23 Mayıs 1941 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

23 Mayıs 1941 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

23 Mayıs Günün adamları (Baştarafı 2 vci sayfada) kubul ettiği olut ki, burlar ekseri- Yetle kendisini görmek “zere me- &ife katetmiş olanların arasından #eçilirler. Bundan başka reisin kâ- tbi Bayan Lehanddan bir mülâ- kut koparmaya muvaffak o olmuş ui bahiste Bayan and cömerd olmadığı için bu, Ziyaretçiler... Saat 9 ilan (11) e kadar Teis mektub ve telgrat dosya- İarını okuyazak odasında kalmış- tir. Saat on biri çeyrek | geçeye doğru çalışma odasına gelir. Ziyaretçiler çeyrek söatte bir tane olmak «kım etmeye lamıştır. Bu, öğle zamınma ka- ar sürer. Reis yemeğini bürosun- yer, ekseriya v sırada yanında lulünan ziyareteivi de yemeğe &- or. Yemek çabuk yenir, zira )t solru zevkinde gecikmi- Yenlerdendir. le sonrasının ilk kısmı da 2. Yaretçilere hasredilmiştir, yal #milli müdafaa komitesi, ne Perşembe vekiller hey toplantı günü olan Cura, gazete- ©ileri kabul günü olan Salı müs Ladır. Avrupa isleri reisten gittikçe İstemeye başladı- ! geniş essümü ile kapıda göründüğü dakikadan iibaren silk baskı: yı ranlardan hiç kimse bundan ilayı ona darılmaz. Bir kaç dakika Roosevelt beş buçuğa kadar me- #ai arkadaşlaril; konmşarak, sefir- İeri kabul ederek, söylevlerini Ya- Zarak, telgraflarını dikte ederek, Dir kelime #le söyliyelim, alüka Gösterdiği bir işin bütün teferrüa- e meşgul olarak, yazıhanesinde Reisin yakm tanıdıklarından bazıları, ban ziyaretçileri reisin “İyaret müddetinir e hitamını gös-| İtrmek için ayağa kalkmakta duy- tem istifade ederek o- seul etmiş olmakla Wuahaze ettikleri zaman olmuş. tur. Böyle bir hâdiseyi duyduğu Zaman: resin canı sıkılmış: — Halk tarafından < seçildim. balk ile konuşmayı severim. Beni seye gelen herkes bana halkın Kiyacından bir sez getirr. Diğer Üraltan benim: için selkârı umu- Miyes demektir, Kendilerile uzun Müddet konuşmak sayesinde (kir- lamak, «sokak adamız nın samimi düşün ax imkânını bul.| Müş olurum. Onlar beni işgal e den ziyazotçiler değildirler, Biü- kis ekseriya kalkıp gitmek ar2u- #unu izhar ettikleri zaman bana Yakitlerinden birkaç dakika daha Yermelerini onlardan ben istefim: demiştir, Havuz saati. Reis gençiiğmde vuran «çocuk İci> ne rağmen o, umumiyetle ütün sporların, bilhassa yüzme. Bin büyük bir amatürü olarak gel- Miş ve bu suretle Beyaz sarayda bir havuz yaptırmıştır. Günün s0 buncu imcasın: atar atmaz hemen havuza teveccüh nder, ve bu hal herpün seat altıva doğzu olur. Doktor Macintire otuz dakiks- Yı geçmemek şartile reise yüzmek İlsrumızın tramvay SON POSTA Hikâye : Bir kır gezintisi | Kadıköy tramvaylarının kadın biletçileri işlerinden memnun! (Baştarafı 1 inci sayfada) sorusu Üzerme şilkindi, elini zile İdoğru götürürken gözlerile tram- vayın içini dolaşarak, inmeğe ta- lb bir yoicu aradı, Bir an vazife- sini kadınlığını mağlüb olarak, mal etmenin verdiği bir hicabls kızaran yüzüne, orta halli tebes. sümler iliştirerek, vatmanın yanı- nâ doğru gitti. Perdeyi araladı, yanına soxulöu. Bay vatman, bâ- yan biletçiyi çok'an afletmiş gö- rünüyorda. Tatlı tatlı birkaç lâf attılar. * Aylar vas ki, bir isim düşüp te karsı darafa ogeçmemiştim. Dün Kadıköy yoi'is Bostancıya kadar uzanmak icab etti, Tramvayda kâ- dın biletçi gözüme ilişince, «Bu- rada mükemmel mevzular ei a, Relmeği akıl etmemişiz!e &ye düşündüm. Öyle ya, sayın bayan te'liklerine başlıyalı bir hayli zaman oldu. Bu şe, bir gazeteciyi başı boşıns. işi düşmese bil: karşı tarafa sürükle- yecek bir sebeb! Allahın bildiğini kuldan niçin saklıyavım? Kadınların biletçiliği İbiraz garib oluyor. Yadırgayor in- san. Belki os İstanbulda, biletçi jhemcinslerimizis hergün dalaşma- ğa alıştığınız için olacak! Hattâ ben evvelâ şaşırdım da, İskoçyalı lar gibi, crkek biletçlere eteklik igiydirmişler sandım. * Göztepeden sonra. raimvây ten. İ halaşmıştı. Biletçi bayan, sahan. lıkta saçlarını düzelterek dışunısı- nı seyrediyordu. Razı olursa, yeni meslekine da'r birkaç lâf atmak faydalı olacak, Sordum: — Yeni işinizden memnun mu- sunuz bayan? Geri döndü, yüzüme dıkkuk dikkatli baktı, galiba cevab verip vermemekte biraz tereddüd el, sonrâ: — Her«es bunu #oruvor, dedi Tramvay biletethğ: bu kadar güç mü? Yahud kadın bu işin altından miyor da... — İşin hepi birdir. — Günde yüzlerce insan binip, iniyor. İçerisinde sinirlisi var, ne- zaketlisi var, nezaketsiz, Uğraş- mak meselei'r de... Gülümsvo:: verdi. (Baştarafı 5 inci sayfada) Ondan sonra Sara, kocasile meşgul oldu. Pantalonunu düzeltti. Gaz ile sında olsaydık yapardım yuvasını | ceketindeki lekeleri sildi. Yeleğinin amma. Sonra, bazıları para boz-| kopuk düğmesini dikti. Ondan son mak için vakit bırakmazlar, He-|ra da kendisi babayani, modası geç- men seslen'rler: 4— Bayan .bizim paranın üstü-|ikide yola esini giydi. Saat ip, arabadaki yer- miş gelinlik e nü ver. Puğranız biti galiba';İlerine kuruldular. Bir kısmı da, üstünü almak iste- mez. Halbuki İstanbul tramvayvla- Sara, kocasina: — Bir şey unutmadık mı?.. Di- rında 10 para için gırtlak gırtlağa |ye sordu. gelirler. Samoel çocukları ve torbalar Yaşlı bır yolcu kadın sesleni-İsaydı, Hayır Sara, dedi. yordu: Deletrke uykuya daldı. Diğer — Hanım İrızım, çalıver Şura-) çocuklar da yerlerinde ses çıkarma da da ben ineyim! dan oturdular, Sara da, gezintiye Zil çeküdi, tramvay durdu; bi-İhazirlanırken yorulduğu için hafif letçi bayan ihtiyar kadının inme.| tertib kestirmeğe koyuldu. Şehirden sine yardım ediyordu; büyük ha-| oldukça “l-İbirden silkinerek uyandı, ve Samo- rım bundan vek mütehassis muştu anlaşılan... — Nerete o erkek bilete'lerin uzaklaşmışlardı ki, Sara ele: — Üstümde bir tuhaflık var, Ba hoyratlığı dedi, İnsanı arkasından! am öyle dönüyor ki.. dedi iterlerdi. Allah görlüne göre ver- sin. İnşallah tez günde kısmetin Samoel de: — Ben de iyi değilim. Galiba, cıkar da şu biletçilikten kurtulur-| çazc, temiz hava bize dokundu. di sun! Tramvay kalktığı zaman biletçi: — Günde bin türlü insanla kar- ye cevab verdi. Sara: — Galiba.. çocuklara bir şey ol şılaşıyoruz, dedi. Ne yapsanız her- Diye #ndişeleneli. kesi memnun edemiyorsunuz. Mu. hakkak ki (ramvay biletçil yanın en Zor işidİr. — İlk günierde çok sıkıntı çek- dail Gn” Kndklndi tiniz mi? — Oldukça. Bir defa herkesin yadırgayarak, yüzümüze bakma- sından çok sıkılıyorduk. Birkaç gün de tramvay beni tuttu. Saf- ram oynadı, sdeta sarhoş oldum. Şimdi rahatız. Ulak tefek hâdise- ler müstesna tabii, Yeni bir istasyona yaklaşıyor- duk; yolculardan bir erkek seslen- Hanımefendi lütfen zili çe- ker misiniz? K : AArkam:la iki bayan oturuyordu öyle diyordu: eh *ramvaylarda kadın bilet- gilerin kadrosunu muhafaza ©i- mek çok müskül olsa gerek. Çün- kü, kadmcağızlar görücüye çık- mış gibi. Bunların hepsinin birer birer talibi çıkar, evlenir giderler. Öteki de anlaşılan benim gibi " muhafazasâr.. — Daha iyi İeemşire, cevabın: Bu suretie erkeklere yer açılır, * Öğrendiğime göre, kadın bilet- rin adedi bir hayli kabarık, İhtiyaç oldukça da onları tercih e- 'deceklermiş. Kim bilir, belki de, son zamanlarda iflâs tehlikesi ge- — Zeki bir kadın, erkek masıl| çiren idare bu suretle vaziyetini olursa olsun onu idare bilir. — Aşkolsuni Peki idareye gir- miyenler oluyor mu? — Bazan olur, fakat lâf aramız- da, içinizde biraz nezaketsizler var! — Olur elbette, Meselâ ne ya- pıyorlar? Yaptıklarının hepsini söylemedi amma, birkaç tanesini sayıp dök- vü: — Hem ineceği yeri evvelden haber vermez, istesyonu ( geçtik- ten sonra bağ'rıp çağırmağa, ho- murdanmağa başlarlar, Geçen gün bir tanesi: «Elinizin hamürile er- kek işine karışırsanız, işte böyle olur!s dedi. — Siz ne Med'niz? Mmüsaades; vermiş ve bir raporun- da: — Yüzmek refse çok yarayor, adalelerini yumusak tutuyor, ay- hi zamanda zihnini dinlendiriyor, demşitir, Banyo 'si bitince Gare Fox için meydana Bu Zat reisin masajcısıdır, Max he- men hemen bir anne dikkstle kuvvetli ellerin: reisin vücudunda #ezdirir ve onun gün saatlerinde kâybettiği enerjiyi ona iade eder. Roosevcit masajı yapılmış, vor- — Cevab vermemiz. münakaşa etmemiz yasaktır. Fakat velmz şunları söyledim: «Görüyorsunuz elimde hamur teknesi değil, bilet kutusu var!» «Kabahat o kutuyu sizin yarım aklımıza emanet eden» des demesin mi? Sesimi çıkarmadım. Vazife dı- gunluğu çeymiş. tazeleşmiş olan en nihayet dinlenme saatine kavu- şur. Fakat günü bitmiş olmaktan henüz çok uzaktır. (Arkası yarın) etmesini| düzeltmek imkânını bulur. Riva- İ GÜN-| vak uyandı. Hastalanıışt, onu Tam bu sırada Doletzke ağlaya- ağlamıya (başladı. Bunun üzerine öteki çocuklar da bir o ağlamaktır tutturdular. Şoförün gazablı bakış- Jarına uğrayan zavallı Samoel kor- kusundan elindeki torbayı yere dü yördü, ve böylelikle, içindeki tabak çanaktan hiçbir hayir gelmiyeceğini anlayarak büsbütün şaşırdı. Ve ser- sem sersem etrafına bakındı. Sara çocukları susturmiya (o çalışmakla beraber, gözlerinden, arabadan inin ce önlara ne yapacağı anlaşıyor. du ve gezinti yerine gelinip araba- dan indikleri vakit Sara top gibi gürleyiverdi: kındı helet.. Beyim ille de gezinti diye tutturdu, Sanki boyu bü yüyecek.. Sen bir işçisin. İşçilerin de böyle taraklarda bezi olmaz an- ladin mi)... Samoel olup bitenletden çek bik mıştı. Cevab vermedi. Fakat için. de bir bunaltı hissetti, Yosele'yi bir koluna, Resele'yi de diğer koluna aldı, ve içindekilerin herhalde tuzla buz olduğu torba- yı da taşıdı. — Susunuz, susunuz oyavrula. rım.. Biraz bekleyiniz. Anneniz si- ze şeker ve ekmek verecek, Susu- nur. Ağlsmayınız bakayım. Fakat çocuklar bir türlü sızlanmak. tan vazgeçmediler. Sara, Deletzke'yi kucağında sal- ren Yosele de yete göre, son zamanlarda YOİCU tayarek taşıdı, Berele ile Hanole de miktarı da bir hayli artmış. Yalnız, temenm edelim, bayan- İarın eline yalnız bilet kutular emniyet edilsin, Eğer bir de vat- manlığa başlarlarsa Üsküdar ve havalisi halk (amvayları ıdareri- nin tasfiyesi işi önümüzdeki içti ma devresinde Şehir Meclisine dü. ser, Bayanlarm zarif ellerine b- let parası emniyet edilir ammâ, kimse tatlı eanını emniyet etmez. Nusret Safa Coşkun Koordinasyon kararları (Baştarafı 1 inci sayfada) nun bir kısmını veyahud tame- mini bönolarln temin edecek - ör. Bonolar Maliye Vekâletinin kefaleti altında çıkarılacaktır. Yol inşasına aid vesait 144 numara bir karara gö - re elinde yol inşasına aid vesa. it bulunanlardan hükümetçe be- yanname istenmektedir: Bu ve- saitten ellerinde İÜ taneden az bulunanlar beyanname vermi - yeceklerdir. Hükömet bu vesa- itten kullanılacak olanları değer pahasile satin alacaktır. Bunun içi in yaptıkları işin geri garttır. Yüksek Ziraat Enstitüsü mezunlarına merasimle diplomalarının verildiğini yazmıştık. Yukardaki simde Ziraat Vekili Muhlis Erkmen, Rektör ve profesörler mezunlarla bir arada görülmektedirler. re yanından geliyorlardı. Sara: — Herif ömrümü (kararttı. İn. şallah o da gülmez. Diye mırıldan- Biraz sonra köşe başından döne- rek parka doğruldular. Samoel, bir ağaç bulalım da gölgesinde otura- lum. Dedi, Sara, artık bir adım da» ha atacak halim kalmadı diyerek külçe gibi park kapısının ortasına yı ğıldı. Samoel uğzını açmak üzere idi ki, karsina bir göz atar almaz, onun hakikaten yorgunluktan bit. miş olduğunu anladı ve bir kelime söylemeden yanına diz çöktü. Sara Doletzke'ye meme verdi. Öteki ço- cuklar ise: çayırda o yuvurlanmıya, oynamıya ve gülmeğe koyuldular. Samoel de daha rahatça nefes al - mıya başladı. Pazar elbiselerini giymiş olan kız! lar parkta dolaşıyordu. Ağaçların altında da öbek öbek oturanlar var dı. Şurada güzel bir kiz, etrafını alarak hayran hayran kendisini sey reden erkeklerle gülüşüp (şakalaşi. yor, beri yanda genç ve « güzel biri delikanlıya birkaç kız birden sö; yordu. Parkın yapraklarla örtülü uzaklarından bir işçinin kederli sesi 5 in bir sa na bakınarak bütün bunları dinle- di, ve hiddeti yavaş yavaş yatıştı. İçinde garib bir eziklik hissediyor- du, Kocasına baktı. Onun çalişip çabalayışmı . düşündü, Neredeyse ağlayacak gibi oldu. Samoel de en. ginlere dalmıştı. Ağaçları, gölleri, çimenleri düşünüyor ve keman se- sini dinliyordu. O da mahzun idi. Birden: — Ah Sara. Diye içini çekti, Daha konuşacaktı amma, tam © sırada iri iri yağmur damlaları düşmeğe başladı, İkip toplanın. esya kadar ânide sağnak halinde bastırdı. Parktakiler şuraya buraya) koşuştular. Fakat Samecl olduğu yerde put gi ala kaldı. Sara emir verdi: — Devransana.. Çocuklara bak... Samoel ikisini, Sara da diğer iki kü- çüğü yakaladılar ve bir sığınağa bosalarak yeniden yayga- raları ik — Anne açım!,, Diye sizlandi. Yoselet — Karnım aç.. karnım aç, Ek mek isterim. Diye bağırdı. Samoel acele ile torbayı açtı. Ve © zaman başına gelenleri anladı. Süt şişesi kırılmıştı, ve sütler torba! ya dökülmüştü. Ekmekler ve muz- lar sslanmıştı Yarı çürük elmadan İse hayır kalmamıştı. Saranın göz. leri torbaya ilişi. Vaziyeti anladı, öyle kızdı, köpürdü ki kocasından nasl intikam alacağın: bilemedi. Di ğer ahalinin önünde bağırıp çağır mağa, kocasına küfür etmeğe uta- mıyordu, Fukat dayanamadı. Kalk. tı, kocasının yanına gitti, ve kula- Zina hiddetle: — Geçmiş olsun bayım! Dedi. Samoel karsın, — Büfeye gidip bir fki fırancala ile bir bardak süt ulayım.. Dedi. Sara sordu; — Paran kaldı mı ki? Hepsini bu kir gezintisine harcadin #aniyo. rum, — Beş sent artmıştı, — Peki öyle ise çabuk git de —— Zavalhesklar açlıktan ölecek- er, Samoel büfeye gitti, ve bir bar- dak sütle birkaç fırancala (o slacak oldu. Büfeci: — Yirmi sent, dedi. Samoel san ki elini yakmiş gibi bir ziplayış zıp. ladı, ve büsbütün sersem bir halde kartsinin yanına döndü, Sara sordu: —E. Süt ne oldu? — Yirmi sent istediler. — Ne yirmi sent mi?, Yahu biz burada para mı kesiyoruruz.. Bizi mahvedecek bunlar. Eğer bir kır gezintisine saha gidecek olursak ya DE yorganı satmaktan başka çare yek. Bir yandan çocuklar habire ağ- lamakta ve ekmek istemekte idiler, Şaşkına dönmüş olan Samod sordu: — Peki ne yapacağız? Sara artik dayanamadı. Çığlık sığlığa: — Ne mi yapacağız?.. Derhal eve döneceğiz. Diye bağırdı. Samoel Hemen * çocukları kaptı ve parktan'çıktılar. Sara, yolda $ti. dalini muhafazaya çalıştı, kocasına hesabını evde göreceğini söylemek le iktifa etti, ve: — Sana saten elbisemi, çanta- mi, muzları, sütü, ba allahın belâsı gezintiyi, hepsini hepsini ödetece - ğim, görürsün.. dedi. Eve varınca — Mn yaptı. Kocasına zirnik ile lirmeden aç biilâç yatağına girdirdi, ve Samoel de bütün gece rüyasında bir daha kir gezintisi mi, tövbe, tövbel..n diye sayıkladı. İbrahim Mareşal Peten radyoda bir nutuk söyliyecek Vicyh, 22 (A.A) — Mareşal Petain, önümüzdeki Pazar günü, Fransız anneleri günü münasebe- Ma bir nutuk söyliye- ce! dg (Baştarafı 1 inci sayfada) Bütün dünya yiyecek maddeleri hususunda he: yeni yeni ruf tedbirleri ittihaz ederken, hal kın bizde de kendi kendilerince zı tasarruf tedbirleri almaları lâ zumdır. Ziraat Vekâleti bu kı halkin ekmek istihlâki O hususunda yapacağı tasarrufu kolaylaştırmak hususunda almıştır. Her evde het ekmek başına ba- yat ve kinntı halinde 50 gröm ka. dar miktarinin zayi olduğu hesab. İemiştır. Bu kararla her ekmekte 50 gram tasarruf şu neticeyi doğu- racaktır. Ankara, İstanbul ve İzmir şe - hirlerinde günde (450) bin kilo ek mek yeniyor. Bunun yirmide biri tasarruf edilirse günde 22,500, ay- da 675 bin, yılda 8,100.000 kilo ekmek tasarruf edebilecektir. . Hergün 2 nci sayfada) kulağımizla olmaz; kafamızı onun kafasına, gözümüzü orun gözüne, kalbimizi onun kalbine ayar etmek le ve bilhassa hayat ideallerimizi o gun hayatının ıslahma tevcih eyle - mekle olur. Kendimizi onun içinde hisetmedikçe, kendi varlığımızı o- nun kucağına atmadıkça, Osman ©. #ullarının Türkten kacan an'ane - ro kendimizi kurtarıp, mü » mevver sfatile, hayatımızı Türk kütlesinin hayatma © bağlamadıkça ne o bir ağızdan söylenecek Türk melodisini bulabiliriz, ne de her münasile milli bir birlik yapabili- tiz. Şuuramuzda Osmanlıyı inkâr et- medikçe, kafamız: Türk kütlesinin kafasına #yar etmedikçe, kalbimizi önün Kabile börabe? çarpar Bale getirmedikçe biz 6 melodiyi yarata. mayız. Sayfa 7 Evvelki geceki feci cinayet : (Baştarafı 4 üncü sayfada) haflaya «acar da boşanmış oa8ü- Xız. Bu vaziyet saadetimize mâni olmayacaktır.» Delikanlının bu sözleri genç kı- zın üzerinde inandırıcı bir tesir yapmamış, bilâkıs onu isyens sevketmiştir. Hayrünnisa göz yaş- ları arasında parmağından nisan yüzüğünü çıkararak Ali Özdemlipe uzatmış ve: Mademki evlisin. Münase- betimiz artık bu moktada kesilme- lidir. Ben kendi sâadetim için ka- rulmuş başka bir yuvayı yıkamam ve bu kararım da kat'idır, ayrıla- lime demiştir. Polis memuru, genç kızın Bu teessür ve isyanlarını bir sürlü yatıştırmağa muyaffak olamayın ca bu sefer de onu tehdid etmeğe kalkışmıştır. Fakat, delikanlının baş vurdu- ğu bülün çarelere, Hayrünnisa, sadece omuz silkmekle ve ayri- mak kararında musir olduğunu söylemekle mukabele etmiştir. Genç kızı son derece seven Ali Özdemir, Hayrünnisanın uzattığı nişan yüzüğünü almadan, kendi yüzüğünü parmağından çıkarıp © daya fırlatmış ve hiddetle evden çıkıp gitmiştir. O saatlerde bir günlük izini sona eren polıs me muru vazifesine dönmüş, akşama kadar işlerile rreşgul olmuslur. Nişanlısi'e aralarında gecen sa- bâhiki hâdiseeri bir türlu unuta- mayan Ali Özdemir, akşam tekrar Fatihe giderek Hayrünnisayı arâ- mıştır, Nişanlısının ayni sokakta terlik. çi Şerefin 3 numaralı evine misa- firliğe gittiğini öğrenen Ali Özde- mir, bu defa o eve gitmiş, acık bul- duğü sokak içeriye hid- detle girmiştir. Vakit akşamın geç saatlerine tesadüf ettiğinden karanlıkta, ta- bancasi elinde olduğu halde taşlık. ta İlerliyen polis memuru, birkaç adım ötede bu evde oturan 14 vap larında Şükran adında bir kızla karşılaşmış. onu nişanlıs: Hayrün- nisa sanarak üzerine bir el ateş etmiştir. 'Tabancadan çıkan bu ilk kur- sun, neye uğradığını bilemiyen zavallı kızcağızın vücuduna isabet ederek ağır surette yaralanmasına sebeb olmuştur. Bu silâh sesi üzerine oturduğu odadan dışarıya fırlıyan Hayrün nisa, elinde tabanca olduğu halâ üstüne doğru yürümekte olan şanlısile karşılaşmış, kendisini öl- dürmemesi ıçin ona oyalvarmağa başlamıştır. Fakat, Ali Özdemir bu defa da tabancasının namlusunu ona fev- cih etmiş ve bir anda tetiği cek- miştir. Bu ikinci kurşun da Hay- rünnisanın gırtlağına tesadüf ede- rek bu defa da onu kanlar içinde yere sermiştir. Gözlerini kan bürüyen, katıl bununla da kalmamış, yerde hare- ketsiz bir halde yatan Hayrünni- sanın vücuduna dizini dayayarak bulunan sit kurşu- nu da birbizi arkası sıra önün üze- rine boşaltmıştır. yi Katil bu son hareketini mütea- kib, kurşun yarniarile delik deşik olan nişanlısının cesedi üzerinden kalkmış, şayan hayret bır al ve şükünetle kollarını sallaya sal lava evden çıkıp gitmiştir. Hayrünnisa, aldığı yaraların t€- sirile derhal ölmüş, ağır yaralı 0- lan Şükran, hâdise mahailıne ge- len zabıta tarafından (hastaneye kaldırılmıştır. Bu feci cinayetin tahkikalile müddelumumi İnuavinlerinden E- dib meşgul olmaktadır. Vak'ayı müteakıb firar eden ka. ti), #abıta tarafından şiddetle ta- kib edilmektedir. Emniyet Müdür- lüğü cinayet masasi meraurları, Gün, katilin saklanmak ihtimali bulunduğu, ağabeysinin Rumeli- kavağındaki evinde bir araştırma YY demirin birkaç içinde Yar kalanması kuvvetle muhtemeldir, “ Son Posta ,, nın lisan dersleri (Baştarafı 5 inci sayfada) 4 — We do our work at difie- rent tables. 5 -—- We hawe the same father and mother, Exercise: Ili: Aşağıdaki kelimelerin cemi $€- killerini veriniz: Man, woman, this, that, knife, foot, tooth, different, is, Was, ha; Bisikletçilere verilen ziyafet İstanbul . Edirne ir ir. kam tarafından dün öğle üzerei No- votni'de bir ziyafet verilmiştir. EE RENEE MEMEK ELİ

Bu sayıdan diğer sayfalar: