polisine haber vermek imkânı da hâsıl olmamıştı. Apartımana girenler yirmi dakika içinde Beyaz Rus heyetinin ne ka- dar evrakı varsa, hepsini de top: layıp kamyonlarla meçhül bir is: kamette kaybolmuşlardı. Polisler tarafından yapılan bu hırsızlıktan hiç beklenmedik bir netice çıkmıştı. Baron Dosnobişin ertesi sabah şikâyet etmek için, zabıtaya müracaat ettiği zoman; karakolda bir sürprizla karşılaştı. Palis komiseri general Baron Dos- nabişin'i Almanya hesabına casus - Tük yaptığı ithamile tevkif etti. akika ekseriyetle Doğan oyunu fakat neticesiz a- kınlarile geçit. Bu dakikuya kadar Beşiktaş ta- kımnıdan Enver ve Bülent iena oynudılar. Siyah Beyazlılar yaptıkları bir kç akınlarda netice çıkaramadılar onuncu dakikada İzmir forvetleri Beşiktaş kalesine indiler ilk po- zisyonlarda tehlikesiz görünen bu akın Beşiktaş müdafaasının yer tu- tamaması yüzünden tehlikeli oldu ve sağ İç Ali lopu Beşiktaş kalesine sokarak ilk gölü kaydetti. 1 - 0. Bu gol Beşiktaş takımı üzerinde tesir yapmadı. Oyunun başlangı » cındaki hava devam ediyordu. 39 uncu dakikada Rıdven bir fırsattan istifade ederek Beşikta - şan beraberlik gölünü yaptı. 1 - 1. Bu gölden sonra Beşiktaş Hakkı ve Eşref vasıtasile tehlikeli akın - Tar yaptı. Buna mukabil Doğan Sporun zaman zaman hakim va - ziyette oynaması neticeyi deği: tirmedi ve devre 1 - I beraberi bitti. İkinci devre Bu devrede Beşiktaş takımında mühim bir tadilât yapıldı. Takım şu şekilde idi: M. Ali - Faruk, Enver, Bülend. Hüsnü, Fuat - Feyzi, Rıdvan, Hak- kı, Muzaffer, Eşref. Bu şekil ük devreye nisbetle da- ha iyi oynuyordu. İzmirliler de jilk devredeki gibi canlı ve müessir oynuyorlar, 15 inci dakikaya ka - dar sayısız oynanan oyun bu daki- kada gene İzmir sağ içinin bir go- lü ile 2 - 1 Beşiktaş aleyhine cere- yan etmiye başladı. Mağlüp vaziyete düşen Beşiktaş akınlar yaptı, bunlardan da bir ne- tice çıkamayınca vaziyet büsbütün kötüleşti fakat Hakkı sağ taraftan gelen topu müşkül bir vaziyette bulunmasına rağmen kaleye sok- tu.2.-2 Beraberlikten sonra iki taraf da galibiyet gölü için çalıştı. Bir iki fırsat kaçırıldı ve ele geçen kor- merlerden istifade edilemedi. Maç vmumiyet itibarile zevksiz oldu. Hakem Nihat iyi idi. MURAT KAYAHAN Türk ve Yunan mil!t takımları Evvelce haber - verdi “Yunan milli da iki müsabakz yapacağız. Milli küme maçlarına halel gel- memek şartil» yapılacak olan bu maçların biri Türkiye - Yunanis « tan, diğeri ise İstanbul - Atina ara- sında olacaktır. Avustur va-İtalya mi 'i ta- kımları 21 teşrinde Zürin- te karşı lyorlar Bundan bir müddet evvel Viya- mada karşılaşan bü iki takım yap- tıkları maçta 2-0 vaziyette iken, bir ghtilâf yüzünden oyun tatil edil - mişti. Jüri heyeti hafta içinde toplana- rak bu maçın Zürihte yapılmasını her iki memleket federasyonuna bildirmiş ve maç tarihini de 21 teşrinlevvel olarak kabul edildiği- ni söylemiştir. Max-Baer-Brodoek karşılaşacaklar Ağustosta Lundra ringlerinde bu iki boksör tekrar karşılaşacaklar - dır.Maks bu maçı ancak Londrada kabul etmiştir. Kazanacak olan ta- rafa yüz bin frgnk hediye edilecek ve ayrıca da hasılattan yüzde on verjlecektir. Hollanda Belçikayı 1-0 ağlup etti Bu yıl ikinci defa'olmak üzere karşılaşan Holanda milli futbol ta- kımı ile Belçika millt takımı ara- sında 60,000 seyirci önünde yapılan maçta Holanda milli takımı sıfıra karşı bir sayı ile galip gelmiştir. Bundan evvel Brükselde yapılan karşılaşmada Belçika millf takımı bire karşı iki sayı ile Holandalalı: rı yenmişti. Doğan apor takımı dünkü oyünden evvel Bu dgrbe mükemmel surette ih - zar edilmişti. Beyaz Rus heyetinin evrakı arasından çıkan mühürler- den istifade edilerek, bir takım sâahte muhabere evrakı tanzim € - dilmiş ve bu evrak Fransız polisi - ne gönderilmişti. Evrak Emniyet Müdürlüğünde tetkik edilmiş ve saat sekizde Dabiliye Nazırı ile ya- pılan bir müzakereden sonra, Ba - ron'un tevkifine karar verilmişti. Eski general bir çok aylar hapis- hanede kaldı ve nihayet hakkında yapılan tahkikattan sonra, evrakın sahteliği meydana çıktı ve Baron da kendisinden özürler dilenerek hapishaneden çıkarıldı. Fakat Entellicens servis de eme- line muvaffak olmuştu. Beyaz Rus konferansı toplanamamıştı. Zavallı general hapishanaden çıktıktan sonra, yeşil masa etrafın- da toplanan diplomatları başka İş- lerile raeşgul buldu. Ve Beyaz Rus- .ya da Avrupa haritası üzerinda u- nutuldu gitti. Entellicens servis İngilterenin Tesmi politikasında kıymetli bir Mmuavindir ve bu politikayı istediği şekilde kontrol eder, Kral Yedinci Edvardın şöyle bir sözü vardır: «Bizim gizli memurla. rımız en iyi diplomatlarımızdır.» e MATAHARİ HAKKINDA YAZI- LAN BİR KİTAP Mataharinin nasil kurşuna dizil. diği yazılmıştı. Ancak casus kadını tevkif ettirmiş olan yüzbaşı Ladı- nun kitabından da şu tafsilâtı alie yoruz: Mataharinin de muhakemesi es. nasında, Fransız casus - teşkilâtına yardım ettiğini söylediği malümdar. Bu kadın, iki Alman denizaltı ge. misinin Fransız sahillerinde bulun. duklarını haber vermişik Hattâ bu haber üzerine — Alman denizaltı gemilerinden biri batırılmıştı. Bu yüzden eğer Fransızlar Matahariyi ölüm cezasından affetmiş olsalardı bile, bu sefer Almanların kendisini mahküm edeceklerine şüphe yoks tur. (Devamı var) g