4 Mayıs 1941 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

* kâleti bu esir yurd parçasının asıl “SONPUSTA — (Memleket Haberleri Çorluda Bir köy kâtibi fena halde dövülerek öldürüldü Çorki ( Hüsust ) — Kazamrın bağlı Velimeşe köyünde bir cinayet blmuş, bir kâtib fena halde dövü - Üç senedenberi henüz anlaşil tehdid edilmiye başlanmıştır. Bu halden ürken Yunus, üç gün evvel hakletmek lüzumunden — bahasimiş| ve bir takım isimler zikreylemiştir. Yeodi çocuğun babası olan Yunus ayni zamanda parasına ve köy kâ- tbliğine de göz dikildiğini söyle - Miştir. Bu korku içinde bulunan Yu- nus, nihayet evvelki gece köy için- den geçerken bir takım meçhul kim selerin hücumuna uğramış, sopalar- la fena halde dövülmüş; ağır yaralı bir halde . Yunus an - cak yarım saat yaşadıktan sonra öl- gmüştür. Zabita derhal hâdiseye vazıyed etmiştir. Tahkikat yapılmaktadır. Çorluda bir talebe kamyon altında canverdi Çorlu (Hususi) — İstasyon ci - warında asfalt yolda arkadaşlarile gezinti yapan orta mekteb son sınıf hlebeı'ıyıdcn Talib Dündara kamyon çarpmış, bu şiddetli darbe altında ezilen Talib, muayene için h nakli da ölmüş - tür. lsi(endsruuda sağlık işleri İskenderun (Hususi) — Cümhu- riyetten evvel acmacak bir halde olan sağlık işleri, bugün mükemmel va garantili seyrini takib etmekte - dir. Sıhhat ve içtimat Muavenet Ve sekenesinin beri feci va- ziyetten korumakta ve kurtarmakta gecikmemiştir. Her türlü malzeme ve teçhizattan mahrum — bulunan hastane binasını umum? ihtiyaça ce vab verebilecek bir hale sokmuş, merkezde sıhhi müewseseler kurmuş, teyyar tabiblerile nahiye ve köyler halkının sıhhatini kontrol altına al- muiştir. Şehir sakinlerinin sikhatleri üze- rinde menfi rol oynayan bataklık- 'Hatayda geniş mikyasta (bir zirat kalkınma başladı Hatay Muhabirimiz yazıyor: Hatay ziraat iklimi her türlü mah sulün yetişmesine müsaiddir. Sa- hil mıntakaları süptropikol ikli- min tesiri altında kaldığı cihetle bu iklimin yetiştirdiği her nevi nebatı vermektedir. Dağlık ve ra- kımı yüksek arazide yaylâ iklimi hüküm sürer. Antakya kazasında havalar yaz ve kış fayet mutedil geçtiği cihetle meyvacılık ve seb- zecilik esaslı meşguliyetler meya- nına girmiştir. İklimin mutedilliği, suların bol oluşu ve topraktaki yüksek inbat kudreti halkın büyük bir ekseri- yetini ziraat işlerine tir. Arazi Amuk ve Arsuzda bü- yük çiftliklet halinde idare edil - mekte ise de sair bölgelerde yatı- eılik ve urupçuluk hâkimdir. Ha- tay ziraatinin bel kemiğini Amuk ovası teşkil eder, Vüs'ati yüz bin hektarı gecen bu ova, henüz işlen memiş, bakir bir servet kaynağı- dır. Fakat, ne yazık ki, bu eşsiz mazhariyetetn ne saltanat, ne de manda -idareleri zamanında lâyık olduğu şekilde istifade edilmemiş ve hattâ, ne kadar garibdir ki, bu iki devre içinde toprak mahsulle- :-inin dışarıdan getirildiği olmuş- ur. Fakat, artık her iki idare mazi- nin malı olmuş ve Cümhuriyet Hataya ziraat sahasında da mes'ud bir devir açmıştır. Bu devir, he- harın kur işi de eh yet ke ele al . Bu çok ö İş tes şebbüsün kwvveden fiile çıkacağı an halk da müthiş bir üfetten kurtul. fati muş ve İskend nüfus ke: yobında hayırlı bir adım atmış ola- caktır. ( Küçük - Haberler ) * Gemlik kamı değişmiş,. yeni kaymakam İhsan Kılıç kazaya gelerek vazifesine başlamıştır. »x Bu hafta Sümersporla, Gemlik klübü arasında bir futbol maçı yapıl mıiştır. Çok kalabalık bir seyirci ö- nünde yapılan maçta takımlar 1İ-1 berabere kal ir. * Kandira belediyesi kahvelerde tekambil oyununu —yasak — etmişti. Kahveciler buna itiraz etmişlerse de reddedilmiştir. * İyi çalı kü olan İzmit Çocuk Esirgeme Ku. rumu 23 Nisan Çocuk Bayramında nüz başl olmasına rağmen se- merelerini vermekte gecikmemiş- tir. 939 da 50.000 tondan ibaret 0- lan hububat ziraatinin 940 da 75.000 tona yükselmesi, tütün re- koltesinde 132, kozada 128 ton bir fazlalık ve sıfıra mukabil - 26.000 ton çeltik elde edilmesi, 22.500 hektar genmişliğindeki Amuk batak lıklarının kurutulması yolundaki karar, bu devrin doğurduğu ilk mutlu neticelerdir. Birçok mütahassısları vasıtasi - le Hatayın toprak ve mahsul du- rumunu tetkik eden Ziraat Vekâ- leti bu mıntakaya 940 da 1000 ton buğday, 200 ton pamuk çiğiti, 250 ton ipekböceği tohumu dağıtmış, 2400 tonunun Avrupadan ithaline ve 31.000 dekar çeltik ekilmesine müsaade etmiş ve çeltik zamanın da kaldırılması için ön Tarman makinesile on traktör göndermiş ve Ziraat Bankası çiftçiye 100.000 Yalnız bir sene zarfında hububat istihsalâtı *f0 S0nisbetinde artmış ve çeltik ziraatinden 26.000 ton mahsul al ınmıştır. UA Antakyada su kemerleri ve Ziraat Müdürü Fazlı Danışman pıkdığı gibi kombinalardan altı traktör vilâyete tahsis edilmiş, pulluk ve orak makineleri gönde- rilmiş, bir çırçır ve sellektör evi açılması için tedbirler alınmıştır. Mütahassıs ziraatçi Fazlı Danış- nın idaresi altında çalışan vilâyet Ziraat Müdürlüğü faydalı mesaisi ne muntazam ve fasılasız olarak devam eylemektedir. Bu arada zi- rat haşerat ve hastalıkların ön- lermesine hususi ve âzami ehem- miyet verilmiş, 940 da 80.000 na- renciye ağacında zenk, 60.000 ba- dem ağacında tırtıl, 100.000 hek- tar arazide fare ve 300 hektar da cekirge mücadelesi yapılmısıştır. Bu teşkilât zeytin işile de yakın- dan alâkadar olmuş ve pgetirttiği 16.000 aşı kalemini halka tevzi ey- lediği gibi vilâyet fidanlığındaki ağaçları aşılamış, budama kursla- rı açmış ve zeytin toplama zama- nını tesbit eylemiştir. Vilâyet fidanlığı eskisine his - betle dört misli büyütülmüş ve ha kikaten güzel bir eser haline ge- tirilmistir. Bu fidanlıktan 35 yıl- da hâlka 100.000 meyva fidanı da- Bıtılmıs ve yetiştirilen 90.000 tu- Geyh_anda 73 koyun tren altında kalarak parçalandı Ceyhan (Husust) — İbrahim Öz koruklu ve ortağı kasab Yusufun iki sürü koyunu, Pazar günü Veysi- ye istasyonu civarında ve demiryolu kenarmdan çobanları — tarafından, kuyuya sulamak üzere geçirilmek- te iken, Toprakkaleden hareket eden ve Ceyhana müteveccihan gel m&u İ | t OĞ * Mah ei idaresindeki marşandiz treni koyun lara yaklaştığı sırada sinyal yapmış, koyunlar ise derhal ürkerek, trenin önünde ve hat üzerinde alabildiğine kaçmıya — başlamıştır. Âyni süratle yoluna devam eden marşandiz, ni- hayet koyunların peşine — yetişerek 73 ünü ezmiş ve 24 nü de ağırca yaralamıştır. Keyfiyetten “'haberdar edilen zabıta mahalli vak'aya git - miştir. Gerekli tetkikat ve tahkikat yapmaktadır. İzmitte yolların sulanma- sına tekrar başlandı İzmit (Hususi) — Şehrimiz Be- lediyesi benzin tasarrufundan istifa. de etmek ve mevcud hortumların ki i için caddeledi arazözle sulatıyordu. Bu yüzden caddelerde toz da halkı rahatsız edip duruyor du. Nihayet Belediyemiz buna gü- zel bir çare bulmuş ve caddeler toz dan kurtarılarak her sabah ve ak. şam sulatılmağa başlanmıştır. Bulu- nan çare şudur: Büyük bir fıçının arka kısmına ince delikler açılarak bunu bir araba vasıtasile şehrin her tarafına dolaştırmak. Bu sayede cad deler evvelkinden daha güzel sulan İngiliz terbiy (Baştarafı 2 nci sayfada lar bulunup tatbik etme arzuz'u diye izah edebileceğimiz bu sergü zeşt ruhu, profesör Whitehead'ın bızç hatırlattığı gibi, emniyetin salim toprağından bir azimettir. Neı_'ede dönebileceğimiz emin ve sahıq bir toprak varsa, bu ruh kendisini en iyi orada gösterir. Evvelâ emniyeti ele alalım: 1 — Emniyetin tabit neticesi devaml ve istikrardır. Mektebleri- mizin birçoğu yüz sene, iki yüz sene, üç yüz sene ve hattâ daha fazla gerilere kadar uzanırlar. Ta rihleri boyunca bu mektebler, el- bet, muhtelif içtimai ve siyasi şart lar altında tehavvüle uğramışlar, fakat daima esaslı karakterlerini muhafaza etmişlerdir. Birçokların da yavaş inkişaflar olmuş, fakat hiçbir zaman bir ihtilâl meydana gelmemiştir. Mekteb, hatici deği- şikliklere rağmen, olduğu gibi de- vam etmiştir. Yani karakterini muhafaza etmiştir. Bugün birçok mekteblerimizde 200 sene evvelki karakteri bulmak kabildir. 2 — Bu devamın bir tezahürü an'anenin muhafazasıdır. Bu va - ziyet yıpranmış elbiselerde, âdet- lerde ve tavru harekette, fikirler- de ve tetkik oluna mevzularda gö rülebilir. Bu mektebler zengin, lüks fikirlere ve metodlara sahib olabilecek iktıdardadırlar. Fakat biz bugüne kadar sebat göstermiş olan klâsik Yunan ve Lâtin an'ane sini dünyanın başka herkangi bir memleketindekinden fazla tutuyo- ruz. Bu halin, yeniihtiyaçlara ce- vab vermek hususunda bir yavaş- hlk sebebi olduğunu kabul ede- rim, Fakat bu yavaşlık, aynı za - manda, terbiye ve tedris bahsin - de yeni üreyen fikirlerin iyice edilmeden kabulünde de kendini göstermektedir. Biz dai - ma yeni fikirleri mükemmelen tet kik eder, ondan sonra tatbik ede- TİZ. 3 — İngiliz terbiyesinde an'ane makta ve toz olm ktadır. Halk ern zi KA d Hİ İsmitte Sinanın güzel bir eseri tamir ediliyor İzmit (Husus) —— Şehrimizde Koca Sinanin eserterinden olan Ye nicuma camisinin tamire ihtiyaç gös terdiği yazılmıştı. Kocaeli Vakıflar Müdürlüğü bu güzel san'at eserinin tamiri için gerekli tedbirleri almiş- tır Bu maksadla 54 bin lira tahsi- runç ağacından yirmi bini aşılan- mıştır. sat da ayrımıştır. Yakında tamira. ( Sivas Halkevi temsilleri ta başlanacaktır. k Sivas (Husust) — Hü Muh lif eserleri Halke- lira kredi açmıştır. Aynı yardım- 300 fakir cocuğu giydirecektir. lar bu sene daha genis öleüde va- Şehrimiz Hal| vaffakiyetle temsil eden gençler, bil kevi temsil kolu sık sık temsiller ver|hassa «Yalnız Bir Kelimey» eserin- mek suretile muhitinin alâkasını çek | de temayüz etmişlerdir. Resimde bu muvaffak eserde rol alan gençler görülmektedir. d tetkik edilen mevzularda değil, fakat aynı zamanda eski mekteblerin çoğu tarafından ka- bul edilmiş olan ideallerde de gö- rülür. Bu keyfiyet bilhassa seciye ve zihni tamamiyet meselelerinde kendisini büyük bir şiddetle gös- terir. Memlekette terbiye ve ted- ris gayesi olarak seciyenin tesisi ve zihnin inkişafı işini ele alma- mıiş bir mekteb müdürü bulmak pek zordur. Her ihtimale karşı o seciyeyi zihnin inkişafıından öne koyacaktır. Esasen Lâtin ve Yu- nan kültürü binefsihi faydalı ol - duklarından değil, talebenin zih- ni iktıdarını meydana çıkardıkla- rından dolayı tetkik edilirler. Klâ sik terbiye ve tedris bir gayenin vasıtasıdır, yoksa bizatihi gaye de gildir. 4 — İngiliz terbiye ve tedrisinin klâsik an'anelere bağlılığı bizi bu terbiye ve tedrisin diğer bu husu- siyetine götürür: Disiplin. İngilte- redeki telâkkiye göre disiplin oto- ritemin zorla kabul ettirilmesi de- ğil, fakat nefsin üstünde ve öte- sinde olan kuvvetlere karşı nefsin hahişker bir inkıyadıdır. Otorite vardır, fakat hemen hemen değiş mez bir kaidedir ki, talebe ona gö nül rızasile meyyal olur olmaz 0- toritenin eli gevşer. Serbest ve korkusuz düşünmekte, günlük yek nesak mekteb hayatında ve oyun sahasında disiplin daima büyük bir şiddetle mevcuddur. Mekteb hayatı günden güne yeknesak bir şekilde devam eder ve daima di- siplin altında cereyan eder, Bu se bebledir ki biz - mekteblerimizde spora ve oyuna büyük yer “Yermisizdir. — Otorite — sahibi ©- lanların — vaziyetinin bir us - tabası vaziyeti olduğu da sanılma malıdır. Bu, bir adamın diğer bir ve tedrisinin ruhi ceğim bir şekildedir. Mekteb ( cukları iş esnasında birbirleri adam gibi muamele ederler.ı çok mekteblerde onlara <«Aadal lar» denir, | de, bilhassa eski mekteblerde P' karakteristik olan müşterek luluk hayatıdır. Leyli mektebil ve gittikçe artan bir vüs'atte Nİ hari mektebler âdeta birer ev la dolu bir cocuklar mensubdur. Büyük çocuüklar uliyet ve Hiderlik dersi almaktâ larken genç çocuk da kendi muhitine nasıl alıştıracağını Öl nir. Böyle bir idare edilme de maduniyet tecrübesi geçirmiş ol mak, bizce, lider olarak çıkmış © lan çocuk için fevkalde fayd bir talimdir. Diğer taraftan pek bit olarak mekteblerimizin müş | terek topluluk hayatı, yıllar g tikçe, memleketin içtimal haya | tının tahavvüllerini in'ikâs etti rek değişmiş bulnmaktadır. Şimdi, daima yenilikler aray arzusuna, sengüzeşt ruhuna geli yoruz: Çok defa bizim İngiliz mek lerinin yenilik Tuhundan rüm olduğu- söylenmiştir. Mekti lerimizin kuvvetli muhafazakâr lık gösterdikleri doğrudur. Hakâl| şu da doğrudur ki onlar ihtiyak kâr bir yenilik de göstermislef” dir. İngilteredeki telâkki şudur bu çeşid değilşikliklerin hicbir Beri yoktur. Bir salâh teskil et yen değişiklik kıymetsizdir. (Arkası yarın) Hergün (Baştarafı 2 nci sayfada) dür. Tedbirli olduğu halde İrak haf reketini pek kolay bastırabilir. Ak- si takdirde, orada başlamış olan a“ teşin etrafa sirayet etmesi ve İngi terenin başiına büyük bir gaile çı * karması da mümkündür. Şimdilik hüküm vermeksizin hâr diselerin inkişafını beklemek müna- sib olur. RAYDO PAZAR 4/5/941 9: Saat ayarı, 903: Ajans haberleri, 9.18: Karışık ve hafif parçalar, 9.45: * Ev kadını, 12.30: Saat ayarı, 1233 * Kadınlar fasıl heyeti. 12.50: AjanS haberleri, 13.05; Kadınlar fasıl heyetâ 13.25: Radyo salon orkestrası, 18: Sa. at ayarı, 18.03: Radyo caz orkestrası, 18.50; Fasıl heyeti, 19.30: Saât ayari ve ajans haberleri, 19.45: Ziraat tak- vimi, 19.50: Beraber şarkilar, 2005 : Türküler, 2015; Konuşma, 2030: Solö | şarkılar, 21: Meşhur operalar . (PL), 22.30: Saat ayarı, ajans haberleri ve ajans spor servisi, 22.50: Dans müziği adama. adamca muamelesi divebi- $ a İstanbul borsası 8/5/1941 açılış - kapanış fiatları ÇEKLER Açılış ve kapaaliş Londra 1 Sterlin 5.24 New-Yorit 100 Dolar 132.20 Cenevre — 100 İsviç. Fr, — :30.70 Atina 100 Drahmi 0.9975 Madrid — 100 Peçela 12 9375 Yokohama 100 Yen 31.1375 Stokholm 100 İsveç Fr. — 31.0975 Altım 28.40 Esham ve Tahvilat Sıvas , Erzurum I. ka VIL. 19.30 4 Yeniden kadehini doldurdu ve: — İnsanın bu iklimde kıymeti Diye homurdandı. Sonra,. muhatabı tekrar bir ka- deh içki igmeyi reddetmiş gibi ba- '— Boş lâf! Niçin insana uymu- yorsunuz? Siz de Garrison gibi hep sahte hareket ediyorsunuz. Verity, binbaşmmın, ancak pek gok viski içtiği zaman sarhoş olan insanlardan olduğunu —düşündü. Babahtanberi muhakkak ki - bir hayli de içmişti. Fakat buna rağ - men hareketlerinde hiç bir aksak- Hk görünmüyordu. Eğer kavgacı görünmek isteme-| kendisini geydi. sarlhoş deşmeden vazgeçti. y olduğu hâç belli ol- Yazan: Valentin Williams mıyacaktı. İki parmağile içki ka - dehini aklı, zarif bir tebessümle havaya kaldırdı. Her ikisi de kadehlerini Sonra Vörity lâkayd bir piposunu doldurarak: — Tahmin ediyorum ki d'Aren- ne, eğer bir fidyei necat ödemez- se oğlunu teslim edeceğini Tor - ray'ye söylüyordu, dğil mi? Dedi. Fakat Mansare'in boşboğazlı - ğı mahdud idi: — Böyle sansarlar kendi işleri- ni kendi yaparlar ve kimseye bir tletmazlar. şey çI Diye söziü kapadı. Ve&rity, bundan sonra, artık tavırla .cek vaziyette idi. d'Arenne, alâkalandıran mevzuu Binbaşı, yeni baştan, d'Aren - ne'e sövüp saymıya başladı. Bun- dan memnun görünüyordu. Berg ve arkadaşlarının bir centilmen tarafından görüşülemiyecek, ka - dar adi insanlar. olduğunu, fakat Vicont d'Arenne'in müstesna ol> duğunu söyledi. Sonra yüksek sesle: — d'Arenne'in nasıl bir adam olduğunu size göstermek için size onun - karısından bahsedeceğim, Onu o kadar seviyordu ki kendisi için her türlü fedakârlığı yapmak tan çekinmiyordu. Zira babası, aşağı sınıftan bir kadınla evlen - diği için kendisine yardım olarak gönderdiği liraları kesmisti. Ha - kikatte ise d'Arenne Fransanın cenub sahillerinde idi ve Ronnie Mac Reoy'in dostu olan zavallı Christine'e rastladığı zaman Mon- te Carlo'ya olan borcunu ödeye - onu birkaç bin frank biriktirmiş gö- Ferek onunla evlendi, ve parasını yiyip bitirdikten sonra, onu Mar- silya'da bir atile vansiyonunda bı- raktı ve gimalt Afrikaya kaçtı; hal buki bedbaht kadın ondan bir ço- cuğa gebe kalmıştı. — Şimdi ne oldu? Binbaşı donuk bir tavurla: — © da öldü, çocuk da. Diye cevab verdi. — Ben bunu, aradan çok za - man geçtikten sonra, birkaç ay sonra öğrendim. Başını çevirdi, bir yudum içki içiti ve sözlerine devam etti: — Lannes'da onunla beraber birkaç ay kaldı. Biz iyi arkadaş olmuştuk; genç kadını daima yal- nız birakır ve ben onu gezmeğe alıp götürürdüm. Kadının da ba- na sempatisi olduğunu ve benim vaziyetimi değiştireceğini umdu - ğunu sanıyorum... Kadınların ru- hunu pek iyi bilirsiniz... Bu çok| ye y: şık bir kız idi ve ben d'Anne'in onu bırakıp sivişacağını biliyor - dum... Birdenbire sustu. Titreyen bir el ile kadehini aldı — Çok tuhaf idi, fakat bu oda- da gördüğüm küçük kız bana he- Bu çok tuhaf bir şey idi. Fakat adı da Christine idi. — Genç kız İngiliz mi idi? Diye Verity sordu. Binbaşı başını salladı: — Hayır, Kanadalı idi. ce adı ne idi? Mausaed yeniden başını hayır der gibi salladı: — Bilmiyorum. Çok zengin bir dul kadın olan ve Monte Carlo'da bir villası bulunan ihtiyar bir ley dinin İnvernan'ın yanında okuyu- eu idi. Christine'i Kanadadan ge- tirmiş ve hemen yanına evlâdlık olarak almıştı, fakat Raoul ile kac masını hiçbir zaman affetmedi... Fakat bütün bunları söylemek ne- arar! Mazıyi hicbir zamasıiızı ;ııatbu_'la - mayınız, kötü şeyler içbir za man üzmez. İşte benim prensipim. Binbaşı biraz titredi. Ayağa kalktı ve homurdandı: — Ne fena! İnsan burada so - guktan donacak. Haydi h_nîa gide- lim de bir başka şişe içki bulalım men onu hatırlattı: Aynı siyah saçlar, aynı beyaz ten. mı? — Fakat V&örity onun bü sözlerini işitmemiş göründü. Piposu sön « müştü ve ona dikkatle bakıyordu. Uzakta bir gayda sesi işitildi. Mausard yeniden titredi: — İşte, cenaze marşını dinle - — d'Arenne ile evlenmeden ön | yiniz. Dedi ve sonra da ilâve etti: — Büu menhus harabe sinirleri- me dokunuyor. Haydi, geliniz. Kendilerile beraber içmek için ar- kadaşları arayalım. Amerikalı sıçradı ve yavaş bir sesle: — Hayır, teşekkür, binbaşı. Siz isterseniz, gidiniz. Burada bi- raz daha kalmak istiyorum. Dedi. Mansard omuzlarını kaldırdı ve cevab verdi: — Nasıl isterseniz. Sonra çıkıp gitti. Amerikalı, yalnız başına kaldı. İhtiyar Berg'nin caldığı melo - diyi hatirladı: Bu, biricik oğul için yapılan beste idi. Çalgı sona erdiği zaman Phlippe karar ver - miş bir halde ayağa kalktı, zilin ipini çekti. (Arkası vet)

Bu sayıdan diğer sayfalar: