6 Sayfa K. Hamamda Bir köylü kadın esrar-| engiz bir şekilde öldürüldü Kızılcahamam (Hususi) — Ka- zamıza bağl: İğdir köyünde esra - rengiz bir cinayet işlenmiştir. Zabı tanin da şimdiye kadar henüz ay-| dınlatamadığı bu cinayet güpegün düz işlenmiştir. Köy halkından olan y minde birinin karın Şerife, sonra evinin bir odasinda, pence - reye yakm otururken dişarıdan ati. lan bir tabanca kuryunile birdenbire| yuvarlanmış ve derhal ölmüştür. Komşularını ve ev halkını sokağa uğratan bu tabanca sesinden sonra Şerifenin vurulduğu & anlaşılmıştır Köy ihtiyar heyeti azalarından bir| haçı ile köy erkekleri vak'a mabal- Bine koşmuşlar, yapılan bütün araş bırmalara rağmen mütecaviz bulu - namamıştır. Şerife de ifade verme. den Sldüğü için cinayetin ocsrari Nevşehirden yazılıyor! Damad İbrahim paşanın armağı- ni olan ve başta büyük şair Nedi zamanının diğer şairlerinin tari lerini yazdıkları kitabelerile süsle - nen cami, kendi ismile anılan İbra. him paşa kütüphanesi, medrese, ha mam, hanlar ve gene İbrahim paşa suyu diye anılan büyük su tesisatile bırakan tarihi san'at eserlerini si - İnesinde saklıyan Nevşehir o tarih - ten sonra bakımsiz kalmıştı, Bozkırları mamurelere İ Cümhuriyet (hükümetinin çeviren yüksek İz ” — e büsbütün artmıştır. Zabıta tahki -| himmeti ile belediyemizin İnaliyeti. kata devam etmektedir. Kadının bir miras meselesinden mi, yoksa bir aşk yüzünden mi öL dürüldüğü henüz anlaşılamımiştır. Milli Şefimizin resimleri İzmit Halkevine talik edildi İzmit (Husasi) — Cümhürreisi. miz İnönünün İzmit Halkevine, par- ti, vilâyet ve kaza idare heyetlerine imzalarile ittihaf buyurduklari re .| Nar köyü de ği Tı simleri bugün valimiz Zi; ekeli ve on binlerce halkın iştirakile ya-| mevkiine! dar aboneye maliktir. Sabik Nar pılan merasimde (şeref tâlik edilmiştir. Bu münasebetle hi. tabede bulunan Halkevi reisi Meh- med Ali Kâğıdçı, İzmitlilerin his . lerine öncülük öderek Milli oŞefe karşi milletçe duyulan kopmaz ve sarsılmaz bağlılığı | tebartiz ettir - miştir. İzmit bugün bayram günle. rinden birini yaşamaktadır. Kandıra müddeiumumisi Kandıra (Ilususi) — Beş altı aydanberi müddelumumisiz idare edilmekte bulunan kazamız cüm- huriyet müddeiumumiliğine Ço - rum vilâyetinin Alaca kazasından Beklen tayin edilen Esat Çankar yeni memuriyetine gelerek vazi - fesine başlamıştır. TETKİKLER (Baştarafı 2 nci sayfada) mu esnasında bir «Dorniye. tay. Yaresile <Messorşmit 109, tipinde diğer bir tayyare düşürmeğe mü- vaflak olmuş.» «Projektörün dört bir tarafın. da, takriben projektörden 100 zer metre mesafede müteharrik san- dalyalar üzerinde «gece gözcüle ti» oturmaktadır. Bunların vazi fesi, gecenin sesizliği içinde, ku- laklık falan takmadan, tayyarele- rin seslerini dinlemek, ve ufak bir es karşısında, yüksek makamla. rı haberdar etmektir» «Londfanın nüfus kesafeti na- ne medyun bulunduğumuz imar ha» #eketleri devam etmektedir. Kasabanın elektriği 1937 Birinciteşrin ayında açiliş töreni yapılan elektriğimize motör ve şehir şebeke tesisatina elli küsur bin lira sarfedildi. Hâlâ artmakta olan 56İ abonemiz vardır. Beledi. yemiz cadde ve sokakların tenvira ti 330 lâmba ile temin edilmekte dir. Ayni motörden on baş dakika- bk mesafedeki 3000 küsur nüfuslu istifade etmektedir. Köy belediyesi 5500 liraya şebeke tesisatını yaptırdı. Şimdilik 44 ka. belediye ipdeki unutulmaz emeğini anmadan geçemiyeceğiz. Asri 1938 İkincikânun ayinda açılma töreni yapılan asri mezbahamıza in şaat ve tesisat mastafı olarak 10 bin lira sarfedilmiştir. Belediye et. lerden kilo başina iki kuruş almak- tadır. Bu yekün 1939 senesinde 5700 lira tutmuştur. Gene 1939 se. mesinde 11949 baş koyun ve keçi ile 656 baş sığır kesilmiştir. Beledi. ye tabibinin titiz muayenesinden geçen etler dükkünlara sevkedil - mekte ve mezbahanın içinde her | tarafı dolaşan kanallardan müte - rejimi Besim Başar'ın bu burada çeşmeleri gibi ziyaretçilerini hayran) SON POSTA İDamad İbrahim Paşanın ihya ettiği bu kasaba, onun ölümünden sonra sönmüş, Cümhuriyet devrinden sonra inkişafa başlamıştır madiyen bol #a akmaktadır. Kır bekçilerinin teşkilâtlandırilmasi Senevi 75.000.000 kilo yaş ü.| züm istihanl eden Nevşehir halkının baz ve bahçelerinin teşkilâtlandırmak, keşif ve tahkikat işlerile bizzat meşgul olmakla reisi miz memleketin asırlık bir sıkinte- #ini ortadan kaldırmıştır. vari bekçi başinin kontrolu altında 32 resmi elbiseli kır bekçisi vardır Bunlardan başka yağmur ve çeş me sularının sokaklar ve caddeler den akmaması için 2500 lira sar. file lâğımlar yapıldı, Büyük beledi- ye parkı halka açıldı. Ve her sene maddi fedakârlıklarIn daha güzel leştirilmiye çalışılmaktadır. Çarş genişletildi. Ana yolda yarim kalan parke işi tamamlatıldı. Zahire pa. zarinin genişletilmesi işine başlan- dı. Meydana çıkabilmesi için uzun seneler istiyen bu geniş inşaat ve icraatı çalışmayı kendisine zevk edinen reisimiz dört sene gibi kisa bir zamana sığdırdı. Yeni inşaat İnşaatına başlanan ve zemin katı bitirilen yeni belediye binasinin be. deli keşfi 24.000 liradır. 137.000 Biralık su 10.000 liralık harita, 3.000 Kiralık umumi halâ, 7.000 Biralık arazöz İşlerinin keşif ve projeleri yaptırılmıştır. Bunlar o peyderpey faaliyet sahasına çıkarılacaklardır. Üzerlerinde ilk hazır etüdleri yapıl, makta olan Cümhuriyet © meydanı, anıt, hâl tesisatı v.s, gibi işler de birbiri arkasından memleketin ih - tiyaçlarını karşılıyacaklardır. Lâle devrini yaratan damad İb. rahim paşanın doğduğu Nevşehire bıraktığı eserler ziyaret edili belediye | reisimiz o Şükrü Sü er'in gayretlerile vücud bulan eser- ler de geziliyor. Biri himmet, diğeri gayret iki burç şirin Nevşehiri eüs- lüyor. ( İzmirde hava ihtifali ) bekçilik işini! İki sü - İ (Memleket Haberleri | Lâle devrinin yadigârı, bir kasaba: Nevşehir Dilekler İhtiyaclar Yalovada bir kahve meselesi Yalovadan gazetemize bil. diriliyor: Bundan bir hafta kadar evvel Yalova halkının ibtiyacı için İstanbul Belediye kooperstifinden bir o çuval kahve tedarik edilerek buraya getirilmiştir. Fakat bu kahve piynsaya ve halka arzedilme - miştir, Halk için alınan ve hal. ku satılacağı beyanile tedarik edilmiş olan bu kahve mesele- sinin mahallen ve halktan tah. kik edilmesi doğru olur. Bu, Bilecikte Revani tatlısından üç doktor zehirlendi Bilecik (Hususi) — Bilecik is - tasyon bülesinde akşam yemeğine oturan doktorlardan üçü yemeği müteakıb revani tatlım yemişlerdir. Aradan bir müddet geçtikten son- ra revani tatlisi yiyen bu üç doktor fena halde kıvranmıya başlamışlar. dır. Bu halin birdenbire vukus gel- mesinin sebebi derhal ve revaniden olduğu a Bu vaziyeti gören zehirlenenlerin doktor arkadaşları hemen fazliyete geçmişler ve büyük bir müşkülâtı imüteakıb gecenin geç vaktinde üç doktoru kurtarınlya muvaffak ol. muşlardır. Hâdiseden haberdar edilen C. müddeiumumiliği vak'a o mahalline gelmiş, büfe sahibi Fevzi (o Sezerin ifadesi alınmıştır. Fevzi Sezer tatlı- nin başka bir kimse tarafından yen mediğini söylemiştir. o Anlaşıldığına 5 tatlısı uzun bir zaman. İmaâmış ve hariçten gi- ren mikroplar zehir ifraz etmek su. retile bu hali İe getirmiştir. Antakyada bir dişçinin külçe altınları çalındı Antakya ( Hususi ) — Akşam sehrimizde mühim bir kasa hirsiz İliğı olmuş ve diş tabibi Zübeyir | Göçmenin muayenehanesindeki ka. sa meçhul hirsizlar tarafından kı - rılarak içinde bulunan bin beşy üz lira kıymetinde külçe altınlar çalın. miştar. Sabahleyin muayenehanesine ge- len Zübeyir Göçmen kasasının kı. pıldığını görmüş ve derhal hâdise den polisi haberdar eylemiştir. Tah kikata başlıyan polis ilk iş olarak şüpheli gördüğü iki kişiyi tevkif ey. lemiştir. İzmirde Agora hafriyatı | Bu eser nasıl yazıldı | | Koca Yusufun hayatını ağızlarından dinl | diğimiz eski ve meşhur pehlivanlar İ mevzular ve efsaneler ilâvesile şeref İlendirmek isterler... İ nasılsa; kazfındıkları küçük zafer. İeri, şişkin ve taşkın ilâvelerle mü-| bız! | balâğalandırarak © milletlerine İ vermek için ölçüsüz ve hududsüz bayram günleri ve şenlikleri yapar İlar. Ve bu gibi milletler, daha ileri İgidip milli kahramanlar yaratarak, onlara, ve'vüsu beşerin fevkinde muhayyel kuvetler atfederler. Fa. kat; bu gibi milletler nihayet; hem kü hayatin realiteleri karşısında ya İ attıkları efsanelerin kuyruğu me. İ sabesinde warlık göstermediklerin- İlerinden mahcub ve hacil kalırlar. Hamdolsun Türk milleti; ne za. Ferler doğuran mahayyel serdarlar yöratmağa, ve ne de efsaneler taşi- yan milli kahramanlar vücudlan - dırmağa muhtaç değildir. Türk mitelojisi realitedir. Onun tarihi batıdan doğuya okadar bin bir millete medeniyet ve hakimiye- tini tanrtan sayisiz Ve (efsanelerin fevkinde yüksek ve şerefli zaferler le, serdarlarla, o başbuğlarla, milli kahramanlarla doludar. Binaenaleyh Türk tarihi; o Türk zaferleri, Türk başbuğları, ve milli kahramanları Oo mübalâgalndırılırıa *İ küçülür. Çünkü; Türkün bütün var. ığı, en zeki insan çocuğunun bile yaratabileceği muhayyel ve cazib efsane fevkinde kudret ve kuv vetlere maliktir. Bu sebeble; biz Türkler herhan &i bir vesile ile yazacağımız bir ta- rih parçasında, mübalâğaya lüzum görmeden serbestçe ve hakikatleri bütün vuzuhile yaşatmakla, muhay yel efsane yaratanlardan daha üs. tün eserler vücuda getikmiş olabi- liriz. Meselâ; yalnız Türk spor tari - hinde değil, dünya tafihlerinde bi- İe; ismi kahramanlar sirasına ge. çen Koca Yusuf için yazılacak bir tarih parçasmda hakikatleri birakıp heyecana kapılarak mübalâğa yap- mak; hem dünya tarihi bilgisi hu. zurunda bir küçüklük ve hem de spor mesleğinden O anlamamazbk olur ki: bu şekil bir kahraman için yazılan hatıralara milli bakımdan yetsiz ve lüzumsuz nakisalar ver- miş bulunur. Bazı tarihlerimiz; yukarida ifa. delendirdiğim şekilde, birçak kıy- metli spor rekorlarımız! hiçe indir. meğe vesile olmuşlardır. Misal; Dördüncü Murad, Bağdad fet - hine giderken yüz bin kişilik ordu. sunu Konya ovasında bir &por im- tihanından geçirmek istemişti. Mak sadı; Süleymani Kanumiden sonra bozulan ve nihayet, zoru bazosle yeniden derleyip topladığı yeniçe. rilere bir spor ve cenk hizi vermek Bazı milletler, tarihlerini yalancı! Hanâ, tarihte| tarih huzurunda ve hem de bugüa-| demiç hakikati ortadan yok * oluyordu. Halbuki: efsane yapınağa ! yoktu. Ortada odöki o gürzü savuran ve sallayan bif ve bir spor rekoru vardı. Ve korda dünya tarihi | kurulalığiğ güne kadar (bugüne kadar tek bir babayiğidin vücuda mediği bir ağırlık kaldırma idi, Tarihlerimizin bazılarında # bi «por rekorlarımıza nid b vardır. Hatalar değil, bilgisiz) vardır. İşte; bu gibi tarihi vâkıalar" leğim itibarile çok yakından vE rakla tetkik ve tetebbii etmi satint bulduğum içe şimdiye Koca Yusuf hakkinda şurad rada efsnne tarzmda (söylenti yazılan menkıbeleri, muhayy' ve mübaliğadan kurtararak Posta» okuyucularıma sunacağı Bundan sekiz sene evel; «€ piyadu spor mecmuasında | « Yusufu un hatıralarına aid bi makale yazmıştım; bu yazi €sas tutarak, üstüne tuz biber akla ve hayale gelmez uydur, larla orada, burada harcayan çömezlerine ne bayrek ederim ne de şaşarım. Yalnız acirm. Okuyucularıma; ve o sporei” mıza açıkça şunu ilân ederim: Koca Yusuftan bahsi tek bir kitab ve bu kitabin yü ce sayfası içinde de Yusufa aid yet; ki buçuk sayfalık bir yazi dır. Bu kitabı Franaada yerle muallim Debone isminde bit yazmıştır. Eserein ismi «L.ö rus" İn lütter» dir. Ve bu eserin bu tek bir nüsbası kalmamıştır. Bir Ftansada elyevm intişar eden Fors Fizik denilen spor mecm nın koleksiyonunda Koca Yu#”i Avrupa ve Amerikaya sid gür) tinin menkıbeleri vardır. ui İşte; Koca Yusufa aid yer” ve bütün tahriri vesaik bundan rettir. Fakat bu böyle olmakla beri Amerikada, Avrupada o masal halk spor bilgisi arasında Koca sul beşeri bir kuvvet gibi yaşar: nun ismini bilmiyen tek bir tikalı, Avrupalı, Japonyalı, Hint Rusyalı yoktur. Ve cidden böl dir. Demek; bunca büyük bir ğa sahib olan Koca Yusuf'un bs tini, hatıralarını, canlı menkbel ni vücudlandırmak için elimizde riri vessik yoktur, Varsa da yi uda kaydettiğim gibi devede kel değil, tek bir kıl gibidir. Peki; öyle ise ben, Koca Yo” fun hatıralarını okuyucularıma gi membalardan istifade ederek nacağım. Burusnı arzedeyim: — Otuz beş sene evvel Çeri ltaşta Murtaza Pehjivanın kab”f İzmir (Hususi) — Türk tarih) Üy, kurumu tarafından verilmiş olan) geli Tü Mi para ile devam edilen eski İzmir) <ipiK Türk ordusu, salladı, lobut ve tomak «Agora» hafriyatı, bitmiştir. Ago-İ yük bir ranın garb ve şimal kısımla, sine dayımla giderdim. O vakü | ra Ahmedler sağdı, Ustam Herif ii lu Bal leci İbrahim Pehlivan hayatta # Hattâ; meşhur tamburacı Oi Merzifon eşeğini bir kıliçta| p, i yanda |kayruk sokumundan öğüne kadar| Pehlivan da, se elinde Kam A zarı itibara alınırsa, böyle mun- zam tedbirlerin tpanası kendiliğin den meydana çıkar» «Projektöre geldiğimiz zaman,/ alay karargâhının bu gece projek-! #r kullanılmasını menettiğini öğ! rendik, Çünkü ortalıkta hafif bir sis vardı. Bu variyetet projektör istimal edilirse, ışıklar - dağılara- ğı için, faydadan ziyade zararı 0- lurmuş. Fakat sonradan sis dağıl- dı ve memnüiyet emri de geri &- lindi.» «Tam bu sırada gözcülerden bi rinin sesi duyuldu» «— Garb istikametinden motör sesi geliyor!» «Onbaşı, aynı haberi vüksek ses le tekrarladı ve bir saniye şonra ri «— Herkes verli yerine!» «Sesin uzaklık ve yakınlık de- recesini tayin etmek, buna naza- ran da projektörün faaliyet zama- hıni tesbit etmek, onbasının salâ- hiveti dahilinde idi, Ses âinleme aleti, garb istikametine teveccüh ediyor ve bunun dört «kulağı: da garb istikametine çevrilmiş bulu. muyor. Bunların hareketi nisbe - tinde, projektör de, otomatik ola- rak: istikamet değiştiriyordu. Ni - hayet, Alman tayyaresinin motör iz bile duymağa başladık!> «Onbaşı :» «— Işıkları yakın!, Kumanda- Sini verdi, «Ses dinleyen erlerden biri düğ meye bastı. Bir zil sesi duyuldu. Bir saniye geçmeden, kudretli bir ık sütunu karanlıkları parçala yârak dimdik bir direk gibi gök- yüzüne çevrildi. Ve ayni anda, çok Bütün yurdda olduğu gibi İzmirde de kahraman havacı, larımızın ihtifali çok güzel bir törenle yapılmıştır. Resimle < lerken gösteriyor. yüksekte havada, küçük bir cisim bir an için gözümüze ilişti «Ve bemen bunun ardından, projektör ışıkları bu cismi kaybet meden, tayyare daf: toplarının fa- Biyeti duyuldu ve havada, patla - yan mermilerin kırmızı aşıkları görüldü. Bu esnada Alman tayya- resi de, projektör ışığından kur- tulmak için, bir kenara fırladı ve motörünü kesti. Fakat çok geçme- den motör sesi gene duyuldu ve tayyare, diğer bir projektör tara- fından yakalandi. «Batarya komutanı binbaşının anlattığına göre, şayed ses dinle- yen cihazla projektör arasındaki otomatik irtibatta bir ârıza vukua gelirse, projektör, şifahi kumanda ile de hareket edebilirmiş".. «Biz binbaşı ile konuştuğumuz! müddetçe, iki defa daha alârm işa reti verildi. Alman #avyareleri, yarım saat zarfında, bü projekiö- rün muhafaza ettiği mintakayı beş defa geçmeğe teşebbüs ettiler. Bir defasında, bu projektöre cereyan veren dizel mottöründe ulak bir Arıza oldu. Tayyârenin tam tepe- rimiz bu törenden birkaç intiba ila avukat Münir Birseli nutuk söy. mizde olduğunu zannettiğimiz bir anda, projektör işlemez oldu, Pro- jektörün bu İaaliyetsizliğinden ce saret alan Alman tayyaresi, bilme- diğimiz bir hedefe doğru makine- li #üleğile ateşe başladı. Fakat bu anda komşu projeklörün ışığı par ladı ve tayyare, sesini kesiti.» «Sükünun yeniden teessüs etti- Ai zaman, kumandan bizi oracıkta ki mutfağa götürdü ve bize kakao pişirmeğe koyuldu. Kakaolarımı - zi içerken binbaşı anlatmağa baş- ladı: «— Kesif bulut tabakaları çera- itinde bizim faaliyetimiz, bizzaru- re çok mahdud kalmaktadır. Fa- kat buna rağmen biz, ses avlama aletleri sayesinde, düşmanın fh rekât ve istikametinden muntaza- man haberdar olmaktayız-, Fakat yarı bulutlu ve bulutsuz havalar- da, bizim tayyarş defi toplarma yaptığımız yardım sonsuzdur.» «Binabşı son söz olarak: «— Her geçen gün emrimdeki batarya efradının tecrübesi art- makta ve bunlatın randımanı yük gelmektedir.» simdiye kadar yapılan hafriyatta bazı eserler meydana çıkmışsa da bunlar, fazla kiymetli eserler de- ğildir. Fakat mütshassıslar, hairi- yatın derinleştirildiği takdirde bir çok eserler, kitabeler bülunacağı mütaleasındadırlar, Hergün (Baştarafı 2 nci sayfada) rincilik de Karadağa aiddir, Çün- kü ilk Karadağ isyanı on yedinci asırda başlar. Sonuncu isyan, Çar Nikola'dan aldığı talimat üzerine Osmanlı İm paratorlukuna Bajkanlılar harbi. nin ilk notasını gönderen Prens Nikola (Nikita) ya aiddir. Balkan Harbi Prensi kral yaptı; Cihan Harbi sonunda ise, sade krallık değil, üste prenslik de gitti ve Karadağ Yuyoslavyanın bir vilâ- yeti oldu. Buştüm, Yeni Nizam, Yugoslavya yı, kendi anlayışına göre, bir ku- şa benzetmekle meşguldür. Kara- dağ krallığı yeniden dirildi ve tacı da bu defa İtalyaya verildi. Bu suretle İtalyanın ötedenberi tahakkukunu istediği büyük hul - yası, şimdilik, veni bir adım daha atm görünüyor. Adriyetik bir İtalyan denizi oluyor. Belki de Mare Nostrum bu suretle tahak - kuk edecek» Muhittin Bisgen biçen hareketler yaptı. Cirid oyn: dı, oku ile at üzerinde giderken dört kat zırhları deldi. Neticede; her sporun şampiyon- lari yüksek mükâfatlara ve rütbe. lere nail oldu. Dördüncü Murad da; gürz mü.| sabakasına girmişti. Kendisi müthiş bir gürzbazdı. Doksan okkalık bir gürzü omuzlayıp on beş adım hız. İ! adımlarla yürüyerek savurdu ve salladı. Bu suretle; ordu içinde bu- lunan yüzlerce gürzbazların şam - piyonu oldu. Ve hattâ; dünya re- koru tesis etti. Hal böyle iken; bakınız tarihlerimizden biri ne diyor: — Dördüncü Murad, ikiyüz ok. kalık bir gürzü elinde oynattı, ve yüz bin kişlik ordu içinde birinci geldi. (*1 şte; size spordan anlamayan ve ağırlık kaldırma üzerinde tek bir fikri olmiyan bir tarihçi... Çünkü; bir insanin çift elle iki yü muzlayıp on beş adım layıp savurmasına ne fiziki, ve manevi bakımdan kuvveti eriş Binaenaleyh; bu tarihçi hatâ vak'anüvis efendi; mübalâğa yap. miş olmakla hem bu babdaki bilgi- sizilğini ve hem de meselede mün- (*) Güre bir new spordur, bizlun Demir saplı ve ucu demir veya taş gülleğir.| idi. bu alefi demir kale kapılarını kırmak icin kmilanırlandı. larmı sez çalarak oynatırdı. Bütün pehlivanlar, * Çemberlitif ta Mürtaza Pöhlivanın kahvesi toplanırlardı. Orasi bir spor mah feli âdi. İmparatorluğun bir uc“ dan gelen pehlivanlar orada koni larlardı, Adeta; tarihe | kari Zeyrekteki caki pehlivanlar tekkfi oraya inkılâb etmişti. Yalnız, imsf ti eksikti. Mürtezanın kahvesine; Koca M radlar, Deli Muradlar Madaralıl da gelirdi. Koca Murad, Çemberlitaştn b” lunan Matbaai Ozmaniyede kap? idi. Siyah sakallı içi ve sallı gövde bir adamdı. Buna Deli Murad # derledi. Asıl Deki Murad; Sultan AH devrinde yetişmiş bir pehlivanö” O zaman yetmiş beş yaşinda va: Belki de fazla... Bin bir güreşte” boyunduruktan geçmiş zorlu bir tiyardı. Neler anlatmazdı. — Kulsf kesilir dinlerdim. Tıpkı tatlı bir det masali dinler gibi... e Katrancılaf” dan, / Aliçölardan, Makarnacıl#” dan, Tatavlalı meşhur Yanilerde$ Karagöz Aliden, Arnavud oğlu dan, Koca Yusuftan ve gü den bahseder dururdu. Zaten; Çemberlitaş kahvesi, Tük pehlivanlarının tarihi | vanflarısk hatıralarını canlandıran bir fakült” Bir pehlivan hakkında muhteli 4322 —.—