4-—-SONTELGRAF — 17 Mart 1937 Belçikada Faşistler ne yapmak istiyorlar ? Hükümeti devirebilirler mi —e T eEY GltE : Hariciye Nazırının söylediğine göre: SAES CNÇ J İOZLNE SUU CEĞ T a. — Reks hareketinin şefi olan Degrel en kısa bir zamanda iktidar mevkiine geçmek istiyor. Belçika Hericiye Nazırı Pot Spak Önümüzdeki 11 nisanda Brük- selde yapılacak olan kısmi inti- hapta şimdiki başvekil Van Zee d ile Belçika faşistlerinin, daha doğrusu reksistlerin reisi bulunan Leon Degrel karşı kar- şıya geleceklerdir. Bütün Av » n baş alabilip, iseleri de dik-- takip etmeğe imkân bü » rupa İspany Belçikadaki katle labilmekted Şimdi, Bel düello be kada siyasi bir ladığına, göre, şimdi- ve nazırı Şpak ile, Deg- Desinde o - 1 söyledikleri sözleri karşılaştırmak, vaziyet hakkında bir fikir edinmeğe kâ- fi gelir. Degrel şunu s mişti: Ben parlâmanter rejimin alevhindeyim. Başvekil Van Zeeland ta şöy- le cevap vermişti: — Ben de ma ve meşruiyet I leketin nizam | inde — iktısadi | kalkınmasına çalışmak için bu » | rad';ı bulunuyorum, İ 'e olmakla beraber. vek üyan'a akat... Bunu yapabilecek kudrette midir ? Zannetmiyorum. her şeyden koku yrettir. Cür'et . En küçü olsa aktan çekinir Reksizm sadece ten ibarettir, programı ye bunu kın bir zamanda Beolçika demok- rasisinin istikbali ile oynanacak- tır. Bir defa rek: istiyorlar? B! Jen kimse yoktı Zeeland'ın idaresinde Belçiki daki iktısadi düzelmektedir. Fakat Degrel yeni bir vaziyet ihdas etmiş ve kısmi intihap ya- pılmasına yol açmıştır. içindir ki, 11 nisanda bütün ko- zunu oynayacaktır. hariciye Spak'ın sözlerini dinliyelim. Na- zır diyor ki: — Van Zeeland hükümetinin yirmi dört aydanberi yaptı; leri emuazzam» kelimesile tav « sif edebiliriz. Memleketin ikti « sadi istikbali ümitlerle doludur. Fakat memleketin manevi ve siyasi vaziyeti gönlümüzün is - tediği gibi değildir. Çünkü rek- sistlerin yaptıkları propaganda- lar havayı zehirliyor. Ben. deh- likeyi izam edenlerden değilim. Fakat ehemmiyetini de Şimdi elmiyarum. Memlekette başlayan bu teh- ve ecür'etkârane propagan- ırmak İâzımdır, İtiraf ederim ki, bizde başla - yan Reks hareketinin, iktısadi vaziyeti ıslah etmek suretile ö - nüne geemek mümkiün olmaya- Politika miücadele lâzımdır. Bir koalisvon likel vi du caktır Van Zeeland hüküret diye kadar en büyük kusuru, si yasi bir mezhebi ve felsefesi ol- bildir. cek müşterek bir toprağımız ol- duğunu unutmayalım | Ben, Degrel ile küfür ederek mücadele etmek istiyen insan - | lardan değilim. Degrel'in ken - disine göre bir çok meziyetleri vardır: İyi bir hatiptir, reklâm islerinde bir dâhi i, Gerçi siyi hiç bir m sürülen t bu kusurun tamiri ka- Bir defa müdafaa edile - iktisadi ve içtimai stler ne yapmak nu henüz iyice & r. Başvekil V vaziyet tedricen Degrel de Onun nazırı - Pol iş- inkâr sahasında da kabinesi olan şim- | sayılabilir. | oktur. Fakat ! saklamaz, Maksadını ve fikirlerini saklar Belçikadaki Faşist partisinin şefliğini yapan | İlk düşüncesi şudur: İktidar aretine | mevkiine geçmek! «ondan sön- k veen | rat her çareye pmak lâzım gelirse ya- parız» der. Bir defa makamına geçerse, prensipleri ve usülleri ken uzun seneler yerinde tutar. Çok canlı bir adamdır Fakat bizim için o kadar kor- (Debamı 6 nc1 sayrada ) Degrel Türk polisinin hakiki hatıraları: 14 Harp divanı reisi sözler karşısında bana kızıyordu İşgal ord hine silâh istin yettir. | — Ben, bu kanaalte değilim. Be- | | nın elradı âley- 1 etmek bir cina » | nim vurduğum iddia edilen azker- ler bir vak'a çıkarmışlardı. Sar - hoş ve silâhlı idiler. Takip edil - | medikleri takdirde ikinci bir vak'a W çıkarmaları pek muhteme düşünmek kendisine mi düşermiş? — Bir zabıta memuru oln barile evet bana. Naha bi gütah inyanların sebi dürülmemen için böyle düşünme- ğe mecburdum. — Bir Fransız neferinin tedibi Türk polisinin vazife dir. — Umumun selâmeti tehlikede mülliyet takdi. edersini: olunca — Neferletimizi öldüren bu mü- dur? — Kendis ğini ititaf etmelidir. — Hayır, ben len süngüler üzerine nefsimi mü - dafaa için tabanca kullandım. ı cezasız kurtulamıyacağınızı göste- yorum. Birçok silâh a - t yürdüna aft çatı üze- | üz kuüvvetleri de ateş | rın da isabet vurmak kasdile attı- tarmaktı. E İ sölüürüleceğ | aranmıyacağını çattı | | | tesin. | etmiş | hareket ott dür. D Biri: ma geldi. — Avukatınız ol aı.rur rf, Üzerime çeki- şeyi açık konuşn söylediğim sert den değil * Kasd ve r»w.ıı n Sık Sik-nefes alan reis, kaşlarını riki türümleri varsa orları dâ söye — Yoktur. Bu işte bittek başıma ci celse bitmiş, beş dakika işti. Forkuva yanı: için her- Vaziyet, riyor. O halde, işimiz, bunu hafif- letmeğe çalışmak olmalıdır. — Ne gibi? — Cürme bir şerik bulmak sure- tile. O takdirde verilecek ceza İ- kiye bölünmüş olür. — Şeriki cürmüm olmayınca ne yapma ? sizinle tevkif edilmiş bir polis arkadaşınız daha var. O- dahil edilmesi niye müm - nun da kün Gayri ihtiyeri sesimi yükseltmi- Ne münasebet Mösyö Forku- va? Vak'ada bulunmamış bir kim- seyi ne diye bulunmuş gösterebi » Hyiz? — Öyle bilinmiyor mu zaten? İsi Ü diği kadar bilinsin Doğr yu & ilmiyor muyum? Öyle ol> duğü halde nasıl olur da bir polis efendi de benimle birlikte hareket etti, derim? — Siz bilirsiniz. Âvukat, müvek- kilini kurtarmak yolunda her ça- reye baş vurur. Ben de, müdafas- | nüllere sükünet veren up | p HIKÂYE Yazan ; Halil Nusret Ertüz I) Guneş batarken Nermin, oldukça yüksek bir a- ileniniyi tahsil görm onu tâ kü ları, Bebekte sa vermiş, ve n de âzami gayret ve f kârlıkta bulunmuştu. Siz | şüphesiz tanımazsınız! F: dan iki sene evvel bazı y laşmış olsaydımız bu çehre muhakkak hatırlardımız. Henüz ön yedi yaşlarında ya var ya yok,.. Siyah saçlı... İri siyah gözlü, küçük kiraz gibi — kırmızı dudaklarının ucunda daima gizli bir gülüş saklı idi... Bazan gözle « rini şöyle iki yana kaydırıp kırpa kırpa konuşurdu. Uzun boylu bir kız.. işle Nor- min.. herkesten kaçar, inzivayı çok sever, akşamları gün ufakta ba - | tarken Neri az başına €v - den çıkar ve Bebek e sahil boyun- ca giderek hisarın, aşiyanın üstün- | den.kollej sırtlarına doğru uzanır- | Ai | Bilir misiniz onun için buradan | grubu seyretmek ne kadar — tatlı, | ne kadar höş oluyordu! Arnavu sından geleri içinde binbir renge dağı'a - rak eriyor... Uzaklarda şemnsiye şeklinde çam ağaçları pembe bir zemin üzerine resmedilmiş siyah dekorlar kadar cazip ve canlı du - | ru: * 'Tatlı bir sonbahar akşamı, gö - a boş- | luklar... — Karşı sahillerde tıpkı evliyaların torbasını andırı- yordu. Nermin bir ağacın altına ©- turmuş (Reşad Nurinin Ç romanını ökuyordu. | Birdenbire bir ıslık sesi İşitti bu | ıslık, daha doğrusu dudaklardan J6-| külen bir fokstrot onu bir dakika iküşu) | ça DA için kitabın ağı yecanından &: , sürükleyici he < rdı., döndü baktı. Bu, uzun boylu, geniş- omuzlüş 1 kumral saçlı, beyaz paâ talonlu bir gençti... Dikkat ei Ü genç te kendisine bakıyordu. " O gence hiç aldıcış etmedi. VE tekrar okümağa bağladı. .. Kumral gencin dudaklarından dökülen nağmeler uzaklaştıkcu yat vaşlanıyordu.. Nihayet bir an gele di ki işitilmez oldu. Bu küçük bir kâdise... Duha döği rusu hâdise değil, ufak bir hatırak Fakat hatıralar yaşandıktân sonrü kıiymet kosbederler,.. Bir gün, Şişlide — Borarlarıf evinde bir çay ziyafeti veriliyordu. Davetli olduğu için Nermin de Siş liye gitmişti.. Ev hıncahınç «aia « balıktı. Birçok kimseler gelmişler* di, eğlenti çoktan başlamış.. hiz & metci Nermini salona aldı. kadıl erkek nodu, kes oynak hat müşlar, mürğl bir çok çift manla beraber çalın aya ayaklarını üy D dan, danstafi arımazdı. Dan: o kadar ho; tmesi> ni her genç gibi şüphesiz ki arzu & derd | Fakat ayni zamanda da — şüphl yok ki mütemadiyen kavalye de *ö giştirmeyi hiç doğru b âzdı. 'ge ğ te bunun İç ide düran müSü arı Ka ik ma: dellere gözü ilişti | | tmiyordu. BiRİİR | | rıştırarak sahife sahife tetkildil başladı | Aradan epeye det geçmiştk Ş Dans durmuş ve herkes masanilillğ ba almağll başlamıştı. Birdenbire oda yeni BÜ ahengin heyecanile sarsıldı. Bu 87 henk o kadar kıvrak ve o kadatlği ( Pa na gelerek çaylarını Cayenne şehrinde Güyan stadyomu ve bir merasim — günü nızı yaparken bu ciheti de ileri sü- rerek cezayı azaltmak istedim — Hakkımda çok ağır bir ceza da tertip edilse dediğinizi yapa - mam, mösyö Forkuva. Görüşmemiz beş dakika sürmüş olacak ki, heyet yerine geldi vukatlara müdafaalarını yapm söylendi. Her ikisi de benim de « diklerimi tekrardan bâşka birşey yapmadılar. Avukatların müdafaasını müte- akip, salonda hâğır bulunan İ: bul polis umuüm müdürü Nu! din beye Fransızca üç beş sual -" rulduktan sonra İhsan bey tafâ © fından getirilen polis kanurund # it Fransızcâ-töfcüme sureti kel sine imza ettirildi. Şahidler çağrıldı. Şurada _,.U(. kaydetmeliyim ki, bunlar ırıuıl'.î yalnız şiracı arnavut aleyi nit şahadet etti. Hâlâ nerede bulurk duğunu ve ismini bildiğim ba & (Devamı var)