23 Mayıs 1941 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

23 Mayıs 1941 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yardımsevenler Cemiyeti bayanları asker için çalışıyorlar İzmir (Hususi İzmir Yardım sevenler cemiyeti idare heyeti ile faal azasının memleket işlerindeki çalışmaları müsbet bir şekilde de- vam etmektedir. İdare heyetinden ve faal ozadan mürekkeb üçer kişilik mes'ul heyet| İerin nezaret ve idarelerinde Perşem be günündenberi devam #den harb paketi hazirlnma Faaliyeti, her gün ârtan bir alüka ile Halkevinde de- vam etmektedir. Şehrimizin genç kız ve bayanlarından bir haylisi her gün sabahleyin saat 9 dan itibaren Hal. kevinde toplanarak akşam saat 19 xa kadar yüzlerce harb paketi ha- zırlamak suretile daha (şimdiden ordu için faydalı bir uzuv haline gelmektedirler. Bu iş için ber gün yüze yakın bayan Halkevine gele. rek vazife almaktadır. Harb paketi hazırlanmanma ya- Yayan malzemeyi, bu hususta vazife alan o bayanlarımız, hamiyetli ve Yatansever tacirlerimizi teker teker ziyaret ederek temin etmektedir - ler. Yardımecvenler cemiyeti, ha. miyetk tecirlerimizin £ gösterdikleri kolaylık ve yardımlara bilhassa te. şekkür etmektedir. Hastabakicilir. Kursa Yardimsevenler cemiyeti tarafin dan yakmda hastabakıcılık kurslari da açılacaktır. Kurslara iştirak *et- inek istiyen bayanlarımız. her gün saat ondam 17 ye kadar Halkevine gm ederek kaydedilmektedir- Yardımsevenler o cemiyeti bütün memleket kadınlarının bu ulvi va. tan ve memleket işinde uhdelerine tsrettüb eden vazifeye koşacakla - Tindan erin bulamaktadır. Sivasta Kadı Bürhanettin hakkında konferans | köykülere kısa bir söylev Akkaya tarafından Cumartesi gü - pü Halkevi salonunda büyük bir kalabalık önünde «Kadı Bürhanet. inu hakkında çok alâkalı ve imi- fadeli bir konferans verilmiş ve ka- dı Bürhanettinin hayatı esaslı bir #irette tebarüz ettirilmiştir. Konfe. ransta bulunan bu hususta cidden istifade etmişlerdir. 4 Bartın Çocuk Esirgeme Kuru. mu şubesinin tertib ettiği 400 aded- İik esya piyangosu 22.23 Nisan ak. şamları sinema salonunda çekilmiş! ve muhtelif kiymetli oşyalar isabet; etmiştir. * Sivasın en güzel mesire yer İerinden olan Paşa fabrikası havala- xm güzel gitmesinden dolayı bu haf- tadan itibaren büyük bir kalabalı- ğin toplandığı bir eğlence yeri ol» — A... Cicim!... Ben buralarını tamamile başka a zannediyordum... Burası ne. Fakat Sülünün kaşları adama - kıllı çatılmış, çene kemikleri de soluk yanakları altında harekete — Sana mihmandarlık edecek vaktim yok ... Yürü... Dar ve tozlu bir koridoru ta - kib ederek üzerinde koca harflerle (susunuz!) yazılı olan bir ıya geldiler. Sülün kapıyı açtı. İçerisi karanlıktı. Yalnız, nereden indiği pek belli olmıyan bir telin ucunda sallanan bir ampulün mahdud mumları uzakta bir ziya dairesi çizmekteydi. Meçhul bir taraftan müteaddid konuşma #esleri geli - u. Sesler kesildi. Görünmiyen ir kadın şarkı söylemeğe başladı. Dedikten sonra seslerin geldiği tarafa doğru hızlıca flerleyip ka - Tranlıklara karıştı. Burülarda, bir yerde... Olduk- va müphem bir s5. Naime otura- ” SON POSTA Wemleket Elfaberleri a İzmirde Mersin Halkevinin faydalı çalışmaları Köy gezileri devam ediyor, köylüler muhtelif meseleler üzerinde tenvir ediliyorlar Mersin (Hususi) — Mersin Hak kevi tarafından (Tece) köyü civa- rında bulunan çamlık mevkiine bir gezi tertib edilerek otomobil ve kamyonlarla kollarına mensub O (200) e yekin bir kafile ile hareket.edilmiş ve bu geye hariçten birçok (yurttaşlar kendi vastalerile iştirak etmişler » dir, Bu geziye iz ve o civarm nahiye müdürü de dahil olmuştur. Tece, Çeşmeli, Kargıpınarı, El. vanlı, Karacak, Mezitli, Davultepe ve Tömük köylerinden gelen yüz“ lerce köylüye Evimiz temsil kolu ta rafından hazirlanan (Eğitmen) pi- yesi temsil edilmiş ve köylülerimiz büyük alâka ile takib etmiştir. Bandomuzm mütemadiyen çal dığı milli havalar ve arkadaşlar ta- rafından söylenen milli türkü ve oyunlar köylü üzerinde büyük neş'e uyandırmış ve köylüler de kendi o yunlarını oynamışlardır. Sosyal yardım şahemize mensub doktor arkadaşlar tarafından > hastaya bakılmış ve bunlara lâzim. gelen iğneler verulmuş ve reçctele- ri verilmiştir. Muayene edilen has. talar içinde ve köyünde tedavi edi- lemiyecek vaziyette bulanan (14) hasta şehrimize getirilerek hastane- ye yatırılmıştır. Bunların tedavisi. ne ehemmiyet verilmektedir. Gene doktorlarımız tarafından köylüleri- mizle stma ve diğer hastalıklar hak kında faydali konuşmalar yapılmış ve komiteye mensub diğer arkadaş- lar da köylünün mühim (ihtiyaç ve arruları üzerine hasbihal yapılarak iesbaden bazı dilekleri hakkında alâkadar makamlar nezdinde teşeb böntta bulunulması vâdinde bulu- nulmuştur. Bundan başka dilnya ahvali ve Türkiyenin durumu ve milletimizin sarsılmaz azim ve iradesi hakkında | İ ve köylülerimizin yürekten gelen alkiş tufanile karşılanan bu konuş- ma köylülerimizin aziz Şeflerine ve tedarik edilen) Cümhuriyet İdaresine olan bağlılık Evimizi ve imanlarını tekrar ve coşkun te. zahürlere vesile olmuştur. Köylerden ve şehirlerden gelen halk geç vakit iyi bir intiba ile av- det etmişlerdir. Bartın belediye reisliği Bartın (Hu. sasi) -— Beledi- ye Reisi Ali Ga ib Torlağın is ilası Üzerine te- vekilliğini, Parti Reisi keres te (o fabrikatörü Faik Oo Alemdar ifa ediyordu. Ge gen hafta Bele - diye Meclisi fev. kalâde — olarak toplanmış ve Re isliğe, Halkevi Reisi Cemal Çağla- yanı seçmiştir. Yeni reis o gün va- zilesine başlamıştır. Halkevi reisli- ğinde iyi başarılar gösteren Cemal Çağlayanm Blediye' Reisliğinde de muvaffak olmasını temenni ederiz. Gümüşhacıköyde kendir satışları hararetle devam ediyor Gümüşhacıköy (Hususi) — Bu sene kendir hasılatı okülliyetli ol- muş, satiş da o nisbette şanslı de vam etmiştir. Kazamızın kendir pa zarında bu hafta da satiş, -beher kilosu- 60 - 80 kuruş özerinden ba rarethi bir şekilde olmuştur. Bazı İstanbul tüccarlarının tahminleri bı. lâfına piyasa düşmemiş, bilâkis ha- verilmiş İ raretlenmiştir. ( Çorluda hava şehidleri ihtifali ) Çorlu (Humesi) — Bütün yurtta ok Buğu gibi şehrimizde de tayyare şehid. leri ibtfali çok canlı bir şekilde yapılmıştır. Merasimde başta Korge neral M. Muğlalı olduğu halde bütün general ve sübaylar, mülki er- . Heyecenli nutuklar derek ilişecek bir sandık, bir kalas bir tahta parçası aradı, Fökat ka - ranlıkta bunlara benzer bir şeye tesadüf etmek kabil değildi. Bu! muydu yaldızlı, rengârenk, parıl parıl parlıyan dekorların tersi?... Biraz ilerlemek istedi, fakat gözü hiç bir şey tefrik edemiyordu, A - yaklarının bir yere takılmasından kor! rdu, Birdenbire yükselen Sülünün sesinden cesaret bularak ilerledi. Şimd;j şekillerini tayin &- demiyeceği bir takım tahtadan | mamul cisimlerin yığını arasında! bulunuyordu. Bu devlere göre sandıklar, sütunlar, merdiven ba- samakları kendisini ziya dairesin- den ayırıyordu. Sülün bu dairenin tam ortasında durmuş, karanlığa doğru hitab ederek bir şeyler söy- lüyordu. Ne Söylediği anlaşılmı - yordu. Naime biraz daha ilerledi, Sülün tepinerek: — Haydi, başlıyacaksak baslı - yalım... Yarım saattir bekliyo - rum... Ayaklarıma kara sular in- di. Sükünün yorgunluğu karşısın - da Naimenin kalbi halk tarafından coşkun Ne tuhaf...)cek bir iskemleden sarfı nazar €-| Ayaspaşadaki apartımanda diva - nın Kadife ve Türk örtüleri üze - rinde, kuş tüyleri yastıkları ara - sında minimini bir çocuk gibi naz- lanan Sülün burada - ah zavallı n « toz ve toprakların xçinde görünürde *s#kemle olmadığı gibi kendisinde böyle bir harekette bu İunmak cesaretini hissedemiyor - du. Sülün gene sabırsızlanıyordu: — Haydi, başlıyalım,.. Kızlar nerede? Derinden, Kayseri şivesi bir ki- lometre mesafeden anlaşılan bir ses: — Nerede kızlar?... Kıvırdak neredesin? Diye haykırması üzerine bu a- cayib ismi taşımakta olan zat bir swçrayısta karanlıktan, aydınlığa geçip Sülünün yanında bulundu. — Buradayım efendim!.,. Bu - radayım patroncuğum!,.. Bu zata bu lâkab hakikaten pek yakısıyordu. Kıvırdağın sesi gibi vücudunun her kısmı kıvır kıvır Egede Köprü ve yol tamiri inşaatına yeniden başlandı İzmir (Hasusi) — Vilâyet na. ba müdürlüğü, Ödemiş - Adagide nahiyesi arasında o Küçükmenderes sehri üzerinde seylâbdan hasara uğ- riyan büyük köprünün tamiri keşif projesi hazırlamakla meşgul. dür. Aynca vilâyetimizde seylâb- dan zarar görmüş olan diğer yollar daki muhtelif kısımların da tamiri için keşifler yaptırmaktadır. Evvel ce yıkılmış olan Bulguren köprüsü tamir edilmiştir, Torbalı yolunun dokuzuncu kilo. metresinde bulunan tehlikeli pasaj yapılan inşaatla tehlikesiz bir hale getirilmiştir. Burada varyant vesa- ire yapılmıştır. Nakil o vasıtalarının buradan geçişi, tehlikesiz bir hale konulmuştur. Torbalı yolunda ta - mirata devam olunmaktadır. Bergama şosesi güzergâhında da bazı değişiklikler yapılacaktır. Ba.İr kirçay köprüsü civarında sular ida- i tarafından beton büyük bir köp Tü inşası muvafık görülmüştür Çünkü Bakirçayın her sene taş- maandan şosenin bir kısmı hasara uğramaktadır. Sular idaresi tarafin- dan yaptınlacak köprü (sayesinde seyhâb sularının yola zarar Verme sinin Önüne geçilecektir. Sular ida. resi mühendisleri köprü için bir proje hazirlamaktadır. * İzmir - Karşıyaka arasindaki tu. ristik yolun Paralıköprü - Bayraklı arasındaki 8602 metrelik kısmının parke inşaatı 138.058 Liraya vel 4500 metrelik Bostanlı - Alaybey kısmının beton yol olarak inşası 96.062 liraya vilâyet daimi encü. meni tarafından dün müteahhide | l hale edilmiştir. Aksarayda yardım sevenler cemiyeti kuruldu Aksaray (Husi) — Büyük bir gaye ile kurulan yardımsevenler ee miyetinin Aksarayda da bir şubesi- nin açılması tekarrür ederek dün akşam Halkevinde toplanan münev Ii ver Aksaray bayanları bu cemiye.|V. nasib bir vücuda malikti, Bir dok. tin faal idare heyetini seçmişler ve inthab neticesinde Bayan Dilâra Tüzün, Seher Korkut, Ayşe Kor - kut, Hatice Eren, Hatice Gökvar- r, Rasime Akçor, Seniha Tuncel idare heyetine seçilmişler ve idare beyeti reisliğine de Bayan Tüzünü imtihab etmişlerdir. tay bayanlarına bu vatan işin vaffak olmalarını temenni ederiz. Si dar ancak Adalı karsı Sultan Hamid devrinin gene en namıdar, pehlivarlarından Koca Yusuflara, Mümin Hocalars, Hergeleciye, Katrancılsra, Hancuya, Pamul cı İzmitte ilkokullar yazı ve resim Sergisi İzmit o (Hususi) — mevcud ilkokullar, Halkevi nunda müştereken yazı ve sergisi açmışlardır. Sergide yavrularımızın yüzlerce eseri; halk eri alâka ile seyredilmek . yim mi Kayserili kalın ses tekrür yük- salo - resim küçük| 1 seldi: — Hâlâ giymediler mi?... Bu ne biçim iş!... Sülün, her dakika artan bir asa-| | biyetle bağırdı: — Evet... Bu ne biçim iş!,.. Bu ne kepezeliki... Temsiller başlı - yer. Biz hâlâ kızlarla dansı prova edemedik Genc k ses işitildi; — Haydi... Giyinmelerini bak- liyemem... İşimiz çok... Olduk - ları gibi gelsinler! Kıvırdak, bale şefi olduğu an- laşılan Kıvırdak, Sülüne haşin bir nazar atfettikten sonra geldiği gi- bi, bir sıcrayışla bu sefer aydın - lıktan karanlığa karıştı, Sülün kollarını kavuşturmuş, bekliyor - du, Onu bu helde görerek Naime ti en derin ıztırabları duymaktaydı.| oldu, kendin! ziya dairesinin Kaşup boynuna sarılmak: — Vah şekerim, vah canım, vah) hayatım... Seni ne kadar üzüyor- lar... Pek yarık sana... Demek istiyordu. Fakat Sülün-|ti, fakat bir şey göremedi. çiftliklerind livan besili; diğini, pehlivanlarının yenil İstemezlerdi... Jerdi. at yarışlarını ellerinde tutan lord- lar gibi.. zunu meydanı sana terkediyorum de - mişti. Ve hattâ daha ileri giderek: di senedir sa| ol! demişti. kalın ensesi, vazılarile gösterizli Nefes, kabiliyeti fevkinde idi, Adalı ile güresecek dare) herhangi bir pehlivan, Dilâra| krıp o dökülmeyi Aksa-İ baska; bes, aktı sa de muİmüsaraayı da kal da Adalının endişeleri Koca Yusufun Kırkpınara gelişi Adalı Halili kuşkulandırmıştı, durmadan ustası Aliçoya Yusuftan bahsediyordu «İKİNCİ KISIM; | Koca Yusufun Çakır Ali ile Kirk - pmarda ilk çılgarı Koca Yusuf az müddet zarlın- O vakitler Yusufu besi yetiştiren âyân ve vezirler yoktu Çünkü; daha namı söylenemiyor- du. Bu kıymetli sporcunun şi ancak, Rume' sabalarında malümd n bazı şehir ve ka. du. Fakat; Koca Yusufun bir gün gelip başlarına belâ olacağını Se. rez ve Gümülcüne beyleri anla - mışlardı. Bunlar da koşular namıdar at ve p n beylerdi. Bu bey - ler, hiç bir vakit atlarınm Bu uğurda yüz - erce, hinlerce sarı altm sarfeder- Tapkı, bugünkü İngilterede Yusuf; Kırkpinara tam başveh- Çakır Aliyify müsabakası yaparsk talihini de” hiyeceği adam böyle bir adamdı. Adalı; Y fun Kırkpınara g& leceğini ve da başa güreşebilecek kabiliyetilbile başı alal elde ettiktan sonra; arkadaş tutarak* Kırkpınar baş - pehlivanlık güreşine çeli an Kırkp olacağın ı- | riyorlar ve besliyorlardı. Başpehlivanlar; mavi cepken rugan yemeni, boyundan takm$f ilgümüş serkisuf saatlerinin ense iddialı, iddialı görüştükleri görü” lüyordu. Ayânlar, vezirler, birbirile peh” livanları için müna yi livanların güreşe başlıyacıkları Rizlemişti. Eski kurd, güreşlerin bütün da- Maksadları; başka bir çılgara İ meydan vermeden; Adalıyı yalnız! &ac! kıstırmaktı, Çünkü; Aliço; elli altı yaşın - dayken. son olarak Adalı ile yap- tığı ve berabere ayrıldığı başpeh. ivanlık güreşinde, hasmının omu- swazlhıyarak, badema bu — Ben, nasıl bu mevdana Sul- an Mecid di denberi virmi ye- b oldum ise sen de Çok yüksek ti tasıyan pehl ve fevkalâde mite « andan fazla boyu, geniş omuzları, müşekkel we adali bir adamdı. her pehlivanın ezilmeği göze aldıktan Sultan Aziz de pehlivanları, olan, Kara Ahmedlere, unluya, Rüstemlere, Kurtdereli- lere ilh... gene, Adalı karşı koy- muştur, İste: Koca Yusufun; Kırkpınar- ilk defa olarak basnehliverlik Önde Süüi kaldırıyorlar, hopluyorlar, ziplı - yorlardı. Dans umumi bir çıkışlalkalanan bir neticelendi. Naime kendinden #€çİhüngür ağlıyacaktı, Bereket ver - mişti. Gayri ibtiyari alkışladı. El-| sin Sülün imdadına yetişti. lerini bir iki kere cırpmasile kalın ses karanlıkta gürledi. — Kim 0?... Kim var orada?... Kim alkışlıyor. Naime yezinde büzüldü, küçük. dü, kabil olsa ortadan kaybola - caktı, Kaçmağı düşündü, fakat ka- pıyı bulamamak korkusu olduğu|” İri yerde mıhlı kalmasına sebeb ol -|Cürün bu şakasına Sülün hiddetle? du. Ses gittikçe sertleşiyor, git - ikçe kalınlaşıyordü. — Kim oradaki?... Çıksana meydana!,.. Daha büyük bir meseleye mey- dan vermemek için Naime ilerle- di. Gözleri büsbütün (kararmıştı Ayağı bir yere takıldı. Düşecek zor tuttu, Nihayet içine girdi. Ses tekrar yükseldi: — Sen kimsin Naime sesin geldiği tarafa bak- Kime lar, ve gene tıpkı bü günün sabahısi geldi. Bu gelişini! lordları gibi yüzlerce, binlerce a | tınlık müsabakalaı a giriyorlardı Deste, küçük orta, büyük orta laverelerine azih ulan (arkadaşı | başaltı güreşleri devam ediyordu. Çakır Ali; ona delillik ediyordu Yüz büyük Rumeli zurnası, yüf davul durmadan Kırkpınarın 7 lıklı, yeşil meydanını sadaiari” le yalıyor ve dağları aşıp tâ; Tuna boylarına doğru Türkün kudret ve kuvvet büyramını yad ellere W laştırıyordu. Arada bir, davul ve zurnalarıd boşluk veren seslerinden kurtulan bir pehlivan nârâsı işitiliyor: — Haydi be aslanım! Diyerek, hasmına merdane V€ tam bir sporcuya lâyık bir cen © tilmenlikle mukabele ettiği görü” lüyordu. * Adalı Halil pehlivan; Kırkpınar güreşlerinin baş hakemi olan ihti“ yar Aliçonun yanına oturmuş, ko- ca ellerile jestler yaparak hara - retli, hararetli bir şeyler anlatı > yordu. Adalının hiddetli, hiddetli anlattıkları şunlardı: — Usta be! Çakırla, Yusuf de dikleri kızancaz gelmiş, ne dersin? Başaltına mı güreşecek bu susakl Aliço cevab veriyordu: — Yok be! Adalı!,., Daha, dün- kü Kızancaz bu be!... Belki; baş” altına güreşecektir. Çakıriu kozu- nu paylaşmak hepten hiçtir bet.-- Adalı; yukarıda bir verde ya dığım gibi, Çakırla birisinin gel » diğini görmüş, Yusufu şahsan ta nımadığı icin derhal etraftan sof- muş, İşittiği, Şumnulu Yusuf peh- wan olduğunu anlamış ve bü heyecanla slelâcele Aliçonun ya - nına gelerek derd yarımağa baş * Jamıştı. (Arkası var) kak, çekingen, mahcub bir mah - lük olmuştu. Belki suç üstünde ya “ocuk gibi hüngür — Patron, bayan yabancı 'de - ği... Müstehzi ve ince bir ses işitil - di: — Sülünün süt kardeşi!... Muazzam bir kadın ve erkek Rülüşmesine sebebiyet veren Bü- — Evet, iyi bildin, süt karde « şimt... Diye mukabele ettikten sonra Naimeyi kolundan tutup karanlık bir köşeye sürükledi. Burada dur... Sesini çıkar « mal... Sonra Apustola doğru yürüdü, kulağına eğildi: — Patron, çok zengin bir ka - dın... Müesseseye yardımda bü- Junabilir... Apustol: — Bunu önceden söylesen ne den korkusu buna mâni oluyordu. | cevab vereceğini bilmediği için se- öleli” Kendini zorla zaptederek olduğulsini çıkarmadı. Seş tekrar etti; yerde kaldı. Bir piyano sesi yük - — Sen kımsin?,.. Burada işin selmişti. Sülün şarkı söylemeğe|ne?... Kuliste durmak yasak, pro- başladı - ne güzel kurban olsunlar sana - kızlar a -| larını şarkının temposuna uy- yaki durarak girdiler ve Sülünün arka-|koca bir bayanı sövlüyordu, | valarda bulunmak vasak Seni çeri kim aldı?... Haydi!,.. Bu kaba herif Naime gibi kos- kovmak cür'etin- Dedikten sonra meselenin ka - panmış olmasını göstermek için: — Dansı tekrar,., Emrini verdi. Sülün dans eder- ken, Najme, karanlık köşesinde i#har edilemiyen cılgın sevinç buh kıvranıyordu. O da, Sülün gibi, sma dizildiler - Sülün için ne ge-İde bulunuyordu. Naime şaşırmış|ranları geçirmekteydi. Sülünün karanlığa hitab etti: — Patroncuğum, canım geke - parçalanmıştı. 'rim, kızlara kostümlerini giydire -İlimallah... - şarkıyı dans takib et- niş bir av yahası!,.. Amma hele bu kızların birile konuşsun!... A- | kalmıştı, Bu açayib mubhitin için-| müdahalesi, nazarında bir müğa - de bu karanlığın arasında bütün|faa mahiyet ve kiymetini cür'eti, azametli kaybetmiş, kor - (Arkası almış, vr.

Bu sayıdan diğer sayfalar: