Tayyare hücumları rin. 22 (AA) — Şimali Afrikada Tobruk önün- de harare'li devriye faaliyeti ar üs ın bilhassa Manş sahillerinin üva sahasına gündüz hulül etme- Be teşebbüs eden 6 İngiliz avcı İayyaresile 1 savaş tayyaresi co- Teyan eden hava muharebelerinde ürülmüştür. Alman hava yiala uğramamıştır. tayyareler! born. nışlardır. Yalnız meskün Mahallelerde hasar olmuştur. Si-| “Wİ halk arasında birkaç ölü ve Yaralı vardır. Bahriye topçusu hü- m eden İngiliz tayvarelerinden ikisini düşürm Alman top. Takları üzerin» başka akın vapıl-| Mamıstır. 18 ilâ 11 Mavis arasında düş Man cem'an 37 tayyare kaybet- Miştir. İtalyan tebliği 22 (AA) — İtalyan Roma in 351 Orduları umumi k Mumarah resmi tebi Şimali Afrikada, Tobruk cephe- *İnde topçu faaliyeti (o görülmüştür. Alman ve İtalyan tayyareleri, Tob- Yuk müstahkem mevkiinin batarya. İrini ve diğer tesisatını şiddetle ardıman etmişlerdir Blenheim tipinde 5 düşman tay. Yaresi düşürülmüştür. talyan ve Alman tayyareleri, alında bir tayvare imanım bom- rdiman etmişlerdir. Yerde bulu vg 3 tayyarede yangın çıkarıİmiş- ir, Şarki Afrikada Galla . Sidamo #untakasında İngilizlerin bir ileri veketi teşebbüsü akim bıraktırıl. ari gruplanmızden bir müf- , düşmanın müfrezelerine mu - kabil taarruzda bulunarak bu müf- #ezeleri tmüşlerdir. Hurricane tipindeki bir teyyare, onanınanın dafi topları tarafından yötellerie cenubenda düşürülmüş. », Tihtelbahirlerimizden biri üssü. * dönmemistir İngi'tere general Dögol ile yeni bir iktisadi anlaşma yaptı Londra 22 (A.A.) — İngiliz hü ümbtile general de Gaulle'ün mü. dafaa konseyi arasinda Fransız hat- büstüva Afrikam hakkinda iktisadi bir anlaşma aktedilmiştir. Bu anlaş- Maya göre İngiliz hükümeti Fran - Mz hattüsüva o Afrikasınn istihsal Sdeceği bütün palme yağile fistik Mmsheulünü ve diğer yağlı taneleri #abin almağı taahhüd etmektedir. Kanlıca, bin iki yi i, bağlı bahçeli bir müslüman köyü idi. Köylüsü balıkçı ve bahcıvandı. İskele bağında İskender Paşa k. Tatından bir minareli bir cami ü bir hamamı, ve iy Mektebi vardı. Yalılarının meş - hurları Esirci pasa yalısı İbrahim Çelebi yalısı, Emir Paşa yalısı, Süleyman Efendi . yalısı, bir de örlerin tâ nihayetinde Lorgaza- de yalısıydı. Bir zamanlar Boğaz- içinin en müzeyyen yalılarından biri.olan Longazadelerin yalısı. E- $irejbaşı sahilsarayının inşasından Sonra parlaklığını (kaybetmişti. Fakat, son günlerde, Longazade yalısını İbrahirn Paşanın oğlu Renç Mehmed Paşa için satın al mak arzusunda olduğuna dair br Tivayet çıkmış ve Kanlıcalları cok Bevindirmişti. Sadrazam zadenin sahilsarayını o Kanlıcağa kurması demek, Kanlıca halkının ihsan ve lütuflara boğulması demekti. Ar. tık Kanlıca balıkçısı ve bahcıvanı iin sıkıntı cekmek olmazdı. Co Cuklarinn içinde okuyup vazmağ» hevesli olanları, denize kürek ve İonrağa çapa çalacak yerde paşa nm savesinde devlef kep'sma vi Ve Kanlıcanın yüzünü ağartırlar hn İskele başımda, caminin yanın- '»ki balikçı kahvesinde yatan be kâr sandalcılardan iki üc delikan- İvi vvku tutmamıştı: sadrazamın bes ciftesi ile klavuz ve maivet kayıklarının. seee varı, Pak » ağır cıkarken Kanlıcava 4” düklerini oörmüzlerdi, Onlar kahveciye, kahveci kosup kulluğa naber vermis. pek az sonra da, hemen bütün Kan po ayağa kalkımısı yiz '© kadar varlaktı k ç kamasıyor ve gavet ağır ilerli © kayıkları zaman zaman ke « Töremiyordu. Bir aralık kav sö? ıltında bulunan toprak-! Yazan: 5. Libin Seyyar kasketçi Samoeli yalan- cıktan bir kir gezintisine davet e diniz, bakı ve olnenk. oAnasina sövülmüş kadar kizar. Sebebi de, zavallı adamcağız günün birinde Sarmsile birlikte böyle bir kır gezin ösine gitmiş ve... Burnundan gel- miştir. Onun için de bu pikniğin ta di damağında (??) kalmıştır. Ağustos sonlarına doğru bi martesi günü idi. Samoel (işinden eve döndü ve karısına: — Sara, cicim dedi Kansi cevab verdi. — Ne var elendi? İ Samoel tasarladığı şeyin beğeni. İleceğinden endişeye düşmüş gibi bir İ sesle konuştu: — Büyük bir değişiklik, bir fev. kalâdelik, karicığım. — Ne biçim bir fevkalâdelik? Yarın yüzme havuzuna mı gidecek sin? — Buyur!.. İnsan yıkanarak eğ- lenir mi ki. — Öyle ise fevkalâde — de: düşündüğün şey nedir? Akşam ye meğine bir bardak buzlu su mu is- tersin? — Yok canım. — Yoksa bütün bir şişe gazoz mu içeceksin? Samoel hayır makamında başını salladı. Sara, ne olabilir? Diye şaşakal- dı. Acaba bir şişe bira mı nlmiya niyetlendin? — Birayı ne yapacağım? — Damda mı yatacakstn? — Gene bilemedin. — Bir parça dahn hamizı karbon #atın alp tahtakurularmı mı öldü. receksin? Samoel mırıldandı: — Fena fikir değil amma bu da değil. Sara artık sabrının başladığını anlayarak: — Nedir be yahu!.. Düş ğün nedir, söyle de bitir şu işi! Dedi ve Samoel caveb verdi: — Sara, bir locaya mensub ok duğumuzu bilirsin. — Tabii bilirim.. Sira kocasına hem hayret hem de üzüntü anlalan bir bakisla bak hı, o sözüne devam e — Oraya bütün bir doları götü. reli handise haftasını - geçiyor, Ve bu parayı elde edinceye kadar ne- ler çektiğini de unulanlardan deği- lim. — Ne var?, Gene ikinci bir dolar mi istiyorlar? Samoel kekeledi: tükenmeğe dü - “e Lâlo devrinden sahneler 7) e Bir kır SON POSTA gez — Saracağım bir kır gezintisine gidelim, diyorum. Sara çığlığı bastı: — Kır gezintisine In istiyecek bir bunu mu buldun? — Peki dinle Sara. Biz bütün sene durup dinlenmeden ba ba- bam Ççalişiyoruz. Hayatımız üdün- tü, sıkıntı ile geçiyor. Üzüntü sikın- tı ile.. bu da yaşamak mı? Ne za- man şöyle hayattan bir zevk alaca- öz, biz de bir nebze olsun keyif ça tacağız?. Kas verdi: — Eh, ne yapacağız), — Neredeyse yaz bitecek, v mi? Bula bu- pek sinik bir sesle cevab bile görmedik. Gece gündüz, testi İ gibi sıza sıza karanlıkta oturup pi- ekliyoruz. Karısı, doğru!, Diye içini çekti ve Samoel daha yüksek sesile de- vam etti: — Sara, şöyle bir kırlara açıla- lim. Bir kerecik olsun keyif ede. lim, çocuklara, taze, temiz bava ak | dıralım.. Bir değişiklik olur. Sara, birden: — Ne kadar para sordu. Çoktan icab eden hesabları yap- muş idi. Yosele, Hanale, Rivele ve Berele için bir aile bileti otuz senttir. Re- sele ile Doletzke'ye hiç bilet alacak değilim. Sana ve bana ise gidip gel. me yirmi seni, bu eder elli sent. Biraz öteberi, meyva almalıyiz. bunun için de otuz sent koyuyoru Yani, bir elma (az buçuk çürü beş sente aliriz) birkaç muz, yarım | karpuz, çocuklara bir şişe süt, birkaç da İrancala., Binaenaleyh bürün mas rafımız seksem sentten fazla olmaz Sara bağırdı: z — Seksen sent mi? o Yahu bu para ile iki gün geçiniriz. Asağı yü. gider, diye iü ile eski bir dondurma kutusu, ve- biz daha henüz yesil bir ot parçası| ntisi Çeviren: İbrahim Hoyi yahud bir pantalon satın alınır. Seksen sent bul. Samoel öfkelenerek cevab ver di: — Boş lâfları bırak. Seksen semt İk zengin olacak değiliz. Olsa da, olnasa da bir yerimiz eksilmez Hiç değilse senede bir gün, insen gibi yaşamalıyız. Haydi Sara, mi. zıkçılık etme. Bir sürü başka insan görecek, onlarin nasl eğlendikleri- ni seyredeceğiz, dünyayı görmek, bir parça hayat, canlılık olan bir yete gitmek iyidir. Hoştur. Dinle Sa ra, Amerikaya geldiğindenberi, gör meğe değer nerelere gittin, söyle bakalım. Bruklin köprüsünü, Sen- tral parkı, veyahud de Raron Hirş bamamlarını gördün mü? Sara atıldı: — Görmediğimi biliyorsun. Be- nim gezmeğe gidecek vaktim yok. Ben yalnız buradan pazara giden yolu bilirim. Samoel bağırdı: — Eğer ben de iş aramak mec- buriyetinde kalmasaydım, senin” gi bi kara cahilin biri kalıp gidecek- tm, Ben artık Amexkann büyük bir memleket olduğunu biliyorum. İsüzliğin ve darlığın sayesinde ar- tık öğrendim ki burada bir sekizin- i sokak, tenekecilik işlerinin me: İkezi olan 130 uncu sokak, ve için de bir kibrit fabrikası bulunan üncü sokak vardır. Yolları karış ezberledim. Halbuki Sa - dal buruya o yeni gelmişmiş gibi bilmiyor, hiçbir yeri ta: Gidelim, kaydi gidelim Sara, inan ki pişman olmazsın. Kadın bu sefer gülümseyerek: — Peki sen daha iyi bilirsin.. gi delim, dedi. İşte bu suretle Same: konuştuklarının ertesi gi cak olan löcanın kır gezintsine gitmeğe karar verdiler. Ertesi sabah hepsi birden her Pazarki itiyadla - rinden daha evvel yataklarından İ kalktılar. Evde müthiş bir şamata. İdır gidiyordu. Zira Sara ile kocan çocukları önlerine alip kiç acima- dan yıkamıya başladılar. Sara Do- letzke'ye su hazırladı. Fakat Do- letzke ciyak ciyak bağırarak evi in İletti. Samoel Yosele'nin myaklarini İyıkamıya koyuldu. Fakat çocuk, hep yalını gezdiği için pek öy. |le görünür bir netice almayınca, oğ- İlenin ayaklarını içinde sıcak su bu- lunan bir leğene soktu, Yosele de feryadı bastı, Saat on ikiye doğru (84 jkanş ra, sen sanki ! sayfa 7 sütun 4 te) Sayfa 5 (“Son Posta,, nın lisan dersleri | 6 ayda pratik usulle HAZIRLA Prof. A. R. Thomp: Lessen twenty - one Exercise lesson twenty: Exercise: dolduruluşa | 1 — My father was s boy. Then he was young. 2 — My sister was a baby, anâ İshe will bea woman. Now she is a girl, 3 — My mother is tred andi İwill de her work. | will give my İmaetber help. 4 — Plates are for food. 5 — Pencils are for writing, Exercise: 11. Türkçeye tercüme ediniz: Biraderim ve ben hemşire: iteriz. Babam kızmıştır. Oğulları - na bir ceza verecek. Hemşiremize bir portakal verecek, fakat ben ve biraderim bir portakal almıyaca- Aiz. Cezamızdan sonra hemsiremi. i tekrar ecesiz. Babamızı İrom 1 — Boşlukların almost (Olmoust) — Hemen he- men. snother (enAda) — Bir diğer, different o (üllereni) — Farklı. iriend (irEnd) — Dost, arka - düş, group (grUp) — Heyet, grup. keep (klip) — Saklamak, mu- hafaza etmek, Jet (et) — Bırakmak, müsaa - de etmek. Güite (kuAyt) — Tamamen. same (sEyın) — A small (smOi) — Küçük, ufak, biz (bin) — Büyük, kocaman. Grammar: Aşağıdaki kelim; killeri gayri kıyasidir: man — men (men), woman — women (unİmn) this — these (dliz), that — #hose (dOuz). Büyük kelimesi için ingilizcede iki kelime vardır: Birisi big keli mesidir ki bugünkü dersin lüyat- <esinde ,verilmiştir, diğeri gre: (grEyt) tir. Maalesef bu iki menin nerelerde (kullanılacağına dair muayyen bir kaide söylemek pek kolay değildir. - Umumiyetle denebilir ki eğer bir seyin Veya bir şahsın maİdi hacminin büyük- karı senin bir gündeliğin. Bu para ve hazırlanmış, giydirilmişti.|lüğünden, müşahhas (o şeylerden bahsediyorsanız o zaman «big» ke. Lİ YAZAN : REŞAD EKREM Lâle devrinde Kanlıca ve sakinleri dan yükselen saz seslerini işittiler. Hattâ, Leylâ kadının dâvudi se sinden de köpuk kopuk akisler geldi. Fakat, gözü en keskin a - vıkçı ve balıkçı yiğitler; bile, ka- ların içindekileri seçemiyor lardı, — Bre Yengeç Hasan... Bre yi &it ben sahibi devlet efendimizi se- çemem... a — Sövle bana hangi kavıktadır. — Vallah benim amcam ben İâ. hi seçemem sahibi devlet efendi- mizi. — Efendimiz baştaki olmak yaraşır... Veziriaram bastaxi kavıkta olmak olmaz. O baştakj kayık kı- Tavuzdur.. — Vallah bu oğlan doğru söy - er... O kayık kılavuzdur... İbrahim Pasa efendimiz bü- yük köşklü kay ktadır.., h cıplak maz... — Savulun... Beni tutmay: Ren denize dslar, sahibi dev “endimizin babşişini alırım... e kayıkla | pak koyun... Gideriz, vezir bahşi kriz... Ağalar bizi tutmayın... Çıplsk olup denize dalıp yüzeriz... El bet bahşiş alırız... Bir alay pa ıkçı bekârlarıyız... Bi- nan ağam... Canım ağam. öpeyim... Bizi bırakı İ n Köyümüze varalım, öküz alalım, | Kınalı gelin alalım... Padışahır za yarar koc v'&itler doğursun... kı Mehmed sizi bırakmayız... Köymüzün ırzı var Size pabuc alalım, don ala -| med sizi bı *| üzden vezire -.- Hamam ak relim... — Göynüklü Mehmed... Sin ded biz de bir alay pabuçsuz ba - lkçı ve bahçıvanlarız... O Sakıbı devlet efendimizin gölgesi köyü - müze düşsün isteriz... Gece deni Te dalmak ve sahfbi devier elen - dimizi incitmek olmaz... Bre Ka yıkçı bekârları size öküz alalım... Kınalı geline esvab ve saç ve RÖ ğüs altıncıkları alalım... Bize a - cıyın şehbazlar... — Pabüuçsuz balıkçı ve bahçıvan fokaraları... Bize bu vezirden ha- vır beklemek olmaz. Cünbüş il? İdevlet gemisi yürümez... Bre Re- vanı Kızılbaş almış derler... Bu vezir seler tedariki görecek yerde çırağan safası sürer... — Bre vurun söyletmeyin!... — Köyümüzün ırzi gider, sus- tuUrun!... — Bre meded işitmedik! — Bre ümuneti Muhammed de- veyi gördük, sesini işittik mi? — Vallah billâh küçücüği İbile görmedik, sesini işitmedik | «— Sahibi devlet efendi. tühfü bol, adaleti bol vezirdir!. — Bize müjde, genç Mehmed bir cik derler... — Bu Kanlıca köyümüze bir öy- — Bre bizi tutmayın... Brs bizi! vallah billâh salmayız... Bre 'nie -İle devletlü vezir lâzımdır... — Bre ağalar sahibi devlet e- fendimiz Muhsin Çelebi yalısına — Şehbazlar alkış tutalım... 1b. rahim Paşa efendimiz Esirbaşı ya- lena gelir... Kanlıcanın, yalnız balıkçı ve bahçıvanları değil, yahiarında o - turan âyân ve eşrafı da ayuktay- dı. Evlerden sokaklara dökülen, sokaklardan da akın akın yalılar arasında kalan daracık sahil par - İçalarına ve iskele başına yığılan halk, mehtabda, meşale ve fener almamıştı. Muhsin Çelebi yalısının rihtı - madan yükselen âlkıştan sonra, bütün Kanlıca sahilinden, dakika larca dinmiyen bir alkış başlı - mıştı. Öyle ki, gecenin sessizliği ve bol ay ısığı içinde koca bir köy halkının uyandı göstereni bu ses, koyda. hattâ k Rumeli sa- hil tlarında derin akisler ya - Bre Kanlıca köylüleri... Va- $ evlet efendimizin a- ..İ cesi verelim... Berber akçesi ve -! Paşa oğluna Longazade yalısını a-| yağ — Simdi varmak yolsuzdur... Sabah olsun, hayır olsun... Gün yüzünü gün ışığında görürü; İnoilizce YANLAR: son ve İran Konur &i inci ders imesini; fikri, zihni büyüklükten, yani mücetred büyüklükten bahse diyorsanız o takdirde great keli - mesini kullanabilirsiniz. Bununla beraber talebelerimiz bu kaidenin de istisnaları olacağını hatırlama- lıdırlar, Aşağıdaki iki misal bu iki kelimenin farkı hakkında size bir fikir verebilir; He is a biz man — O kocaman |bir adamdır. İ iatürk was e great man — Â- rk büyük bir adamdı. Text and translation 1. We were İriends. We were at sehool tagether, Biz dostlardık o (arkadaştık), izi | mektebde beraberdik. 2. İ heep your book. Kitab.nızı (saklarım). 3. İ let another boy hawe your book. He is my brother. Başka bir çocuğun. sizin kitabi- mızı ali benim biraderimdir. 4. You are not my brother, You hawe a different fa'her and mot- her. Siz benim biraderim değilsiniz. Sizin başka bir baba ve manız | var. 5. These are my İrlends, İt isa small group of friends. Bunlar benim dostlarımdır. O küçük bir dostlar grupudur. 6. Those are your friends, They are in a great groun together Onlar sizin dostlarınızdır. Onlar hep beraber büyük bir grup için- dedirler. 7. Your frienös are almost men and women, but they are not guntg men and women. Dostlarınız hemen hemen adam. lar ve kadınlar gibi lar tamamen adam ve kadın değil- muhafaza (o ederim 4 1 — group. 2—1L—ona white shırt. 3 — You are with your — 4 — His isa — of my friends. 5 —ilet — go muf Exercise: Ii -— İanslate in- to İnkish: 1 — He sun is almest down. 2 n İs onite down. | — Efendimiz sabaha kalmaz, gider... — Bre şehbazlar korkmayın... Esirci Muhsin Çelbei menpare dil. berlerle efendimizi muhkem bend eder, salmaz... — Bu Muhsin Çelebi yalısında * İolan dilber hünkâr sarayında İ yoktur. Esir kanındaki odalarda o- lan kölelerden başka, bu Kanlıca yahsında iki yüz iç oğlam köle - e. — Yok iki yüzden fazladır... — Yok üç yüzdür... — Bre Arnavud bahçıvan üş yüz ellidir der... — Bre Rizeli kayıkçıbaş dört yüzden eksik değildir der... — Vallah billâh benim karın » daşım şehbazlar... Yalıldan işit - müşimdir, bu Muhsin Çelebi ya- sında beş yüz iç oğlanı ve üç yüz cariye vardır diye... Dörder yüz altınlık Çerkes ve Gürcü bakire- leridir. — re benim Çerkeşli Mehmed ağam!... Benim Köyceğizli Meh » med ağam!,.. Benim Göynüklü Mehmed ağami!,.. Ben esirci yalısı ardından koşar gelirim!... e Bre oğlan tiz söyle ne gör. 0? — Sülün Ali, tiz söyle ne gör dün?” — Benim şehbaz Hasan ağam! Benim topuklu Ali ağam!,. Benim yamalı Receb ağam!... Esirci sı ardından, Fıstıklıdan gelirim — Ali oğlan tiz söyle ne gör dün, 7 — Sahibi devlet efendimiz Fuk tıklıda serbet içmeğe gelirt. — Kalkın köylüler Fıstıklığa varalım! 5 — Olmaz... Şimdi varmak yok suzdur, sabahın işi hayırlıdır... — Kalkın şehbazlar... Kayıkgı ve balıkçı yiğitleri... Kisbetleri « (Arkası