Belediye seçimi hazırlıkları başladı, dört Kocaeli mebusu tetkikler yapıyor İzmit, o (Mususi) belediye intihabı hazırlıkları de- vam etmektedir, Bu seçimin çok hararetli safhalar arredeceği an- laşılmaktadır. Esasen evvelki seçim de büyük gürültü ile sonn ermiş ve İzmit halkı kahir bir ekseriyetle bugün iş basında bu- İunan belediye meclisine rey vermişti, Meb'usların tetkikleri Meb'uslarımızdan İbrahim To un, Dr. Fuad Sonöğmen, Ali Dikmen ve Suphi Artel şehrimi.! ze gelerek intihab dairelerinde tetiriklere başlamışlardır. Halka basma tevziatı Şehrimizde halka 90 bin lira değerinde manifatura eşyası tev- zi olunmaktadır. Halik, adeta izdihama sebebiyet verecek şe- kilde, dükkânlara koşmakta ve Çorunda yıldırım bir kadını öldürdü Çorum, (Hususi) — Ağusto. sun İ$ uncu Çarşamba günü sa- at 17 de fırtına ile karışık sağ! nak halinde bir saat kadar stiren şiddetli bir yağmur yağmıştır. Birçok köyler hayli korku ge- çirmiş ve birçok köy evlerine su- lar dolmuştur, Bu arada düşen bir yıldırımla | Çoruma iki saat mesafede bir köyde 35 yaşlarında bir kadın ölmüştür. ———e-— — Trakya ziraat wüşavirliği Edirne (Hususi) — Sevket A müdürlüğüne tayini üzerine açı- lan Trakya umumi müfettişliği ziraat müşavirliğine Ziraat Ve - kâleti ceki hususi kalem müdürü Servet tayin edilmiş ve muma - ileyh şehrimize gelerek. vazifesi- aşlamışlır. ne bi » lal .. Hergün (Baş tarafı 2 nci sayfada) saklama prensibi bir buçuk se- Jnelik harbden sonra müttefikle- | Söğüdde Bir termik yüzünden bir köylü ,hemşerisini çifte ile vurarak labilir? Bu suali ortaya korken (İngiliz gazetelerinin Moskova - da bulundurmakta oldukları ynu- habirlerinden hiç birinin Rus harb cephesini ziyaret etmek müssadesini alamamış oldukları hakkında geçenlerde yapmış ok dukları bir itirafı o hatırlıyoruz, fakat Amerika cumhurreisinin şahsi mümessili gazeteci değil - dir, Rusyanm azmine, iradesine müteallik müşahadeleri hari - cinde Rusların durumuna, gizli açık niyetlerine müteallik işit - öldürdü Söğüd, (Hususi) — Kazamı. zın Dömez köyünde bir cinayet işlenmiştir. Bu köyden Arif İpek ladmda bir köylünün oğlu ayni köyden İbrahim adında birinin harman altı olan tırmığını çal mak istemiş, fakat yakalanmış. tır. İbrahim bu suçu O yüzünden çocuğu dövmüş, bir daha yap- maması için de nasihatler ver. miştir. Çocuk ağlıyarak eyi gelip babasına dövüldüğünü söy. leyince Arif İpek fena halde kızmış, harman yerine O koşmuş tur. İki erkek arasında evvelâ a- 2 laşı klinde Şiftesini kaparak Arifin üzerine jajansının muhabiri tarafından boşaltmıştır.. Çıkan o kurşunlar|bizzat İngiliz Başvekilinin bin - girin kalbine isabet etmiş, der.| tayyarenin telsizi ile veril - | bal öldürmüştür. Katil - yakalar) oi: bir telgrafta kullandığı bir narak adliyeye verilmiştir. İkelime var ki bize Moskovada jisitilen ve hissedilenlerin telâslı kararlar almayı icab ettirecek mahiyette bulunduklarını anlat- maktadır. Royter muhabirinin kullandı- cümle aynen şudur; — a Mister Çörcil Kahire basın mensublarını kabul etti sırada bir demeç yapmış ve ba" İna $u iki nokta hakkında tam kanaat gelmistir. Birincisi bu zi- yaretin çok müstncel bir lüzüm-! dan ileri geldiği, ikincisi de bu! ziverâtten cok büyük faydalar dağabileceğidir.n Royter muhabirinin isaret et- tiği bu «çok müstacel lüzum » acaba ne olabilir? Hatırlatalım ki, İngiliz Başve- kili Kahireye gelmeden evvel İranda durmuş, İrandaki otori -| teleri ile konuşmuş, Kahireye geldikten sonra da İraktaki oto- "ritelerini oraya getirterek ken - çok olacaktır. Fakat Mister Ha- riman tabiatile bu noktaya te - mas edemezdi, netekim etme - İzmit yardımsevenler cemiyetinin gezintisi İzmit, (Hususi) — Şehrimiz Yardımsevenler Cemiyeti Suvak İyapuru ile İzmit körfezinde bir etmişti şı Ivyapur gezintisi tertib Yüzlerce ailenin etti bu gezinti parlak mehtab altında yapılmış ve çok güzel muştur, Davetliler, İzmitten Gö cük, Değirmendere ve Herekeye kadar giderek türlü türlü eğlen- çelerle vakit geçirmişlerdir. —emm Kandirada rakı, şarab ve | bira bulunamıyor İ İzmit (Hususi) — Epey zaman- danberi Kandırada inhisar madde - lerinden rakı, şarab ve bira buluna- mamaktadır. Bu kasabada raki, şa-' rab ve bira çok sarfolunmaktadir. | İlnhisarlar idaresinden bir an evvel jbu buhranı telâfi etmesi arzu edil - İmektedir, rine karşı ne derece gevşemiş o-(mu, SON POSTA Festivaldan intibal (Baş tarafı 3/1 de) coşmak, zıplamak, doya do- ya oynamak isteriz. Davul sesi beni çıldırtırdı. aş yavaş, davula yeni ses- ler ilâve etmeğe başladım, kâfi gelmedi, oyunlar ilâve ettim. 18 sene bu beyim-,.. Davul boynum- dan inmiyor, Artık bu kadar da kaynaşmyalım mı birbirimize .. Şimdi davulculuk yaparak ha- yatımı kazanıyorum. Düğünler; giderim, o rençberliğim de var, hakka çok şükür geçinip gidiyo. ruz. — Peki, düğünler seni geçin. irecek parayı temin ediyor mu? — Allaha şükür... Bizim mem d kafyı çekti mi, kimseye vermez davulu, hep kendine çalayım is- ter. «— Vur Karayılan!» o diye bağırdı mı, çıkarır, en az 10 kâ- ğıdlık atar, bir düğünde en az davulun üstünden 100 lira sar- kar. 25 lira da düğün sahibi ver- di mi, Allah bereket versin! Bakın size bir hikâye anlata. yım. Acele yüzünden elli lirayı nasıl kaybettim. r Acıkavakta, Çadırcının İzzet Bey derler, gayet zengin bir ağa MA a dileri ile müzakerede bulunmuş, sonra Mısır otoriteleri ile konfe- ranslar ektetmiş ve tam beş gün “|Mısırda kalmıştır. Moskova müzakerelerini ta - kib eden bu konuşma ve temas- lardan ortaya şark orduları ku- manda heyetinde büyük değişik likler çıktığını, yeni kumandan" lıkların ihdas edildizint, yeni ted birler alındığını gördük, bu arada da Dieppe sahillerinde Fransaya bir asker çıkarma teşebbüsü yas pıldığına şahid olduk, Royter muhabirinin kaydetti- ği «çok müstacel lüzum herhal- de Moskova intibalarından doğ- muş olacaktır ve yakın şarkla a- lâkadardır. Elvan Tlvaktığil Hsilasmde benz tetlğlerde bn -- bek. A e— Hekliyek, 4 Sehei . VO)Z, sa ea, aman anıl ni hususta vanılan temas. vardır, bu adam düğüne beni ça gırdı. Gelini aldık geliyoraz, ben en öndeyim, tokmağı vurdukça dağlar inliyor. Eh, ağa, mürüvvet görüyor, sevinçli, kafayı da çek- miş. Gölün kenarına gelmiştik, «— Ulan Karayılan atla şu gölel» diye bağırdı. Gırtlağıma kadar çıkan suya atladım. Davulu başımın üstüne alarak çalmağa devam ettim. Suyun içinde çiftetelli oynuyor, hem çalıyordum. «— Gayri çık artık!» diye seslendi. «— Çık. mam!» dedim. Bir on liralık at tı, gene «— Çıkmam!. dedim, bir on kâğıd daha fırlattı, çık- i a, ni i tım. «— Ulan, Mahir çıkmasay. itikleri hissettikleri de elbette! leket zengindir. “Kendir bizde eğe ” Mi ter Ha, çıkar. Hele düğünde biç! biraz din elli kâğıd daha verecek timls demesin mil.. Pişman ol- İdum amma, iş işten geçmişti be- yim. Bundan sonra bir daha gö- le girdikten sonra 50 kâğıd al. madan çıkmadım. Şülâlemde davulcu yok! Bunu ben, dağda öküz güderken öğ- renmişim. Hocalık eden de ol. madı bana... İki gün durmadan çalarım. Oynamağa gelince, 3 saat durmadan, oyundan oyuna geçtiğim çoktur. Hiç sıkılmam, çaldıkça coşarım. Baktım yoru- luyorum, başka havaya geçer, gene neş'elenirim. i —Evli misin Mahir?... Başını önüne eğerek, maheub mahcub gülümsedi: — Evet, yolda bir de yolcum var, Allah bağışlarsa... Yanımızda Kastamonulu bir zat oturuyordu! — Mahirin böyle sakin duru- şuna bakmayın, dedi.. Kastamo- nunun meşhur Donjuvaunlarından idi. Beş tane kız kaçırmıştır. Mahir Karayılan, bası önün. de, ayni mahcub eda ile; — Öyle amma evlendim, de. di... Karımı'da kaçırarak aldım. rahatız şimdi... OUslandım gayri ben!... Bu bahis Mahiri utandırmıştı, lâfı değiştirdim: — Karayılan ismini sana kim taktı? — Bu da bir hikâye beyim... ar Değirmen sahibi bir ağa «bir akşam eğlence yapalımis dedi. 25 kişi toplandık. Oyualmak ü- zere bir de kadın buldular. Köy- de de Cim Con isminde bir «can darma» vardı. Çerkeşli, aksi bir herifti, Tezkere aldıktan sonra köyde evlenmişti, tam eğleniyor. duk. Elinde bıçak içeri girdi. Ka- dını götürmek istiyordu. oHepi. mize sövüyor, kimse yerinden kıpırdamıyordu. Ben de dönüşte köpek hücum ederse, lâzım olur, diye bir kazık alınış, merdiven altına koymuştum. Herif b; Üzerimize yürüyünce, fırladım, em bir oldu. Bı- şak bir tarafa Cim Con bir ta- fa gitmişti: “— Ulan dedim, 25 kişinin içinden sen nasıl kadın ahr da başka yere götürürsün? O Yuva- köyünü sen bu kadar ille ma görüyorsun?» Çim Con yere yuvarlanınca, 25 kişi birden üstüne çullandılar, Bu sefer ondan tarafa çınara lâzımdı beyim. Yaralı adam, o» kiyi olsa, üzerine hücum e. dilir mi) «— Durun, dedim, kim elini sürerse, pataklarım, Bir adama 25 kişiye çullanmaz. Elinde 'bi çak varken, kıpırdamadımız bi- le... Sizin erkekliğiniz bu mu? Herifi dehledim, değirmen sa- hibi ağa: «— Mahir dedi, sen Karayı lan mısın be? Nereden sopa bus lup, ne çabuk devirdin herifi» İşte beyim sonra ismim Kara, yilan kaldı. — İstanbul seni çok sevdi Ma- hir, burada kalmak İsler misin? — Eksik olmasınlar, ben de İstanbulluları pek sevdim. Ayda 300 lira ile beni tutmak istiyor. lar, razı oldum. Karımı alıp bu raya yerleşeceğim gayri... Muhitine has bütün macerala. rı yaşamış, fakat daima merd ve erkek kalmış bu sevimli halk ço- cuğuna, «Koca Yusuf» gibi ya, kmda Avrupa ve Amerika yolu. nun açılacağına tam bir kanan- tim var. Ve.. bu kabiliyetli Türk çocuğu buna lâyıktır. Nesret Safa Coşkun