SON POSTA Sözsüz facialar Yanzan: Alber? Acrement Kendilerininki kadar sekin bir dalma mükemmel rnn Be leyordu ki evliy Siralanışır Muntazam #te değil! Gürültüye karşı, ikinsinde de, sev. ki tebii ile bir dehşet hissi vardı. Hem ciddi bir garaza inki - bırbirlerine, müşte- tta zaruri olan müsna. r Münakaşa! da sesleri hep ayni sesti, Hakikatte, her ikisi de çok çe- kingenâi. O, bir romancıydı. Maamafih ismi, Lucien Riehez, hiç bir suret.| İle orta bir şöhretin üstüne çıkma.| Muştı, Fakat bu, ona kâfi geliyor- du. Eserlerinin büyük miktarda tab'ı şerefile beraber servete sa- hib olması için salonlara devam €tmesi, merasimlerde kendisini Böstermesi lâzımdı; fakat bundan ima imâina etin Dol Pek fazla tevazu!» diyorlardı. Hakikatte ise, bu, cesaret nok - sanlığından ileri geliyordu. Eve döndüğü zaman, karısını b an öpüyor ve ona asla de. miyen bir cümle söylüyordu: — Umarım ki bensiz çok fazla Canın sıkılmamıştır, sevgilim?.. Bu söze karşı daima ayni ceva.| a mazhar oluyo! *— Hayr, Bir apertımanda o| kadar yapacak iş var ki... Maa-| mafih gene geldiğine memnu .| Mum...» ! Biasen Madam Richer kocası - nın eserlerine iştirak ediyordu, fâ. mahrem bir surette. Onun Grand Journald'da neş ordu; kendisini yazı mütevazi İş yor ve yol Ortağı sayması için bu ona kâfi gelmekteydi Ne yazık ki, kadıncağız, kendi. sini tehdid eden faciadan şüph İenmekten uzaktı, Nasu olur da, Luci bi elli yaşında bri adam, henüz pek| az tanıdığı, koc: n ayrılmış bir kadının aşkına kapılır, başı döner, muhakemesini kaybeder - di? Maamafih bu hâdise vukua geldi. İ Kocasından ayrılmış olan bu n Richez gi ik Neğimle Muhsin Çelebi, sadra. yı, pek nadir de, fevkalâde si. miş buldular, Bütün tahsiN basit bir okuma yazma öğrenmiş olmaktan ibaret bulunan, cahil, ayyaş, şehvetpe - rest, alık, bunların neticesi olarak da son derece zalim ve gaddar © İan üçüncü Ahmed, bu 2eki sad.! Tazamın elinde b'r oyuncak gibiy- di. İbrahim Paşanın kıymetleri, yata, san'aa karşı gös- âka ve hürmet, cömerd- liği, padişahın hakiki hüviyetini halkın gözünden gizliyen nakışlı ve yaldızlı bir perde olmuştu, Halk:n umumi fikirleri, civa gi- bi oynaktır. Onu bir nökta uzun zaman tutabilmek, bir prensib sa.) hibinin k “le mü kündür. Halbuki, bütün zek terin» rağmen, İbrahim , kozmopol'i bir şark sarayı terbiyesi görmüş bir vezirdi, Ken- disini coşkun bir zevk ve $i line kaptırmıştı. Ne prensib sahi- di, ne de ciddi tehlikeler kar- şısında metanetle duracak bir ira. desi vardı. İbrahim Paşanın kera. metine inanan safdiller vardı, İb rahim Paşayı kelimenin en samimi manasile samimi sevenler vardı; İbrahim Paşanın etrafını riyal dalkavuklardan, kalleş taraftar - lardan mürekkeb bir kalabalık çe- virmâşti, İbrahim Paşayı tenkid €- den ve kıymetlerini tebarliz etti- j hakikate İsız gibi kaçmak me kadınm ismi OHortenisa Balexka di. Güzeldi, maceraperesi bir Kk: dın olarak kendine emindi, roman. cıyı tesiri altında bırakıyordu. O da, bu kadının yanında, böyle bir arkadaşından m gör - i kim bilir mesleğinde ne ka. arâ “| dar ilerliyeceğini hesabliyordu. Hakikaten pek çekingen olduğu için, kadın onu istediğ. gibi sevke. diyordu. Bir gün kendisinden, ho- şuna giden bir mücevheri gi bi evlenmelerini taleb etti. Fakat daha evvel onun karısından boşan ması lâzımdı. Pöh! Her halde bü, iş olmalıydı. Tam kten sonra, R mu artık sevm yordu. Histen likte yaşıyor Ayrılık keder siz vukua gelebilirdi. Hortensia Balexka, sicak bir sesle kolayca hâkim bir tonla söy Yüyordu, En sonunda Lucien Kic- hez'i tamamile ikna etli. Maam Hih-o, eve. dönünce, gene kar alnından öptü ve ona ayni söyledi: — Umarım ki bensiz çok fazla yapacak gene geldiğine m Gece otururlar projesi Hiç şüphesiz, kendisi için bir hir Kild. Vicdanının müsterih olması için, ocağının, sâadetinin, randığından, artık bir kelimeden başka bir şey olmadığına inanmak y Bu bedahat kere a olacak Evet, öyle amma, nasıl olur da İhtilal tohumları ekilirken Bu bir çeşid ihtilâl beyanname. sözü | | sal edecek çareyi aradı, Çeviren: Halid Fahri Ozansoy ade :tiyadla bir-| YErIY bir) fi iki çekingen, aralarında, açık bir izahta bulunabilirlerdi? »ez'in romancı oldu. sul araştırmasını mazur lâzım gelir, Karısına karşı, vaziyetlerini te: yazdı ve bu hi şahıslara atfe erinin macera attı, Esasen daha iyi an kâyede derek, k sın diğe bazı mahrem (tafsilât| dikkat « , imana ve kında Madam Richez'in hiç şüp - hesi kalmıyacaktı. Hikâyenin 80 - nunda karı kocayı birbirinden a- rek, orada, kâfi ira ğ ud günl ordu. Yazı makines'le istinsah etme si için bu metni Ma Richez'e verirken teessür duymadı . değil. Fakat Hortensia Balexka memnun rısının ken-|, amafih ! disini nasıl karşılıyacağını düşün- mekteydi. sreğd — Umar canın sıkılınamuştır, Dedi. Ve öteki, mutad sükünetle ce- -İvab verd ve bilhassa kadının, sev . Hayır. Bir e memnunum...) -ş mıydı? Lu - n istinsak'm onun| nı sandı, tah-i Darbıhanedeki pul suistimali tahkikatı 10.000 Hralek smiistimat yap) ç tıkları iddia olunan iki me- murun mülklerine haciz vazedildi nberi maliye Darbhanedeki pul sujistir kikatı ikmal eğilmiş, deiumumiliğe tevdi kı Haklarında olan memur ve m ikisinin, sulistimalin vukubulduğu sıralarda birer mülk aldıkları tes- bit edildiğinden, hazinenin huku. kunu temin maksadile menkullere haciz vazedilmişt Öğr ze göre, mikt bin lirayı tecavüz eden bu sui muhtelif tari k damga pulları üzerinde ya. muştar. Pul yapılacak ları muhafaza eden memurla üç müstahdem haklarında yapılmak. ta olan tahkikat b gu hâkimE ntikal edecektir ——— kik etti. Hikâye; ? kikaten © yazım okumuş ve Grand Jot miştu. tek mal, kıymetli kâ, yordu? Dilsizliği an. rdi. Hiç şüphesiz o da çekingendi. Fakst şimdi vaziyet » hakikatile ortaya konulm ve artık sadece, hiç faci eyı hallet bunu konu İşin güç meseleye gitişmekti. İşte o da ol muştu! eşrolununca, o Lucien i izahı elde etti sonunu değiştir- gene ayrılıyorlar. öyle istiyordu, fa <( muhafaza “İrinden ölüyor Bu, bir © Lucien R ha © gün, m kesti. Fakat 7 larak, bu hikây disine yardım et da bulur anladı, da- ul kadınla alâkası sıl karısı, arizi 6- ni yazmakta ken ğine dair bir dıyra, kendisi de, ni okuduğunu ona âs- la itiraf etmedi. İşte b » SÖZSÜZ döndüğü zaman, Taz daha tatl bir — Umarım ki bensiz çı mamıştır, se Diye sordu, K kollarını uzatarak a o ka. dar yapacak gene geldiği Diye cevab 1800-0900 Maamafih | —— m k kadar (60-90 de | diker ve yıld yere viyesi de o k yür. Bu büyüyüşün amud bir duğu gibi) l ar bir tayy ka pilotlarının ya tay u yapan E yya kilometrelik bir $ ttiği vâkid Pike bombardıman tayy nin i-süratlerini tecrübe iç yaptıkları pike uçuşlar, birçok de falar büyük faciala mişt'r, Bunların sebeblerini sıra - le izah edeceğiz! | ni aza Pike uçuşlarını ber pilot idâre edemez. Bunun için hususi bir bünye ve hususi kah tlâ zımdır. Pike uçuşlar esnasında, ış yolunun ilk yarısında, veyahud| çte ikisinde, tayyar tu ve mürettebatı fevkalâ Pilot, görünmiyen rvet tarafından, oturduğu Y Pp ağır anlar| bir| kinin şiddetle art 161, kulaklar eğe başi bi, hava tar tan dolaj müthiş b | Fakat bi tehlikeli anı, çıkış anı, yan | başlaması anıd İkaç saniye için tayyarenin sukut sürati tam n durur. Ve âtale hali dolayısile içinde bulunan se tayyarenin makine aksamı müt. ği k kesbederler. Teyya- renin bu vaziyetinde, tay Totu müthiş buhranlar fa şuurunu bile kayi Bur hisset, » bunların içinde en kidir. ancak, akı bir İçinde bulun şu üç haleti ru- İhiye ile karşılaşırlar: 1) Tayyare İ kendini pikeye bıraktığı zaman pi. rettebat, tamamen ağir. pikeden kurtulduğu zaman pilot ağırlığı birkaç misli artar. O za - man pilot, başının âdeta omuzları buçuk .Jrağın İ baş “İtıkları tehlike, i Tetkikler (Baştarafı 2 nci sayfada) J arasına gir kmiş gibi tazyik e- düldiği keye sevkederek, sa: bir süratle inmeğe nan'velâyı ke k seleromet takib etmeğe baş dönüşle Aksele- mülecekmiş mi, müthiş run işa yukarıdar aşı um etmiş, karanlık görm Ben, gittikçe başlamışlardı. bir duman ürasından Aksele- Âletin, 5 rakamını ( lığın beş ığını) gösterdiğini kediyardum, mi hayal meyal £ diğim ş iyor, başım surette dönüyordu. — Top- bulunması lâzım gelen İsti- »ce hiç bir müthiş kamete baktım şey gö den, saba'ı sisl yormuş gibi, » Biraz kalb şuurlarım imiz gbi büyük tehlike, ; Çünkü bu es. nada, tayyarenin içindeki malcine, motör aksamı ve hamule, birkaç İşte tayyare kış anımda, en hafif tabirile da) leverir. Yeni, kanadları bir tarafa, gövdesi bir tarafa iğ Pike bombardıman tayyarele « Finin en fazla ve en sık karşılaş « te burdur. (Arkası var) (9) C. Kellinz bir. tecrübe pilotu olduğu için vazifesi icab: birçok pike uçuşları yapmıştır. rahim Paşayı çekemiyenler, İbra.İmız avucun içinde, ağzı var, dili| binden ziyade paha ile istekli var- him Paşadan nefret edenler, İbra nı diliyenler, bekliyenler Bu sonuncular, bir bassa, bir yerde yangın çıksa, $6- yoktur. Lâle ve mahbub ve çirü-|dır diye alırlar. Leh ve Buğdan el.İsi idi, him Paşanım felâketini ve mahv:-|ğan ve helva ile o şahini avlamış; çiliklerine vesair maldar kefereye| çelerinde bir taşa bağlı olarak bu- vardı.) devlet sürersin, Amma ki olan şe-| götürüp ileyi su) Raatleri görmezsin, Ciğer köşe ku. zularımız, nevhat yiğitlerimiz fa- hirde bir salgın olsa, yegâne mes'. s4ka ve fecere şerrinden emin ol. ul İbrahim Payayı görüyorlardı Şüphesiz ki bu gibi aletlere karı mak için avret gib: kafes ardında mahpu$tur. Meded ey devletlü | hazırlanmak bir vezirin vazifele.| Dünya ve ahirstte on parmağımız rindendi. Fakat bunlar, bu afet-| yakanda ve eteğindedi Bir ime- leri, «sefihane hayatım rezalet de-| mın yeni açmış güle misai olmuş recesine kadar çıkaran vezire ker. m gazabı ilâbinin bir tecelli şeklinde görüyorlardı, O gün yârânına bir veda ziya-| nevcivan arkadaşım, feti vermek için Sâdâbüda gelmiş! kalyoncu yiğ bir şikâyetname| gezdirir, çevirip soran çıkınaz. Üs. İhtiyar veziri, gayet| küdarda, iskele başında, kahvede la, kargacık burgacık,| kalyoncu Dlei Bekir diye sorula, olan sadrazama sunulmuştu. kötü bi Adeta küfi ve şeceri hatların me -| Esirci kızcağızını Kalyoncu eşkiyasından »İbir adam evinden kaldırmış, saçını kesip at oğlanı esvaix (giydirip ayakdaşım diye yanında arasında bazı hile- tezi ile yazilmiş olan bu şikâyet -| kâr ve müflis ve uygunsuzlar olup ren, sadrazamı zaman zaman ikazi| namenin düzgün ifadesi ürküt -| hususa kadın esirciler perhizkâr bir vazife bilen dostlar vardı, İb-İmüştü: «Devletlü vezir. Padişahı. | olmayıp müslüman cariyeyi sahi- iki gece karşılığında bir gece, tasarruf ettirip birkaç Oşey alp (beğenmedi. ler diye cariyeyi sahibine ge ri verirler, Buna benzer daha nice fesadlar olur, Kahvehaneler ve be kârhaneler ve hslvacı ve bozacı ve kaymakçı dükkânları birer fısikhane ölmüştür, Kayıkçı pabuç suz ayakla kayıkta oturur, karş sında çubuktar taşır, sorana dev. letlü vezirden nemiz eksiktir der Üstümüze taş yağmasını bekleşi- riz. Otuz sekiz vebasmı ve kırk iki yangının: bekleşiriz. Devletlö verir, ya pağşahımız: lâle yanak ve süribül kâkül ve ak sine ve pem be topuk zincirmden azade eyle, feryadımızı işiten, ya dellâl beğir. sn, biz başka diyara gidip kul ola. lum, sürünelim ölelim». Sabahleyin Sâdübâr bah- lunmuştur, Sinsi bir &ehdidle giz- li olan bu şikâyetnameyi okur 0: kumaz, sadrâzarın ilk işi, sadaka- tine güvendiği adamlarından biri- ni Üsküdar göndermek, bir imam kızını oğlan kıyafetinde yanında gezdiren kalyoncu Deli Bekiri a- ratmak olmuştu. Fakat Üsküdar. da, yalnız zikredilin iskelebaşın- daki gemici ve kayıkçı ve yeniçeri kahvehanesinde değii, hiçbir yer. de Deli Bekiri gören, tanıyan yok- tu, Amma, böyle bir vak'a herke- sin ağzında İdi. Hiç kimse hangi imam, nerenin imamı diye sorma-| ğa lüzum görmüyordu. Deli Bekir nerede, nasıl olup da tutulmaz di- ye de araştırmıyordu, Fakat bü vak'aya görmüş gibi İnanıyordu. Boynu: yangın bizim içindir! diyordu. Bu, İbrahim Pa manları tarafın; na verecek şekilde uydurulmuş yüzlerce masaldan biri idi. Bu kor. kunç dedikoduları önlemek için, kalyongu < neferleri (o arasında bir uygunsuz adam (bulmak yahud, zindandan bir hırsız, katil çıkarıp kalyoncu kılığına sokmak, Deli Bekir bulundu diye çalyaka götürüp Üsküdarda iskele başında asmak lâzımdı. Bu ise, İbrahim Paşa ile yârânının işi değildi. «Üstümüze taş yağar!» tehdidi manalıydı, Beş yı! evvel, hicri bin yüz otuz sekiz baharında İstanbul- da veba çıkmıştı. Nice bin ocak sönmüştü. Kocasını, karısını, kıp- nı oğlunu, yârini cananını kaybe. dip perişan olanlar, bu âleti bir ilâhi ceza kabul etmişlerdi. Çıra- gan eğlencelerinde yükselen az ve söz sesleri gökleri tutan Üçün- cü Ahmedin sevgili Beşiktaş sa. hilsarayı, dört gece birbiri arka « sından taşlanmıştı, Sıkı gözcülü- ğe ve muhafazaya rağmen taşla - yan eller görülememişti. Bu sefer, gözcülerin ve muhafızların ağzın. dan: «Taşlar gökyüzünden yağar- dıl.» sözleri yayılmıştı. Halk deh- şet içinde kalmıştı. Öyle ki, gece rüzgür biraz fazlaca esip camları Sarssa: «Taş yağar!» diye &itreşi- (Arkası var)