Memleket Elfaberleri Burdur yepyeni bir şehir haline geldi Kâhtada Bir köylü 8 yaşında bir kızı dağa kaçırdı Kâhta (Hususi) Kazamtza bağlı Hamşik köyünde bir kız ka- çırma vak'ası olmuş, heniz çocuk denecek yaşta bir kızcağız kaçınla rak namusu kirletilmiştir. o Hâdise evvelki gün vukua gelmiştir. Köyde Osman isminde birinin 8 yaşındaki kızı Fatma sokakta oynarken, aynı köyden 25 yaşlarında Hasan oğlu Mehmed yanına yaklaşmış, öteden beri kiza göz koyduğu için bir ba- bane ile kizi yanına almış, köy dı. şma çıkarmış, oradan da zorin ya mma alip dağa götürmüştür. Müte. riz küçük yavruyu okirlettikten sonra bırakmış, o kızcağizı köylüler baygin bir halde bularak köye ge- tirmişlerdir. Hâdiseden haberdar © lan jandarma, Mehmedi kısa bir za manda yakalamış, sorgusunu müte. akib adliyeye vermiştir. Tahkikata, devam edilmektedir. Sivas öğretmenleri toplantıları Sivas ( Hususi ) — Cumartesi gecesi Halkevi salonunda şebri « miz öğretmenlerinin tertib ettik - leri toplantı yapılmıştır. Toplantı sihhi ve eğlenceli bir sinde neş'e ile geç vakte kadar devam etmiştir. Manisa maliyesinde nakil ve tayinler yetimiz defter - darlık şefliğine tayin o- tunmuştur. Vilâyetimiz - js bulunduğu müddet içerisin - Je gerek vazife- sinde ve gerek muhitinde kazandı - dığı muvaffakiyet takdire değer çalışkan mahiyettedir. Resim bu memurumuza siddir. Bir kadın Küçükmenderese düşerek boğuldu İzmir (Hususi) — Ödemiş ve ayide arasinda Küçükmenderes nehrinde feci bir kaza olmuştur. Ö. demişin Güre köyünden Hüseyin kızı 40 yaşında Hatice, bindiği e - şekle Ödemişten Adagide nahiye - sine giderken Menderra nehri üze - rindeki köprünün bozuk olmasından 100 metre ileriden sudan geçmeğe çalımrken sular otarafından eşeğile birbkte sürülerek götürülmüş ve fa. ci şekilde boğulmuştur. Kâhtada bir adam hasmını öldürmek istedi Kâhta (Hususi) — Burada ak- gam üstü bir hâdise olmuş, fakat bir tesadüf neticesinde bir cinayet atla. talmıştır. Çivi oğlu Ramazan isminde biri umumi cadde üzerinden geçerken ekidenberi araları açık olan Miçi- kâr oğlu Osman arkasından taban - casni sıkmış, üç el ateş etmiştir. Fa kat kurşunlar boşa gitmiştir. Zabıta Osmani derhal yakalıyarak adiiye- a İçeri-| Son yıllardaki imar Burdur (Humesi) — Meşhur A. İmamesinde Burd Burduru anlatan İbni Batuta saya — hatnamesi, şehrin şark ve ul İtaraflarını germiş olan küçük ve bü- manki kasabanın müdafaasına hiz. met eden büyük bir kalenin mev - cud bulunduğunu ileri sürüyor... Şimdi, İbni Batutanın bahsettiği velerine bile tesadüf edilmemekle beraber yapılan hafriyat ve toprak altı tetkikleri, Burdurun evvelce bü yük bir kaleye malik ve orta çağda tr, İ Taheinen bin yıllık bir maziye malik bulunan Burdur şehri Oğuz boyuna mensub Kinalı Türkleri ta- rafından kurulmuştu, o Kürulşandan itibaren üç asr müddetle bir taktm İhebedeiller geçiren Burdurun Os - manllardan evvelki hakimi ğalları idi. Son zamanlarda yapılan kazılar neticesinde ele geçen bazi taş kitabeler, altı yüz yıl evvel bu. rada Hâmid oğulları erkânindan Felekettin Dündar Beyin valilik yap tağını anlatiyor. Burdur Hâmid oğul larının hâkimiyetine girmeden önce İSelçukilerin o Teke beyliğine bağ bulunuyordu. İ Burdur güzel bir şehirdir. Fakat bakımlardan ta inhisar ediyor - dar yalniz tabii dığı bususiyetlere du. Cümhuriyetin rehakâr eli, sadece bir harabe halinde asırlarca kalmış ölen bir şehrin, kına bir zamanda, nasıl inkişaf ettirilebileceğini son yıl lardaki imar | hareketlerile pek iyi anlatmıştır. Güzel caddeler, kulvar ve bahçeler, meydanlıklar, temiz su ve elektrik. Ve nihayet şehrin heyeti umumi- yesindeki geniş imar mevcudiyeti . nân eski Burduru haterlardan silecek kadar değişiklikler medyana getir - diği görülür. Burdur, — idareciler bakımından da talihli bir şehirdir. Cümhuriyet hükümetinin buraya gönderdiği va- liler iyi eserler birakmışlardır.Şimdi de İstanbulun eski Polis Müdürü Sadri Akay! burada vali olarak gö- tüyoruz. Sadri Aka buraya geldik - ten sonra bir hayli yeni işler yapıl- maş ve eserler vücuda o getirimiştir. Evvelâ münakalesi çüçleşsu Burdur Yazan: Valentin Williams Kaptanı bulamadılar. İşin fev- kalâde olan tarafı, Vörity'nin de meydanda olmaması idi. Duncan onu yaram saat evvel bilârdo sa- İonunda görn , fakat şimdi o- rada yoktu. Verity, hizmeiçiden, Dwightin yatağında uyumakta olduğunu ve uyandırmak icin pek orluk çekmiş olduğunu öğrenmiş ve hemen onu, Dwigbt'i çağırma. Ha göndermişti. Fakat şimdi Vörity ne yatak o- dasında, ne kütübhanede, ne de salonda vardı ve ne Phyilis, ne de Mrs. Dean onu görmüşlerdi. İhtiyar — başhizmetçi, | Mösyö Garrisonun, Mösyö Vörity'yi iste. diğini. haber vermek için bilârde #alonuna döndüğü zaman odayı bomboş bulduğunu ilâve etti. i Bu vaziyet karşısında Philippe'i len son görenin Flora olduğu anla- İsılıyordu. Stephen O hizmelçiş çağırttığı zaman bildiğini bu şe- İ kilde anlatmıştı. Babasının vazife- İdar ettiği komisyonu haber ver- mek için Veritv ile konuşmuş ve kendisine Amerikalıyı bilârdo sa lonunda bırakan Dwighte muşta, Oraya, bilârdo şalonuna gitmiş ve orada Veörity'yi tek başına bul. İ mustu. Fakat Vöritv'yi pek dalgın | bulmuş ve ona cüzdanın bulundu- Runu haber vermişti. Böyle olmakla beraber, genc kz masahin Üzreinde duran viski şi- şesini görerek kendisine biraz sar. hoş olup olmadığını sorunca A- merikalı cevab yerine onun yüzü- yük tepelerin en yükseğinde, © Za-|ğ, ön, onun güzelliği yakın zamanlara ka| "1 rasla-! SON POSTA hareketleri bu tarihi şehri tamamile değiştirdi, birçok yollar, köprüler, bulvarlar ve bahçeler yapıldı Burdurda Cümhurriyet meydanı ile Vali Sadri Aka Tefenni yolu emanet suretile yaptı. rab seyyahi İbni Bateta, seyahat -İrilmiş, 60 bin lira serfile Burdur - urdan sitayişle bab-| Bucak - Antalya yolu tamir edil - seder. Bumdan altıyüz yıl önceki|miştir. Köy yollarının ulahi ve bun ilera Taptı için vilâyet bütçesine tahsisat konulmuş ve faa- lerin ana yol iyete girişilmişör. Kızıl kaynlaşile önlü köyü arasında devam eden yol fanhiyeti bitmek üzeredir. İkt. saden Denizliye bağlı bulunan Te- fenniye aid bazı köylerin bulunduğu kalenin toprak üstünde en ufak ema |Çavdır nahiyesi dahilinde Denizliye İuzanan bir yolun da inşasına başlan mwştir, Burdur - leparta . Antalya, Afyon - Antalya yolları üzerinde bulunan 30 metre açıklığındaki ye. kurulmuş olan diğer şehirler gibilkik köprü yeniden inşa ettirilmiş - «eur» içimde bulunduğumu anlatmiş| ir. leparta ile Çeltikçi arasında ve laparta yolunu Antalyaya çıkaran 35 kilometrelik Kesebir yolunun tesviyei türabiyesi yapılmıştır. Eski Vali Abdülhak Savaş zama nında temelleri atılarak yüz yatak istisbına müsaid büyük bir hastane E .İnin inşası bitirilmiştir. Şehrin içme ördir hükümetini kuran Hüömid o-İsuyu plân yaptınlarak Nafın Vekâ letine tasdik ettirilmiştir. Bir şirket elinde bulunan elektrik işi belediye- ye intikal ettirilmiş ve ışık işi tekem mâl ettirilmiştir. İ Trabzonda İki Gk katil şehir meydanında asıldı Teabzon (Hususi) — Şehrimiz! ağırcoza mahkemesince idamına ka- rar verilen, varisi olmak için kaym. vahidesile baldızını feci bir yekilde öldüren Oflu Mehmed Korkmazla 7 yaşlarında bir erkek çocuğunu kir leterek bağlama telile boğmak su - retile zavallı ve masum yavruyu öL İdürdükten sonra bir kuyuya atan Trabzonlu Zaim oğlu Nacinin idam hükümleri şehrin Belediye meyda - ninda ii edilmişti Sivas Halkevi güzel san'atlar kolunda Bivas (Hususi) — Halkevi gü - İzel san'atlar şubesi azaları topl, narak şube işleri üzerinde icab Salihlida Kermes hazırlıkları İzmir (Hususi) — Geçen sene birincisi dertib edilen Sart ker - mesinin İkincisi de bu sene İl Mayısta yapılacaktır. Kermes için Sart ile Salihli a- rasında hususi tren seferlerinin tertibi temin olunmuş ve İzmir, Akhisar cihetlerinden de birer te- nezzüh treni tahriki için icab eden teşebbüsata: girişilmistir. Bu kermeste sünnet düğünü, İkır koşuları, serbest ve alaturka İpehlivan güreşleri yapılacak ve İmilli rakıs ve koro heyeti tarafın- dan oyunlar oynanacak ve şarkılar söylenecektir. Kermeste lokanta ve her türlü meşrubat bulunacaktır. Vilâyet erkânı ile kazaların kaymakam. parti, belediye reisleri ve diğer büyükler ve halk davet edilmistir. Kermes, bu sene geçen seneye nazaran daha şümullü ve eğlenceli olacak, ayrıca harabeler üzerinde gezintiler yapılacaktır. Sivasta ipl'klerin tevziine landı Sivan (Hususi) — Zirnat Banka. $#ı vümtasile şehrimiz el dokumacı » larının ihtiyaçlarımı karşılamak ü -| İzere gönderilmiş olan ipliklerin tev- 'ziine başlanmıştır. mumi Müfettişi General ne mühim bir tavırla bakmıştı. İmin edilen evrakı bulup bulma- diklarını sormus; ve genç kız, ken- disine, cüzdanın bomboş olduğu- nu söylediği zaman hayretten şa- şakalmış ve yukarı çıkacağını söylemişti. Flora da ne diyeceğini bilmiye- rek odayı terkelmişti. Dwight göründüğü zaman saç- ları sırsıklamdı, bu da ayılmak icin başını suya sokmuş olduğunu İ gösteriyordu. O du birineiden bem baska malümat verdi: Ona kalırsa, Mösyö Verity köye gitmişti. Şato- dan gizlice çıkmağa yarayan ve kaptan Mac Kenzie tarafından keşfedilen mneferi de kendisine Dwight göstremişti. Mösyö Verity bu menfezin nerede olduğunu mütemadiyen ve ısrarla sormuş ve ihtivar denizcinin yeniden şa- todan ayrıldığını öğrenince fazla- sile şasırmıstı Gerci Dwight, Mae Kenzieye rasladığı zaman İhtiyar denizci Berg ile beraber dışarı çıkıyor ve Edirne (Hume) — Mili Şef İs)rikle, Başmüşavir Sabri Üney, Edir. met İnönü'nün imzalarini taşıyanine Vi fotoğrafları merasimle Halkevine taİsimiz Ferid Çardaklı, Halkevi Reisi lik edilmiştir. Resimler Trakya UL)Dr. İsmail Hakkıyı ve resmin tali- Kizim Di-İkimi gösteriyor. Nihayet Amerikalı genç kıza,| ğını da hiddetle yazmış bulunu- cüzdanın içinde bulunduğu (tah-| yordu. Dwight, ondan, Mösyö Gar- alisi Ferid Nomer, Parti Re. şatoda uzun müddet kalamıyaca- risonun kendisini araltığını işit- mişti, Vörity hizmetçiden, kendisini! doğrudan doğruya menfezin bu- lunduğu mahzene götürmesini is- temiş, fakat Dwrigbt reddetmişti. Efendisinin dostca verdiği bir emre boyun eğmekle canı çok sı- İkılmıştı ve ayni tehlikeye doğru İkendisi de beraber yürümek iste- İmiyordu. Fakat Philippe, gizli menfezi gösteren bir plân çizmişti! Mahze- nin arkasındaki bir kapıdan bir I merdivenle dosdoğru denize yordu. Her zaman çok şükin Ri nen Mösyö Vörity bunu öğrenir öğrenmez hemen harekete geçmiş ve köye, yapmak istediği istimekı bizzat kendisi yapmak için koşa- rak gitmişti. Stemhen bu izahat karşısında saşırmıştı, şato sahibinin de ondan geri kalır yeri: yoktu. Her ikisini de bu izahat tatmin eder göründü. (Arkas var) | EDEB 2 nci sayfada) kar ve tez lâ haklı mi. disi Kibi | (Baştarafı ririnden bu derece yifle bahsediyor? Bun yurmazlar ve sâdece milli sahne- mizin şerefi namuna por sıra bu Ülkü ile açma bakkal çırakları ne nürse dü- sünsünler, kendisi nu bu kadar umursamağa mecbur mudur? Mil li san'at namına, memleket dayas namına bu mücadelede bakkal ç raklarını susturnak, bizden e ona düşen bir vazife değil 2 — Perdeci, dünya edebiyatın. da değerli pek az tiyatro muharri ri mevcud bulunduğunu ileriye sürüyor. O halde acaba bizim sah- nemizde perdesini açtığı bütün bu çeşid çeşid dramlar ve âdante ko- ediler hep o yüksek, emsalsiz ç- çilmişlerdir? Fran. siz dan bahsederken François de Curel ile (Georges isimlerini anıyor. İyi amma, benim bildiğim, bizim sahnemize Coureline'in bir tek eseri bile henüz getirilmemiştir. Perdeci bü kadar itibar ettiği Fransız müellifine de böyle mi muamele edecekti? Curel'e gelin- ce, bunun da bir tek eserini vak- tile Reşad Nuri «Bir gece faciası» ismile adapte ederek oynatımıştı ve hakikati itiraf etmek lâzım ge- lise, kıymetli muharririn en ber- bad adaptelerinden birisi bu Ol muştu. Çilnkü eserin aslındaki bü- tün fikir, felsefe ortadan kalkarak, adi bir melodram mahiyeti almış bulunuyordu. 3 — Bir roman yarısına kadar okunduktan sonra, yüzde doksan sonuna kadar da okunur. Hoşla- wlmayan bir siir mecmuası İse, cildlenip kütübhaneye konulmaz. O esere bu kıymeti veren, muhak- kak, onun değerine az çok inanmış demektir. Burada tabit kültürlü ve zevkli adamları kastediyorum, Basit kitab kolleksivoncuların de- 41. Bu Fkinei cins kitab meraklı. ları içinde, okumak zevki yoktur, orlar sadece kitab biriktirirler. Nasıl ki kıymetli yağlıboya tab- lolar yanında Illustration'un Oka- pak resimlerini çerçeveletip âsan- Jar da bunlara benzerler rak testi ile en kıymetli çi sunu âyni camekânın içine hanse- denler de başka türlü insanlar de- Rildirler. Hattâ böyleleri içinde ti- yatroya bile merak saranlar var- dır ki, şeheserleri (oalkışladıkları kadar adinin adisi bulvar tivatro- su mahsulleri karş'sında da hay- ranlık duyarlar. 2 ne evvelki- lerin kıymetini ai ışlardır, ne de ötekilerin değersizli i,.. Per- deci acaba böylelerini hiç tanımı- vor mu? 4 — Oyun devam ederken salö- nu bırakıp çıkan ve gardrobda ba. Kıra bağıra piyesin aleyhinde 8ö; lenen seyircilerin hakikaten mev- cud olmasını kendi hesabıma ne kadar özlerdim. Fakat böylesinin mevcudiyetini ilk defa Perdeciden isitiyorum. Ah, nerede o kahra- manlar? Keşki bir tane değil, yüz tane olsalar da her şeyden evvel şu Şehir Tiyatrosunun komedi kımmında oynanan kepazelikleri bövle yüksek perdeden tenkid et- seler,.. Fakat benim bildiğim, bi- zim halkımiz son derede nazik ve terbiyelidir. Parasını vererek o herzeleri bile, yalnız içlerinden söylenerek, kuzu gibi seyrederler. Hele, piyesinin ortasında çikan se- yircileri görerek müteessir olan| muharrirleri Perdecinin ve arka- daşlarının teselli etmesi ömür! «Aman efendim, üzülmeyin, Kadı-| köy vapuruna yetişecekler de...» Doğrusu, Türk o muharrirlerine bu kadar hakareti Perdeciden baş ka hiç kimse savutamazdı? Bu ne keskin ve korkunç istihza! Bu ne, kendini herkesin üstünde görüş! Sonra da, Türk enuharrirleri bu tezyile karsı sussunlar öyle mi? O, işte artık bu kadarı fazla! Zak- kum ekerek gül devşirmek isteni- yorsa buna imkân yoktur. Öyle sanıyorum ki, Selâmi İzzet bile ti. yatro yazılarında bu haksızlığa isyan eder. Perdeciye 9 bile gü- cenir, 5 — Bakkal çırağının tiyatro hakemliği... ne hiciv, oyarabbi- Perdeci hakikaten insafsız! 8 — Demek, gazeteler bir telif eseri beğenir ve göklere çıkarır. larsa aldanmış olurlar! Demek Perdeci izin vermeden telif eserin methi bile günah! 7 — Sahi merak ettim, tiyatro argosunda «ağız reklâm» nın bu kadar ehemmiyeti var mı? Fakat ya bu ağız reklâmını, sahnede ro- İü olmayan artistler perde arala- rında, koridorda ve fuayede hal- kın arasında kendileri yaparlarsa tiyatro argosunda buna ne isim verirler âcaba? Def'i belâ kabi Gerid ir? İ Mayıs 8 İYAT yesi sahneye koy ruhiyesinde hangi his hâkimdir? Mili sahne ede angi emirle yere batırmak vazir | fesile mükelleftirler? B — Ne garib iddia! Meğer & -| yatro idare ed halkın hoşuna gi ramakla muztarmışlar, Fak eserlerimiz arasında böy hi bulmak hayli güç bundan şu netice çıkıyor altmışın gerisinde kalan kırkın biçbir kültür ve zevk his | sesi yoktur. içinde de sahned kir, ne yüksek Yüksek fikir ezse, Curel nasıl anlaşılır? o Halbuki Perdeci onu methediyor. Ne içinden çıkık maz müsmma! Yüksek ruh tahilk leri sahneden *uzaklaştırılınca dâ, ancak, Manakyan devrindeki «De- mirhane Müdürüs nü, yahud o # yardaki bir takım piyesleri oyn# mak lâzım geliyor. Galiba şımdir lik yapılan da budur, Eh, ne yer palım, Perdeci memnun kaldıktan sonra... 9 — Perdecinin en son itirafı, bir kelime ile feci! Feci, çünkü hakikat hiçbir zaman bu maddi görüşe sıkşşamaz. Feci, çünkü milli sahne eserlerimizin hürmet görmesi için Perdecinin iddia et- tiği üzere Devlet tiyatrosu kuruk masını bekleyemeyiz. Esasen tanbuldaki Şehir Tiyatrosu bir Belediye tiyatrosu olduğu Okadar bir devlet tiyalrosudur da... Öyle sanıyorum ki Belediyeden o yıld# yüz bin liraya yakın bir bütçe ile tahsisat almaktadır. tesini ise kendi gişe “hasılatı ile temin edi- yor, Artistler (en yenileri altmış lira almak şartile) yüz elli, hattâ iki yüz liraya yakın aylık almak- tadırlar. Emektarlarının yirmi be“ şinci yılı. jübilelerle kutlanıyor ve her biri talihine göre ön bin, on beş bin lira bir ikramiyevi bir kalemde kazanıyorlar. Her sene kendi namlarına yaptıkları An& dolu furnelerindeki kazançları ve teavün sandıkları da ayrı- Harb- don evvel Avrupada da bol bol seyahat ederler, dünva sahneleri nİ tetkike imkân bulurlardı. Hak buki şimdi: artisilerden fedakârlık istenemez derken, acaba hangi fe- dakârlık kastolunuyor? Fedakir- lık şimdi değil, eskiden vardı, yanl Şehir Tiyutrosunun ancak Darük bedayi zamanında böyle fedakâr- liklar görüküyordu. Açık bir misal olarak yalnız şunu . kaydedeyimi Maaşsız çalıştıkları ve yalnız #k senin hasılatı üstüne pay alarak yaşadıkları devirde bugün en mü- reffeh hayat şartı içinde gördüğü müz kiymetli artistlerimiz bile müthiş sıkıntı çekmekte idiler. Hattâ Ekler sineması binasında çalıştıkları bir mevsim - zarfında bu darlık pek müthiş bir hale gel miş ve nice değerli artist boş ka- sadan üç lira alabilmek için üç sa- at muhasebe odasında nöbet bek- ler vaziyete düşmüştü. Hâslı w- zatmıyalam, yemediler, içmediler, kasada para biriktirerek Claude Farröre'in Harb isimli piyesi için dekorlar yaptırdılar. Bütün Üümid- leri bu eserin göreceği orağbette idi. Halbuki beklenilen tamamile zıddına çıktı. Harb piyesi bu umu- lan rağbeti göremeden gürledi git- ti. İşte o zaman, bugün Perdeci- yin hakir gördüğü #wuharrirler- den birinin telif bir eseri imdad- larma yetişti, rağbet gördü, mü- teaddid temsillerle kasayı doldur- du da artistler o korkunç borza- hin içinden sıyrıabildiler. Simdi soruyorum: hani telif eser daima ziyan verirdi? Burada ise telif € ser, kurtarici rolü oynamış değil midir? Yirmi yedi yıllık Darülbe- dayi tarfhi ve hesabları dikkatle gözden geçirilirse buna benzer misaller daha bulunamaz mı? Bu- lunur, hem de-bir havlice bulunur. O takdirde Perdecinin telif eser- lere karşı gösterdiği bu nankör lük neyi ifade ediyor? Bu mevzu hakikaten acıdır, yö- rekler acısıdır. ak şu var ki, Perdecinin yazısı da, artık, dok muş bir bardağı taşırmağa kâfi geldi. Biliyorum, abuk sabuk ce- vablarla ( karşılaşacağım. Yalnız simdiden şunu söyliyeyim ki, ne Perdesinin. he de yardakçılarının gürültüleri ile bu hakikatin boğul- masına imkân tasavvur edemiyo- rum. İcab ederse bu mesele üze- rinde daha pek çok (durabiliriz Cünkü dava, mülli san'at davasıdır ve ben bugün de bu davanın ös tündeyim. Tiysiroda da, Türk ze kâsının verimine ve bü verimin - hatti fedakârlık pahasına da oi- sa » arttırılması lüzumuna inanmış olanlardanım. İşte Perdeci ile e- ramızdaki fark. bu iki uzak ku- #ubdur, . Halid Fahri Ozansoy n ne yüksel lil beklenebilir.