11 Mayıs 1941 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

11 Mayıs 1941 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İerlerinin mer edilmiş nas hatırası anılacak pılacaktır. yen ian ne büyü. uzun uzadıya ünürse de nevi tem Eğer bu mal ede mamış ok vücuda gelem ki, bugünkü Türk de Dumlupın: Turi bir şart Demek oluyor üstakil ve kuvvetli teşekkülü içli zaferi ne kadar za- idiyse, İnönü zafer - lerinin birer v halinde İnönü tepelerinde kendi bayrağını sal Yandırmış olması da o derece kat'i bir zaruret idi İnsanlar, hâdiselerin içinde kundukları ve henüz onun havasını teneffüş ettikleri zaman Onların © ne kıymetlerini, ne de ehemmi - yetlerini ve hattâ manal şünmeğe lüzum gör! bazı hâdiseler var: tığımız durmak, için, onların m miyetlerini hacet bile yoktur ferlerin manalârı! memiz kâfi değil den sonra © de bu şanlı vukuatı bütün mana - larile anlamaları ve bütü; hiye canlarile duymaları Jâzu Ha edil ibaret olan bir takım milli & Me kaybo- İur, hederolur. İşte, bunun içindir ki on bir Mayıs gününün bundan böyle bir İnönü günü olarak ka- bulü kararı çok isabetli bir karar olmuş ve istiklâl mücadelesi tari- himizin bir noksam bununla ik - mal edilmiştir. Fakat, İnönü zaferlerinin hatı-| rasım yaşatmak işi bununla bit -| mez. Evvelce de söylemiş oldu - ğumuz gibi, İnönü zaferlerini rihimizde bütün &n'anesi, bütün manası ve bütün kıymeti va -| satmak için bir eser vücuda getir-| mek lâzımidır. Her sene on bir Ma- yısta, İnönünde yapılacak mera simde bütün millet ve bütün £ ler hazır bulunamaz. Halbuki, İnö- nü zaferleri, bu millete varlığını etle idrak ettire- cek bâdiselerdir. Bu hâdiseler, ne- sillere kâfi gelecek kuvvetlerin kaynağıdır. Bu kaynağı açmak, te- mizlemek, onu he n ruhuna â kıtacak (bir imar eseri vücuda ge- tirmek lâzımdır. İ karşılıyoruz. | tarla İbunları ü SON POSTA Resimli Makale Aynı memlekete mensub iken kalmış iki adamın vazi nevverdi, her ikisi de ardı: Birincisi, İkincisi, hicret etmek nden bahsediyorlar. Her il remleketlerinden parasız olarak kaçmış nler yurduna alındı, evvelâ Fransanın, sonra da Amerikanın en kudretli mem ilekette geliri ile yaşıyol Zirai asayış meselesi Millet Meclisinde görüşülmekte olan çiftçi mallarının korunması hakkındaki yeni kanan lâyihası, köylünün be- lini büken bu meseleyi esaslı surette halledecek (o güzel hükümleri ihtiva etmektedir. emeyi (“Son Posta,, nın göre beş se- Imakta © ki kanun Büyük Millet Meclisine gelmiş ve alâkalı encü - rden geçerek umumi heyete ziraaçisi yazıyor ) | fesini tükettiği na gösterdikle n engel, ruma işi) nden ibaretti: — Yapalım amma, sonra bü yer leri nasıl koruyalım diyor başka söz dinlemiyorlar. Türlü tedbirler ve idare İrinin himmetile sonradan üzümü nü bol (bol yedikleri bağlar tesisi- ne muvaffak olduk amma, daha ik yıl sızıltılar duyulmıya başla-| mi hatırlarım. Ba- (ko-| ir- beri şifası aranan bir yaraya, köylünün belini büken bel li başlı derdlerden birine cevab verecek olan bu kanun lâyihasını büyük bir ümid ve menuniyetle İçinde olanlar çok iyi bilirler) başl! derdlerinden birini gene bu| ki köyk n üç buçuk dü ik mesele teşkil etmekte: çün belli başlı bir ve -| Görülüyor ki köyde araziyi rinde ve tek bir parça halinde delişlemek ve dolayısile istihsal ğildir. Bu irili ufaklı tarlacıklar|tırmak, sadece bir gayret işi bazan başkalarının tarlaları yanın da bulu ğu gibi, bazan da büs- bütün yalnız ve ayrıdır. Köylü, leri çeşidli nebatlar girmesi, & #arilarına uygun m sebze, yi ve yem nebatlarının sıralı bir | sa y Eğer #ilânli düzenlenmez. n iler hep hü-ls n sadece toprağa sa ekmişlerse, o da hububat|hib kılınması yahud sadece bol ve| ecburiyetindedir. hizi noksan bie tedbir © v ekse onu lâzımge)larak kalır. len bir mevs korumak kendi| Ekilecek yerler, ekilmişinden kat ilstidarında değikiir. Orayı dalkat üstün nice ere rastlanır komşuları gibi ekecek, yahud bo$İk; buraları hep otlnk halini almış bırakacaktır. tır. (Neye ekmiyorsunuz, havvo İkincisi, meslek sahibiydi. Para, servet, emlâk, akar #rasına göre bir yangının, bir ihtilâ lin ve nuharebenin keyfi ka sonra yok olabi Hiçbir zaman, hiçbir yerde insanın elinden tâbidir. Şimdi vardır, bir daki- İle, alınmıyacak olan servet kafamızın içinde, kabiliyetimizin derinliğinde saklıdır. Ken- ye bakınız. & için, memlel z için servetin bu cins BAHAR Yazan: Halid Bir genç şairin, Orban Asena'nın Mesal ismile neşretiği zant bir $ kitabında çok güzel bir misra şirin içindeki bu mısra şudu! Mevsim değişir gibi değişti içim, Fahri Ozansoy sahibem, kibar ve sevimli ihüyar,| telin ötesindeki kendi bahçesinde, henüz öğle uykusundan mamaamismiemaneme İzüme ilişti. Kitaba ismini veten ilkliçin çayını içiyor ve gözeler yor. Bu tarafta, bahçenin öteki u. cunda, komşu kiracının genç kız pm. bir an bir şarkı mırldarıyor, buna| Düşündüm; her duyan kalb için İne samimi, ne aşina bir his dedim. Şair, yalnız sevgilisinin bir ile bu mevsim de gibi oluyor, Fakat için o kadar derin ve dudak titremesind. tatlı bir ses musikisinde, bahar gelince, her şeyde, bilâkin, yaprak dı. İliç süphe etmem ki bu endi-|bışıltamda, kuş cımltısında ve rüz- şeleri berdevamdır ve köyün belli Jkâr esişinde bunu hepimiz duyuyo- Hakikaten içimizde, dişmız r gibi değiş- ruz. gibi, bir mevsim d mektedir. Tevekkeli, sabahında duyduğu hazla «Hayat Köye |gözelin diye haykırmıyor. Bu ebe- İdi bahar özlemi hayatın en büyük mm ve mânas... San'at yaratan o, kahramana heyecan veren o » fenmin icab! Bahar gelince, yurdun her köşe - kuşlar ve böcekler, sinden, sular, o yurd için çarpan kalblere, sanki derinden derine, hafif veya coşkun, gizli seniniz seniniz!» diye sesleniyorlar. Renkleri resmeden firça kadar, ses. leri toplan ve yepyeni bir imtizaç. In terkib eden bestede de ancak bu yaratıcı ilhamın tesirini buluyoruz. işi liğini hisseder bu seziş insan sümullüdür Değil yalnız bir gülüşte, bir yahud hafif ve e bir Fran. ar-İsız şairi, Fernand Gregh, bir bahar eya uğultulu ahenklerle «Biz, vab veriyor. Demir kapı, ürperten bir çıngırak sesile bir lâh- za açihp kapamyor. Bütün bu ses ler sönki içime akıp & â dir. Sanki, gözleri rüya görüyorum. mevsim değil, benim. Genş şai dediği gib Mevsim değişir gibi değişti içim, dışım. Hakikaten hayat ne güzeli i tarhlara çevirdim, Ke-| hareli o yapraklara, renk renk çiçeklere bakiyorum.| Hepsinde biraz bugünüm, bu yilme| bu baharım, fakat fazlasile di geçen yıllarım ve, daha geriye doğ ru gidince bütün gençliğim ve ço cukluğum var, Bunlar, ber mevsim onunda bütün bir kış müddetince) kaybolup sonra yeniden karşıma çı- kan hatiralarım... bunlar, en dostlanm... Ben onların, şimdiye kadar hiç birini solgun ve kurumuş saklamadım. Onlarin © manzarası bana hatra değil, ancak hatıralan- ma bir küfran olurdu. Ben onları,! bu yeşil taze yapraklarla bu kirmi- zı, mor, sari ve tirşe çiçekleri yalniz bu renklerile tanıdım ve hep öyle Mayıs u Sözün kısası Kıravala, çoraba ve Saireye dair İ Num; E Ektem Talo dan biri, gitti” ek le bir durum az çok ayakl durabilmeleri mından acı, bazı tü rsının tahrik zanç hir di is muaşeret adabı adi değişiklikleri, nı ve * t herhalde bir büsi rTemiyeceğim. Kura Ge ettiği şey d karşılığı değil, olsa olsa takanın vksizliğidir. defa lim, nar çiçeği, fi yeşili, kumru göğs N esi E ayıblamasak da, için için maytaba | alırız. “Ço mb pek kır ece h n kundura meşinini sine mâni olur. Onun için, ndan müstağni kalamaz. kadın çorabsızlığa daham » sonra da, biz erkek - Zaten çorabı kim icad etmiş iş? Her halde buçuk asır evveli ki bilmezlermiş. '7 nin camekânlarında k iz çilerek dikilmiş b müm leri durup duruyor. Ve bu da gös çorub örmezden <orub örmeyi öğrenmi fuzuli ayaklarımızda aktır. Hatti resi çorubsız gezi mi, otuz yıl evvel, böyle ger çin Gi rab) lâkabını hek elan a bir paşa bize in baston, eldiven a gelince, bunları coğu- İZİ nuz atak, kullanmıyoruz. Şemsi - yeyi d sene kadar evvel, snobluk "saikasile kullanmağa baş- yani kazın syağı başka türlü olduğu an ye anlaşılmaz, yeni - verdiler. den sandığı © Elzem Malu ei tarlayı işlemek hususunda-İ pınız mı yok, sapanınız mı yok, i köy düşüncesi, onu sürüp ek -İmal mı para etmiyor?) dive sora ambara sokuncaya cevab ek- kadar olan korumak endişesinden ayrılmaz. lasını sunun - bunun zara- veya Trasigele hayvanı n Om nden koruy; lü, git gide onu lamamen bos b rakmakla maz; bu korku ile daima (muhafazası kolay) şey- İnönü günlerini bizzat yaşamış ve ondan heyecan almış olan in - sarlar birer birer ölüp gidiyorlar. Yarınki nesilleri o günleri &n'a - mesile ve manasile anlatacak in - Sanlar bir gün gelip hiç kalmıya - © cak. Bunlar henüz hayatta iken, o devrin fena günlerini veya İyi da- kikalarım yaşamış olan bizler, he- nüz söyliveb'lir ve anlatabilir b halde bulunurken İnönü tanımak istedim. Baharda saadeti.) miz müşterek, hazanda elemimiz! müşterekti. Bir gülün gonçasında çocukluğumda ilk aynaya aksi hatırladığım gülümecmemi pildüm | ve ber güz mevsiminde dökülen yapraklarla beraber kendi hüsran-| İarıma ağladım. Fakat tabintin sih- ri, mucizesi, ağar beyaz karlı mevsim sonunda da ge. * Şu satırları, Ada'da, bu yaz ta- gındığım evin bahçesinde yazmak- İtayım. Uzaktaki denizi görmüye - rum, fakat gözlerime (etrafımdaki İyapraklaın ve taflanların yeşilini sindiriyorum, Musikim, uyuşturucu, rkıntılık eder, göremezsin. Gör)sinsi bir musiki halinde anların v. sen de ne fayda? Git, gel. Bir sü-'zıltsı, ve bazan, kuşların cıvıltısı, rü emekten sonra kavbettiğinle|Demin bahçenin bir köşesinde bir kalırsın. Komşu ile bozuştuğun dâ|su şarıltısi vardı. Şimdi o ses kesil- eli sek iile Bu yıl meyva bol olacak Bu sene, meyva mahsullerimi - zin de bol olacağı mıntakalarından gelen haberlerden Yalnız, bazı muntak Kuslar do tında bazı bozukluk riyet itibarile m seriya şu meside olu! — Ektiğimizi alamayız ki. Eki-| korumak lâ: Allahım bavı- nda hayvan çiğner, öteki beriki e bir san'at ve fiz yaşatacak güzel s getirmek isini daha faz! memeliyiz. Bize İnönü gününü vermiş © üyük Türk vatandas, günlerinde, şin yeni bir devlet isi olduğunu pek güzel b ve ancak o şuur içindedir ki o iki Bizim de va- ecanı, suur ve heyecan ak, siddetle gelecek nesillere duyurmaktır. Bunu bize ancak böyle bir eser temin edebilir. Bence pek mühim olan bu bah- si, bu münasebetle (bir kere daha hatıra getirmeği bir vazife bil - dim. Muhittin Birgen Kadıköyünde hava denemesi Bugün öğ Kadıköy | r iğleden evvel kaza mmtakası dahilinde hava ta. © Arruzlarına karşı pasif korunma tec rübesi ve paraşütçülerle o mücadele tatbikatı yapılacaktır. Tecrübe es- » hasimda hakiki tahribat yapılacak, etişti e kaçar ki, 4 de -sırf bu yüzden- sul cesiği buğdayla arpaya in r etmiş ol Tecrübeler göstermiştir ki, her yıl bağrında aynı çeşidleri yetiş- tiren topraklar, tedricen verim ka biliyotlerini eksilterek. n'hayet masrafı karşılayamıyacak bir ha- ler. Yani bir toprağın ve-| istifade caba! Yanılıp da (korucunuz vok (Arkası sayfa 8 sütün 2 de) İSTER iNAN, Gazeteler İsveç ile yapılacak ticaret anlaşmasından sonra memleketimize bir miktar in - şaat demiri geleceğini yazıyor. lar. Ne vakit ve ne miktarda geleceğini bilmiyoruz, fakat bu haber bize «çivi meselesinin meydana çıkardığı hakikati ha- tırlattır Memlekette ve bilhassa İstan- bulda eçivi» sıkıntısı çekiliyor du. Kilosuna 100, 120, hattâ 140 kuruş isteniliyordu, o da güya parzehirmiş gibi adeta daml lıkla satılıyordu. ta ki resmi kanal bir miktar çivi getirtildi. Daha dün dirhemle, adeta gümüş fiatıma satılmakta oan çivi birdenbire bollaşmverdi, fiatı da derhal nor başka şeyler yetiştirmek Dun olur ki, kadir, bep aynı ceşidlere tahsis edilmesi de köylünün zararına Koruma noksanlığının doğurdu Hu bu kötü net. im ziraatine müni yüzden bağ - bahçelerin de ilal lah denilerek harabiye bırakıl dığı çoktu ü dini, meys nin envaıı yetiştirdiğini miz nice köylerde sonradan bu ların hidbirine rastlanmayışı, Seyi koruma düzeninin sksaması, ko - ruma otoritesinin ©ozulması yü- zündendir. kadar evvel, n yumurta üzüm de - ğismek üzere seyvar bir sattcy gözledikleri bir köyde, müsaid bir » ve ekiplerin faaliyeti tetkik oluna», .caktr. sahaya bağlar yaptırmak için teş- vikatta bulunurken dünyanın ne-! di, yalnız rüzgür, görünmez bir el biraz da mu- gibi, biraz çapkınca, #bce, kâğıdlanmı başıldatıyor. Ev İSTER İNANMA! Demir için de vatiyet tama - men böyle olacaktır. Bugün yu- varlak inşaat demiri bulunmu- yor, bulunan 'çin kilosuna bir- birini hiç tutmıyan fiatlar isteni- liyor, o da gizli bir mal imiş gibi satılıyor. Yarın resmi kanal ile, çok de- pil meselâ ayda 100 ton demir getirtilmesine | başinsın, yahud da kendi fabrikamızdan sadece bu miktarın, hattâ verilmesine müsaade İstanbulun gizli kapaklı kim bi- lir. kaç deposundan. kim bilir kaç ton de 1 meyda- na çıkacağı, hileceğine inam - yoruz. Fakat ey okuyucu sen: İSTER INAN, iSTER INANMA ! ne gençlik ve hayat mevsimini açı- yordu, Bu mevsim bana, böyle, kırk dokuz yıldır açildi durdu. Da a ne kadar açılacak bilmem! Yal İdir. Değil mi ki dostlarıma, çiçekle- sime ve . yapraklarıma & kavuştum. Değil miki, gene arıların viziltisin:| ve kuşların crwiltismi gölge ve huzur verici bir bahçede yorum. Değil miki bu haz yaşiyorum! Hayat; hakikaten gözeli Naili der kit Varal cüya bakar risalelere Acaba doğru mu? Ben hiç öyle düşünmüyorum. Baharda; tabint i kitab da insana (Obaşka türlü, a manalarla açılıyor. erinleşip geni kim Bahar mevsimidir | &i bir mevsi odasıhın içinde, perdeleri inik pen- cerelere bakarak, okunan kitabda bahardaki tad olur mu? Kitab ze bahardan o bahsederken Oh denizden bahsederken üş Sın'i hararet içinde baharın ini duyabilir misiniz? Duyulan his, smdece, bir vücud ve ir. Halbuki baharda, | €n ihtiyar kitab bile | çiçekleniyor, (Arkası sayfa nız. bildiğim, şu andaki sandetim -|” kların gülü ter döktü Naili) ” gel ediğin- en elindeki bilinde sat - dali yağmurlar | sebe a y hemen her tarafında ise ve di- ger zirai mahsuller iyi ol- muştur. Bu vi seneden daha ucuza ve sebze Yenecepi ve İarla satışlar İe köylünün de fazla b ol t ld edilmektedir. kazanacağı im

Bu sayıdan diğer sayfalar: